2019, Yıl/Year:7,Sayı/Issue:19, ISSN: 2147-8872
TÜRÜKUluslararasıDil, Edebiyat ve Halkbilimi Araştırmaları Dergisi TURUK International Language, Literatureand Folklore Researches Journal
Geliş Tarihi /Date of Received: 24.07.2019 Kabul Tarihi / Date of Accepted: 28.11.2019
Sayfa /Page: 278-290
Research Article / Araştırma Makalesi Doi:http://dx.doi.org/10.12992/TURUK791
Yazar / Writer:
Dr. Öğr. Üyesi Timuçin Aykanat
Hakkâri Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Sosyal Bilgiler ve Türkçe Eğitimi ABD (Klasik Türk Edebiyatı Dalı)
timi_cin@hotmail.com
Prof. Dr. Selami Ece
Atatürk Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretim Üyesi selamiece@atauni.edu.tr
SÂFÎ BABA VE DÎVÂNI ÜZERİNE* Öz
Sâfî Baba, XVIII. yüzyılın ikinci yarısıyla XIX. yüzyılın ilk çeyrek diliminde yaşamış bir klasik Türk şairidir. Edebiyatımızda, Sâfî mahlaslı on bir şaire rastlanmaktadır. Sâfî Baba, bu on bir şairden biri değildir. Ne yazık ki; Sâfî Baba’nın hayatına dair edebiyat tarihi ve tezkirelerde de bir bilgi yoktur. Onu gündeme taşıyan yegâne eseri Dîvân’ıdır.
Dîvân’ından elde edilen bilgilere göre, Sâfî Baba Bektaşî ve İşrakî bir şairdir. O, bir hikmet şairi olmakla birlikte; Sebk-i Hindî’den de etkilenmiştir. Şair, hayatını Rumeli, İstanbul ve Uşak gibi yerlerde geçirmiştir. Tayyar Mahmud Paşa’nın kâtibi olan Sâfî Baba, en az üç dil bilen eğitimli bir şair olarak; son dönem Osmanlı şiirinin üzerinde durulması gereken isimlerinden biridir. Bu yazı, Sâfî Baba’yı ve Dîvân’ını, ana hatlarıyla tanıtmayı ve bilhassa şairin edebî kişiliğine dikkat çekmeyi amaçlamaktadır.
Anahtar Kelimeler: Sâfî Baba, Sâfî Dîvânı, Bektaşî ve İşrakî, Hikemî Tarz, Sebk-i Hindî, Tayyar Mahmud Paşa.
ON THE SÂFÎ BABA AND HİM DÎVAN’S Abstract
Sâfî Baba, XVIII. XIX. He is a classical Turkish poet who lived in thefirst quarter of the XIX. thcentury. In our literature, there are eleven poets with the pseudonym. Sâfî Baba is not one of eleven poets. Unfortunately; There is no information about the life of Sâfî Baba in literary history and antologia. His only work on the agenda is Divan.
According to the information obtained from Dîvân, Safi Baba is a Bektashi and Ishraki poet. Although he is a poet of wisdom; He was also influenced by Sebk-i HSebk-indî. He lSebk-ived Sebk-in RumelSebk-i, Istanbul and Uşak. Sâfî Baba, the clerk of Tayyar Mahmud Pasha, is an educated poet who speaks at least three languages; is one of the most important names of the last period of Ottoman poetry.
This article aim stoin troduce Sâfî Baba and Dîvân in general terms and draws attention to the literary personality of the poet.
Keywords: Sâfî Baba, The Dîvân of Sâfî, Bektashî and Israkî, Sebk-i Hindî, Tayyar Mahmud Pasha.
Giriş
Klasik Türk şiiri, çok sayıda edibe sahiptir. Osmanlının son dönem şairlerinden Sâfî Baba, bunlardan biridir. O ve Dîvân’ı edebiyatbilimsel çerçevede kaydadeğerdir. İşaret edilen tez istikametinde hazırlanan söz konusu çalışma, Sâfî Baba ve Dîvân’ına yönelik bulgu ve değerlendirmeleri içermektedir. Böylelikle; Sâfî Baba ve Dîvân’ı yeniden gündeme taşınmış oluyor.
1. Sâfî Baba’ya Dair A. Hayatı
Sâfî Baba,1
XVIII. yüzyılın ikinci yarısı ile XIX. yüzyılın ilk çeyrek diliminde yaşamıştır. Bektaşî ve İşrakî’dir. Şi’r-i Hikem ve Sebk-i Hindî’ye müntesiptir. Meslekî açıdan kâtip bulunan Sâfî Baba, en az üç dil bilen kaydadeğer bir Osmanlı şairidir.
