• Sonuç bulunamadı

Yunus'un mezarı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yunus'un mezarı"

Copied!
23
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

C . H . P . M a n i s a H a l k e v i

Y a yın la rın d a n

2

(2)

C. H. P.

Manisa Halkevi

Y a yın la rın d a n

S a y ı : 1 0

M. Ç a ğ a t a y U l u ç a y

M anisa O rta Okulu T arih Ö ğretm eni

(3)

Yunus E m r e ’ nin M e z a r ı

ı

H

ayat,ı, bugüne kadar meçhul kalan büyük Türk şâiri ve filozofu Yunus Em- re'ııin edebi ve felsefî kıymeti hakkında, süz söylemek, bu bakımdan, bir ta­ kım fikirler serdederek onu mütelea e t ııı i ye çalışmak, bizi alâkadar etmez. Bu iş, edebiyatçılarla filozofları ve tarikatlar üzerinde uğı aşanları ilgiler.

Yunus Emre ne bir tar.kat tesis etmiş; ne de devlet kurmuştur. Böyle olmakla beraber, zamanının din ve devlet adamlarına nazaran, dalıa ziyade üıı kazanmış­ tır. Onun şöhretini zamanında yapması, sebebsiz değildi.

Türkler, islûmiyeti kabul ettikten sonra, hükümet ve ilim dili olarak Arap- çayı; şiir dilinde ise, Farsçavı esas dil kabul ettiler. Bu kaide, ilkmüslümaıı Türk devletlerinden tutun da, Anadolulu Selçuk il eri n e kadar, sâıî bir moda halinde geldi.

Bu dille konuşanlar ve yazanlar, ilim adamları, şâirler ve devlet adamları idi. Halk, arapça ve faısçadaıı, hiçbir şey unlamıyor; şiiılerden, kitaplardan zevk ala­ mıyordu.

Halbuki, bu sıralarda Anadolu'da yaşıyaıı halkın, bir teselliye, büyük bir kuvvete inanması; dayanması icabediyordu Çünkü, Selçuki devleti, Kösedağ mu­ harebesinden sonra, Moğolların hakimiyetini tanımış; Moğollarla Türkler, Selçuk hükümeti ile beyleri arasında mücadele başlanilş; halk, eziyet ve ıştırab içinde kıvranmak zorunda kalmıştı.

Asyada'ki siyasî karışıldılar yüzünden göçedeıı Lir çok Türk büyükleri de, Anadolu’ya gelip yerlermişler; halkın keder ve ıstıraplarını giderecek şekilde, on- ■» laıı irşada başlamışlardı.

İşte, Yunus Emre, Anudoluııun kırışıklıklar içinde çalkalardığı; halkın, ezici bir haleti ruhiye içinde yaşadığı bir zamanda doğdu. Halkın ıstıraplarına şahidoldu; İnanışlarını, ıstıraplarını, kendi özdıli ile, kendine lıâs duyuşları ile, onlara an­ lattı.

Bu kudretli kalem, yakıcı gazel ve İlâhileriyle, kısa bir zamanda, bütün Ana­ dolu'nun malı oldu. Yunus Emre, kabasaba'olduğu, şiirde ve nesirde, ifadei ıııe- ramedecek kadar zengin kelimelere malik bulunmadığı ileri sürülen Türkçeyi

(4)

hi ve gazellerinde, en güzel şekillerde kullandı. Temiz duyuşları, kuvvetli inanış­ ları ve gözyaşları ile, şiire, yeni bir ahenk verdi. Daha zamanında, yanık gazelle­ ri, içli İlâhilerde, herkesçe söylenmeğe başlandı.

Bugün bile, Anadolu'da, hangi köye giderseniz gidiniz; hangi şehre uğrarsanız uğrayınız, muhakkak surette, Yunus’un bir kaç gazelini, ilahisini, hiç olmazsa, Yunus’tan bir iki satır işitirsiniz.

Bu büyük Türk Şâir ve filozofunun, tarihimizde bir şâlıika oluşu, Tüıkçeye, Türk edebiyatına yeni bir veçhe verişi, daha kısa söylemek lâzım gelirse, helkesin malı ohışu; kütleleri peşinden sürükleyişi; onun, yattığı ve yaşadığı yerin, mu­ hakkak surette bilinmesi gerektiği fikrini, bir zaruret halinde karşımıza çıkarı­ yor.

Yunus’ıın şeyhi ile beraber yaşadığı muhiti bulamadığımız takdirde, gene Yu- nus’urı divanı eksik kalacak; gene Yunus’un hayatı halikındaki bilgilerimiz, birer rivayetten ibaret kalacaktır.

Daha önceleri, bir çok müellifle1 2 3'. Yunus Emre’nin yattığı ve yaşadığı yeri bulmıya çok uğraşmışlarsa da, yatırlarının çok oluşundan dolayı, hakiki mezarının nerede olduğunu kestirememişlerdır. Bu mesele, bu giiııe kadar da, böylece meç­ hul kalmıştır, işte biz bu araştırmamızda topladığımız bazı vesaik ve menakibi arzedecek, Yunus’un mezarı ve şeyhi ile, nerede yaşadığı meselesini, halletmiye ıığr.ışacağ ' / .

I I

Y'uınıs Emre’nin, 13. yüzyılın ikinci yarısında yaşadığını, pek uz ihtimalle kabul ediyoruz. Yunus Emre, 14. asırda yaşamış; gazel ve İlâhilerini, hu zaman da yazmış; gene bu yüzyılda ölmüştür.

Eıı eski kaynaklarımızdan olan şayan itirnad bazı metinlerden, rivayetlerdi n onun l»ıı asırda yaşadığım tesbit etmek, kolaydır.

Bütün menkıbeler, ilacı Bekt.ışı Yeli ile, Tnpduk Emre ve Yunus Emre mü­ nasebetlerinden bahsederler. Hacı Bektaşi Veli, Anadolu'ya, 680 II. - 1280/1281 M. ile geldi ve 738 H. - 1337/1338 M. tarihinde de öldü (1)

Aşık Paşa, Talihinde, Tapıluk Emre ile Yunus Emre’nin Grili n bey zamanında yaşadıklarını yazar (2)

.Ş ıkayık-ı-Numaniye müellifi de, Yunus'la şeyhinin, Yıldırım Bay azıt devrinde yaşadıklarım söylemekle (3): Yunus Emre vc Tnpduk Emre'niıı, 14. yüzyılda ya­ şadıklarını kabul ediyor.

Keza Yunus Emre, kendi divanında :

T a r i h d a h i , y e d i y i z y e d i id i ; Y u n u s c a n ı , bu y o l d a k o d u idi.

(1) — Âşık Paşa Tarihi, İstanbul tab’ı. Sf 204, (2) — Ayın eser, Sf 200.

(3) — Şekavık-ı Numaniye tercümesi, İsmail bin Halil kopyası, verak: 32.

— 3—

(5)

demekle, 14. yüzyılda yaşadığını; bizzat söylemiş bulunuyor.

Bundan başka, gene Aşık Paşa, tarihinde, Karaca Ahmet Sultan ile, Yunus Bınre nin. ayni çağda yaşadıkları yazılıdır (4). Karaca Ahmet Sultan, Saruhanoğul- ları devri meşayihinden olup, Horozköy civarında yatmaktadır 1 Muharrem, 773 M - 15 7.1371 tarihli Revak Sultan vakfiyyesindeki imzası, şöyledir: «Karaca Ah­ met bin Süleymanı Horasanı» (5), elde ettiğimiz diğer bir vakfiyyeden, Karaca Ahmet Sultan ııı, ayni asırda öldüğünü ; Horosköyünde bulunan türbesine gömül­ düğünü ve orada bir de tckyesi mevcud olduğunu; öğrenmektediz. (fi)

Aşık Paşa, Şakayık-ı Numaniye ve diğer bazı metinler ve vesikalarda, Yu- nus'uıı ve kendisi ile ilgili olanların, 14- vüzvdda yaşamış olduklarım, bu su­ retle tesbitetmiş bulunuyorvz.

