• Sonuç bulunamadı

Başlık: GAZZALİ'NİN TASAVVUF EKOLLERİNE ETKİSİ VE GAZZALİ'DEN SONRA ORTAYA ÇIKAN TARİKATLARYazar(lar):TAFTAZANİ, Ebu'l- Vefa ;çev. AŞKAR, MustafaCilt: 36 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000870 Yayın Tarihi: 1997 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: GAZZALİ'NİN TASAVVUF EKOLLERİNE ETKİSİ VE GAZZALİ'DEN SONRA ORTAYA ÇIKAN TARİKATLARYazar(lar):TAFTAZANİ, Ebu'l- Vefa ;çev. AŞKAR, MustafaCilt: 36 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000870 Yayın Tarihi: 1997 PDF"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

,

GAZZA-Lİ'NİN TASAVVUFEKOLLERİNE

ETKİsİ

VE GAZZALİ'DEN SONRA ORTAYA ÇıKAN

TARİKATLAR

. Ebu'I~Veffi

TAFTAzANİ*

çev: Dr. Mustafa

AŞKAR**

GİRİŞ

Hicri VLve VII. asırla~da İslam dünyasında gelişen felsefi tasavvuf anlayışının yanında, yine aynı asırlarda Gazzalisayesinde hız kazanan ve gelişen Sünni tasavvuf anlayışı, tarikat erbabı şeyhlerin elinde, tüm İslam dünyasında geniş bir y:ayılma ve gelişme gösterdi.

Gazzali'ye göre sufi tarikatlar, müridIerine mü~cahede yoluyla kötü sıfatlannı yoketmelerini, bu sıfatlarla olan 'alakalannı kesmelerini ve ta-mamen Allah'a yönelınelerini sağlayan müesseselerdir. Yine bu tarikat-lar,saıiki manen temizler, tasfiye ve tezkiye yoluyla kalpleri Alla:h aşkına hazır hali getirir. Bunu da yaparken tarikat-şeyh, mürid-şeyh ilişkilerini,. halvet kurallannı, açlık,.seher, zikir, vs. gibi konulardageniş birşekilde Mab.vesu1Uk kaideleri ortaya koyarlar.

Gazziili'nin tarikatın merhaleleri,riyazetşekilleri ve ameli metodlar hakkındaki tasavvuru, kendisinden sonra gelen ve kendisini beğenen tari-ka~ şeyhleri üzerinde büyük etki yapmıştır. Bu, onun tasavvufa ilmi me-todlarla yaklaşımı ve tasavvufla Ehl-i Sünnet inancını bağdaştırmasından kaynaklanmaktadır. Buşeyhlerin tasavvuf anlayışı genelde Gazzali'nin anlayışına paraleldir. Bundan sonra Sünni tasavvuf anlayışında ilmi bir dönem başlamış ve günümüze kadar da gelmiştir. Gazzali'nin başlattığı bu dönem; tasavvuf tarihi açısından ilk klasik dönem kadar önem arzet-mektedir.Çünkü bu yeni dönemde tasavvuf, müslümanlann çoğunluğu-nun benimsemesiyle biryaşam felsefesi haline gelmiş, tasavvufun

kendi-*

Ebu'l-Vefa Tajtazani, Kahire Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi İslam Felsefesi ve

Tasavvufu ÖğretimÜyesi iken 1994 yılı Haziran ayında vefatetmiştir. Bu makale

müelli-fin, Medhal ile 't- Tasavvufi' l-fszam!, Kahire 1991 künyeli eserinin son bölümüdür. Eserde,

Tarikat ErbabllllTı.Tasavvuf Anlayışı başlığıyla kaydedilen bu bölümü, yukanda belirtilen

başlıkla yayınlamayı uygun gördük. i

(2)

472 EBU'L-VEFA. TAFTAZA.N1

\

ne özgü prensipleri ve özel merasim şekilleri ortaya çıkmaya başlamıştır. Gazza!i' den önce farklı bölgelerde ortaya çıkan şeyWer, ondan sonra bir' bütünlük ve iletişim içine girmişlerdir.

Tarikat k~vranl1, dah~ 'sonra gelen sufi1erce belirli bir şeyhe intisab eden~ sü1Ukkonusundabii' takım kuralları kabul eden, zaviye ve tekkeler-de cemaat hayatı veya belirli gün ve gecelertekkeler-de periyodik olarak bir araya gelen, düzenli zikir ve ilim meclisleri tertipleyen sufi1erden oluşan

grup-lara verilen bir :id olmuştur. .

İslam dünyasında, gerçekte hepsi tek bir amacı hedeflediJ4eri halde tarikatlar kuruculartmn isimlerinden dolayı farklışekilde adlandınla gel-mişlerdir. Eskiden olduğu gibi günümüzde de tarikatlar arasında mevcut farklılıklar, sadece giyim, vird, zikir vs. gibi şekli uygulamalardadır. Bu durum aynen şuna benzer. Eğitimde amaçları, hedefleri aym olduğu halde, bu hedefe ulaşmada öğrencilerine en uygun gördüğü kural ve me-todları uygulayan eğiticilerin farklılığı sebebiyle, değişik metodlar kulla-nan okullara benzerler. Gerçek şu ki; sufi' tarikatların genel amacı, İsImmn istediği faziletlerden tevekkül, başkalarım sevme, huşu, sabır, iş ve sözde doğruluk gibi aWaki değerleri gerçekleştirmektir. .

