• Sonuç bulunamadı

Başlık: Yezid b. Abdülmelik ve Dönemi ÜzerineYazar(lar):FİDAN, M. AKİF Cilt: 49 Sayı: 2 Sayfa: 339-355 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000981 Yayın Tarihi: 2008 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: Yezid b. Abdülmelik ve Dönemi ÜzerineYazar(lar):FİDAN, M. AKİF Cilt: 49 Sayı: 2 Sayfa: 339-355 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000981 Yayın Tarihi: 2008 PDF"

Copied!
17
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Yezid b. Abdülmelik ve Dönemi Üzerine

M. AKÝF FÝDAN

DR.

abstract

Yezid B. Abdulmelik and His Term. Yezid b. Abdülmelik is the 9th Khalifa of the Emevi dynasty after Ömer b. Abdülaziz. His term of power is between the years 720-724. He became heir to the throne with the legacy of his father, Abdülmelik b. Mervan (5th Emevi Khalifa), but many people did not see him appropriate to the crown. There are too many negative commitments about his administration and personality while there are very few positive ones. He followed peaceful and neutral politics of Ömer b. Abdulaziz in the domestic politics for a short time, but then he gave up. Domestic conflicts were again flamed because of his sided administration; this situation clearly became one of the reasons of the collapse of Emevi dynasty. During his term of power, he was criticized as being too much interested in entertainment, poetry and music and as not giving enough importance to the state administration. There was an attempt to coup d'etat against him. Although he governed the country with daily simple actions, the claims that he fully left the state administration due to the entertainment are really wrong. Negative applications against Christians, taxing again non-Arab Muslims, hostile attitudes against Mühellebiler family who served devotedly to the Emevi State from the beginning are such applications to which many people negatively reacted. In foreign policy, he did not have his own line, he followed traditional conquest policy. In the time of Yezid, beside several defeats, he got some small successes. He died in 105/724. key words

Emevi Dynasty, Ömer b. Abdulaziz, Abdülmelik b. Mervan, Islamic History.

A. HAYATI

Nesebi ve Doðumu: Yezid b. Abdülmelik Ümeyyeoðullarý hanedanlýðýnýn

do-kuzuncu Halifesidir. Babasý, Emevî hanedanýnýn beþinci devlet baþkaný olan ve Emevî Devleti’ni derleyip toparladýðý için ikinci kurucusu sayýlan, Halife Abdülmelik b. Mervan idi1. Annesi ise Atike b. Yezid b. Muaviye’dir. I.Yezid

olarak bilinen Emevî devletinin ikinci Halifesi, Yezid b. Muaviye b. Ebî Süf-yan’ýn (60-64/680-684) kýzýdýr. Yezid b. Abdülmelik hem annesi, hem baba-sý Ümeyyeoðullarýnýn soylu kabul edilen ailelerinden gelmektedir. Yezid b. Abdülmelik II. Yezid olarak tanýnýr. Çünkü2 anneden dedesi, Yezid b. Muavi-1 Geniþ bilgi için bkz. Erkoçoðlu, Fatih, Abdülmelik b. Mervân ve Dönemi (65-86/685-705),

Anka-ra Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basýlmamýþ DoktoAnka-ra Tezi, AnkaAnka-ra 2006.

2 Ýbn Habib, Ebû Cafer Muhammed Ýbni Ümeyye b. Amru, Kitabü’l-Muhabber, (thk. Eliza Lichtens-tater, Daira-tü’l-Meârifü’l-Osmaniye, Haydarabad 1942), 45; Erkoçoðlu, Abdülmelik, 72.

(2)

ye I. Yezid olarak tanýnýr. Künyesi Ebû Halid olan Yezid b. Abdülmelik, anne-sinden dolayý Yezid b. Atike diye de bilinirdi.3

Temel kaynaklardan elde edilen sonuca göre, Yezid b. Abdülmelik büyük ihtimalle 71/691(veya 72/692) yýlýnda Þam’da doðmuþtur. Muaviye, Ab-dülmelik, Velid ve Hiþam gibi, Emevîlerin diðer Halifelerine göre daha kýsa süren Yezid b. Abdülmelik’in hilafet süresi, Miladi olarak 9 Þubat 720 ile 28 Ocak 724 tarihleri arasýnda üç yýl, on bir ay, yirmi bir gündür. Hicri takvime göre ise, 25 Recep 101 ile 26 Þaban 105 tarihleri arasýnda, dört yýl, bir ay, iki gün devlet baþkanlýðýnda bulunmuþtur.4

Yetiþmesi ve Eðlenceye Düþkünlüðü: Ömer b. Abdülaziz’in ölümünün ardýndan devlet baþkanlýðýna geçen Yezid’in, hilafetine kadar ki hayatý hak-kýnda yeterli bilgiye sahip deðiliz. Ancak saray ortamýnda büyüdüðü, devlet baþkaný olan babasýndan dolayý her istediðine ulaþtýðý, rahat ve bolluk içeri-sinde yetiþtiði güçlü bir ihtimaldir. Yezid’in yetiþmesiyle annesi Atike’nin yakýndan ilgilendiði kaynaklarýmýzdan anlaþýlmaktadýr.5

Yetiþtiði bu saray ortamý nedeniyle olsa gerek, Yezid’in þahsiyetinde müziðe, þiire ve eðlenceye normalden fazla bir düþkünlük gözlemlenmiþtir. Eðlence ve eðlence meclislerine aþýrý düþkünlüðü ile bilinen Yezid’in ölümü-nün, þarkýcý cariyesinin ölüm acýsýna dayanamamasý üzerine gerçekleþtiði, birçok kaynaðýmýzda yer almaktadýr.6 Yezid, eðlenceye, oldukça fazla para

harcamýþ, bu konuda çok müsrif davranmýþtýr. Henüz gençliðinde çok para vererek bir cariye almasý, kardeþi Halife Velid b. Abdülmelik’in sert tepkisini çekmiþtir.7 Yine, þiirini çok beðendiði bir þairin aðzýnýn mücevherle

doldu-rulmasý emrini vermesi,8 bu konuya baþka bir örnektir.

3 Yýldýz, D. Hakký, “Yezid b. Abdülmelik”, Ý.A. Mad., (M.E.B. Ýslam Ansiklopedisi, Milli Eðitim Basýmevi, I-XIII, Ýstanbul 1986), XIII, 409.

4 Tarihlerin Hicri/Miladi karþýlýklarý için bkz. Daðlý, Y., Üçer, C., Tarih Çevirme Kýlavuzu, (T.T.K. Yay., Ankara 1997).

5 Ýsfehanî, Ebü’l-Ferec, Ali b. Hüseyin b. Muhammed, Kitabü’l-Eðanî, (thk. Ali Muhanna ve ark., Darü’l-Kütübü’l-Ýlmiye, I-XXIII, Beyrut 1992), II, 247; Ýbni Hamdun, Muhammed b. Hasan b. Ali, Tezkiretü’l-Hamduniyye, (thk. Ýhsan Abbas, I-X, Darü Sadr, Beyrut, 1996), II, 94.

6 Hayyat, Halife b. Hayyat, Ebû Amr, Tarihu Halife b. Hayyat, (thk. Süheyl Zekkar, Darü’l-Fikr, Beyrut 1993), 259; Belâzurî, Ebû’l-Hasan Ahmed b. Yahya b. Cabir, Kitabu Cümel Min Ensâbi’l-Eþraf, (thk. Süheyl Zekkar, Riyaz Zerkay, Darü’l-Fikr, I-XIII, Beyrut 1996),VIII, 243, 261, 267; Dineverî, Ebî Hanife Ahmed b. Davud, Ahbaru’t-Týval, (Matbatü’s-Seade, Mýsýr 1330), 320; Yakubî, Ahmed b. Ebî Yakub b. Cafer b. Vehb, Tarihü’l-Yakubî, (Matbuat Gara, Necef tsz), II, 242; Taberî, Ebî Ca’fer Muhammed b. Cerîr, Tarihu’l-Ümem ve’l-Muluk, (thk. Muhammed Ebû’l-Fadl Ýbrahim, I-XI, 4. Bask., Darü’l-Meârif, Kahire 1990), VII, 21-25; Ýbni Abdirabbih, Ebî Ahmed el-Endelusî, el-Ikdü’l-Ferîd, (thk. Ahmed Emin ve ark. I-VII, 3. Bask., Matbatü Lecnetü’t-Telif, Kahire 1965),IV, 444-445; Ezdi, Ebî Zekeriya Yezid b. Muhammed b. Ýyas b. El-Kasým, Tarihu’l-Mevsýl, (thk. Ali Habibe, Kahire 1967),18,20,21; Mes’udî, Ebî’l-Hasan Ali b. Hüseyin b. Ali, Murucu’z-Zeheb ve Medainü’l-Cevher, (thk Yusuf Esad Daðir, Darü’l-Endelüs, I-IV, , Beyrut 1965), III, 195-205.

7 Ýsfehanî, IV, 249.