Sâfî Baba, M. 1807-1808 yılları arası Osmanlı Sadrazamı bulunan Tayyar Mahmud Paşa’nın (Poyraz 2011) kâtipliğini yapmıştır. Bu bilginin mesnedi şudur2
:
1 Delâlet-i Nâmı: Bir ismim Yıldırım’dır ‘âlem-i gayb-ı hüviyyetde/Degildir bu diyenler bana zîr-ahlât eder ‘Îsî (G. 256/10); Bir
degil‘Ankâ gurâb-ı rû-siyehle n’eyleyim/Olmadın ıslâh gittin âh Sa’dullâh âh (G. 243/9); Halt edersin gayrı Sa’dullâh yeter lâf u güzâf/Şâ’irâne söyle dinlet muhteremce söyleme (G. 244/9)
2Sâfî Baba, söz konusu mesnetten anlaşılacağı üzere, erkân-ı devletten olmuştur. Devlet müstensip ve hizmet-dârını kaydeden hiçbir
“Dîvân-ı Ma’delet-‘Unvân-ı MüşîrânelerindeNâm-zed-i Hizmet-i Kitâbet Oldıgum Seyyid Mahmûd Paşa’dan “Yessera’llâhü MâYürîdü ve MâYeşâ” Hengâm-ı ‘Uzlet ü İhtiyâr-ı Terk-i Dünyâ vü Tecrîdimüzde İsti’fâ ve Esbâb-ı İ’tizârı Mutazammın Takdîm ü ‘Arz-ı Recâ Olınan Kasîde-i Garrâdur”
Söz konusu başlık; Sâfî Baba’nın, adı geçen sadrazamla aynı devirde yaşadığını ispat ettiği gibi; onun, meslek olarak erkân-ı devlette kâtip bulunduğunu da belgeler. Şair Sâfî Baba, kendisine işaret tedilen kasidesinin 50’inci beytinde; Mahmud Paşa’yı, ma’nânın Hz. Mûsâ’sı olarak betimler. Bu eksende; hâmisini tebrik ve takdir eder:
Kelîmu’llâh-ı ma’nâ hazret-i TayyârPâşâ kim
Odur kâ’im-makâm-ı sadr-ı vâlâ-yı cihân-bânı (K. 17/50)
Söz konusu Dîvân, Sâfî Baba’nın çağdaşı başka isimleri de anmaktadır. Bu kişiler; Nâdir Şah, Zend Kerim Han, Kolçak İlyas Paşa, Şeyhülislâm Mehmed Zeynelabidin ve Çorlulu Köse Bahir Mustafa Paşa’dır. Nâdir Şah (Ateş 2001: 79-83), Zend Kerim Han (Huart 1993: 558), Kolçak İlyas Paşa (Uzunçarşılı, 1995), Şeyhülislam Mehmed Zeynelabidin (Uzunçarşılı 1995: 476) ve Çorlulu Köse Bahir Mustafa Paşa (Uzunçarşılı 1988: 334)’yı tarihi birer kimlik olarak anan Sâfî, ilk dört şahsiyeti ulularken; sonuncuyu, keskin bir dil ve üslupla yerer. Söz konusu ululamalar, alışılmış eksendeyken; (K. 11/35, K. 8/21, K. 80/1, K. 12/45, K. 12/66) işaret edilen yerginin, eleştiri dozu bir hayli yüksektir:
Dâg olur söylediği Mustafâ Pâşâ’nın söz
Bed-güherde bulunur mı şeref ü şân-ı edeb (G. 40/36)
Sâfî Baba, eğitimli biridir. Tayyar Mahmud Paşa’nın kâtiplik hizmetinde bulunması bunun ilk kanıtıdır. Dîvân’ında yer alan Arapça ve Farsça şiirler, dizeler, kimi kalıplaşmış ifadeler, ayet ve hadis alıntılamaları, çeşitli özel adlar, astronomi başta olmak üzere sair bilimlerin terminolojisi, onun kültürbilimsel bir insan olduğunu ispatlar. (s. 14)
Sâfî Baba, Rumeli’dendir. O, Rumeli ağzında yer edinen bazı elfazı, şiirlerinde kullanmıştır. (K. 1/29) Dîvân’ında yer bulan bir beyit, onun Balkan göçmeni olduğunun işaretidir:
Dedem şeyhin çerâgından fitil-i bağrı yagından
Kelemen KırcaliTagı’ndan ocâg imtihânındır (K. 8/13)
Sâfî Baba, Dîvân’ında birçok ülke, şehir ve semt adı anmıştır. Adların şiirlerdeki işleniş biçimleri, şairin bu yerlerin büyük bir çoğunluğunda bulunduğunu işaret etmektedir:
Cezâyir’de ‘asâ destimde turdum sâhil-i yemde
Getirdim kün-fe-kânı cûşa oldum velvele-ârâ (K. 1/215)
Üsküdâr’da Mihrümâh oldı vatan şimi bana
Feth-i iklîm-i suhanda şâh olan Mansûr olur (K. 6/122) İdip bir erba’în şehr-i ‘Uşâk’da tertîb dîvânı
Getirdim Hikmetü’l-İşrâk-ı Eflâtûn-ı Yûnânî (K. 7/1) Tıfl iken Sâfî‘Acemoğlanı Meydânı’nda dil
