• Sonuç bulunamadı

ATATÜRKÇÜLÜĞÜN BİR ÜST DEĞER OLARAK ÖĞRETİMİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ATATÜRKÇÜLÜĞÜN BİR ÜST DEĞER OLARAK ÖĞRETİMİ"

Copied!
24
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Özet

2004 tarihinden önce öğretim programlarında yer alan Atatürkçülük konularının içeriğinde kısmi değişiklikler yapılmış olsa bile, bu değişikliklerin kapsamlı bir şekilde gerçekleştirildiği söylenemez. 2004 tarihiyle birlikte hem öğretim programlarında yer alan Atatürkçülük konuları hem de bu konuların öğretim metotları değişime uğramıştır. Öğretim programlarında yer alan Atatürkçülük konularının öğrenciler tarafından yapılandırılması ile öğrencilerin Atatürkçülüğü bir yaşam felsefesi haline getirmeleri amaçlanmaktadır. Ancak uygulama itibariyle öğrenciler sadece Atatürkçülükle ilgili bilgi boyutunda kazanımları kısmen yapılandırabilmekte, beceri ve değer boyutu ile ilgili kazanımları ise işlevsel bir şekilde yapılandıramamaktadırlar. Özellikle değer boyutunun yapılandırılması öğrencilerin Atatürkçü tutum ve değerleri elde etme ve bu değerlere uygun davranışlar sergilemelerinin sağlanması açısından önemlidir. Ancak öğretim programlarında yer alan değerlerin Atatürkçülüğün felsefi temellerini içeren değerlerle birebir örtüştüğü söylenemez. Bu sebeple Atatürkçülüğün bir üst değer diğer bir ifadeyle değer topluluğu olarak ele alınması ve özellikle öğrenciler tarafından bu boyutta yapılandırılması gerekmektedir. Bu makalede Atatürkçülüğün tanımı, Atatürkçülüğün bir değer olup olmadığı, ve Atatürkçülüğün nasıl bir üst değer olarak öğretilebileceğine yönelik görüşlere yer verilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Atatürkçülük, Atatürkçülük Konuları, Değer, Öğretim

*

Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Sosyal Bilgiler ABD Öğretim Üyesi. ** Niğde Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Sosyal Bilgiler ABD Öğretim Üyesi.

(2)

TEACHING KEMALISM AS A TOP VALUE

Abstract

Partial changes were made in the content of Kemalism issues in teaching program before 2004. However, these changes can’t be said to have been comprehensive. Both Kemalism issues taking place in teaching programs and the teaching methods of these issues have changed as from 2004. Configuring the Kemalism issues in teaching programs, students are intended to make Kemalism a life philosophy. However, in respect of practice, students are able to configure the achievements only in terms of the information about Kemalism while they can not configure the achievements in terms of skill and value functionally. Especially the configuration of value dimension is important in order to enable students to achieve Kemalist attitudes and values and behave in accordance with these values. However, the values in teaching programs do not match one-to-one with the values including the philosophical basis of Kemalism. Thus, Kemalism should be handled as a top value or as a value group and configured by the students in this sense. In this article, views about the definition of Kemalism, whether Kemalism is a value or not and how Kemalism can be taught as a top value are mentioned.

Keywords: Kemalism, Kemalism Isues, Value, Teaching

Giriş

Milletleri millet yapan geçmişleridir. Geçmişlerinden ders alamayan milletler geleceklerine güvenle bakamazlar. Her milletin geçmişinde ona hayat veren kişi/kişiler mevcuttur.Bu kişi/kişilerin gerçekleştirdikleri yenilikler ve koydukları temel ilkeler, milleti oluşturan unsurların ortak hedefler doğrultusunda kenetlenmelerine yardımcı olur, dolayısıyla da devletlerin geleceklerinin planlanmasında önemli bir işlevi yerine getirir. Ülkemizde de Mustafa Kemal Atatürk’ün gerçekleştirdiği inkılâplar ve koyduğu ilkeler, toplumsal yapının sağlıklı bir biçimde şekillendirilmesinde çimento işlevi görmektedir.

(3)

Mustafa Kemal Atatürk’ün, Ağustos 1929’da söylediği, “Beni görmek demek behemehal yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kâfidir.1 Sözünün anlamının her Türk çocuğu tarafından idrak edilmesi lazımdır. Bu ise ancak Mustafa Kemal’in düşüncelerini öğrenen ve güncel yaşamına uygulayan diğer bir ifadeyle Atatürkçü düşünce sistemini benimsemiş bireyler yetiştirmek ile gerçekleştirilebilir. Bu amaç doğrultusunda hazırlanan 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun Türk Milli Eğitiminin Genel Amaçlarının 2. maddesinin 1. bendinde Atatürkçülükle ilgili hedefler aşağıda ki gibi ifade edilmiştir;

Türk Milletinin bütün fertlerini;

Atatürk inkılâp ve ilkelerine ve anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan; insan haklarına ve anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, Laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmektir2.

Bu bağlamda eğitim sistemimizde Atatürkçülükle ilgili konular iki farklı yapıda ele alınmaktadır. Bu yapılardan ilki; ilköğretimin I. kademesinden, yüksek öğrenime kadar eğitim kademelerinde yer alan öğretim programlarına dolayısıyla ders içeriklerine Atatürkçülük ile ilgili konuların yerleştirilmesidir. Diğeri ise; İlköğretim II. kademe 8. sınıfta ve öğretim 11. sınıfta T.C. İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük, ve Yüksek Öğretimde okutulan, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi dersleri aracılığıyla doğrudan Atatürkçülüğün öğretiminin esas alındığı dersler aracılığıyla bu konuların doğrudan öğretilmesidir.3

1

Enver Ziya Karal; Atatürk’ten Düşünceler, Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayınları, Milli Eğitim Bakanlığı Basımevi, İstanbul 1986, s.181.

2

Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı; İlköğretim Sosyal Bilgiler 4–5.

Sınıflar Öğretim Programı ve Kılavuzu, (Taslak Baskı), Ankara 2005, s.5.

3

Cengiz Dönmez ve Kubilay Yazıcı, İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük Konularının Öğretimi, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara 2008, s.1-2

(4)

Ancak yapılan eğitimsel araştırma sonuçları 2004 öncesi- eski öğretim programlarının uygulandığı dönemde ilköğretim kademesinden başlayan bir süreçte öğrencilere Atatürk’ün ve Atatürkçülüğün yeterince öğretilemediği dolayısıyla da benimsetilemediği gerçeğini ortaya çıkarmaktaydı.4 Bu durumu şu şekilde izah etmek her halde yanlış olmaz: Türk Milli Eğitim Sisteminde ve bu sitemin bir parçası olan öğretim programlarında (2004 öncesi) Atatürk ve Atatürkçülük konuları ağırlıklı olarak bilişsel alan kazanımlarının içerisinde düşünülmüştür. Bu durum, Atatürk’ün yaşamını ve Atatürkçülük ile ilgili konuların kronolojik olarak sıralamasını bilen, ancak onun düşüncelerini ve yaşam tarzını anlayamamış bireyler yetiştirmemize sebep olmaktaydı. Diğer bir değişle Atatürkçülük eğitim-öğretim sürecinde bilgi boyutu ağır basan ve öğretim programlarında bu doğrultuda yapılandırılan bir konular silsilesi olarak karşımıza çıkmaktaydı. Bu ise Atatürkçülüğün öğretilmesinden beklenilen hedeflerin öğrenciler tarafından doğru bir biçimde yapılandırılamaması sonucunu ortaya çıkarmaktaydı.

