• Sonuç bulunamadı

Televizyona uyarlanmış romanları ve öyküleri, oyunlarıyla tanınan Tarık Buğra:'Sanat sanat içindir'

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Televizyona uyarlanmış romanları ve öyküleri, oyunlarıyla tanınan Tarık Buğra:'Sanat sanat içindir'"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Cumhuriyet

Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Şirketi adına Nadir Sadi # Genel Yayın M üdürü: llasao C emal, Müessese Müdürü: Emine l şgklıgil, Yazı İşleri M üdürü: Okay Gönensin, $ Haber Merkezi Müdürü Yalçın Bayer, Sayfa Düzeni Yönetmeni: Ali Acar, # Temsilciler ANKARA Ahmet Tan, İZMİR: Hikmet Çeünkaya.

İç Politika: Celâl Başlangıç, Dış Haberler F/gun Bakı, Ekonomi: Cengll (Urlum, İş Sendika Şükran Ketenci, Kültür: Celal (.İster, Eğitim: Gencay Şaytan, Haber Araştırma: broei Berkan, Yurt Haberleri: Necdet Doğan, Spor Danışmanı: Abdüikadir Yucdınan, Dizi Yanlar k m tn Çalışkan, Araşürma: Şahin Alpay, Düzeltme: Abdullah Yana. # Koordinatör: Ahmet Kurulsan, # Malı İşler: Erol Krkut, # Muhasebe: Bütanı Vtoer # Bütçe-Planlama: Sevgi Osmanbeşeofciu # Reklam: Ayşe lorun, % Ek Yayınlar: Hülya Akyol # idare Hüseyin (.u m , % İşletme: Önder Çelik, t Bilgi işlem: Nail inal. 0 Personel: Sevgi Bostannoglu.

tiasan ve yayan Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. iürk Ocağı Cad. 39/41 Cağaloğlu

34334 1st PK: 246-lstanbul Tel: 512 05 05 (20 hâl), fclex: 22246 Fax: (1) 526 60 72 #

Bürolar. Ankara: Ziya Gökalp Blv İnkılap S No: 19/4, Tel: 133 11 41-47, lelex. 42344 Fax: (4) 133 05 65 # Izm ir H. Ziya Blv 1352 S.2/3, 1W: 13 12 30. Tfclex: 52359 Fax: (51) 19 53 60 • Adana: İnönü Cad 119 S. No: I Kat 1, Tel: 19 37 52 (4 hat), TMex: 62155, Fax: (71) 19 37 52

TAKVİM: 13 KASIM 1989 İmsak: 5.14 Güneş: 6.41 Öğle: 11.53 İkindi: 14.30 Akşam: 16.55 Yatsı: 18.17

Halikarnas

Balıkçısına

18

yıllık sansür

1 9 7 1 yılında yazımı tamamlanan The

Civilizations o f Western Anatolia (Batı

Anadolu Uygarlıkları) adlı kitap, Dışişleri

Bakanlığı arşivinde bulunuyor Bakanlık

Sözcüsü Murat Sungar, kitabın bastırılması

için özel bir fo n bulunmadığını söyledi.

İ D İ L G Ü R S E L

ANKARA — Cevat Şakİr Ka- baağaçlı’nm (Halikarnas Balıkçı­ sı) 1971 yılında tamamladığı kitap 18 yıldır Dışişleri Bakanlığı’nda bastırılmayı bekliyor. 1971 yılın­ da Dışişleri Bakanlığı’nca telif hakları satın alman İngilizce ya­ zılmış “ The Civilizations of Wes­ tern Anatolia” (Batı Anadolu Uy­ garlıkları) adlı kitapta Yunan uy­ garlıklarının Anadolu uygarlıkla­ rından kaynaklandığı tezinin sa­ vunulduğu öğrenildi.

Edinilen bilgiye göre 1965 yılın­ da Adalet Partisi hükümetinde Dışişleri Bakanltğı’nda görevli Mukadder Sezgin’in Cevat Şa- kir’e önerisiyle yazılan kitap, Ba- hkçı’nın hasta olması nedeniyle 1969 yılına kadar bitmedi. 1969 yılında Tanıtma Müsteşarı olan Sezgin’in önerisiyle kitabın telif hakkını Dışişleri Bakanlığı ödedi. 1969 yılında yapılan anlaşmaya göre kitabın bastırılma işlemi Tu­ rizm ve Tanıtma Bakanlığınca yapılacaktı.

I Temmuz 1971 yılında yazıl­ ması tamamlanan kitap, Dışişle­ ri Bakanlığı Kültür Dairesi’ne devredildi. 1975 yılında kitabın yabancı yayınevlerinde bastırıl­ masına karar verildi. İsviçre’de bulunan Najil yayıneviyle anlaş­ maya varıldı. Buna göre kitap ye­ di dilde basılacaktı. Ancak kita­ bı basacak olan yayınevi sahibi­ nin Kıbrıs Başkonsolosu olması üzerine, anlaşma birçok tepkiye neden oldu. Basında, kitabın Türk yayınevlerinde değil “ Maka-

rios’un konsolosu” na bastırıldı­ ğı tartışmaları yer aldı ve konuy­ la ilgili çeşitli soru önergeleri ve­ rildi. Bunun üzerine kitabın basıl­ ma anlaşması feshedilip kitap, ar­ şive gönderildi.

Kitap, 1979 yılından bu yana Dışişleri Bakanlığı arşivinde bu­ lunuyor.

Dışişleri ne diyor?___

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü

Murat Sungar kitabın ’Dışişleri

Bakanlığının görev alanına gir­ mediğini belirterek, bastırılması için de özel bir fon bulunmadığı­ nı söyledi.

Kitabın basılmasının Dışişleri Bakanlığı’nda oluşturulan komis­ yonlarda uygun bulunmadığı so­ nucuna varıldığına değinen yetki­ liler, “kitabın komisyonlarda” içerik bakımından uygun bulun­ madığı” ™ belirttiler. Dışişleri yet­ kilileri kitabın içeriği konusunda ayrıntılı bilgi veremeyeceklerini söylediler. Kitabın basılması için iki sene önce Kültür Bakanlığı’na teklif götürüldüğü, ancak sonuç çıkmadığı öğrenildi.

Cevat Şakir, Mukadder Sez- gin’e yazdığı mektupta bastı­ rılmayan kitabı hakkında şunları söylüyor:

“ Bu yazmakta olduğum kitap, altı ayın mahsûlü değil, belki bir ömür boyunun concentrationu (birikimi) dur. Bittabi kitap bası­ lınca büyük tartışma olacak A v­ rupa'da. Malum ya Avrupa’nın fossilize (gelenekselleşmiş) bir standart bilgisi var. Benim saya­ cağım gerçekler karşısında alt üst olacak. Ben tesadüfen bir Tür­ küm, çünkü Türkiye'de doğdum. Ama insan oluşum tesadüfi değil­ dir. Goril ya da kedi

doğamaz-Geleceğin

ağaçlan

aranıyor

Dış Haberler Servisi — Orman­ lar kötü durumda. Tropik bölge­ lerde ormanlar acımasızca yok edilirken kurak bölgelerde yakıt sıkıntısı, ormanların oluşmasına bile izin vermiyor. Oysa önümüz­ deki yıllarda odun ihtiyacı daha da artacak. Giderek daha çok in­ san, enerji kaynağı ve hammadde olarak oduna muhtaç olacak.

“Frankfurter Allgemeine” Ga­ zetesinde yer alan haberde, bugü­ ne dek uzmanların, ormanların iş­ letilmesi için on, hatta yüz yıllık planlar yaptıklarına dikkat çeki­ liyor. Ne de olsa bir köknarın, bir meşenin ve de bir çam ağacının is­ tenilen büyüklüğe ulaşması zaman alıyor. Ama şimdi, daha hızlı bü­ yüyen ağaç çeşitlerine ilgi giderek artıyor. Bunların bir kısmı tropik ülkelere, bir kısmı Avrupa ülkele­ rine uygun.

Tahminlere göre 2000 yılma dek yalnızca Federal Almanya’da bir ya da iki milyon hektar arazi ta­ rımsal yararlanmanın dışında ka­ lacak. Avrupa Topluluğu ülkele­ rinde ise kullanılamaz hale gelen arazinin 12-16 milyon hektarı bu­ lacağı sanılıyor. Federal Alman­ ya'da yaklaşık 500 bin hektar ara­ zide hızlı büyüyen ağaç filizlerinin ekimi yapılabileceği hesaplanıyor. Ancak bunun için toprağın belli bir kaliteye sahip olması ve trak­ törle sürülebilmesi gerekiyor. Bu arazilerde kavak ve söğüt ağaçla­ rı yetiştirilecek.

dım. Omuzlarımın üzerine bir de baş koymuşlar. Herkes kendi ba­ şının ışığında gerçekleri görmeli. Yoksa insanlığına ihanet etmiş olur.

Benim gördüğüm hakikatler bunlardır. Ben de onları yazıyo­ rum ve her gerçeğe hürmet eden AvrupalIyı (Hoşuna gitsin ya da gitmesin) gerçeği kabule zorlaya­ caktır.”

Prof. Dr. Ekrem Akurgal, Ha­ likarnas Balıkçısı’mn kitabını gör­ mediğini belirterek Dışişleri Ba­ kanlığı Kültür Dairesi yetkilileri­ ne “ Böyle bir kitabın” Türk- Yunan ilişkilerini bozabileceğini söylediğini açıkladı. Akurgal,

“ B alıkçı’nın tüm filozofların Anadolulu olduğu tezi abartma”

dedi.

Ara Güler ne diyor?

Kitabın mizanpajını yapan ve içinde 150 fotoğrafı bulunan Ara Güler de kitapla ilgili şunları söyledi:

“ Kitabın mizanpajını 3 5 x 2 7 boyutlarında yaptım. Anadolu uygarlıklarıyla ilgili 150 fotoğraf verdim. Ancak sanının başka,ör­ neği bulunmayan slaytların renk­ leri 20 yılda solmuştur.”

Televizyona uyarlanmış romanları ve öyküleri\ oyunlarıyla tanınan Tarık Buğra

‘Sanat sanat içindir’

“ Sanat sanat içindir

demek, sanatın toplumdan

kopması demek değildir.

Tam aksine, sanatın

toplum için, ancak kendi

ilkeleriyle sınırlı kaldığı

ölçüde yararlı olacağına

inanıyorum.’’

“ Kavgayı büyük çapta

Marksist kesim körükledi,

hızlandırdı. Glasnost

sanıyorum çok yararlı

olacak. Birçok dergi,

yayınevi, yazar, eleştirmen

toparlanacak. Kavga ile

sonuç alınamayacağını

anlayacaklar.”

A L P A Y K A B A C A L I

1970’lerin ikinci yarısında, beş yıl boyunca Cumhuriyet’e “ Sağ­

cı Basın Ne Diyor?” başlıklı kö­ şeyi hazırladım. Tarık Buğra,

Tercüman Gazetesi’ndeki yazıla­ rıyla 1976-77’de o köşenin konu­ ğu olurdu arasıra. Şimdi ben Ta­ rık Buğra’nın konuğuyum. Han­ gi “ kam p” ı (bu, onun kullandığı sözcük) seçmiş olursa olsun, ro ­ man ve öykümüzde yeri olan bir sanatçı o. Tartışmaya değil, yaşa­ mından önemli dilimleri ve çeşit­ li konular üzerine görüşlerini öğ­ renmeye geldim.

Nitekim, söz gelip buraya da­ yanınca, “ Bunun acısını çok

çektim” diyerek açıklamalara gi­ rişiyor, örnekler veriyor: “ Bir Kü­

çük Ağa’yı yazmışım. Sayın Ece- vit’in, yani sosyal demokrat ke­ simin dergisinde, en başarılı on

m

Tarık Buğra — Türkçe

M . 1 « .

bahtıkara bir dil.

roman arasına alınmış büyük an­ ketler sonucunda. Yok sayıyor­ lar... Üç mevsim oynanmış Ayak­ ta Durmak istiyorum adlı oyu­ num -ki Türkiye ile alakası olma­ yan, Macar İhtilali'ni anlatan bir oyundur- kafatasçı, ırkçı gibi saç­ ma sapan saldırıların hedefi ol­ muş ve yok sayılm ış... Hikâyeci­ liğimizde yeni bir merhale diye karşılanmış, Nurullah A taç’tan Mehmet Kaplan'a kadar en değer­ li kişilerce övülmüş hikâyelerim de yok... Bu beni düşündürür, üz­ mez. Türkiye için üzer.”

Sanatın, sanatçının “ bizden

-bize karşı” diye değerlendirilme­ si yüzünden çok şeyler yitirildiği- ni de öne sürüyor Tarık Buğra. Ve ekliyor: "Başarılı bir eser ne sîz­

dendir ne size karşıdır. O, kendi­ liğinden bir değerdir, bu toplu- mundur. Bu ihmal ediliyor, göz-

ardı ediliyor. 1958-59’da, sağ-sol meselesi başladığında, komünist diyorlardı bana. ’60’tan sonra bir­ denbire faşist, ırkçı, şeriatçı, ka­ fatasçı oluverdim. Ne onunla ne onunla ilgim var. Mümkün oldu­ ğu kadar dürüst olmaya çalışan, herhangi bir peşin hükme bağlan- mamaya gayret eden ve sloganları

vesi içinden bir türlü ön plana çı- karamamışsınızdır. Yıpratmışsı- mzdır.”

Ya 12 Eylül ne yönde etkiledi kültür ortamımızı? Tarık Buğra’- ya göre, “ 12 Eylül’ün sağ-sol kav­

gasını yatıştırması” önemli bir et­ ki sayılabilirse de sanat adamla­ rının, eleştirmenlerin bundan pek yararlandığı söylenemez. Onun umudu “ g la sn o sf’ta! “ Çünkü” diyor, “ Kavgayı büyük çapta

Marksist kesim körükledi, hızlan­ dırdı. Rusya’daki değişim, sanı­ yorum çok yararlı olacak. Belki izleri daha görülmüyor. Fakat birçok dergi, yayınevi, yazar, eleş­ tirmen toparlanacak. Veyahut ge­ lenler bunların düştüğü yanılgıya düşmeyecek. Kavga He sonuç alı­ namayacağım anlayacaklar, göre­ cekler.”

Tarık Buğra, “ sanat sanat

içindir” ilkesine bağlı bir yazar. Bunu şöyle açıklıyor: “ Sanat sa­

nat içindir demek, sanatın fildişi kuleye çekilmesi, toplumdan kop­ ması demek değildir. Tam aksine, ben sanatın toplum için, ancak kesinlikle küçümseyen bir yaza- kendi ilkeleriyle, kendi değer yar- rım.” gitarıyla sınırlı kaldığı ölçüde

ya-Edebiyatın, sanatın kamplara rarlı olacağına inanıyorum. Sanat bölünmüş olmasını, aynı zaman- toplum içindir sloganını politika­ da en büyük kültür sorunu olarak eılar, sanatı kendilerine bir araç görüyor. Diyor ki: “ Politikaya yapmak için çıkarmışlardır. Sa-

karşı bağımsızlığını koruyamayan natçı bağımsız kafaya sahip, hür

PO R TBE T A R I K B U Ğ R A

1955’ten beri 11 rom an

1918’de Akşehir’de doğdu. Konya Lisesi’ni bitirdi (1936). Bir süre tıp fakültesinde, bir, süre de İÜ Hukuk Fakültesi’nde okuduktan sonra öğrenimini yarıda bırakıp askere gitti. Dönüşünde birkaç yıl da İÜ Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde öğrenim gördü. İstanbul’da çeşitli gazetelerde sekreter, yayın müdürü, köşe yazarı olarak çalıştı (1951-77). Cumhuriyet’in “Yunus

Nadi Mükâfatı” yarışmasında “Oğlumuz” başlıklı öyküsüyle ikincilik aldıktan (1948) sonra bu dalda ürünler verdi, daha sonra romana geçti. Oğlumuz,

Yarın Diye Bir Şey Yoktur, İki Uydu Arasında

adlarını taşıyan kitaplarında yer alan öykülerini, daha sonra yenilerini de ekleyerek Hikâyeler başlığını taşıyan iki ciltte topladı. İlki 1955’te, sonuncusu 1989’da yayımlanan onbir romanı var:

Siyah Kehribar, Küçük Ağa, Küçük Ağa Ankara’da, İbiş’in Rüyası (TRT Başarı Ödülü, 1971),

Dönemeçte, Gençliğim Eyvah, Firavun İmanı, Yalnızlar, Yağmur Beklerken, Osmancık, Dünyanın En Pis Sokağı. Sahneye konulan beş oyunu,

Oyunlar başlığını taşıyan iki ciltte bir araya getirildi.

edebiyatların, sanatların bulundu­ ğu yerde kültür çürümeye mah­ kûmdur ve Türkiye’de kültür yok gibidir. Türkiye bir kültür sömür­ gesi olmuştur. Açın televizyonu­ nuzu, bakın yayın hayatımıza... Bu da büyük çapta politik kavga­ lar yüzünden olmuştur. Değerle­ rimizi, politik anlayışların

çerçe-Çadır kurdular — Yeşiller, termik santral yapımı tasarlanan Gencelli’de çadır kurdular ve ateş yaktılar. Gitar çalarak, şarkılar söyleyerek sabahladılar. (Fotoğraf: Cumhuriyet)

Termik santrala sazlı sözlü ‘hayır’

Yeşiller ve yöre sakinleri, termik santralın

yapımı planlanan Gencelli’ye ağaç diktiler.

Yeşiller Partisi İzmir İl Başkanı Savaş Emek,

“Ektiğimiz her ağacın ömrü 50, termik

santralların ömrü 25 y ıl” dedi.

U M I T O T A N

İZMİR — Aliağa Gencelli’de yapımı tasarlanan termik santra­ la karşı tepkilerini sürdüren Yeşil­ ler, önceki gece nöbet tuttukları santral bölgesine dün de ağaç dik­ tiler. Yeşiller Partisi İzmir İl Baş­ kam Savaş Emek, yöre halkının olayı yeni yeni kavramaya başla­ dığını ve dava açmaya hazırlan­ dıklarını belirtti.

Önceki gün İzmir’den başlayan bisikletli yürüyüşün tüm yorgun­ luğunu yaşayan sanki onlar değil­ di. Gencelli yöresindeki termik

santralın yapılacağı alana kurduk­ ları çadırlara önce eşyalarım taşı­ dılar, ardından ateşlerini yaktılar. Yeşillerle birlikte genç ve yaşlıla­ rın da bulunduğu grup, “YeşU Nö-

bet”i başlatıyorlardı. Gitarlar, saz­ lar çalınıyor, şarkılar söyleniyor, değişik sloganlar ortalığı çınlatı­ yordu:

“Biz bu dünyayı çocuklarımız­ dan ödünç aldık.”

Yeşillerin İzmir İl Başkanı Sa­

vaş Emek, çay servisini üstlenmiş, ateşin kontrolünü gençlere yükle­ mişti. Savaş Emek, günboyu yöre halkı ile yaptıkları söyleşilerden

epeyce etkilenmiş:

“Çoğunun olayın içeriğinden yeni haberi oldu. Bölgelerine bir termik santral yapılacak, burada yaşayan insanlar en son duyuyor­ lar. Birçoğu dava açacaklar. Dile­ yenlerin, dava başvurusunu YeşU- lel Partisi avukatına verebilecek­ lerini söyledik. Bu yeşil nöbet, da­ ha başlangıç. Bu yemyeşil doğayı sonuna kadar bekleyebiliriz. Biz termik santralların yalnız buraya değil, hiçbir yere yapılmamasını istiyoruz.”

Yapılması planlanan termik santralın bulunduğu yerin 100 metre kadar ilerisinde oturmakta olan Yıldız Kalender, yanında ar­ kadaşı Güler Yener ve iki kızlarıy­ la birlikte destek vermeye gelen­ lerden. “Buraya geldikten sonra

sağlığım düzeldi” diyor ve sürdü­ rüyor Yıldız Kalender:

“Buraları ölçüp biçiyorlardı. Ne olduğunu sorduğumda önemli bir şeyin olmadığını söylüyorlardı. Bir gün genç bir mühendis, ‘Tey- zeciğim, buraları Japonlara veri­ yorlar, termik santral yapılacak’

deyince dünya başıma yıkıldı. Bu güzelim denize, yeşile kıyılır mı? Tüm yöre halkının bu eylemi ya­ panlara destek olması gerekir, öyle de olacaktır.”

Müzik sesleri yükseliyor, çaylar tazeleniyor, zamanın nasıl geçtiği anlaşılmıyordu. Sabaha doğru gü­ ne dinç başlamak için biraz uyu­ mak gerektiği önerisine herkes ka­ tıldı. Ateşin kontrolü için iki kişi dışında herkes çadırlarına çekildi. Yeşil nöbetçiler, kısa bir uyku­ nun ardından, ağaç dikilecek çu­ kurların açılması için kollan sıva­ dılar. Genci yaşlısıyla yöre sakin­

leri de var güçleriyle yardıma koş­ tular. Yöreyi ilçe belediye başkan- ları ve yurttaşları, özel araçlarıy­ la ya da otobüslerle, santral böl­ gesini sanki teslim alıyorlardı. Ter­ mik santral yapılması planlanan koca araziye ardı ardına ağaçlar dikildi. Önce belediye başkanları, ardından Yeşiller ve yurttaşlar. Aliağa Belediye Başkam Hakkı

Ülkü, Aliağa’yı gözden çıkarma­ yı kafasına koyanlarla mücadele­ lerini sürdüreceklerini belirtirken Yeşiller Partisi İzmir İl Başkanı Savaş Emek, “Ektiğimiz her ağa­

cın ömrü 50, termik santralların ömrü 25 yıl” deyip ağacını diki­ yordu. Tüm kamuoyunu termik santrala karşı olmaya çağırırken şöyle diyordu Savaş Emek:

“Biz çocuklarımızın Gencelli sahillerinin tertemiz kumsalında yürümesini istiyoruz, ya siz?”

t e r m i k

s a n t r a l a

t e p k i l e r

‘Aliağa’da tarım ölecek’

İnsan Haklan Derneği ve Elektrik

Mühendisleri Odası İzmir şubeleri, yurttaşları

Gencelli’de kurulması planlanan termik

santrala karşı çıkmaya çağırdılar.

İZMİR (Cumhuriyet Ege Büro­ su) — Aliağa Gencelli’de yapımı­ na karar verilen termik santrala karşı değişik kuruluşların tepkileri sürüyor. İnsan Hakları Derneği ve Elektrik Mühendisleri Odası İz­

mir şubeleri yaptıkları açıklama­ larda herkesin sağlıklı bir çevrede yaşamaya hakkı olduğunu vurgu­ larken hükümetin aldığı bu kara­ rın faturasının halka çıkartıldığı­ nı belirttiler.

İnsan Hakları Derneği İzmir Şubesi yaptığı açıklamada herke­ si, termik santrala karşı çıkmaya çağırdı. Dernek Başkanı Alpaslan

Berktay, 19 kasımda Aliağa’da ya­ pılacak mitinge katılım için yurt­ taşları duyarlı olmaya çağırırken Aliağa Belediye Başkanı Hakkı

Ülkü, “Türkiye'nin enerji fazlası var. Buna karşın ithal kömürle ku­ rulacak santralın mantığını anla­ mak mümkün değil. Bu santral Gediz Ovası'nı tümüyle yok ede­ cek. Buradaki tarım ölecek. Ali­ ağa'ya illa bir şey yapılacaksa gö­ ğüs hastanesi kurulsun, yöre hal­ kının buna ihtiyacı var” dedi.

Elektrik Mühendisleri Odası İz­ mir Şubesi’nin açıklamasında sağ­ lıklı bir çevrede yaşamanın herke­ sin hakkı olduğu vurgulanarak şu görüşlere yer verildi.

"Gencelli yöresinde bir termik santral yapımına karar verilmiştir. Karar, termik santral yapımı ve serbest bölge kurulmasını birlik­ te tanımlamaktadır. Serbest böl­

geler kurularak, dünya ekonomik sistemiyle daha uygun entegrasyon olanakları yaratma gerekçesiyle si­ yasi iktidarlar karar almakta ve bu kararların ortaya çıkardığı ekono­ mik, sosyal ve çevreyi ilgilendiren faturalar ise halka çıkartılmakta­ dır. Bugün bu faturanın samut bir örneğiyle Aliağa’da karşı karşıya- yız. ”

Açıklamada “ Daha uzun yıllar enerji üretim fazlası olacağı bili­ nen ülkemizde neden bir termik santral yapımına karar alındı? Termik santralın teknolojisi, işlet­ mesi ve yakıtı neden tamamen dı­ şa bağımlı olarak seçildi? Resmi Gazete'de termik santralın yapımı niçin serbest bölge kurulmasıyla birlikte anıldı?” diye sorulara yer- verilerek “Kamuoyunun büyük tepkisi olacağı bilinmesine karşın başka bir yörenin değil de Aliağa- nın niçin seçildiğinin yanıtlarını bu sorularda bulabiliyoruz” denildi.

düşünen insandır; bir ideolojinin veya partinin propagandacısı de­ ğil. Ancak bu şekilde topluma ya­ rarlı olur.”

Romanını ya da öyküsünü ya­ zarken bir şeyi kanıtlamayı değil,

“ O dönemde, o şartlar içinde in­ san ların ilişk ilerin in ne olabileceğini” anlamayı ön plan­ da tuttuğunu; herkes gibi yanıl­ masının “ mümkün” olduğunu, herkese olduğu gibi kendisine de yanılma payı tanınmasını istedi­ ğini ifade ediyor ve ekliyor:

“ Bir olay bittikten, hükümler kesinleştikten sonra bunlara gö­ re yazmak çok yanıltıcıdır, kay­ bettiricidir. Hüküm kesinleşmiş, haklı haksız belli olmuş; siz hak­ sıza vuruyorsunuz, haklıyı övünü­ yorsunuz... Bu iş değildir. O olay­ lar içerisinde, o dönemde, o ko­ şullarda insanlar ne yapabilirler­ di, hangi etkenlerle sınırlıydılar, karşılarında hangi yollar vardı, bu yollar için hangi etkenler vardı? Bunları anlamaya çalışırım. Bu sanatçıyı onurlandırır, sanatçıyı sanatçı yapar, sanatçıdan bekle­ neni sağlar.”

Dil özleşmesi

Geliyoruz kaçınılmaz soruya. Tarık Buğra’nm dil özleşmesi üze­ rine görüşlerine...

On beş yıl kadar önce Cumhu­

riy etle “ en çok Türkçe kullanan yazar” olarak tanıtıldığını belir­ ten Tarık Buğra, “ Türkçe bahtı

kara bir dil” diye başlıyor söze.

“ Divan Edebiyatı ihanet etmiş, Servetifünun, Tanzimat ihanet et­ m iş... Ve çok insanı tedirgin ede­ ceğini bilerek söylüyorum, Türk Dil Kurumu ihanet etm iş... Türk­ çe, Genç Kalemler’le çok güzel bir yola girmişti. Edebiyat ve düşünce halkla bütünleşiyordu. Birdenbi­ re bir dil ırkçdığı çıktı ortaya. Çok zararlıydı, çok şeyi tahrip etti. Daha dünkü onurumuz Sait Fa- ik’i, Yahya Kemal’i okuyamaya­ cak insanlar yetişti. Beslenmeyen insanlar bir yere varamaz. Beslen­ mek, yani öz költürümüzden, öz değerlerimizden beslenmek imkâ­ nı kaldırıldı. Okunmaz hale gel­ diler. Kitap yakmanın bir başka şekli oldu b u .”

Kültür kelimeleri

“ Kültür kelimeleri” ne dokun­ manın bir cinayet olduğunu da sa­ vunuyor Tarık Buğra. “ Şehir” sözcüğünü örnek veriyor: “ Kent

dediniz, kelimeyi öldürdünüz mü Beş Şehir, Hayal Şehir, ‘Şehirler içinde Konya’dır Konya’... O gü­

zelim türküler, atasözleri ne ola­ cak? Hepsi güve yeniğine döne­ cek .”

Bu yüzden her zaman Türk Dil Kurumu’na karşı tavır aldığım be­ lirtiyor; “ Dil Kurumu bugün de

ehil ellerde değU” diyor. “ Bir der­

gi çıkarıyorlar, evlere şenlik! Ya­ zık oluyor. Dili yazarlar yapar, zenginleştirir, güzelleştirir. Ku­ ramlarla, politik etkilerle, şu ve­ ya bu yönde yorumların kavgasıy­ la dile yarar sağlanmaz. Ama ya­ zarlar da birbirine girmişse, o ko­ nuda da ümit kalm az,”

Aynı gerekçelerle “ akademi” kurulması görüşüne de karşı;

“ Akademi üyelerini kimler seçe­ cek? Mutlaka politik etkiler ola­ cak. Hâkim grup, bugün diyelim muhafazakârlar, yarın diyelim solcular olacak. Akademiyi bun­ lar kuracaklar ve hiçbir şey değiş­ meyecek. Yazarlann önünü açın, onları halkla buluşturmaya çalı­ şın, dil kendiliğinden gelişir.”

Tank Buğra’nm Cumhuriyet okurlarınca ilginç bulunacağını sandığımız görüşlerini fazlaca özetlemekten kaçınarak aktardı­ ğımız için kendisini edebiyata yö­ nelten olay ve etkenler üzerine açıklamalarına yer kalmadı. Ama birkaç cümlesini daha vermek ye­ rinde olur:

“ Emin olun. Yemin ederini. Yola çıkarken de bütün hayatım boyunca da ne şöhret için ne pa­ ra için çalıştım. Ben sadece ken­ di yapabileceğim en iyi şeyi yap­ mak için çaba harcadım. Yokluk­ lara katlandım. Birçok imkânla­ rı reddettim sırf bunun iç in ...”

Yatağan’da

sodalı su

■ YATAĞAN (A A ) —

M uğla’nın Yatağan ilçesine bağlı Bağyaka köyünde MTA tarafından yapılan araştırm a ve sondaj

çalışm aları sonucunda, Ilıca m evkiinde zengin soda kaynaklarına rastlandı. M uğla Valisi Erol Çakır, yöredeki diğer kaynaklar arasında en kaliteli ve sağlıklı suya sahip olduğu belirlenen soda kaynaklarının, il özel idaresince işletileceğini söyledi.

Zehirli m antar

uyansı_______

■ A N K A R A (A N K A ) —

Sağlık Bakanı Halil Şıvgın, geçen yıl da yine ekim- kasım aylarında ortaya çıkan ve yaklaşık 40 dolayında yurttaşın

ölüm üyle sonuçlanan zehirli m antar yenilmesi olayları konusunda yurttaşları uyardı. Halil Şıvgın, zehirli m antarlardan kaynaklanan ölüm lerin artm ası üzerine, bu olayların önünün alınması bakım ından, tüm illerdeki sağlık m üdürlüklerinin ve sağlık kuruluşlarının dikkatlerini çekti.

IP RA

toplantısı_____

■ İstanbul H aber Servisi

— Uluslararası H alkla İlişkiler Derneği’nin (IPR A ) düzenlediği toplantı ve seminerler dizisi dün başladı. E tkinliklerin ilk gününde tanışm a kokteyli ve IP R A Yönetim Kurulu Toplantısı yapıldı. Bugünkü etkinlikler içinde ise, kom ite ve konsey toplantısı, “ U yuşturuculara Karşı K arikatüristler” sergisinin açılışı, Ruhi Ayangil orkestra ve korosunun konseri ile Büyükşehir Belediye Başkam N urettin Sözen’in daveti yer alıyor.

Macaristan

Ürün Sergisi

■ İstanbul H aber Servisi

— Türkiye ile M acaristan arasındaki dostluk ve ilişkileri geliştirmek am acıyla düzenlenen M acaristan Ü rün Sergisi bugün açılacak. E tap M arm ara Oteli’ndeki TÜYAP Ticaret

M erkezi’nde h afta boyunca açık kalacak sergide, M acaristan’d a üretilen gıda m addeleri, madencilik, eczacılık, m oda ürünleri yer alacak.

5 milyar

liraya Ferrari

■ M O N TE CARLO (A A )

— M onte C arlo’da önceki gün yapılan antika otom obil müzayedesinde,

1961 model Ferrari B erlinetta 250 GT m arka bir otom obil 2.5 milyon dolarlık (yaklaşık 5 milyar Ura) rekor fiyata satıldı. Aynı müzayedede, 1959 m odel bir Berlinetta da 2.1 milyon dolara alıcı buldu. Ferrari m arka antika otolar için, bundan önce verilen en yüksek fiyat ise 2 milyon dolardı.

İzmir’de

Alman çevreci

■ İZM İR (A A ) —

F.Alman uzm an Dr. B ernhard Glaser, 16 kasım perşembe günü İzmir A lm an Kültür M erkezi’nde “K alkınm a ve Tarımsal Gelişmede Çevre P olitikaları” konulu bir konferans verecek. Alm an K ültür Merkezi M üdür- vekili M artrud Scherrer, yaptığı açıklam ada, Dr. G laser’ın özellikle çevreye ilişkin sorunlarla yakından ilgilenen bir uzm an olduğunu kaydetti.

Kayak merkezi

BozdaS______

■ Ö D EM İŞ (A A ) —

İzm ir’in Ödemiş ilçesi Bozdağ’da “ kış sporları m erkezi” kurulm ası çalışm aları sürdürülüyor. Bozdağ Belediye Başkam H alim Avcı’dan alınan bilgiye göre G ündalan bölgesinde gerçekleştirile tesisler, 8 bin metrekare bir alanı kapsayacak. A’ Ege Bölgesi’nde en fazl karın Bozdağ’a düştüğü ve uzun süre kaldığını, nedenle yörenin her tür kış sporlarına elverişli olduğunu belirterek şö; dedi: “ Yörede halen bi turistik motelimiz var. Yöreyi en iyi biçimde değerlendirm ek ve bö kayak merkezi olarak vatandaşların hizmet sunm ak için kollan f

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

1980 yılında kurulan ARNO, güçlü teknolojik alt yapısı ile dünya standartlarında üretim yapmaya devam etmektedir..

KPSS puanı ile başvuracak adaylar için Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından 10-11 Temmuz 2010 veya 09-10 Temmuz 2011 tarihinde yapılan Kamu

Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Microsoft Teams Uygulamasında İlk Defa OturumAçacak Öğrencileri İçin..

mizden hariç olduğu anlaşılamaz mı? Biz, Türkîerin fertler itibariyle yükselmesine çalışanlardanız. Bu nimet o derece çoklukla husule gelsin. Türkler durumu

SAHNE IŞIKLARI ve DİĞER ŞEYLER Yazan ve Çizen: Jean-Jacques Sempé Türkçeleştiren: Damla Kellecioğlu Karikatür / Her Yaş / Nisan 2019 Baskı Detayları: 170x220 mm, 64 sayfa,

Bütün bu oluşumlara , Kemal Tahir'in babası Tahir Bey'den geçen Şebinkarahisar lı ,has Anadolu insanı davra-. (Sayfayı çeviriniz) Son romanı "Topal İkaneV'ten

Yazan: John Wyndham Çeviri: Niran Elçi Roman / Sert kapak 200 sayfa / Nisan 2018. Triffidlerin Günü, uygarlık, insanlığın doğa karşısındaki kibirli tutumu, cinsiyet, sınıf

Yerel Mahkemece; çeki takibe koyan bankanın lehtar veya ciranta olarak çeki elinde bulundurmadığı, dolayısı ile çekin hamili olmadığı, alacaklı bankanın sadece