Gûy-ı çevgân meşk iderdi Şeyh Şihâbü’d-dîn ile (G. 253/9) Muhît-i bahr-ı ‘aşk u ‘âlem-i tecrîd-i imkânım
Medâr-ı merkez-i devvâr-ı kudret bahr-ı Tersûs’um (G. 202/14)
Gümüşhalkâlı’dandır Sâfiyâ bu pây-ı halhalım
Harîf-i zühd [ü] takvâ ile reng-i ittihâdım yok (G. 168/10) Süvâr-ı zevrak-ı ikbâl olup semt-i Fener’den geç
Serin meydân-ı Bektâş’a kodun bârî bu serden geç (G. 56/1) Çeşm-i fettânî gibi sefk-i dimâya teşnedir
Mesken olmışdır o şûha var ise Yedikule (G. 252/11) Ben Tozkoparan’dan na’ra urarak geldim
Sanma beni tapucı yâ hazret-i Mevlânâ (G. 15/18) Yolum uğradı Rüşvânoğlı Yaylağı’nda ben bir gün Olurdı bana şitâ bu cihânda bir bir olmazsa (K. 12/120) Didim ben beklerim bu Tanrı Tağı’n bî-kes ü tenhâ
Hevâdan hâli gördüm il ü şenlik begler olmazsa (K. 12/121) Gezerse uslu uslu İnegöl’de şaşkın ördekdir
Fitîli kendi bağrına eliyle baglar olmazsa (K. 12/116)
Kavacık’la yine Göksu’da tenhâ ‘işret eylerken
Günehdir çeşm-i giryân anı da ber-peyler olmazsa (K. 12/57)3
B. Sanatı
Sâfî Baba, bir şair olarak; övmekten çok övünmeyi yeğlemiştir. Özellikle kasideleri, Nef’î’den mülhemdir. Nitelik bakımından Nef’î’ye erişemeyen fahriyeleri, işleniş bakımından elittir. Bu da adı geçen şairin biçim ve içerik bilgisinin yerinde olduğunu; fakat şiirsel becerisinin eksiltili bulunduğunu gösterir. Sâfî Baba, Dîvân’ında poetik birçok ifadeye yer vermiştir. Bu ifadeler, şairin şiirleriyle yapı-anlam bakımından örtüşmektedir.
Sâfî Baba’ya göre; şiir, damıtık olmalıdır. Felsefî, islâmî, ilmî ve hendesî bulunmalıdır. Söz ve şiir, her zaman beliğ olmalıdır. Şiir, öz bir biçim ve içerik çerçevesinde saklı olmalıdır. Şiir, ilm-i beyan etrafında ve sehl-i mümteni istikametinde gönle hitap etmelidir. Şiir, yazılı ve gösteriye müsait bir tiyatro oyunu gibidir. Her dem canlı kalmalı ve canlandırılabilmelidir. Şiir, elinde tarak
3
Şairin Dîvân’ında yer verdiği çağdaşı olan isimler, âyet ve hadis iktibasları, şehir ve semt isimleri vesaireye ilişkin bilgiler, onun hayatî çıtasını göstergelemesi münasebetiyle, “Hayatı” başlığı altında verildi.
tutan ve ayna karşısında duran, saçları taranmış bir güzele benzer. Güzel, şiirin kendisi; saç, ilim; tarak, eleştiri; el, aşk; ayna da muhataba yansıyan anlamdır. Bu istikamette; mutlak güzeli ve ona yönelik aşkı işleyebilen şiir, gerçek şiirdir. Şiirlerinde bu hususları canlandırabilen de gerçek şairdir. (s. 20-25)
Sâfî Baba, tarikat ehli bir şair olmasına karşın; mutasavvıf bir kimlik taşımaz. O, filozof-şair olarak değerlendirilmelidir. Onun şiir yelpazesinde; hemen her üslup ile algı ölçütü işlidir. Buna karşın; şiirine etki eden en önemli ekoller, Hikmet Okulu ve Hint Üslubu olmuştur.
Sâfî Baba’nın şiiri geneline yayılmış hikmet üslubu bir yana; Dîvân’ında, sadece hikmet perspektifli 9 müstakil şiir bulunmaktadır. Söz konusu şiirler, ilgili Dîvân’ın % 32’sini oluşturur.
1. Matla’u’l-Envâr-ı Hikmet 2. Hikmet
3. Kasîde-i Hikmet-Âmiz
4. Kasîde-i Rengîn Der-Ta’rîf-i Hikmet 5. Kasîde-Beçe-i Hikmet-Âmîz
6. Kasîde-i Garrâ Der-Beyân-ı Hikmet 7. Kasîde Der-Beyân-ı Âdâb ü Hikmet
8. Kasîde-i Rengîn Der-Beyân-ı İlm ü Hikmet ü Âdâb ü Usûl ü Pend ü Nasîhat 9. Mu’aşşer Der-Ta’rîf-i Hikmet ü Beyân ü Pend ü Nasîhat
Sâfî Baba, göstergelendiği üzere, ehl-i hikemdir. Diğer hikmet şairlerine nazaran, hikmeti şiirlerinde yoğun olarak işlemiştir.