2004 yılında başlayan süreçle birlikte öğretim programlarının yapılandırmacı yaklaşımın temel ilkeleri ışığında tekrar hazırlanması gerçekleştirilemeye başlanmıştır. Öncelikle bilginin yanı sıra beceri ve değerinde, eğitim- öğretim sürecine katılması sağlanmaya çalışılmıştır. Bu durum hem öğretim programlarında yer alan Atatürkçülük konularının hem de ayrı ayrı dersler olarak İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük konularının bir bütün olarak ele alındığı derslerin içeriğinin tekrar düzenlenmesi sürecinin başlamasına neden olmuştur.

Bu anlayışla birlikte öncelikle, öğretim programlarında gerek Atatürkçülük ile ilgili kazanımların gerekse de doğrudan bu konuların ele alındığı derslerin içeriğinde yer alan bilgilerin işlevsel olarak sadeleştirilmesi amaçlanmıştır. Bunun yanı sıra öğretim programlarına beceri ve değer boyutu ile ilgili kazanımlar eklenmeye başlanmıştır. Ancak bu bağlamda gerçekleştirilen değer boyutu ile ilgili kazanımların

4

Selma Yel, İlköğretim Okullarında Atatürk İlke ve İnkılâplarının Öğretilmesinde Yeni Yöntem ve

Yaklaşımlar, İlk ve Orta Öğretim Kurumlarında Türkiye Cumhuriyeti İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük Konularının Öğretimi: Mevcut Durum, Sorunlar ve Çözüm Önerileri.

(Hazırlayanlar: Mehmet Saray- Hüseyin Tosun) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 2000, s.128.

(5)

öğrencilerin Atatürkçü tutum ve değerlere dayanan davranışlar sergileme amacına hizmet ettiğini söylemek güçtür. Bununda temel nedeninin öğretim programlarında Atatürkçülük konularının (kazanımlarının) yapılandırılması aşamasında kullanılan değerlerin doğrudan Atatürkçülük ile ilgili olmamasından kaynaklandığı kanaatine sahibiz.

İnkılap tarihi ve Atatürkçülük konularının bir bütün olarak ele alındığı derslerde bilgi beceri ve değer boyutunun birlikte ve eşgüdüm içerisinde yapılandırılması gerekmektedir. Ancak özellikle ilköğretimin I.kademesinde ders içeriklerine eklenen kazanımlar aracılığıyla sürdürülen Atatürkçülük konularının öğretimi sürecinde bilgiden ziyade beceri ve özelliklede değerin yapılandırılması gerekir. Bu görüşün destekleyicisi olarak “kesintisiz sekiz yıllık eğitim süreci”nden bir öğrenci mezun olduğu zaman ne tür kazanımları yapılandırmış olması gerektiği sorusuna verilecek cevap şüphesiz öğretim programlarında Atatürkçülük konularının yapılandırılması aşamasında da temel ilkemiz konumunda olmalıdır.

Öyleki bir öğrenci Amasya görüşmelerinin tarihini bilmez ise bu ancak kendisi ile ilgili bir durum olarak karşımıza çıkacaktır. Ancak aynı öğrenci yaşamına laiklik değerini benimsemez ve bu değere uygun davranışlar sergilemez ise etkisi daha geniş bir bağlamda toplumu etkileyebilecektir. Atatürkçülüğün bir üst değer (değerler topluluğu) üst değer olup olmadığı, nasıl yapılandırılması gerektiği gibi konulara geçmeden önce değerin tanımı, özellikleri ve fonksiyonları gibi bu süreçte konunun anlaşılmasını destekleyecek bilgilerin verilmesinin doğru olacağı kanaatindeyiz.

1. Değerin Tanımı, Özellikleri ve Fonksiyonları

Değer; bir toplum, bir inanç, bir ideoloji içinde veya insanlar arasında kabul edilmiş, benimsenmiş ve yaşatılmakta olan toplumsal, insani, ideolojik veya ilahi kaynaklı her türlü duyuş, düşünüş, davranış, kural ya da kıymetlerdir.5 Değerler, bireylerin düşünce, tutum, davranış ve yapıtlarında birer ölçüt olarak ortaya çıkarlar ve toplumsal bütünlüğün ayrılmaz bir öğesini oluştururlar. Bir toplumun yaşamında, her

5

(6)

şey değerlere göreli olarak algılanır ve diğerleriyle karşılaştırılır.6 Değerler üzerinde yapılan araştırmaları etkili bir biçimde sürdürebilmek için birçok sınıflandırma yapılmıştır. Bu sınıflandırmalardan en çok bilinen ve kabul edilenler; Nelson, Rokeach, Spranger ve Schwartz tarafından yapılmış olanlardır. Değerler; Nelson’a göre: bireysel değerler, grup değerleri ve sosyal değerler, Rokeach’a göre: temel değerler ve araç değerler, Spranger’a göre: estetik, bilimsel, ekonomik, politik, sosyal ve dini değerler, Schwartz’a göre ise; Bireysel ve Kültürel Değerler olarak sınıflandırılabilir.7

Değerlerin özellikleri: · Değerler inançlardır

· Değerler, bireyin amaçları (eşitlik gibi) ve bu amaçlara ulaşmada etkili olan davranış biçimleriyle (hak bilirlik, yardımseverlik) ilişkilidirler.

· Değerler, özgül eylem ve durumların üzerindedirler.

· Değerler, davranışların, insanların ve olayların seçilmesini ya da değişimini yönlendiren standartlar olarak işlev görürler.

· Değerler taşıdıkları öneme göre kendi aralarında sıralanırlar. · Değerler değişime açık yapılardır.

· Değerler, bağlı oldukları kültürlere göre değişir. Hatta ait oldukları kültürlerin içinde dahi ayrılılık gösterebilirler. Farklı iki toplum aynı değere sahip olabilir ama o değere verdikleri önem derecesi farklı olabilir.

Değerlerin fonksiyonları (işlevleri): · Bireye amaç ve yön tayin eder.

· Bireysel ve toplumsal faaliyetlerin esaslarını ve genel yönünü verir. · Bireylerin davranışlarını yargılamaya yardımcı olur.

· Bireyin başkalarından ne beklemesi gerektiğini ve kendisinden ne beklendiğini bilmesini sağlar.

6

Barlas Tolan; Toplum Bilimlerine Giriş, Savaş Yayınları, 3. Baskı, Ankara 1983, s.233.

7

(7)

· Bireyin doğru ve yanlışı, haklı ve haksızı, hoşa giden ve gitmeyeni, ahlaki ve ahlaki olmayanı ayırt etmesini sağlar.8

2. Atatürkçülüğün Tanımı

Atatürk kadar, ölümünün üzerinden uzun bir süre geçtiği halde hala toplumuna yön verip hedef gösterebilen, toplumda umut ve heyecan yaratabilen, hatta bütün dünya düşünceleri, eylemi ve kişiliği aynı zamanda sevgi ve saygı ile anılan devlet adamı ya da politikacı her halde yok denecek kadar azdır.9 Buna rağmen günümüz Türkiye’sinde Atatürk ve Atatürkçülükle ilgili yaklaşımlar bir gruplandırmaya tabi tutulduğu zaman bu konuda görüş beyan edenler üç grup içinde toplanmaktadırlar. Bunlar:

1 - Atatürkçü olanlar, 2 - Atatürkçü olmayanlar

3 - Atatürk karşıtları (Atatürkçülüğün karşısında olanlar).