(3)

ve’z-Dini Duyarlýlýðý: Yezid, Ýlk zamanlar kendinden önceki devlet baþkaný,

Emevilerin dindarlýðýyla öne çýkmýþ halifesi Ömer b. Abdülaziz’in (99-101/ 717-720) yolundan gitmeye çalýþmýþsa da, bir süre sonra bundan vazgeçmiþ-tir. Ýleri görüþlü kardeþi Mesleme b. Abdülmelik, eðlenceyle geçen günleri, kötü gidiþatý ve devlet iþlerinin aksamasýný hatýrlatarak Müslümanlarýn Hali-fesine bu yaptýklarýnýn yakýþmadýðý uyarýsýnda bulunmuþtu. Bu uyarý nede-niyle bir süre eðlenceye ara vermiþse de, sonradan eski hayatýna dönmüþtür.9

Burada þunu belirtmeliyiz ki, elinde birçok imkâný bulunan, lüks içeri-sinde yaþayan her istediðini yapabilme potansiyeli olan bir insaný, bu tür eðlencelerden, dini duyarlýlýk dýþýnda engelleyecek pek fazla etken yok gibiydi. Yezidin dini duyarlýlýðýnýn ise nispeten zayýf olduðu bilinmektedir. Þöyleki kendinden önceki halifelerin aksine, halifelerin görevi olarak ka-bul edilen namazlarý kýldýrmaya, kendisinin gitmeyip kardeþi Mesleme’yi göndermesi, dini duyarlýlýðýna iyi bir örnek oluþturur. Ancak þunu da belir-telim ki; Ýbn Kesîr ve Zehebî kesin ifadelerle, Yezid b. Abdülmelik’in dini yönünün zayýf olduðu yönündeki iddialarýn doðru olmadýðýný belirtmiþ-lerdir. Ýbni Kesîr böyle olanýn yine bir Halife olan oðlu II. Velid b. Yezid olduðunu da eklemiþtir.10

Ýbn Kesîr ve Zehebî’nin ifade ettikleri dini yönünün zayýf olmadýðý yö-nündeki görüþü destekleyen bilgileri, hilafetinden önceki döneme ait bazý haberlerden çýkarmaktayýz. Örneðin Halife olmadan önce Mekhul gibi dö-nemin saygýn bir aliminin meclisine gittiði kayýtlýdýr.11 Ayrýca, Ömer b.

Ab-dülaziz’in gidiþatýna benzer bir tavýr ile hilafetinin ilk günlerinde bütün na-mazlarýný cemaatle kýldýðýný ancak sonradan bu halinin deðiþtiðini, hatta memnuniyetsizliklerinden dolayý, Kureyþ’in ileri gelenlerinin Yezid’i görev-den alma giriþiminde bulunduklarý bildirilmektedir.12

Zeylü Aleyha, (thk. Ýhsan Abbas, Darü Sadr, , I-V, Beyrut 1973), IV, 201; Zeydan, Corci, Medeniyeti Ýslamiye Tarihi, (Terc. Zeki Megamiz, Ýstanbul 1328),V, 238.

9 Mes’udî, Muruc, 196; Ýbnü’l-Ýmad, Ýmam Þihabüddin Ebî’l-Felah Abdi’l-Hay b. Muhammed b. Ahmed b. Muhammed el-Akriyyi’l-Hanbeli ed-Dýmeþki, Þezerâtü’z-Zeheb fi Abari Men Zeheb, (thk. Mahmud Arnavut, Darü Ýbni Kesîr, I-VI, Beyrut 1988), II, 29; Ýbn Hamdun, IX, 43; Nüveyrî, Þihebü’d-Din Ahmed b. Abdülvehab, Nihayetü’l-Ereb fi Fünuni’l-Edeb, (thk. Ali Muham-med Becavi Heyetü’l-Mýsrýyye Amme Li’l-Küttab, , I-XXXI, Kahire 1986), XXI, 399-400; Ýbnü’l-Cevzî, Cemalüddin Ebî’l-Ferec Abdurrahman, el-Muntazam fi Tevarihi’l-Müluk ve’l-Ümem, (thk. Süheyl Zekkar, I-XIII, Darü’l-Fikr, Beyrut 1995), IV, 535-536; Ýsfehanî, XV, 125-130.

10 Ýbni Kesîr, Ýmamü’d-Din Ebü’l-Fida Ýsmail Ýbni Ömer, el-Bidaye ve’n-Nihaye fi’t-Tarih, (Matbaa-tü’s-Saade, Kahire 1932), IX, 232; Zehebî, Þemsüddin Muhammed b. Ahmed b. Osman,

Tari-hu’l-Ýslam ve Vefayatü’l-Meþahir ve’l-A’lam, (thk. Ömer Abdusselam Tedmur’ý, I-XLIV, Darü

Kutü-bü’l-Arabi, Beyrut 1990),VI, 280.

11 Zehebî, Tarih,II, 279; Siyeru A’lami’n-Nübela, (thk. Þuayb Arnaut ve ark., I-XXV, 4. Bask., Müesse-setü’r-Risale, Beyrut 1986), V, 150; Mes’udî, Muruc , III, 201; Ýbni Kesîr, IX, 232.

12 Ýbn Kuteybe, el-Ýmame ve’s-Siyase, (thk. Muhammed ez-Zeyni, Müessesetü’l-Halebi Li’n-Neþr ve’t-Tevzi’, I-II, Kahire 1967), II,103; Ýbnü’l-Cevzî, IV, 535.

(4)

Sonuç olarak hilafetinden önce dini duyarlýlýðý daha fazla olduðu anlaþý-lan Yezid’in hilafete geçmesinin ardýndan, bulunduðu ortamýn etkisiyle olsa gerek, dini gerekliliklerini aksattýðý anlaþýlýyor. Her ne kadar Yezid de, diðer Emevî Devlet Baþkanlarý gibi dine karþý þahsi ilgisizliðinden dolayý eleþtiril-miþse de, temelde bütün Halifelerin Ýslâm’ýn prensiplerini uygulanmasýný istediklerini biliyoruz.13

Yezid’e yöneltilen eleþtirilerden birisi de onun devlet idaresiyle ilgilen-mediði, günlerini eðlenceyle geçirdiði iddiasýdýr. Eðlenceye düþkünlüðü ve çok zaman ayýrmasý ve düþkünlüðü onun devlet iþlerinden tamamen uzak durduðu, idareyi tamamen valilere terk ettiði anlamýna gelmeyeceði kanaa-tindeyiz. Nitekim devlet iþlerindeki aksamalara raðmen idarede etkinliðini görüyoruz. Sýk sýk vali veya görevli atama ya da azillerinde bulunmasý buna bir örnek oluþtururken, idareyle ilgilendiðinin en çarpýcý örneðini Hazarlar-la savaþa gönderdiði ordunun komutaný Sübeyt’i, yenilgisi nedeniyle azarHazarlar-la- azarla-masý ve yenilginin nedenini soruþturazarla-masýnda görmekteyiz.14

Eþleri ve Çocuklarý: Kaynaklarýmýzdan Yezid b. Abdülmelik’in Arap

gele-neklerine uygun olarak, çok eþle evlendiðini öðrenmekteyiz. Bize ulaþan haberlerden anlaþýldýðý üzere kardeþi Süleyman b. Abdülmelik döneminde (96-99/715-717) bu eþlerinden Abdullah b. Amr b. Osman b. Affan ’ýn kýzý Sa’de ve Muhammed b. Ali b. Abdullah b. Cafer’in kýzý Rüveyda ile yirmiþer bin dinar mehir vererek evlendi.15 Yezid devlet baþkaný olmadan önce

Hi-caz’a gittiðinde kendisine gösterilen güzel bir þarkýcý olan Galiye’yi de dört bin dinar vererek almýþtý. Devlet baþkaný olan Süleyman buna kýzmýþ, yapý-lan anlaþmayý iptal etmiþtir. Eðlence meclislerinde ismine sýkça rastladýðý-mýz bu þarkýcýyý Yezid, Halife olduktan sonra, yeniden Cariye olarak almýþ ve ismini Habbâbe olarak deðiþtirmiþti.16

13 Vaglari, Laura Veccia, Ýslam Tarihi Kültür ve Medeniyeti, Emevîler, (Bölm. Çev. Ýlhan Kutluer, I-IV, Hikmet Yay., Ýstanbul 1988), I, 89.

14 Ýbni A’sem el-Kufî, Ebû Muhammed Ahmed, el-Fütuh, (Darü’l-Kutübi’l-Ýlmiye, I-IV, Beyrut, 1986),IV, 260; Ýbnü’l-Esîr, Ebî’l-Hasan Ali b. Ebe’l-Kerem Muhammed b. Muhammed b. Abdülkerim b. Abdülvahid eþ-Þeybani, el-Kamil fi’t-Tarih, (thk. Muhammed b. Yusuf ed-Dahhâk, Darü’l-Kutü-bü’l-Ýlmiye, I-IX, Beyrut 1987),IV, 360; Nüveyrî, XXI, 381.

15 Belâzurî, Ensâb, VIII, 256; Taberî, VII,23; Ezdî, 20; Kutübî, IV, 323; Nüveyrî, XXI, 400; Ýsfehanî, XV, 121; Ýsmi “Sa’de” diye veren bu kaynaklarýn dýþýnda “Ümmü Said” diye veren kaynaklarýmýz da vardýr. Ýbn Habib, Muhabber, 243; Ýbni Hazm el-Endelusî, Ali b. Ahmed b. Said, Cemheratü

Ensâbü’l-Arab, (Darü Kütübü Ýlmiye, Beyrut 1983), 85; Ýbnü’l-Cevzî, IV, 493; Kalkaþandî, Ahmed

b. Ali, Subhu’l-A’þa fi Sinaati’l-Ýnþa, (thk. Muhammed Hüseyin Þemsüddin, Darü’l-Kütübü’l-Ýlmi-ye, I-XV, Beyrut 1987),I, 500; Ýbni Asakir ise “Mes‘ade” olarak vermektedir. {Ýbni Asakîr, Ebî’l-Kasým Ali b. Hasan Ýbni Hibetullah b. Abdullah eþ-Þafiî, Tarihu Medinetü’d-Dýmeþk, (thk. Ömer b. Ðarame el-Umri, Darü’l-Fikr, I-LX...., Beyrut 1995), XXXIII, 387}.

