BURHAN FELEK
7
İN
ARD IN D AN
- t p
*r»*fe3i
tz
'E l—
T
Ü R K basınında ya ln ız kıdem in ve usta
lığın d eğil, ılım lılık, s a ğ d u yu , nezaket
ve so ru m lu lu ğ u n başlıca te m silcisi
Ş e yh ü lm u h a n irîn üstad Burtıan Felek 4 Ka
sım 1982’de aram ızdan ayrılarak eb ed iyete
intikal etm iş b u lu n u yo r.
YAZAN:-Prof. Dr. İsmet GİRİTLİ
[Marmara Üni. Basın-Yayın
Yüksek Okulu Müdürü]
Fakat Felek’in Türk gazeteci lerine ve Türk gazeteciliğine bıraktığı “fikrî miras”ın daima uyanık tutulmasında büyük fay dalar vardır.
Gerçekten merhum Burhan Felek’in son yıllarda çeşitli vesi lelerle genç Türk gazetecilerine ilerisi için birtakım mesajlar verdiğini biliyor ve görüyoruz.
Kanaatimce bunlardan bir ta nesini de 1975 Arahğı’nda İstan bul’da toplanan İkinci Basın Kurultay’ında, daha önce İstan bul’da Şeyhülmuharrinn seçilmiş
bulunan Burhan Felek için yapıl mış olan ödül verme töreninde kendisine gösterilen büyük sev giden çok duygulanmış olan
merhumun yaptığı konuşmanın son kısmında bulmak mümkün dür.
Merhum Burhan Felek bu konuşmada şöyle demişti: “Ar kadaşlar, Şeyhülmuharrinn ol mak çok güzel bir şeydir. Çok çok şerefli bir şey... Ama, bu ŞeyhUjmuharrirın olmak yaş ve meslek ihtiyarlığı yüzünden bi raz da insana hazin bir şey hatırlatıyor... Şimdi ben Allaha dua ediyorum ki bugüne kadar emek verdiğim bu hizmette bu raddeye geldim... Her gün yazı yazmak elbette bir marifettir. Bundan dolayı iftihar ederim. Ama arkadaşlar, her gün yazışım okutmaktır gazetecilik... Çünkü inanıyorum ki arkadaşlar, gaze te; ne gazete sahibinindir ne de o sütüna yazı yazanındır... Gazete okurlann malıdır. Ancak onlara hizmet ettikçe, gazetecilik te muvaffak olabilir... 1925’ten itibaren her gün yazı yazdığım için, bazen Türkiye’de gazetecili ğin bir ip cambazlığı kadar tehlikeli olduğunu gördüm. Ama bir gazeteci isterse, bu ip cam bazlığını yapar. İstediğini yaza bilir. Mesele kalemini kendi emrinde tutabilmektir. Kalemi nin emrine giren, hislerinin emri altına girenler gazetecilik mesle ğinde tehlikeli bir yola girmiş
kavurmaya başladığı bir zaman da, merhumun 12 Kasım 1978 tarihli Bayram gazetesinde çıkan “Böyle Zamanlarda Gazetecinin Vazifesi” başlıklı yazısında bul mak mümkündür. Bu yazıda merhum Felek şöyle sesleniyor:
“ ...B u gü n lerd e gazetecinin vazifesi okurları ve halkı ümitsiz liğe ve dalâlet ve karanlıklar kuyusuna düşmekten korumak tır. İnancınız ne olursa olsun, emeliniz ve amacınız üyesi ve hizmetkârı bulunduğunuz toplu luğu mutlu, ünlü, kuvvetli ola rak yaşar görmek ve bu mutlulu ğa ermesine yardım etmektir. Bugün sizden bunu istiyorum. Türkiye’de çok gazeteci, çok gazete ve on beş milyon kadar gazete okuru vardır. Bunlar bölüm bölüm sizleri okurlar. Ama, beni okuyan sizi, sizi okuyan öteki arkadaşınızı oku mayabilir... Hangi yandan olur sanız olunuz, kimi beğenip, kimi yererseniz yeriniz, fakat karşı nızdaki milyonları birbirine ve bilhassa memleket ve milleti bugünden yarma umutsuzluğa düşmekten koruyunuz... Cemi yet üyesi olan ve olmayan bütün arkadaşlara ve her türlü yayın görevlisine bunu; nasihat deyi niz, rica deyiniz, ne derseniz deyiniz, hatırlatırım. Arkadaş lar; bu geçimsizlik ve sen-ben kavgasına çok kurban verdik... Demokrasiyi korumak, hürriye ti kaybetmemek için omuz omu za uğraştık. Bu uğraşılar boşa gitmesin. Bu kadar yeter artık. Dursun bu milletin çocuklarının akıttığı kan ve verdiği can...
Bunu siz yapabilirsiniz. Size inanıyorum.”
olurlar... Şunu arzetmek isterim ki okuyucuyu ümitsizliğe, taraf tarlığa sevketmeyin. Her konu nun bir çıkar yolu olduğunu unutmayın. Basın hürriyetinin bütün hürriyetler gibi hudutsuz olmadığını da hatırdan asla çıkarmayın...”
Fakat şuna inanıyorum ki merhum Burhan Felek’in gelece ğin Türk gazetecilerine esas uyarı ve nasihatini, memleketi mizi anarşi ve terörün kuvvetle