Ülkemizde Atatürkçülük konusunda hemen hemen herkes görüş beyan eder duruma gelmiştir. Ancak bu noktada karşılaşılan temel sıkıntı herhkesin Atatürkçülükten anladığı farklıdır. Çünkü Atatürkçülüğü herkes kendi açısından yorumlamaya kalktığı için değerlendirmede bir birlik yoktur.10 Aslında böylesi yaklaşımlar çoğulcu ve özgürlükçü bir demokrasi için doğaldır. Ancak Atatürk ve Atatürkçülükle ilgili beyanlar söz konusu olduğunda, yukarıdaki üçlü ayrım ortadan kalkmakta ve herkes Atatürkçü kesilmektedir.11 İnsanların Atatürkçülük kelimesine yükledikleri anlamlar birbirlerinden farklıdır: Kimileri Atatürk ilkelerini benimsemeyi; kimi devrimleri korumayı; kimi yeniden devrimler yapmayı; kimi sadece laiklik ilkesini; kimi tam bağımsızlığı Atatürkçülük zannetmektedir.12 Atatürk’ün belirli bir

8

Yazıcı, a.g.e., s.504-505.

9

Özer Ozankaya, Türk Devriminin Demokrasi Kuramına Katkıları, Atatürkçülük ve

Modern Türkiye (Uluslar arası Konferans). Ankara: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler

Yayını. Yayın No: 582., 1998, s. 7

10

Anıl Çeçen, Kemalizm, Cumhuriyet Kitapları. İstanbul: Çağdaş Matbaacılık Ltd. Şti.,1999, s.117.

11

Toktamış Ateş, Biz Devrimi Çok Seviyoruz, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları: 65, Siyaset bilimi: 9, İstanbul: Lebib Yalkın Yayımları ve Basım İşleri, 2004, s: 69

12

(8)

mesele hakkında, zamanının şartları gereğince, değişik fikirler ileri sürdüğü vakidir. Bu durum o fikrin çıkış noktası olarak kabul edilip Atatürkçülüğü o görüş çerçevesinde yapılandırılmaya çalışılmasından kaynaklanmaktadır. Bu itibarla, Atatürk’ün bir sözünü alarak onun herhangi bir konuda böyle düşündüğünü hükme bağlamak doğru olmasa gerekir. Kesin bir karara varmak için, Atatürk’ün icraatını toplu olarak göz önünde bulundurmak ve ulaşmak istediği hedefleri iyice anlamak elzemdir.13

Atatürkçülüğün ne anlama geldiğine geçmeden önce bir kavram kargaşasına son verilmesi gerekilmektedir. Bu kavramları Atatürkçülük ve Kemalizm olarak ifade edebiliriz. Kemalist kavramı ilk kez, Avrupa basını tarafından kullanılmıştır. Batılı basın organları, Anadolu’da Mustafa Kemal’in önderliğinde gerçekleştirilen Ulusal Kurtuluş Savaşını anlatırlarken, sürekli olarak bu harekete “Kemalist Hareket” adını takmışlardır. Batı basınınca ortaya atılan bu kavram, daha sonra hem ulusal kurtuluş eyleminin adı olmuş, hem de Mustafa Kemal’in izlediği yolun ve kendine özgü bir yöntemle geliştirdiği düşüncelerin genel ismi haline gelmiştir.

Atatürk’ten sonraki dönemde ise; Kemalizm, O’nun yolundan gitmek, O’nun tutumunu izlemek ve O’nun ilkelerini savunmak biçiminde gelişmiştir. Kısacası Kemalizm, Mustafa Kemal’in düşünce ve eyleminin bir bütün olarak savunulmasıdır. Bu itibarla Atatürk’ün izinden gitmek anlamında, Atatürkçülüğün de bilimsel adıdır.14 Atatürkçülük ise; Atatürk’ün düşüncelerini uygulamak, ülkülerini ve amaçlarını gerçekleştirmek, Türk toplumunun düzenini O’nun gösterdiği yönde biçimlendirmek, Türk yurttaşına ve ulusuna insanlık evreninde O’nun istediği değeri ve yüksekliği sağlamak ve bu inancı güçlendirmek çabaları olarak ifade edilmektedir.15

Diğer bir ifade de ise; Atatürk’ün düşünce ve uygulamalarından kaynaklanan, Türk Devleti’nin bağımsızlık ve bütünlüğünü, millî egemenliğini, kişi özgürlüğünü, çağdaş olmayı amaçlayan, akla, bilime ve gerçeğe dayanan, evrensel ağırlıklı, geleceğe yönelik, birbiri ile uyumlu amaçlar, uygulamalar ve ilkeler bütünü, Kemalizm olarak

13

Ercüment Kuran, Atatürkçülük Üzerine Denemeler, Kültür Bakanlığı, Ankara: Doğumunun 100. Yılında Atatürk Yayınları: 31, 1981, s.10.

14

Çeçen, a.g.e., s. 19.

15

Hüsnü Merdanoğlu, Atatürkçü Düşüncenin Evrenselliği: Tarihi Gerçekler Işığında. Ankara: Ümit Ofset, 1999, s.218.

(9)

tanımlanmaktadır.16

Günümüzde Atatürkçülük ve Kemalizm kavramları, sözlük anlamı olarak aynı manada kullanılmakta, fakat bu kavramları kullananlar ne yazık ki, kavramların içerisine kendi bakış açılarına göre farklı ideolojik anlamlar yüklemektedirler. Bu bağlamda, en sade ve masum olarak, Kemalizm’i kullananlar “Kemalist İdeoloji”, Atatürkçülük kavramını kullananlar ise; “Atatürkçü Düşünce Sistemi” anlamını kastetmektedirler.

Bilindiği gibi; “Kemalizm (Atatürkçülük), birçok siyasal düşünce akımı gibi tek bir tanım ve tek bir anlayışa indirgenemez. Bu nedenle Kemalizmlerden bahsetmek daha doğrudur. Bunlar sağ ve sol Kemalizm, devletçi veya liberal Kemalizm, muhafazakâr, kültüralist veya reformcu Kemalizm olarak diğer siyasal düşünce akımlarına eklenmelidir. Kemalizm’in diğer bir ifadeyle Atatürkçülüğün bu tür bir ayrımcılıkla ele alınması Atatürkçülüğün temel gayesi olan milleti ve milleti oluşturan fertleri bir arada tutma amacından uzaklaşacak ve zamanla deforme olacaktır. Kanaatimizce Atatürkçülük tektir. Sağ, sol, muhafazakar Atatürkçülük veya dünya görüşü yoktur.

Bu çalışmada; Kemalizm ve Atatürkçülük kavramları aynı anlamda, yani “Atatürkçü Düşünce Sistemi” anlamında kullanılacaktır. Ancak kanaatimizce, yukarıda ifade ettiğimiz iki kavram yerine kullanacağımız, Atatürkçü Düşünce Sistemi kavramının, ne anlama geldiği ya da bu kavramdan ne kastedildiği hususunun da açıklık kazanması gerekmektedir.