16 Belâzurî, Ensâb, VIII, 256; Taberî, VII, 23; Ezdî, 20; Kutübî, Fevat, IV, 323; Nüveyrî, XXI, 400, Ýsfehanî, XV, 121.

(5)

Yezidin deðinmemiz gereken bir baþka eþi de, kendisinden sonra veliaht býraktýðý oðlu II. Velid’in annesi Haccac’ýn yeðeni olan Ümmü’l - Haccac’týr. Yezid’in yedisi cariyelerden olmak üzere toplam on üç çocuðu olmuþtu.17

B. HALÝFE OLUÞU

Emevî Devletinin 5. devlet baþkaný Abdülmelik b. Mervan, kendinden sonra iki oðlu (Velid ve Süleyman)’nu veliahtlýk mektubuyla Halife býrakmýþ, on-lardan sonra da, hanýmý Atîke’nin oðullarýndan hangisi hayatta kalýrsa onun veliaht yapýlmasýný istemiþti. Abdülmelik bunu uygulama görevini de ilk iki oðluna vermiþti. Ancak Süleyman kendisinden sonra sarayda etkili bir din alimi olan Recâ b. Hayve’nin etkisiyle,18 yine dindarlýðý ile öne çýkmýþ,

ada-letli uygulamalarý nedeniyle II. Ömer diye bilinen, Ömer b. Abdülaziz’i veli-aht tayin etmiþti.19 Aile içerisinden gelebilecek tepkileri önlemek için de

ba-basý Abdülmelik’in tavsiyesine uyarak Ömer’den sonraya Abdülmelik’in Atî-ke’den oðlu, kardeþi Yezid’i Halife yapmýþtýr.20

Ümeyyeoðullarýnýn menfaatleri doðrultusunda veliaht olan Yezid’i, Ömer b. Abdülaziz’in de, Haricîlerin de, Halife olarak görmek istemediklerini gö-rüyoruz. Henüz Halife olmadan tepki almasý, hilafete layýk olmadýðýnýn dile getirilmesi21 dikkat çekicidir. Ömer b. Abdülaziz, Yezid’in Halife olacak

ol-masýndan rahatsýzdý. Ancak ahde vefasýndan ve devlet içerisinde karýþýklýk çýkmasýndan çekindiði için herhangi bir giriþiminde bulunmadýðýný görüyo-ruz.22

17 Bkz. Ýbni Zübeyr, Ebî Abdullah Mus’ab b. Abdullah b. Mus’ab, Kitabu Nesebû Kureyþ, (nþr., Levi Provençal, 3. Bask., Darü’l-Meârif, Kahire 1982),166; Belâzuri, Ensâb, VIII, 351; Ýbni Kuteybe, Ebî Muhammed b. Abdullah b. Müslim, Kitabü’l-Meârif, (thk. Servet Ukkaþe, 6. Bask., Hey’etü Mýsriyye’l-Amme li’l-Küttab, Mýsýr 1992), 363; Yakubî, II, 242; Ýbni Abdirabbih,IV, 441;Ýbni Hazm el-Endulüsî, 91; Ýbni Asakir, XXII, 401; Nüveyrî, XXI, 402; Zehebî, Tarih, V, 152.

18 Ömer b. Abdulaziz’in halife seçilmesinde Recâ’nýn rolü ile ilgili olarak ayrýca bkz. Erkoçoðlu, Fatih, “Recâ b. Hayve el-Kindî (Hayatý ve Faaliyetleri)”, Cumhuriyet Üniversitesi Ýlahiyat

Fakül-tesi Dergisi, Cilt XI/2, 2007, 383-397.

19 Recâ’nýn Ömer b. Abdulaziz’in halife seçilmesindeki bu rolü nedeniyle olsa gerek ondan sonra halife olan Yezid, Recâ’ya mesafeli davranmýþtýr. bkz. Erkoçoðlu, “Recâ b. Hayve”, 399. 20 Ýbni Sa’d, Muhammed, Ebû Abdullah, Tabakatü’l-Kübrâ, (Darü Sadr, I-IX, Beyrut 1990), V, 335;

Ýbni Kuteybe, Ýmame, II, 67; Yakubî, II, 224; Taberî, VI, 413-417; Ýbni Abdirabbih, IV, 430; Mes-’udî, Muruc, III, 183; Ýbnü’l-Esîr, IV, 324-325; Ýbni Kesîr, IX, 219, 231; Zehebî, Tarih, II, 279; A’lam, V, 150; Kalkaþandî, IX, 379; Suyutî, Abdurrahman b. Ebî Bekr, Tarihu’l-Hulefa, (thk. Muhammed Muhyiddin Abdulhamid, Mektebetü’l-Asrýyye, Beyrut 1989), 258. Mektebetü’l-Asriyye, Beyrut 1989), 258; Erkoçoðlu, Abdülmelik, 249.

21 Ýbni Kuteybe, Ýmame, II, 99-100; Ýbni Abdirabbih, II, 400-402; Mes’udî, Muruc, III, 190-192; Hudari, Muhammed, Doðuþtan Günümüze Büyük Ýslam Tarihi, Emevîler (edit: Hakký Dursun Yýldýz, Ýstanbul 1972),II, 516; Ahmet Cevdet, Kýsas-ý Enbiya, (Haz. Mahir Ýz, 2. Bask., Kültür ve Turizm Bakanlýðý Yay., Ankara 1985), IV, 77-78.

22 Muhammed Ebû Zehra, Ýslâm’da Fýkhi Mezhepler Tarihi, (Çev: A. Þener, Hisar Yay. Ýstanbul, 1978), 291.

(6)

Emevî devletinin kurucusu Muaviye b. Ebû Süfyan tarafýndan saltanata dönüþtürülen hilafet makamýnýn, Yezid b. Abdülmelik’in bu makama atan-masý ile Ümeyyeoðullarýnýn hilafeti kendi mülkleri olarak gördüklerinin baþka bir örneði olmuþtur. Yezid’in Halife olmasýndaki temel neden, dikkat edilirse liyakati ya da Halifelerde aranan þartlarý taþýmasýndan dolayý deðildir. Ab-dülmelik’in, Atîke’den oðlu olmasýdýr. Devlette Ümeyyeoðullarý ve özellikle Kayslýlarýn çýkarlarýný koruyacaðý beklentileri kanaatimizce, Yezid’in veliaht tayin edilmesindeki en güçlü ihtimaldir.

C. VELÝAHT TAYÝN ETMESÝ

Yezid b. Abdülmelik, Emevîlerde yerleþen geleneðe göre iki veliaht belirle-miþtir. Kaynaklarýmýzýn önemli bölümü Yezid’in, Süleyman döneminden beri Halifelik beklentisi olduðunu bildiðimiz kardeþi Hiþam’ý kendisinden sonra, ondan sonra da, yaþý küçük olduðu için öncelik veremediði oðlu Velid b. Yezid’i veliaht belirlediðini kaydetmektedirler.23

D. ÖLÜMÜ

Yezid b. Abdülmelik’in ölümü hakkýnda, detaylardaki farklýlýklar bir yana, kaynaklarýmýzýn önemli bir bölümü, çok sevdiði Habbâbe ile köþkte insan-lardan uzak, baþ baþa yiyip içip eðlendikleri sýrada, Habbâbe’nin boðazýna kaçan üzüm (yada nar) tanesiyle ölmesinin ardýndan, onun acýsýna dayana-mayarak Yezid’in de öldüðüne iþaret etmektedir.

Habbâbe’nin ölümünün ardýndan Yezid, günlerce defnedilmesine izin ver-memiþ Habbâbe’nin cesedini öpüp, koklamýþtý. Ceset kokmaya baþlayýnca Mesleme onun, Müslümanlarýn Halifesi olduðunu hatýrlatarak uyarmýþ ve in-sanlarýn içerisine bitkin haliyle çýkmasýný engellemiþti. Habbâbe’nin ardýndan kendini toparlayamamýþ, pek çok rivayete göre, Habbâbe’nin ölümünden yak-laþýk onbeþ gün sonra 26 Þaban 105/28 Ocak 724 Cuma günü ölmüþtür.24 23 Belâzurî, Ebû’l-Hasan Ahmed b. Yahya b. Cabir, Fütuhü’l-Buldan, (thk. Rýdvan Muhammed

Rýd-van, Matbatü’l-Mýsrýyye, Kahire 1932), 415; Yakubî, II, 241; Ýbni Abdirabbih, IV, 442; Ezdî, 17; Mes’udî, Muruc, III, 217; Ýsfehanî, VII, 7-8; Ýbnü’l-Cevzî, IV, 536; Ýbnü’l-Esîr, IV, 347; Ebû’l-Fida, Ýsmail Ýmamüddin, Tarihu Ebû’l-Fida, (I-IV, Tab’atü’l-Hüsniye, Mýsýr tsz.), IV, 203; Nüveyrî, XXI, 393; Ýbni Kesîr, IX,233; Ýbni Haldun, Abdurrahman b. Muhammed, Kitabü’l-Ýber ve

Divanü’l-Mübte-dei ve’l-Haber fi Eyyami’l-Arab ve’l-Acem ve’l-Berber ve Men Aserehüm Min Zevi’s-Süldani’l-Ekber (Tarih-i Ýbn(Tarih-i Haldun), (thk. Hall(Tarih-i Þehade, Süheyl Zekkar, I-VIII, 3. Bask., Darü’l-F(Tarih-ikr, Beyrut 1996),III, 80.

