• Sonuç bulunamadı

Sultan Abdülmecid Han'ın ölümü

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sultan Abdülmecid Han'ın ölümü"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Abdülmecid sağlığı yerinde bir genç padişah iken

Sultan

Abdülmecid

Han’ın

• •

()lumu

Yazan : CEVDET PAŞA

P adişah vücudu na yabancı bir el d ok u nam ayacağı için hekim ler hasta olan A b d ü lm ecid ’i gerektiği

gibi m uayene edem iyorlardı.

(2)

If URBAN Bayramı gelmişti. Abdül- mecid Han Hazretleri ise pek za­ yıf olduğundan «Acaba arabaya nasıl binecek, bayramlaşma töreni ne yolda yapılacak?» diye düşünülüyordu. Âle­ min ruhu olan Padişah sanki ruhsuz bir vücut imiş gibi Enderundan çıkıp arabaya bindi. Lâkin at üstünde pek güç hal ile duruyordu. Bayramlaşma yerinde de vücutlarında yaşama gücü kalmamış olduğu görüldü. Herkes üzül­ dü, kederlendi. Alayda pek çok kişile­ rin ağladığı görüldü. Bunlardan biri de Sadrazamdı. (1) Padişahın düşkün hâ­ li bilindiği için bayramlaşmada bulun­ maları gerekenlerin sayıları biraz azal­ tılmış, Saniye Mütemâyizîn’den (2) aşağı rütbede olanlar bayramlaşma tö­ reninden affolunmuştu. Böylece bay­ ramlaşma pek az vakitte sona erdi.

Bayramlaşmadan sonra Hünkâr Top- kapı Sarayında bir müddet baygın yat­ tıktan sonra kalkıp sahildeki Dolma- bahçe Sarayına gitmişti. O gün saat 10 sularında kardeşi Abdülaziz Efendiyi çağırtarak ikisi birlikte bir odada bir saat kadar oturmuşlar. Neler konuş­ tuklarını etraflı bir şekilde bilmiyoruz. Fakat şu kadarcığı öğrenildi ki, Hün­ kâr kardeşine: «Birader, benden artık hayır yok. Ben bayramlaşmaya da an­ cak vekiller ve saire ile veda için git­ tim. İşte her şey sana kalacak. İnşaal- lahu Taalâ muvaffak olursun. Evlâtla­ rımı sana emanet ettim. Sıkıntı çektir­ me!» diye buyurmuş. Bunun üzerine karneşi ağlamaya başlamış; kendisi de beraber ağlamış. Sonra bazı vasi­ yetlerde bulunmuş ise de ne dediğini öğrenemedik. Şu kadar ki, bu sırada «Vekillerim bana ihanet etti. Bana se­ ninle kardeşliğimi bildirmediler.» de­ miş olduğu söylendi.

Nihayet Abdülaziz Hazretlerine fena­ lık gelerek aşırı dalgın olduğu halde çıkıp kendi dairesine giderken az kal­ mış ki düşüyormuş. Bu kederli hâl ile dairesine geldiğinde annesi (3) oğlunu

çok üzgün görüp telâşa düşerek bayıl­ mış, Efendi Hazretleri de kederinden hastalanıp ertesi günü kan aldırmıştır. PADİŞAH VEDALAŞIYOR

Beri tarafta Abdülmecit Han Hazret­ leri kadınlardan bazılarına veda edip: «Sizin evlâdınız var, size bir şey olmaz ve buradan çıkarılmazsınız» diye tesel­ li vermiş. Murad Efendiyi de istemiş ise de keyifsiz olduğundan gelip görü- şememiş. Abdülhamid Efendiyi görüp veda suretinde bayramlaşmış, sonra Reşad Efendi geldiği sırada zatı Şaha­ neye baygınlık gelmiş imiş.

Bayramlarda Hünkâr Harem-i Hu- mayun’a gidip de bayramlaşma töreni yapılacağı sırada Hazinedar Usta altın saçıp kızların kapışması âdet olduğun­ dan, bu defa da o âdetin yerine geti­ rilmesi için yine meydana torba ile al­ tın getirilmiş ise de herkes kederli ve elem içinde idiler. Hünkâr o vakit Ab- dülâziz Efendinin annesini çağırtarak oğluna vasiyet ettiği gibi ona da nasi­ hat etti. Altın serpmek işini ondan is­ tedi ise de o dahi fena halde telâş ede­ rek ve ağlayarak bu işi yapamadığın­ dan cariyelerden birine altın serptiril­ miş, lâkin ne alan var, ne kapan! Ka­ dınlar gibi bütün cariyeler de me’yus olduklarından hayretler içinde bakıp durmuşlar. Kısacası bu sene Saray-ı Humayun’da bayram töreni yerine bir büyük matem edilmiştir.

Zilhiccenin on dördüncü Cuma günü (21 Haziran 1861) Zâtı Şâhane selâmlı­ ğa (4) çıkamadı. Fakat on altıncı pa­ zar gününe kadar her sabah giyiniyor ve akşam soyunuyor imiş. O gün hal­ sizliği fazla olduğundan giyinemeyip el­ bisesi ile yatmış, kalkmış. Yani o gün

(1) KıbrısIı Mehmet Paşa.

(2) Mü’kiye memurlarına verilen orta derecede bir rütbe.

(3) Pertevniyal Valde Sultan. (4) Cuma namazına.

(3)

gerçekten hasta haline girdiğini kabul edebilmiştir.

O gün Sadrazam ile Serasker (5) ve Kaptan Paşalar Mabeyn-i Humayun’da (6) bulunup hekimler de toplanarak konsültasyon yaptılar. Bugüne kadar Padişahın hastalığı teşhis edilememişti. Çünkü zâtışahanenin kendi hekimi olan Kostantin Karatodori’den başka bir he­ kim muayene etmemişti. O da şimdiye kadar yaptığı muayenelerde göğüste ve başka yerlerde bir şey olmadığını açıklar, hekimlere de böyle söylerdi. Bugün de öyle söylüyormuş.