Düşünce sistemi; belli bir toplumsal yapının, şekillenmesi ve işleyişini sağlayan düşünsel ve maddî öğelerin toplamı demektir. Fakat sistem kavramının yapısı gereği, düşünce sisteminde, bu sistemi meydana getiren tüm öğeler belli bir ilişki içerisindedirler. Böylelikle her öğe diğerine belli bir oranda da olsa mutlaka etkide bulunur. Buna bağlı olarak, sistemin her hangi bir öğesinde meydana gelecek herhangi bir değişiklik ya da yenilik diğer sistem öğelerine de yansıyacaktır. İşte, “düşünce sistemi” olgusunun en önemli özelliği bu noktada ortaya çıkmaktadır. Bu özellik

16

(10)

düşünce sisteminin, sistem yapısının bir gereği ve yansıması olarak, değişen toplumsal şartlara uyum gösterebilen devingen bir yapıya sahip olmasıdır.17

Bu noktada, Atatürkçü Düşünce Sistemi (Atatürkçülük ya da Kemalizm) bir doktrin mi? Yoksa bir ideoloji mi? sorusu gündeme gelmektedir. Bu konuda çeşitli görüş ve değerlendirmeler söz konusudur. Örneğin bazı siyasetçiler, düşünürler ve askerler Atatürkçülüğün bir doktrin, bazıları ise, bir ideoloji olduğunu ifade etmektedirler. Bu sebeple, çalışmamızın bu bölümünde Atatürkçülük kavramının ne olduğu konusuyla ilgili görüşlere yer verilecektir.

2.1. Atatürkçülük Bir Doktrin mi Yoksa Bir İdeoloji midir?

Atatürkçülüğün bir doktrin ya da ideoloji olup olmadığı ile ilgili en doğru kaynak, şüphesiz Atatürk’ün bu konulardaki kendi ifade ve değerlendirmeleridir. Bu sebeple adı geçen sorulara cevap ararken, başvuracağımız en öncelikli kaynak, Atatürk’ün sözleri olacaktır.

2.1.1. Atatürkçülük Bir Doktrin midir?

Kavram olarak doktrin; bir inancın, felsefenin ve dinî fikirlerin tümünün hiç değişmez karakterde uygulanmasıdır.18). Atatürk, Cumhuriyet Halk Partisi’nin kuruluşundan sonra, Yakup Kadri Karaosmanoğlu ile yaptığı bir görüşme sırasında, onun;

— “Paşam bu partinin doktrini yok” şeklindeki, yani bu konularla ilgili yaptığı, bir değerlendirmesine verdiği cevapta, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun yüzüne, bir masumun yüzüne bakar gibi bakıp gülümseyerek,

— Elbette olmayacak, Eğer bir doktrine bağlanırsak hareketi dondururuz demiştir.19

17

Ahmet Haluk Yüksel, Atatürkçü Düşünce Sisteminde Kültürel İletişimin Modele Dayalı

Boyutları. Anadolu Üniversitesi Yayınları No:257, Açık öğretim Fakültesi Yayınları No:123.

Anadolu Üniversitesi Basımevi, Eskişehir, 1987, s.2-3.

18

Merdanoğlu, a.g.e., s.140.

19

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Atatürk, Bütün Eserleri 8, (Yayına Hazırlayan: Atilla Özkırımlı), 3.Baskı, İstanbul: İletişim Yayıncılık 1998, s.149-150.

(11)

Atatürk’ün bu sözleriyle açıkça ortaya koyduğu gibi; Atatürkçülük, bir doktrin değildir ve doktrinleri reddeder. Çünkü doktrin bir inanışın, felsefi ve dini fikirlerin tümünün hiç değişmez karakterlerle kabul edilişidir.20 Atatürk’e göre doktrinler kısır ve gelişmeye kapalı fikirlerdir. Bu sebeple, Atatürkçülük gibi her yönüyle çağdaş ve gelişmeye açık bir sistemin, böyle dar kalıplara hapsedilmesi kabul edilemez.

2.1.2. Atatürkçülük Bir İdeoloji midir?

Kavram olarak ideoloji; toplumsal yaşantının yönlendirilmesine ve biçimlendirilmesine yönelik bir düşünce akımıdır.21 İdeoloji kavramı, çok sömürülen ve çeşitli anlamlara çekilen bir sözcüktür.22 Günlük konuşma dilinde, özellikle siyasal konularda çokça kullandığımız “ideoloji” kelimesi, bütün sözlük ve ansiklopedilerde, özet olarak “düşünceler bütünü” biçiminde tanımlanmaktadır. Bir düşünceler bütününün ideoloji sayılabilmesi için kendi içinde tutarlı olması gerekir. Başka bir deyişle bir ideoloji içindeki düşünceler birbirine sebep sonuç ilişkisiyle bağlı olmalıdır.23 İdeolojiler, toplumu yönlendirme amacı güden dizgeleri (sistemleri) içerirler.24 Hukukçuların ve siyaset bilimcilerin bu noktada ortak kıstaslara sahip olmaları birinci derecede önemlidir. Nitekim 1952 yılında La Haye’de toplanmış olan, İkinci Siyaset İlmi Kongresi de bu durumu göz önüne alarak, bilim adamlarını bu sorun üzerinde tartışmaya davet etmiştir. Burada çeşitli fikirler arasında ortak bir tanıma varmak çok zor olmuştur. Ancak kongre raportörünün gayreti ile ideolojinin ne olduğu sorunu az çok aydınlatılmıştır. Çıkarılan sonuçlara göre, ideoloji önce bir düşünce ve inançlar ya da sonuç haline gelmiş düşünceler bütünüdür. Fakat bu kadarla da yetinilmez. Bu düşünce ve inançlar birbirine bağlı, tutarlı bir bütün oluşturmalıdırlar, yani sistemleşmiş olmalıdırlar. Düşünce ve inançların gerçekleştirilmesi, bunlara uygun davranış

20

Afet İnan, Ellinci Yılda Tarihten Geleceğe, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları: 130, Atatürk Dizisi:20 Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1973, s.45.

21

Merdanoğlu, a.g.e., s.141.

22

Cihat Akçakayalıoğlu, Atatürk ve Atatürkçülük Üzerine Bir İnceleme, Atatürk Araştırma

Merkezi Dergisi, Sayı:4, Cilt: II, 1985, s.176.

23

Ahmet Mumcu, .Atatürkçülük İdeolojisi, Atatürkçü Düşünce. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi, 1992, s.73.

24

(12)

kurallarının saptanması gerekir. Şu halde ideoloji: “ide” değildir, “doktrin” (sadece düşünsel bir yapı) değildir, “teori” (sistemleştirilmiş fikirler) değildir. Çünkü ideoloji gerçekleşme doğasına ve niteliğine sahip düşünce ve inançlar bütünüdür, onda eylem unsuru vardır.25

Yukarıda yapılan ideoloji kavramının tanımlarında ideolojinin, özet olarak, düşünce sistemi olduğu görüşü ağırlık kazanmaktadır. Ancak, ideoloji kavramının uygulama aşamasında, gelişime ve değişime tam anlamıyla açık bir özellik arz etmemesi “düşünce sistemi” ile “ideoloji” kavramlarının aynı anlamı vermediği izlenimini doğurmaktadır.