GAZZALİ'DEN SON,RA .ORTAYA ÇıKAN BELLİ BAŞLı TA-SA WUF EKOLLERI (H. VI. ve VII. Yüzyıllar)

1- Sonradan gelen (müteahhir) tarikatı şeyWerin büyüklerinden biri de Kadiriye Tarikatı'mn kurucusu Şeyh Abdulktldir Geytanf.~dir. H. 470/ 1077/1078 yılında Cilan'da doğmuştur. 478/1085 yılında Bağdad'a git-miştir. Hanbeli fıkhım öğrenmiştir. Orada tasavvuf yoluna girmiş; 521/ '1127 yılında vaazlar vermeğe başlamış ve çok büyük bir şöhrete

ulaşmış-tır. İlim a9amlan gibi giyinirdi. Öğrencileri tarikatım Yemen, Suriye, Mısır. gibi Islam topr~arına yaymışlard1. Daha sonra bu tarikat Hindis-tan, Türkiye veAfrika'da yayılmış2, en meşhur tarikatlararasına

girmiş-tir. Trimingham'ın da tesbit'ettiği gibi3, Abdulktldir Geylanf günümüze kadar gelmiş eşi benzeri olmayan ve milyonların ilham kaynağı olmuş bir zattır. Abdulktldir Geylanf 561/1166 yılında Bağdat'ta vefat etmiş ve oraya defnedilmiştir4. Tarikatı Mısı,s, Sudan, Asya ve Afrika ülkelerinin pek çoğunda halenmevcut olup, çok yaygındır.

1. Mütea,hhir tarikat sözünden kastmuz, Hicrl VI. asırdan sonra ortaya çıkmaya

baş-layan tarikatlardır. Biz bu terimi Hicrl III. asırda basit şekliyle ciıtaya çıkan müesseseleşe

. miş, Muhasibiye, Cüneydiye vb. gibi tarikatlardan ayırmak için kullandık

2. Trimingham, The Sufi Orders in Islam, ss. 40-44, s. 97, Oxford Un. Press 1971.

3. Trimingham, The Sufi Orders in Islam, s. 41.

4. Abdülkadir Geylani'nin meniikıbı hakkında bir çok kitap yazılmıştır. Bazıları

şunlardır: Behçetü'l-Esrar, Kahire 1304; Ayrıca hayatı için bak; Abdurrauf el-MünMi,

el-Kevakibu'd-DürNyye, c. II, ss. 88-89, (Tarihsiz); Şa'rani, et-Tabakatü'l-Kübra, ss.

108-109, Kahire 1343. r

5. Mısırda günümüzde Kadiriye tarikatının Kasımiye ve Faridiye adında iki kolu

vardır. Bu konuda geniş bilgi için bak: Ebu'l-Vefa Tajtazanf, et-Turuku's-Sufiyyefi Mısr,

(3)

kazandırıl-GAZZALt;NiN TASAVVUF EKOLLERİNEETKİSt VE GAzzALt'DEN... 473

oAbdulkadir Geylanf, tasavvufu, Kitap ve Sünnetle irtibatlandırması, ousul ve furu' açısından iyi bir fakih olması6 yönüyle İmam Gazzalf'ye çok

benzemektedir. Bunun içindir ki, İbni Teymiyye kendisinden övgüyle bah-seder ve ondan şu sözleri nakleder: i' ...Nefsi1J.üzerinde kontrolünü devam ettirt;iikçe, Rabbin tarafindan sevilirsin? .. Ahiret sevgisinin alameti dün-yadan yüzçevirmek, Allah sevgisinin alameti, ondan başka herşeyden yüz-çevirmektilJl". O da Gazzalf gibi, Hallae-ı Mansur;'un hatasını görüyor ve şöyle diyor: "Hallae'ın ayağı tökezledi fakat kendi zamanında kimse Onun elinden tutmadz9".

-Şeyh Ali İbnu'I-Heyji1° Ödun tarikatındaki tasavvuf anlayışım şöyle tavsif eQiyor: "Onun tarikatı, Ubudiyyet makamında huzurlu bir şekilde tevhid üzerine yoğunlaşmakdırll".

Bu konuda Ady b. Müsafirl2 Onun tarikatimn özelliklerinden olarak

şunu söyler: "Onun tarikatı, kalb ve ruhun "uyumuyla,muridin kaderin akışı1l{l boyuneğmesi, zahirve batının kaynapnasıyla, nefsin kötü sıfatla-rından arınması iledirl3".