Sâfî Baba, Hint Üslubu’ndan etkilenmiştir. Anılan etkilenme, onun şiirinde gözlemlenir. Şiirine göre; Sâfî Baba’da beliren Hint Üslubu tesiri, çok katmanlı ve çok yönlüdür. Bu istikamette; Sâfî Baba, ilgili üsluba ilişkin şu görüşleri paylaşır:
1. Anlam ince olmalıdır (K. 8/41) 2. Anlam erişilmez olmalıdır (G. 229/5) 3. Anlam renkli olmalıdır (G. 27/6) 4. Anlam derin olmalıdır (G. 177/7) 5. Söz ince olmalıdır (G. 166/8) 6. Söz öz ve kısa olmalıdır (G. 247/6)
7. Söz öz, anlam kapsamlı olmalıdır (G. 224/9)
8. Estetize için geniş ve birleşik yapılar tercih edilmelidir (Babacan 2012: 218-229) 9. Söze zenginlik katılmalıdır (G. 15/10)
10. Söz kısa tutulmalıdır (G. 6/4)4
11. Yeni sözcük ve terkiplere yer verilmelidir (Yıldırım 2007: 3) 12. Akıcı bir üslup tercih edilmelidir (G. 112’5)
13. Bağdaştırmalar ilişksiz olmalıdır (G. 10/5) 14. Soyut unsurlara yer verme
4
Şairin Hikmet Okulu ve Sebk-i Hindi’ye ilişkin sunduğu metin örneklemeleri, çalışmaya ilham alınan kaynakta; detayıyla vardır. Burada; söz konusu beyitlerin biçim-anlam varlığına dikkat çekildi.
15. Sıfatlardan çokça yararlanma (G. 22) 16. Sıradışı olma (G. 40/3)
17. Belirgin ve ekstrem (uç) ifadeler kullanma (Hikmet, ıstırap ve ateş vb.) 18. Tezatlara yer verme (G. 218/4)
19. Çeşitli üslup ve edebi sanatlardan yararlanma (G. 246/15); (Ercan 2013: 1413-1440) İfade edilenler, Sâfî Baba’nın güçlü bir Sebk-i Hindî müntesibi olduğunu kanıtlar niteliktedir.
C. Eserleri
Sâfî Baba’nın tanınan tek eseri Dîvân’ıdır. Belirlenemeyen bir müellif nüshasından kayda geçirilen iki eşnüshayı haiz (Milli Kütüphane, Yz A-8870 ve Milli Kütüphane, Yz FB-245) Dîvân, tarafımızdan Doktora Tezi olarak hazırlanmış (2011-2015) ve ayrı teveccühlerle değerlendirilmiştir. (Ercan 2013, 2014)
Sâfî Baba, çalışmaya başkaynak teşkil eden eserinde; “dîvân-ı dîgerde” tabiriyle; kendisine ait başka bir dîvânın varlığına dikkati çekmiştir. Buna ek olarak o divanda mahlasının “Ferîdûn” olduğunu beyan etmiştir. (K. 3/51) Öte yandan; ilgili başkaynakta, “Lisânu’l-‘Aşk” ve “Mihr ü Mâh” isimli eserlerinin bulunduğunu belirtmiştir. (G. 21/6, G. 81/12) Ulaşılabilen veri ve envanterler etrafında; Sâfî Baba’nın tarafımızca takdim edilmiş ve işaret edilen erbab-ı ilmce tevil edilmiş Dîvân’ından başka eseri yok görünmektedir.
2. Eser’ine Dair A. Tanıtım
Sâfî Baba’nın ilgili eseri, iki nüshası belli bir Dîvân’dır. Söz konusu Dîvân, şairinin belirtimine göre; Uşak şehrinde, bir kış mevsiminde, 40 yahut 60 günde tamamlanmıştır.