Atatürkçülüğün “ideoloji mi yoksa düşünce sitemi mi” olduğu konusunda yapılan tartışmaların temel sebebi, bilindiği gibi, ideolojilerin sert ve esnek olmayan bir yapıya sahip olduğu, zamana ve mekâna göre değişim süreçlerinin çok yavaş meydana geldiği şeklindeki görüştür. Hâlbuki Atatürkçülük ileri sürülen bu görüşlerin dışındadır. Dolayısıyla bu görüşe de atıf yapılarak Atatürkçülüğün bir ideoloji olmadığını ileri süren pek çok görüş ortaya atılmıştır.

Atatürk’e hangi ideolojiyi izlediği ya da hangi ideolojiye yakın olduğu sorulduğu zaman, hiçbir ideolojinin izleyicisi olmadığını, taklitçilikten bilinçli bir şekilde kaçındıklarını, eğer bir benzetme yapmak gerekirse, buna, “biz bize benzeriz” biçiminde bir yanıt verilebileceğini açıkça dile getirmiştir.26 Ancak, bunu olumlu mu yoksa olumsuz mu algılamalıyız, tartışılabilir, fakat tam bu noktada şöyle bir durum ortaya çıkmıştır: Atatürk’ün bu sözünü dikkate alarak, ülkemizde sağ, sol ya da muhafazakâr görüşler, kendilerine göre Atatürkçülük tanımı yapmışlar ve böylelikle Atatürkçülüğü kendi görüşlerine yakın göstermeye çalışmışlardır. Bu yaparken de bizzat Atatürk’ün dediği gibi, “Atatürkçülük bir ideoloji değildir” fikrine dayanmaktadırlar.

İdeolojiler, fikir, düşünce ve inanç sistemleridirler. Genel olarak, “Dogmatik - Totaliter” ve “Pragmatik - Demokratik” olmak üzere iki gruba ayrılmaktadırlar.

25

Tarık Zafer Tunaya, Devrim Hareketleri İçinde Atatürk ve Atatürkçülük. Bilgi İletişim Grubu Yayıncılık Müzik Yapım ve Haber Ajansı Ltd. Şti. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları 28., 2002, s.290.

26

(13)

Totaliter ideolojiler dogmatik, değişmeyen bir takım kavramlara dayanırlarken, hürriyetçi ideolojiler ise, akıl, bilim ve tecrübe ile dünya ve ülke gerçeklerine dayanmaktadırlar.27 İdeolojiler benzer bir biçimde, sert ve yumuşak olarak da sınıflandırılabilirler. Sert ideolojiler katı ve belli, değişmez kurallardan oluşurlar. Onları uygulamak ve yorumlamak hep bu kuralların çizdiği çerçeve içinde mümkündür. Bu tür ideolojilerin uygulanması başlangıçta başarılı olsa bile sonraları bir sürece bir duraklama getirir ve gelişmeyi durdurur. Sosyalist ideolojilerin günümüzdeki çözümleri bu açıklamaya en güzel örnektir. Yumuşak, esnek ideolojiler ise, gerek uygulamaları gerek yorumları açısından daha elverişli yapılara sahiptirler. Demokratik ideolojiler bu türe güzel bir örnek sayılabilirler.28

Atatürkçülüğün bu gruplardan hangisiyle birlikte anılabileceği konusu aslında çok basittir. Geneli itibariyle Atatürkçülüğün özellikleri göz önüne getirildiğinde, pragmatik – demokratik ya da yumuşak – esnek diye tabir edilen grup içerisinde yer aldığı söylenebilir. Ancak bunun neden böyle olduğu hususunun bilimsel olarak açıklanması gerekmektedir. Bu konuda belki yabancı bilim adamlarının görüşleri daha objektif olarak görülebileceği için, şu bilgileri aktarmak yerinde olacaktır. Atatürk’ün doğumunun 100. yıldönümü münasebetiyle 27 Ekim 1981 tarihinde, Kudüs’ün İbrani Üniversitesine bağlı “Barışın Gelişmesi İçin Harry Truman Enstitüsü” tarafından düzenlenen ve Amerikan, Fransız, İngiliz, Alman, Türk ve İsrailli bilim adamları ve uzmanların katıldığı toplantıda, Atatürk ilke ve devrimleri, başka bir deyişle, “Atatürkçülük-Kemalizm” bir “Modernleşme Hareketi” olarak ele alınmıştır. Zaten bu toplantıyı “Modernleşme İdeolojisi” başlıklı bildiri ile açan, dünyaca ünlü sosyolog Profesör Shammuel N. Eisenstadt da, Kemalizm veya onun ifadesiyle “Türk Devrimi”ni bir modernleşme ideolojisi olarak kabul etmekte ve onun evrensel bir nitelik taşıdığını vurgulamaktadır.29

27

Halil Cin, Dinamik Bir Doktrin veya İdeoloji Olarak Atatürkçülük, Selçuk Üniversitesi Yayınları No: 53. Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayınları No: 6., Konya: Selçuk Üniversitesi Basımevi., 1988, s.11-12.

28

Mumcu, a.g.e., s.74-75.

29

İsmet Giritli, Modernleşme İdeolojisi Olarak Atatürkçülük, Atatürk Araştırma Merkezi

(14)

Şüphesiz ki Atatürkçülüğün bir modernleşme hareketi olabilmesi, ancak onun pragmatik - demokratik yapısıyla mümkün olabilmiştir. Bunun yanında Atatürkçülük diğer demokratik ideolojilerden de farklı olarak algılanmalıdır. Onun temel farkı ise, bünyesinde sosyal, kültürel, bireysel ve evrensel değerleri barındırmasıdır.

Kemalist ideoloji açısından belirtilmesi gereken en önemli husus, bu ideolojinin neden “totaliter-dogmatik” değil de, “demokratik-pragmatik” grupta ele alındığıdır. Bu sorunun cevabını da yine Atatürk’ün sözlerinde bulmak mümkündür. Devrin Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip’in kendisine yönelttiği bir soruya, Atatürk şu cevabı vermiştir:

“Ben manevi miras olarak hiçbir nas-ı katı, hiçbir dogma, hiçbir donmuş, kalıplaşmış düstur bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Zaman süratle dönüyor… Böyle bir dünyada asla değişmeyecek hükümler getirildiğini iddia etmek, aklın ve ilmin inkişafını inkâr etmek olur. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerine akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse manevi mirasçılarım olurlar.” demiştir. Bu sözler, Kemalizm’in “pragmatik” niteliğini ortaya koymaya yeterlidir.30

Atatürk’ün katı ideolojilere, hareket serbestîsini ve hayatı dondurduğu ve engellediği gerekçesi ile karşı olması, bazı kimselere Kemalist ideolojinin mevcut olmadığı izlenimini verebilmektedir. Oysa aslında Atatürk’ün karşı çıktığı şey, katı ve dogmatik dünya görüşünü aksettiren totaliter ve dogmatik ideolojilerdir. Halbuki Kemalizm ve bu konudaki beyan ve eylemler, pragmatik – ampirik ve demokratik bir dünya görüşü anlamında “ideoloji” olarak varlığını sürdürmektedirler.31

3. Atatürkçülük Niçin Bir Üst Değer Olarak Öğretilmelidir?

Her ne kadar Atatürkçülük bir modernleşme ideolojisi olarak da kabul görse bile, bir ideolojinin ilköğretim I. kademsinden başlayan bir süreçte öğrencilere öğretilmeye çalışılması konu içeriği, hem öğrencilerin hazır bulunuşluk düzeyleri ve yaş grubu özellikleri açısından neredeyse imkansızın gerçekleştirilmeye çalışılması

30

Giritli, a.g.m., s.293-294.

