2 0
Pazartesi 1 Şubat 1999
Milliyet
‘7
/ /
c?
'C a r,
^ 6
î>MLCAMBAI, BE
kJ SEKİN ¿-İBİŞİNE ( W -
LAMADlM ^(MP
îYJE KAPAR. NA$|L BİR
ADAMSIN k i, BûYi£5İN£TMTKLpMM SAKA...
entellektüel bakış
Şahin A L P A Y - Nilüfer K U Y A Ş Fax: (212) 505 62 55
Avukat
Turgut Kazan’a
göre Abdi İpekçi cinayeti zaman aşımına uğramak üzere
Dosya tarihe gömülebilir
T
URGUT Bey, Abdi İpekçi cinayeti neden çözülemedi? Teknik açıdan, çok zor bir dava mı bu?
Bu tür cinayeüerin çözümü, davadan önce, nasıl ve kimler tarafından, hangi amaçla soruşturma yapıldığı ile yalandan ilgilidir. Eğer o amaçlar gerçeğe ulaşmaya
dönükse hiç bir şey zor olmaz. Yani devletin bunu çözmemesi
düşünülemez. Ama önemli olan, mekanizma istiyor mu? Siz cumhurbaşkanı olursunuz, ben başbakan olurum, samimi olarak istiyorumdur çözülmesini. Ama mekanizma işliyor mu? Sonunda bana cumhurbaşkanı yahut başbakan olarak, gelir derler ki, efendim bilinemiyor, ulaşılamıyor. Ben de buna inanmak zorunda kalınm.
■ Dava zor mu değil mi, ancak
mekanizma işlerse tartışabiliriz diyorsunuz...
Evet, çünkü şimdi mekanizmayı tartışmak zorundayız. Eğer demokrasiyi ve hukuk devletini ko rumak istiyorsak. Bakın, Susur luk'la birlikte “çete” diye adlandın- lan, aslında çete bile hafif ama, böyle bir kirli ilişkiler yumağı orta ya çıktı. Orada bazı isimler var. Bu gün tanık olduğumuz isimler. Çat- lı'dan başlayarak. Bunların hepsi, Abdi ipekçi dosyasmda da var.
İrade görmüyoruz
■ Cinayeti çözmek için gerçekten
irade gösterildi mi?
Ben buna inanmıyorum. Yani, gördüğüm manzara bu ve bunu da söylemek zorundayız. Bu iradeyi görmüyoruz. Uğur Mumcu dosyasmda da görmüyoruz. Nitekim sevgili Uğur, belki bin kere yazmıştır, faili meçhulleri ya da pislikleri öğrenmek ya da çözmek istiyorsanız, Abdi İpekçi cinayetini çözerek başlamalısınız demiştir. Halen de bu gerçek devam ediyor.
■ Hukuk devleti tam işlese, bu
cinayet çözülür müydü?
Elbette. Şimdi bakın... ■ Nerede işlemiyor bu
mekanizma?
Başından işlemiyor. Ben size bir soru sorayım: Çatlının şoförü kimdi? Susurluk kazasında otomobili kim sürüyordu? Çok parlak bir emniyet müdürü. Kırcı kimlerle çay kahve içü, sohbet etti? Kaç kere yakalandı, bırakıldı? Eğer soruşturmayı bu ilişkiler içindeki birimler yapıyorsa, siz gerçeği boşu boşuna anyormuş rolüne daha çok düşersiniz, düşürülürsünüz. O yüzden Türkiye faili meçhul cinayetler açısından, çete ilişkileri bağlanımda, bir soruşturma sorunuyla karşı karşıyadır.
Şeffaf soruşturma yok
■ Bağımsız mı yapılamıyor? Soruşturma, inisyaüf sahibi, güvenceli savcılara bağlı güvenlik birimleri tarafından yapılırsa, şeffaflık da sağlanır, gerçeğe ulaşmanın imkanları da. Şimdi olduğu gibi, Çatlı’mn şoförlüğünü yapan emniyet müdürü veya birisi yakalanınca serbest bırakım birimler soruşturmayı yapıyorsa, gerçeğe ulaşma yollan tıkanır. Burada da tıkanmıştır.
■ Bu sorunu gidermek için acil
hukuk reformu yapılamaz mı?