Yunus'uıı hayatına ait, Divanında kullandığı tek 707 tarihinden, biz. Yunus’- un bu tarihte Tapduk Emre’ye iııtisabetıiğ/ni ve bu tarihten itibaren, kırlı sene sadakatle şeyhine hizmet ettiğini, enkuvvetli bir ihtimal olarak kabul ediyoruz. Eğer 707 tarihine, kırk seneyi ilâve edecek olursak, 747 tarihi çıkar ki, bu ta­ rihti. Osmanlı Beyliğinin başında, Orhan bey bulunmaktadır. Bu itibarla, z4sık Paşanın, Tapdıık Emre ile Yunus Emre’nin, Orhan Bey zamanında yaşadıklarını yazışının, doğru olduğu, sarih olarak, meydana çıkmış bulunuyor.

I I I

Yunus uıı şevlıı olan Tapduk Emre(7), Emre köyünde ve Kula’dıı yaptığım incelemelere göre, Horasanlıdır. Kendisi, âmâdır. O sıralarda Anadolu, Horasan" daıı gelen göçmenlerle doludur. Revak Sultan vakviyesiııin altındaki imzalar in­ celenecek olursa, oniki şahitten sekizinin, Horasanlı olduğu görülür.(8)

(4) -— Âşık Paşa Tarihi, Sf 200

(5) — Sarulıanoğulları ve eserleri’ne dair Ve.dkahır, Sf. 26. (6) -— Aynı eser, Sf 30.

(7) — «Ve miııbüm eş şeylı-el-ârifi billâlı Tapduk Emre’ın mezkûr Sakarya nâm nehir kurbunda bir kariyede mutavattııı olub nâsdaıı uzletedüb muliabbetulla.li ile istinasedüb sahibi iı-şad ve keramet imiş» Sekayik tercümesi, verak 32.

«Ve miııbüm eş-şeyh-ül-ârif Yunus Emre’m mezkûr şeyh Tapduk’a mü­ şabih olub nice müddet şeyhin zaviyesine lıizem taşıyub bunca zaman ki odun getirüb içinde bir eğri ağaç getürmek vaki olmamış şeyh b.r gün sual etdikte bu asitanede ııarestin ne yeri vardır deyu cevap ver­ miş Vecd-i hâl ve makamat-ı ahval sahibi olub keramat-ı zahiresi lıod meşhur u âlemdir Lisan ı Türkide eş’arı tesiri sihir asarı vardır. Esrarı ilâlıiyye ve tevhid i rabbaniye duhulü sözlerinde malumdur» Sekayık-ı Numaniye tercümesi, verak: 32.

(8) — Saı-uhanoğulları ve Eserleri-ne dair Vesikalar, sf 26. —

i

(6)

6u itibarla, köydeki an’aııenin, fa p İu k Emreyi Horasanlı gösterişini, ?unüâ Emre de, divanının bir yerinde, Belli şehrinden bahsetmekle (9), teyideylemek istemiştir.

Kulada; Yunus’u sevenlerle konuştum Onlar, Tapduk Emre'ııin, bir gün kay­ bolduğunu, senelerce köyüne dönmediğini, aradan yıllar geçtikten sonra, Emre köyüne gelip yerleştiğini; zaviye kurdunu, söylüyorlar.

Bay Burhan Toprak’da, Yuııs Emre Divanı nın birinci cildinde, Tapduk Enı- re’ye ait bir başka menkıbeden bahsediyor: bu menkibeye göre, Tapduk Emre'ııin Mürşidi, //acı Bektaşi Veli imiş Hacı Bektaşi Veli, Anadolu’daki erenleri yanına çağırınca, Tapduk Emre, onun yanına isteksiz olarak gitmiş; fakat Hacı Bektaşi Veh’nin elayasıııdaki yeşil beni görünce; üç kere: «Tapduk Sultanım...» demiş; bundan dolayı, Emre Sultan, Tapduk adı ile anılmıya başlamıştır (10).

Bu itibarle, Bay Bürlıaıı Toprak'in yazdığı menkibe ile, bizim, küyde tesbit- ettıgımız menkıbe, bir taraftan Hacı Bektaşi Yeli ile Tapduk Emre münasebetim, öbür taraftan da, Emre Sultanın, çocuk iken köyünden koybolup nerelerde dolaş­ tığını açıklamaktadır.

Tapduk Etme, köyüne döndükten sonra, annesini, Manisa'da hâkim olan Sul­ tandan, kızını istemek üzre gönderiyor. Annesi, Emre köyünden kalkıp Manisa'ya geliyor; Sultandan, kızını, oğluna istiyor; Manisa’da Hâkim olan Bey Emre Sul­ tanın annesine; «Eğer oğlu, kırk yük altın getirirse, kızını vereceğini...» söylü­ yor. Annesi Emre köyüne gelip oğluna vaziyeti anlatıyor. Tapduk Emre, kırk katır buluyor. Bu katırları, bir kumluğa göndererek, çuvalları, kumla doldurduk­ tan sonra, doğruca, Sultana gönderiliyor. Kumlar. Sultan'in hâzinesine dökülür­ ken, altlıı oluyor. Manisa Hâkimi, bunun üzerine, kızım, Emre Sultan’a vermeğe mecbur oluyor. Manisa Beyinden Emre Sultanın aldığı kızın adı, Fatma Sultan imiş. Emre köylüler ve Külahlar, bu kızın adının Fatma oluşunda, müttefiktir­ ler.

Köyde ve Kulakla yaşıyau bu aıı'aııeye göre, Tapduk Emre ile, Manisa’da, bu asırda hâkim olan Sr.rulıanoğullarının, alâkası bulunması lâzım gelir. Emre sultanla, Sarulıanoğullarının alâkası buluııduğuğu gösteren, bir vesikaya da s a ­

hihi/., Bu vesika yukaı-daki meııkibeyi teyidedecek mahiyettedir Bu vesika, bir

taraftan Emre Sultan ve Tapduk Eıııremn 14. yüzyılda yaşadıklarını göstermekte; diğer taraftaııda, yukarda yazdığımız menkıbeyi teyit etmektedir. Bu vesikaya nazaran, Saruhanoğullarından Hızır Paşa Emre sultana bazı yerler vakfetmiştir:

«Kıdvd-ül-ümera-il-kiram Umdet ül-kübera-il-fıham Zül- kadri vel - ihtiram Elmuhtas bilmezidi inayet-il-melik-il-allâm Saruhan sancağı Beyi dame izzelıu ve mefalıir-ül-kuzatı vel-kelâm Maadiıı-ül fazlı vel-kelâm Adala ve Akhisar ve lıaliye Manisa kadısı olan Mevlâııe zide fazlulıum tevki-i 9 10 (9) — «Yüzbin olur Belli şehrinin viranesi» Yunus Emre Divanı. Sf 119. (10) — Yuns Emre Divanı, sf 61-65.

(7)

•i Hümayun vasıl olıeak malûm ola ki darende-i lerman-i vacib-ül-iz'an Kıdvel-ül-ınüdürrisiıı Mevlâna Nurullah zide fazlühu südde-i saadetime

nam kaziyeler kur-arzıhaleclüb Adala kazasına tabi

bunda merhum Sarulıanoğlu Hızır Paşa çiftliği mezreayı Emre Sultan ııâm kimesneye ve evlâdına batımı bade betniıı şartedüb lâkin etrafına nice kura ve mezari- ilbakolunmakla yetmiş sekiz çiftlik yerleri mezrea basıl olub senevi beş bin akçe malısul kaydolunmuşken her sene kırk elli bin akçe mahsul hasıl olub vakfa kemal mertebe viis’at gelmekle zevaidi yir­ mi akçe vazife ile bana medrese tevcilıolunub bilfiil berat ve temessükât ile mutasarrıf iken vâkıfın evlâdı müeerred cümle mahsul eklü bel’etmek vakfın zevaidi yokdur deyu müstelıak olduğum vazifemi bıkusur abverüb taleb ider (im) deyu bildirdi I.ndi buyurdum kı hükmü şerefimle vaıdık- da ihzarı lâzım olanları meclis-i şer’e ihzar ve husemayı beraberedüh bu husus şer'le görülüb faslolunmayub ve bilâözrü şer’i onbeş yıl müıüretmiş değilse bermucıbı şer’i şerif hak üzre teftiş ve tefalıhusedüb ve elinde o- lan temessükâuna nazar kılub güreşiz kaziyye orzoluııan gibi ise olup (11) medrasei mezbure bilfiil üzerinde ise elinde olan beratı ve temessükâtı mucibince keaıakân zaptü tasarrufettirüb dahi müstahak olduğu vazifesine külli ve cüz’i badessübut lıerne ise (Döıt kelime okunamadı) itdirmeyüb şer’le teveccüh edenlere hükmedüb bikusur alıviresiz Minbaad şer’i şerife ve emri lıümayunma ve temessükâtına muhalif bir kimesneye inad ve mu­ halefet ettirmeyüb men’ü dahledeni men ile memnu olmazsa merkumu üzre yazub siiddei saadetime arzeyliyesiz