24 Hayyat, 259; Belâzurî, Ensâb, VIII, 243, 261, 267; Dineverî, 320; Yakubî, II, 242; Taberî, VII, 21-25; Ýbni Abdirabbih, IV, 444-445; Ezdi, 18,20,21; Mes’udî., Muruc, III, 195-205; Kitab at-Tanbih

ve’l-Ýþraf, (thk. M.J.De Goeje Matbaat-ý Brill, Leiden 1968), 320; Ýsfehanî, XV,140-141; Ýbn

Ham-dun, IX, 226; Ýbnü’l-Cevzî, IV, 576-578; Ýbnü’l-Esîr, IV, 367; Yakut b. Abdullah el-Hamevî er-Rumî, Þihabüddin Ebî Abdullah, Mu’cemül-Büldân, (thk. Ferid Abdülaziz el-Cündi, I-VII, Darü’l-Kutü-bü’l-Ýlmiye, Beyrut tsz.), I, 200 ; Ebû’l-Fida, IV, 203; Nüveyrî, XXI, 400; Ýbni Kesîr, IX, 231, 243; Zehebî, Tarih, VI, 281; A’lam, V, 152; Kitabu Düvelül-Ýslam, (thk. Fehim Muhammed Þeltevet,

(7)

Ölüm sebebininen basit ifadeyle “kara sevdadan” olduðu belirtilse de25

gerçek sebebin akciðer hastalýðý olan verem/tüberküloz olduðu anlaþýlmak-tadýr.26

YEZÝD B. ABDÜLMELÝK DÖNEMÝ ÝÇ POLÝTÝKASI A. GENEL GÖRÜNÜM

Yezid devlet baþkaný olduktan sonra bir süre, kendinden önceki devlet baþ-kaný Ömer b. Abdülaziz’in takip ettiði barýþçý siyaseti izlemeye çalýþmýþtýr.27

Ancak bunun uzun sürmediði ve valilere yazdýðý bir yazý ile Ömer öncesi uygulanan politikalara dönülmesini istediði anlaþýlmaktadýr.28

Ömer b. Abdülaziz’in ülke içerisinde uygulamaya soktuðu barýþçý politi-kayý Yezid’in tamamen deðiþtirmesi, sükunetin bozulmasýnda baþlýca etken olmuþtur. Ýslâm dünyasýndaki Araplarýn geleneksel Kays’lý ve Yemenli olarak kutuplaþmalarý, Ömer döneminde uygulanan politikalarla küllenmeye baþ-lamýþtý. Ancak Yezid döneminde Yezid’in kendisinin bizzat taraf olmasý ne-deniyle bu eski rekabet yeniden canlanmýþ ve Emevîlerin yýkýlýþýnda önemli rol oynamýþtýr.29

Haccac’ýn yeðeni olan, eþi Ümmü’l-Haccac’ýn etkisiyle Yezid’in Mühelleb oðullarý gibi Emevîlere hizmeti geçmiþ sadýk, asil ve kudretli bir aileyi düþ-man saymasý, Yemenlilere savaþ ilaný demekti. Yezid bu hareketiyle devlet adamlýðýndan çok kin ve kabilecilik duygularýyla düþünmeden, ölçmeden danýþmadan karar veren bir profil çizmektedir.

Yezid b. Mühelleb isyanýndan sonra aþýrý Kays taraflýsý olan Ömer b. Hu-beyre’yi tam serbesti ile Yezid b. Mühelleb’in yerine Irak’a vali yapmasý ve Ýbni Hubeyre’nin oradaki yanlý uygulamalarý sonucu Kayslý–Yemenli çekiþmesini

Muhammed Mustafa Ýbrahim, Heyetü’l Mýsrýyye Amme Li’l-Kitab, I-II, Mýsýr 1974), I, 74; Ýbnü’l-Verdî; Zeynüddin Ömer, Tarihu Ýbnü’l-Verdî, (Cemiyyetü’l-Meârif, ?- tsz.), 183; Ýbni Haldun, III, 85; Suyutî,283; Kalkaþandî, III, 267; Ýbn Habib, Muhabber, 29; Ýbn Kuteybe, Meârif, 250; Müber-red, Ebî’l-Abbas, Muhammed b. Yezid, el-Kamil fi’l-Lugat

25 Ýbni Tiktaka, Muhammed b. Ali b. Tabataba, el-Fahri fi’l-Adabi’s-Sultaniye ve’d-Düveli’l-Ýslamiye, (Darü’l-Kütübi’l-Arabiyye, Kahire h.1317), 117.

26 Ýbnü’l-Esîr, IV, 367; Zehebî, Tarih, VI, 281; A’lam, V, 152; Ýbni Kesîr, IX, 232. Ýbni Abdirabbih ölüm sebebi olarak “veba” hastalýðýný göstermektedir. (Bkz. Ýbni Abdirabbih, IV, 445.).

27 Belâzurî, Ensâb, VIII, 262; Ýsfehanî, XXIII, 157; Ýbnü’l-Ýmad, Þezerât, II, 28; Yafiî, Ebû Muham-med Abdullah b. Esad b. Ali b. Süleyman, Mir’atü’l-Cinan ve Ýbretü’l-Yekzan, (Darü’l-Kitabü’l-Ýslamî, I-IV, Kahire 1993), I, 224; Suyutî, 282; Zehebî, A’lam, V, 151; Tarih, VI, 280; Yýldýz, “Yezid

b. Abdülmelik” Ý.A. Mad., XIII, 411.

28 Ýbni Abdirabbih, IV, 441; Hammade, M. Mahir, Dirasetu Vesikýyye Li Tarihi’l-Ýslam Ve Masadiruhu, (Müessesetü’r-Risale, Beyrut 1988), 66.

29 Hitti, Philip K., Siyasi ve Kültürel Ýslam Tarihi, (Çev. Salih Tuð, Boðaziçi Yay. I-IV, Ýstanbul 1980), IV, 432; Wellhausen, Julius, Arap Devleti ve Sukutu, (Çev. Fikret Iþýltan, A.Ü.Ý.F. Yay. Ankara 1963), 152; Üçok, Bahriye, Ýslam Tarihi Emevîler–Abbasîler, (2. Bask., M.E.Basýmevi, Ankara 1983), 70.

(8)

artýrmasý, Yezid’in politikalarýndaki bilinçsizliði teyit etmektedir.30 Yezid b. Ebî

Müslim, Berberîlerce, tasvip edilmeyen uygulamalarý nedeniyle öldürülmüþ ve yerine eski vali getirilmiþti. Bu durum Yezid’e bildirilmiþ, Yezid b. Abdül-melik ise bu fiili durumu bir süre de olsa, kabul etmek zorunda kalmýþtý.31 Bu

olay da gösteriyor ki Yezid b. Abdülmelik, etraflý, derin, geniþ ve uzun vadeli düþünememektedir. Günlük politikalarla devlet idaresine yön vermektedir.

Yezid b. Ebî Müslim’in öldürülmesi ve yeni Kuzey Afrika Valisinin atan-masýyla ilgili detaylarda Yezid b. Abdülmelik, Berberîlerce öldürülen vali-nin yerine geçirilen, Muhammed b. Evs el-Ensari’vali-nin nasýl birisi olduðunu sormuþ, dindar, alim birisi olduðunun söylenmesine raðmen “Kureyþli mi?” diye soruyu tekrarlamýþtýr. “Hayýr” cevabýný aldýktan sonra “hiç Kureyþ’li” yok muydu?” demiþtir. “Var ama görevi kabul etmedi” cevabýndan sonra Kelb kabilesinden olan Biþr b. Safvan el-Kelbî’yi Kuzey Afrika Valiliðine atadýðýný görüyoruz.32 Burada iki nokta dikkat çekmektedir. Ýlk nokta, Kuzey Afrika’ya

Vali atamasýnda görüldüðü gibi Yezid için dindarlýk ve ilim gibi meziyetlerin (en azýndan) ilk planda önemli olmadýðýdýr. Ýkinci nokta ise, Kureyþlilik gibi geniþ bir çerçevede dahi olsa, akrabalarýna atamalarda öncelik verdiðidir.

Yezid, Ömer b. Abdülaziz’in hapsettiði Ehvas ve “iblis” diye nitelediði Ye-zid b. Ebî Müslim gibi þahsiyetlere de deðer vermiþtir. Ehvas’ý sürgünden getir-tip, sarayda itibar verirken, Ömer b. Abdülaziz’in ordusunda bile bulunmasýný istemediði Yezid b. Ebî Müslim’i, Afrika Valiliði gibi çok önemli bir makama getirmiþtir.33 Görüyoruz ki Yezid, Ömer döneminde saygýnlýðý olmayan ya da

saraydan kovulmuþ insanlara itibar edip, ikramda bulunmuþtur.34

Yezid’in hilafete geçiþinden bir süre sonra, gösterdiði performanstan alim-lerin memnun olmadýklarý hatta çekindikleri, dönemin meþhur alimalim-lerinden Ýbni Sirîn, Þa’bî ve Hasan-ý Basrî ile Yezid’in Irak Valisi arasýnda geçen konuþ-malardan ortaya çýkan bir gerçektir.35 Yezid’in biraz da eðlenceye çok zaman

ayýrmasýndan kaynaklanan gidiþatýndaki memnuniyetsizliðin, Kureyþ’in ileri gelenlerini ve Ümeyyeoðullarýnýn seçkinlerini harekete geçirdiði anlaþýlmak-tadýr. Ýbn Kuteybe’nin bildirdiðine göre Yezid kendisini görevden almak

iste-30 Wellhausen, 152-153.

31 Cahþiyarî, Ebû Abdullah Muhammed b. Abdusu, Kitabü’l-Vüzarai ve’l-Küttab, (thk. Mustafa Saka, 2. Bask., Matbaat-ý Halebi, Kahire 1980), 57; Taberî, VI, 617; Ýbnü’l-Esîr, IV, 353; Ýbni Taðriberdi, Ebû’l-Mehasin, en-Nucumu’z-Zahire fi Müluki Mýsr ve’l-Kahire, (I-XII, Kahire 1929-1956),I, 245. 32 Ýbnü’l Kasým, Ebû Ýshak Ýbrahim, Tarihu Ýfrikýyye Ve’l-Maðrib, (thk. Abdullah Ali Zeydan,

Ýzzed-din Ömer Musa, Darü’l-Ðarbi’l-Ýslami, Beyrut 1990).

33 Ýsfehanî, IV, 246, 248, IX,79-81; Ýbni Hallikan, Ebû’l-Abbas Þemsüddin Ahmed b. Muhammed b. Ebî Bekr, Vefeyatü’l-A’yan ve Enbaü Ebnai’z-Zeman, (thk. Ýhsan Abbas Darü’ Sadr, I-VIII, Beyrut tsz.), VI, 310; Vaglari,Laura, Ýslam Tarihi Kültür ve Medeniyeti, II,403; Ýbnü’l-Ýmad, Þezerât,II, 28. 34 Wellhausen, 153.