2- Aym şekilde Abdulkadir Geylani'nin çağdaşı olan Iraklı şeyhlerin önde gelenlerinden, Rıfaiye Tarikatımn kurcusti Ahmed Rıfaı de aym asır-da ortaya çıkmıştır. Arap kabilelerinden Beni Rıfaa'ya mensubtur. Bataih bölgesine yerleşip, hayatım orada sürdürdü, 578/U82 yılında vefat ettil4•

Etrafına bir "çok mürid toplandı ve Rıfaiye veya Bataihiye15 adıyla

anıla-geldiler. Bu tarikatta Kadiriye gibi geniş bir coğrafyada yayıldı. Günü-müzde halen Mısır' dal6 ve: diğer İslam ülkelerinde yaygındır. Bu tarikatı"

Mısır' a, öğrencisi, İskenderiye' de yaş?Jllış, orada 570/11 74 yılında vefat

mı~ olupMısır'da Sufi Tarikatların Tarihi Gelişimi ve Günümüzdeki Durumlan adıyla

A.U. tHihiyat Fakültesi Dergisinin XXXV. cildinde yayımlanmıştır. ss. 535-552). (Çeviree

nin Notu). o

6. Bu' dipnot dizgi hatası olarak asıl mı::tinde unutulmuştur (ÇN.).

7. el-Münavi, el-Kevfikibu'd-Dürriyye, s. 90 ..

g. a.g.e., s. 90. '

9. Şa'rani, et-Tabakfitü'l-Kübrfi, e. I, s. lOg.

10. Iraklı sufilerdendir. Abdulkadir Geylanl'ninçağdaşıdır. Hieri 564'çe vemt

etmiş-tir. Bkz. Şa'rani, et-Tabfikatu'l-Kübrfi, e. I, ss. 125-126. o'

1

ı.

Şa'rani; a.g.e., s. ııo. o

12. Abdülkadir Geylaniile çağdaş olup, 577/ııgl'de vefat etmiştir. Bkz:Şa'rani"

et- Tabfikatu 'l-Kübrfi, e. I,

s.

126. i

13. a.g.e., s. ııo. o

14. Bkz. Şa'rani;et-Tiıbfikatu 'l-Kübrfi, e. I, s. 121 vd; Yine hayatı, ve menkıbel~rini

anlatan Ebu'l-Huda es-Sayyadi'nin Kıladetü'l-Cevahir, Beyrut 1301 künyeli eserine

bakı-nız.

15. Münavi, el-Kevfikibü'd-Dürriyye, e. II, s. 75.

(4)

/

474 EBU'L-VEFA TAFfAZANİ

etmiş Ebu'[-Feth el- Vasitil7 getirmiştir. İbn~i Hallikan, Ahmed

er-Rıfili' den şöyle bahseder: "O çok salih, fakih, Şafii mezhebinden bir zat idiI8". İmam Şa'rani onun tasavvuftaki yerine işaret ederek şöyle der~

"Tarikat ilminde zirve bir şahıs olup, tarikat ehlinin hallerini açıklçımış, makamliırda karşılaştıkları problemleri çözmüş, bir çok insan sohbetle-rinden istifade etmiş ve kendisine sayılamayacak kadar kimse mürid 01-muştur19".

Ahmed Rifai'nin, Şa'rani'nin20 kaydettiği gibi tasavvufa dair bir çok

sözü vardır. Zühd konusundaşöyle der: "Hallerin esası ve yüce mertebe-lerin temeli zühddür. Allah'a tevekkül edenmertebe-lerin, Allah'dan razı olanla-rın, Allah'a yönelenIerin ilk adımı 'zühddür, kim ki zühd konusunda teme-lini sağlamlaştınna:, ise, ondan sonrakihiç bir şeyi sıhhatlı 0Imaz21".

Ma'rifet konusundaşöyle der: ~'Müşahade, ilme'l-yakin ve Hakka'l-Yakin ile mukayyed kurb .(yakınlık) anlamına gelen bir huzurdur22". Ve

yine; "Sevgi dili kişiyi Allah'iz karşı teslimiyete, marifet dili ise fena ve mahviyyete ulaştırır23". . /

İbn Hallikan, O'nun ilahi sevgikonusunda söylediği beyitleri zikre-der. Orada şeyh şöyle söyler24;

Gece olunca, kalbinı,seni anmaktan aşkla dolar, Gerdanlı güvencinin kuğurdadığı gibi kuğurdarım. Başımdaki bulutlar üzüntü ve keder y~ğdırmada, Altında hüzün okyanusları coşmaktadır".

3- Hicri VI. ve VII. yüzyıllarda ortaya çıkan tarikatlardan, biri de ~~hreverdiye Tarikatıdır. Bu tarikatın kurucusu Şehabeddün Ebu Hafs Omerve amcası Ebu'n-Necfb es-Sühreverdi ö.56311l6825'dir. Avarifu'[-Maarif adlı bu tarikatın adab ve erkanını içeren eserin yazan Şehabettin Ebu Hafs es-Sühreverdi' dir. Ta:rikatın esas kurucusu sayılan genellikle bu zattır. O kendi döneminde sadece öğrencilerine değil, bütün tarikat şeyh-lerine etki etmiş büyük bir mualliriıdİr. Sühreverdi kendi alanında çok . meşhur idi. Kendisinden, İranlı şair Sadf Şirazf çok etkilenmiştir26. '

. 17. Hayatı için bkz. Şa'rani, Tabakat, s. 176. 18. İbn Hallikan; Ve/eyatı! 'I-A 'yan, c. I, s. 68. 19. Şa'rani, a.g.e .., c. I, s: 121.