Hak üzere olup tezvirden ve telhisten ve eslemeyeni ve muhtac-ı ara,lam bildiresim tekrak şikâyei olunub emrim varımlu evlemiyesiz Şöyle hilesiz baat-eıı-nazar bu hükmü huyanumu yedinde ibka ediilİ alâmet-i şerife i- timat kılasız Tahriren fi rebiyftlevvel sene 1004

Bi - makamı

t-, r, • ... , . , Kostantaniyye (12)

Emre köyünde, tapduk Emrenın, türbesi vardır. Bu türbenin vıllardanheri zaviyedarlığını yapan «tekye nişin» adile uıa.nn, bir de aile mevcuttur. Bu aile kendisinin Tapduk Emre soyundan olduğunu iddia ediyorsa da ellerinde ne se­ releri var ve ne de isbat edecek bir vesikaya mâlik değillerdir'

Vesikada adı gecen köyleı, bugün mevcut değildir. Buna mukabil bu köy ci­ varında Bizans ve daha evvelki devirlerden kalma bir sürü kalıntılar ve yikm- tılar vardır. Bu itibarla Emre köyünün türbe civannda kurulması, Türkleıin iskânı zamanında olmuştur. Tapduk Emre ve Yunus Emrenın mezar taşlarında bulunan bazı taşlarda bu kalıntılardan alınmıştır.

(11)

(12)

-G—

Olup kelimesi fazla.

(8)

Kulu tapu kayıtlarına nazaran, Taptuk Enıre’ye, Saıulıan oğullarının vakfettiği arazi köy civarında bulunmaktadır. Buranın adı Yaıaıı ıııevkiidir. (13)

I V

Eski metinler, Yunus Emreııin, Tapduk Emreniıı müridi olduğunda, müttefik­ tirler (M), metinler in yazdığını Yunus Emre de. divanının muhtelif yerlerinde tastik eder. (15).

Yunus Emreniıı, Tapduk Umreye intisabı, Manisa’dan Kula'ya ve Emre köyüne kadar olan yerler ahalisi arasında şöyle rivayet edilmektedir:

Yunus,' Aslen karamanlıdır. Bir zamanlar Karamanda çok kıtlık oluyor, üç dört tane çocuğu olan Tunus, ailesini geçindirecek kadar buğday bulmak üzere Hacı Bektaşi Veliye gitmeğe karar veriyor, volda, yabani ahla? toplıyarak, bun­ ları şalvarının paçalarını bağlayıp içei'sine dolduruyor, Hacı bekfa.şi Veli dergâ­ hına gidiyor. Hacı Bektaşi Veliden, yabani ahlat mukabilinde buğday istiyor. İlacı Bektaşi Veli: (Buğdayımı ister, himmetimi?) dîye Y’uııus Eıureye soruyor, Y^uııus Emre Buğday istemekte İsrar ediyor. Hacı Bektaşi Veli ayni soruyu, üç dela tekrar etmesine rağmen Y’uııu«, buğday istediğinden vaz geçmiyor. Bııııuu üzerine kendisine buğday veriliyor, Yunus vıne şalvarımı: içine buğdayı koyup evine götürüyor.

Yunus, evine geldiğinde karısına vaziyeti anlatmış, çok saf olan karısı: “ Buğ­ day tükenir, himmet tükenmez, niçin almadın, hemen git al" demiş YTınus, Hacı Bektaşi Veliye giderek kendisine himmet etmesini rica eylemiş, ilacı Bektaşi veli: “Bizden geçti, Emrem diyarına gideceksin, Tapduk £nıreyi hıdacaksiıı, o sana himmet edecek,, demiş.

Yunus Emre, Hacı Bektaşi Veli yanından kalkarak Tapduk Emre yanına gel­ miş, Oını vasiyeti anlatmış, o da Y’unııVa dergâhın odunculuk vazifesini ver­ miş.

Ruh - ül • Beyanda, Tapduk £ıııreye, Yunus £ınre’ııin, 31 sene sadakatle hiz­ met ettiğini yazdığı halde, bir çok menkibelerde ise bunun kırk sene olduğu söy­ lenmektedir. Kula, Emre köy ve Manisa’da, ise, Yuııus'uıı hayatile alâkadar olan­ lar ve onu sevenler, bu hizmetin, 47 sene sürdüğünü iddia ediyorlar.

Kuddusi de divanında. Yunusun, 4 7 sene hizmet ettiğini yazmaktadır:

S en bu g a f l e t u y k u s u n d a n n e a c e b u y a n m a d ı n S e r s e r i g e z d i n c i h a n d a ey d e l i u s l a n m a d ı n

(13) 1300 — 1305 Kula tapu kayıt defteri.

(1 4) Nefalıat - ül - üııs tercümesi, s: 691, şakayık - I Nümuniye tercümesi, varak 32, Rulı-ül-beyan, s: 171

(9)

B u n c a d e m d i r ö m r ü n ü n s e r m a y e s i n e t t i n t e l e f B u ş a r a b ı a ş k a b ir g e z p a r m a ğ ı n ı b a n m a d ı n Ç ü n k ü Y u n u s k n k y e d i y ı l h i z m e t e t t i ş e y h i n e B u n c a h i z m e t l e d e d i l e r, sen h i z m e t e d a y a n m a d ı n T u t t u l a r ç ı k a r d ı l a r b a ş ı k ı s ı l d ı k o p î y â D e d i ey b a ş ı m e l h a m d ü l i l l a h t a ş r a y a y o l l a n m a d ı n B u s ö z ü y l e b u ld u Y u n u s k u r b - u y e z d â n e v i s a l S e n k i k u d d u s i h e m a n N a r - ı V i s a l e y a n m a d ı n .

Yunus Emre bu hizmeti büyük bir dikkat ve itimi ile yapıyor, hiç bir vakit dergâha eğri odun getirmiyor, şeyhi, kendisine bunun sebebini sorduğunda: der­ gâhtan içeri eğri girmez diye, Yunus Emre cevap veriyor.

Halkın anlattığı bu menkıbe Şakayık ı Numaııiye (16), rulı-ül.-beyan da (İt) ya­ zılıdır.

Yine Emre köylüler, Yunus Emre'ııin Dergâha getirdiği odunu, köy cıvalında bulanan, Çıngırık Deresinden kesip getirdiğini söylüyorlar, Ayni zamanda l u gün­ de orada çok kuru odun bulunduğunu ilâve ediyorlar.

Kula halkı arasında, Yunus’un oduııduluğuna ait, diğer bir menkıbe daha var­ dır; bir gün Yunus Emre oduna gidiyor; fakat o gün odunu çok kestiğ'ııden, ge­ tirdiği kıl örme odunu sarmağa kâfi gelmiyor, orada bulunan bir yılanı örme parçası zannederek, getirdiği parçaya bağlayıp odunları «ardıldan sonra dergâha getiriyor, odunu dergâha bıraktıktan sonra, Tapduk imrenin karısı bumııı öııııe değil bir yılan olduğunu söyledikten sonra, Yunus Emre, gafletini idrak edebili­ yor. Bütün bunları Şeyhi Tapduk Emre, Yunus Emre'yi, tecrübe için yapıyor­ muş, Yunus Emre, bunu, aulıyamamış.