35 Belâzurî, Ensâb, VIII, 275; Mes’udî, Muruc, III, 202; Ýbni Hallikan, II, 71; Ýbni Hamdun, I, 162-163.

(9)

yen bu birlikteliðe karþý, sert tavýr almýþ, hapis ve hatta ölüme varan cezalar vermiþtir.36

Yezid’in yönetimde kötü gidiþatýndan rahatsýz olanlardan biri dekarde-þi Hiþam idi. Bu yüzden aralarýnda bir düþmanlýk meydana geldiði bilin-mektedir.37

Habbâbe’nin Yezid üzerinde önemli ölçüde nüfuzu vardýr ve bunu Irak Valiliðine Ömer b. Hubeyre’nin atanmasýnda açýkça görüyoruz. Sarayda ve valiler üzerinde etkisi olabileceðini yukarýda verdiðimiz bu haberlerden çýkarabiliyoruz. Ancak bu örneklerden hareketle ve eðlence sýrasýnda Ye-zid’in söylediði bir sözden dolayý “onun devletin bütün iþlerini, Habbâbe’-nin eline býraktýðý, Habbabe’Habbâbe’-nin ise istediðini atadýðý, istediðini azlettiði”38

gibi bir sonuca ulaþmak bizce abartýlýdýr. Hele bu tek bir örnekten yola çýkarak, “Halifeden bir þey elde etmek isteyenler Habbâbe’ye ve Sallâme’-ye baþvuruyorlardý”39 diyebilmek bizce mümkün görülmemektedir.

Yezid’in özellikle iki þarkýcýyla eðlenceye çok zaman ayýrdýðýný ve devlet iþlerini bu yüzden ihmal ettiði görüþünü daha önce belirtmiþtik. Ancak ge-rek Horasan, Hazar, Ermeniye bölgeleri ve gege-rekse diðer bölgelerde yapýlan fetihler becerikli komutanlar eliyle, fakat Yezid’in bilgisi dahilinde olduðu-nu uolduðu-nutmamak gerekir. Yezid’in devlet iþleriyle tümüyle ilgilenmediði husu-su bu yüzden doðru deðildir. Sübeyt en-Nehranî’yi Hazarlarla yaptýðý savaþý kaybetmesi üzerine sorguya alýp nedenini araþtýrmasý ve dahasý iþin peþini býrakmayýp ayný bölgeye tecrübeli komutan Cerrah b. Abdullah’ý gönderme-si bu ilginin açýk bir göstergegönderme-sidir.40

B. HIRÝSTÝYANLARLA ÝLÝÞKÝLER

Yezid’den önceki halife Ömer b. Abdülaziz devlet içerisinde estirdiði barýþçýl politikalarý çerçevesinde Hýristiyanlara da adaletli davranmýþtý.41

Hýristiyanla-ra karþý kaba bir tavýr takýnan Yezid b. Abdülmelik ise, onlarý özel bir elbise giymeye mecbur tutmuþ ve ibadetlerini açýktan yapmalarýný yasaklamýþtý.42 36 Ýbn Kuteybe, Ýmame, II, 103-104.

37 Ýbni Kuteybe, Kitabu Uyunu’l-Ahbar, (thk. Muhammed Ýskenderani, Darü’l-Arabi, I-IV, 3. Bask., Beyrut 1997), III, 117; Ýbni Abdirabbih, IV, 443-444; Mes’udî, Muruc, III, 202; Ýbni Kesîr, IX, 231-232; Hasan, Hasan Ýbrahim, Siyasi Dini Kültürel Ýslam Tarihi , (Çev. Ý.Yiðit, S.Gümüþ, I-XI..., 3.Bask., Kayýhan Yay. Ýstanbul 1991), I, 420.

38 Üçok, Ýslam Tarihi, 72.

39 Wellhausen, 153; Yýldýz, “Yezid b. Abdülmelik” Ý.A. Mad., XIII, 411.

40 Ýbnü’l-Esîr, IV, 360; Dahlan, Zeynî, Ahmed b. Zeyni, Fütuhat-ý Ýslamiye Ba’de

Meda’l-Futuhatin-Nebeviyye, (Matbaat-ý Mustafa Muhammed, I-II, Kahire H. 1354), I, 241.

41 Vaglari, Ýslam Tarihi Kültür ve Medeniyeti, I, 105.

42 Miquel, Andre, Ýslam ve Medeniyeti, Doðuþtan Günümüze, (Çev. Ahmet Fidan, Hasan Menteþ, Birleþik Daðýtým Kitabevi, I-II, Ankara 1991), I, 118.

(10)

Yezid b. Abdülmelik’in Hýristiyanlara karþý bu olumsuz yaklaþýmýný daha ileri götürdüðünü ve bir emirle, duvarlar, taþlar, tahtalar ve kitaplar üzerin-deki canlý resimlerin kaldýrýlmasýný istediði ve bu canlý resimlere ibadet edil-mesini yasakladýðý anlaþýlmaktadýr.43

Elde ettiðimiz sýnýrlý bilgilerden, Antakya’da bir kilisenin yapýmýna izin vermesine raðmen,44 Yezid’in Hýristiyanlara iyi davranmadýðý, Ýslam’ýn

ge-rektirdiði hoþgörüyü göstermediði ortaya çýkmaktadýr. Hatta Ýslam’ýn yasak-ladýðý canlý resimleri ve ona ibadeti kendi idaresindeki Hýristiyanlara uygu-lamaya çalýþarak bu hoþgörünün aksine davrandýðý görülmektedir.

C. EKONOMÝ POLÝTÝKASI

Yezid b. Abdülmelik’in etkin bir ekonomi politikasý olduðu yönünde bir bilgi ve izlenim bulunmamaktadýr. Ancak sýnýrlý bilgilerden bazý sonuçlar çýkara-biliyoruz.

Yezid, kendinden önceki devlet baþkaný Ömer b. Abdülaziz’in uygulamasý-na son vererek Müslüman olmayan Araplardan tekrar vergi almaya baþlamýþ, çeþitli bölgelerden gelen vergileri az bularak yeni bir vergilendirme yoluna gitmiþti. Hatta düþmanlýðýný yaptýðý Yemenlilerin vergilerinin artýrýlmasýný is-terken “aç kalsalar bile onlardan alýn” þeklindeki sözleri ne derece acýmasýz bir vergi politikasý getirdiðinin bir göstergesi olmuþtur.45

Bu vergi politikasýnýn bir yansýmasý da Kuzey Afrikada tepki olarak orta-ya çýkmýþtý. Yezid b. Abdülmelik hilafete geçiþinden sonra Afrika’orta-ya vali ata-dýðý Yezid b. Ebî Müslim’in yerli halk (Berberîler) tarafýndan öldürülüþünün nedenlerinden birisi de, Müslüman gayri Arap unsurlardan yeniden vergi almak istemesidir. Bu uygulama ile halk arasýnda huzursuzluklar çýkmýþ ve sonunda öldürülmüþtür.46

43 Ýbni Taðriberdi, I, 250; Gregory Ebû’l-Ferec, Ebû’l-Ferec Tarihi, (Çev. Ömer Rýza Doðrul, T.T.K. Yay., I- II, Ankara 1995),. I, 194; Brockelmann,C., Ýslam Uluslarý ve Devletleri Tarihi, (Çev. Neþet Çaðatay, T.T.K. Yay., Ankara,1992),74. Brockelmann bu bilgiyi verdikten sonra bir açýklama ile Wellhausen’in bu bilgiyi kabul etmediðini, ancak Müslüman ve Hýristiyan kaynaklarýn bunu doðruladýklarýný belirtmiþtir. Bazý kaynaklarda bu haber 102/721’de Yezid putlarýn kýrýlmasýný emrettiði þeklinde geçmektedir. Bkz. el-Bekrî, Ebû Ubeyd Abdullah b. Abdulaziz b. Muhammed,

Kitabu’l-Mesalik ve’l-Memalik, (thk. P. Van Leeuwen, A. Ferre, Darü’l-Garb el-Ýslami, I-II, Tunus

1992), II, 604-605; Ýbni Abdi’l-Hakem, Abdurrahman b. Abdullah, Futuhu Mýsr ve Ahbaruha, (Yale Üniversity Press, New Haven, Leidein 1920), 114.

44 Arnold,T.W., Ýntiþar-ý Ýslam Tarihi, (Çev. Hasan Gündüzler, 2. Bask., Akçað Yay., Ankara 1982), 80.

45 Ýbnü’l-Esîr, IV, 331; Ýbni Taðriberdi, I, 239.

46 Taberî, VI, 617; Ýbnü’l-Esîr, IV, 353; Nüveyrî, XXI, 393; Ýbni Taðriberdi, I, 245; Aycan, Ýrfan, “Emevîler Dönemi Ýç Siyasi Geliþmeleri”, (A.Ü.Ý.F. Dergisi, Sayý XXXIX, AÜÝF Yay., Ankara 1999), 169. Ýbnü’l-Ýzari ve Belâzurî öldürülme sebebi olarak ellerine yazý damgalamak istemesini gös-termektedirler. Belâzurî, Fütuh, 232; Ýbnü’l-Ýzari el-Merakuþi, ,el-Beyanü’l-Muðrib fi

(11)

Emevîlerin en deðerli üç parasýndan biri kabul edilen “Hubeyriye” denilen paralarýn, Yezid döneminde, 103/722 yýlýnda Irak Valisi Ömer b. Hubeyre tarafýndan bastýrýlmasý da47 bu dönem için dikkate deðer bir baþka noktadýr.

D. ÝSYANLAR

Yezid b. Mühelleb isyaný, Yezid dönemindeki devleti zayýflatan, meþgul eden en büyük isyandýr. Nedeni, V. Emevî devleti baþkaný Abdülmelik dönemindeki Haccac taraftarlarýnýn iktidar mücadelesi sýrasýnda katledilmesine kadar gi-den Kayslý-Kelbli mücadelesine kadar uzanýr. Mühellebîler ailesi gibi þeref ve kahramanlýklarý ile bilinen, Emevîlere yýllarca sadakatle hizmet etmiþ bir aile-nin siyasi tarihten silinmesiyle sonuçlanan48 bu isyandan baþka, devletin

bas-týrmada güç harcadýðý, uðraþmak zorunda kaldýðý birkaç Haricî isyaný daha çýkmýþtý. Ancak Yezid b. Mühelleb isyaný gibi, bu isyanlar da tek tek bastýrýl-mýþtýr.49

Yezid b. Abdülmelik dönemi, gerek Abbasî hareketinin ortaya çýkýþý ve ça-lýþmalarýna baþlamasý50 ve gerekse Haricîlerin çeþitli isyanlarda boy

göstere-rekdevleti zayýf düþürmeleriyle de önemli bir dönemdir. Özellikle, Ömer b. Abdülaziz döneminde Halifenin tutumu nedeniyle daha sakin olan Haricîle-rin sonradan, idaresinden memnun olmadýklarý Yezid döneminde bir çok is-yanla ortaya çýkmalarý dikkat çekicidir. Yezid’in þahsi politikalarý Haricilerin, Emevî devletini zayýf düþüren isyan ve itaatsizliklerine neden olmuþtur.51

YEZÝD B. ABDÜLMELÝK DÖNEMÝ VE DIÞ POLÝTÝKASI

Yezid b. Abdülmelik dönemi önemli ve dikkate deðer fetihlere sahne olma-mýþtýr. Gerek karmaþýk çekiþmelerle dolu iç siyaset ve gerekseyönetimin za-yýflýðý dýþarýya fetihlerin zayýf kalmasý þeklinde yansýmýþtýr. Emevî Devleti sýnýrlarý nisbeten daha sakin bir dönem geçirmiþtir. Birkaç ayaklanmanýn bastýrýlmasý, olaðan dýþý birkaç olaya müdahale veya devletin gücünü gös-terdiði birkaç fetih ve savaþ dýþýnda askeri hareketliðin daha az olduðu gö-rülmektedir. Yezid b. Abdülmelik’in dört yýllýk bu kýsa döneminde en canlý sýnýr cepheleri, Bizans, Ermeniye ve Hazar Cepheleri olarak görülmektedir.52 47 Belâzurî, Fütuh, 454; Ýbni Haldun, I, 323; III, 57; Ýbni Kesîr, IX, 230; Makrizi, Takýyuddin Ahmed b. Abdulkadir, Kitabu’s-Suluk li Ma’rifeti Düveli’l-Müluk, (thk., M. Mustafa Zeyade, I-XII, 2. Bask., The National Library Press, Kahire 1973), 378; Vaglari, Ýslam Tarihi Kültür ve Medeniyeti, II, 572. 48 Hasan, H.Ý., II, 291.

49 Taberî, VI, 576-578; Ezdi, 6-7; Ýbnü’l-Cevzî, IV, 536; Ýbnü’l-Esîr, IV, 332-333; Nüveyrî, XXI, 375; Ýbni Kesîr, IX, 219; Demircan, Adnan, Haricîlerin Siyasi Faaliyetleri, (Beyan Yay. Ýstanbul 1996),145. 50 Dineverî, 319; Yakubî, II, 239; Taberî, VI, 616; Ýbnü’l-Esîr, IV, 323; Ýbni Haldun, III, 125. 51 Þakir, Mahmud, Hz. Ademden Bugüne Ýslam Tarihi, (Çev. Ferit Aydýn, I-IV, Kahraman Yayýnlarý,

Ýstanbul 1993), III, 343.

(12)

FETÝHLER VE ASKERÝ HAREKÂTLAR A. TÜRKLERLE MÜCADELELER

Doðu komþusu Çin’e karþý her hangi bir giriþimde bulunamayan Türkeþ Ha-kaný Sulu, kendi menfaatleri açýsýndan daha uygun bulduðu batýya yönel-miþtir. Maveraünnehir’de yerel beylerin desteðini alarak 102/721 yýlýnda Semerkand’a Kursul komutasýnda askeri birlikler göndermiþtir.53

Yezid’in Horasan Valisi, yumuþak huyu ve müsamahakâr tavrýyla eleþtiri-len Huzeyne (Haným) lâkaplý Said b. Abdülaziz,54 Kursul komutasýnda ki

Türk-lere karþý bazý askeri baþarýlar kazanmýþsa da sonuçta yenilmiþtir. Semerkand-’da bulunan Arap garnizonu ise, Türkeþ Hakanýnýn burayý muhasara edecek kadar güçlü olmamasý nedeniyle herhangi bir saldýrýya uðramamýþtýr.55

B. SOÐDLULARLA MÜCADELELER

102/721 yýlýnda verdikleri sözden dönen ve Müslümanlarýn karþýsýndaki Türklere yardým eden Soðdlular56 ile Said Huzeyne savaþtý. Said, karþýsýna

çýkan bir grubu yenip ilerledi. Müslümanlar “More” yakýnlarýndaki bir vadi-ye geldiklerinde Türklerin pususuna düþtüler. Önce vadi-yenildiyseler de, sonra-dan toparlanýp üstünlük saðladýlar.57

Said, Soðdlularla savaþmak istemediðinden onlara görüþme çaðrýsýnda bulunmuþ, kabul edilmeyince üzerlerine yürümüþtür.58 Said’in bütün Soðd

kalelerini fethettiðini ve hedefine ulaþtýðýný Belâzurî kaydetmektedir.59 53 Yýldýz, D. Hakký, Ýslamiyet ve Türkler, (Ý.Ü.E.F. Yay., Ýstanbul 1976), 20; Hudari,D.GÜN.B. Ý.T. ,

II, 416; Hamilton, H.A.R. Gibb, Orta Asyada Arap Fütühatý, (Çev. M. Hakký, Evkaf Matbasý, Ýstanbul 1930), 51.

54 Taberî, VI, 607; Ýbnü’l-Esîr, IV, 347; Ýbni Haldun, III, 80; Belâzurî, bu lakabý ayný sebeple “Huzay-fe” yani dihkan (toprak aðasý) hanýmý olarak vermektedir. Bkz. Belâzurî, Futuh, 416.

55 Yýldýz, Ýslâmiyet ve Türkler, 20-21; “Yezid b. Abdülmelik” Ý.A. Mad., XIII, 410. Taberî ve diðer Müslüman tarihçiler Kasr-ý Bahili savaþý olarak deðindikleri bu olayý geniþçe aktardýktan sonra Türklerin yenildiðini, ancak Müslümanlarýn ele geçirdikleri Bahili Sarayýný, o gece terkettikleri-ni, ertesi gün geri dönen Türklerin sarayý boþ görünce þaþýrdýklarýný haber vermektedirler. (Bkz. Taberî, VI, 607 vd., Ýbnü’l-Esîr, IV, 347-350; Ýbni Kesîr, IX, 222-223; Nüveyrî, XXI, 375-376; Ýbni Haldun, III, 80-81; Dahlan, II, 236-238.)

56 Orta Asya’da bir yer ismi olan Soðd, Ýstahri’ye göre Buhara’nýn doðusundan Dabusiya’dan

Se-merkant’a kadar olan yerleri kapsamaktadýr. Ayný kaynak buraya Buhara, Kiþþ (Kaþ) ve Nesef’in

de dahil edildiðini aktarmaktadýr. Bölgenin merkezi olarak bazen Kiþþ, bazen Semerkand göste-rilmektedir. Soðdlularýn kendilerine özel dilleri ve gelenekleri vardý. Bu konuda detay için bkz. Barthold, “Soðd” Ý.A. Mad., X, 736. (Ayrýca, bkz. Yakut, Mu’cemu’l-Buldan, III, 464-466). Ancak Zeki V. Togan, son dönem tarihçilerin Ýran kökenli kabul etmelerine raðmen, aralarýnda Soðd beyinin de bulunduðu beylerin Türk aristokrasisine mensup olduklarýný belirtmektedir. (Bkz. Togan, Zeki V. Umumi Türk Tarihine Giriþ, (2. Bask., Ý.Ü.E.F. Yay., Ýstanbul 1970) 75). 57 Taberî, VI, 612-614; Ýbnü’l-Esîr, IV, 350; Ýbni Haldun, III, 81-82; Nüveyrî, XXI, 377. 58 Hayyat, 256; Belâzurî, Futuh, 416.

(13)

Said Huzeyne’den sonra Horasan valisi olan Said b. Amr el-Hareþî Türk-lere yardým eden Soðdlulara çok þiddetli davranýnca, halk oturduklarý yerle-ri terk etmeye mecbur oldu. Said teslim olanlarý bile kýlýçtan geçirmiþtir.60

Valinin 103 sonu ve 104 yýlý baþlarýnda (722)meydana gelen bu olaylardaki sert tavýrlarý, Emevîlere karþý kin ve nefretin artmasýna neden olmuþtur.61

Horasan Valisi Müslim b. Said el-Kilâbi ise,105/724’de bazý küçük baþarý-lar kazanarak Afþina’ya kadar ilerledi. Ancak esas hedefi olan Fergana’ya ulaþamadý.62

C. HAZARLARLA MÜCADELELER

Cerrah b. Abdullah’ýn ön plana çýktýðý Hazar Cephesi Yezid b. Abdülmelik döneminin en çetin mücadelelerinin geçtiði cephedir.63

Hazarlar 103/722 yýlýnda Lân’a küçük çaplý bir yaðmalama akýnýnda bulunmuþlardý.64 Büyük ihtimalle Yezid b. Abdülmelik bu akýna karþýlýk

Sü-beyt en-Nehranî komutasýnda bir orduyu ertesi sene Hazarlar üzerine gön-dermiþti.65 Kýpçak ve diðer Türk boylarýndan bazýlarýnýn da desteðini alan

Hazarlar, Sübeyt’i aðýr bir yenilgiye uðratmýþlardý. Bu yenilgi üzerine Yezid, komutan Sübeyt’i azarlayarak, yenilginin sebebini soruþturmuþtur.66

Yezid öyle anlaþýlýyor ki bu konuya çok önem vermiþ ve Sübeyt’in yenil-gisinin intikamýný almak üzere deneyimli komutan Cerrah b. Abdullah el-Hakemî’yi Ermeniye Valiliðine atayarak Hazarlarla mücadelede bizzat gö-revlendirmiþtir.67 Cerrah, Hazarlarý gafil avlayarak yenmeyi baþardý ve

Der-bend’i ele geçirdi. Hazarlar üzerine gitmeye devam eden Cerrah, Husayn kalesinden sonra, Hazarlarýn en önemli þehirlerinden olan Belencer’e kadar bir çok kale ve þehri fethetti. Cerrah, 104/722 yýlýnda önemli bir savaþ olan Belencer kuþatmasýndan da her iki tarafýn aðýr kayýplarý olmasýna karþýn zaferle döndü.68 Kýþýn yaklaþmasý ve Hazarlarýn karþý hücum hazýrlýklarý üze-60 Yakubî, II, 238; Taberî, VII, 7-8; Ýbnü’l-Esîr, IV, 358-359; Ýbni Haldun, III, 82-83; Ýbni Kesîr, IX,

229; Dahlan, II, 239-240; Hamilton, Orta Asya, 52-53; Wellhausen, 214. 61 Yýldýz, Ýslâmiyet ve Türkler, 21.

62 Yýldýz, Ýslâmiyet ve Türkler, 21; “Yezid b. Abdülmelik” Ý.A. Mad., XXIII, 410; Wellhausen, 216; Hudari, D.GÜN.B. Ý.T., II, 416. Afþina, Horasandaki Semerkant’ta bir yerleþim yeri. (Bkz. Yakut,

Mu’cemu’l-Buldan, I, 274). Fergana Maveraünnehir’de Türkistan’da geniþ bir bölge. (Bkz., Yakut, Mu’cemu’l-Buldan, IV, 287-288).

63 Hudari, D.GÜN.B. Ý.T., II, 416.

64 Yakubî, II, 243; Taberî, VI, 619; Ýbnü’l-Esîr, IV, 356. 65 Yýldýz, Ýslâmiyet ve Türkler, 26.

66 Ýbni A’sem, IV, 260; Ýbnü’l-Esîr, IV, 360; Nüveyrî, XXI, 381. 67 Ýbnü’l-Esîr, IV, 361.

68 Yakubî, II, 240-241; Taberî, VII, 14-15; Ýbni A’sem, IV, 262-263; Ýbnü’l-Esîr, IV, 361-362; Nüveyrî, XXI, 382; Ýbni Kesîr, IX, 230; Ýbni Haldun, III, 83; Dahlan, I, 242. Zehebî bu olayý Nehr-ü-Ran vakasý olarak niteliyor ve þöyle diyor, “104 yýlýnda Cerrah’ýn komutasýndaki Müslümanlarla, Ýbn

(14)

rine, Cerrah, Belencer’i terk ederek Derbend’e döndü ve Halife Yezid’den destek istedi.69

D. BÝZANS VE ANADOLU SEFERLERÝ

Emevîler döneminde, Ýslâm’ýn deðerlerini daha ileriye götürmek ve Bizans’ý doðudan sýkýþtýrmak amacýyla mevsimlik akýnlar þeklinde yapýlan fetihler, Toros daðlarýndan Kapadokya’ya uzanan hat boyunda sýnýrlý kalmýþtý.70

Bizans’a karþý geniþ çaplý askeri harekat yapýlmamakla beraber, her yaz yapýla gelen ve Ömer b. Abdülaziz döneminde kesintiye uðrayan Anadolu seferleri, Yezid b. Mühelleb isyanýnýn bastýrýlmasýnýn ardýndan yeniden baþ-ladý. Ancak bundan sonra yapýlan seferler önemli bir sonuç alýnamayan, yaðma yapýlýp terk edilen kale fetihleri olarak göze çarpmaktadýr.71

E. ENDÜLÜS VE AFRÝKA

Yezid döneminde önemli bir baþarý göremediðimiz Endülüs’te ise, Vali Semh, Ömer b. Abdüllaziz döneminde ki Preneler ötesindeki fethine devam etmek amacýndaydý. Dük Eude ile hakimiyetindeki Akitanya’nýn baþkenti Toulouse (Tuluz) önlerinde karþýlaþtý. Müslümanlar yapýlan þiddetli savaþta yenildi. (102/ 721)72

Yezid’in kýsa döneminde, Müslümanlar bazý kýsmi baþarýlarla Endülüs’te içerlere ilerlemeye devam etmiþledir. 103/722 yýlýnda Kuzey Afrika Valisi Biþr b. Safvan tarafýndan Endülüs Valiliðine getirilen Anbese b. Süheym el-Kelbî73

Gaule(Galya-Frank) topraklarýna yeniden akýnlara baþladý. Septimanya böl-gesini fethederek Ren (Rhone) nehrine kadar ulaþtý.74 Anbese, daha sonra

Liyon þehrini ele geçirmiþ Bergonya bölgesinin içlerine kadar ilerlemiþtir.75

Sözünü ettiðimiz iç karýþýklýklara Valiler de dahil, yönetimin zaaflarý ek-lenince, Yezid b. Abdülmelik döneminde dýþarýda da etkin bir varlýk

gösteri-Hakan komutasýndaki kafirler Babü’l-Ebvab yakýnlarýnda karþýlaþtý. Müslümanlar galip gelerek esirler ve ganimetler aldýlar”. (Bkz. Zehebî, Tarih, II, 12).

69 Ýbni A’sem, IV, 263; Ýbnü’l-Esîr, IV, 362; Nüveyrî, XXI, 383; Ýbni Haldun, III, 84. 70 Takkuþ, 150.

71 Uçar, Þahin, Anadolu’da Ýslâm-Bizans Mücadelesi, (Ýþaret Yayýnlarý, Ýstanbul 1990), 119; Hudari,

D.GÜN.B.Ý.T., II, 417; Yýldýz, “Yezid b. Abdülmelik” Ý.A. Mad., XXIII, 411.

72 Provençal, E. Levi, Histoire de Espagne Musulmane, (E.J. Brill, I-II, Leiden, 1950), 58; Na’na’i, Abdülmecid, Tarihu Devleti’l-Emevîyye fi’l-Endülüs, (Darün-Nehda, Beyrut, 1987), 99; Hudari,

D.GÜN.B. Ý.T., II, 417, IV, 69; Vaglari, Ýslam Tarihi Kültür ve Medeniyeti, I, 107; Hitti, III, 786;

Hasan,H.Ý., I, 405; Algül, Hüseyin, Ýslam Tarihi, (Gonca Yay., I-IV, Ýstanbul 1986), III, 48; Ülkü, Hayati, Ýslâm Tarihi, (Çile Yay., 6. Baský, Ýstanbul, 1982),432.

73 Ýbn’ül-Ýzarî, II, 27; Ýbn’ül-Kutiyye, Muhammed b. Ömer el-Kurtubî, Tarihu Ýftitahi’l-Endülüs, (thk. Abdullah Enis, Müessesetü’l-Meârif, Beyrut 1994), 80.

74 Na’na’i, 100; Hasan,H.Ý., I, 405. 75 Na’na’i, 100; Þakir, III, 349.

(15)

lememiþtir. Kýsacasý, Cerrah gibi önemli bir komutan sayesinde Maveraün-nehir’de Türkler ve Hazarlara karþý nispeten iyi sonuçlar alýnýp, bu bölgede birkaç yerleþim yerinin fethedilmesi, Anadolu’da Bizans’a karþý rutin hale gelen yaz akýnlarýnda birkaç küçük kale fethi gerçekleþtirilmesi dýþýnda önemli sayýlabilecek baþarýlar göremiyoruz.

KÜLTÜR ve SANAT A. MÝMARÎ

Ýncelediðimiz dört yýllýk Halife Yezid b. Abdülmelik döneminin mimarisinde alanýnda önemli bir deðiþiklik ve etkinlik olmadýðýný söylebiliriz. Yezid dö-nemi ileilgili, kaynaklarýmýzda sadece mimarîde deðil, kültür ve sanat ala-nanýnda da bir kaç istisna bilgi dýþýnda yeterince bilgi ulaþmamýþtýr.

Yezid b. Abdülmelik’in Sasani örneðine göre kubbeli taraçalar üzerine76

yaptýrdýðý ve zaman zaman giderek, eðlenceli günler geçirdiði77 Muvakkar

sarayý, Þam’ýn Belka nahiyesinde yer alýyordu.78,79 Bu saray hakkýnda kapýlar,

ebatlar hatta kapýlarýn üzerlerindeki süslemelere kadar detaylý bilgilere sa-hibiz.80

Araþtýrmacý antropolog Creswell, Ömer Camisi, Maþatta Sarayý ve Kas-ru’t-Tûba’nýn II. Yezid tarafýndan yaptýrýldýklarý yönündeki iddialarýn yanlýþ olduðunu bilimsel olarak ortaya koymuþtur. Örneðin Ömer Camiinde geçen 102 tarihi caminin yapým tarihi deðil, camiye Yezid döneminde eklenen minarenin tarihi olduðunu ortaya koymaktadýr.81

76 Brockelmann, 77; Barthold, Wassiliy V.- Köprülü, Fuad, Ýslam Medeniyeti Tarihi, (T.T.K. Basý-mevi, Ankara 1963), 135.

77 Creswell, A Short Account of Early Muslim Architecture, (Revised by James W. Allan, The Ameri-can University in Cairo Press, England 1989), 113. Ýsfehanî, V, 213; Yakut, Mu’cemu’l-Buldan, V, 261. Yakut el-Hamevî er-Rumî, baþka bir haberde Yezid b. Abdülmelik’in, Þam yakýnlarýndaki

Belka’da Rakîm denilen yere gittiðini belirtmektedir. (Bkz. Yakut, Mu’cemu’l-Büldân, III, 69).

Rahim denilen yerin Muvakkar Sarayý ile ayný bölgede olmasý, —isim farklýlýðý bir yana— bu iki yerin ayný yer ihtimalini düþündürmektedir.

78 Yakut, Mu’cemu’l-Büldân, V, 261. Suriye Çölünün güneybatý kesiminde Aynü’l-Temr denilen yere yakýndý. Yakut el-Hamevî er-Rumî, bu bilgiyi verdikten sonra Yezid’in Muvakkar Sarayýnda bir azatlýsýnýn da bulunduðunu aktarmaktadýr.

79 Muvakkar Sarayý ile ilgili olarak geniþ bilgi için bkz. Erkoçoðlu, Fatih, “Ýmar Faaliyetleri”, Emevîler

Dönemi Bilim, Kültür ve Sanat Hayatý, (Ed. Prof. Dr. Ýrfan Aycan), Ankara 2003, 178.

80 Creswell, K.A., Early Muslim Architecture, I-II, Oxford University Press, Oxford, 1932), I, 496-497. Bu sarayýn ortaya çýkarýlan planý için bkz. Creswell, A. Short Accaunt, 132.

81 Creswell, Early, Muslim, Architecture, II, 490, 631; A. Short Account, 131. Basra Camii ve Yezid döneminde yaptýrýlan minaresinin ayrýntýlarý için bkz. Asfour, Abdulhalim, Emevî Devrinden

Os-manlýlara Kadar Suriye Minareleri, (A. Ü. Sos. B. Enst. Ýsl. Tar. Ve San. A.B.D., Basýlmamýþ Y.

(16)

Yezid dönemi Hýristiyan kiliseleri açýsýndan farklý bir dönemdir. Çünkü II. Yezid döneminde bir taraftan Antakya’da kiliseler yaptýrýlmýþ ve açýlýþ mera-simleri düzenlenmiþ,82 diðer bir taraftan ise Yezid kendisine gelen Yahudi bir

kahinin Hýristiyan kiliselerindeki ikonalarý (canlý resimleri) kaldýrttýðý tak-dirde kýrk yýl hüküm süreceði kehaneti üzerine, Emevî Devleti sýnýrlarý içeri-sindeki bir çok kilisede bu yönde uygulamaya gitmiþ ve ikonalarýn önemli bir bölümünü 102/721’de kazýttýrmýþtýr.83

B. MUSÝKÎ ve EÐLENCE

Yezid b. Abdülmelik döneminin en canlý alanlarýndan birisi de, musikî ve eðlence alanýdýr. Ýsfehanî, Yezid’in musikîsi ve eðlence meclisleri, bu mec-lislerdeki konuþmalar, þairler, þiirler, özellikle Yezid ve iki kadýn cariye þar-kýcýsý, Habbâbe ve Sallâme ile ilgili haberlere oldukça detaylý yer vermiþ-tir.84

Yezid’in Emevî Devlet baþkanlarý içerisinde müziði çok seven ve þarkýcýlar-la çok fazþarkýcýlar-la vakit geçiren bir kiþiliði vardýr, hatta þarkýcý cariyesi Habbâbe’nin ölümü ardýndan, onun kara sevdasýna dayanamayarak öldüðü yolunda çok sayýda haber vardýr.85 Halife Yezid, döneminin diðer eðlence araçlarý olan av

partileri ve þarap içmede de kendisini göstermiþtir.86

Def baþta olmak üzere Emevîler döneminde kullanýlan müzik aletleri Yezid b. Abdülmelik döneminde de kullanýlmýþtýr. Ancak Ud’un Yezid için ayrý bir özelliði olduðu anlaþýlýyor. Kendisine Ud’dan bahsedildiðinde nasýl bir þey olduðunu merak etmiþtir. Öyle anlaþýlýyor ki, Emevîler dönemi musikî haya-týnda Ud, Yezid b. Abdülmelik döneminde kendini göstermeye baþlamýþtýr. Mes’udî’den gelen bir haberden, çok geçmeden Ud’un saray hayatýna girdi-ðini görüyoruz.87

Ömer döneminde saraydan kovulan þairler ve þarkýcýlar Yezid dönemin-de tekrar itibar bulmuþlardý. Ömer b. Abdülaziz’in þairlere yüz vermemesi-ne karþýn 88 Yezid beðendiði þiirleri ödüllendiriyordu ve bu þairler arasýnda

bir beklentiye yol açmýþtý.89

82 Hatta bir açýlýþ töreninde, rakip mezhep taraftarlarýnýn protestolarý olmuþtur. (Bkz. Arnold , 80). 83 Creswell, Early Muslim, Aarchitecture, I, 412-413; Wellhausen, 154.

84 Örnek olarak bkz. Ýsfehanî, I, 77, 252, II, 304, 338, IV, 245-248, XV, 127-130, 135, 138, XX, 340, XXI, 118.

85 Taberî, VII, 23; Aycan, Ýrfan, “Ýslam Toplumunda Eðlence Sektörünün Ortaya Çýkýþý”, (A.Ü.Ý.F. Dergisi, Sayý XXXVIII, AÜÝF Yay., Ankara 1999).180.

86 Hitti, II, 425. 87 Mes’udî, Muruc, IV, 18. 88 Zeydan, V, 277.

(17)

C. ÝLÝMLER ve EÐÝTÝM

Yezid döneminin bilimlerinin ve eðitiminin profilini çizecek önemli bilgilere sahip deðiliz. Bu konuda birkaç küçük detay dýþýnda bilgimiz yoktur. Yezid b. Abdülmelik döneminde, Ömer döneminin aksine alimlerin rahat olmadýklarý-ný Yezid’den çekindiklerini görüyoruz. Þöyle ki, Irak Valisi Ýbni Hubeyre ile dönemin önde gelen üç alimi arasýnda geçen konuþmalarda, Ýbni Hubeyre, Yezid b. Abdülmelik hakkýnda onlarýn düþüncelerini öðrenmek istemiþti. An-cak Ýbn-i Þîrin ve Þa’bî yönetimden çekindiklerinden üstü kapalý cevaplar ver-miþlerdir. Hasan-ý Basrî ise Irak Valisine Yezid hakkýndaki düþüncelerini açýkça söylemiþ, Yezid’in uygulamalarýný beðenmediðini dile getirmiþtir. Ancak onun bu eleþtirisine raðmen devlete isyan etmeyi de tasvip etmemiþ, hatta fitne çýkmamasý için isyanlara katýlmama telkinleri olmuþtur.90

Eðitim ve ilimler yönünden baktýðýmýzda, sýnýrlý bilgilerimizden Yezid’in çocuðuna özel öðretmen tuttuðunu, Kur’an ve diðer ilimlerin öðretilmesini istediðini biliyoruz.91 Baþka bir örnekten92 Yezid’in yine, Kur’anýn çocuklara

öðretilmesine önem verdiðini görüyoruz.

SONUÇ

Yezid b. Abdülmelik dönemiyle ilgili deðerlendirmelerin büyük çoðunluðu aleyhinde görülürken, lehinde az da olsa görüþler vardýr. Brockelmann gibi bazý medeniyet ve Ýslâm Tarihçileri Yezid hakkýndaki olumsuz haberlerin, Emevîler dönemini kayda geçiren, Abbasîler tarafýndan kasýtlý olarak Emevî-leri kötü gösterme çabasýnýn bir sonucu olduðunu belirtmektedirler. Hatta Brockelmann bazý uygulamalarý nedeniyle döneminin kýsalýðýna raðmen baþarýlý sayýlabileceðini belirtmektedir.93 Çaðdaþ Arap Ýslâm Tarihçilerinden

bazýlarý da Yezid’in hakkýndaki olumsuz haberlerin abartýlý olduðu üzerinde durmuþlardýr94. Belirtilen Abbasî etkeninin haberlerde abartýya neden

olabi-leceðini dikkate aldýðýmýzý belirttikten sonra, bu görüþlerini kanaatimizce yeterli bilgiyle temellendirilemediðini de eklemek istiyoruz.

Sonuç olarak, diðer devlet baþkanlarýna göre kýsa bir Halifelik dönemi olan Yezid dönemi, devletin derlenip toparlandýðý Ömer b. Abdülaziz döne-minden sonra yeniden iç karýþýklýklarýn ortaya çýktýðý, devletin zayýfladýðý, Halifenin devlet iþlerinden çok eðlenceyle meþgul olduðu bir dönemdir.

90 Belâzurî, Ensâb, VIII, 275; Mes’udî, Muruc, III, 201-202; Ýbni Asakir, XL, 376. 91 Ýbn Habib, Muhabber, 476.

92 Ýbni Zübeyr, Nesebû Kureyþ, 114;Ýbni Hazm el-Endelusî, 83. 93 Brockelmann, 75.

94 Þelebi, Ahmed, ed-Devletü’l-Emevîyye, (7. Bask., Kahire 1984) 94-95; Akîl, Nebih, Tarihu

Referanslar

Benzer Belgeler

Dinamik kesme reometresi deney sonuçlarına göre; %5 SBS modifiyeli bağlayıcının kompleks modülü saf bağlayıcının değerlerinden 0,01 Hz frekansta 15 kat, 1 Hz

İnsan yağması suçu, maddede belirtilen maksatlarla, cebir, şiddet, baskı, tehdit, kandırma, nüfuzu kötüye kullanma, kişiler üzerindeki denetim olanaklarından

Göçmenlerin Türkiye'ye yasal olmayan yollardan girmelerini veya ülkede kalmalarını bu kişilerin veya Türk vatandaşlarının yasal olmayan yollardan ülke dışına

seçim döneminde bir defa yapılır" cümlesi yerine Danışma Meclisi Anayasa Komisyonunca hazırlanan tasarıda "Ara seçim her seçim döneminde kural olarak bir

islâm hukuku da ilk önce kanun koyucunun, Cermen hukuk sis­ temleri tarafından benimsenmiş olan objektif borç anlayışım oldukça geniş bir ölçüde kabul etmesine ve

MethOds: Forty patients with type 2 diabetes mellitus allocated from October 2011 until July 2012 randomized to either treatment at home by video conferences only or the

In this session, participants voluntarily attend to share their stories, traditional tales, professional stories, personal stories, pedagogical stories, humorous stories,