Türkiye’de çok acil olarak bu tür düzenlemeler gerçekleştirilemez, ama öyle bir yolu tartışmamız
Avukat Turgut Kazan’la konuşurken İnsan iki şeyi hemen hissediyor: Mesleğine olan büyük sevgisi ve Türkiye’deki yanlışları düzeltmek için mücadelede kararlılığı. Tıpkı bir zamanlar sevgi li dostu Uğur Mumcu gibi o da, çeteleri çözmek için önce Abdi İpekçi cinayetini çözmek gerek tiğine inanıyor. Bunun yirmi yıldır neden yapıla madığının öyküsünü bu söyleşimizde bir kez da ha özetledi. 1995’ten beri, üçüncü İpekçi dava
sında ailenin avukatlığını yapıyor. İstanbul Üni versitesi Hukuk Fakültesi mezunu. Yöneticilik yaptığı Türkiye İşçi Partisi kapatıldığında hapis yattıktan sonra, bir daha siyasete girmemiş. Abdi İpekçi’yi öldürülmesinin yirminci yıldönü münde rahmetle anarken, Turgut Kazan’ın uya rısına kulak vermeliyiz: Dosya zaman aşımına uğramak üzere. Devlet ve toplum, bu ayıpla ya şamayı göze alabilecek mi?
gerekir. Buna güvenlik birimleri şiddetle karşı çıkıyor. Konuyu serin kanlı düşünmemiz gerekir. Size, isim vermeden bir arkadaşımdan duyduklarımı aktarayım. İpekçi soruşturmasında savcıydı. Biz, dedi, soruşturma sırasında güvenlik birimlerinden
gördüğümüz direnci, yahut tehdit yollu sözleri, Ağca’dan
görmemiştik. Iz sürülmesini istiyor, dirençle karşılaşıyor.
Karşılaşıldığım dinledim.
M A ğca’nm katillerden birisi olduğunu artık kesin biliyoruz, değil mi?
Bu konuda verilmiş mahkeme hükmü var.
■ Onun hulaıki durumu
nedir? İtalya'da cezasının bittiğini fa rz edelim, burada tekrar cezasını doldurması söz konusu değil herhalde..
Bu da Türkiye’nin bu tür suçlar için ne kadar “güzeT bir ülke olduğunu gösteriyor. Bu örnekten Türkiye ders almalıdır. Ağca bir suikast girişimi nedeniyle kaç yıldır yatıyor. İşte infaz böyle olur. Ama, Bahçelievler katliamında yedi kişiyi hunharca öldürenler ne oldu? Bir aşamada, biliyorsunuz, Terörle Mücadele Yasası çıktı, orada hem Ağca’nın, hem Kırcı ve arkadaşlarının idam cezalan on yıla indirildi. Terörle Mücadele Yasasının geçici maddesi neredeyse bir a f gibiydi. Ceza müebbetse daha da aşağıya iniyordu. Rahmetli Özal böyle bir düzenleme getirdi. Bu Ağca için de geçerlidir. Ne kadar cezası kaldı bilmiyorum. Ama Türkiye’ye geldiği takdirde serbest olacaktır.
■ Davada bugüne kadar
gördüğünüz başka usulsüzlükler ve eksikler var mı?
Davaya değil ama soruşturmaya değinebilirim. Soruşturmayı tıkamak için nasıl her şeyin yapıldığım gösterecek olaylar yaşandı. Bu eylemin içinde olduğu anlaşılan sanıklardan birisi Yalçın Özbey’dir. Hakkında tutuklama karan verilmiş, sadece İpekçi cinayeti için aranıyor. Almanya’da tutuklandığı zaman, cinayetle ilgili önemli şeyler söyleyeceğim demiş. Konsolosluk gerçekten önemli olduğuna kanaat getirip Emniyet Genel Müdürlüğü’ne haber
BÖYLE bir cinayetin soruşturması
yirmi yılda sağlıklı biçimde
tamamlanamıyorsa, hukuk devleti
işlemiyor demektir. Ama toplum
gene hesap sorulmasını istemeye
devam ediyor, devam etmeliyiz.