Şehr-i ‘Uşşâk’da anı bir erba’în cem’ eyledim
Gösterip bu esb-i tab’-ı berk-i cevlânım şitâb (K. 3/49) İdip bir erba’în şehr-i ‘Uşâk’da tertîbdîvânı
Getirdim Hikmetü’l-İşrâk-ı Eflâtûn-ı Yûnânî (K. 7/1) Şehr-i ‘Uşşâk içre altmış günde tertîb eyledim
Dâd-ı Hakk tevfîk-i mutlak tab’ıma bühtân degil (G. 183/3)
1. Nüsha Tavsifi
Sâfî Baba’ya ait Dîvân’ın envanter kayıtları, beş ayrı nüshayı işaret etmektedir. Nüsha olduğu işaret edilen üç eser başka şahıslara ait, başkaca eserlerdir. Kalan iki nüsha, Sâfî Baba’ya ait
Dîvân’ın nüshalarıdır. Bu iki nüsha, eşmetindir. Sadece biri, sondan nakıstır. Tam olan nüsha,
der-kenarlarda; “nüsha” işaretsel adlandırması altında kendinde ve eşmetinde yer almayan daha sağlıklı ibarelere gönderimde bulunmaktadır. Bu bağlamda; söz konusu nüshaların, belirlenemeyen bir müellif nüshasından kayda geçirilmiş olduğu öngörülebilir. Sunduğu verisel değerler açısından ilgili nüshaların tasnif ve tarifi şu biçimdedir:
a) Milli Kütüphane Türkçe Yazmalar Kataloğu A/8870
Bu nüsha, Milli Kütüphane Türkçe Yazmalar Kataloğu A/8870 numarada kayıtlıdır. İçinde; 1 kıta, 3 muamma, 4 rubai, 2 terkib-i bent, 3 terci-i bent, 7 tahmis, 1 tesmin, 3 muhammes, 9 müseddes, 3 müstezat, 18 kaside ve 288 gazel vardır.
Başı: Babamdır âfitâb-ı ‘âlem-ârâ-yı cihân-ârâ Anamdır mâhitâb-ı âlem-efrûz-ı kerem-bahşâ
Sonu: Meydân-ı suhanda pây-ı kilk-i çâlâkım
Râh-ı rev-i‘ömr-i ‘Ömer Hayyâm it
Zahriye:Ahmed Efendi, Fi 12 Şevvâl Sene 1222, Mahmud Paşa, Der-Mahalle-i Tâye Hatun. Eser Sonu: Sâhibi Tophane’de Subhî Efendi yedinden Hacı Süleyman, Kefil: Muhammed Ali
Efendi Ölçüler: (Dış-İç): 217x157-155x115 mm. Yaprak: 391 s. Satır: 17 Yazı Türü: Nesih. Kâğıt türü: Üç ay filigranlı.
Cilt: Sırtı yeşil bez, kapakları gri bez kaplı, mıklepli, sertabı yırtık karton cilt.
Mühür vb. Özel İmleçler: Nüshanın sair yerlerinde bu gibi işaretler vardır. Sıradan mülkiyet
keşidesi görünümünde olan bu imleçler, seçilememektedir.
b) Milli Kütüphane Türkçe Yazmalar Kataloğu FB/245
Sondan eksiktir. Milli Kütüphane Türkçe Yazmalar Kataloğu FB/245 numarada kayıtlıdır. İçinde 2 terkib-i bent, 3 terci-i bent, 7 tahmis, 1 tesmin, 3 muhammes, 9 müseddes, 3 müstezat, 18 kaside ve 287 [288‟inci gazelin iki beyti kayıtlıdır] gazel vardır.
Başı: Babamdır âfitâb-ı ‘âlem-ârâ-yı cihân-ârâ Anamdır mâhitâb-ı âlem-efrûz-ı kerem-bahşâ
Sonu: Hep bana keşf oldı esrâr-ı rümûzât-ı Hudâ
Meslek-i ‘irfân-ı ‘aşk içre tarîk-i Kadîrî
Zahriye ve eser sonunda pek muteber olmadığına kanaat getirilen, birtakım mühür ile kayıtlar
varsa da bunların seçilebilirliği söz konusu değildir.
Ölçüler: (Dış-İç): 342x205-270x110 mm. Yaprak: 119-315.
Yazı Türü: Nesih.
Kâğıt Türü: Krem cedid. Başlık yeşil, söz başlıkları bazı kıta ve kafiyeler kırmızı
mürekkepledir. Cetveller kurşun kalemledir.
Cilt: Sırtı kırmızı meşin, siyah kâğıt kaplı mukavva ciltlidir. 2. Nazım Biçimlerine Göre Şiirlerin Dağılımı
a) Kasideler
1. Kasîde-i Sâfî Baba Der-Tevhîd-i Bâr[î] Te’âlâvüİsbât-ı Vücûd-247 beyit. 2. Matla’u’l-Envâr-ı Hikmet-28 beyit.
3. Hikmet-73 beyit.
4. Kasîde Der-Ta’rîf-i Şerî’at ü İmâmân-ı Düvâz-Deh-66 beyit. 5. Kasîde-i Hikmet-Âmiz-47 beyit.
6. Kasîde-i Rengîn Der-Ta’rîf-i Hikmet-142 beyit. 7. Kasîde-i Beçe-i Hikmet-Âmîz-35 beyit.
8. Kasîde-i Rengîn-81 beyit.
9. Kasîde-i Garrâ Der-Beyân-ı Hikmet-48 beyit. 10. Na’t-ı Şerîf-10 bent.
11. Kasîde-i Garrâ El-MüsemmâBi-‘ıkd-ı Süreyyâ-199 beyit
12. Kasîde-i Garrâ Der-Vasf-ı Şeyhu’l-İslâm Zeyne’l-‘Âbidîn Efendi “Selleme-Hü’s-Selâm” El-Müsemmâ Bi-Seb’a Seyyâre Der-Zımn-ı Esbâb-ı İlticâ vü İ’tizâr-ı Ba’z-ı Mülâhazaya Mebnî Takdîm Olunmayup ‘Alâ-hâlihi Terk Olunmışdur-232 beyit.