20. Şa'rani, Tabakat, c. I,S. 121. 21. Aynı yer.

22. Aynı yer.

23. Şa'ranı, T.abakat, c. I, s. 12.

24. ıbn Hallikan, Ve/ayat, c. i, s. 68. '

. 25. Hayatı ve bazı tasavvufi görüşlerUçin bkz. Şa'rani. Tabakat, c.i;SS. 120-121;

ıbn HaHikan, Ve/ayat, c. i, s: 376. .'

(5)

GAzzALl'NİN TASAVVUF EKOLLERİNE ETKİSİ VE GAZzALl'DEN... 475

Suhrevetdi yukarda adım verdiğimiz eserindehalvet, sema', rabıta gibi riyazet uygulamalarının yamnda, marifet, haller, makamlar gibi bir çok tasavvufi konuyu elealır.

4- Hicn VI; ve VII. asırlarda sufi tarikatlar sadece doğuda değil, batı,.. da da* aynı şekilde ortaya çıkmış ve yayılmışlardır. Bunlardan biri de, Şazelfye Tarikatıdır. Bu. tarikat batıda ortaya çıkmış ve sonra Mısır' a gel-miştir. Oradan da diğerIslam bölgelerine yayılmıştır. , '

Bu tarikat, aslı Tunus'un Şaze1e kasabasında doğanEbu'I-Hasen eş-Şazelf'ye nisbet edilir. Şeyh, daha sonra öğrenci ve müridlerinden bir grupla Mısır'a gelip yerleşmiş, ıskenderiye'yi vatan edinmiştir. Bu olay, yaklaşık 624/1244 m.yılında gerçekleşmiştir. Sonra İskenderiye'de aynı adla meşhur tasavvuf ekolünü oluşturdular. Onurna birlikte Mısır' a gelen-lerden biri de hayatında ve kendisinden sonra tarikatın sorumluluklarını üstlenen Şeyh Ebu'l-Abbas el-Mürsf'dir. O bu görevi vefat ettiği 686/ , , 1287 m. yılına kadar sürdürmüştür. Kendisinden sonra da talebeleri ara-sında temayüz edenlerden ıbn Ataullah Iskenderfbu görevi yürütmüştür27•

, Şazeliye tarikatının esashinm, oluşturan Şazelf, Ebu'l-Abbas el-Mursi ve ibn-iAtaullah'ın tasavvuf anlayışran, İbn-i Arabi ekolü cereyamndan ve onun görüşü vahdet-i vücud'dan uzak idi. Onlardan hiçbiri bu konuda bir görüş beyan etmemiştir:

iOnlar, kanaatımızca Ibn-i Arabf'nin görüşlerine ne kadar uzaksa, 'Gazzali'nin Kur'an ve Sünnete dayalı28, tasavvuf anlayışına da o kadar

yakın ve bir ö kadar da etkilenmişlerdir., ' ,

, Bizim burada, onların yamnda Gazzali'nin değerini anlamamız için, , ıbn Ataullah el-Iskenderf'nin Letaiju'l-Minen adlı eserinde Şazelf ve Mursf'den rivayetettiği bazı cümleleri aktarınamız yeterli olur sarnnz. Onlar Gazzali'yi takdir etmekle kalmıyorlar, bilakis müridlerini ona uy-maya ve onun yolunu izlemeye çağınyorlardı.

i

Şazelf müridlerineGazzali hakkında şöyle diyordu:, "Allah 'tan bir şey isteyeceğiniz zaman, Imdm Ebu Muhammed Gazzali ile tevessül

edi-niz29". Yine müridlerine nasihatla; "Gazzôli'nin Iiıya adh eseri sana ilim,

,

*

Müellif burada batı kelimesiyle İslam coğrafyasının batı kısmında yer alan Fas,

Tunus bölgelerini kastetmektedir (Ç,N.)

27, Biz bu zatın hayatı, tarikatı ,hakkında ayrıntilı şekilde Yüksek Lisans tez konusu

olarak Ibnu Ataullah eUskenden. ve Tasavvufuhu başlığıyla çalıştik. Bkz: Ebu'l- Vefa

Taf-tazan!, Ibnu Ataullah el-ıskender! ve Tasavvufuhu, İkinci Baskı, Kahire 1969,

28. Şa'rani, Tabakat'ında Şazeli'nin bir müridine söylediği şu sözü zikreder:

"Keş-fin, Kur'an ve Sünnetle çeliştiği vakit, keşfi terket, Kur'an ve Sünnete sarıl ve kendi Allah bana Kur 'an ve Sünnetle bildirdiği. konuların doğruluğu hakkında teıiluıat verdi, keşf kO-nusunda vermedi diyerek ikna et... ", c. II, s, 4.