Umutlu olmak zorundayız
veriyor. Ne yapacak Emniyet Genel Müdürü? Ağca
dosyasının bulunduğu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na bilgi verecek. Başka devlet görevlileri' de sorguya çekebilir, ama savcı gıyabi tutuklamaya konu olan o eylem için kendisi sorgulayacak. Oysa, zamanın Emniyet Genel Müdürü ne yapıyor? Dışişleri’ne danışıyor! Ve iki M lT görevlisi sorgulamaya gidiyor. Dahası var. 3,4,6,8 Şubat 1995 tarihlerinde 4 gün, görüşme gerçekleşmiş ve tutanaklar ilgili makamlara gönderildi deniliyor. Biz de, en ilgili makam biziz, mahkeme
sürüyor diye bu m etni istedik. Dört klasör geldi, içindekiler tamamen alakasız. Gene istedik, gelen cevapta, içinde önemli şeyler yoktu, bantları imha ettik dediler. İşte bu, soruşturmayı devlet içindeki birimlerin nasıl tıkadığını açıkça gösteriyor. Bunlar suçtur. Bu ne biçim hukuk devleti?
■ En azından müthiş bir ihmal ve
ciddiyetsizlik var..
Hayır. Aranan sanığın ifadesini hiç İtimse ihmal falan edemez. Ama tabii, toplum olarak umudumuzu kaybetmeyelim. O bantların çözülmemiş olması
düşünülemez. Ben o ifadenin güvenlik birimlerinin bazı yerlerinde bir örneğinin bulunabileceğini sanıyorum. Nasıl arada bazı kasetler
açıklanıyorsa, kararlı bir siyasi irade olsa onun da bir yerden çıkacağına inanıyorum. Ama siyasiler duruma hakim olmalı, bu karanlık merkezi dağıtmaya çalışmalı. Bana göre.
Cumhurbaşkanı kendisine bağlı kurulları örneğin çalıştırabilir; kendisi buna şiddetle karşı çıkıyor, yani o kurumun bu tür görevler yapamayacağmı düşünüyor ve söylüyor, ama ben bu görüşe katılmıyorum, bu kadar önemli bir tehlikeyle karşı karşıyaysak elimizdeki bütün imkanlan kullanmak zorundayız. Aslında Başbakan da kendisine bağlı olan kurulu çalıştırabilir. Çünkü Meclis’in araştırma komisyonlan etkili sonuç alamıyor, elimizdeki mevzuat buna izin vermiyor, ama böyle üzülerek ve seyrederek de bir
yere varamayız.
■ Çözülemedi diyerek zaman
aşımı gereği dosyayı tamamen kapatabilirler mi? Bu cinayetin çözülmeden tarihe gömülme olasılığı var mı?
Var tabii. Bakın, bu dosyanın içinde Ağca’yı kaçırma olayı, kaçırmadaki ilişkiler, nereye götürüldü, pasaport nasıl sağlandı? Nerede kimlerle kaldı? Bu bir çete ilişkisidir. Bugün kullanıldığı için çete diyorum, aslında bu sözcük yetmiyor, devlet kaynaklı ilişkiler ağı demek istiyorum, o ilişkilerle ilgili olarak ikinci davada sıradanın altında bir grup çıkarıldı. Ama onun
dışındakilerin hepsi için zaman aşımı doldu ve takipsizlik karan verildi. Artık bu soruyu kimse soramaz onlara: Neden kaçırdın? Pasaportu niye sağladm? Zaten bir toplumda böyle bir cinayetin soruşturması yirmi yılda sağlıklı biçimde tamamlanamıyorsa, orada bir sonuca ulaşamayacağınız açık. Tabii Ceza Kanunu’nun 102 ve
104. maddeleri de bir süre koymuş, aslında bu yirmi yıl. Yani bu tür cinayetler ve cinayete kanşma olaylan için. Bazı işlemler nedeniyle bu birkaç yıl daha uzayabilir, kesin rakam söyleyemem. Sonuçta, bu tür davaların hepsi 102 ve 104’e göre dediğiniz gibi çözülmeden tarihe gömülecek, rafa kalkacak.
■ Kuvvetli bir olasılık mı bu? Yürüyen son dava dışındaki bölüm için, kesinlikle. Çünkü “kimler karar verdi”yi daha sormaya başlayamadık. Şu anda görülen dava hariç, diğer isimler kesinlikle zaman aşımından istifade ederek tarihe gömülecek.
İnsanı ürkütüyor
■ Şimdiki dava dosyası olaym
tamamını çözmeye yeterli mi?
Hayır. Orada başka ilişkilerin hiç biri görülmüyor. Daha bir de tanık öyküsü var. Tıpkı Uğur Mumcu davasındaki tanık A. A. gibi, buradaki tarakla da öyle bir oynandı ki, öyle bir kuşatmaya alındı ki, sıkıysa tanıklık yapsın havası yaratıldı. Yapılanların her aşaması yasaya aykın. Ve bunu yapanlar içinde bana göre devletin birimleri de var. Görülen o ki, zaten o ilişkilerin sonucunda işlenmiş bir cinayettir. O yüzden de asıl gerçeğin ortaya çıkması engellenmiştir.