13. Kasîde-Beçe-i Dîger-65 beyit.
14. Kasîde-i Dîger Der-Ta’rîf-i İsbât-ı Vücûd-50 beyit.
15. Tersî’ât-ı Cevher-i Mutlak u Terşîhât-ı Kalem-i Mukayyed Der-Katre-i Âb-ı Hayvân ü Âsâr-ı Kilk-i Kudretdür-69 beyit.
16. Kasîde Der-Beyân-ı Âdâb ü Hikmet-83 beyit.
17. Divân-ı Ma’delet-‘Unvân-ı Müşîrânelerinde Nâmzed-i Hizmet-i Kitâbet Oldıgum Seyyid Mahmûd Pâşâ’dan “Yessera’llâhü MâYürîdü ve Mâ Yeşâ” Hengâm-ı ‘Uzlet ü İhtiyâr-ı Terk-i Dünyâ vü Tecrîdimüzde İsti’fâ ve Esbâb-ı İ’tizârı Mutazammın Takdîm ü ‘Arz-ı Recâ Olınan Kasîde-i Garrâdur-85 beyit.
18. Kasîde-i Rengîn Der-Beyân-ı İlm ü Hikmet ü Âdâb ü Usûl ü Pend ü Nasîhat (Arapça)-39 beyit.
b) Musammatlar
1. Tahmîs Ber-Nutk-ı Pîr Hazret-i Hünkâr Hâcı Bektâş-ı Velî “KuddiseSirruh” ve Tezyîl Ez-i’tizâr u Hasbihâl ü Güftâr Ez-Nakş-ı Cebîn-14 Bent.
2. Münâcât-ı Hudâ vü Ta’rîf-i İsbât-ı Vücûd-6 Bent.
3. Mu’aşşer Der-Ta’rîf-i Hikmet ü Beyân ü Pend ü Nasîhat-5 Bent. 4. Tasdîk-i Hüccet-6 Bent.
5. Müseddes-7 Bent.
6. Der-Meth-i Şâh-ı Vilâyet-10 Bent. 7. Müseddes-5 Bent.
8. Müseddes-5 Bent.
9. TahmîsBer-Beyt-i Nedîm-5 Bent. 10. TahmîsBer-Gazel-i Bâkî-5 Bent.
11. Tahmîs-i Dîger Ber-Gazel-i Bâkî Efendi-5 Bent. 12. Tahmîs Ber-Gazel-i Fuzûlî-i Bagdâdî-7 Bent. 13. Müseddes-5 Bent.
14. Muhammes-5 Bent. 15. Muhammes-6 Bent.
16. Tahmîs Ber-Gazel-i Şeyh Niyâzî-5 Bent.
17. Dîger Tahmîs Ber-Kavl-i Şeyh-i Müşârün İleyh-5 Bent. 18. Başlıksız, 13 beyitlik, hece vezniyle yazılmış bir manzume.
19. Muhammes Der-Medh-i Düvâz-Deh-İmâm Ber-Matla’-ı Hayretî-16 Bent. 20. Müseddes-6 Bent.
21. Müseddes-i Dîger-5 Bent. 22. Müseddes-8 Bent.
23. Müseddes-i Dîger-8 Bent. 24. Müstezâd-9 Bent.
25. Müstezâd-ı Dîger-i Ra’nâ-8 Bent. 26. Müstezâd-ı Dîger-i Rengîn-8 Bent.
27. Müseddes Der-Medh-i Şâh-ı Vilâyet-i Düvâz-Deh İmâm-15 Bent.
c) Gazeller
2. Fi Harfü’l-Bâ 3. Fi Harfü’t-Tâ 4. Fi Harfü’s-Sâ 5. Fi Harfü’l-Câ 6. Fi Harfü’l-Hâ 7. Fi Harfü’l-Hâ 8. Fi Harfü’d-Dâl 9. Fi Harfü’z-Zâl 10. Fi Harfü’r-Râ 11. Fi Harfü’z-Zâ 12. Fi Harfü’s-Sin 13. Fi Harfü’ş-Şin 14. Fi Harfü’s-Sad 15. Fi Harfü’z-Zâd 16. Fi Harfü’t-Tâ 17. Fi Harfü’z-Zâ 18. Fi Harfü’l-‘Ayn 19. Fi Harfü’l-Gayn 20. Fi Harfü’l-Fâ 21. Fi Harfü’l-Kâf 22. Fi Harfü’l-Kef 23. Fi Harfü’l-Lâm 24. Fi Harfü’l-Mim 25. Fi Harfü’n-Nûn 26. Fi Harfü’l-Vâv 27. Fi Harfü’l-Hâ 28. Fi Harfü’l-Yâ d) Kıt’a e) Muammalar
1. Muammâ Be-nâm-ı Hasan 2. Muammâ Be-nâm-ı Sâbir
3. Muammâ Be-nâm-ı Tâlib
f) Rubaîler
Ahrem ve ahreb kalıblarının beraberce tercih olunduğu az sayıda rubaî sarfetmiştir.