(6)

476 EBU'L-VEFA. TAFf AzANİ

Ebu Talibel-Mekki'nin Kutul-Kuzab'u nur verir" uerdiJo. Ebu'l-Abbas el.

Mursf, Gawıli'den bahisle şöyle derdi: '~Biz O'nun yüce sıddıkıyet maka-mında olduğuna şehaadet ederiz31". . .'

İbn Ataullah'da şeyhi Ştizelf'ye uyarak eserlerinin bir çok yerinde övgüykGazztili'den bahseder ve tasavvuf anlayışında bazan ondan

etki-lendiğini hissettirir. '

_ Şazelıye Tarikatının prensipleri şu beş maddede özetlenebilir. 1. Gizli ve alenen Allah'tançekinmek (takva), 2. Fi'lli ve kavll sünnete uymak, 3. Gizli ve alenenhalktan yüzçevirip, Allah'a yönelmek, 4. Ver-diklerine az veya çok demeden Allah'tan razı olmak, 5. Bollukta ve dar-lıkta Allah'a yönelmek32•

Bu tarikatın en önemli\prensipleriaden ve tarikatıntaniamiyla üzeri-ne temellendirildiği anlayışlarından biri de, tedbirin ıskatı meselesidir33•

Bu aynı zamanda, İbn Ataullah'ın derinlik getirdiği ve tasavvufatani bir anlayış olarak kazandırdığı bir prensiptir34•

Gerek Ştizeli, gerekse öğrencisi Mürsı tasavvufa ait hiçbir yazılı eser. bırakmadılar. Her ikisinin de bıraktığı, tasavvuf konusunda söyledikleri

sözler, bir takım dua ve hizipler olmuştur. Her ikisinin hayat hikayelerini, dualarını, vasiyetlerini, sözlerini toplayan ilk kimse ıbn Ataullah el-İskenderfolmuştur. O, Şazell Tarikat kültürünün muhafazasını sağlamış-.tır. O olmasaydı bu k~ltür kaybolur giderdi. Bunun yanında tarikatın

ada-bını açıklayan ve tanımlayan geniş eserler te' lif eden ve kendinden sonra-kiler ,için tarikatın usullerini bu, şekilde aktaran ilk kimse, yine İbn Ataullah 'tıf35.

Ştizelf Tarikatının, İslam. llieminde etkisi oldukça büyüktür. H~r ta'-raf ta yayılmış, Endülüs'e kadar ulaşmıştır. H. Vp:. a~ırda Endülüs'tekien önemli temsilcisi el-Hikemu'l-Ataiyye şarihiJ61bn Ibtid er-Randf (vefatı

790/1388)' dir. Bu tarikat, doğuda Malay adalanna kad~r gitmiş, kuzey-batı Afrikada yayılmış ve halen Mısır3?'da ve Arap ülkelerinin bir

çoğuri-da varlığını sürdünnektedir. i

30. a.g.e., 1'.62. ' ,

31. a.g.e., s. 62. . . .

32. Ebu'l- Vefa Taftazanı, jbnu Ataullah eı-jskender! ve Tasavvujuhu, s. 59.

33. Burada tedbirden maksat işlerin sonucunu gözetmek demektir. Bu sadece

Allah'ın yapacağı bir iştir. İnsana düşen şu anda işini tam olarakyapmak, gelecekte

sonu-cun ne.olacağıile ilgilenmemektedir. . .

34. Ebu'l- Vefa Taftazanı, jbnu Ataullah eı-jskender! ve Tasavvufuhu, s. 59.

35. Aynıyer. '.

36. Bu şahısla ilgili olarak şu adla uzun bir açıklama yaptık; jbn İbfid er-Rand'i Ha-yatuhu ve Müellejrıtuhu, İslami İlimler Enstitüsü Gazetesi, c. 6, 1-2, Madrid 1960.

37. Şazeliye Tarikatımn Mısır'daki kollan şunlardır: Kasımıye, Medeniye,

SeHimiye, Handüşiye, Kavukçiye, Feydıye,tdrisiye, Cevheriye, Veffuye, Azmiye,

Hami-diye, MuhammeHami-diye, Faysiyye, Haşimiye. bkz. Ebu'l-Vefii Taftazanı, et-Turuku's-Sııfiyye

(7)

GAZzALİ'NlN TASAVVVF EKOLLERtNE ETK1sİVE GAZZALİ'DEN... 477

5- Yine Şazelfye il~ çağdaş, Mısır' da ortayaçıkan tarikatİardan biri de Ahmediye Tarikatıdır. Bu tarikat Seyyid Ahmed Bedevf Ö. 675/

1276 tarafından kurulmuştur. Ahmed Bedevi, Mağrib'den Mekke'ye gö-çetmiş, sonra da oradan Mısır'agelip yerleşmiş ve 634/1237 yılına kadar orada ikamet etmiştir ..Mısır'da Tanta'da oturmuş ve insanları Allah yolu-na çağırmıştır38• Vefat ettiği zaman tarikatın idaresini öğrencisi Abdu' WL

el-Ensari (ö. 733/1333)' ye bırakmıştır.