Diğer hekimler içeri girip de Zâtı Şâ- hâneyi muayene etmişler ise de vücu­ du gerektiği gibi teftiş ve araştırmaya tâbi tutamadıklarından onlar da bir şey anlayamamışlar, akciğerler ve diğer âletler sağlam olduğuna göre bu dere­ ce zayıflığın nereden gelebileceğine bir mânâ veremedikleri için konsültasyon­ da perişan konuşmalar yapılırken he­ kimlerden biri orada bulunan eski Gi­ rit valisi Hekim İsmail Paşa’nın yanı­ na varıp: «Böyle konsültasyon olmaz. Gerektiği gibi keşif ve muayene olun­ malıdır. Bu kadar milyon halkın padi­ şahı olan zâtın illetinin teşhis olunama­ ması ayıptır.» diye şikâyet etmiş. (7) O da Serasker Rıza Paşa’ya söyleyin­ ce Rıza Paşa içeri girip Zâtı Şâhâneyi kandırmış ve aldığı müsaade üzerine hekimlerden Zografos adlı hekim pa­ dişahın yanına girip usulü üzere mua­ yene ettikde ne görsün, akciğer vere­ mi olup tüberkül peyda etmiş. Üst ta­ raf bütün bütün bitmiş. Bu hali görün­ ce gelip beriki odada oturan hekimlere haber vermiş ve açılan görüşmelerden sonra iş işten geçmiş olduğu meydana çıkmış.

Hünkârın hastalığı böylece teşhis olundu ama, Kostantin bu kadar şeyi anlamaz bir bayağı hekim değildi. Bu­ nu anlayamaması kayıtsızlığından mı ileri geliyordu, yoksa daha geçen sene anladı da, arasıra, «Elhamdülillah,

22

efendimiz bugün dünden daha iyidir» diyerek almakta olduğu bol para ve yı­ ğınla hediyeyi kendine kapatıp başka­ sını ortak etmemek ve güya herkese söylediği gibi, sırf gıdasızlık ve ilâç almamak yüzünden vefat etmiş gibi gösterip işi kapatmak hülyasına mı düşmüştü? İşte burası anlaşılamamış­ tır.

PADİŞAHIN SON SAATLERİ

O gün Hünkâr biraz rahatlaşıp ak­ şam yemeği dahi yemiş ise de sonra­ dan ishal gelmiş. Halbuki bir iki gün önce kendisi Baş Mabeyinci Ahmet Be­ ye: «Böyle fazla zafiyet sırasında ishal gelirse önü alınmaz» diye söylemiş ol­ duğundan Ahmet Beyi çağırıp: «Benim sana dediğim oldu. İşte ishal geldi. Bunun artık çaresi bulunmaz» demiş. Gerçekten saat yedide kusmaya başla- masıyle hastaılk ağırlaşmış. Artık oku­ mak, salât ve selâm getirmek ve Ce­ nabı Hakka dua eylemek gibi ahiret üzerine tedbirler ile meşgul olunmuş ve beş saat kadar bu ıztıraplı halde kalmış.

Ertesi salı günü (25 Haziran 1861) saat on ikide kendisinden geçip saat üçe kadar son nefesini vermekle meş­ gul olmuş. Erkenden Sadrazama, Se­ rasker ve Kaptan Paşalara haberler gönderildiğinden gelip Zâtı Şâhâneyi ölüm dölşeğinde bulmuşlar. Saat üçte Allahın lütfü olan ruhu cennet bahçe­ sine doğru yola çıkmış.

(T e za k ir’derı) GELECEK AY: Abdülâziz’in tahta çıkışı ve Abdülmecid'in cenaze töreni. (5) Savunma Bakanı.

(6) Padişahın Genel Sekreterliği büro­ sunda.

(7) Bir padişahın vücuduna yabancı bir el değem iveceği için hekimler padişahın a-öğsünü dinleyemez, nab­ zını bile tutamazlardı.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Münci Kala- yoğlu beyin ölümü gerçekleşmiş hastaların çoğunun yoğun bakım ünitelerinde olduğunu, bu nedenle de yoğun bakım ünitelerinde çalışan personelin özellikle

Za­ ten filmler ve Yılmaz Güney üze­ rindeki ölü sessizliği, bugün artık aramızda olmayan bu büyük sine­ ma ustasının sorunu değil.. Sorun, demokrasi ve

Frederiksen (1982), bu konuda örgütsel davranış yönetiminin “belirli, tek ve rutin bir görev veya spesifik bir prosedüre ya da göreve uyan” konularda

Abdülmecid, babasının ölümünden sonra, 33 yıl süren Abdül­ hamid devrinde sıkı bir kontrol altında yaşadı. Muntazam ve tam bir tahsili olmamakla beraber

另外,把假牙放進口中時,須用手調整方向,對準位置再放入,千萬不可心急用口「咬下

Schaefer (Ed.), Oyun terapisinin temelleri içinde (ss. Özkaya, Çev.) Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık. Grupla psikolojik danışma ilke ve teknikleri. Ankara: Nobel

Çikolata TS 7800 tanımına göre; kakao yağı, şeker ve çikolata tipine göre kakao kitlesi ve/veya toz kakao, süt ve /veya süt tozu ve çeşni maddeleri, ayrıca katı maddeleri

İnsanları ölüm menziline doğru sürükleyen bu dipdiri intikam, kâh modern dünyanın görkemli günâhlısı olarak bekler, kâh gök kubbeye hastalık inlemesinde