Bursalı İsmail Hakkı, rub-iil- beyanında, Yunusun gördüğü çok istiıaplı olan bu işi, Şeyhin diğer müridlerinin göremediklerini, omun kadar acıya tahammül edemiyecekleıir.i yazdıktan sonra, Tunus'u Şeylıiııiıı gözünden düşürmek için Tap­ duk Etnre’ye, Yuııus'uıı kızını sevdiğinden dolayı bu ağır işi yaptığını, «eyliyor­ lar.

Fakat Tapduk Emre, Yunus un temizliği bildiğinden, müritlerinin de yüzünü kara çıkartmamak istediğinden, kızını Yunusa veıiyor. Gerdek günü, kız bir su kenarımda Kurarı‘ okuyormuş, su durmuş, Yunus Emre bu vaziyeti görünce, onun­ la hayatının sonuna kadar dünya evine girmemiş (Di).

Yuııus'un, hocasına, dergâhtân içeri, eğri girmez demesi, divanının muhtelif (16) — Şakayık-1 Numaııiyye tercemesi, varak 32.

(17) — Rulı-ül-beyan sf 171, (18) — ”

(10)

yerlerinde müritlerin evsafım tebellür ettirmesi, kötülemesi, belki Ymms’un on­ lardan (¿ok çektiği çilelerden ve gördüğü kötülüklerden olsa gerek.

ZCul v da yaştyan başka bir menkıbeye güre de: bir gün Tapduk Fıııre. talebele­ rine kırlardan çiçek toplamalarını söyler. İler talebe bir siirii çiçekle geri döner fakat Yunus ¿'mre, hangi çiçeği koparmak üzere giderse, o çiçeği zikir ve teshili halinde gördüğünden koparamaz. Yalnız çiçeklerden birisi zikirden geri kaldığın­ dan kendisini koparmasını, Yuııus'u söyler, Yunus fıııredo çiçeği koparıp Tapduk M türeye getirir ve gördüklerini .şeyhine anlatır. Şeyh bu çiçek tecrübesi’.e de Yu­ nusa. erdiğini anlatmak istemiş işerle. Yunus yine bundan birşev aıılıyamamış.

Kula’dı dolaşan başka bir rivayete nazaran ise. Yunus £ türe .harbe gidiyor, yapılan savaşlarda, gâvurlara esir düşüyor, düşmanlar. Yuııus fınre'yi. fıkır, lıkır kaynayan bir kazanın içine atıyorlar, fakat Yunus fnıre'ye birşev olmadığını gö­ rünce, korkularından., bırakıyorlar. Yunus fınre Şeyhinin yanma gelince, Tapduk £ W e Yunus fmreye "Yunus bir kaç dakika daha kazanda kalfaydın, kazandaki suyu buz gibi yapacaktın,, diyor.

¿’mre köylüler ise. bu menkıbeyi şu şekilde anlatırlar: Yunus fıııre, Avrupa yakasına seyahat a çıkıyor, fiu gezi esnasında bir papasla imtihana giriyor, İmti­ han şöyle oluyor: Fıkır fıkır kaynayan 1 ir kazan var. evvelâ kaynayan kazanın içine Yunus fm re giriyor tayin edilen vakit; gelince, kazanın kapağını vurarak sağ ve salim çıkıyor.

Yunus’daıı sonra pap:ıs giyor. uyul şekilde kazanın kapağı kapatılıyor, sant­ iarca bekledikleri halde kazanın kapağı vurulnııyor. nihayet, kapağı açmıya mec­ bur oluyorlar ve papası ölü olarak kazandan çıkarıyorlar.

Yunus fim e , kırk sene bocasına lıizııiet ediyor, himmet edilmediğini görüp kızarak hocasının yanından ayrılıyor. Yolda iki devriye rastlıyor, onlarla beraber yola devam ediyor, karınları acıkıyor, devıişleriıı yaptığı bir dua üzerine, ünleri­ me birer kap yeuıek geliyor.

İkinci defa, karıtılan acıktığında, devıişleri, Yımus'a yemek tedarik etıuesmi «öyliyorlar- Yunus fm re yemek tedarik edemiyeceğinden, erenlerin yanında mah­ cup olacağından çekiniyor ve Allaha: "beni bunların yanımla mahcup cinle, bun­ lar kimin yüzü hürmetine dua ettiler ve niyet ettilerse, benimkini de v onlarınki­ nin yüzü hürmetine ver" diye yalvarıyor. Yunusum hu duası üzerine hepsinin önüne ikişer misli yemek geliyor.

Dçvrişler. Yımus’a kimin yüzü hürmetine dua ettiğini soruyorlar. Yunus, ilk dela siz. kimin için niyet, ettinizse, söyleviniz, ondan soma ben söv üyeyim di­ yor. Doyrişlcr, biz, su meşhur Yunus fıııre için dua ettik. Ve öıııııı yüzü hürme­ tine niyetlendik diyorlar. Yunus da ben de siz kimin ieiıı niyet ettinizse o niye­ te dua etmiştim, diyor ve hata ettiğini anlıyarak şey hinin yanına dönüyor.

(11)

sahalı-leyin kapının eşiğine yat. biz Şey), il« gelirken, «sası sana deyince, o buna sorar. I'U kim der. bende. "Yunus derim, eğer o, "hangi Yunus?" derse hemen bura- dan uzaklaş, yok eğer bizim Yunus mu? deıse. hem seni aflVtiğiti hem de mer­ tebeye ulaştığını, anla, diyor.

Yunus, Tapduk Emrenin k irisinin dediklerini yapıyor. Tapduk Emre, bizim ' unus 111,1 deyince. Yunus. Emre. Şeyhinin ayaklarına kapanarak beyanı- mazeret eyliyor.

Tapduk Emre, bir gün Yunus Emıeye. aşk şarabını vererek. Yunus diyor: Imnu insan ayağı değtııiy«cek bir yere koy. Yunus, günlerce dağları, ovaları baş­ ları, halâsa, her yeri dolaşıyor, fakat insan ayağı değmiyeeek bir çer bııl.-ımıyor. nihayet bu yerin kendi miğdesi olacağını düşünerek, tek dizi üzeıine çüküçor, aşk şarabını içiyor, içer içmez ıııcst oluyor, cezbeye kapılarak şiirler söylemeye baş­

lıyor. ’ *

/fma lıkır, ^ uıııiü un aşk şarabını irer irmez:

A d ı m a d ı m il e r i U ç b e ş a d ın ı i ç e r i On s e k i z bin a l e m i G ö r d ü m b ir d a ğ iç i r d e

İhverek hem coştuğunu ve hem de söylemeye başladığını ilave ediyorlar. Emre köyünde yaşıyım ananeye göre. Tapduk Emre, ölmeden önce muritleri- ne. Yunus1 un mezarının kapısı önüne yepılmasıııı vasiyet ediyor, bununla, ken­ disini ziyarete gelenler, ilk delà. Yuınıs'tı ziyaret etsinler, o benden ziyade, 'bııııa, lâyıktır: demek istediğini anlatmak istemiştir, diyorlar.

Kula da yaşıyım ananeye göre ise, iş tama men aksidir. Yunus Enire, Seçiline yıllarca hizmet et,mis, o"a bağlı, sadık bir mürit olarak kalmıştır. IJayatla < ıı eok sevdiği mürşidine karsı gösterdiği hürmeti, fani alemde do gösteıımk, hu s a lg ı­ yı obed.ycto kadar devanı ettirmek için, Venus Emre, türbenin içerisine günle­ miş, mezarının, seç ilinin tiirlusi öniiııe çapılmasını vasiç el elmiş. Butumla, Şevli­ mi her ziyarete gelen, benim bağrıma basarak türbeye girsin. Seçkimin yanımla ben kir hiçtim, hini alemde de. yine onun yanında bir hiç. bir kul ,ıharak kal­ mak isterini, demek istemiştir, diyorlar.

Bu şebeklerden dolayı Tapduk Eıııre için büyük ve güzel bir lüıbe yapıldığı halde, Yunus Emıe için, ayrı bir türbe yapılmamış, balta Y u ııu s Emri türbenin içine bile girmemiştir.

V

Bu bölgede Yunus a, dair, buna benzer, dalıa bir sürü ıııenldbeler yaşamak ln- dır. bunusun bayat ve eserlerde ilgili olanlar, bunların benzerlerini de

toplıça-— 1 0 toplıça-— V

(12)

İvilirler. Manisa'dan Emre köyüne kadar olan yerlerin halkı, Yunulun yalnız menkıbelerini bilmekle kalmaz, ayni zamanda, onun bir sürü gazel ve İlâhilerini de ezbere okurlar. Biz buraya Emre divanında mevcut olnuynn. birkaç ilahesini yakmakla iklıla edeceğiz.

Bunları yazmadan önce, şunu da söyleyelim, Emre köyünde ve bilhassa Kü­ ba'da, basılmış Emre divalımın bu kadar olmadığı, asıl divanın dört ciltten ibaret olduğu ileri sürülmektedir. Bunun tamam olması iyin mütehassıslarımızın hem keli­ me ve hem de şiir 'bakımından, bu ııııntakada araştırma yapmaları zarureti kar­ sımıza çıkıyor. B i r g a r i p s i n şu f e n a d a G iılm e g ü l m e a ğ l a g ö n ü l D e r d i n d a h i ç o k t u r sen in V ♦ * M 97 İş i g ü cü c e v r ü c e f a D ü n y a k i m e k ı l d ı v e f a K a n i M u h a m m e t M u s t a f a G ü lm e g ü lm e a ğ l a g ö n ü l E b u b e k i r S ı d d ı k V e li O ld u r p e y g a m b e r l e r i n y a r i K a n i Ö m e r O s m a n A ' i G ü l m e g ü l m e a ğ l a g ö n ü l A n l a r c i h a n a g e l d i l e r H e p g it t i le r k a l m a d ı l a r A ğ l a d ı l a r g ü l m e d i l e r G ü l m e g ü lm e a ğ l a g ö n ü l B ir gün o l a e c e l g e le K u l l a r k u l l u ğ u n d a k a l a C ü m l e m a h l û k t o p r a k o l a G ü lm e g ü lm e a ğ l a g ö n ü l A ş ı k Y u n u s s ö y le r s ö z ü n H e m e n t o p ı a k y e l l e r ö z ü n E ğ e r y a z ı n e ğ e r k ış ın G ü l m e g ü lm e a ğ l a g ö n ü l E d eb im c e vı a n K ı l a l ı m s e y r a n M e s t o l u p h a y r a n Ş e y h e ş i ğ in d e A ld ım h i m m e t i G e ç t im z u l m e t i t ç l ' m h a y a t ı Ş e y h e ş i ğ i n d e Y u n u s ’um e l h a k D i d a r a m ü ş t a k A s ı k ı m u ş ş a k Ş e y h e ş i ğ in d e A c e c e b l ü t fü n s a h a r i d i r S a h a r v a k t i n d e ziktr u lla h B i l e n e h o ş i b a d e t t i r 99 99 S* H u a ş ı k l a r ı n c a n ı d ı r R e s iû n e r m a ğ a n ı d ı t D e r t l u l a r ı n d e r m a n ı d ı r S a h a r v a k f ı n d a z i k r u l l a h G ö n ü l v e r d in i b a d e t e E r i ş t i r i r s a a d e t e V a s ı l e d e r m u r a d ı n a S a h a r v a k t i n d e z i krul\ah B u b ir yo\ du r... İ t m e L â z ı m d ı r k o c a y a g e n c e B i z Y u n u s ’a e ğ l e n c e S a h a r v a k t ı n d a z i k r u l l a h — 1 1 —

(13)

Ey e m b i y a l a r s e r v e t i Ey e v l i y a l a r r e h b e r i E y ün s t* cin P e y g a m b e ı i E k le n ve s e h l e n m e r h a b a S en c a n la n ın c a n a n ı s ı n D e r t l u l a r ı n d e r m a n ı s ı n A l e m l e r i n s u l t â n ı s ı n E h len ve s e h l e n m e r h a b a S en v a r irim ş o l z a . n a n Y o ğ i d i a l e m d e n n>şan P e y g a m b e r i â h i r z a m a n E h le n ve s e h l e n m e r h a b a A l l a h u e k b e r ş a n i h u S u l t a n e h u s ü p h a n e h u K c .d c a s n a bur h a n e h u I'.hlen ve s e h l e n m e r h a b a Y a R u s t a f a y a m ü ç t e b a \\hlen ve s e h l e n m e r h a b a Y a k t ı n b e n i y a n d ı r d ı n N o ld u n e y g ö n ü l n o ld u n A l e m d e n u s a n m a d ı n N o ld u n ey g ö n ü l n o ld u n U ç tu n ey g ö n ü l u çtu n Y e d i d e r y a y ı a ş t ın M ü rşit e li n e d ü ş tü n N o ld u n ey g ö n ü l n o ld u n P e r v a n e l e r g ib is in N için o d a y a n a r s ı n H a k t a n h a b e r m i g e ld in n o ld u n ey g ö n ü l n o ld u n U ç a r s ı n u s a n m a z s ı n H i ç b r d a l a k o n m a z s ı n A h u z a r e k o n m a z s ı n n o ld u n ey g ö n ü l n o ld u n Y u n u s p e r v a n e g e ls ü n G elsü n n a z a r e y le s ü n Y a n m a k n i c e o l u r g ö r s ü n N o ld u n ey g ö n ü l n o ld u n Y e d i d e r y a y a d a l d ın N o ld u n ey g ö n ü l n o ld u n ( 1 9 ) . S f a k a d e m g e t ir d in iz A l l a h s iz d e n r a z ı o ls u n A ğ l a r id im g ü ld ü r d ü n ü z A l l a h s iz d e n r a z ı o ls u n d e r g â h a k a d e m b a s a r s ı n A l l a h s i z d e n r a z ı o ls u n A ç ı l ı r m ı g ü l l e r i n i z A l l a h s iz d e n r a z ı o ls u n E r e n l e r e h i d m e t e y le A l l a h s iz d e n r a z ı o ls u n

( l (J) \ unu-; E m m divanında, İm varsa da, değişikliği olduğundan dolayı, ya/ıldı. Yunus Emre divanî, Burhan Toprak. S 94

—'¿2

S e f a g e ld in i z e r e n l e r B i z i h a k k a er g ü r d ü n ü z D ü n m ü ş id im k a l d ı r d i n i z K e r e m e t t i n i z g e l d i n ’z S a h a r v a k f ı n d a e s r a r s ı n D ü ş m ü ş l e r elin a l ı r s ı n I r a k m ı d t r y o l l a r , n ı z Ö te r m i B ü l b ü l l e r i n i z Y u n u s sen m i s k i n l i k e y le D o s t l a r ı n ı h e m p u s e y le

(14)

A l l a h a d ı n u lu d u r \f ü ’m i n l e r i n y o l u d u r A l l a h a d ı n a n a l ı m B ü l b ü l g ib i ö t e l i m A l l a h a d ı n d i l l e r d e Şu k a r a n l ı k y e r l e r d e Ö lü p k a b r e v a r ı n c a R a b b m k i m d i r d e y i n c e Y u n u s s e y r e d i p g e z e r G ö r m e k i s t e r s e n d i z a r Emrin t u t a n k o l u d u r K e r i m a l l a h R a h ı m a l l a h ( 2 0 ) R a h m e t i n e d a l a l ı m A l l a h A l l a h a m a n A l l a h S e v ğ i s i g ö n ü l l e r d e A l l a h A lla h K e r i m a l l a h M e l e k s u a l s o r u n c a A l l a h A l l a h K e r i m a l l a h Ö lü m t e d b i r l e r b o z a r A l l a h A l l a h K e r i m a l l a h VI

E nre Sultan türbesi. Emre koy ündedir. Emre köyü, Kulumu Ş i m a 1 i g a r t n s i ıı d e ve Kula'va üç saat mesafede 120 haneli, 600 nüfusludur. Civarında bulunan e- serlerden, SaruhanoğullarmJaıı daha evvel, burada köy ve şehirlerin bnlunduğu anlaşılmakladır.

Emre köyü bugün Kula'yu tabi olduğu halde İstiklâl savasından önce Salihli­ ye, Salihli'den önce de Adala'va tabiydi. Satuhanoğullarile, Osman oğulları dev­ rinde, /4dahı, Samban sancağının pek önemli kazalarından birisiydi. Adalara Eni­ re köy 2 - 2,5 su,t, Kuli’ya lı 3 su,t m uafedulir. Beylikler zamanında, Kula., Gcrmiyan oğullarının, Adala ise, Sarulıaıı oğullarının kazasıjdı.

Emre köy çok eski lıir köydür. Köylüler, kendilerinin t,ürkmen olduklarını fakat ne zam m galip y erleştiklerini bilmiyorlar. Civarda bulunan Sandal, Kenger köylülerinden yaptığım araşt ırmalardan emre köyünün kendi köylerinden daha eski olduğunu söylediler.

Köyün içinde bir çeşme ile lıir de camii vardır. Camii 954 II. tarihinde Ce-rullab bin Süleyman adında bir zat tarafından yapılmıştır. C.ımiin iki satirin kitabesi şöyledir:

1 Bâııi haza-el-Cami-iş-şerif vel-makam-ül-münif sahib-ül-lıayrat vel-hasanat 2 — Carili lalı bin Süleyman fi tardı senefco e rim ve hamsine ve tisamie Emre camiiııin yanında koca çeşme vardır. (J ¿şifte kitabesinin yazı kısmı kı­ rılmış ve kaybolmuştur. Kalınız tarihi yazılı p ire.* k diniştir ki, bu ya inşa tari­ hini veyalıutta çeşmenin tamir tarihini göstermektedir. Bu pırçıda «Tarih sene 92.1» yazılıdır.

(20) — Bu nakarat kerimallah Rahimallah Amanallah, .şeklinde de söylen­ mektedir.

(15)

Koyun eskiliği hakkında köylüler arasında yaşıvan ananeyi, çeşmenin tarihi ve camii kitabesi tüvit etmektedir. Emre köy, küçük olmasına rağmen, eski de- virlerde önemli kültür merkezle;inden birisi olduğu, ğine köyde mevrut kalıntı­ lardan anlaşılmaktadır. Köyde iki lıamanı enkazı ile bir de medrese temeli mev­ cuttur.

Tapduk Emreuiıı türbesi, köyün kuzeyinde ve köyden 200 • 300 metre kadar uzakta, hafif meyilli bir arazi üzerindedir.

.Türbenin içindeki alikalar, kapıdaki kemer batta muhtelif tarihlerde tamir e- dilınesiııe rağmen mimari şeklini kaybetnıiyeıı kubbenin yapı tarzı. Selçuk üslubu­ dur. Türbe lamaınen-.Vfanisa’daki Saruhaıı Hey türbesine, kubbe, kapı kemeri ve pencereleri bakımından çok benzemektedir. (21).

Tapduk — Emre'niıı türbesinde, ortada kendi olmak üzere, oıı mezar v.ivdir. 13 nd ırdan dönlı çocuk birisi kadın diğerleri erkek v e kız çocuklarıdır. /Tüylüler bunların, Tapduk Emreuiıı, ailesi efradı olduğunu söy­ lüyorlar Çoluk çocuğun mezar taşlarında. ııe olduğunu gösteren alametleri bu­ lunduğu halde, ııe ^ıtnııs Emre ve ııede hocası Tapduk Emre'niıı mezar tasında yazı ve kim olduklarını gösterecek alâmet yoktur.

Sıyın l ’ıol. M. Fuat ATüpnilü, Mehmet Tabir beyin hu mezarların yeni oldu­ ğu hakkında verdiği malûmata dayanarak, Tapduk Emre ve Yıımıs Emre'niıı yat­ tık harını, kabuletıvıeınektedir.

Diğer beyliklerde ki türbe ve mezar taşlarında v;.zı Imlur.dıığıı halde, Saııı- lıaııogulları devrinden kalan ne ümera ve ııe de meşayihiııin türbelerinde, ne me­ zar taşı kitabesi ve ne de türbe kitabesi yoktur. (22).

Ayni zamanda bunlar muhtelif devirlerde-damir de edilmişlerdir. Iîıı itibarla Sarulıanogulları devrinden kalma mezar taşlarında ve türbelerde yazının buh.ıı- ınayışı, mezarların yeni gibi görünmeleri, binalarda yatanların yakın za manini da öldüklerini ifade etmez Manisa'da, bulunan: Sarulıanbaba, İshali Çelebi, Revak Sultan. Haki baba, Gürle dedesi, Karaca Ahmet, Kırlık baba. İbrahim Sevdi Sultan... gibi zatlar 14. yüzyılda, yaşadıkları lıalde hiçbirinin ne mezar lasında ve ne de türbelerinde, ölüm tarihlerde türbelerinin inşaahuım gösterecek kitabe yoktur.

Mezar ve türbe kitabesinin bulunmaması birçok kimseleri şüpheye düşülmesi­ ne rağmen, köyde, bu zatlar bir takım menkıbelerin bulunuşu, belgelerin, bu ınenkibeleri tamamlar vaziyette oluşu: Yunus Emre ve Tapduk Emre kabirlerinin bu köyde olduğunu, şüphe götürmez bir şekilde kahı.letmeğe mecbnrediyor.

(21) Broşürün sonundaki türbe resmi ve plânına bakınız.

(22) — Bu hususta, Sorulıanoğullan ve eserlerine dair vesikalar adlı kitabı­ mıza bakınız,

(16)

Ayni zamanda mezarların böyle sık sık tamir edilmesi, halkın bunlara verdiği , ehemmiyeti gösterir. Tajıduk Emre türbesi, bugüne kadar gördüğüm-türbeler içe­ risinde en temiz kalanıdır. Öyle türbeler biliyoruz ki, eski olmalarına bir süiti vakıfları bulunmasına rağmen bugün harap bir vaziyette bulunmaktadırlar. Me­ zar ve türbenin sık sık tamir olunuşu, bunların yeni öldüğünü değil, bilakis şa­ yanı hürmet iki şahıs olduklarını ifade eder.

Tapduk £mre türbesinin kapısı önünde, Yunus Emi enin mezarı bulunmakta­ dır. Mezarın üzeri açıktır, kubbe vesaire yoktur. Tapduk Enıreniıı mezar taşında olduğu gibi, Yunus Emredin mezar tası ha bir Bizans kalıntısından alınmıştır. Yunus Enıreniıı mezar taşma, odun taşıdığının seıııboli oiaıak, ufak bir balta (teber) resmi hakkedilmiş!,ir (23).

işin garibi şudur ki, eskiden beri burayı ziyaret eden ler, Tajıduk Emre için de­ ğil. Yunus Emre için zi varetedeı lernıiş. İhtiyarlar, her seııe, binlerce kişinin ge­

lip Yunus’u ve şeyhini ziyaretettiklenni söylüyorlar. Ziyaretçilerden eldi tarik o- lanlar, muayyen bir yere kadar hayvanları ile gelirler: artık Yuııus'uıı nıatıeı i nüfuzu sahasına girdiklerini söyliyerek, bayvaularından inip türbeye kadar vaya gel diklerini anlatıyorlar.

Kula’dan gelenler, köye yarım saat, mesafede Karat.as'da: Kenger tarafından gelenler, köye yarım saat mesafede Yayııcık’da; MenyeMmı gelenler, köye kırk dakika olan Meııye Gediğimle, allarından iner, buradan türbeye vaya giderlermiş.

Eskiden, ziyaretçilerin iaşesi için, Emre köyünde, bir zaviye ile oda varmış. Orada. Iıergiiıı kazan kaynatılır; ziyaretçiler ağ rlanırmış. Bu vazifeyi, 7ekkeni,şin ailesi, mütevelli olduklarından dolayı, yaparlarmış. Gene o ailenin anlatışına gö­ re, o köye Si|> illiler gelip köylülerden veıg: alamazmış. Bu da, Emre Sultan vakfının, tekaliften muaf olduğunu göstermektedir.

Beyliklerin arazisi, Osımuılıların e’ine geçtiktin roma, ora balkının yeni hü­ kümete ısırıdmlınası için, bir çok imtiyazlar verilmişti. Bu nıey.ıııda, türbe, c.ıuıi, çeşme gibi hayırların vakıfları da, bazı rüsum ve tekâliften muaf tutulmuştu, (.'ok önemli «dan bu ııoklai nazar bile. Tajıduk Emre'ııiıı Sarıılıaıı oğulları zamanında yasadığını ve vakfiyesinin, o devirde tanziıııedildiğini gösteren bir misal olarak ele alınabilir (2-1)

Yuııu&’u ve şeyhini, bir çok kimseler ziyaret etmekle beraber, en fazla eldi ta­ rik olanlar, çocuğu olmıyaıılar ve çocuğu yaşı.mıyanbır ziyaret, ederlermiş. Ziya­ retçiler. dileklerinin olması için, birçok şeyler adarlar ve koyun keserlermiş. Ge­ ne. köy ihtiyarlarının anlattığına göre, eskiden, köyde, iki iıç koyunun kesilmedi­ ği gün olmazmış. Kurban etleri, Emre küflülerine dağıtılırmış.

(23) — Broşürün sonundaki resme bakınız.

(24) — Bu hususta, Sarıılıaıı oğulları ve Eserlerine dair Vesikalar. Gsııınnlı devleti teşkilâtına ıııedhal: Anadolu beylikleri; Akkoyıııılu ve karakov unlu devleti atılı eserlere bakınız.

(17)

Çocuğu okuyanlar, muayyen- dualar okuduktan sonra, Yunus ¿ W ' tun ke),. linin başucunda bulunan delikten, ellerinim Sokarlar: içerden aldıkları böcek yerlermiş Bu ziyaretten sonra, erkek çocukla., olursa, ad.m, Konuş korlarmış *

Çocukları yaşam.yanlar, Yunus’u ziyaret ederler, çocuklarının yaşaması ,Vİ„ dua ederler; Kurbanlar keserlermiş. Eğer çocukları yaşarsa, adını Yuııus korlar- ıııış. Emre köyü ve civar köy ye kasabalarda, ekseriya, erkek çocukların ve vaslı eıkekleni) adı, bu sebebim dolayı, Yunus'dur. Bu mıntıkada rastladığınız Yuııiıs adlı yaşlılar ve çocuklar, muhakkak surette, Yuııus Emre've a d a k 1 a n a ıı çocuklardır.

Y i I

Yuııus Emıe ııin nerede yattığı hususunda, Yunus la uğraşanların, kesin ka­ rar veremeyişlcriııiıı sebebi, mezarının muhtelit yerlerde belunuşundandır Yunus Eıure'mn mezarım bulmak için, eski kaynaklarla bektaşi velâyetııamelerine bas vurulmuş; bu araştırına neticesinde, Yaııus'un mezarının, Porsuk-uıı Sakarva’v-i

karıştığı yerae olduğu kanaatine ulaşılmıştır. " '

Kulamın Emre köyü müstesna olmak üzre, sayın Bay Fuat Köprülünün. di- geı yerlerdeki mezarların Yunus uıı hakiki mezarı olamıyacagı, fikrine, tamamen iştirak ediyoruz (25). Bu mezarın, kulanın Emre köyünde olduğunu, yukarda arzettiğimiz belgelerden gayri, daha bazı önemli sebeblere dayanarak, ileri sürü­ yoruz:

1 — Bugün, Manisa Vilâyeti dahilinde; bilhassa Manisa, Turgutlu, Salihli, Alaşehir, Adala, Borlu, Kula, Emre köy, Kenger ve Sandal köyünde. YuııusTııı mezarını, kiıııe sorsanız, lıı mezarın, eııııe köyünde olduğu cevabını alırsınız.

. 2 Bızıııı, bütün eski kaynaklarımız, Yunus Eııııe ile Şeyhinin, bir köyde yaşadıklarını ve orada göuıülü olduklarını yazar. Kula'ınıı Emre köyü de. çokes- ki bir köydür. Bu köyün, Emre adını taşıması bile, Tapduk emre ve Yunus A’ıme'nin, burada yaşadığını ve yattığım isbata kâfi bir delildir.

5 Şıkayiki numaniye tercümesinde, Tapduk Eııııe ve Yuııus A’mre'ııiıı Sa­ karya kurbuııda (26). Nefehat • ül - üııs tercümesinde, Kütahya suyunun Sakan,-ı- >a karıştığı yerde (27) yattıkları yazılmaktadır.

Sayın bay Iiı-ıt Köprülü, İlk Mutasavvifler - inde, Yuııus Emre'nin merkudt meselesini todkikcderkeıı, Er/.uruııı uıı Uutçu köyünde, Yunus Emre ve Tapduk Emre ııiıı mezarlarının olmıyacağını; ç.üııki bunların ha val inin Batı Anadolu'da geçtiğini ileri sürerek, reddeder.

Sayın Profesörün, fikrine bizde aytıetı islirak ediyoruz. Yunus Emre’nin halı Aııadoluda yaşadığını kabul ediyoıuz. Yalnız Yuııus Emre'nin. Porsuk nehrinin Sakury ıya karıştığı ycrde_ yataıuıyaıağı fikrini, kabul etmiyonız. Çünkü Porsuğun Sakaryaya karıştığı yer, İç Anadolu bölgesi. Porsuğun çıktığı ’bölge ise balı Anadolu bölgesidir,

309, (25) — Türk Edebiyatında ilk mutasavvıflar, sf 307 (26) ~ Şıkayiki Numaııiyye tercümesi, Sf. verak 32. (27) — Nel'alıat - iil - üııs tercümesi. S f 09,

(18)

E sa8«,, Kulu dağlık ve yaylalık bir bölgedir. Gediz vadisini" hususiyetlerini taşımaz. Kula’nın bulunduğu arazi Kütahya yaylası üzerindedir. Gediz »dirile porsuk suyu, İni tabla üzerindeki Murat dağlarından yıkar \e membaaları biıi- biriııe gayet yakındır. Gediz nehri, Murat dağlarından yıktıktan sonra. Emre k yiine 4 - 5 kilometre yaklaşarak ku/.eiııden geçer. Binaenaleyh Külahım bulundu­ ğu mıntıka, batı Anadolu bölgesidir, Kütahya yaylasının batı Aııadoluya rasthyaıı bölümü iyindedir. Eski metinlerimizin. Yımus un mezarının, Porsuk kurbunda yahutta Kütahya suyu üzerinde diye yazmaları, Yıımıs Emre'niıı mezarının bura­ da ohnıyac,ağını tekzip değil, bilakis teyit eder. Günkü haritaya dikkat edilirse Emre köyü hem porsuk melihama hem de Gediz ınenbamtı yakındır.

4 - Eğer Tapdbk Emre ile Yıımıs Emre, Emre köyünde ya şanı asal ardı, bu mıntıkada ııe onlara ait ilahileri, ne de menkiheleri bulmak imkansızdı.

Halbuki Kula, ve Gediz mıntıkasında yaşı ya» halk, yalnız Yunus'uıı gazel ve ilahilerini, meukibelerinini değil, ayni zamanda tarikatı, divaıımm eksikliğini söy­ lemekle. buralarda yaşıyım bu büyük adamın hayatına ait ananenin, babadan ev­

lâda intikal ederek devam ettiğini gösterir. Ancak var olan şeyler yer tutar, bu tabiatın en biivük kanunlarından biridir.

5 - Tapduk Emre Türbesi, Osmanlı, tarzında değil, Selçuk tarzında inşa edilmiştir. Türbenin iyinde yalnız lıir mezar değil, muhtelif mezarlar bulunmak­ tadır' Bu itibarla, türbenin eskiliği, iyinde birçok kimselerin mezarının bulunma­ sı, buradaki kabirlerin manevi makam olımyacağnıı, suretikatiyede göstermekte­ dirler.

6 - Eski metinlerde ve Yunus un menkıbesinde, Yunus Emreııiıı senelerce Şeyhinin dergâhına, odun taşıdığı, Şeyhine senelerce kulluk yaptığını. \ utius kendi­

sinin bir hiç. <1( ı ğ tı ıı. dnı ı ı » ı l ı m ı ; • • t > • ■ . . 1 mürşidinin yattığı kubbenin altına giı ı ı . ' • ' • ' ’ ’ • 1 1 ederek onun türbesi eşşiği önö’.ıe kabrini yaptırmıştır.

( ’ile y.ktıği eski günlerin batırası olmak üzere, mezar taş.ıııu üzerine bir balta resmi halledilmiştir.

Köydeki yetmişlik ihtiyarlar, kendileri ve babaları /. unauındanberi balta res­ minin bu taşta, bulunduğunu söyliyoılar. Bu baltanın. Yunus'uıı mezar taşma, sonradan lıakkedildiğini larzetsek bile, bu, mezarın Ynnus'a ait olmadığını değil bilâkis Yunus Emre ananesinin, öteden beri bu köyde yaşadığını ve Yunus un

hakiki mezarının bu olduğunu gösterir.

7 • Sanıhanaoğulları zamanında, Horasan’dan birçok Şeyhler ve erenler bu mıntakaya gelmiş ve yerleşmişlerdir, Tapduk Fime mnıkil esine göıe lapdu&

Enire de Horasanlıdır. Revak sultan valiiyesir.deki ş; bitler aırsu da biı de: «Ok­ lu HoıoS de de biıı Yunus Horsısaııî» adında bir zat vardı (28).

(28) ■ Sarulıaııoğıdları ve e m rb rine dair vesikalar, Sİ 26 d a k i vakfiye e lo- toğrafına bakınız.

(19)

8 yunus divanını incelerseniz, orada l’unus Eıme’nin kendisi iğin: Aşık yunus, Miskin Yunus. Derviş Kııııus, ımus. nııus Enııe, Kul Yunus adlaıını kuîlarmdığı gibi ayni zamanda çok kere de Yunus £11110111 adını kuilaıiır(29).

Yunus Ermenin ve Şeyhinin adını Şakayık-ı Nunumiye temiınesi de giııe Yu­ nus Emrem. Şeyhinin adını da Tapdıık Enırem diye yazar (30).

Kulu tapu kayıtlarında da Emre sultandan ve Emre köyünden halısedilirken kaydlaıın muhtelif yerlerinde: «Zümrem Sultan Kariyesi», «Emrem Sultan Evak- fı> diye yazılıdır (3))’

Emre köyünde bulnaiı yazmaları incelerken, evinde misafir kaldığım, İnhisar­ lar has bayii Bay Hafız Haşan'ın lıahası lınca Hasan'ın 1295 H yılında aldığı i- cazetnameye rastladım. İcazetnamede £ıııre sultandan bahsedilirken «Emrem sul­ tan» seklinde kayıtlı olduğunu gördüm (32).

Bundan üç dört sene evvel Kula’ldardan, Enırem sultan. Yunus. Emrem adla­

rını işidince, burada yatanların meşhur Yunus Emre olmadığı zehabına: hu isim­

lerin hu şekilde telaffuz edilmesinden dolay i: düşmüştüm. Kakül hu defa gidişim­ de halkın girie aynı- adları telâffuz edişinden şüphelenerek, eski metinlerde ve bilhassa Yunus divanı üzerinde tarama yaptım, bu araştırmada Yunus'un 'da biz­ zat adını Yuı us Enırem şeklinde yazdığını divanında gördüm.

9 — Yine Yunus Emre, divanında, Berrak adında bir zattan hürmetle bahse­ der (33).

Manisa’da (/aybaşında halveti şehvarındaıı, He vak Sultan adında bir zat yat­ maktadır. Revak sultanın bahası Scrrak'tır (34). Bu zatın da Halveti Şehvarın-

daiı birisi olduğu söylenmektedir.

Yunus Emre'yi hemen bütün tarikatlar kendilerine melettikleri halde, bu ının- takada yaşıyanlar onun Halveti tarikatlarından olduğunda, ıılüttefikttirler.

(29) — Yunus Emre divanı, 84, 91, 163, 166, 181. 249. 265. 275, 284, 316, 442. 444, 4-45, 481, 490, 507,

(30) - Şakayık-ı Nujuaııiyye tercümesi varak, 32.

(31) —■ Salihliden Kulaya, getirilen 1300 - 1305 tarihli tapu kayıt «defteri. (32) — İcaznaıııede hoca Hasan'ın adı: «Haşan hin Hahihi Eınrevî» diye yazıl­ dıktan sonra köyün adı da şöyle zikrediliyor: « ... Emrem Sultan sırra-hül-nıenaıı liseııeti hamse ve tisine ve mieteyn ve elf ... *

(33) Yunus Emre divanı sf 218-219.

(34) — Sarulıan oğulları ve eserlerine dair vesikalar sf 25 26 daki fotoğrafa bakınız. Eski metinlerimizde cok zaman rastladığımız bu ismi, bazıları, Burak seklinde okumuş iseler de, hizdeki vesikada R harfinin üzerinde şedde bulun­ duğundan dolayı, biz, Berrak şeklinde okuduk.

(20)

Esasen bu nokfcai »azarı ileri sürenler, Ku»us divanı incelenirse, oradaki e* dap ve erkândan da Kunus'uu bu tarikattan olduğu, derhal anlaşılır diyorlar (35)

— S O M —

(35) — Bu Broşürün lıazırlanuıasmda baş vurulan başlıca, kaynaklar:

Şakayık-ı Nuınaniye tercümesi, yazına, İsmail bin Habib kopyası, Muradiye kütüphanesi. No. 1386: Rulı-ül-beyaıı, Şeyh İsmail Hakkı; Enmiş E mre divanı, Burhan Toprak, Samlı»nodulları ve eserlerine dair vesikalar, M. Çağatay Ulm-ay Tevarih-i Âl-i Osman, Âşık paşa; Türk edebiyatında ilk mutasavvıflar, M. Fuat Köprülü; 1300-1305 yılı kula tapu kayıtları defteri: Manisa malıkeme-i şer'iye si­ cilleri; Osmanlı, müellifleri, e I, Mehmet Tabir; Osmaıılıdevleti teşkilâtına methal,

İsmail Hakkı Uzunçarşılı. Anadolu beylikleri Ak koyunlu ve Kara,koyunlu devleti. İsmail Hakkı Uzunçarşılı:

(21)

Yunus Emve’nin mezar tasındaki halta, resmi

Taptuk Emre türbesinin Karşıdan görünüşü

(22)

?--- --- T

it t!

Taptulc Emre türbesinin plânı.

A — Taptuk Emre’ııin mezarı B — Yunus Emre'hin mezarı.

(23)

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Asırlardan beri klâsik edebiyatın muhterem dünyasına girmiş olan bu eseri, Vedad Ne­ dim, Burhan Asaî ve Sadri Ertem gibi arkadaşlarımızın idare ettik­ leri bir

aegyptiaca dressing showed significant diffence in the enhancement healing when compared to cotton gauge. In histological observations, we could see

Yeni Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Çankaya Köşkü ndeki tö­ renden sonra Meclis Başkanı Yıldırım Akbulut'u Başbakan atayarak merak konusu olan yeni hükümetin Jet hızıyla

Çocuklar›n›n -az veya çok oranda- fliddet içeren video ya da bilgisayar oyunlar› oynamalar›nda sak›nca görmeyen, etkileri tüm uzmanlarca tekrarlan›p durdu¤u

Ateşli periyotlar sırasında karın ağrısı olan dört çocuğun ikisinde aynı zamanda ailesel akdeniz ateşi [familial Mediterranean fever (FMF)] geni pozitifliğinin de

T hyroid hemiagenesis, absence of one lobe of the thyroid gland, is a rare variant of thyroid congenital abnormalities.. Most patients with this condition are

Saatlarca benim = küçük müzik stüdyo’suna kapanır, bir yandan sanat S konuşmaları yaparken, öte yandan plâklar dinler ve 5 zamanın nasıl geçdiğini

Görkemin ve sefaletin, yazların ve sonbaharlann içle­ rinden geçip altına gölgeye ve içinde İstanbul a dönüştüğüm bu hakir, pejmürde ve düzayak