■ Bir şeyleri hem biliyoruz, hem
bilmiyoruz. Bu size kabus gibi geliyor mu?
insanı ürkütüyor tabii. Aslında Susurluk'tan önce de biliyorduk bu ilişkileri. Ama görmek yetmiyor, ortaya çıkarmak, onu dağıtmak, hesabını sormak gerekiyor. O konuda önemli mesafe kazanamadık ne yazık ki.
■ Aydmlık İçin Kcıranlk eylemin
de toplum hassasiyet gösterdi ama sonra galiba yoruldık. Toplum şim di ne yapabilir?
Aslmda toplum yorulmadı. Biz yorulmadık. Ama Türkiye'de siyaset çok kirlendiği için hesap soracak siyasi kararlılık yok. Anasol - D hükümeti bazı şeyler yapmaya çalıştı, kabul ediyorum,
ama yeterli değildi. Toplum gene hesap sorulmasını istemeye devam ediyor, devam etmeliyiz. Umutlu olmak zorundayız. Bunu hem istemek hem de siyasal kirlilikle mücadeleyi de sürdürüp bu hesaplan soracak raya oturtmak gerekir.
B L O K N O T
Aklı ermeyen
adam
B O N N
ÖĞRENCİLİK yıllarım bo
yunca en korkulu rüyalarım
dan biri hep aritmetik prob
lemleri olmuşdur. Aklım er
mezdi bir türlü...
Meselâ “¡ki musluğu o-
lan bir havuzumuz var. Biri
ni sonuna kadar açarsak
havuzu yedi saat 23 daki
kada dolduruyor. Öbürünü
açarsak altı saat 48 dakika
sürüyor. Buna göre Hayrün-
nisâ Hanım'ın yaşını he
saplayınız!
Elinin körü!!!
Y A Ğ M U R
A T S IZ
Dedim ya, aklım ermezdi.
Gerçi bugün de birçok şeye aklım ermiyor ama
o zamanlar henüz köşe yazarı değildim.
Belli oluyordu...
Bugün aklımın ermediği meselelerden bir
örnek vermem gerekse hemen Türkiye ile Av
rupa arasındaki ilişkileri sayabilirim. Tam bir
sağırlar diyalogu:
- Kahveye mi gidiyorsunuz?
- Hayır, kahveye gidiyorum.
- Yaa, ben de kahveye gidiyorsunuz sanmış-
dım.
- Yok yok, ben kahveye gidiyorum...
Otuz yıldır AvrupalIlara Türkleri, Türklere ise
AvrupalIları anlatmaya uğraşıyorum, ikisinde
de başarılı olduğumu iddia edemem. En iyisi
boşvermek ama artık bağımlılık husûle geldi.
Vazgeçemiyorum.
Aslında iki tarafın birbirini anlaması muhâl!
Bunun da gâlibâ iki sebebi var: Biri, bâzı konu
larda söyleneni anlamaya niyetleri yok. Yâni
kasden anlamazlıktan geliyorlar:
- Kıbrıs Sorunu'nu çözseniz...
- İşte çözdük ya 1974'de... Daha nesini çö
zelim?
İkinci sebep ise tarafların aynı kelimelere
değişik jşplamlar yüklemeleri:
- Polisiniz işkence yapıyor.
- Siz işkence görmemişsiniz! Yâni bir polis
şüpheli bir şahsa kendi iyiliği için iki tokat aş-
ketti diye... Asma! Okşama! Tepemize mi çıka
ralım herifleri?
Ondan sonra da gelsin palavra edebiyâtı:
"Fabrikalarımız haldır huldur işlemekde, tar
lalarımız şakır şukur ekilmede, mahkemeleri
miz paldır küldür adâlet tevzi etmektedir... Bi
nâenaleyh Türkiye bir dünyâ devletidir!..”
Sevsinler... Öyle bir dünyâ devleti ki daha
doğru dürüst seçmen kütüğü düzenlemekden
âciz... Çâre olarak buldukları da vatandaşları
davar gibi işâretlemekü! Hindistan’dan özel
kına getirip seçmenlerin parmağına sürecek
lermiş... Yetmez! Burunlarımıza da sürsünler!
Daha emnlyetllolur...