B. Sunum
1. Dîvân’ın Muhtevası a) Kasideler
İlk kaside, yüce yaratıcının birliği ve vücudun ispatı hakkında yakarış5
adını taşımaktadır. 246 beyittir. Hikmet-nâme türü ve hasbihâl tarzında yazılan söz konusu şiir Dîvân’ın girizgâhıdır.
İkinci kaside, hikmet ışıklarının doğuşudur adı altında 168 beyitten oluşmaktadır. Tarzı
hasbihâl olan söz konusu kaside, şiir söyleme sırrının Allah’ın Nebi’si ve On İki İmam’da saklı
olduğunu beyan eder.
Üçüncü kaside, hikmet adını taşımaktadır. 73 beyittir. Şairin ünlü dîvân şairlerine kıyasla övünülecek bir konumda olduğunun fahrini işler. Tarzı fahriyedir.
Dördüncü kaside, şeriatın tanımı ve on iki imam hakkında kaside adını taşımaktadır. 65 beyittir. Hikmet-nâme türü ve hasbihâl tarzında kaleme alınmıştır. Şiir, tema olarak; şiirin Hz. Alî’den mülhem olduğunu işlemektedir.
Beşinci kaside, hikmet öğreten kaside adını taşımaktadır. 45 beyittir. İşrak Felsefesi’ni yansıtmaktadır.
Altıncı kaside, Hikmeti güzel tanımlayan kaside adını taşımaktadır. 142 beyit olan söz konusu kaside, hikmet-nâme türü ve hakîmâne tarzı ekseninde oluşturulmuştur.
Yedinci kaside, hikmet sunan kısa kaside adını taşımaktadır. 35 beyitlik söz konusu kaside, şairin ilmi seviyesini göstermesi açısından önemlidir.
Sekizinci kaside, nezih kaside adını taşımaktadır. 84 beyittir. Ehl-i hikeme yol gösterim teşkil etmektedir.
Dokuzuncu kaside, hikmeti açıklayan parlak kaside adını taşımaktadır. 48 beyitten oluşmaktadır. Şi’r-i hikmetin hendesî olması gerektiğini savunur.
Onuncu kaside, yıldızlara ad olmuş parlak kaside adını taşımaktadır. 199 beyitlik söz konusu kasidenin redifi ateştir. Kaside; ateş, içki ve ışığı methetmektedir.
On birinci kaside, kendisine selam olunan Şeyhülislam Zeynel Abidin Efendi hakkında
sığınma ve özür sebepleri ile harmanlanmış, -Yedi gezegen- olarak isimlendirilmiş ve bazı düşüncelere bağlı olarak takdim olunmayıp, olduğu gibi bırakılmış parlak kaside adını
taşımaktadır. 233 beyitlik bir methiyedir.
On ikinci kaside, diğer küçük kaside adını taşımaktadır. 64 beyittir. Tarzı, ironidir.
5
On üçüncü kaside, vücudun kanıtlanması hakkında öteki kaside adını taşımaktadır. 51 beyittir.
Hikmet-nâme türünde ve nasihat-nâme tarzında yazılmıştır.
On dördüncü kaside, kalemin belirtisi ve ebedisuyun damlası adını taşımaktadır. 68 beyitlik bir fahriye örneğidir. Hâkim tarzı, hasbihâldir.
On beşinci kaside, edep ve hikmetin açıklanması hakkında kaside adını taşımaktadır. 87 beyittir. Öğüt ve övünç eksenlidir.
On altıncı kaside, en yüksek rütbelilere yaraşır unvanının adaletli divanında kâtiplik
hizmetine aday olduğum Seyyid Mahmut Tayyar Paşa’dan Allah’ın hayırlı kıldığı kendi irademiz ve isteğimizle yalnızlık ve yetinme makamında dünyayı terk etmek ve soyutlanmamızdan ötürü af ve özür sebepleri ile yazılarak umulanın açıklandığı ve takdim olunan parlak kasidedir adını
taşımaktadır. 85 beyitlik söz konusu kaside; methiye, fahriye, talep ve duadan oluşmaktadır.
On yedinci kaside, 39 beyitten oluşan Arapça bir kasidedir. Hikmet ilmi, edep ve nasihat
yönteminin açıklanması adını taşımaktadır. Hikmet-nâme türü ve nasihat-nâme tarzında yazılmıştır.
