• Sonuç bulunamadı

Karadeniz Bölgesinde Türk İskân Metoduna Bir Örnek: Yağlıdere’de Hacı Abdullah Halife Zaviyesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Karadeniz Bölgesinde Türk İskân Metoduna Bir Örnek: Yağlıdere’de Hacı Abdullah Halife Zaviyesi"

Copied!
26
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

‹‹SSK

ÂN

N M

MEETTO

OD

DU

UN

NA

A B

B‹‹R

R Ö

ÖR

RN

NEEK

K::

Y

YA

A⁄

⁄LLIID

DEER

REE’’D

DEE H

HA

AC

CII A

AB

BD

DU

ULLLLA

AH

H H

HA

ALL‹‹FFEE Z

ZA

AV

V‹‹Y

YEESS‹‹

M

Meehhmmeett FFAATTSSAA Ö

ÖZZEETT

Hac› Abdullah Halife Zaviyesi, Giresun’un Ya¤l›dere ilçesine ba¤l› Tekke köyündedir. Yavuz Sul-tan Selim’in Trabzon Valili¤i s›ras›nda (1489-1512) annesi Gülbahar Hatun’un teflebbüsü ile kurulmufl ve yönetimi Hac› Abdullah Halife’ye b›rak›lm›flt›r.

Anadolu’nun iç kesimlerinden gelerek Çakrak-Ya¤l›dere vadisi üzerinden kuzeyde Karadeniz li-manlar›na inen ve çevre köylerin yaylalar ile organik iliflkisini sa¤layan umumi yolun üzerinde kurulan zaviyeden, günümüze cami, dergâh, ocak, misafirhane, de¤irmen ile kurucu fleyhin Tu¤lac›k köyünde-ki türbesi gelebilmifltir. F›r›n ortadan kald›r›lm›fl, caminin hemen yan›ndaköyünde-ki zaviye misafirhanesinin ye-rine ise hemflire evi yap›lm›flt›r. Zaviyenin vakfiyesi tekke fleyhlerinin son vârislerinin elinde bulunmak-tad›r.

Bu yaz›m›zda Hac› Abdullah Halife ile ilgili tevatürlere k›saca de¤indikten sonra, Tahrir Defterle-rindeki zaviye ile ilgili kay›tlar, zaviyeye ait vakfiye, zaviye yap›lar›, Gülbahar Hatun’un zaviye ile ‹lifl-kisi ve XVIII - XX. yüzy›llarda zaviyenin genel durumunu ele alaca¤›z.

A ABBSSTTRRAACCTT

The zaviye ( a small dervish lodge) of Hac› Abdullah Halife is in Tekke village of Giresun Ya¤l›de-re. It was established during the governorship of Yavuz Sultan Selim (1489-1512)by the enterprise of his mother Gülbahar Hatun and its administration was left to Hac› Abdullah Halife.

The mosque, tekke, fireplace, guest house, mill and the turbeh of the founder sheik in Tu¤lac›k vil-lage are what were left from the zaviye which was established on the public road that starts from the iner parts of Anatolia and continues over Çakrak-Ya¤l›dere valler till the Blacksea in the North and that provides the organic reliationship between thevillages and high plateaus. The bakery was collapsed and a house of nurses was built on the place where the guesthouse near the mosque was located. The chapter of the zaviye now belongs to the last inheritors of the tekke’s sheiks.

In this writing, after mentioning shortly the rumors about Hac› Abdullah Halife we will talk about the records related to the zaviye in the Registration Notebooks, charters of the zaviye, the buildings of the zaviye and about general condition of the zaviye in XVIII and XX centuries.

A

Annaahhttaarr KKeelliimmeelleerr:: Zaviye, Hac› Abdullah Halife, Ya¤l›dere. K

Keeyy WWoorrddss:: Zaviye, Hac› Abdullah Halife, Ya¤l›dere.

11.. HHaacc›› AAbbdduullllaahh HHaalliiffee ‹‹llee ‹‹llggiillii TTeevvaattüürr

Hac› Abdullah Halife’nin Horasan erenlerinden oldu¤u, bilahare Trabzon yö-resine yerleflti¤i, daha sonra da, Yavuz Sultan Selim’in annesi Gülbahar Hatun ta-raf›ndan Ya¤l›dere bölgesine irflat için gönderildi¤i ifade edilmektedir. Onunla

(2)

il-gili olarak çok say›da menk›beye yer verilmektedir. Bu menk›belerden baz›lar› flöyledir:

Birgün Hac› Abdullah Halife namaz k›lmak üzere Ya¤l›dere Camii’ne gelir. Na-maz› k›ld›rmak için imamdan izin ister, ancak imam buna müsaade etmez. Bu du-ruma k›zan Hac› Abdullah Halife, camiden ç›kar ve Ya¤l›dere ›rma¤›na yönelerek âsas›n› bu ›rma¤a vurur. Irmak yar›l›r ve ortas›nda batmadan ›slanmadan namaz›-n› eda eder. Halk onun bu kerameti karfl›s›nda hay›r dua almak için ak›n ak›n Ha-c› Abdullah Halifeye gider.1

Yavuz Sultan Selim Trabzon’da vali iken, ona hocal›k yapan Hac› Abdullah Halife, her sabah Tekke köyündeki evinden ç›kar ve ayn› günün akflam› geri gelir-mifl. Hatta, Trabzon’dan ald›¤› ekme¤in henüz so¤umad›¤› da görülürmüfl.

Hac› Abdullah Halife’nin çevre köylerden gelen talebeleri, k›fl aylar›nda mekân uzak oldu¤u için ve kar da çok ya¤d›¤› için zor durumda kal›rlarm›fl. Böyle durum-larda Hac› Abdullah Halife, geyik k›l›¤›na girer, talebelerinin önüne düflermifl. Böylece geyi¤i avlama sevdas›na düflen talebelerinin kolayca köye gelmelerini sa¤larm›fl. Tekke köye yak›nlaflt›¤›nda onlar› b›rak›p gözden kaybolurmufl. Sonra da geyi¤in arkas›ndan att›klar› oklar› herkes okunu tan›s›n als›n, diyerek onlara ge-ri vege-rirmifl.2

Hac› Abdullah Halife ve onun ad›na izafe edilen mekânlar ile ilgili çok say›da halk tevatürüne rastlamak mümkündür. Bunlar›n gerçekli¤ini de¤erlendirmek gibi bir niyetimiz yoktur. fiu kadar var ki, ayn› türden mistik anlat›mlara, baflka zaviye-ler ve onlar›n fleyhzaviye-leri ile ilgili olarak da rastlamak mümkündür. Bu durumu, o dev-rin insan›n›n muhayyilesi ile izah etmek mümkündür.

22.. TTaahhrriirr DDeefftteerrlleerriinnddee HHaacc›› AAbbdduullllaahh HHaalliiffee ZZaavviiyyeessii

Hac› Abdullah Halife zaviyesinin kuruldu¤u Ahiçukuru köyü, Osmanl› tarihin-de Trabzon Sanca¤› içintarihin-de kald›¤› için, bahsi geçen sanca¤a ait tahrir tarihin-defterleri tarihin-de bu konuya aç›kl›k getirebilecek temel vesikalardan kabul edilmifltir. Faruk Sü-mer’in Çepni ve di¤er Türk boylar› ile ilgili olan araflt›rmas›na kaynak teflkil eden 1486 tarihli Trabzon Sanca¤› Tahrir Defterine dayal› tespitler, bu konuda ulaflabi-lece¤imiz en eski bilgilerdir.3 Merhum Sümer’in, hane adlar› ve vergilerin türüne

iliflkin detay bilgilere girmeksizin nakletti¤ine göre, bahse konu vak›f içinde göste-rilmifl olan Karye-i Ahiçukuru’na iliflkin flu ifade dikkat çekicidir: “Vakf-› Tekke-i Kas›m Halife. Abdullah veled-i Kas›m Halife, mezbur tekkeye müderris ve hatip ve

(3)

imam ve müezzin olup müdâm padiflah›n devam-› devletinin duas›na meflgul ola, 11 nefer.”4

Bu transkripsiyondan anlafl›ld›¤›na göre, II. Bayezid’in hükümdarl›¤› dönemine denk gelen bu tarihlerde Ahiçukuru, Kas›m Halife zaviyesi vakf›na akar kaydedil-mifl ve köyde yaflayan 11 kifli aras›ndan baz›lar›, bu zaviyenin kapsam›nda bulu-nan medreseye müderris, baz›lar› hatip, imam ve müezzin olarak yaz›lm›fllard›r. Bu hizmetlerinden ötürü köyle ilgili vergi kayd› yap›lmam›fl, yani muaf yaz›lm›fl-lard›r. Ad›n› kuvvetle muhtemel bu Ahi zaviyesinden veya fleyhinden alan köyde, Kas›m Halife taraf›ndan bir zaviye kuruldu¤u, zaviyenin kapsam›nda bir medrese-nin ve camimedrese-nin yer ald›¤› anlafl›lmaktad›r. Kas›m Halife ile o¤lu Abdullah, birlikte zikredildiklerine göre bu tarihte Kas›m Halife hayatta olmal›d›r.5

1515 tarihli tahrir defterinde, bu konudaki bilgiler biraz daha aç›klay›c› nitelik tafl›maktad›r. Ayr›ca Ahiçukuru’na ilaveten Harava’dan da, söz konusu zaviyenin vakf› olarak bahsedilmektedir. Buna göre Harava köyünde topra¤› olan (bennak) 4 hane, 2 de hariç köyden veya fazla yer tasarruf eden (zemini) hane yaflamakta ve bunlardan al›nan 480 akçe miktar›ndaki vergi, ilgili zaviye vakf›na tahsis edilmifl gözükmektedir. Ahiçukuru köyünde 7 hane bennak, 2 hane topraks›z caba kayde-dilmifl, yetiflkin bekâr erkek vergi yükümlüsü mücerred yaz›lan olmam›flt›r. Ahiçu-kuru köyü ile ilgili olarak tahrirde yer verilen bir baflka kay›t, zaviye hakk›nda önemli bilgiler vermektedir. Söz konusu kay›t flöyledir: “Mezkûr Hac› Abdullah Halife sâlih, mütedeyyin, vâiz ve nâsih kimesne olup, mezkûr karyeyi vakfiyet üze-re tasarruf edüp, öflür ve rüsûm vermeyüp âyendeye ve üze-revendeye hizmet etdü¤ü sebepten ber karar-› sâb›k-› emr-i âli mucebince mukarrer k›l›nup öflür ve rüsûm talep olunmaya deyü defter-i cedid-i sultâniye kay›t olundu.”6