Ve tasavvur buyurulsun ki bu ülke “Avrupa
Birliği"ne kabûl edilmediği için huysuzluk edi
yor. Avrupa seni alıp da nereye koysun? Mum
yalar müzesine mi, hırdavat deposuna mı yok
sa botanik bahçesinin saksı çiçekleri bölümü
ne mi? Hazır Hindistan ticâretine başlamış
ken bâri kavanozlar içinde birkaç milyon litre
de “kutsal inek sütü" ithâl etsinler... işittiği
me göre sîyasî seviyesizliğe ve vurdumduy
mazlığa iyi geliyormuş...
Pek çok şeye aklım ermiyor... Fakat bilmem
ki acabâ herşeye aklım erse daha mı mutlu o-
lurdum?
Her hâl ve kârda mutlu olduğum birşey var
sa o da “Milliyet Âilesi”ne katılmış olmam...
Eğer dilerseniz bundan böyle pazartesi, çar
şamba ve cumâ günleri berâber olabiliriz...
Sevgiyle...
Y ıl: 49
S a y ı: 18400
^M illiyet
1 Ş u b a t 1999 P a z a rte s i
Milliyet Gazetecilik A.Ş. adına sahibi
AYDIN DOĞAN
M u ra h h a s Ü y e D O Ğ A N H E P E R G e n e l Y a y ın K o o rd in a tö rü U M U R T A L U G e n e l Y a y ın Y ö n e tm e n i Y A L Ç I N D O Ğ A N B a ş k a n Y a rd ım c ıs ı İ B R A H İ M S E Z E R İc ra K u ru lu Ü y e s i D İN Ç Ü N E R S o ru m lu M ü d ü r E R E N G Ü V E N E R Y a z ı İşle ri M ü d ü rle ri • M URAT KÖPRÜ • E R C ÜM EN T E R K U L • C E L A L E T T İN K A F E S 0 Ğ LU • R AG IP ERTEN • TAH İR Ö Z Y U R T S E V E N • V O L K A N K A R S AN • İH SAN T 0 P A L 0 Ğ L U (Spor) Haber Müdürü: E R B İL T U Ş A LP M İL-HA Genel Müdürü: A T İL L A G ÜN ER Sayfa düzeni: TAM ER ÜNERBölüm Şefleri Y a y ın K o o rd in a tö rü S A L İ M A L P A S L A N T e k n ik K o o rd in a tö r H A M İL A L N I A Ç I K MEDYA-D Ankara DOĞAN AKIN Dış Haberler SİNAN GÖKÇEN Eğitim ABBAS GÜÇLÜ Temsilcilikler______ İstanbul BÜLENT DENLİ Ekonomi ABDURRAHMAN YILDIRIM Magazin ERDAL GÖKKAYA G e n e l M üdür A R S A L T Ü Z Ü N E R G e n e l M üdür Y rd . İD İL A T A K O L P a za rla m a M üdürü BORA ÖZYİĞİT Reklam Müdûrteri HANDE K. ATA0L DİDEM A.YILDIZ KADRİYE F. ÜNLÜ
• A N K A R A : FİK R E T B İLÂ Tel: 419 14 00 (7 hat) Fax: 41738 78 / A N K A R A İdari Temsilci: V E D A T B Ü YÜ K YILM AZ • İZM İR : S E V D A B O D U R O Ğ LU
Tel: 464 20 00 Fax: 464 14 02 • A K D E N İZ : TANER ATİLLA Antalya Tel: 340 38 38 • AD ANA: MUZAFFER BAL Tel: 421 54 54 (5 hat) Fax: 421 54 60
• G Ü N EY D O Ğ U : ERTUĞRUL PİRİNÇÇİOĞLU Diyarbakır: Tel: 221 18 21 • KARADENİZ: ERGUN ATA Trabzon: Tel: 326 3815-711 2500
• A V R U P A : B ÜLEN T ZA R İF Frankfurt; Tel: 069/69 700010 Fax: 069/69 7000 20 Doğan M edya Çenter, B A Ğ C IL A R 34554 İS T A N B U L Tel: 505 61 11
Hab e r Metkezi: (Faks) 505 62 33 M İL-H A : (Tel) 505 62 84 | B A S IL D IĞ I Y E R : M İL L İY E T O F S E T T E S İS L E R İ |
M i l l i y e t , B a s ın M e s le k llk e le r i ’n e u y m a y a s ö z v e r m iş t ir