On sekizinci kaside, Hikmet adını taşımaktadır. Şairin Yûnus Emre’den aldığı ilhamı konu etmektedir. 13 beyittir.
b) Çok Bentliler
Şair, bu bölümde; terkib-i bent, terci-i bent, tahmis, tesmin, muhammes, müseddes ve müstezat nazım şekilleri ile şiirler yazmıştır. Bu bölümde; belirtilen nazım biçimleri etrafında; Bektaşilik ve İşrakiliğin öncüleri methedilmiştir. Belirtilen ekollerin hassasiyetlerine değinilmiştir. Aynı bölüm; şairin, Nedim, Fuzûlî, Bâkî ve Hayretî’nin gazellerinden hareketle oluşturduğu beşlemelere de yer vermiştir.
c) Gazeller
Sâfî Baba’nın gazelleri birer sehl-i mümteni örneğidir. Gazellerinde; methiye, hikmet, hasbihâl ve fahriye hâkim tarz oluşturur. Sâfî Baba’nın gazellerinde en dikkat çekici edebi türler;
mehtâbiyyeler, sâkî-nâmeler ve bayrâmiyyelerdir. Gazellerinin alışılmamış temi, gurbettir.
d) Mukata’at
Bu kısımda toplamda sekiz şiire yer almaktadır. Bunların biri kıt’a, üçü muamma ve dördü rubâ’îdir. Muammalar, yerinde; diğerleri, beterin beterindedir. Şair, bu tarzda şiir söyleme noktasında; hayli nakıstır.
2. Değerlendirme
Sâfî Baba, çağında kendisine akran teşkil eden şairlere nispetle; hayli başarılı ve hayli tutarlı bir şair olmuştur. Dîvân, bütünüyle geleneksel istikamette tertip olunmuştur. Biçim ve içerik açısından; söz konusu Dîvân, bir öğreti kitabı mahiyetindedir.
Sonuç
Sâfî Baba, mürettep kıldığı Dîvânı ile muhataplarına tam da bir bilgi hazinesi sunmaktadır. Hele ilmi alâkalıları, eserin her bir satırından başkaca ilhamlar alabilirler. Son dönem Osmanlı
şiirinin filozof şairi Sâfî Baba, belli okulların mensup ve müntesibi bulunmasına karşın; eserini asla ve kat’a bağnazlaştırmamış ve hatta algı ve ilgi bakımından çağının ötesine taşımıştır. Biçim-içerik bağlamında türlü ihsanlar sunan eserin, daha geniş çerçeveye yerleştirilmesini hedefleyen söz konusu yazı, ilham alınan çalışmanın müstahsel bir boyutudur.
Kaynaklar
Ateş, Abdurrahman (2001). Avşarlı Nadir Şah ve Döneminde Osmanlı-İran Mücadeleleri. (Yayımlanmamış Doktora Tezi). Isparta: Süleyman Demirel Üniversitesi
Aykanat, Timuçin (2015). Sâfî Baba ve Divanı (İnceleme-Karşılaştırmalı
Metin-Sadeleştirme-Sözlük-Dizin). (Yayımlanmamış Doktora Tezi). Erzurum: Atatürk Üniversitesi.
Babacan, İsrafil (2012). Klâsik Türk Şiirinin Son Baharı Sebk-i Hindî (Hint Üslûbu). Ankara: Akçağ Yayınları.
Ercan, Özlem (2013). “Sebk-i Hindî Tesirinde İki Şair: Şeyh Gâlib ve Sâfî”. Turkish Studies, 8/9, s. 1413-1440.
Ercan, Özlem (2013). “Bektâşî ve İşrâkî Bir Şair: Sâfî, Hayatı ve Divan’ının Nüshaları”. Turkish
Studies, 8 (1), 1375-1395.
Ercan, Özlem (2014). Sâfî Dîvânı (Hayatı-Sanatı-Karşılaştırmalı Metin Sözlük-Dizin). Bursa: Gaye Kitabevi.
Huart, Cl. (1993). Kerim Han Zend. İ. A., MEB, C. VI., s. 558.
İpekten, Haluk vd. (1988). Tezkirelere Göre Divan Edebiyatı İsimler Sözlüğü. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları.
Poyraz, Yakup “Divan Şairi Samsunlu Tayyar Mahmut Paşa ve Divanı’nın British Library Nüshası”, Samsun Sempozyumu, 13-16 Ekim 2011.
Sâfî Baba, Dîvân. Milli Kütüphane Türkçe Yazmalar Katalogu, Arşiv No: 06 Mil Yz A 8870. Sâfî Baba, Dîvân. Milli Kütüphane Türkçe Yazmalar Katalogu, Arşiv No: 06 Mil Yz FB 245. Uzunçarşılı İsmail Hakkı (1988). Osmanlı Tarihi. IV. Cilt, I. Kısım, Ankara: TTK.
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (1995). Osmanlı Tarihi. IV. Cilt, II. Kısım, Ankara: TTK.
Yıldırım, Ali (2007). “Siyah-Bahar Tamlamasının Bir Üslup Özelliği Olarak Divan Şiirinde Yer Alması”, İlmi Araştırmalar, S. 23, s. 1-10.