31

(15)

anlamına gelmektedir. Bunun yerine ideolojilerinde bünyelerinde barındırdıkları değerlerin öğretilmeye çalışılması, öğrencilere yapılandırdıkları bu değerler doğrultusunda davranışlar sergilemeleri ve ideolojik bir yanlılık duygusu aşılanmasına hizmet edecektir.

Atatürkçülük ideolojisinin bir değer olarak öğretilmesi, diğer ideolojilere göre daha kolay bir şekilde gerçekleşecektir. Çünkü hiçbir ideoloji kurucusu Atatürk kadar kurduğu sistemin özelliklerini yansıtan, ona uygun eylemlerde bulunan bireyler değillerdir.

Atatürkçülüğün bir üst değer olarak öğretimi hem Atatürkçülüğün hem de öğretim programlarında belirlenen değerlerin öğretimi amacına hizmet edecektir. Aşağıda Atatürkçülüğün bir üst değer olarak öğretilmesinin gerekçeleri maddeler halinde izah edilmiştir.

· Değerler eğitimi gerçekleştirilirken soyut kavramlardan sıklıkla faydalanılır. Öğrencilerin bu soyut kavramları, kavramaları ve içselleştirmeleri zordur. Atatürkçülük üst değerini oluşturan değerlerin konu içerikleri ile birlikte, örnekler kullanılarak sunumu hem Atatürkçülüğün bilgi boyutunun hem de değerlerin öğretimi amacına hizmet eder.

· Yapılan araştırmalar, değerlerin öğretiminde karşılaşılan en büyük sorunun ölçülmeleri ile ilgili olduğunu göstermektedir. Atatürkçülüğün bir üst değer olarak öğretimi ile değerlerin ölçümü daha kolay hale gelebilecektir.

· Değerler eğitiminde kahramanların kullanımı soyut yapının somutlaştırılmasına yardımcı olur. Birey, kahramanda mevcut olan değerleri daha kolay benimser. Kahramanların seçiminde üzerinde toplumsal ittifakın oluşması zorunludur. Atatürk gibi üzerinde toplumu oluşturan fertlerin tamamına yakınının üzerinde uzlaşma sağladığı bir kahraman değerler eğitiminin daha kolay yapılmasına imkan verecektir.

· Atatürk ve onun kişiliğinde mevcut olan, kimi zamanda onunla bütünleşen değerler, değerler eğitiminin etkin bir biçimde yapılmasını sağlar.

· Atatürkçülük, milli eğitim müfredatında yer alan ulusal (bireysel-toplumsal) ve evrensel değerlerin somut olarak gösterildiği bir üst-birleştirici değer olma özelliğine sahiptir.

(16)

· Bugüne kadar Atatürkçülüğün öğretimi yüzeysel biçimde toplumsal bazda kalmış, bireysel boyutta indirgenememiştir. Değer boyutunun sürece katılması ile Atatürkçülüğün bireysel bazda öğretimi daha kolay hale getirilebilir.

· Mevcut sistemde Atatürkçülüğün duyuşsal alan boyutunun (tutum-değer) öğrenciler tarafından hangi seviyede kazanıldığı ölçülememektedir.32

4. Atatürkçülük Bir Üst Değer Olarak Nasıl Öğretilmelidir?

Atatürkçülük üst değeri Türk milletinin;

· Birey, grup ve toplum ekseninde alınan karar, tutum ve davranışlara rehberlik eden,

· Bireysel, toplumsal ve evrensel boyutta yaşam kaynağı olarak algılanan, · Bünyesinde bireyse, toplumsal ve evrensel yansımaları olan değerleri barındıran, bütün değer sınıflandırmalarının üstünde, çeşitli alt değerlerden oluşan bir üst değeri olarak tanımlanabilir.

Atatürkçülük üst değerini oluşturan alt değerlerden bazıları ise şunlardır; Sevgi, Saygı, Gerçeklik, Bilimsellik, Çalışkanlık, Adalet, Temizlik, Dürüstlük, Çağdaşlık, Hoşgörü, Bağımsızlık, Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik, İnkılâpçılık.

Atatürkçülük üst değerinin öğretiminde dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır;

Her bir değer;

· Sınırları belli olacak şekilde tanımlanmalıdır.

· Milli Eğitim sisteminin ve İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinin genel ve özel amaçlarıyla birlikte ele alınmalıdır.

· Öğretim sırasında uygun yaklaşım, strateji ve etkinlikler kullanılmalıdır. · Atatürkçülük üst değerini oluşturan alt değerlerin özellikleri, sınırları ve birbirleri ile olan ilişkileri göz önüne alınmalıdır. Bir üst değer olarak Atatürkçülük değeri okullarımızda; 1-Bireysel, 2- Toplumsal, 3- Evrensel boyutta ele alınmalıdır.

32

(17)

5. Atatürkçülüğün Bir Üst Değer Olarak Öğretiminden Amaçlanan/Beklenen Genel Faydalar

Bireysel Boyutta:

· Değerlerin öğrencilere, eğitim kurumlarında daha kolay kazandırılması, · Atatürkçülüğün öğrencilerde bir üst değer olarak ortaya çıkması ve yaşatılmasının sağlanması,

· Bireye, sosyal, ekonomik, siyasi ve ideolojik açıdan yol göstermesinin sağlanması,

· Bireyin kendisiyle, tarihiyle ve çevresiyle barışık bir biçimde yaşamasına öncülük etmesinin sağlanması,

· İçinde bulunduğu sosyal çevre içersinde Atatürkçülük üst değerinin yaşatılması için çaba sarf etmeye teşvik etmesi,

· Bireyin kendi başına aldığı kararlara rehberlik etmesi, · Bireyin, diğer bireylerle olan ilişkisine rehberlik etmesi,

· Bireyin başkalarının kararlarını sorgulamasında bir ölçüt kabul etmesi, · Öğrencilerde bir üst değer olarak ortaya çıkması ve yaşatılmasının sağlanması,

Toplumsal Boyutta:

· Toplumsal yapının şekillenmesinde rehber görevini üstlenmesi,

· Toplumsal denetim mekanizmasının şekillenmesinde ve denetlenmesinde kılavuz görevi icra etmesi,

· Toplumu ilgilendiren kararların alınmasında yol gösterici konumda olması,

· Toplumsal düzenin ve huzurun korunmasında Atatürkçülük üst değerinin temel ilke olarak benimsenmesi,

· Toplumu bir arada tutmaya yarayan yasa ve kuralların oluşturulmasında temel yapı taşı konumunda kabul görmesi,

(18)

Evrensel Boyutta:

· Atatürkçülüğün evrensel bir üst değer olarak ulusal ve uluslar arası kamuoyunda savunacak bireyler yetiştirilmesi,

· Dünya kamyonunda gündeme gelen olayların öğrenciler tarafından Atatürkçülük üst değeri kapsamında ele alınmasının sağlanması,

· Evrensel bazda Atatürkçülüğün tanıtımını sağlayacak bireyler yetiştirilmesi,

· Uluslar arası anlaşmazlıkların Atatürkçü düşünce bağlamında çözümüne taraftar olacak bireyler yetiştirilmesi,

· Atatürkçülüğü her ortam ve platformda savunabilecek fikrî alt yapıya sahip bireyler yetiştirilmesi, biçimine ifade edilebilir.

6. Atatürkçülük Üst Değerine Sahip Bireylerden Sergilemeleri Beklenen Bazı Kişilik Özellikleri

Çalışmanın önceki kısımlarında da belirtildiği üzere Atatürkçülüğün bir üst değer olarak yapılandırılması aşamasında çeşitli değerler öğretim programlarına eklenmelidir. Yapılaması ifade edilen bu eklenme işleminde öğrencilerin yaş grubu özellikleri ve öğretim programının niteliği dikkate alınmalıdır. Özellikle ilköğretim I. kademede değerler eğitiminin gerçekleştirilmesi aşamasında hoşgörü, sevgi, saygı gibi değerler, Atatürk’ün kişisel özellikleri bağlamında ele alınıp örnek olay incelemesi, değer analizi gibi çeşitli yöntem ve değer öğretim yaklaşımları kullanılarak öğrencilerde yapılandırılmaya çalışılabilir. Eğitim kademesi yükseldikçe hem bu konuda kullanılabilecek değerler hem de bu değerlerin öğretim süreçleri tekrar yapılandırılmalıdır. Aşağıda eğitim kademelerinin üst seviyelerinde öğrencilerin sergilemeleri beklenebilecek kişilik özellikleri verilmiştir.

Cumhuriyetçi Kişilik Özellikleri

· Demokratik tutumlu,

· Özgür düşünce ve tutum sahibi,

(19)

· Erdemli ve uygar,

· Topluma ve kurumlarına saygılı,

· Hoşgörülü, insancıl,

· Kişi örgüt ve toplum çıkarlarını dengeleyen,

· Görev ve sorumluluk bilinci olan,

· Sorunlara dönük, duyarlı ve gelişmeye inançlı, Milliyetçi Kişilik Özellikleri

· Bağımsız düşünce ve tutum sahibi, · Toplumsal yapıyı ve amaçları bilen,

· Geçmişi yadsımayan (inkâr etmeyen), ancak özeleştiri gücü olan,

· Araştırıcı, gerçekçi, yaratıcı olan, öykünmecilikten (taklitçilikten kaçınan) kaçınan,

· Ulusu temsil eden simgelere ve büyüklerine saygılı, · Ulusun çıkarlarını kollayan ve geliştiren,

· Evrensel kültür ve görüş sahibi, diğer uluslara saygılı, · Tartışmaya açık, peşin yargılı olmayan,

· Cesaret sahibi, işbirliğine yatkın, birleştirici olan, Halkçı Kişilik Özellikleri

· Halka karşı saygılı ve kamuoyu duyarlılığına sahip,

· Halkın sorunlarını bilme ve kendi çapında çözme çabalarına katılma,

· Halka karşı eşitçi (adil), dengeli, gerçekçi tutum gösterebilme,

· Halkı sevme ve ona inanma,

· Halkın kültürüyle etkileşim sağlayabilme ve onun kültürüne katkıda bulunabilme,

· Halka karşı toplumsal sorumluluk duyma ve toplumsal bir kişilik geliştirme,

· Kişisel, grupsal, sınıfsal, örgütsel, vb. amaçlar için halkı araç olarak kullanıp, onu zor duruma sokarak, çıkar sağlama anlayışından uzak kalma,

(20)

bölme ve ayrıcalıklı tutum gösterme düşüncesini taşımama,

· Halka karşı dürüst olma, yalan söyleyip, sahteci davranışlarda bulunmama,

· Birey, örgüt, kurum, yöre, bölge, ulus amaçları ile evrensel amaç ve davranışlar içinde belli bir halkçı yaklaşımı gösterebilme,

Devletçi Kişilik Özellikleri

· Devletin toplum ve düzenin temeli olduğuna inanma,

· Devletin çıkarlarını koruma ve geliştirme,

· Devletin toplumsal sorumluluğunu bilme,

· Milli, demokratik, hukuk, sosyal, laik, çağdaş devlet anlayışını taşıma,

· Katı bürokrat davranışlardan uzak kalma,

· Devlet ilişkilerinde ussal davranış anlayışında olma,

· Dürüst eşitçi, dengeli ve gerçekçi olma,

· Devletin yanında, ona uygun toplumsal sorumluluk duygusunu taşıma,

· Toplumda devlete düşen başlıca görevler hakkında bilgili olma ve amaçlarını bilme,

· Devletin; toplumun bireyleri, diğer kurum ve örgütleri ile devletlerarası ilişkilerinde derin kültür ve sağduyu sahibi olma,

Laik Kişilik Özellikleri

· Bireysel din anlayış ve tutumuna sahip olma,

· Gelenekçi kalıpların dışında davranış yeteneği gösterme, gerçekçi olma,

· Akılcı davranış alışkanlığı bulunma; bilimin üstünlüğü ve kılavuzluğunu benimseme,

· Başkalarının görüş ve inançlarına karşı hoşgörü sahibi olma, sabırlı davranma,

· Bağımsız düşünebilme,

· Uygarca tutum ve davranışları benimseyebilme,

· Peşin yargılardan uzak, tarafsız görüş ve davranış özellikleri taşıma

· İnançları akılcılaştırabilme, akılcı olmayanları toplumsal davranış kalıplarına sokmama,

(21)

· Devlet ve diğer örgütlerin işlerini, başta din olmak üzere, benzeri kurumların düşünce ve inanç sistemlerinin etkisi dışında görüp, yorumlayabilme.

İnkılâpçı Kişilik Özellikleri

· Cumhuriyetçi, ulusçu, devletçi, halkçı, laik özellikleri taşıma,

· Özgür düşünce ve davranış sahibi olma,

· Amaç ve eylemlerinde bilimi temel alma,

· Gerek bireyde gerek kurum veya örgütleriyle bütün toplumda devrim anlayışını “devirmek” “yıkmak” çabalarına değil, sürekli ve aşamalı gelişme anlamını içeren evrimleşme düşüncesine bağlayabilmektir.33

Sonuç

1981 yılından itibaren Türk eğitim sisteminde öğretim programlarının içerisine Atatürkçülükle ilgili konular serpiştirilmiştir. Serpiştirilen bu konular incelendiği zaman öğrencilerin Atatürk ve Atatürkçülükle ilgili konuların bilgi boyutunu yapılandırmalarına hizmet ettiği yadsınamaz bir gerçekliktir. Bu durum Atatürk ve Atatürkçülükle ilgili konularının kronolojik sıralamasını bilen ancak Atatürkçülüğü bir yaşam felsefesi haline getirememiş, özümseyememiş bireyler yetiştirilmesine sebep olmaktadır. Atatürkçülüğün toplumu oluşturan fertleri bir arada tutma ve ortak hedeflere yöneltme görevi göz önüne alındığı zaman öğretim programlarında yer alan Atatürkçülük konularının bilgi ve beceri boyutlarının haricinde bir üst değer olarak yapılandırılması zorunluluğunu ortaya çıkarmaktadır.

Bu sürecin ayrı bir yapı olarak değil değer öğretiminin bir parçası olarak oluşturulması gerekmektedir. Bu nedenle öncelikle eğitim kademelerinin tamamının ortak bir değer öğretim planına tabii tutulması gerekmektedir. Bu süreçte sınıf seviyeleri dikkate alınarak Atatürkçülük üst değerini oluşturan değerler konu içerikleri ile birlikte alınmalıdır.

33

İnal Cem Aşkun; Atatürk İlkelerinin Kişilik Boyutları ve Eğitim Ortamı, Atatürk Yolu, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Dergisi, Ankara Üniversitesi Basımevi, Yıl:2, Sayı: 4, 1989, s.502-505.

(22)

Değer öğretiminin gerçekleştirilmesi aşamasında, öğretmenler tarafından gerek planlanma gerek uygulama gerekse de ölçme ve değerlendirme aşamalarında sıklıkla çeşitli sorunlar yaşandığı ifade edilmektedir. Bu durum Atatürkçülüğün bir üst değer olarak öğretiminde de karşılaşılabilecek bir sorundur. Bu sorunun üstesinden gelinilmesi amacıyla öğretim programlarının revize edilmesi aşamasından sonra lisans eğitimi sürecinde öğretmen adaylarına bu konuyla ilgili ayrıntılı bilgilerin verilmesi gerektiği kanaatine sahibiz.

(23)

KAYNAKLAR

AKÇAKAYALIOĞLU, Cihat; Atatürk ve Atatürkçülük Üzerine Bir İnceleme, Atatürk

Araştırma Merkezi Dergisi, Sayı:4, Cilt: II, 1985.

AŞKUN, İnal Cem; Atatürk İlkelerinin Kişilik Boyutları ve Eğitim Ortamı, Atatürk

Yolu, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Dergisi, Ankara

Üniversitesi Basımevi, Yıl:2, Sayı: 4, 1989.

ATEŞ, Toktamış; Biz Devrimi Çok Seviyoruz, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları: 65, Siyaset Bilimi: 9, Lebib Yalkın Yayımları ve Basım İşleri, İstanbul 2004. CEVİZOĞLU, Hüseyin; Atatürkçülük, Ufuk Ajansı Yayınları, No:4., Tarihsiz. CİN, Halil; Dinamik Bir Doktrin veya İdeoloji Olarak Atatürkçülük, Selçuk

Üniversitesi Yayınları No: 53. Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayınları No: 6., Selçuk Üniversitesi Basımevi, Konya 1988.

ÇEÇEN, Anıl; Kemalizm, Cumhuriyet Kitapları, Çağdaş Matbaacılık Ltd. Şti., İstanbul 1999.

ÇELİKKAYA, Hasan; Fonksiyonel Eğitim Sosyolojisi, Alfa Yayınları, İstanbul 1996. DÖNMEZ, Cengiz ve Kubilay YAZICI; İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük Konularının

Öğretimi, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara 2008.

GİRİTLİ, İsmet ve Hülya BAYKAL; Atatürk ve Atatürkçülük, Der Yayınları No:317., İstanbul 2001.

GİRİTLİ, İsmet; Modernleşme İdeolojisi Olarak Atatürkçülük. Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Sayı:11, Cilt: IV, 1988.

İNAN, Afet; Ellinci Yılda Tarihten Geleceğe, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları: 130, Atatürk Dizisi: 20, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1973.

KARAL, Enver Ziya; Atatürk’ten Düşünceler, Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayınları, Yayın No:611, Milli Eğitim Bakanlığı Basımevi, İstanbul 1986.

KURAN, Ercüment; Atatürkçülük Üzerine Denemeler, Kültür Bakanlığı, Ankara: Doğumunun 100. Yılında Atatürk Yayınları: 31, 1981.

(24)

MERDANOĞLU, Hüsnü; Atatürkçü Düşüncenin Evrenselliği: Tarihi Gerçekler

Işığında. Ümit Ofset, Ankara 1999.

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı; İlköğretim

Sosyal Bilgiler 4–5. Sınıflar Öğretim Programı ve Kılavuzu, (Taslak Baskı),

Ankara 2005.

MUMCU, Ahmet; Atatürkçülük İdeolojisi, Atatürkçü Düşünce. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 1992.

OZANKAYA, Özer; Türk Devriminin Demokrasi Kuramına Katkıları,

Atatürkçülük ve Modern Türkiye (Uluslar Arası Konferans). Ankara:

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Yayını. Yayın No: 582, 1998.

TOLAN,Barlas; Toplum Bilimlerine Giriş, Savaş Yayınları, 3. Baskı, Ankara 1983. TUNAYA, Tarık Zafer; Devrim Hareketleri İçinde Atatürk ve Atatürkçülük. Bilgi

İletişim Grubu Yayıncılık Müzik Yapım ve Haber Ajansı Ltd. Şti., İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları 28, İstanbul 2002.

www.tdk.gov.tr. (Dil Kurumu Resmi İnternet Sitesi).

KARAOSMANOĞLU,Yakup Kadri; Atatürk, Bütün Eserleri 8, (Yayına Hazırlayan: Atilla Özkırımlı), 3. Baskı, İletişim Yayıncılık, İstanbul 1998.

YAZICI, Kubilay; Değerler Eğitimine Genel Bir Bakış, Türklük Bilimi, Niğde 2006. YEL, Selma; İlköğretim Okullarında Atatürk İlke ve İnkılâplarının Öğretilmesinde Yeni

Yöntem ve Yaklaşımlar, İlk ve Orta Öğretim Kurumlarında Türkiye

Cumhuriyeti İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük Konularının Öğretimi: Mevcut Durum, Sorunlar ve Çözüm Önerileri. (Hazırlayanlar: Mehmet

Saray- Hüseyin Tosun) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 2000.

YÜKSEL, Ahmet Haluk; Atatürkçü Düşünce Sisteminde Kültürel İletişimin Modele

Dayalı Boyutları. Anadolu Üniversitesi Yayınları No:257, Açık öğretim

Referanslar

Benzer Belgeler

Olgumuzda da kitle total olarak eksize edildi ve takiplerinde tekrar ortaya çıkma ve kötü huylu alt tipe dönüşüm tespit edilmedi.. Sonuç olarak pilomatriksoma nadir

M erhuma Tann’dan rahmet, kederli ailesine, yakınlarına ve tüm îş Bankası topluluğuna başsağlığı dileriz. TÜRKİYE İŞ

Çocukların birincil sosyalleşme yeri olan aile içindeki bilişsel gelişimi ve motivasyon, ikincil sosyalleşme yeri olan okul ile uyum içinde ise, çocuğun başarılı bir

When selecting non-antimicrobial soaps, antimicrobial soaps, or alcohol-based hand rubs, solicit information from manufacturers regarding any known interactions

Bir yandan N âzım ’ı tanıyanlar için ortaya doyurucu bir müzik koy­ mak, diğer yandan da şair ve şiir­ leri hakkında pek fikri olmayanla­ ra büyük şairi

Mahzuni'nin ikinci eşi Suna Hanımdan olan oğlu Emrah Mahzuni de bir türkücü.. Onun tüm bu olaylara karşı kısa bir yorumu var: "Biz acımızı yaşıyoruz, bazı

Aşağıda katılımcıların “Farklılıkları Ortaya Koyan” kategorisinde yer alan metaforları geliştirme gerekçelerine, bazı katılımcılardan elde edilen

Ortalama İvme : Toplam hız değişiminin toplam süreye (zamana) oranına ortalama ivme denir.. Burada amacımız bir hareket teorisi olan klasik