Öyle anlafl›lmaktad›r ki Hac› Abdullah Halife, yaflad›¤› Ahiçukuru köyündeki zaviye yap›lar›ndan olan camide çevreden gelen halka vaaz u nasihat etmenin ya-n›nda sahip oldu¤u züht (mütedeyyin) yaflam› ile de örnek olmaktad›r. Ayr›ca ge-len geçenlere (âyende ve revende), yolda kalm›fllara, tekkesinde kurdu¤u imarette yemek ikram edilmekte ve yatma imkân› sa¤lanmaktad›r. Bahsi geçen bu iki tah-rirde, Harava köyü halk›n›n vergiden muaf tutuldu¤u, fiehzâde Selim’in Trab-zon’da vâli iken annesi Gülbahar Hatunun bu tekkeye vak›f tahsis etti¤i ifade edil-mektedir.7

1515 y›l›nda yap›lan bu kay›tlara göre Hac› Abdullah Halife vakf›na konu olan yerler Ahiçukuru ve Harava köyleridir. Vakf›n K›z›llar ve Hisarc›k ile ilgisi hakk›n-da bu tarihte çok aç›k bilgiler yoktur. Ancak Hisarc›k ile ilgili olarak raiyyet

(4)

buyu-rulan köyün muaflar› ve müsellemleri 9 nefer, 480 hâs›l belirtildikten sonra vak›f flûd kayd› yap›lm›flt›r. K›z›llar ile ilgili olarak ise Karye-i K›z›llar, vakf-› Cami-i Efl-ter Bey an mir-i Çepniyân ifadesine yer verilmifltir.8Zaviyeden ise

bahsedilmemifl-tir. Sadece K›z›llar köyünün vergi gelirlerinin Çepni emiri Eflter Bey taraf›ndan yap-t›r›lm›fl olan camiye vakfedildi¤i ifade edilmifltir. Oysa 1530 tarihli mücmel defter-de bu konuda daha ayr›nt›l› bilgiler yer almaktad›r. Zaviye ile ilgili olarak 1530 ta-rihli kayd›n ilk k›sm› aynen flöyledir:9

Vakf -›

(Tekke-i Hac› Abdullah bin Kas›m Halife)

Karye (Ahi Çukuru vakf-› tekke-i mezkûr) -i Karye (Harava vakf-› tekke-i mezkûr) -i

Hane Hane

Bennak Caba Bennak Zemini Yuva-i bâz

7 3 4 2 1 k›t’a

Hâs›l: 630 Hâs›l: 480

“Mezkûr Hac› Abdullah Halife sâlih “Mezkûr karye, Hüdâvendigâr ve mütedeyyin ve vâiz ve nâsih Hazretleri Trabzon’da iken kimesne olup, mezkur karyeyi mezbûr Hac› Abdullah Halifenin vakfiyet üzere tasarruf eyleyip öflür zaviyesine ta’yin edip merhum ve rüsûm vermeyüp, âyende ve Sultan Bayez›d Handan hükm-ü revendeye hizmet etti¤inden ber flerif al›verilüp, hükm- âli mûcebince karar-› sâb›k emr-i Âli mucebince Defter-iCedit-i Sultâni’ye kay›t olundu muaf k›l›nup öflür ve rüsûm talep ki, öflür ve rüsûm vermeyüp âvâr›z olunmaya ve avar›z teklif olunmaya teklif olunmaya. Âyendeve revendeye deyü defter-i cedit-i Sultâniye kay›t olundu” hizmet edüp Padiflah-›

âlempe-nah›n devam-› devletine ifltigal göstere”

Mezâri’ -i Ma’a ba¤çe Mezra’a Ba¤çe k›t’a k›t’a 3 1 Cem’an

Karye Hane Zemin Yuvay Mezra’a Ba¤çe 2 Ekinlü Caba 2 1 3 1

11 3 Hâs›l:

1.440

Görüldü¤ü gibi tahririn bu k›sm›nda, 1530 y›l›nda Hac› Abdullah Halife zavi-yesi vakf›na konu olan iki köy vard›r: Bunlar as›l tekkenin merkezi olan Ahiçuku-ru ve bugün Tu¤lac›k diye an›lan Harava. AhiçukuAhiçuku-ru’nun 630 akçe vergi geliri olan 9 haneli küçük bir yerleflim alan› oldu¤u; burada yaflayanlar›n Hac› Abdullah Halife’nin yak›n akrabalar› ve zaviye hizmetkârlar› fleklinde kaydedildikleri

(5)

anla-fl›lmaktad›r. Bu yüzden tahrirde köyün tüm gelirleri Hac› Abdullah Halife vakf›na tahsis edilmifltir. Yani köyün tüm arazileri, 7 haneli Ahiçukuru köyünün sahibi olan Hac› Abdullah Halifenin vak›f malikânesi olarak yaz›lm›flt›r. Ahiçukuru’nun daha önce de Vakf-› Tekke-i Kas›m Halife fleklinde, Hac› Abdullah Halifenin ba-bas› üzerine vak›f malikânesi olarak kaydedildi¤ini biliyoruz.

Harava köyüne gelince, yöreye iliflkin ilk tahriri inceleyen Faruk Sümer, 1486 tarihli köyler içinde Harava köyünden bahsetmemifltir. Büyük ihtimalle buras› 1486 y›l›nda meskûn mahal de¤ildir. Nitekim yukar›da nakletti¤imiz tahrir kayd›n-da Harava’n›n, Yavuz Sultan Selim’in Trabzon valili¤i s›ras›nkayd›n-da, babas› II. Baye-zid’in de onay› ile Hac› Abdullah Halife zaviyesine tahsis edildi¤i ifade edilmek-tedir. Bu tarihten sonra, önceleri Kas›m Halifenin, daha sonra da Abdullah Halife-nin lideri oldu¤u kuvvetle muhtemel Ahi cemaatine mensup aileler buraya yerlefl-tirilmifllerdir.

1530 y›l›nda köylüler Padiflah›n hükm-ü flerifi gere¤i, gelen geçen yolculara ik-ramda bulunacak olan imâret hizmeti ile görevli say›larak yeni deftere (Defter-i Cedid-i Sultani) kay›t edilmifllerdir. 6 vergi mükellefi (nefer) olan bu köyde, bir de avc› kufl bak›c›s› bulunmaktad›r. Köyün vergi geliri ise 480 akçe olarak tespit edil-mifltir. Ayr›ca bu tarihte her iki köyün çevresinde Hac› Abdullah Halife vakf›na tah-sis edilmifl olan üç ekinlik (mezra), bir de bahçe vard›r. 1530 tarihli muhasebe def-terinde bahse konu tekke ile ilgili kayd›n ikinci k›sm› ise aynen flöyledir:

Vakf -› Zaviye -i

(Cami-i Eflter Bey) (Dervifl Ali b.fieyh Hüseyin ve biraderân ve veledân)

Karye -i

(K›z›llar)

“Mevlânâ Hamza Müderris-i “Mezkurlar duta geldikleri yerlere Lillah ve hatib-i cam-i K›z›llar öflür ve rüsum vire gelmeyüp Hidayetullah veled-i o, Müezzin; ellerinde hükm-ü flerif olup Mezkurlar kadimden öflür ve ber karar-› sâb›k mukarrer k›l›n›p rüsum vere gelmeyüp ber Defter-i Cedid-i Sultâniye kay›t karar-› sâb›k emr-i âli olundu.”

mucebince mukarrer k›l›n›p öflür ve rüsûm talep olunmaya ve avar›z teklif olunmaya deyu kayd olundu.”10

Yani K›z›llar köyünde bulunan Eflter Bey Camii’nin imaml›k görevine Mevlânâ Hamza; o¤lu Hidayetullah ise müezzinlik görevine bakmakla yükümlü yaz›lm›fl. Mevlânâ Hamza, müderris lâkab›yla an›ld›¤›na göre bu tarihte büyük ihtimalle K›-z›llar köyünde; bir ihtimalle de K›K›-z›llar’a yak›n olan Ahiçukuru köyündeki medre-sede hocal›k/müderrislik yapmaktad›r. Buna karfl›l›k eskiden beri ellerinde

(6)

bulu-nan yerleri tasarruf ederken vergi de ödememektedirler. Faruk Sümer, 1515 tarih-li Trabzon sanca¤› mufassal›na bakarak, Hac› Abdullah Hatarih-lifenin o¤ullar›n› Mev-lâna Hamza, Nurullah, Lutfullah ve Mustafa olarak nakleder. Demek ki, Hac› Ab-dullah Halifenin o¤lu Mevlânâ Hamza, K›z›llar köyünde imaml›k ve müderrislik, torunu Hidayetullah ise müezzinlik yapmaktad›r. Söz konusu vak›f evlâdiyet üze-re tahsis edildi¤ine göüze-re, K›z›llar köyü de bu tarihte Hac› Abdullah Halife vakf›na ba¤l›d›r. Bu durumda Harava (Tu¤lac›k), Ahiçukuru (Tekke) ve K›z›llar (Koçlu) köy-leri, en az›ndan 1530 y›l›nda bahse konu vakfa ba¤l› durumdad›rlar. Hisarc›k ile ilgili kay›tlarda ise bu konuyu netlefltirecek aç›k bir bilgi yoktur.

Öte yandan 1530 tarihli vergi defterinde Hac› Abdullah Halife Tekkesi üst bafl-l›¤› alt›nda, fieyh Hüseyin o¤lu Dervifl Ali Zaviyesi’nden bahsedilmesi ilginç bir durumdur. Bu zaviyenin Hac› Abdullah Halife Tekkesine mi ba¤l›, yoksa müstakil mi oldu¤u konusu ise çok aç›k de¤ildir.

Söz konusu vakf›n tasarruf alan›n›n daha sonraki yüzy›llarda yap›lan tahsisler ile geniflledi¤i anlafl›lmaktad›r. 1543 y›l›nda vefat etti¤i anlafl›lan11Hac› Abdullah

Halife’nin, bu tarihten sonra yerine kimlerin geçti¤i konusunda elde bulunan en somut materyal 1554 tarihli mufassal tahrir defteridir. Bu tahrir defterinde, zaviye ile ilgili önemli ayr›nt›lar bulunmaktad›r. Ya¤l›dere nahiyesine ba¤l› yaz›lm›fl olan yöredeki en önemli zaviyenin bafl›nda kimin bulundu¤u ve köyde mukim hanele-rin adlar› ve sosyal durumlar› ortaya konmaktad›r. Bahse konu tahrirden anlafl›ld›-¤› kadar›yla Hac› Abdullah Halifenin o¤ullar› Muharrem fieyh, Nurullah fieyh, Mazhar ve Münevver ad› ile an›lan kimselerdir. Bu tarihte Muharrem’in o¤ullar›n-dan olan ve amcas›n›n ad›n› tafl›yan Nurullah, zaviyede fleyhlik yapmaktad›r. Bir y›ll›k vergi gelirleri toplam› muhtelif miktarda akçe olan karye-i Harava , karye-i Hisarc›k, karye-i Ahiçukuru, mezra-i ‹rfan Çukuru, mezra-i Koz-bükü, mezra-i To-humluk ba¤çe-i n›sf-› Halil Sofu ve karye-i Uzgur gibi yerler, bu zaviyenin vakf›na gelir olarak yaz›lm›fllard›r.12 Daha önceki vergi-nüfus defterlerinde kaydedilmifl

olan ayr›cal›klar ve zaviyenin Sultan Bayez›d, Yavuz Sultan Selim ile olan iliflkile-ri bu tailiflkile-rihte de aynen tekrar edilmifltir.13

Temel görevi âyende ve revendeye hizmet oldu¤u ifade edilen Hac› Abdullah Halife zaviyesine, Yavuz Sultan Selim Trabzon’da vâli iken hükm-ü flerif ile, yâni berat vererek vak›flar tahsis edilmifl, vakf›n hukuki durumu daha sonraki tahrirler-de tahrirler-de aynen korunmufltur. Tahrirlertahrirler-de ve vakfiyetahrirler-de yer alan ifatahrirler-delere bakarak, Ha-c› Abdullah Halife zaviyesine tahsis edilen köylerin temlik vak›f statüsü tafl›d›¤›n› ileri sürmek mümkündür. Zira Osmanl› padiflahlar›n›n, taflra teflkilat›n›n toplum

(7)

ta-ban›nda yer etmesi, memleketin imar› ve flenlendirilmesinin sa¤lanabilmesi, gay-rimüslim beldelerde ‹slâm’›n yay›lmas› için, bu tür zaviyelere çiftlikler temlik etti-¤i bilinen bir konudur.14

33.. HHaacc›› AAbbdduullllaahh HHaalliiffee ZZaavviiyyeessiinnee AAiitt VVaakkffiiyyee

Hac› Abdullah Halife zaviyesi hakk›nda bize bilgi sunan temel materyallerden biri de, asl› vak›f mirasç›lar› elinde bulunan Kanuni tu¤ral› vakfiye senedidir.15

Bahse konu vakfiye yaklafl›k iki metre uzunlu¤unda ve yar›m metre eninde dövül-müfl ka¤›t16üzerine siyah ve k›rm›z› mürekkeple yaz›lm›flt›r. Vakfiye Osmanl›

ya-z› çeflitlerinden sülüs, ta’lik ve tevki’i ile yaya-z›lm›fl olup yaya-z›lar›n haricinde yer alan nak›fllar, dinî mahiyette olan vakfiye ile tam bir uyum içindedir. Ayr›ca vakfiyede alt›n yald›zla yaz›lm›fl olan Süleyman Han yaz›s› ile yevme lâ yenfe’u melün velâ benûn illâ men etallahe bi kalbin selim lafz› yaz›l› olan, ayet-i kerime yaz›s› vak-fiyeye ayr› bir özellik kazand›rmaktad›r.

Dikdörtgen biçimli besmele levhas›n›n d›fl kenar› süslü geometrik bir pervaz içine al›nm›fl bas›k alt›gen, celi sülüs besmele metni ile doldurulmufltur. Belgenin asl›, tarihî kokuyu hissettiren çok nefis renkler tafl›maktad›r. Yedi sat›rdan ibaret olan hamdele k›sm› ise 32 flual› dairesel gümüfl görünümlü bir ayna içine yerleflti-rilmifltir. Tu¤ran›n içi çiçek desenleri ile süslenmifltir. Vakfiye metninin üst k›sm›n-da, tu¤ran›n hemen alt›nda hüve hasbiyy diye bafllayan, Anadolu kazaskeri Meh-met Rumi’ye ait hafliyenin tercümesi flöyledir:

‹yiliklerine karfl›l›k beklemeyen O’nun ad›yla!

Sultan-› âzâm’›n ki, o sultan yüksek vezirler indinde ‹slam halifesi olarak flöh-ret bulmufltur. Merhum Molla Fenârî’nin zaman›ndan kalma ve fieyhülislam emin-lerinin imzalar›n› hâvi defterinde bulunan asl›nda hay›r ve ihlasla al›nan bu vesi-ka, ne eksik ne de fazlad›r. Bunu flan› yüce ve burhan› ayd›n olan Allah’›n, fakir kulu Anadolu kazaskeri Mehmet Rumi beyan etti. Emir Kitap’ta bildirildi¤i gibidir. Anadolu Vilayetine kaadi bi’l askeri Kudbiddin o¤lu Mehmet acizleri.17

Türkçe transkripsiyonunu nakletti¤imiz bu belgeden anlafl›ld›¤›na göre vakfiye-nin orijinalivakfiye-nin, 950 Zilhicce (1544 fiubat›n›n son günleri) bafllar›nda, Kazasker Mehmet Efendi taraf›ndan asl›na uygunlu¤u tasdik edilmifltir. Mutasavv›flara karfl› özel bir ilgisinin oldu¤u bilinen bu zât, Kad›zâde-i Rûmî’nin torunu ve Kutbüddin Mehmet Efendi’nin o¤ludur. Vakfiyenin yaz›ld›¤› 1544 y›l›nda o, Anadolu kazas-kerli¤i görevine bakmaktad›r. Mutasavv›flara olan yak›nl›¤›na ilaveten hay›r

(8)

yap-maya da düflkün birisidir. ‹stanbul’da yapt›rd›¤› bir mescit, bir de mektebi bulun-maktad›r. Kalem erbab› da olan bu zat, kazaskerlik görevinden bir süre sonra mü-derrislik görevine dönmüfltür.18

Zaviyenin ilk tesisinin tarihi bilinmemekle beraber, fiehzâde Selim’in Trabzon valili¤i s›ras›nda, temliklerinin ve öneminin art›r›ld›¤›,19Kanuni tu¤ral› vakfiyenin

tanzimi ise zaviyenin kuruluflundan hayli zaman sonra, 1544 y›l›nda oldu¤u anla-fl›lmaktad›r. Demek oluyor ki Hac› Abdullah Halife zaviyesi Kanuni döneminde, bölgede önemli bir dinî/sivil kurum olarak alg›lanmaktad›r.

Vakfiyenin esas k›sm›n›n d›fl›ndaki konular ile ilgili genel bilgileri sunduktan sonra, -dua ve beddua hariç-, metni tarihî önemi nedeniyle burada aktarmak ya-rarl› olacakt›r. Vakfiyede Kanuni’yi öven bölümden sonra flu ifadelere yer veril-mektedir:

Sultan o¤lu Sultan Süleyman Han’›n ninesinin tekkesi ile ilgili olup, Sultan Se-lim Han sâd›k bir niyet ile; Trabzon sanca¤›nda Kürtün kazas›n›n Ya¤l›dere nahi-yesine ba¤l› olan Hisarc›k karyesinde, rahmetli Hac› Halifenin yapt›rm›fl oldu¤u zaviyeyi fler’i olarak vakf, geçerli olarak habs ve gönül r›zas›yla sadaka edip, key-fiyeti fasih bir dille ikrar, sarih bir ifade ile takrir ve bu vakf› r›zâen kabul ve bura-da yaz›l› olan flekilde iki yönden sahih ve iki yönden fler’i olarak ve yaz›l› rivayet-ler dairesinde (Osmanl›) Sultanlar›n›n vak›f kanununa göre, onun taraf›ndan dü-zenlenmifl bulunmaktad›r. Orada, gelen ve geçen yolculara yemek verilecek; bü-yük ve küçük herkese ayn› derecede itibar ve riâyet gösterilecektir. Hiçbir yerde bu kurala ters durumlara girilmeyecektir.20

Bu ifadelere bakarak detaya iliflkin çok fazla yorum yapmak mümkün de¤ildir. Ancak yukar›da zikretti¤imiz belgelerin içeri¤ine bakt›¤›m›zda söz konusu zaviye-nin yönetimizaviye-nin, Hac› Abdullah Halifeye verildi¤i; daha önceleri Türk iskân›/kolo-nizasyonu için kurulmufl olsa bile Yavuz Sultan Selim’in valili¤i döneminde zavi-yenin misyonunun geniflletildi¤i ve giderek k›rsalda çok amaçl› hizmet veren bir kuruma dönüfltürüldü¤ü anlafl›lmaktad›r. Nitekim ilk tesis edildi¤i Ahiçukuru deni-len yerden baflka Tohumluk, Hisarc›k gibi köylerle mezra ve bahçeler tahsis edil-di¤i defterlerde ifade edilmektedir. Anlafl›lan o ki, Kanuni tu¤ral› vakfiyenin tanzi-mi, bahse konu tekkenin kuruluflundan çok sonra olmufltur. 1522 y›l›nda Tekkeye tapu tahsisi yap›lm›flt›r.21

(9)

44.. HHaacc›› AAbbdduullllaahh HHaalliiffee ZZaavviiyyeessiinnee AAiitt YYaapp››llaarr C

Caammiiii

XX. yüzy›l›n bafllar›na ait çok önemli bilgiler içeren Trabzon Vilayeti Salnâme-sinde zaviyedâr Muslihiddin ad›na izâfeten Muslihiddin Camii olarak tesmiye edi-len22Hac› Abdullah Halife Camii, zaviyenin en önemli yap›s› olarak da kabul

edi-lebilir. Söz konusu caminin kal›n tafllarla infla edilmifl olan d›fl duvar ölçüleri 12.90x9.00 metre fleklindedir. Caminin içindeki s›van›n orijinal ve üzerindeki çe-flitli bitki motifli süslemelerin ise XVIII. yüzy›la ait oldu¤u düflünülmektedir.23D›fl

s›va ve sol tarafa ilifltirilmifl olan minare kaidesi ise sonradan yap›lm›flt›r. Caminin befl büyük cam ve dört küçük mazgal olmak üzere toplam dokuz penceresi vard›r. Son cemaat yerinin kuzey duvar› sonradan yar›ya kadar y›k›larak, briketle yap›lm›fl orijinalinden farkl› iki büyük pencere ilave edilmifltir. Halk›n rivayetleri do¤ruysa, camiinin kuzeye bakan girifli sel sular›ndan kurtar›lmak için 150 y›l önce veya da-ha önceki zamanlarda yap›larak, girifl do¤u k›sma al›nm›flt›r.24Sonradan yap›lm›fl

olan son cemaat yeri ile orijinal ana k›sm› aras›ndaki kemerli kap›, 1.55X70 cm ebad›nda olup kap›dan girenlere boyun bükme zorunlulu¤u getirmektedir. Son ce-maat yerinden ç›k›lan k›sm›n› yar›ya kadar kaplayan ahflap mahfil ile yine ceviz ahflaptan imal edilmifl fakat sonradan koyu yeflil-k›rm›z› ya¤l› boya ile kaplanm›fl olan minber, daha çok XIX. yüzy›l mimari özelliklerini yans›tmaktad›r.

Camiinin içi 7.61X7.46 metre ebatlar›nda olup iki ahflap direk üzerinde genifl bir kad›n mahfili vard›r. ‹ç s›va üzerine yap›lm›fl olan orijinal çiçek motifleri, kan-diller, servi, Cennetin sekiz katman›, onu gölgeleyen Liva-i hamd ve tûba a¤ac› tas-virleri o günün inanç iklimini yans›tan önemli figürler olarak durmaktad›r. Yüzy›l-lar öncesinde camiinin ayd›nlat›lmas›na yarayan 15-40 cm ebad›ndaki 8 adet flam-dan, cami d›fl›nda baflka bir yerde muhafaza edilmektedir. Tahrirlerde Ahi Çukuru denilen co¤rafyan›n tam ortas›na konuflland›r›lm›fl olan caminin köyün mimarisini etkiledi¤ini evlerin aras›ndan camiye uzanan yollar›n birleflme noktas›ndan anla-mak mümkündür.

M Meeddrreessee

1486 tarihli tahrir defterinde Vakf-› Tekke-i Kas›m Halife. Abdullah veled-i Ka-s›m Halife. Mezbur tekkeye müderris, hatip, imam ve müezzin olup müdâm padi-flah›n devam-› devlet duas›na meflgul ola25ifadesine yer verilmektedir. Bu da

gös-teriyor ki, 1486 y›l›nda Ahi Çukuru denilen yerde kurulmufl olan tekkede, camiden baflka bir de medrese mevcuttur. Bahse konu medresenin Cumhuriyet dönemine

(10)

kadar devam etti¤ini halk nakletmektedir.26Tek katl› olan medresenin 15X10

eba-d›ndaki binan›n sadece kuzey duvar› kalm›flt›r. TTüürrbbee

Hac› Abdullah Halifeye ve XIX. yüzy›lda yaflam›fl fleyh efendilere ait olan tür-be ve mezarlar, Tu¤lac›k köyü mezarl›¤› içinde hafif yükseltisi olan bir tepecik üzerinde kurulmufltur. Abdullah Halife Türbesi kare planl›, 3X3 ebad›nda kesme tafltan bina edilmifltir. Üzeri çat› ile kapat›lm›flt›r. Yak›n zamana kadar d›fl cephesi s›vas›z olan türbenin mimari aç›dan orijinal say›labilecek bir yan› yoktur. Kemerli bir görüntü verilerek flekillendirilmifl olan türbe kap›s› kuzeye bakmaktad›r. Türbe-nin içi güneye bakan bir mazgal pencereden ayd›nlat›lmaktad›r.

Hac› Abdullah Halife Tekkesinin tapu kayd›n›n yenilendi¤i 1522 tarihinde Ha-c› Abdullah Halife’nin hayatta oldu¤u, Arapça vakfiyenin düzenlendi¤i 1544 y›l›n-da ise vefat etmifl oldu¤u bilinmektedir. Bu durumy›l›n-da türbenin ilk hâliyle 1535-1540 y›llar› aras›nda yap›lm›fl olmas› gerekir.27Sonraki y›llarda yap›lan

tamiratla-r›n tarihleri hakk›nda ise bir bilgimiz yoktur. ‹‹mmaarreett//MMiissaaffiirrhhaannee

K›saca yoksullara yiyecek da¤›tmak üzere kurulmufl aflevi fleklinde ifade edile-bilecek28olan Hac› Abdullah Halife ‹maretinin as›l fonksiyonu, umumi yol

üzerin-de kurulmufl olmas›ndan kaynaklan›r. fiimdiki Espiye-Ya¤l›üzerin-dere-Çakrak aras›nda uzanan akarsu üzerinde hâlen varl›¤›n› koruyan köprüler, bahse konu umumi yo-lun kal›nt›lar›d›r. Tahrirlerdeki ifadesiyle, bu yolu kullanarak Karahisar-› fiarki’ye oradan da sahil limanlar›na inen veya çevre köylere gelen âyende ve revendenin konaklad›¤› yer olan Hac› Abdullah Halife zaviyesi, bu vesile ile imaret hizmetle-rini y›llarca sürdürerek, önemli bir sosyal hizmeti yerine getirmifltir.

‹maretin ilk yap›ld›¤› tarihi kesin olarak bilemiyoruz. Ancak zaviye ile ilgili olan belgelerde, gelip geçenlerin yedirilip içirilmesinden bahsedilmifl olmas›, bafl-lang›çtan itibaren imaretin var oldu¤unu bize göstermektedir. Bu gün köy halk›n›n misafirhane olarak tesmiye etti¤i yap›n›n, üzerinde bir tarih olmamas›na ra¤men, XIX. yüzy›l sivil mimarisine ait bir eser oldu¤u anlafl›lmaktad›r. ‹ki katl› olarak ya-p›lm›fl olan imaret binas›n›n birinci kat› hayvanlar için kal›n kesme tafltan yap›la-rak düzenlenmifltir. ‹kinci kat as›l imaret ve misafirhane k›sm›n› oluflturmaktad›r. Binan›n bat› cephesinin duvarlar› ile salonun ahflap duvarlar›n›n aras›nda ›s› yal›-t›m›n› sa¤lamak için dolgu malzemesi olarak talafl ve yonga kullan›lm›flt›r. Tafl

(11)

du-varlar› hat›ll› ve iç bölmeleri ba¤dadi olan binan›n giriflinden dar bir koridora aç›-lan üç oda ve bir tuvalet yer almaktad›r. Bina içindeki odalar›n zemini ve tavanla-r› tahta ile döflenmifltir. Her odada ›s›nma ve piflirme amaçl› olarak kullan›lan bi-rer ocakl›k ve ocakl›klar›n yan›nda yer alan iki küçük dolap, o devirlerin ev içi dü-zene¤i konusunda önemli ip uçlar› vermektedir.

Bina içindeki odalar›n her biri, içinde bulundurduklar› ihtiyaç elemanlar› ile ayr› birer ev niteli¤indedirler. Tamamen o günün yaflam tarz›na göre tertiplenmifl olan odalar, içteki elemanlar›n yerlefltirilmesi aç›s›ndan uyumlu bir düzene sahip-tirler. Odalarda yer alan seki, ocakl›k, raf gibi unsurlar geleneksel Türk evi mode-lini yans›tmaktad›r. Binan›n güneydo¤usundaki odada yer alan pencerenin yerin-de daha önceyerin-den ocak bulundu¤u anlafl›lmaktad›r. Üzerinyerin-de oturmak ve yatmak için yap›lm›fl olan ahflap sekilerden sadece kuzey odadaki günümüze ulaflm›fl, di-¤erleri köy okulu olarak kullan›ld›¤› s›rada kald›r›lm›fl olmal›d›r. 1960’l› y›llara ka-dar buran›n, tarihî amac›na uygun flekilde imaret/ misafirhane olarak kullan›ld›¤› ifade edilmektedir.29

D

Dee¤¤iirrmmeenn

Bahse konu vakfa ait yap›lardan biri olan ve hâlâ faal durumdaki de¤irmen, halk›n fiimflirlik diye and›¤› Tekke-Tu¤lac›k köyleri aras›ndaki mevkide bir vadi içinde bulunmaktad›r. De¤irmen yap›ld›ktan sonra, Abdullah Halife’nin kerame-tiyle, suyun flimflir a¤açlar›n›n dibinden f›flk›rd›¤› yolundaki tevatürü, hakl› ç›kara-cak nitelikte anaç olu¤un iki önemli su kayna¤›na ba¤land›¤› görülür.30

Yapt›¤›m›z saha çal›flmalar› s›ras›nda, de¤irmenin ilk yap›lan mekânda hâ-len faal oldu¤unu müflahede ettik. 5.10X5.80 metre ebatlar›nda olan de¤irme-nin kap›s›, önceleri kuzey yönünde iken 1980 y›l›nda güneydo¤u duvar›ndan aç›lm›flt›r. Güneybat› duvar› içinde klasik bir ocakl›k/tand›r mevcuttur. Bina içindeki beton zemin ile çat›daki çinko sac kaplaman›n sonradan yap›ld›¤› an-lafl›lmaktad›r.

D

Deerrggââhh--OOccaakk

Sonradan oldukça hacimsiz beton bir muhafaza ile koruma alt›na al›nm›fl olan dergâh binas› bütünüyle orijinal ahflapt›r. 1876 tarihli Trabzon Vilayeti Salnâme-sinde Tekke köyünde fieyh Hac› Abdullah hazretleri hayat›nda iskan eylemifl oldu-¤u hanesi el-an müceddeten infla olunmufl gibi mevcuttur.31ifadesine yer vererek,

(12)

kurulan tarikat zaviyeleri gibi, ancak fleyh ve yak›nlar›n›n hizmetini görecek bü-yüklükte yap›lm›flt›r.32

Dergâh›n kuruldu¤u arazi e¤imli oldu¤u için, ahflap yap› kal›n tafl duvar üzeri-ne yerlefltirilmifltir. 5.55X5.00 metre boyutlar›nda olan dergâh binas›n›n tam orta yerinde ocakl›k bulunmaktad›r. Ahflap olan üst yap› eski ve bölgenin geleneksel geçme tabir edilen tarz›yla, çevrede bulunan ve di¤er zaviye binalar›ndan ayr› özellikler tafl›maktad›r. Binan›n girifl kap›s› bat› cephesindedir. Kap›dan yukar›s›, kuzey cephesi tamam›yla tafl duvardan ibarettir. Haflim Karpuz yapt›¤› inceleme-de zaviyeinceleme-de pöstekiler, âsâlar, s›rl› seramikler, kandiller vb. tarikat eflyalar33

bulun-du¤unu ifade etmektedir. Ancak 2004 y›l›nda yapt›¤›m›z araflt›rmada, bahsedilen malzemelerden sadece âsâlar›n burada korundu¤unu müflahede ettik. Haflim Kar-puz’un makalesinde anmad›¤›, bir k›sm› k›r›k ahflap ayakl› sofra ile su testileri yi-ne bu mekânda, zaviyeye ait eflyalar aras›nda sergilenmektedir.

K

Kaall››nntt››ss›› OOllmmaayyaann YYaapp››llaarr

Yukar›da arz etti¤imiz ve hâlen faal durumda olan veya kal›nt›lar› mevcut olan yap›lardan baflka, bugün için kal›nt›s› dahi kalmam›fl baflka eserlerden de bahse-dilmektedir. Bunlardan biri, caminin güney do¤u k›sm›nda yer alan, flimdi arsas› üzerinde imam lojman›n›n bulundu¤u misafirhanedir. Halk›n ifadelerine göre Ha-c› Abdullah Halifenin yan›na gelen talebeleri ve ihvanlar› burada kal›rlarm›fl. Ya-p›, yak›n zamana kadar ayaktaym›fl, ancak sonradan y›k›lmaktan kurtulamam›fl. Ayr›ca halk›n külliye içinde varl›¤›ndan bahsetti¤i ekmek f›r›n› ve çeflmeden de eser kalmam›fl durumdad›r.34

55.. GGüüllbbaahhaarr HHaattuunn’’uunn ZZaavviiyyee iillee ‹‹lliiflflkkiissii

XVI. yüzy›l›n ikinci yar›s›nda Osmanl› saray›nda, Gülbahar Hatun ad›yla bili-nen iki Vâlide Sultan bulunmaktad›r. Bunlardan birincisi II. Bayezid’i 1448’de Di-metoka’da dünyaya getirmifl olan Fatih’in -muhtemelen cariye kökenli- eflidir;35

di-¤eri ise, konumuz olan tekke ile iliflkili görülen Yavuz Sultan Selim’in annesi Ab-dussamed k›z› Gülbahar Hatun’dur. XVI. yüzy›la ait vergi kay›tlar›nda birçok yer-de vak›f kayd› bulunan bahse konu bu hay›rsever saray han›mlar›n›n kimli¤i konu-sunda de¤iflik görüfller mevcuttur.36Trabzon’da flehir içinde kendi ad›yla an›lan ve

Yavuz Sultan Selim taraf›ndan 1505/6 y›l›nda yapt›r›lan türbedeki kitabesinde ismi an›lmam›fl, sadece Anadolu Güzeli anlam›nda banu-yu Rûm ifadesi ile ima edil-mifl37olan Yavuz Sultan Selim’in annesi Gülbahar Hatun, bahse konu Hac›

(13)

Abdul-lah Halife zaviyesi ile ilgili vakfiyede..bi-tekyeti ummi’s-sultani’l-a’zam.. fleklinde, Kanuni’nin ninesi, yani Yavuz’un annesi olarak an›lm›flt›r. Vakfiyede aç›kça ad› zikredilmemifl olsa da tekkenin, Gülbahar Hatun ad›na tesis edildi¤i, bu konuyu inceleyen uzmanlar taraf›ndan ortaya konulmufl bir durumdur.38Yavuz Sultan

Se-lim, Trabzon’dan ayr›ld›ktan ve tahta ç›kt›ktan sonra, tekkenin statüsünü Akça-abat’tan Terme’ye kadar uzanan sahada faal olan Gülbahar Hatun vakf›na ba¤la-m›fl ve muhtemelen tekkeye gelir getiren köy say›s›n› da art›rba¤la-m›flt›r.39

66.. XXVVIIIIII -- XXXX.. YYüüzzyy››llllaarrddaa HHaacc›› AAbbdduullllaahh HHaalliiffee ZZaavviiyyeessii X

XVVIIIIII.. YYüüzzyy››llddaa AAdd›› GGeeççeenn ZZaavviiyyeeddâârrllaarr

Hac› Abdullah Halife Zaviyesi’nin ve vakf›n›n, XVIII. yüzy›ldaki durumu ile il-gili ulaflabildi¤imiz en mühim kaynaklar, orijinalleri kendilerini evlad-› vâk›ftan sa-yan kiflilerin elinde bulunan Osmanl›ca fermanlar ve belgelerdir. Bu belgelerden en eskisi, 1113 (1701) senesi Rebiulevvel ay›n›n 19. günü tarihli olan›d›r. Sultan› II. Mustafa’ya ait olan fermanda, bu tarihte Trabzon livas›na ba¤l› Kürtün kazas›na tâbi Harava ve Tohumluk köylerinde, söz konusu vak›fla ilgili görevli kifli olan Mustafa’n›n vefat› nedeni ile ayn› görevin o¤luna verilmesini emreden bilgiler yer almaktad›r.40

Sultan III. Ahmet Han’a ait olan 1133 (1721) tarihli bir baflka fermandan41ise,

bahse konu köylerde zaviyeye ait sorunlar›n halledilmesi konusunda Mustafa ve ‹brahim adl› flah›slar›n flikâyetlerinin dikkate al›nmas› ve halledilmesi istenmekte-dir. Hac› Abdullah Halife tekkesinin gelip geçen yolculara imaret hizmetlerini fer-man›n yaz›ld›¤› bu y›llarda da sürdürdü¤ü; ayr›ca zaviyedarl›k görevinin Mustafa ve ‹brahim adl› iki fleyh efendinin uhdesinde oldu¤u anlafl›lmaktad›r. Bahsi geçen fermanda, bu kiflilerin babalar›ndan veya o¤ullar›ndan bahsedilmemektedir. An-cak evlâd-› vâk›ftan olduklar›ndan kuflkumuz yoktur. 1725 tarihli baflka bir belge-de zaviye fleyhlerinbelge-den olan Hasan Efendi vefat etmifl, yerine o¤ullar› Abdullah, Ali ve ‹brahim zaviyedâr olarak kaydedilmifllerdir.421740 tarihinde bahsi geçen

tek-kenin zaviyedarlar›ndan Molla Mustafa vefat etmifl, yerine o¤lu fieyh Hüseyin ge-tirilmifltir.431772 tarihli Sultan III. Mustafa’ya ait baflka bir beratta ise, Harava ve

Tohumluk köylerinde bulunan vak›f yerlerin mutasarr›flar› olan fieyh ‹brahim, fieyh Mehmet ve fieyh S›dd›k ad›ndan bahsedilmektedir. Bunlardan ilk ikisi, bahsi geçen evlâdiyet vakf›ndan kendilerine düflen hisselerini, beyan edilmeyen bir ne-denle fieyh S›dd›k’a devretmifllerdir. XVIII. yüzy›l›n son çeyre¤inde (1787) Hac› Abdullah Halife Camii’nin imam› fieyh Mehmet’in vefat etti¤ini, geride Hüseyin,

(14)

Ali, Mazhar, Feyzullah ve Mustafa adl› o¤ullar›n›n kald›¤›n› Sultan I. Abdülhamit’e ait bir fermandan anl›yoruz.44

XVIII. yüzy›la ait olan bu belgelerde küçük bir ayr›nt› dikkat çekmektedir: 1721 y›l›nda Ya¤l›dere nahiyesi Tirebolu kazas› kapsam›ndad›r. Ancak bu tarihten 4 y›l sonraya ait olan bir baflka beratta buralar yeniden Kürtün’e tâbi kaydedilmifltir. 1772 y›l›na ait beratta ise vakfa konu olan köyler, Kürtün nâm-› di¤er Tirebolu flek-linde tesmiye edilen co¤rafya içinde gösterilmifltir.

X

XIIXX..YYüüzzyy››llddaa AAdd›› GGeeççeenn ZZaavviiyyeeddaarrllaarr

XIX. yüzy›la ait belgelerde de bahse konu zaviye ile ilgili önemli ayr›nt›lar yer almaktad›r. Tirebolu fler’iyye sicillerinde, bir vak›f davas› nedeni ile fieyh Osman ve Abdullah fieyh ile o¤lu ‹brahim fieyh birlikte an›lmaktad›r.45Yüzy›l›n bafl›nda,

yani 1807 y›l›nda Harava ve Tohumlukta bulunan vakf-› evlâdiyet mutasarr›fl›¤›, Kürtün ve Tirebolu nâibli¤ine birlikte bakan Mevlânâ Seyyid Hüseyin taraf›ndan fieyh S›dd›k o¤lu fieyh Osman’a verilmifltir. 1817 tarihinde fieyh Muslihiddin, fieyh Abdullah ve fieyh Mehmet ad›n› tafl›yan evlad-› vâk›ftan kimseler, Hac› Abdullah Halife Camii’nde imaml›k ve hatiplik görevine bakmaktad›rlar. Bu tarihte Tohum-luk nâm mezrân›n muayyen s›n›r› dahilinde olan Yar›mca-kilise, Gürlek (Günlük?) ve Gerdek-hisar› denilen yerlerden elde edilen 196 akçelik has›lat da, bahse konu caminin imamet ve hitabet cihetlerine tahsis edilmifltir.46

XIX. yüzy›lda Hac› Abdullah Halife Tekkesi’nden bahseden baflka kaynaklar da bulunmaktad›r. Bunlardan 1822 tarihli Trabzon Ahkam Defterlerinde ifade edilen kay›tlar, bahsini etti¤imiz beratlar› do¤rular niteliktedir. Ahkam Defterinde yer alan ifadenin bir k›sm› flöyledir: “Kürtün kazas›nda Harava ve Tohumluk nâm ma-halde Hac› Abdullah Halife tekke ve arazi ve emlâkinde evlâdiyet ve meflrutiyet üzere n›s›f hissesine (...) mutasarr›f olan es-Seyyid es-fieyh Osman bin fieyh S›dd›k (...) karye-i Harava taht›nda muharrer Tohumluk ve Yar›mca-kilise ve Gerdek-hi-sar› ve Kör-kise, Hac› Abdullah Halife zaviyesi camiine hatip olanlara tahsis k›l›n-d›¤› Defter-i Hakânide mukayyed olma¤la...47

Görüldü¤ü gibi, Ahkam Defterindeki bu bilgilerle, zaviye mirasç›lar›n›n elinde bulunan beratlar örtüflmektedir. Hatta beratlarda bulunmayan baz› bilgiler Ahkam Defterinde yer almaktad›r. Buna göre mesela, 1822 y›l›nda Harava’da 45 nefer re-aya (vergi yükümlüsü) bulunmakta; ...mahallin taht›nda üç zemin, bir ba¤çe, bir çay›r... ile, 15 nefer reaya bulunan Tohumluk ve Yar›mca-kilise denilen mezralar-dan 1623 akçe gelir temin edilmektedir. Yine ilave bir bilgi olarak Mustafa,

(15)

Hüse-yin, ‹brahim ve Halil adl› flah›slar da fieyh S›dd›k’›n di¤er o¤ullar› olarak belirtil-mektedir.

Trabzon Ahkam Defterlerindeki bilgiler ile mutab›k olan bu belgenin içeri¤in-de ayr›ca, Tohumluk nâm mezrân›n s›n›r› dahiliniçeri¤in-de olan Yar›mca-kilise ve Kör-ki-se fleklinde iki ekinli¤inin oldu¤u da bize haber verilmektedir. 1843 tarihli Trab-zon Ahkam Defterinde yer alan bir baflka kay›tta ise Hisarc›k karyesinin bahsi ge-çen zaviye vakf›na tahsis edildi¤i ifade edilmektedir.48 Ahkam Defterlerinden ve

fermanlardan anlafl›ld›¤›na göre 1822 y›l›nda fieyh S›dd›k o¤lu fieyh Osman, zavi-yenin fleyhli¤ine; kardeflleri Mustafa, Hüseyin, ‹brahim ve Halil de, camii vakf›n tevliyet cihetine mutasarr›f kaydedilmifllerdir. Bu tarihten 21 y›l sonra yaz›lm›fl olan ahkam defterinde ise Hisarc›k karyesinde vâki Hac› Abdullah zaviyesinin za-viyedârl›¤› fieyh Hasan, fieyh Osman, ‹brahim ve fieyh Yusuf... ad›n› tafl›yan kifli-ler taraf›ndan üstlenilmifl gözükmektedir. Vak›flar Genel Müdürlü¤ü, vak›f arflivle-rinde yer alan flahsiyet kay›tlar›nda 1836 y›l›nda Tohumluk Camiinde fieyh Feyzul-lah o¤lu fieyh Hüseyin’in görev yapt›¤›; 1845 y›l›nda da, yine ayn› köyde kaim olan Hac› Abdullah Cami flerifi vakf›ndan maafl alan ‹brahim o¤lu Ali Halifenin imaml›k görevi yapt›¤› ifade edilmektedir.49

1849 y›l›na ait Tirebolu ve Kürtün kad›lar›na gönderilen bir fermanda Hisarc›k köyünde yaflayan Gorgor-o¤lu ‹stefan, Ayvaz-o¤lu ‹liya, Çoven-o¤lu Panayot ve Zurnac›-o¤lu Bana nâm zimmilerin, vak›f topraklar›n› kanun d›fl› tasarruf etmeleri-nin önüne geçilmesi istenmektedir. 1850 tarihli bir baflka beratta ise, Hisarc›k kö-yünde yaflad›klar› ifade edilen evlad-› vâk›ftan çok say›da mirasç› isim karfl›m›za ç›kmaktad›r. Söz konusu zaviyenin vak›f gayri-menkullerinden elde edilen gelirle-rin taksimini yapan bu belgede ad› geçen kiflileri flöyle zikretmek mümkündür:

● Seyyid Mehmet o¤ullar› fieyh Ali ve fieyh Abdullah,

● fieyh Abdullah’›n o¤ullar› Hasan, Halil, Mehmet, Mustafa, Hüseyin ve ‹brahim ● fieyh Mehmet o¤lu di¤er Abdullah’›n o¤ullar› ise Hüseyin ve Feyzullah ● fieyh Halil o¤lu Fazl› ve o¤lu Mehmet

● Hasan o¤lu fieyh Ömer ve o¤lu Feyzullah ● fieyh Osman o¤lu Halil

● fieyh Halil o¤lu Ahmet ● fieyh Mazhar o¤lu fieyh Ömer ● Feyzullah o¤lu fieyh Muslihiddin

(16)

Bu belgede ad› geçen kiflilerin önemli bir k›sm›n›n fleyh olarak an›lm›fl olma-s›, bunlar›n zaviyedâr oldu¤u anlam›na gelmemektedir. Zira bu tarihlerde Hac› Abdullah Halife Tekkesinin fleyhlerinin Seyyid fieyh Ali, Seyyid fieyh Mehmet ve o¤ullar› Seyyid fieyh Abdullah, Seyyid fieyh Ali oldu¤u mezar kitabelerinden an-lafl›lmaktad›r. Söz konusu zaviyede postniflinlik yapm›fl olan fleyh efendilerin mezar tafllar›n› ilk olarak Naci Yüngül incelemifltir. Bu kitabelerde yer alan ifa-deler flöyledir:

11.. fieyh Mehmet O¤lu Seyyid fieyh Abdullah’›n fiahide Kitabesi Hüve’l-Hayyü’l-Baki

Gelip kabrim ziyaret eden ihvan /Edeler fatiha ruhuma ihsan

Hac› Abdullah Halife evladlar›ndan merhum ve ma¤fur es-Seyyid efl-fieyh Abdullah Efendi ibn Mehmet ruhiyçin fatiha. Sene-1265, muharrem

22.. Seyyid fieyh Mehmet o¤lu Ali fieyhin Kitabesi Hüve’l-Bâki

El-mevt ke’sin külli nâsin flâribûn / Ve’l-kefen siyal külli nâsin lâbisûn Ve’l-cenâzetü merkel külli nâsin râkibûn / Ve’l-kabr bâl külli nâsin dâhilûn.50

Bu flahideler üzerinde, yukar›da beratlara da konu edilmifl olan dört fleyhin ad› geçmektedir. Bunlardan tarihçe en eski olan› 1265 (1848) y›l›ndan önce ya-flad›¤› anlafl›lan Mehmet o¤lu fieyh Abdullah’t›r. Ancak onunla birlikte zikredi-len babas› fieyh Mehmet’in ondan önce fleyhlik yapt›¤› anlafl›lmaktad›r. Özikredi-len fleyh Abdullah’›n yerine Ali fieyh geçmifl, ancak o da 1269 (1853) y›l›nda vefat etmifltir.51Ayr›ca Tirebolu kad› sicillerinde 1864 y›l›nda fieyh Mehmet b.

Abdul-lah ad›nda, Tekke köyünde sakin bir kifliden daha söz edilmektedir.52

X

XXX.. YYüüzzyy››llddaa AAdd›› GGeeççeenn ZZaavviiyyeeddâârrllaarr

Bahsi geçen zaviyenin geçti¤imiz yüzy›ldaki durumunu ortaya koymam›za yarayacak iki önemli belge bulunmaktad›r. Belgelerin her ikisi de Sultan V. Meh-met (Reflat) tu¤ras›n› tafl›maktad›r. 29 Nisan 1913 (1331) y›l›na ait olan bu berat-larda yer alan bilgiler flu flekilde nakledilir:

Z

Zââyyeeddâârrll››kk HHiisssseeddaarrll››¤¤››::

● Seyyid Hasan’›n zaviyedarl›k hissesinin: bunun o¤lu Abdullah’a; Seyyid Mehmet hissesinin: bunun o¤lu Kas›m ile Kas›m’›n o¤ullar› Mustafa ve Osman’a;

● fieyh Muslihiddin ile Feyzullah hisselerinin: birincisinin o¤lu Halil ile torunu Muslihiddin’e;

(17)

● Mehmet, Halil ve Hasan hisselerinin: üçüncüsünün o¤lu olan Osman’a;

● Ahmet Efendi hissesinin: bunun o¤lu Ömer ile torunlar› Hasan, Mehmet ve Ali’ye; ● Seyyid Ömer hissesinin: di¤er Hasan ile Arif ve Hüseyin Efendilere;

G

Gââllllee MMuuttaassaarrrr››ffll››¤¤›› ((TTeekkkkee GGeelliirrlleerriinnddeenn YYaarraarrllaannmmaa HHaakkkk››))::

● 1/4 hissesinin: fieyh Mustafa mahlulünden bu fleyhin Hasan, Hasan, Hüseyin ve ‹brahim adl› o¤ullar› ile Ahmet ve Halil adl› torunlar›na;

● 1/4 hissesinin mutasarr›flar› olan Osman ve S›dd›k adl› fleyhlerden fieyh Osman hissesinin: o¤ullar› Mehmet ve Genç Osman’a;

intikali hakk›ndaki evkaf mahkemesinin 24 fiaban 1330 (18 A¤ustos 1912) ta-rihli ilam› esas tutulmaktad›r.53Söz konusu bu iki berat zaviyedarl›k hisselerinin

tasdiki maksad›yla düzenlenmifltir.

Görüldü¤ü gibi, bu belgeler Hac› Abdullah Halife Zaviyesi, tarih içinde gide-rek de¤iflen sosyal ve ekonomik flartlar nedeni ile, ilk teflkili aflamas›ndaki özel-li¤inden çok uzaklaflm›fl; Sultanlar›n sa¤lad›¤› imtiyazlar›n, k›smi feodaliteye dö-nüflmesi ve imtiyaz tasarrufunun mirasç›lar aras›nda paylafl›lmas› fleklini alm›fl-t›r. Bugün bile bahsi geçen zaviyeye ait belgeler, daha çok gayri menkul ve ara-zi anlaflmazl›klar›na birer delil olarak kullan›lmaktad›r. Tarihi ve manevi de¤eri çok az insan taraf›ndan takdir edilmektedir.

G

Geenneell DDee¤¤eerrlleennddiirrmmee

Abdullah Halife zaviyesinin, tarih içinde yerine getirdi¤i misyon dikkate al›-narak çeflitli de¤erlendirmeler yap›labilir. Anadolu’nun iç kesimlerinden gelerek Çakrak-Ya¤l›dere vadisi üzerinden kuzeyde Karadeniz limanlar›na inen ve çev-re köylerin yaylalar ile organik iliflkisini sa¤layan umumi yolun üzerinde kurul-mufl olmas›, bahse konu zaviyenin önemini ortaya koyan yönlerinden biridir. Çakrak ve Ç›kr›kkap› yaylalar›ndan do¤an ve çeflitli vadilerden akan küçük akar-sularla beslenen Ya¤l›dere ›rma¤› üzerinde kurulmufl olan çok say›da tek gözlü kemer tafl köprüler, bu yolun günümüze ulaflan en somut kal›nt›lar›d›r. ‹flte Ha-c› Abdullah Halife Zaviyesi bu yol üzerinde kurulmufl; âyende ve revendeye hiz-met eden, yolcular›n konaklama, bar›nma ve hatta güvenlik sorunlar›na ço¤un-lukla çözüm üreten önemli bir sosyal dayan›flma ve güvenlik kurumu olmufltur.54

Bahse konu hizmetin yerine getirildi¤i imaret, zaman›n ve insanlar›n verdi¤i tah-ribata ra¤men bu gün hâlen ayaktad›r.

Hac› Abdullah Halife Zaviyesi’nin imâret hizmeti yan›nda üzerinde durmaya de¤er bir baflka özelli¤i de din ve e¤itim hizmetleri ile ilgili boyutudur.

(18)

Zaviye-nin din hizmetleri boyutunda günlük veya haftal›k rutin ibadetlerin ifa edildi¤i camii; baflta Tekke köyü halk› olmak üzere çevre köy ve kasabalardan gelenlere verilen e¤itim hizmetinin icra edildi¤i medrese ve her kesimden insana irflat hiz-meti götüren, onlar›n daha çok vicdani boyutunu tezyin eden tekke; ön plana ç›-kan üç temel unsur olarak karfl›m›zda durmaktad›r. Söz konusu medresenin ne zamana kadar aktif faaliyet içinde oldu¤unu bilemiyoruz, ancak erken dönem tahrir defterlerinde, bu medrese ile ilgili k›s›tl› ifadelerin oldu¤undan yukar›da bahsetmifltik. Bir irflat ve ibadet mekân› olan cami ise hâlen din hizmeti verme-ye devam etmektedir.

Ulaflabildi¤imiz tüm materyalleri inceleyerek ortaya koymaya çal›flt›¤›m›z Hac› Abdullah Halife Zaviyesi’nin, tasavvufi ekollerden hangisine ba¤l› oldu¤u konusunda kesin netice elde etmifl de¤iliz. Buna ra¤men, konu üzerine kafa yo-ran uzmanlar›n tahminlerinden hareketle belli bir kanaat oluflturmak mümkün-dür. Bahse konu zaviyenin kuruldu¤u köyün 1486 y›l›nda yap›lm›fl olan tahrir defterinde kullan›lm›fl olan ad›, bu konuda bize önemli bir aç›l›m sa¤lamaktad›r. Zira eski Türk toplumunun sosyolojik yap›s›n› bilen uzmanlar›n da ifade ettikle-ri gibi, yer/köy adlar›n›n oluflumunda afliret, topluluk , cemaat veya dince kutsal-l›¤› olan bir ö¤enin seçimi belirleyici olmufltur.55Bu yüzden Abdullah Halife’nin

babas› Kas›m Halife’nin veya onun da babas› olan fieyh efendinin ilk olarak za-viye kurdu¤u bu köyün ad›n›n Ahi-Çukuru olarak seçilmifl olmas› önem arz et-mektedir. Bu tercihi bir tesadüfe ba¤lay›p geçemeyiz. Ö. Lütfi Barkan, bahse ko-nu zaviyelerin kurucular› veyahut ad›na kurulduklar› fleyhler ve dervifller genel-likle köylerde yerleflen göçmen Türk unsurlar›n öncüleri veya kâfile flefleridir, görüflüne yer verir.56 Bu durumda Kas›m Halife ve o¤lu Hac› Abdullah Halife,

Tekkenin kuruldu¤u yere yerleflen Türk kâfilesinin fleflerindendir. Yerleflilen me-kâna afliretin ad› veya fleflerin ad› verilmemifl; kafilenin mensubu oldu¤u sûfî ak›-m›n ad›, giderek yer ad›na dönüflmüfl olmal›d›r. Ayr›ca sûfi bir cemaatin, yafla-d›¤› yere mensubu olmayafla-d›¤› meflrebin ad›n› koymas›, eflyan›n tabiat›na ayk›r› bir durumdur. Buna bakarak Hac› Abdullah Halife Zaviyesi’nin, en az›ndan, önemi-ni yitirdi¤i zamanlara kadar, bölgede etkin olmufl bir Ahi zaviyesi oldu¤u düflün-cesini ileri sürebiliriz.57

Söz konusu zaviyeye iliflkin ilk incelemeyi yapan Naci Yüngül’e göre en az›ndan XIX. yüzy›l fleyhleri Nakflibendi meflrebindendir. Gerçekten de bu yüz-y›lda Trabzon merkezli Nakfli dergâhlar›n›n oldu¤u bilinmektedir. Nitekim 1836 y›l›nda vefat etmifl olan Mevlânâ Mesut Nakflibendi’nin mezar tafl›nda

(19)

manzu-menin bir dizesinde Tarik-i Nakflibend’in rehnümâs› fiah-› Hâlid’den/ Hilâfet tâ-c›n› giymifl bir özge pâdiflaht›r bu ifadesine yer verilmifltir.58

1857 tarihli Osmanl›ca bir belgede, Nakflibendi fleyhi Abdülhamit Efendi’den bahsedilmektedir.59 Mezar tafl›ndaki ifadeden anlafl›lmaktad›r ki Trabzon

yöre-sinde Nakflibendili¤in Mevlânâ Halid-i Ba¤dadî’den gelen Halidiyye kolu yay-g›nd›r. Halidili¤in ortaya ç›k›fl› ve Anadolu’da yay›lmas› ise XIX. yüzy›la rast-lar.60Bu da demektir ki, Hac› Abdullah Halife Zaviyesi fleyhlerinin bu yüzy›ldan

önce yaflam›fl olanlar› Halidî meflrebine mensup olamazlar. O yüzden Hac› Ab-dullah Halife zaviyesine ba¤l› daha önceki y›llarda yaflam›fl fleyh efendilerin Nakflibendi olduklar›n› iddia etmek mümkün de¤ildir.

Söz konusu zaviyenin bafllang›çta sahip oldu¤u misyonu, sonraki yüzy›llarda ‹mparatorluk k›rsal›ndaki di¤er zaviyeler gibi, kaybetti¤i görülmektedir. Bu duru-mu özellikle XIX. yüzy›la ait belgelerden izlemek mümkündür. Zira bu döneme ait belgelerde geçen ifadeler, zaviyenin gâlle mutasarr›fl›¤›, yâni zaviyenin gay-ri menkullegay-ri ve onlardan elde edilen gelirlegay-rin taksimi ile ilgilidir. Söz gelifli 1846 tarihli bir kay›tta zaviyedâr fieyh Ali, Kökez (köknar) Deresi adl› bir yayla davas›nda,61taraf olarak ad› geçmektedir. Ayr›ca bu dönem fleyhleri halk

aras›n-da feoaras›n-dal bir anlam ihtiva eden a¤a san›yla an›lmaktad›r.62Bu durumun temel

nedeni, yüzy›llar içinde zaviyeleri önemsiz k›lacak flartlar›n ortaya ç›kmas›; top-lumsal hayat›n flekil de¤ifltirmesi, ticaret yollar›n›n önemini kaybetmesi ve niha-yet bu tür zaviyelerin giderek toprak a¤al›¤›na, feodalizme hizmet eden kurum-lara dönüflmesi fleklinde ifade edilebilir.

(20)

Zaviyeye Ait Vakfiye

(21)

Hac› Abdullah Halife Camii Duvar Resimleri

(22)

‹maret - Misafirhane

(23)

D

D‹‹PPNNOOTTLLAARR * Araflt›rmac›-Yazar

1 Ülkü Kara, Giresun’da Adak ‹nanc› ve Adak Yerleri (Yüksek Lisans Tezi), Ankara-1999, s.138; Ha-c› Abdullah Halifenin Yavuz Sultan Selim’in hocas› oldu¤u iddias›n› kan›tlayabilecek bir kayda he-nüz rastlayamad›k.

2 Ülkü Kara, a.g.e, s. 140

3 Bu defterin asl›n› inceleme imkân›m›z olmam›flt›r. Ancak merhum F. Sümer’in yapt›¤› incelemeye dayal› olarak yay›nlad›¤› Çepniler adl› eseri, bize bu konuda önemli ip uçlar› sa¤lam›flt›r. 4 F. Sümer, Çepniler, s. 57

5 Halk›n anlatt›klar›na göre, Kas›m Halife’nin babas›n›n ad› Abdullah’t›r. Torunlara dede ad›n›n ve-rilmesi gelene¤ine uygun düflen bu tevatürü do¤rulayacak yaz›l› bir kayna¤a ulaflabilmifl de¤iliz. Türkmen ak›nlar›n›n güney-kuzey istikâmetinden oldu¤u düflünülürse Hac› Abdullah Halife’nin ceddi fiebinkarahisar-Alucra taraflar›ndan Çakrak yaylas› üzerinden bu bölgeye gelmifl, bir nevi Uç bölgesi insanlar›d›r. Bu dönemde bölgeye fiebinkarahisar hâkimi Ahi Ayna Bey’in hakim oldu¤u bilgisi de göz önünde bulundurulmal›d›r.

6 BOA,TTD, 52, s. 716.

7 BOA,TTD, 52, s. 716; 288, s. 585-588. 8 BOA,TTD, 288, s. 585.

9 BOA,TTD. 387, s. 762. 10 BOA, TTD. 387, s. 762.

(24)

11 1876 tarihli Trabzon Vilayeti Salnâmesinde Tekke karyesinde fieyh Hac› Abdullah Hazretleri med-fun ve vefat› dokuz yüz elli senesi olup, hayat›nda iskan eylemifl oldu¤u hanesi el-ân müceddeten inflaa olunmufl gibi mevcuttur ifadesine yer verilir. bkz. TVS. C. 8, s. 306.

12 BOA, TTD. 288, s.585-588.

13 BOA, TTD. 288, s.586; Bu günkü Tekkeköyün eski ad› oldu¤unu düflündü¤ümüz Ahiçukuru, va-k›f kay›tlar›nda bazen ‹rfan Çukuru fleklinde de an›lm›flt›r. Bkz. TVB. Vak›f Fihristi, Esas No: 155/915.

14 Ö. Lütfi Barkan, T›mar, ‹A, c.12/1, s.296.

15 Hac› Abdullah Halife zaviyesine II.Bayezid’in vak›f tahsis etti¤i 1530 tarihli defterde nakledilmek-tedir. II.Bayezid tu¤ral› vakfiye, vak›f mirasç›s› köylülerin anlatt›klar›na göre köye gelen bir yüzba-fl› taraf›ndan müzeye teslim edilmek vaadiyle al›nm›fl, ancak bu k›ymetli tarihî vesika müzeye tes-lim edilmemifl kaybedilmifltir. Kanuni tu¤ral› Vak›f için bkz. BOA, EVD, dosya –1/ 23.622; Arapça olan vakfiyenin asl›n› incelemekle beraber Prof. Dr. Naci Yüngül ve Fahri Öden/Alucra taraf›ndan yap›lm›fl olan tercümelerini de ayr› ayr› dikkate ald›k.

16 Naci Yüngül, “Giresun’un Espiye ‹lçesinde Yavuz Sultan Selim’in Tesis Etti¤i Gülbahar Hatun Tek-kesi Vakf›na Ait Vesikalar›n De¤erlendirilmesi”, Vak›flar Dergisi, c. XV, Ankara-1982, s. 106; N. Yüngül, vakfiyenin ceylan derisi üzerine yaz›ld›¤›n› nakleder. Bkz. VD. C.XV, 1981, s.101. 17 N. Yüngül, a.g.m, s.102; Hac› Abdullah Halife Vakf› kayd› için bkz. Trabzon Vak›flar Bölge

Mü-dürlü¤ü, Mükerrer Fihrist Defteri, No.2274, s.26. 18 N. Yüngül, a.g.m, s.102.

19 Yukar›da ifade edildi¤i gibi, fiehzâde Selim’in Trabzon’a gelmesinden de önce 1486 y›l›nda bura-da Kas›m Halife Nam›na tesis edilmifl bir zaviye mevcuttur.

20 N. Yüngül, a.g.m, s. 104.

21 Hac› Abdullah Halife Evkaf›na dair bkz. BOA, EV. d, Dosya no 1/20099; ‹smail Bozalio¤lu, “Gire-sun’da Osmanl› Dönemine Ait Zaviyeler”, Giresun Tarih Sempozyumu, 1996, s. 393-394. 22 TVS. 1322, s.96.

23 KTÜ, Giresun Fen-Edebiyat Fakültesi Ö¤retim Eleman› Gazanfer ‹ltar ile cami ve duvarlar›na ya-p›lm›fl resimleri incelerken do¤u cephesinde dört minareli cami resmine bakarak, resimleri yapan flahs›n ‹stanbul’a gitti¤i Selâtin camilerinden birini ve barok tarz›nda yap›lm›fl süslemeleri gördü¤ü kanaatine vard›k.

24 Harun Bostanc›, Hac› Abdullah Halife Zaviyesi ve Vakf›, K.T.Ü. Giresun F.E.F. Lisans Tezi, Hazi-ran-2003/Giresun, s.46.

25 F. Sümer, Tirebolu, s.60

26 Ya¤l›dere Umutbükü köyünden As›m Çöcü (D.1893) bu medrese de e¤itim görmüfltür. 27 Haflim Karpuz, “Giresun-Espiye Gülbahar Hatun Tekkesi”, VD. c. XV, Ankara-1982, s.118 28 F. Devellio¤lu, s.517.

29 H. Karpuz, a.g.m, s.118; H. Bostanc›, s. 49-52. 30 Efsane için bkz. Harun Bostanc›, a.g. e, s. 52. 31 TVS. C. 8, s. 306.

32 H. Karpuz, a.g.m, s.118. 33 H. Karpuz, a.g.m, s.118.

34 ‹maret binas›n›n kuzeyinde yer alan metruk çeflmenin bahse konu çeflme olup olmad›¤›n› henüz do¤rulayamad›k.

35 bkz. Feridun Emecan, “Gülbahar Hatun”, D‹A, c. 14, s. 230; Y. Öztuna, Devletler ve Hanedanlar, c. 2, s.144.

36 bkz. Gültekin Oransay, Osmanl› Devletinde Kim Kimdir, Ankara-1969, s. 62.

(25)

Bkz. J.H.Mortmann, Dulkad›ro¤ullar› , ‹A, c. 3, s. 661; M. Golo¤lu, a.g.e, s. 35; Bahse konu manzum kitabe aynen flöyledir:

Çün zi dünya sü-yi ’ukba gerd rû bânuyi Rum / fiüd mukarrer taht-› huld mülket-i dayim be-rû Himmet-efl ez devlet-i fâni dünya ruh çü taft /Rû nihâd es- re’y-› âli devlet-i dayim be-rû Rahmet-i dayim be-rû nazil çû flüd ez feyz-i hak / Geflt tarih-i vefat efl (rahmet-i dayimbBe-rû)-911

38 N. Yüngül, a.g.m, s. 3-4; fiamil Horulo¤lu Tarihi Eserleri ‹le Trabzon, Ankara-1978, s. 48; M. Tay-yip Gökbilgin, XV ve XVI.as›rlarda Edirne ve Pafla Livas›, ‹stanbul-1952, s. 46.

39 Gülbahar Hatun evkaf›n›n has›lat›na dair bkz. BOA, EV.d. Dosya no 1/24303 ve 23179. 40 1113 tarihli berat›n asl›, Muzaffer Ayd›n(Tekke/Ya¤l›dere) özel koleksiyonundad›r.

41 ...Tirebolu kad›s› zide fazl›hû tevki’-i refi’-i hümâyûn vâs›l olucak; ma’lum ola ki, kaza-i mezbûre tabi Harava ve Tohumluk nâm karyelerde vâki’ zaviyelerin zaviyedarlar› olan Mustafa ve ‹brahim ve sairleri, südde-i sa’âdetime arz-› hâl edüp, ber mûceb-i flürût-› vâk›f fukaraya it’âm-› ta’âm edüp ve üzerlerine edâs› lâz›m gelen (.) tekâliflerin dahi edâ edüp;1133 tarihli bu berat›n asl›, Muzaffer Ayd›n (Tekke/Ya¤l›dere) özel koleksiyonundad›r.

42 1137 tarihli belgenin asl›, Muzaffer Ayd›n özel koleksiyonundad›r. 43 TVB, Vak›f Fihristi, esas no. 488/1143.

44 1201 tarihli berat›n asl› Muzaffer Ayd›n özel koleksiyonundad›r.

45 “Tirebolu kazas›na tâbi’ Tohumluk, fieyh Osman ve Abdullah fieyh ve o¤lu ‹brahim fieyh ile vak›f da’vâlar› olup tahflir üzre da’vâ rü’yet edüp” Bkz. TfiS, no.1, s. 14/h.

46 TVBM, flahsiyet kayd› 419/698;1222 tarihli berat›n asl› Muzaffer Ayd›n özel koleksiyonundad›r; “Kürtün Kazas›nda Harava ve Tohumluk nâm mahalde Hac› Abdullah (.) ve arazi ve emlâkinde gâllesi emlâke meflruta olup evlâdiyet ve meflrutiyet üzere n›s›f hissesi merhum fieyh Osman bin S›dd›k’›n ve n›sf-› âhar› dahi Mustafa, ‹brahim, Halil ve Hüseyin nâm kar›ndafllar›n..”

47 Trabzon Ahkam Defteri, No:4, s.80-81. 48 TAD, Defter No: 6, s.130.

49 TVB, Vak›flar Fihristi, Esas no: 419/698; Ayr›ca 488/233 numaraya da bak›labilir. Ayn› kayd›n vu-kuatlar hanesinde Molla Hüseyin, Hac› Ahmet, ‹brahim Efendi, Süleyman Efendi ve Seyyid Meh-met Hasip adlar› zikredilmifltir.

50 Hisarc›k köyündeki bu iki mezar flahidesinin yan›nda bir de Ali fieyh-zâde Ömer A¤an›n o¤lu Ali A¤an›n mezar flahidesi bulunmaktad›r. Onda da flu ifadelere yer verilir:

Dâr-› dünyada civan iken gezerdim bir zaman Nâgihân erdi ecel etti yerim ba¤-› cinan Fâni dünyada murad›m almadan terk eyledim Vâlideynim eylesinler bir zaman âh u figân

Müteveffâ Ali fieyh-zâde merhum Ömer A¤an›n mahdumu merhum ve ma¤fûr Ali A¤a ruhiyçin el fatiha. Sene 1268

51 N. Yüngül, a.g.m, s.109-110; fieyh Mehmet o¤lu Ali fieyh’in ad› Kökez (Köknar) Deresi ad›yla bi-linen bir yayla davas›nda da geçmektedir. Bkz. Trabzon fier’iyye Sicilleri, defter 1972, v. 40; Bu durum zaviyenin derebeylik düzenine dönüfltü¤ünü göstermektedir.

52 TfiS, 1806, v. 48. 53 N. Yüngül, a.g.m, s.110.

54 Söz konusu yolun kal›nt›lar›ndan bahsederken yöre halk› Umut-bükü Faik A¤alar Han›, S›n›r Ha-n›, A¤an Köprüsü, Kepeç, K›z›llar, Harava Tepesi, Gebe Kilise, Ça¤layan, Kozbükü, Akp›nar, Çak-rak, Akça-kilise, Tohumluk, Havana ve Alucra güzergah›n› tarif etmektedir.

55 Bilgehan Ats›z Gökda¤, Yer Adlar› ve Tarih, Kafal› Arma¤an›, Ankara-2002, s.199-206. 56 Ö.Lütfi Barkan, “Kolonizatör Türk Dervifller”, Vak›flar Dergisi, c.II, Ankara-1942, s.279-387. 57 Kald› ki, yukar›da al›nt› yapt›¤›m›z tahrir defterlerinde ahi lakab› ile an›lan çok say›da vergi

(26)

mükel-lefine rastlamak mümkündür. XIV. Yüzy›lda Anadolu’yu gezmifl olan ‹bn-i Battuta Sivas’ta Ahi B›-çak ve Ahi Çelebi, Erzurum’da Ahi Duman, Gümüflhane’de Ahi Mecdeddin ve Erzincan’da da Ahi Nizameddin zaviyelerinden bahsetmektedir. Ahi liderlerinin devletin görevlerini üstlendi¤ini, on-lar›n adaletli ve misafirperver yaklafl›mon-lar›na duydu¤u hayranl›¤› da katarak nakletmektedir. Bkz. ‹bn-i Battuta, Tufetü’n-Nazar fi-Garaibü’l-Emsar ve’l-Acaib’ül Esrar (Büyük Dünya Atlas›), ‹stanbul-2005, s. 214-216.

58 Mahmut Golo¤lu, a.g.e, s. 272. 59 BOA, A.MKT.UM, dosya 298/43.

60 Bkz. M. Fatsa, Tasavvuf’ta Mekki Kolu, Mavi Yay. ‹stanbul-2000. 61 TfiS, 1972, v. 40.

62 1281 (1864) tarihli Tirebolu fler’iyye sicilinde Tirebolu nahiyesine tabi Tekke karyesinde fieyh Mehmet A¤a b. Abdullah... ifadesine yer verilmektedir. Bkz. TfiS, 1806, v. 48.

Referanslar

Benzer Belgeler

içleri boş kalıpları fırlatarak, tutarak cümlelerde senden iyi hokkabazlık yapıyor delikanlı doçentlerin en cahili bile!..

ÜSTÜ AÇIK MASONLARLA ÇALIŞM AYA BA Ş­ LADIĞINDA, H ALK BİNM EKTEN ÇEKİN

Bu arada sormadı­ ğınız önemli bir soruna de­ ğinmek istiyorum: Yurdu­ muzdaki telif hakları soru­ nu bu. Yürürlükteki 30 yıl­ lık telif hakları kanunu

Ses terapisinden 3 hafta sonra yapılan spektrografik analizlerde; vokal fold hareketlerindeki periodisite- nin düzeldiği ve gürültü komponentlerinin azalarak,

In the second decade of life, young adults have endless choices, but the decisions they make depend on developing the power of the human brain to learn and reason.. Reyna, a

Henüz deney aflamas›nda olan spintronik teknolojisi, bildi¤imiz elektronik ayg›tlara göre bilgiyi daha h›zl› ve etkili biçimde depolamak ve ifllemek için,

Bu, 3,kişisel

Dönemin İstanbul Büyükşe­ hir Belediye Başkanı Dalan’ın Tarlabaşı yıkımları için 15 Nisan 1986’da gönderdiği yazı kısa ve ke­ sindir:. “ Konu: