• Sonuç bulunamadı

Günlük hatıralar...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Günlük hatıralar..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GÜNLÜK HATIRALAR...

J t 672-1673 yılları arasında İstanbul’da bulunan,

j Şark’a ait eserler vermiş, Bin Bir Gece Masalla- ■ n’nı Fransızcaya çevirmiş olan Antoine Galland, bir de İstanbul günlüğü tutmuştur. Tarih Kurumu'nun 1949'da Nahid Sırrı Örik’in çevirisinde ilk cildini ya­ yınladığı bu çok renkli, çekici günlük, kentin özellikle­ rini, töresini, yaşayışını saptar. İkinci cildin yayınlanı- şını Nahid Sırrı görememiş, bu cilt -h e r nedense- ancak 1973’te basılabilmiştir.

Galland, İstanbul'un kültür dünyasını günü günü­ ne izlemeye çalışırken, sık sık yazmalardan, tarihler­ den, yazınsal eserlerden söz açar. Sözgelimi Fars harfleriyle yazılmış Türkçe bir mesnevi görmüştür. Hüsrev’le Şirin’in aşklarını dile getiren mesnevi, min­ yatürlerle, yaldızlarla bezelidir. Aynı gün bir kitap’ daha görecektir: Kınalızade Haşan Çelebi’nin kale­ me aldığı bir yaşamöyküleri eseridir bu. Kınalızade, Kanuni’yle II. Selim zamanında yaşamış şairlerin ya­ şantıları, eserlerini, değerlerini saptamıştır. Galland: "T ü rk şairlerinin bir kataloğunu alfabe sırasıyla tertip etmiş bulunmaktadır” der.

5 Ekim 1672 tarihli günce sayfası, "E lim e Türk- lerin tarihlerine ait bazı kitaplar düştü" cümlesiyle başlar. Arka arkaya tarihler sayılacak, içeriklerinden, biçemlerinden söz açılacaktır. Benzeri örnekleri ço­ ğaltmak olası. Tarih-i Peçevi’nln "içinde bulunan başlıca şeylerin bir cedvelini ihtiva eden" bir nüshası Galland’ı ilgilendirir; bu nüshanın her yaprağı numa­ ralandırılmıştır.

Nahid Sırrı, eserlerden söz açıldıkça, çevirisini dipyazılarla besler. O gün henüz bilgilerin çoğu yitip gitmemiştir ve on yedinci yüzyılın sonundaki kültür hayatına ilişkin bilgiler devşirmek olasıdır. İstanbul’u, çok şaşırtıcı ama, on yedinci yüzyılın ortalarında, so­ nunda, üstelik bir yabancı seyyahın gözünden, o- kur-yazar bir kent olarak görürüz. Binleri devamlı e- serlerle, kitaplarla uğraşmakta; kitaplar çoğaltıl­ makta, kıymetli birer nesneymişçesine alınıp satıl­ maktadır. Galland, sık sık, sözlükler alır. Birçok söz­ lüğü olduğunu ifadesinden anlıyoruz. Üç kuruşa e- dindiği Farsça ve Türkçe bir sözlükten söz açarken, şimdiye kadar aldığı Tügat’ların en iyisi olduğunu be­ lirtiyor.

Bu, okur-yazar kentte o zamanlar toplumsal ha­ yatta çok daha bayındır bir görünüm sunmaktadır. Eylül ortasında bir şenlik gecesini anlatan Galland, Galata ile İstanbul yakasında bütün dükkânların sa­ baha kadar açık kaldığını söyler. Sokaklara minder­ ler, süslü yastıklar, göz kamaştırıcı Acem halıları atıl­ mıştır. Dört bir yan dallarla, yaldızlanmış yapraklarla bezenmiştir. İki adımda bir birçok fenerler ışıl ışıldır. Camilerin içlerine de sayısız fener yakılmıştır. Her tarafta, bütün gece boyunca, eşhasın şenlik etmek ü- zere çaldıkları çalgıların ve davulların sesleri” duyu­ lur.

Galland, işin tuhafı, öyle İstanbul hayranı da de­ ğildir. Bağnaz denebilecek bir tutumla, olayları, göz­ lemlerini, ikide birde Hıristiyanlık açısından değerlen­ dirir. Buna rağmen imparatorluk başkenti göz ka­ maştırıcı, bugünkü şehrimiz düşünülecek olursa, yü­ rek yakıcıdır.

ikinci cifdi Türkçede yirmi üç yıl sonra basılabildi- ğine bakılırsa, esere ve eserin anlattıklarına verdiği­ miz önem kendiliğinden ortaya çıkıyor. Daha acısı, Galland’ın metnini açıklayıcı bilgilerle besleyecek Nahid Sırrı Örik gibi tarih tutkunu bir edebiyat adamı­ nı bulmak bugün için olanaksızdır. İstanbul’u düşkün durumuyla gören bizler, kimbilir belki de, yazıya çizi­ ye, eserlere, kültüre değer vermeyişimizin cezasını çekiyoruz...

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Türkiye'de üzerine çok az araştırma yapılmış, örneklerinin ender görüldüğü, kaybolmaya, unutulmaya başlamış bir halk sanatı olan camaltı resimler

Bu anlam­ da sekiz yıldır bir onur yazan seçmelerini de simgesel olarak çok yerinde buluyorum ve kendimi geçen yıla eklenmiş bir halka olarak olarak görüyorum. Taha

Ayrıca birinci, ikinci ve üçüncü kuşak akım taşıyıcı yapıları ayrıntılarıyla incelenmiş buna ek olarak Elektronik Olarak Kontrol Edilebilen İkinci Kuşak

Cebeci Mahallesi sakinleri geçti ğimiz günlerde çocuklarının ağızlarına maske takarak da taş ocaklarının etkisine karşı bir gösteri yapt ı (en üstte). Kübra

Yürütme Kurulunun yarattığı bunalım veya toplumun 1960’da temsilcilerine (Temsilciler Meclisi ve T.C. Meclisi üyeleri) verdiği vekalet süresinin çoktan sona ermiş

İnsan insanı çağırıyor yasına Ağlamak ibadeti kadınlara yakışıyor Toprağın yunuşu benzemiyor insana En çok kan kokuyor Araf’ta açan çiçek Ve elbet. En çok

Hücre bölünmesi ve kontrolü ile ilişkili proteinler de meydana gelen mutasyonlar, büyüme faktörlerince aktifleştirilen birçok sinyal yolunun aşırı aktivasyonu,

Herpanjina: Koksaki virüs A4 ile ortaya çıkar, ani yüksek ateş ve boğaz ağrısını takiben ağız içinde arka tarafta çok sayıda yaygın,. ağrılı