Seyyid Ahmed Bedevf'nin tarikatı kitap ve sünnete dayanmaktadır. Bunun içindir ki: "Bizim tarikatımız, kitap, sünnet, sıdk, safa, vefa-karlık, eziyetlere tahammül ve ahdlere bağlılık üzerine kurulmuşt~r" der.

Yine 0, "Sizin ahlakı en güzelolanınız, iman olarak da en güçlü olanınızdır; Allah'ı uyanık bir kalple zikrediniz, gajletten sakınınız. Çünkü gaflet kalpte kasvet meydana getirir" buyurur.

Şu sözler onun öğrencilerine söylediği en güzel sözlerdendir. "Kimin ilmi yoksa, onun dünyada da, ahirette de kıymeti yoktur. Kimin de hilim sıfatı yoksa, ilmi ona fayda vermez. Kimin cöm'ertliği yoksa onun malın-dan nasibi yok demektir. Kimin Allah'ın yarattıklarına acıması yoksa, Allah'ıno kimseye şefaatı yoktur. Kim'in sabrı yoksa, onun işlerinde sela-met yoktur. Kimin takvası yoksa, onun Allah katında değeri yoktur. Kim de bu niteliklerin hiçbiri yoksa, onun cennette yeri yoktur39". .

Aynı şekilde, Ahmed Bedevı de diğer tarikat şeyhleriniri izlediği ahlaki çizgiyi izledi. Tarikatı Mısır' da yayıldı ve günümüze kadar da geldi40• Dairatu'l-Maarifi'l-İslamiyye'ye Ahmed Bedevf maddesini yazan

Vollers, şeyhten şöyle bahseder; "O, Mısır velflerinin en. büyüğü ve O'nun kabri asırlardan beri en çok ziyaret edJlenyerlerden biridir4I".

~ . . i . •

6- Mısır' da Ahmediye ile aynı asırda ortaya çıkan tarikatlardan biri de Berhlimiye Tarikatıdır. Bu tarikatı Şeyh ıbrahim el-Desuki el':Kuraşf (ö. 676/1277) kurmuştur. Şeyh, Mısır asıllı olup, Desuk't~ vefat etmiş ve oraya defnedilmiştir. Şa'rani Tabakat'ında onun hayatından bahisle geniş bir yer ayınr42• Tarikatı, Mısır43ve Mısır'ın dışında Suriye, Hicaz, Yemen

ve Hadramut'ta yayılmıştır«.

38. 'Hayatı için bkz. Şa'rani, Tabakat, c. I, s. 157 vd. .'

. 39. Şeyhin menkıbeleri ve görüşleri için bkz. Abdussamed Zeynü'ddin,

el-Cevahi-ru' s-Seniyye ji Kerameti' l-Ahmediyye (tarihsiz). .

40. Bedeviyyeden bir çok tarikat kolu türemiş, onlardan bir kısım büyük şubeler

ola-rak gelişmiştir: Murazika, Kenasiye, İmbabiye, Münajiye, Selamiye bunlardandır. Bazıları

da küçük şubeler olarak adlandırılır ki, Halebiye, Şa'biye, Tı.kyaniye, Hamudiye,

Zahidiy-ye bunlardandır. Günümüzde Mısır Arap Cumhuriyetinde halen bu kollar vardır. Bkz. et.

Turuku 's-Sujiyye fiMısr, s. 73, Kahire 1991.

41. Vollers; tA "Ahmed Bedevi" Maddesi.

42.Şa'rani, Tabakat, c. I, ss.143~158.

43. Bu tarikattan, ŞeMviye, Şemubiye, Şaidiyye kollan türemiştir.

(8)

478 EBU'L-VEFA TAFTAZ.ANİ

Diğer tarikat şeyhleri gibi, Desill' de tasavvufta şeriatın esaslanna uymanın zorunluluğunu vurgular. Bu konuda şöyle der: "Şeriat asıldır, hakikat fer' dir. Şeriat, meşru kılınan tüm ilimleri, hakfkat tüm gizli ilimle-ri kapsar. Tüm manevi makamlar da-her ikisinin içindedir4,5"..

7- O dönemde arab dünyasının dışında birçoksufi tarikat ortaya çık-mıştır. Bunlann hepsini burada zikretmemiz mümkün değildir. Yine Fars bölgesinde H. VI. ve VII. asırlarda bazı tarikatlar zuhur etmiştir. Bunl~-dan biri de.Şeyh Necmeddin Kübra (ö.616/1219)'ya nisbet edilen Küb-' revfye46 Tarikatıdır. FerideddinAttar'da bu tarikata mensub idi. Devam eden asırlarda bu tarikattan kollar çoğaldı. Türkistan'daAhmed Yesevf (ö. 562/1167)'nin kurduğu Yeseviye Tarikatı o dönemde ortaya çıkan tarikat-lann en önemlilerindendir. Bu tarikat, Trimingham'ın da dediği gibi47 Türkler'in İslfun'a girmelerinde önemli roloynamıştır. Bu arada Orta Asya'da 'Çiştiyye tarikatıortaya çıkmıştır. Kurucusu Muıniddin Hasan Çişti'dir. Sicistan"da yaklaşık 318/930 yılında doğmuş, 623/1226 yılında, vefat etmiştir. Bu tarikat Özellikle Hindistan yöresinde etkili olmuştur.

8- İslam dünyasında devam eden asırlarda tarikatlar ortaya çıkmaya ve yayılmaya devam etmiştir. H. VIII. asİrda Bahaeddin Nakşibendf (ö. 791/1389) kurduğu Nakşibendfye Tarikatı ortaya çıkmıştır. Bu tarikat bir çok İslfun ülkesiI1ldeyayılmışpr48• Yine Fars asıllı49Halvetiye Tarikatı

or-taya çıkmış ve Mısır'da Mustafa Kemalettin el-Bem (ö. 1162/1749) tara-fından yayılmıştır. Bu tarikatın silsilesinde Suhreverdiye Tarikatımn ku-rucusu Ebu'n-Necib es-Suhreverdi'de yer alır. Bu tarikat Mısır'da oldukça yaygındır50• Yine Hacı Bektaş-ı Veli (ö, 738/1338)'mn kurduğu

ve Yesevfliğin bir kolu 01an5!BektaşiyeTarikatını zilıedebiliriz. Bunun

yamnda Celaleddin er-Rumi'nin kurmuş ölduğu Mevlevfye Tarikatıda ol-dukça yaygındır. Bu tarikatın müridleri, zikir meclislerinde musikiyi

kul-•

45. Şa'rani, Tabakat, c. I, s.144.

46. Trimingham, The Sufi Orders in Islam, ss. 55-58.

47. Aynı yer.

48. Aynı yer. Aynca müellifin tahkik ettiği ve et"Turuku 's-Sufiyye fi Mısr adlı eserin sonunda bulunan Kitabu 't"Turuku 's-Sufiyye adlı esere bakınız, S. 76.

49. Müellif her ne kadar Fars asıllrdiyorsa da bu tarikat kuruculanndan itibaren

so-nuna kadar silsilesinde .Türk mutasavvıfların yer aldığı bir Türk taıikatıdır.Bkz.

Haı'id-zade, Tı.byanu Vesaili' l-Hakaik,' fi Beyani Sellisili 't- Teraik, Süleymaniye Ktb (İbrahim

Efendi BoL.), no: 430, vv. 343b-316a; Sadık Vicdanı, Tomar-ı Turuk-ı Aliyyeden Halvetiy-ye, ss. 4-7, 1338-13,41 İstanbul; Oztürk, Y. Nuri, Tasavvufım Ruhu ve Tarikatlar, s. 159,

Istanbul 1988 (Sidre Yayıncılık), (ç.N.).

50. Ebu'l- Vefa Taftazanı, Kitabu 't-Turukı 's-Sufiyye rı Mısr, ss. 82-84. Günümüzde

Mısır'da Halvetiye'nin şu şubeleri vardır; Semaniye, Vayfiye, SıMiye, Haddadiye,

Habibi-ye, /{ervaniHabibi-ye, Müslimiye; Heraviye, Muslihiye, Guneymiyye (Bu son Halvetilik kolu, bu

makalenin müdlifi Ebu'l-Vefa Taftazanl' nin kendi kurup devam ettirdiği bir tarikat idi.

Şeyh vefat ettiği Haziran 1994'e kadar hem bu tarikatın hem de Mısır' daki tüm

tarikatlar-dan sorumlusu idi (Ç.N.). .

(9)

/

GAZZALİ'NİN TASAVVUF EKOLLERİNE ETKİsİ VE GAZZALİ'DEN... 479

lanırlar. Bu sebeple bu tarikatın dervişleri günümüzde Avrupalılartarafın- ' dan whir!ing dervishes(dönendervişler)52 olarak bilinirler.

SONUÇ'

"

Bu şekilde suff tarikatlar, İslam dünyasında ortaya çıkmış, ve geniş bir alana yayılmışlardır53• Bu tarikadardan bir .kısmı hala günümüzde

faa-liyetlerini sürdürmektedirler. Ancak son asırlarda, özellikle Osmanlılar döneminden sonra gerilerneye başlamışlar, orjinal e~erler yerine, önceki sufilerin yazdığı tasavvuff eserlere şerh ve ek yazmakla yetinmişlerdir. Neticede bu tarikatlann müntesipleri yavaş yavaş şekil ve merasime bo-ğulmaya başlamışlardır. Tasavvufun esasözünden uzaklaşmışlar, bir çoğu daha önceki şeyhlerin itibar etmedikleri menkabe ve kerametleri ko-nuşmaya dalmışlar, bir takım evham ve abartmalar içinde,kaybolup git-mişlerdir. Bunun içindir lti, son asırlardaki tarikatlar ve suff anlayış, Mu-hammed Abdulvehhab ve takipçilerinin şiddetli tenkid ve eleştirilerine

hedef olmuştur.' .

Diğer taraftan Kadiriye, Şazeliye, Ticaniye gibi tarikatlann günü-müzdeki faaliyetleri de unutulmamalıdır. Bu tarikatlann müridleri İslamı yayma çalışmaları yapmışlar ve özellikle Afrika' da başanlı olmuşlardır. Coppolani'nin de ifade ettiği gibi, dervişler bunu başarmak için bazen tüccarkılığınd<;t, bazen de misyoner şeklinde çalışmış, fetişist Afrika ka-bilelerini ısıamıaştırmışlardır. Bu dervişler Kuzey Afrika'dan, Sudan'ın en uzak bölgelerine kadar geniş bir coğrafyada yeni tekke ve' zaviyeler bina etmişler, tasavvuf kanalıyla İslam'ı yaymışlardır-ö4•

Şüphesiz ki, tarikatların, ruhu ve ahlakı güzelleştirmedeki metodlan oldukça etkin ve güçlüdür. Çünkü onlar temelde insaınn iç dünyasına yö-nelmektedirler. Üstad Muhammed Abduh, tasavvufun eğitim, diİli ve içti-maı ıslah konusundaki etkin metodunun farkındaydı. Bir gün' Reşid Rıza'ya şöyle demişti: "Eğer bir gün Ezher'in ıslahından ümidini keser-sem, on tane ilim talebesi seçip, Ayn-ı Şems'te .özel bir yerde onları tasav-vuf terbiyesine göre eğitmeyi 'düşünüyorum ". Ayın düşünceyi Cemaled-, din Efgiini ile birlikte Paris' de Urvetu' l- Yuskil dergisini çıkanrla~k~n ona

da önermiştİ. Reşid Rıza bunun üzerine sonradan şöyle derdi; "Ustadu'l-I' İmam (Muhammed Abduh) bu planını düşündüğü şekilde gerçekleştirebii-seydi, yapmış olduğu en faydalı iş olurdu55".'

52. a.g.e., s. 62.

53. Massignon islam Ansiklopedisine yazdığı Tarikat maddesinde kabank bir

sayı-da taıikatlarsayı-dan bahseder. Aynca günümüzdeki ve özellikle Kuzey Afrika'daki

tarikatlar-dan bahseden şu çalışma oldukça önemlidir; Octave Depont-Xavier Coppolani, Les

Conp-re'fies Religieuses Musulmanes, Alger 1897; kal1aatimizce Trimingham'ın 1971

Löndra' da basılan The Sufi Orders in lslain adlı esı:ri de tarikatlan ele alan en geniş çalış-malardan biridir.

54. Şekip Arslan'ın, Studal1'ln Hadıru 'I-Alemi 'I-İslamı, c. IL s. 392, Kahire 1353

adlı kitabına yazdığı yorumlara bakınız. '.. .

Referanslar

Benzer Belgeler

Eğer, aksi kabul edilirse, (yani hacze katılma süresi, ikinci ihalenin sonucunda paranın vezneye girme­ sine kadar uzar denilirse) bu ilk haczi yaptıran alacaklının veya

Ortaçağ şehri veya daha yerinde bir deyimle, bu şehirler için­ deki vatandaş birlikleri böylece, bir bölümü piskopos şehir ege­ menlerine karşı savaşarak, bir bölümü

bize, hâkim hükmü ile nesep teshininin muıteberliğine müsait gö­ rünmektedir: Çocuğun evli ana veya babası evli olmayan kimse ile evlenme vaadinde bulunur ve evli olmayan

ka, liberal devletin yanlız kanunî değil, meşru olması da gereklidir. Devlet menşeinde kanunî olabilir. Fakat izlemekte olduğu siyasel kamu oyunun eğilimlerini karşılamaz.

2) Bk. Revue de Science Criminelle 1949, s.. Böyle olunca &#34;cezaî müeyyideleri tatbik, talik, ilga veya tah­ fif etmeğe yetkili devlet organlarının ' tehlikelilik halini

2189 sayılı Hamiyle (Medenî Kanunun 257 nci maddesinde yazılı olduğu üze­ re evlât edinmekle ana ve babaya ait hak ve vazifeler evlât edinen kim­ seye geçerse de, evlât

Bu gibi şahıslar herhangi bir federe devlette 6 ay ikamet ettikten sonra telsik talebinde bulunabilirler, (m. Bu arada Filipinliler için de bir hususi telsik yolu kabul edilmiştir:

Anahtar Kelimeler: e-hizmet kalitesi, mobil uygulama, memnuniyet, satın alma niyeti The Effect of E-Servıce Qualıty and Trust on Mobıle Applıcatıon Satısfactıon Abstract: