• Sonuç bulunamadı

Çocuklar için Türk Amerikan Kültür Derneği ana nizamnamesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çocuklar için Türk Amerikan Kültür Derneği ana nizamnamesi"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ABONELERİMİZDEN RİCALAR

Gazetemizin kurmuş olduğu Kültür ve Yayın Kolu, yeni aboneler bulmak için, sayın okurlarımızı yardıma çağırmış­ tır.

Bu çalışmalar sonucunda ka­ zanacağımız abonelerimiz, da­ valarımızın gerçekleşmesinde bize taze kuvvet olacaktır. Kendilerine müracaat ettiğimiz şahsiyetlerin gazetemize abone olmalarım beklemekteyiz.

S IY A S I - S O S Y A L _ £ K O N O M İK - T E R B İ Y E Y İ .. H A F T A L I K G A Z E T E

İdarehane: Cağaloğlıı Nuruosmaniye Cad. 04-5 6 Telefon: 57.44.08 P.K. 791 İSTANBUL

YIL 14 SAYI : 636 F t A T I 2 5 KEJRLŞ 1 9 0 0

12

K A S I M Cumartesi

Türk Milleti Ata’sını sevgi

ile

andı

îf: t

* *

%

A TAM IZLA BASBASA

%

* " î

î *

İffet Halim OKUZ *

* *

* 1960 yılının on Kasımın- ij;da Türk kadınlığı Atasıy-* * la büyük bir huzur içinde* * haşhaşa kalmıştır. * * Atatürk devrimlerinin*

* *

*en manâlı tarafını kapsa-* *yaıı kadınlık inkılâbı, biz-^ *leri yirminci yüz yılın öte-* *sine ulaştıran bir oluştur.* * Onun için bu devrimler*

»jc »k

«arasında kim kadınlık*

* t *

«handesini kavramaz kim*

d» ^

*onu bir fantazi şeklinde^ *e le alırsa, bilmeli ki, A ta-* * türk görüşünün derinlikle-*

jjj ^ ^ ;j<

* rine inmemiştir.

* Yirminci yüz yıl insan* «haklarının ve hürriyetle-* grinin en geniş anlamda ta * *mndıği bir çağdır. Ona^ * ulaşmak için kadının lıak-J *ları ve hürriyetleri bilin-* Jmeli ve insanı yetiştiren* * ananın kutsallığı toplunla* *renk vermelidir.

* Büvük Ata, Türk kadı-* «uımb'lO ce.;\ert

*ona yolunu çizdiği için,* ^devrimlerinin dört başını* * mamur kılmıştır. Yazık* *onlara el uzatanlara, yazık* *onu kavramıyan başlara...!j! * On Kasımda Taksim*

Kennedy seçimi kazandı

Seçim mücadelesi nasıl oldu

♦Anıtının önünde susan ko *

* ^

îjjdınlık, gene aynı günde* * Galatasaray Lisesi konfe * *rans salonunda konuşanx «kadınlık, Atasıyla engelsiz* * katıksız başbaşa bulunu- V

♦yordu. *

* Atam, sana saygı duygu-^ Şiarımızı ulaştırdığımız ka-*

î • • »I*

*ra gün değil bir «Ak» gün * *dü bu...

* *

* *

* *

f* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * x -i<

Kadınların rolü - Parti toplantısında Frankie Leyıı ve Cesaı- Rnnıero - «Nixoıı’a aidim» - Rossaii.nd Rtısscll

yaşlanmış.

Amerika muhabirimiz Nadide Çaylıoglu Newyork’ tan bildiri­ yor:

Gazetemiz günlük olmad’.ğı için Birleşik Devletlerin Başkan sı, imi mücadelelerinin nasıl ol­ duğunu sîzlere kısaca anlatmak istiyorum Çünkü tafsilâtını güllük gazetelerimizde takip etmişsinizdir. He>- ne kadar kı­ şı notlarım tazeliklerini kay­ bı ttilerse de, okurken, günlük gazetelerin, liderlerin nutukları arasına sokamadıkları değişik bazı havadisler bulacağınızı tah min ediyorum.

Seçim mücadele ve çalışmalarına bir bakış Yazımın başlığına mücadele dedun, evet mücadele, fakat ta. atma, sandalya fırlatma ve- fmre değil, fikir mücadelesi.

( ;m kamp anyasına, vsfan- aaş,>r.n partilere kayıtlan ue başlandı. Her semtte, namzetle­

rin resimleri ve Amerikan bay­ rağı ile süslü mahallelerde, gö­

nüllü partililer vatandaşların kayıtlarını yaptılar. Ayrıca ev­ lere gönderilen listeleri de dol­ durup postaladılar. Yani, Reisi­ cumhurlarının seçiminde kulla­ nacakları şeyleri toplamak için her kolaylığı gösterdiler. Parti­ liler kapalı ve açık toplantı yer­ lerinde, radyo ve televizyonlar­ la namzetlerini halka tanıtıp, propogand al arını yaptılar. Ve sonra parti liderleri seçim bölge­ lerini dolaşarak kampanyalarına

başladılar.

Kampanyalara Senatörler de iştirak ederek partilerinin pro pagandalarım yaptılar. Ayrıca büyük eyaletlerin televizyonla­ rından ve radyolarından da ko­ nuşmalar yaptılar.

Seçim kampanyasına kadın­ lar da büyük mikyasta iştirak ettiler. Heyecan ve şevkle ça­ lıştılar. Dünyanın en büyük si­ neması olan Radyo Siti Müzik Holde rövüye seçim propagan­ dası ile başladılar.

Büyük particiler büyük yer­ lerde konuşurlarken mütevazi partililerde meşhur 42. ci cad­ dede ve parklarda geceleri par­ tilerinin propogandalarını yap­ tılar.

Mücadele Ekimin son hafta­ sında şiddetlendi. Nixon ve Kennedy televizyonda beraber gözüktüler ve televizyoncuların suallerini sıra ile her ikisi ce­ vaplandırdılar. Newyork’ta ev­ velâ Kennedy geldi, sonra Nix’- on ile Eisenhower.

Sokakla rı yüzbinlerce insan dolduruyor ve liderler açık oto­ mobillerde parti mensuplarının

İstanbul

kadın kurulları

Atatürk’ ü

anma töreni

10 Kasını sabahı yedi kadın derneğinin temsilcileri Taksim­ de Atatürk Anıtına çelenk ko varak 9. 5 geçe saygı sükûtuna iştirak etmiştir.

Aynı gün Galatasaray Lisesi konferans salonunda tertipîe- (devamı 4. sayfada)

Kadın Kurulları temsilcileri ve sayın Jale Tulga 9. 5 te Taksim Anıtı önünde

İnhisarlar kutu fabrikasında neler gördük

Başkan Kennedy eşi ile birlikte

Röportajı Yapan : Mesude GÜREL

Kutu Fabrikası Müdürü Şatlan K A Y AB A Y Cibali kutu fabrikasındayız. Fabrikanın kıymetli müdürü sa yın Şadan Kayabay bizi nezaket ve anlayışla karşıladı.

Her medenî kimsenin yapaca­

ğı bu hareket ziyaretçiler üze­ rinde ne dereceye kadar müsbet bir tesir bırakacağını biz gaze­ teciler herkesten daha iyi bili­ riz.

Kendisinden gazetemiz adına ricada bulunurken bizi dikkat ve alâka ile dinledi. Fabrikayı gezmek arzusunda olduğumuzu öğrenince memnuniyetle kabul etti. Bayan Hayrünüsa Tarcan’- m refakatinde atölyeleri gez­ mek üzere müdür odasından çıktık.

Koridorlardaki ilk göze çarpan manzara intizamla üst üste di zilmiş binlerce boş sigara kutu

altları oluyor.

Merdivenleri çıkıyoruz, atöl­ yelere doğru yürürken kulağı­ mıza gelen hazin bir müzik sesi <>Portofino» yu çalıyor. Oparlör- lerle bütün atölyelere aksetti­ rilen bu melodi içeride çalışan­ ların ruhuna sükûn vermek ay­ nı zamanda zevkle çalışma he­ veslerini arttırmak bakımından çok önemli. Çalışma masalarının

başlarına sıralanmış beyaz gömlekli muhtelif yaştaki ka­ dınlarımızı yakından gördük. Hepsinin yüzünde memnuniyet (Devamı 4. sayfada)

Fabrikanın en genç (13 yaşın­ daki) işçisi Feriha Düz. Günde 25.000 kutu kapağı hazırlıyor.

TÜRKİYELİM Bir mucizeydi

Olamaz denileııler oluyordu. Mavi bakışlı bir Kumandan Samsun’da, Erzurum’da, Sivas’ta

Türkiyelimin hissinde, kanında, mantığında Vatan oluyor, Bayrak oluyor,

Tiirkiyem uyanıyor, Türkiyem coşuyor, Benliğini buluyordu...

Mehmedin altın saçlı Paşasıydı Fadimenin kurtarıcısı

Kanat germişti Türkiyemin üstüne Gölgesinde san’at fışkırıyor,

Devrim ağacı dallanıp budaklanıyordu. Türkiyem özgür, Türkiyem cesur, Kalkmıyor, kalkmıyordu...

1938 in 10 Kasımında ideal oldu Erişmek istedikçe uzaklaşan, Çağdaş medeniyetleri aşan,

Türkiyem, Türkiyelim ona erişmek istiyor, Yükseliyor, Yükseliyordu...

Muzaffer USLUATA

attıkları konfetilerin altında a- ğır ağır ilerliyorlardı.

Newyork’un Kristof Kolomb meydanındaki sergi sarayında evvelâ Kennedy binlerce New- yorklu taraftarlarının alkışla­ rının inlettiği muazzam salonda nutuk verdi.

Sokakta, hemen herkesin ya­ kasında kendi partisinin nam­ zedinin resmi bulunan rozetler var.

Şimdi size 2 Kasım gecesi be­ nim de bulunduğum Nixon'un son Newyork kampanyasının tafsilâtını veriye rum.

Başkan Eisenhower Nixon’a, Newyork kazalarında ve New­ york Silideki kampanyasında refakat etti.. Newyork Si- tiye öğleye doğru geldiler ve 300.000 Newyorklunun al­

kışları arasında caddelerden a- çık bir araba ile îke ve Nixon geçtiler. Onları bayan Nixon ve bayan Lodge takip ediyordu.

59 uncu caddenin Kristof Ko-(Devamı 5. sayfada)

(2)

K A D I N G A Z E T E S İ 12 KASIM 1960 S A H I F E 2

Yassıadaya siz de gidiniz

II

Yassıada Burgaz adasının 2.5 mil batı çihetindedir. Adan-n 47 metre yüksekliği 180 metre genişliği ve 280 metre uzunlu­ ğu vardır.

Adanın milâdi dördüncü asra kadar tarihi karanlıktır. Bun­ dan sonraki yüz yılda Yassı- adaya sürgün edilen ermeni katolik büyük Nerses ve doku zuncu yüzyılda Kırkazizler için yapılan kilise ile Meryem ana için yapılan mihrab Yassıada- mn değerini arttırmış, adaya dinî bir değer vermiştir.

Bizans tarihleri ada için : a- danın ortasındaki meydanda Kırkazizlere vakfedilmiş bir ki­ lise mevcuttu. Rus ismi ile anı­ lan Iskitler, Karadeniz yolu ile boğaza kadar sokulduklarında İstanbul'un bütün kiliselerini ve şehir civarındaki adacıkla­ rın manastır ve köylerini dahi yağma edip bulduklarını, çal­ dıkları sırada bu kilisenin de mukaddes kısmım tahrıb etti­ ler ve hattâ patriğin 22 adamını da katlettiler.) diye yazmakta­ dır.

Bu güıt kalıntılarını gördüğü­ müz yer altı zindanları ada ü- zerinde geçmiş tarihin vesika­ larıdır.

Kısaca verdiğimiz Yassıada tarihçesini Yassıadaya giderken herkese dağıtılan (Yassıada broşüründen öğrendik. Millî Birlik Komitesi irtibat bürosu­ nun Ekim 1960 tarihini göste­ ren bu broşürde inkılâbın se­ bepleri, silâh ve coplarla genç­ lere yapılan hücum, silâha kar­ şı gençlerin taşla mukabelesi, dövülmeleri, atların ayakları al­ tında çiğnenmeleri, sürüklene­ rek trafik arabalarına

sokul-l ' V W W V W W W V V W W W W V W W W S > W W V W W W »

(Geçen sayıdan devam) cü araçlarla da görülememiştir. Virüsü vardır deniliyorsa da bulaşıcı bir hastalık olmadığı kesindir.

Yukarıda korkunç hastalık dedik, evet mühim ve çok kor­ kunç bir hastalıktır. Temel ola­ rak yakalananların oynak yer­ lerinde (mafsallarında) yerle­ şir ve buralardan da genel ola­ rak kalbe saldırır ki hekimlik dışı (kâlb romatizması) deni- lir! Şişmiş kızarmış mafsallar­ la ateşli ve *çok ıztıraplı oldıı.<- tan başka çarpıntılar ve ileri derecede kansızlıklar da yapar. Hastalık bu ağırlığa girdi mi artık hekim tedâvisi de olsa za­ man zaman geri tepmelerle se­ neler senesi devam eder. En son yakaladığı hem kalb hastası hem de yamrı yumru olmuş, iş­ lemez mafsallarıyla yatalak bir kötürüm eder. Bütün bu dehşe­ tine ^ve korkunçluğuna rağmen hastalık başlangıçta o kadar hafiftir ki: İşte insanları

alda-Hasene İLGAZ dukları. erkekli kadınlı boğuş maları, yerlerde sürüklenen Üniversite Rektörü ve kendi kurşunlarımızla öldürdüğümüz şehit gençlerin resimleri vardır.

Diğer resimler ise şehit genç­ lerin bayraklara sarılarak geçen tabutları, sakıt iktidarın eğlen­ celeridir.

Yazı olarakta 27 Mayıs ve Yassıada’nın mânâsı, düşük yc - tidar mensuplarının neden yar­ gılandığı ve yargılanacakları suçlar, düşük bakanların de­ mokrat millet vekillerinin top­ luca ve hâdisesine göre ferden mesul oldukları suçlar açıklan­ mıştır.

O gün ve müteakip günlerde ada yolcuları, Dolmabahçe irti­ bat bürosundan Yassıada’ya ka­ dar geçen 40 dakikalık yolcu­ luklarını hep bu broşürleri in­ celemekle geçirmiştir.

Vapur adaya yanaştığı za­ mansa bir başka heyecan hâkim olmuştur. Kara, deniz ve hava cıların arasından süzülerek mahkeme salonuna doğru git­ mek, ayrılmış yerinize oturmak Yüksek Adalet Divanı, sanıklar, şahitler ve sonra dinleyiciler. Sanık aileleri herbirisi bir dersti.

Bize göre Yassıada’yı muhak­ kak herkesin en az bir kere gör­ mesini hazırlamak lâzımdır.

Bunun için giriş formalitesini kısaltmak, kolaylaştırmak lâ­ zımdır.

Yassıada bir eğitim merkezi­ dir. Ada zarfı ve maznıfiyle bir derstir.

En iyi yurdbilgisi dersini an­ cak Yassıada soruştunnaları ve­ rir.

Bunun için gitmek, görmek ve ibret almak lâzımdır. AMERİKADAN MEKTUPLAR

Cumhuriyet Bayramını

*

nasıl kutladık

Cumhuriyetimizin 37. yılını

vatandan uzakta, fakat kalbi­ miz ve kafamız sizlerle beraber olarak biz de burada samimî ve neşeli bir şekilde kutladık...

Newyork'ta bir Birleşmiş Mil­ letlerde ve diğeri atletik kulüp­ te olmak üzere iki toplantı ya­ pıldı. Klüpteki Başkonsolosu­ muzun da şereflendirdiği top­ lantıyı Birleşmiş Milletler nez- dindeki sefirimiz Turgut Me- nemencioğlu konuşmayı kısaca şu sözlerle açtı:

Sayın Vatandaşlar, Cumhuri­ yetimizin 37 inci yıl dönümü hepinize kutlu olsun.

Bu en büyük bayramımızı bu­ rada birlikte kutlamamızı müm­ kün kılan Newyork’daki Türk Kurallarına ve Türk - Amerikan Cemiyetine bilhassa teşekkür etmek ve bu başgrüarı için teb­ riklerimi bildirmek isterim.

Bu günü kutlarken, bütün Türklerin kalbinde iki duygu vardır.

Evvelâ İstiklâlimizi, Cumhu­ riyetimizi ve büyük inkılâpları­ mızın temellerini mücadeleleri ile, alın terleri ile ve kanlariyle kazanarak bize tevdi edenleri minnet ve şükranla yâdetmek için 37 yıl evvelini hatırlamak, aynı zamanda da kendilerine Atatürk tarafından emanet edi­ len bu en kıymetli varlıklarımı­ zı koruyacak ve bu temeller ıi-

zerinde Türkiyemiz için en mü­ reffeh en ileri ve hakikaten demokratik bir çığır açacak o- lan Türk gençliğine ümit ile ve

Yazan: Nadide ÇAYLIOGLü itimat ile gözümüzü çevirmek.

Bu seneki bayramımız mem lekelimizde yeni bir tarihi ham leye tesadüf etmektedir. Bu ta­ rihî hamle, Atatürk inkılâpları­ nı, insan haklarını, şahsın hür­ riyet ve haysiyetini, demokrasi prensiplerini, iktisadi, sosyal ve kültürel ilerlemeyi benimsemiş olanların ve bilhassa Türk gençliğinin hamlesidir. Bu dâ vâöa başarı kazanacağımıza mes’ut ve müreffeh bir istikba lin: bütün şartlarını sağlıyacağı miza şüphe yoktur.

Sayın Vatandaşlar, gurur, neşe ve sevinçle kutladığımız bayramımız hepinize mutlu ve kutlu olsun..»

Menemencioğlu’nu takiben Türk - Amerikan birliğinin Amerikalı başkanınm veciz söz­ lerini ve talebe cemiyeti başka­ nı Coşkun beyin konuşmalarını dinledik. Daha sonra genç Türk kızları ve erkekleri zeybek, ka­ şık oyunu oynayarak kıvrak dansları ve güze1 kıyafetleriy­ le hazır bulunanları coşturdu­ lar. Parti samimi ve çok neşeli geçti. O kadar ki gecenin sonu­ na doğru kasap oyununa ve çif­ tetelliye hazır bulunanlarda' ka­ dınlı erkekli iştirâk ederek koca salonu inlettiler.

îşte sevgili okuyucularım, biz- lerde burada resmi geçitsiz, fe­ ner alaysız fakat içten gelen duygularla Cumhuriyetimizin 37 inci yılını kutladık... Hepi­ mize kutlu olsun. Vatanımı ve sîzleri hasretle selâmlarım.

Romatizma

(Bonilland) Buyyo hastalığı

Yazan: Dr. Ali SİPAHER tanda budur zaten.. Meselâ ev­

velâ bir ayağın oynak yerinde veya elin bir parmağı oynağın­ da (mafsalında) belli belirsiz az bir, şişlik ve hafifçe bir ağrı ile başlar.. Bunun farkına varan kişi ayağının ve parmağının bir zora gelip burkulduğu sanısıyle hiç önem vermez ve orasını sı­ kıp oğuşturur. Ertesi günü şiş­ lik artar ve ağrı fazlalaşırsa da kişi yine mühimsemez. Bu sefer ayağını veya elini sıcak suya fi lân sokarak yada sıcak pansı- manlar sararak ağrıyı geçirmek ister. Daha ertesi günü kişi has­ talığın büsbütün azdığını ve şiş­ likte daha artarak ten rengini kaybedip mor kırmızımtırak renk aldığını görür. Bu durum­ da bir iki gün ihmalle hekime gidilsede artık iş işten geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* .geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* # geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* geçmiş-* *

Millî Birlik Ruhu

* * * * * * * *

İjj Yıllar var ki yedi dernek bir araya gelerek birlik beraber-* çjilik halinde tek dâva çevresinde toplanmamıştır.

Vakıa güdümlü toplantılar olmuştur. Fakat demeklerin* ¿keııdi anlayış havası içinde birlik iş görmeleri asla görülme-* ¿iniştir. Sen de sen, ben de ben düşüncesi toplumu sarmış g ı-î

|der... |

tir. Yani bu halde hekimin ilâç- lariyle hastalık tavsasa da bir müddet sonra başka mafsalla­ rında başlıyarak ve artık dedi­ ğimiz gibi ara ara hecmelerle yıllar yılı kalp ârızaları ve açı­ lıp kapanmaz oynaklarla kötü­ rüm olup gidecektir.

Kurtulmak için ne yapmalı.. Elinde, ayağında veya her han­ gi bir oynak yerinde böyle ha­ fifçe bir ağrı ile henüz kızar­ mamış ten renginde az bir şiş­ lik görenler derhal bir hekime koşmalıdırlar. Bu hafif başlan- gıçtada bu korkunç hastalığın tedavisi okadar kolaydır ki in­ san romatizma olduğuna inana­ maz bile. Bir varmış bir yokmuş olur!

Bu hastalık neden olur? Mik­ robu görülmemiş, virüsü var mı yok mu belli değil. Bulaşıcı da değildir. O halde bu hasta­ lık neden olur? Her iyi veya kötü olayın şartları olduğu gibi bu kötü hastalığında kişide be­ lirmesi için şartları vardır. Bu­ nun için evvelâ kişinin badem­ cik (anjin) olması lâzımdır.. Sonra diş çürükleri, nefes yol­

lan hastalıkları, vücudun her hangi bir yerinde mikroplar çıbanlar mı romatizmaya sebep 'oldukları anlaşılmıştır.. Birde bunlai'a rutubetli yerlerde ya­ şamak ilâve edilir. (Nemli, ıslak havalı yerler) Filorya plâjı ev­ leri gibi! Yalı villâları gibi! Ama yukarıda saydığımız ro­ matizmaya sebep olan (badem­ cik v.s.) gibi ârızaları olmıyan larda katiyen romatizma olmı- yacağı gibi.. Rutubetli yerlerde değil ama, ömürlerini su için­ dede geçirseler yine romatizma olmazlar. Tababette katiyet yoktur. Her çürük dişli, bâdem- ciklide romatizma olmıyacağı gibi. Böylelerin rutubetli, yerde yaşamadan da romatizmaya ya kalandıkları olur.

Korunma: Bu; yukarıki izah lardan meydana çıktı zaten. A ğızda çürük diş asla bırakma malı, anjin olmamaya gayret etmeli, çıbanları derhal tedavi ettirmelidir. Rutubetli yerlerde, pilâj evlerinde, yalılarda bu ro­ matizma yapıcı ârızaları olmı- yanların veya tedavi ettirenle

rin yaşamalarında elbette hiç bir mahzur yoktur, ama rutu betli yerde yaşayan çürük diş lilerinde romatizmaya yakala­ nacağı yine kesin değildir. Fa­ kat yüzde çok ihtimalle yaka­ lanacaktır.

* Atatürk'ün 22. ölüm yıl dönümünde yedi kadın derneği-* *ııin bir araya gelerek tertiplediği tören tam bir anlayış ve* * kaynaşma havası içinde geçerken, bütün Atatürkçülerin en* î|C

*mesut dakikalarını yaşadığına şüphe etmiyorum. * * İşte millî birlik ruhu bu idi. içeriye sızmış menfaatçi* * politikacıların ortadan yok olduğuna en canlı örnek buydu. ^ I Gençlik teşekkülünü gençlik teşekkülüne, kadın kurulu-* *ııu kadın kuruluna düşürmekten faydalanan bu arayıcı fi-* *şekleri, nihayet kardeşi kardeşe vurdurmağa kadar gittiler. * * Türk kadınlığının bu hamlesi örnek anlayıştır. *

yîç * îk

* Analar gene Atatürkçü gene millet anası olarak ödevle-* rine koyuldular. Onlara binlerce başarılar. ^

*

,

*

I ORUZ * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *

FERAHLIK.

ve NEŞE

SÎZİNE BAŞBAŞA

NOT : Başbaşa sütununa gön­

dereceğiniz yazılar kâğıdın tek tarafına okunaklı bir şekilde ya­ zılmalıdır. Adres . KADIN GAZETESİ Başbaşa sütunu Posta Kutusu 791 İSTANBUL ATAYA SESLENİŞ Uzak bir hâtıra var hafızamda sisli Her Türkün ağladığı gündü elemli.

Küçüktüm eremedim, bilmiyordum gelemedim, Atam seni bir kerre olsun göremedim. En büyük diye seni öğrendin} sonra, Sana hayran oldum Atam önce sana. Resmine bakıp mavi gözlerinde

Bütün bir Türklüğü buldum derinliğinde. Yarab ne yüce insan dedim

Türk olduğuma, Atam olduğuna sevindim. ölüm nasıl sana erdi,

Yüceliğinden korkmadan nasıl seni yendi? Atam yıllar geçti o günden beri

Seni varlığınla yine bir çığ gibi Bulduk bir ışık misali yolumuzda, Emanetlerine adanmış ruhlarımız da.

Özenç EŞSİZ BİR BAŞKASIYIM ŞİMDİ Gök yüzü Yıldızlar . Ay ve Güneş Gene o eskisi Fakat ben Değiştim

Bir başkasıyım şimdi.

Ülkeı ERBUĞ

î- İSRAF Yİ KAP

TASARRUF YAPAR.

VAKIFfcAB BANMASI

Ebadın ve Çocuk Yayınları Ltd, Şti. adına, sahibi ve Yazı işlerini fiilen idare eden: İFFET HALİM ORUZ.

ABONE ŞARTLARI ÎLÂN TARİFESİ

Altı aylığı 6 T.L. Başlık ilânlar 25 T.L Seneliği 12 I.L Bütün sayfalar santimi 5 T.L

(3)

12 KASIM 1960 K A D I N G A Z E T E S İ Sayfa 3

Güzel kızı kim aldı?

Bilmecesine gelen cevaplar:

Bilmecedeki sorunun kargılığı: Canlanan kızı almağa en faz­ la hakkı olan şahıs bence hey. keltraştır. Çünkü heykeltraşlık Allah’ın insanlara verdiği ya­ ratma gücünün en çok işlendiği güzel san'atlardan biridir. Yara­ tılan şey bir heykel olduğuna göre onu almağa hak kazana­ cak olan şahıs; onu yaratmak, onu sevmek için bütün benli­ ğini ortaya koyan heykelt. aş­ tan başkası olamaz.

Leylâ AŞKIN İstiııye - İstanbul '.Güzel kızı kim aldı» bilme­ cesinin halli kanaatimce,

Güzel kızı neticede kuyumcu olan şahıs alacaktır. Sebebide kuyumcu mücevheratı takarken bunun arasında birde yüzük takmıştır. Böylece kızlada ev­

lenmiş durumdadır. Netice: Gü­ zel kızı kuyumcu aldı.

Nazmiye BAŞAR Sarıyer - ÎST. Güzel kızı kuyumcu almalı­ dır. Nişanlanmayı ve evlenmeyi temsil eden yüzük olduğuna gö­ re kuyumcu daha ilk günden beri kızla nişanlı sayılıyordu, çünkü mücevherlerinin arasın­ da nişan halkası vardı.

Nuriye RUHSER Kadıköy - Moda Heykeltraş otele bir hediye yapmış. Terzi güzelleşmesi için elbise dikmiş. Onları gören kuyumcu güzelliğin eksiğini ta­ mamlamış, Hocada kıza âşık ol­ muş Allahtan can istemiş. Onu

alayım diye, hak onundur. Adres: İşçi Sigortaları Kuru­ mu Şube müdürlüğü - Kütahya

Muştan KARABACAK

H i k â y e

İki Nişanlı

Yazan: Mesude GÜREL (Geçen sayıdan devarn)

sesle «benimle beraber geliniz» emrini verdi. Celâl derhal kapı­ daki nöbetçiye baktı. Nöbetçi müsamaha gösteriyoıdu. Sivilin arkasından yürüdü. Tenha bir odaya beraberce girdiler. Yalnız olduklarına kanaat getirdikten sonra sivil şahıs gözlerindeki u- fak maskeyi ağır ağır çıkardı ve kendini tanıttı. Bu yaralı düşman onbaşısıydı. Celâl ir­ kildi. Düşman bavulu açtı: ora­ dan bir kat temiz sivil elbise çıkardı. Celâle giyinmesini işa­ ret etti ve arkasını döndü. Ce lâl tam bir esir olmuştu. Ne derlerse yapıyor, ne söylerse dinliyordu. Elbiseleri giydi. Ba­ şına da bir şapka geçirdi. İkisi beraber merdivenleri hızlı hızlı indiler. Kapının önünde bir a- raba bekliyordu. İçine atlayarak uzaklaştılar. Bir müddet sonra şehirden epeyce ayrılmışlardı. İki tarafı ağaçlıklı güzel bir yoldan ilerliyorlar ve hiç ko­ nuşmuyorlardı. Nihayet araba bahçesi demir parmaklıklarla çevrili, kenarlarından hanımel- leri sarkan, yeşil pancorlu bü­ yük bir köşkün önünde durdu. Köşk ormana gömülmüş bir ya-ı maca yaslanmış, sessiz ve sa­ kindi. Celâlin yüreği çarpmaya başladı. Dayanamadı, demir bahçe kapısını geçip te iki ta­ rafı şimşirli çakıl yoldan ağır ağır yürürlerken sordu:

— Nereye gidiyoruz?

— Evime. Sizi anneme, baba­ ma, sonra da nişanlıma tanıta­ cağım.

O sıra köşkün kapısı açılmış, bir kelebeği andıran, tüy kadar hafif ve zarif bir genç kız ko­

şarak gelmiş; ikisini karşılamış­ tı. Ev sahibi Celâl'e dönerek:

— Nişanlım, dedi.

Bu defa kapıdan ihtiyar bir anne ile baba göründü. Onlar da sabırsızlıkla misafiri bekli­ yorlar; uzaktan ellerini sallı­ yorlardı. Yanlarına geldikleri zaman ev sahibi Celâli iki ih­ tiyara tanıttı:

— Hayatımı kurtaran, dün­ yanın en temiz, en necip kal­ bini göğsünde taşıyan Türk as­ keri, onbaşı Celâl.

Celâl’e dönerek ilâve etti: — Annem, babam. Sizi gör­ meyi ve bu gece burada, bizde bulunmanızı çılgınca arzu etti­ ler.

Yaşlı anne, hattâ baba göz yaşlanyle ağlıyor-.

— Bir tek evlâdımızı • sen bi­ ze bağışladın.

diyor, Celâl’in arkasını okşu- yorlardı.

Merdivenlerden hep beraber çıkıp ta geniş salona vardıkla­ rı zaman Celâl’in gördüğü man­ zara gözlerini kamaştırdı. Ren­ gârenk avizelerin altında kıy­ metli halılarla döşenmiş, geniş bir salon. Köşede kırmızı renk- ! te, kuyruklu bir piyano. Duvar­

larda cedlerinden kalan, yağlı boya büyük çerçeveli portreler. Klâsik, kadife, geniş koltuklar. Ortada nâdide çiçeklerle süs­ lenmiş, muhteşem bir yemek masası. Bu alafranga sofranın ortasında da Celâl’in dikkatini çeken büyücek, kenarsız bir baklava tepsisi duruyordu. O anda etraftan göz alıcı şeyler kaybolmuşta sofrada yalnız tepsi varmış gibi gözleri orada (Devamı var)

«Kadın Gazetesini beğeniyorsanız, onu dost ve tanı­ dıklarınıza da tavsiye ediniz, ve abone olmalarını sağla­ yınız. «Kadın Gazetesb» sizin gazetenizdir.

t ü r k î y e c u m h u r i y e t i i

ZİRAAT BANKASI

j

Kuruluş tarihi : 1863 ¿Sermayesi: TL. 750.000.000

T. C. Ziraat Bankası 600 ü aşan Şube v* Ajanslariyle yurdun her tarafında

hizmetinizdedir.

Tasarruf hesaplan için en gçniş ve zengin ikramiyeler

Vadeli tasarruf hesaplarında her 50, vadesiz ta- j> ; sarruf hesaplarında her 100 liraya ayrı bir iştirak j!

; numarası verilir. !;

Yeni saç modasına uygun çok değişik bir gelin başı

____

Faydalı Bilgiler

TÜTÜN KOKUSU İçinde uzun müddet tütün içilmiş bir odanın havasını sü­ ratle temizlemek için odanın bir köşesine büyük bir kap için­ de âdi su "koyunuz. Bu ameliyc- yeni yağlı boya olmuş odaların­ da kokusunu alır.

/ SÜT

NASIL PİŞİRİLİR Sütün faydalı olabilmesi için sütün kabarması ile kalmama­ lıdır. Zira o zaman sütün hara­ reti ancak 70-80 derecedir ve hastalık mikroplan ölmemiştir. Bu taktirde süt 24 saat saklana­ bilir. Süt kabarıp kaymağı tu­ tunca bir çatal ile bu kaymağı çatlatmak sonra biraz daha kaynatmalıdır.

GRİPİN

K U L L A N I N I Z

* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * Sayfayı Hazırlayan . MESUDE GÜREL * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * ! g ü z e l l i k v a s i t a l a r i Güzellik vaadi kadınlarda dai­ ma bir alâka uyandırır. Fakat pervasızca kullanılan makyaj usulleri tabii güzelliğe sahip bir yüzde faydadan ziyade zararla neticelenir. Bir çok çeşitli gü­ zellik araçlarının arasından hangilerini seçip kullanmak ge­ rektiğini, hem kadın hemde bu araçların imalâtçılarının üre­ rinde ehemmiyetle durdukları bir meseledir. Kadın alacağı makyaj levazımının hem fay­ dalı hemde modaya uygun ol­ masına çok dikkat etmelidir. Makyaj modası giyim modası kadar oynaktır, bu sahanın dik­ tatörleri film yıldızları ve man­ kenlerdir. Son zamanlarda (Bri- gitte Bardot) nun dudaklarını kopye etmek moda olmuştur. Bu şekil daha ziyade çok genç kızlar arasında görülmektedir.

Diğer kadınlar ve olgun genç kızlar teşhir ettiği elbise ile makyajı tam bir âhenk halinde mankenlerini araştırır ve on­ lardan faydalanmaktadırlar. Bu

senenin makyajı ve saç biçim­ leri gittikçe daha komple bir hal almaktadır. Başın tepesin­ de arı kovanı biçiminde topla­ nıyor, göz makyajı ise koyu ve mübalâğalıdır. Yüzün diğer kı­ sımları ikinci plânda bırakılı­ yor.

Moher ve makarna yününden örülmüş şık bir kere. Moher yü­ nünden resimde görüldüğü nis- bette lıaroşo bir band örülmüş ucuna kalın makama yününden saplar ilmek halinde takılarak hepsine birden tepede bir dü­ ğüm atılmış. Uçları pırta kadar uzatılmıştır.

C a n

boğazdan

gelir

In cI BlSKÜVlTİ 250 gram toz şeker 5 yumurta

180 gram un

1 limon kabuğu rendesi 100 gram patates unu. Yapılış: Şeker ile yumurta­ ların sarılarını iyice çalkalaya­ rak köpüklendiriniz. Un, pata­ tes unu ve yumurtaların beyaz­ ları kar gibi olunca içine katı­ nız. Hepsini birden kuvvetlice yoğurarak pek katı olmayan bir hamur yapınız. Bu hamuru oklava ile açınız bir kere daha hamuru biraz unla karıştırarak yeniden yoğurunuz. Tekrar ok­ lava ile açınız. Üç parmağınızla bu hamurdan bir parça koparı­ nız. Hamur tahtasının üzerine evvelce serpmiş olduğunuz una iki elinizi sağa sola ve ileri ge­ ri götürerek kısa bir kurşun kalem yuvarlağında bir çubuk yapınız. Artmış olan yumurta­ ların beyazlarını büsküvitlerin üzerine bir fırça ile sürünüz. Hafif yağlanmış bir tepsiyi yer­ leştiriniz. Kızarıncaya kadar or­ ta ateşli bir fırında kızartınız. Fırmdan çıkınca üzerlerine pudra şekeri ekiniz.

AŞK ELMASI DOMATES 1834 senesinde domates bü­ tün dünyada «Aşk Elması» ola­ rak bilinirdi. Bahçeleri renk­ lendirmek için kullanılan bu bitki o zamanlar öldürücü ze­ hir olarak sınıflandırılmıştı.

Domates ilk defa hastalıklı ve zayıf olan bir çocuğa şifa niyeti ile büyük annesi tarafın­ dan çaresiz kalınarak verilmiş­ ti. Zayıf çocuk elbette aşk el­ masını biliyordu. Büyük anne­ sinin kendisine bir ölüm sun­ duğundan şüphesi yoktu. Fakat ilâç almaktan, hasta olmaktan bezmiş olduğu için ağzını açtı ve ilk defa olarak insan boğa­ zından domates yolu ile A, B ve C vitaminleri geçti.

Eğer Charley adındaki bu sıs­ ka çocuk büyük bir cesaret göstermeyip domatesi yeme- seydi, domates bugün salatala­ rımızda yer almayacaktı. * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * - > :* * * * * * * * * * * * * * * * * * *

Hayatımıza çeşni katan

gördüğümüz rüyalardır

şeyler bekliyebilir, zira çorba yapmak erkeği tarafından çok sevileceğine delâlet eder.

S E Ç ME

S Ö Z L E R

Siyah, her türlü ipekli ku­ maşlardan yapabileceğiniz çok şık ve sade bir kokteyl elbisesi. Dümdüz vücuclü saracak şekil- « de biçilmiştir. İkişer sıra askısı yegâne süsüdür. Şapkası da ga­ yet orjinai olup saçların hep­ sini içine alacak şekilde hazı- lanmış olup inci ve taşlarla süs­ lenmiştir.

MEYVA GÖRMEK İnsanları birbiriyle muka­

yese ederken zamanı ve şartları da nazarı itibare almalıdır.

Muhabbetle dostluk azaldık­ ça zahmet ve azap artar:

Sevgi ile dostluk fazlalaştık­ ça sıkıntı ve dert azalır.

Şahsiyetini kaybedenler hırs, hiddet ve kine galebe çalmayı kaybeder.

Hayatöa takip edeceğimiz yol vicdanımızın hükmüne tâbi ol- makdır.

Hakikî insan fikirleri çalış­ maları kendisinden ziyade baş­ kaları için olan kimselerdir.

Rüyada kavun görmek vakti ise iyidir, incir yemek yaptığı bir işe pişmanlık duymakdır. Ayva yemek yolculuğa delâlet eder, evinin bahçesinde zeytin ağacı görmek erkek evlât sahi­ bi olacak demektir, ve çok ha­ yırlı evlât olacağına delâletdir. Salatalık, pancar görmek yan­ lış bir hareketde bulunacağını ikaz eder.

ç o r b a İç m e k

Herhangi bir kimsenin çorba içtiğini görmek bekârlar için i- yi bir izdivaç yapmak için bir çok fırsatlar elde edeceklerini gösterir. Çorba pişirdiğini gören kadın hayatdan pek çok iyi

günde

,

(4)

Sayfö i

K A D I N G A Z E T E S I 12 KASIM 1900

■ H H M

Caz Dansve

Film Dünyası

Tuncay BAYD AK

İngrid Bergman saadetin yolunu

buldu

Kolay kolay inanılmaz ama gene de inanırız. Doğru söylü ­ yor. Bakışlarından belli. Nazlı nazlı akan bir su gibi dinlendi­ ren havasından belli.

îngrid’in mesut olması ger­ çekten bir mesele idi: Fakat o bunun sırrını bir tek sözç sığ­ dırıyor: YTJVA ve ilâve ediyor: (Ailem mesut etti beni. Acı çek- miyen gerçek saadeti bilmez. Uğrunda çırpınmadığımız şeym değerini nasıl anlarsınız? Çek­ tim ve erdim. îşte benim sır­ rım.)

îngrid, Fransa'ya yerleşiyor şimdi (Jan d’Ark) daki o bü­ yük şöhreti oraya çekti diye dü­ şünenler olabilir ama o, bütün bunlara (geçmiş) gözü ile bakı­ yor. Eski günler bütün pırıltısı ile ve bütün acısı ile geçip git­ miş onun için. îsveçten Ameri­ ka’ya Lr. Lindistron’la gelişi bir skandaldi. Geçip gitmiş. Ameri­ ka’dan İtalya’ya Roberto

Ros-selini ile gidişi bir skandaldi, o da geçmiş. En sonra İtalya’dan Paris’e dönüşü. Üçüncü aşk, ü- çüncü koca, üçüncü saadet. Asıl bu üçüncüye (saadet diyor o.)

(Çocuklarımla, kocamla bul­ dum saadeti. Ama geçmişi asla inkâr edemem. Yeni baştan ya­ şasam, gene o maziyi yaşardım. A dan Z ye kadar bütün o yıl­ ları bir daha yaşardım. Onların

ateşinden geçtiğim için gerçek saadete erebildim.)

îngrid’in Fransa'ya gelişi de başlı başına bir heyecan: (Evi­ mizde ilk geceyi dünyada unu­ tamam. Yanımda yanlız büyük kızım vardı. Ev tamtakırdı. Bi­ rer karyolamız, birkaç da vali zimizden başka hiç bir şeyimiz yoktu. Ama pencereleri açıp da havayı koklayınca duydum ki mesuttum. Rüya değildi artık. Fransa’da, sevdiğim yerde bir yuvam vardı.)

SIHHAT VE NEŞ’ESİ

GÖZLERİNDEN BELLİ

t

Y A V R U N U Z U N K A D İ F E GİBİ Y U M U Ş A K T E N İ N İ D E V A M L I O L A R A K M U H A F A Z A E D E N

*

*

LANOLİN

KREMLİ

BOL

KÖ PÜKLÜ

HU SU Sİ

KO KU LU

B E TA

FAZLI

VE

YEPYENİ

FORMÜLLE

TUVALET

SABUNU

Şiir müsabakamıza gelen şiirler !

(.1 M U tİM SENSİZ GEÇERKEN $ Günlerim geçer sensiz, ne tad var bu dünyada?

Arkadaşsız yaşanmaz, katlanılmaz hayata,. Görebilsem ne mutlu uzaktan hayalini, Kabil mi savabilmek gönlümün melalini..

Abdullah ERDEM — Ankara YAKARSAN

Kirpiklerin ok gibi Gözlerin masal gibi Ben divane âşığım Söylerim dağlar gibi

-i- Kaşların kalbin bağı işte eğlenmek çağı Nazetme yeter güzel Geçmesin gençlik hızı Seninle divaneyim

Aşkınla harabeyim Nerdedir tatlı hayat Hicrandan öleceğim

Kurtar beni elemden Mahrumum neşelerden Sen bir kızıl alevsen Yakarsan, yak tezelden.

îngrid Bergman’m mesut olduğu nasıl da belli. Resim, onun Paris hava alanındaki halini göstermektedir.

Ingrid’i, bunları anlatırken gören bunca acı, bunca çile çektiğine dünyada inanamaz. Sanki Drö Lindistrion’la o fırtı­ nalı günleri yaşayan, sanki Ros-

selini’nin, uğruna her şey fedâ edilmiş büyük aşkına ihanet et­ tiği kadın hiç o değil. Sanki ö- lecek kadar sevmemiş, bütün hayalleri birden hiç yıkılmamış sanki.

Çocuklarının üçü İtalya’da. Yanma gelince de İtalyan oku luna gönderecek Üçü de Ital yan çünkü. Y'a büyük kızı? O da Amerikan. Ama, fırtınaların or­

tasında bir duru su sükûnu ya ratmasını bilen îngrid hepsine yeten, dağıldıkça büyüyen bir saadet kaynağı gibi.

Bir Fransız gazeteci ondan (sinirleri dinlendiren ilâcı) so­ ruyor. Cevabını merak ettiniz tabiî. Tam bir sürpriz. Ingrid’in sükûn ilâcının adı: (Örgü). Bildiğiniz yün örgüsü. Eskiden sahne aralarında bile çq,cuğuna birşey örermiş.

Şimdi imkânsız. Çünkü bir değil, üç tane birden örmesi lâ

zım. tngrid’i düşününüz. Sonra da örgüyü. Hoş ilâç değil mi?

Kutu fabrikasında neler gördüm

(Baştarafı 1. sayfada) ve neş’e hâkim. Birer ufak ma- kinayı andıran narin parmak­ ları durmadan işliyor. Genç kız­ ların ellerine dikkat ediyorum onlar da tecrübeli bayanlar

ka-NECMİ KOMİLİ TEL: 22 0796 İSTANBUL

Fabrikanın e.n yaşlı mütelıas-' sis işçilerinden Zehra Yorulmaz. dar seri ve muntazam iş görü­ yorlar. Yalnız bu genç kızların ellerinde başkaca bir ışık daha var. Tırnakları pırıl pırıl ojeli. Bütün ellere dikkat etmiştik. Temiz ve bakımlı idi.

Fakat bu gençlerin naturel ojeli tırnakları Türk kadınla­ rının zevk inceliğini bize yakın­ dan anlatıyordu. Bu salonlarda çalışanlar muhtelif yaşta, bazı­ ları yirmi, otuz sene ayni fabri­ kada çalışan emektar yaşını al­ mış tecrübeli kadınlarımız. Bir- birleriyle o derece anlaşmış ve kaynaşmışlar ki, yaşlılar genç­ lere bir evlât muamelesi yapı­ yorlar, gençler de büyüklerini anne gibi sayıyorlar. Konuşmak yok, durmak yok, yalnız çalış­ mak var bu salonda.

Fabrikada çalışanların her medenî ihtiyacı göz önünde tu­ tulmuş. Binanın üst katında beş sınıflı bir ilkokul var. Okuma yazma bilmeyenler, saat beşten sonra bir saat bu mektebe de­ vam etmek sureti ile ilkokuldan diploma alıyorlarmış. Ne güzel şey hem çalışıyor hem okuyor lar. Esasen çalışmak saadetin anahtarı değil midir?

Bu mesut insanların arasında dolaştıkça insan onlarla konuş

mak ihtiyacını duyuyor. Bayan Hayrünüsa Tarcan bir genç kı­ za soruyor.

— Günde kaç kutu altı yapı­ yorsun?

— Üç bin.

Bize tafsilât verirken günde on bin kutu altı yapan kızları­ mız var dedi.

Sonra bizi kendi atölyesine götürdü. Burada yalnız sigara kâğıdı hazırlanıyordu. Bir m a­ sa arkasından küçük bir çehre bize bakıyor ve gülümsüyordu.

Bayan Hayrünüsa Tarcan: — En küçük kızımız diyor. Bundan küçüğü yok.

Çay kutularının hazırlandığı atölyeye girdik. Burada erkek­ ler, çalışıyor. Makine çok işçi

az. Makineler vasıtasiyle çay kutuları şişe ve mantar etiket­ leri kesiliyor. Baskı makineleri

renkli etiketler basıyorlar. Alt kata indik Burada iki ay evvel Almanyartan getirtilen dokuz parçadan mürekkep komple makine görülüyor. Bu makineler yüzlerce işçinin el e- meği ile hazırladığı mukavva kutuları kısa zamanda çıkartı- yormuş.

Çok az işçiye ihtiyaç gösteren hu makineler sigara kutularını hiç el değmeden kesiyor, yapış­ tırıyor, bantlıyor, kapatıyor, i- çine sigara dolacak hale getiri­ yor. Bu günkü işçi sayısını a- zaltmak için dışardan bu ma­ kinenin on misli yani on komp­ le makine getirtilmesi ile müm­ kün olacakmış. O günlerin ya­ kın veya uzaklığını bizler şim­ diden tahmin edemeyiz tabiî.

Bu görme imkânını bize ha­ zırlayan fabrikanın müdürü sa­ yın bay Şadan Kayabav’a te­ şekkür çdip ayrıldık.

Bize müesseseyi gezdirmek zahmetinde bulunan ve mü­ kemmel bir ev sahipliği vazife­ si yapan Atifet Bahardan, Hay­ rünüsa Tarcan ve mesai arka­ daşlarına veda ederken o günün ince bir hâtırası olarak kalacak olan, yine güzel bir müzik par- çasiyle kulaklarımız dolu ola­ rak fabrikadan uzaklaştık.

Meşinle GÜREL

Aysel SABIKAYA Zonguldak

İstanbul Kadın Kurulları

(Baştarafı 1. sayfada)

nen anma töreninde aşağıdaki program tatbik olunmuştur.

1 — Atatürk’ün manevî hu­ zurunda saygı duruşu

2 — istiklâl Marşı

3 — Üsteğmen Sümer, özcle-

mir’in Konuşması

4 _ profesör Sara Akdik’in

konuşması

5 - - Hasene İlgaz’ın konuş­ ması

6 — Şiir: Nöbetçi millet (Fi­ dan Kunt)

7 — Leman Arbatlı’mn ko­ nuşması

8 - - Dr. Fatma Ataşa gun'un konuşması

9 — Şiir: Kabrinde rahat uyu (Sevinç özgen)

10 — Şiir: Gazi geliyor (Üni­ versite öğrencisi)

ı ı — Dr. Sevim Kunt'un k o ­ nuşması

12 — İffet Halim Oruz’un ko­ nuşması.

Toplantıda İstanbul Valisinin eşi sayın Jale Tulga, Maarif Müdürü, Galatasaray Lisesi Mü­ dürü ve Kadınlar Dayanışına Birliği, Kadınlan Koruma cemi­ yeti, Meslek Kadınları Cemiyeti, Sosyal Yardımlaşma Derneği Yardımsevenler Derneği, Üni­ versiteli Kadınlar Derneği tem­ silcileriyle Üniversite ve Liseler öğrencileri hazır bulunmuşlar­ dır.

Üsteğmen Sümer Özdemir’in Ata’nın inkılâpları hakkındaki konuşması, Prof. Sara Akdik.in

ilmi incelemesi, Hasene İlgaz’ın Ata’nm şahsiyeti konusundaki konuşması Dr. Atasagun, Dr. Se­ vim Kunt, Leman Arbatlı’nm konuşmaları büyük ilgi topla­ mıştır. Genç Üniversiteli arka-' daşımız ve liseliler heyecanlı şi­ irler okumuşlardır.

Bilhassa Muzaffer Usluata’- nın yazdığı ve bugün sütunları­ mızda bulunan «Türkiyelim» şi­ iri çok alkışlanmıştır. En son heyecanlı hitapta bulunan İf­ fet Halim Oruz kendi şiirini de okumuş konferans salonu bir heyecan dalgası içinde Ata’sına göz yaşlan dökmüştür.

Gelecek sayılarda bu ilgi çe­ kici konuşmaları okuyucuları­ mıza vereceğiz.

«KONGRE»

Kad ınlar Dayanışma Birliği İstanbul Şubesi 26 Kasım 1900 Cumartesi günü saat 15 te T. M. T. F. lokali toplantı salonunda umumi heyetini toplayacaktır. Üyelerin teşrifleri rica olunur.

GÜNDEM

1 Başkan tarafından açı­ lış ye saygı duruşu,

2 — Kongre Divanı Seçimi. 3 — İdare Heyeti raporunun okunması,

4 Muhasebe raporunun o- kunması,

5 - Raporlar üzerinde gö­ rüşme ve ibra,

6 — İdare Heyeti ve delege­ lerin seçimi.

G I S L A V E D

The world famous producers of shoecs, galerehs

and hop bonts

Markalı, yazlık ayakkabıları, kışlık galoş, Şosen ve çizmeler. Dünyaca tanınmış en sağlam mamû-lâttan ol­ dukları için, bunları aramak menfaatiniz iktizasındandır.

196 0 Y ılın d a

21.500 T A L İH L İY E

O

o

MİLYON

$■. •

TÜRKİYE $ BANKASI

(5)

12 KASIM I960 K A D I N G A Z E T E S İ SAYFA : 5

SA Y F AY I H AZIR LIYAN

Muzaffer

USLUATA

Büyük Atama And

Size de mektup var

Seııi hiç görmedim Atam... Fakat ilk senf.n adım yazdım, ilk senin resmini tamdım... Bütün bayramları sen bize hazırlamışsın. Onu öğrendim biraz büyüyünce... Daha son­ ra senin bize koca bir vatan bağışladığını okudum. Yok­ tan var ettiklerini tanıdım... Ben büyüdükçe sen çok daha fazla büyüyorsun... Erişemi­ yorum sana. Ve senin erişilc- mez olduğunu daha iyi anlı­ yorum... Seni içimden tâ i- çimden seviyorum Atam... Senin gözlerinin ateşini, saç­ larının parıltısını annem, ba­ bam anlattılar. Her şeyine hayran oldum...

Bize emanet etmişsin kur­ tardığın vatanımı, yarattığın

eserleri, yaptığın inkılâpları. Bundan gurur duyuyorum... Ve sana bütün kalbimle, bü­ tün gücümle, aramızdan ay­ rılışının, yılında gözyaşlı- rımla söz veriyorum. Vatanı­ mı koruyacağım, çalışacağını hem de çok çalışacağını. Mil­ letimi refah içinde yaşatuı- caya kadar çalışacağım. İyi ve temiz karakterli olacağım. Arkadaşlarımı seveceğim, bü­ yüklerimi sayacağım. Sana ve vatanıma lâyık olacağını. Söz veriyorum Atam!...

Tankut Tayyar Çelikkol - De­ nizli:

Son yazınızın ueşredildiği ga­ zeteden adresinize bir adet gön­ deriyoruz. Fakat daha önceleri gazetelerden göndermemiz için bize yazınızın neşrolunduğu ta­ rih ve sayaları bildirmeniz ve ücretini pul olarak gönderme­ niz lâzımdır. Güzel şiir ve hi­ kâyelerinizi fazla uzun olm a­ mak şartiyle bekliyoruz. Se­ lâmlar...

inci Aktuğan - İzmir:

Gönderdiğiniz bütün mektup

ve yazıları aldık... Şiirlerin es­ kisinden çok daha güzeldi... Ve yayınlandı. Müsabakaya da işti- râk ettirildiğini herhalde gör- müşsii.udiir. Hikâyeler için size ayrıca düşüncelerimi yazmak is­ tiyorum... Fıkralar çok güzel ve yayınlanacak. Gönderdiğin parayıda aldık... Teşekkür ede­ riz. Sumru’j a hediyesi gönde­ rildi. Herhalde almıştır. Sami­ mî ve güzel mektuplarınızı ve yazdığınız hikâyeleri, şiirleri heızaman bekliyoruz. Her üçü­ nüzün de gözlerinden öperiz...

Ablanız Kardeşlerinizin' Yazıları :

27 MAYIS Tarih Mayısın 27 si Duyuldu milletin sesi.. Diktatörler milleti yemişti. Gençlik’te Ata’ya söz vermişti. Bu «millet böyle olamaz» dedi. «Ordu milletin idaresini sen al» Memlekete müjdeyi yay. Hürriyet bekçisiyiz hepimiz Çökmiyeceğiz diz...

Muzaffer YAVIY Kozyatağı Ortaokulu 2/B DFRE

Sizde gidin içiniz ferahlar Dere kenarında bir yere Görün ne güzel dere... Nazlı nazlı ördekler yüzer, Güzel bakışlarla her yanı süzer Kızlar kendinden geçmiş Nağmeler düzer.

Söğüt dallarında bülbüller dolu, yemyeşil, derenin sağı ve solu, Cana can katar

Bu güzel derenin buz gibi suyu...

Oya YENER - Kozyatağı Ortaokulu - İstanbul

YIKANMAK BİR ZEVKTİR

PERİ REKLÂM

- 27 28

91

Seçim mücadelesi nasıl oldu

(Baştarafı 1. sayfada)

lomb meydanında saat 4 te halk sergi sarayına gitmek için toplandı ve parasız davetiye­ lerden alarak kuyruğa girdiler. Meydanı 10 binlerce Newyorklu doldurmuştu. Bando çalıyor, o- kullar kısa resmi geçitler yapı­ yorlar, marşlar dinleniyordu. Saat 6 da binaya girdik. Gaze­ tecilere en önde uzun tahta sı­ ralar ve iskemleler hazırlanmış­ tı. Onların arkasında da dave- tıyeliler ve halk. Binlerce insan alan Sergi Sarayının 2 ci kat­ taki salonu burası Eisenhower ve Nixon’u beklerken etrafa bir göz gezdirelim. Balkon ve sah­ ne resim ve Amerikan bayrak­ ları ile donanmış.

ömrümde bu kadar çok insa­ nı kapalı bir salonda görmemiş­ tim. Hattâ açıkta. İntizamı par­ ti mensupları ile sergi binasının polisleri nazik bir şekilde temin ediyorlar. Sahnenin tam önün­ de televizyon makineleri harıl harıl çalışıyor. Göğüslerinde Nixon yazılı kurdele ve arkala­ rında Nixonlu elbiseler bulu­ nan genç partici baylar beyaz üniformaları ile salona renk ka­ tıyorlar.

Spiker mikrofona geldi ve bi­ raz sonra sahnede gözükecek meşhurların isimlerini verdi. Bu meşhurlar arasında futbol yıl­ dızı, televizyoncu, aktör, aktris, şarkıcı ve politikacı meşhurlar var„. Sıra ile isimlerini verece­ ğim şarkıcılar halkın salonu in­ leten alkışları arasında caz şar­ kıları ve marşlar söylediler.

Bubbles From Vodvil, Gordon Mc Rac, Barbara Britton, Miss America» Al Smith Jr, Franki Leyn, Ray Balger ve nihayet Iren Dunne ve ’ Rosalind Russel ile Cesar Romero. Bunların hep­ sini Jinx Falkenberg tanıttı.

Bunlar arasında çılgınca al­ kışların en çoğunu Franki Leyn

aldı. Şarkısı bittiği zaman orta­ lık inliyordu. Ethel Merman de - Brodveyiri meşhur sahne aktrisi çılgınca alkışta Franki Leyn’e yaklaştı. Jinx Falken berge, İstanbul Hilton’un açılı­ şında gördüğümden beri daha da gençleşmiş. Halk da şarkı­ lara bütün coşkunluğu ile el

çırparak iştirak ediyor. Arasıra okullular ellerinde «Nixon bize lâzım» «Nixon’u istiyoruz» yazı­ lı dövizlerle salonda dolaşıyor­ lar.

Sahnenin solunda hazırlanan iskemlelerde partiye mensup büyükler, gelerek oturdular. Or­ talık birden elektriklendi. Her­ kes sandalyelerine çıktılar, or­ kestra coştu, ahali bağırıyor ve «vaktiyle Ami’yi seviyorduk» ile «Nixon’a aidim» şarkısını söy­ lüyor. Gözlerimi salonda gezdir­ dim ve kadınlık namına if­ tihar duydum, çünkü bu seçim mücadelesinde salonun ekseri­ yetini kadınlar teşkil ediyordu. Sahneye sıra ile bayan Roc­ kefeller, bayan Lodge ve niha­ yet bayan Nixon gelerek halka takdim edildiler, hepsinin yaka­ larında Orkide vardı. Halk ma­ lûm yine çılgınca alkışladılar. Hanımlardan sonra Vali Rocke­ feller gözüktü. Vali de resimle­ rinden daha yakışıklı imiş. Ko­ nuşmasına Newyork için ne fev­ kalâde gün diye başladı. Onu takiben günün kahramanları Lodge ve Eisenhower sahneye geldiler. Talebeler ellerinde bay­ rak ve dövizler salonda dolaşır­ ken halkın çılgın alkışları ara­ sında gözüktüler. Dakikalarca alkışlandılar. Ben de sandalye üstünde hem bakıyor, hem din­ liyor ve hemde yazıyorum. Or­ talık birden karıştı, bağırışma- lar, düdük sesleri alkışlar ve or­ kestranın müziği ile Nixon geldi. Eisenhower’in konuşması çok sürmedi, yerine oturdu. Nixon konuştu. Bütün salon tezahür­ den inliyordu. Nixon ve Eisen­ hower selâm verip ayrıldılar.

Onlar salondan ayrıldıktan sonra gazeteciler ve gençler Iren Dunn ve Rosalind Russel ile Cesar Romeon'un etrafını aldılar. Ben de aralarına katılıp gazetemiz için Iren Dunne Rosa­ lind Russel ve esar Romeo'nun imzalarını aldım. Iren Dunne 5 sene önce geldiği İstanbul’u ha­ tırlayıp hatırlamadığını sor­ dum. Hatırladığını ve tekrar gitmek istediğini söyliyerek im­ zaladı.

Her iki kadın artist döpiyes

Yukardaki resimde Hintli arkadaşlarınızdan birinin yaptığı güzel resmi görüyorsunuz.

HlNTLl ÇOÇUKLARIN RESİM SERGİSİ VE

BİR YARIŞMA

Geçen hafta içinde Şehir Ga­ lerisinde çok güzel bir sergi a- çıldı. Bu sergide Hintli çocuk­ ların birbirinden güzel resimle­ rini seyrettik. 3 -1 6 yaşlarında­ ki Hintli arkadaşlarınız o kadar güzel şeyler yapmışlar ve renk­ leri o kadar güzel seçmişlerdi ki hayran olduk. Resimlerdeki çeşitli manzaralar, çeşitli tipler insana sanki Hindistan! dolaş­ tırıyorlar... Ve bu resimleri yapan küçük çocukları teker teker 'gösteriyorlardı... Onları bütün kalbimizle kutlularız.

Sergide Türk çocuklarının Hindistan'daki bir yarışmada derece alan eserlerini de g ör­ dük. Onlarda çok güzeldi. Bu milletlerarası yarışma 1960 se nesinde de var... Yarışmanın

«•»•***4H*-**-»*-**4Ht**-*-X-*

adı Shankar’ın 1960 beynelmi­ lel çocuklararası resim ve yazı müsabakasıdır. Bütün dünya çocukları bu arada sîzler de bu yarışmaya katılabilir ve hattâ güzel eserlerle geçen seneki Türk çocukları gibi derece ala­ bilirsiniz. Bu yarışmada en iyi resime Başkan’ın altın madalya mükâfatı, en iyi edebî yazıyada başkan yardımcısının altın ma­ dalya mükâfatı verilecektir. Ge­ çen seneki yarışmaya 68 millet­ ten 65.000 çocuk iştirak etmiş­ tir. 16 yaşma liadar olan bütün çocuklar 31 Aralık 1960 a kadar yarışmaya eserlerini gönderebi­ lirler. Yarışmayı arkadaşlarını­ za haber verin ve daha fazla malûmat almak istiyorsanız, ya bize veya Hint Sefaretine yazın size şartlarını bildirelim...

Yukardaki resimde Hintli ar­ kadaşlarınızdan birinin yaptığı güzel resmi görüyorsunuz.

-x- *• -x- * •* -x- * •* -X- -x- -x- -x- -:f -x-1

B İ L M E C E

Hazırlayan: Özden Davutoğlu Soldan Sağa :

1 — Sürat katan, bir Lda.

2 — Bir hastalık, il­ aç nevi.

3 — Duadan son.a elir, tersi Türk para­ nın rumuzu, tersi e-1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 to co Ol 05 4 —- Bir iplik cinsi, rsi bir uzvumuz. 5 — Süt alınır, Eski r Türk devleti. 6 — Tersi bir ünvan, rsi her evde bulunur. 7 — Bir emir, Şimdi assı’sı meşhur oldu.

8 — Ay, Tren yolu, Eski türk- bir harf.

9 — Fasıla, bir nota, bir soru. 0 •— Tutsaklık.

Yukardan Aşağıya : 1 — Bir kumaş, emtea. 2 — Japonlar giyer (çoğul). -3 — Kayak (çoğul), çizgi. 4 — Tersi gürültüsüz. 5 — Bir mabut, bir sayı. 6 — Mafsal, padişah dadısı. 7 — Bir emir, matem. 8 — Pilâvın sulusu. 9 — Sebze adı.

0 -r- Sonuna bir harf gelirse ıtü düşünen, Gelir.

Geçen sayıdaki bilmecenin halledilmiş şekli: Soldan sağa :

’T "

İÜ 1

ıp

1

m

p

1

p

1 İP

m

m

*

1 İÜ

|p¡f

p

İP

1

m

2 — Ara - Maksim 3 — Remzi - At 4 — An - Anane 5 — Zarf - Limit 6 — Aile - Et 7 — Acyo 8 — îyi edersin 9 — Sa - Toıpito 10 — In - Set. Yukarıdan Aşağıya.: 1 — Maraz - îsi 2 — Arena - Ayan 3 — Nam - Raci 4 — Zafiyet 5 — Amin - Lodos 6 — Ar - Ela - Er 7 — Kani - Arpa 8 — isteme - Sis 9 — Ki - İteite 10 — imdat - Ton.

giyip inci kolye ve küpe tak­ mışlar, omuzlarına vejor etol almışlardı. Miss Dunne fazla yaş­ lı görünüyor, fakat Russel çok bozulmuş. Hele Cesar Romeo, çok genç duruyor ve çok yakışıklı.

Ben yüzüne bakarken çok

dalmışım galiba . 0!) harikulâde dişleri ile sevimli sevimli gülüm­ sedi bana.

Ve sevgili okuyucular, Ameri­ ka’da seçim mücadelesi işte böy­ le oldu ve sona erdi. Biz bu ya­ zıyı okurken de Beyaz Saray’ın yeni kiracısı belli olmuş olacak.

(6)

s

A

H I F E 6

12 K ASIM 1960 K A D I N

ÇOCUKLAR İÇİN TÜRK AMERİKAN KÜLTÜR DERNEĞİ ANA NİZAMNAMESİ

DERNEĞİN ADI VE MERKEZİ :

Madde 1. Amerika’da Türk Amerikan ÇOCUK KÜLTÜR DERNEĞİ'ni tesis etmiş bulunan Rebia T. BAŞOKÇU’nun hazır­ ladığı okul plânı üzerinde mutabık kalan aşağıda adları ve ad­ resleri yazılı kurucular İSTANBUL’da «ÇOCUKLAR İÇİN TÜRK AMERİKAN KÜLTÜR DERNEĞİ» ni kurmuşlardır

DERNEĞİN MERKEZİ :

Madde 2. Derneğin Merkezi İstanbul Osman Bey Şair Ni gar Sokağı Hiç Sönmez Apartmanı No. 56/8 dedir. Derneğin şim dilik şubesi yoktur. İlerde münasip görülecek yerlerde şubeler açılabilir.

DERNEĞİN MAKSAT VE GAYESİ :

Madde 3. Türkiye’de çocukların mütekâmil bir seciyede di­ siplinli, faziletli, ahlâklı, dürüst bir demokrasi terbiyesi altında yetişmelerini sağlamak maksadiyle İstanbul’da kız ve erkek bir yetim okulu tesis ve idaresini temin etmektir.

Madde 4. Derneğin gayesi münhasıran ilmi, terbiyevi ve kültürel maksatlara matuf olup, dernek ayni gayesi istihdaf eder mahiyette Amerikada kurulmuş olan Türk Amerikan Çocuk Kül­ tür Komitesi tarafından müessesenin kurulması için vukubula cak her türlü yardımı kabul edecektir.

Madde 5. Okula ilk olarak 4 yaşındaki ve himayeye mühtaç çocuklara lise tahsili hitamına kadar muntazam bir eğitim yap tırmak ve kadro müsait ise varlıklı ailelerin de çocuklarını da tesbit olunacak ücret karşılığında mektebe kabul etmek.

Madde 6. Açılacak okuldaki tedrisat Türk kanunlarına uy S un olarak Türk Amerikan Öğretmenlerine tevdi olunur.

Madde 7. Müessesenin teşkil ve idaresi husus İdare heyeti tarafından mütehassıslara yaptırılacak ve Genel Kumlun tas­ dikinden geçecek. Millî Eğitim Mevzuatına uygun görülecek programa göre icra olunacaktır.

DERNEĞE GİRMEK VE ÇIKMAK :

Madde 8, Aşağıdaki şartları haiz olan her Türk Vatandaşı idare Heyetinin karan ile bu derneğe alınabilir.

A) 18 yaşını ikmal etmiş medeni haklara sahip olmak ve kötü şöhreti bulunmamak.

B) Şeref ve haysiyeti kırıcı suçlardan biri ile veya ağır ha­ pis cezası ile hükümlü olmamak.

C) Cemiyetin en az iki azası tarafından İdare Heyetine taktim edilmiş olmak.

Yabancılar derneğe üye olarak alınabilirler. DERNEKTEN ÇIKMA VEYA ÇIKARILMA :

Madde 9. Dernek üyeleri İdare Kumluna verecekleri yazılı bir dilekçe ile dernekten her vakit çıkabilirler.

Madde 10. İdare Kumlunun karariyle aşağıdaki şartlar dairesinde üyeler cemiyetten çıkarılabilir.

A) Demek gayelerine aykırı olarak hareket edenler. B) 8 inci maddede yazılı şartları kaybedenler dernekten çıkarılır.

ÖNEL KURUL: ADİ TOPLANTI :

Madde 11. Çemiyetin en salâhiyetti uzvu Genel Kuruldur. Genel Kuml her yıl Ocak ayı içinde âdiyen toplanır.

Madde 12. Genel Kuml toplantısı için en az üç gün önce­ den toplantı günü saati, yeri ve gündemi iki gazete ile ilân olu­ nur. Hükümete haber verilir. Toplantı geri bırakıldığı takdirde üç gün evvel azalar yeniden davet edilir ve geri bırakılma se­ bepleri toplantı gününün tarihi, yeri ve gündem iki gazete ile ilân olunur ve Hükümete bildirilir. Umumî Heyet toplantısı bir­ den fazla geri bırakılmaz.

FEVKALADE TOPLANTI .

Madde 13. Genel Kuml aşağıdaki hususlarla fevkalâde top­ lantıya çağırılabilir.

A) Cemiyet âzasının en az beşte birinin yazılı isteği ile, B) İdare Kumlunun göreceği lüzum üzerine.

C) Murakıpların talebi üzerine.

Madde 14. Genel Kuml toplantısında gündeme konulan işler konuşulur. Azalardan en az yirmide birinin isteği ile m ü ­ zakeresi talep edilen hususu gündeme aldırılabilir. Kararlar m e v ­

cut üyelerin çokluğu ile verilir. Her üyenin ancak bir reyi var­ dır. Toplantıda hazır bulunamayan âzalar gündemde kayıtlı mevzular hakkında reylerini toplantıya yetişmek kaydıyla pos­ ta ile gönderecekleri imzalı oy puslaları ile kullanabilirler.

NİSAP :

Madde 15. Müzakere açılabilmek için derneğe kayıtlı üye­ nin onda birinin vücudu şarttır. Genel Kurulun vazifeleri:

Madde 16. Genel Kurül aşağıdaki hususlar hakkında karar verir.

A) Nizamnamede değişiklik yapmak. B) Hesapları incelemek.

C) Bütçeyi tasdik etmek.

D) İdare Kumlunu murakıpları ve haysiyet divanını seç­ mek.

E) Kendi kendini feshe karar vermek.

Madde 17. Seçimler gizli reyle olabildiği gibi işarı reyle de

olabili. •

G A Z E 1 E S 1 DİVAN:

Madde 18. Genel Kurul toplantısını reis vekili açar. Çoğun­ luk olup olmadığı anlaşılmak üzere yoklama yapılır. Yoklamadan 3onra âzalar arasında bir reis ile kâfi miktarda reis vekili ve lüzumu kadar kâtip seçilir.

Genel Kurul kararlarının müzakere zabıtlarını reis veya re­ is vekilleri imza ederler, imzalanmış zabıtlar saklanır. Genel Kuml toplantısında İdare Kumluna seçilen azanın hüviyetleri ile nizamnamede yapılan değişiklikler bir hafta içinde o yerin cn büyük mülkiyet âmirine bildirilir.

İDARE HEYETİ VE VAZİFELERİ :

Madde 19. İdare Heyeti Genel Kurul âzası arasından seci lecek 9 asli 3 yedek âzadan teşekkül eder. Bunlar kendi arasın dan bir reis, reis vekilleri, bir umumî kâtip, bir muhasebeci bir de veznedar seçer.

Madde 20. İdare Heyeti aşağıdaki işleri yapmakla mükel leftir.

a — Cemiyetin menkul mallarını idare etmek.

b — Yaptırılacak okulun plân proje ve inşaat işleriyle uğ raşmak,

c — Okulun idaresine ve Nizamnamesine mütedair talimat­ nameler tanzim etmek,

d - Umumî Heyeti toplantıya çağırmak ve ruznamesini ha­ zırlamak,

e - - Umumî Heyet kararlarını icra ve infaz etmek,

f Yıllık kesin hesabı, bilançoyu, senelik İdare Kurulu ra­ porunu, yeni yıl bütçesini hazırlayıp Umumi Heyetin tasvibine arz etmek.

g — Mektebi idare etmek üzere müdür, öğretmen, memur ve müstahdemleri tâj'in ve icabında vazifelerine son vermek

DERNEĞİN GELİR KAYNAKLARI :

Madde 21. Derneğin gelir kaynakları aşağıda sayılan meıı- bağlardan sağlanır.

a — Yılda 120 lirayı geçmemek üzere üyelerin vereceği aidat, b Bir defaya mahsus olmak üzere üyelerden alınacak gi- c — Her türlü bağışlar (Menkul ve gayri menkul ve tesisler), d — Amerika’da kurulmuş komiteden gönderilecek para, eş­ ya vesair bağışlar,

e — Şubelerin merkeze ayıracağı hisseler, f — Derneğin neşriyat ve abone hâsılatı.

Madde 22. Dernek gayesini tahakkuk ettirmek için gayri- menkullere sahip olabileceği gibi bu gayrimenkulleri satmak yet­ kisine de haizdir.

Madde 23. Derneğin parası Millî bir bankada açılacak bir hesapta toplanacaktır. Bankadan para çekilebilmek için idare Heyeti kararı lâzımdır. Bankadan çekilecek para için reis veya reis vekillerinden biri ile muhasibin müşterek imzaları kullanı­ lacaktır.

HAYSİYET DİVANI:

Madde 24. Dernek üyelerinin derneklerle alâkalı olan

işle-m ÇOCUĞUNUN

İLK

ve

SON

g ü v e n i

amar

i

S O Ğ ^ v t

BAŞ AĞRILARINA KARŞI

O P O N F A Y D A L I D I I ^

â

OPON,

baş,

diş,

adale,

sinir, romatizma siyatik

ve

lumbago ağrılarına

Karşı faydalıdır, grip ve nezle

başlangıcında birçok

fenalıkları önler

4’er

TABLETLİK SAŞE

OPO

GÜNDE 6 ADETE KADAR ALINABİLİR

<r-ü

rinde vukubulacak hâdiseleri incelemek üzere 3 ü asil 2 si yedek olmak üzere 5 kişilik bir Haysiyet Divanı kurulur. Bunlar kendi aralarında bir reis seçerler.

Madde 25, Cemiyet Genel Kurulun kararı ile ve Cemiyet­ ler ve Medeni Kanun hükümlerine göre fesih olunabilir. Feshe karar verebilmek için Tüzüğe göre toplanacak olan Genel Ku­

rul üyelerinin en az 2/3 sinin huzuru şarttır. Bu çoğunluk sağ­ lanamazsa Genel Kurul 2 nci bir toplantıya davet olunur. Bu toplantıda mevcut 2/3 ekseriyetiyle karar verilir. Fesih halinde keyfiyet mahallî idare âmirine bildirilir. Ve tasfiye başlar. Tas­ fiyeden sonra dernek malları kaldığı takdirde bunlar Darüşşefa- kaya bağışlanır.

Madde 26. Bu Nizamnamede yazılı olmayan hususlar hak­ kında 3512 sayılı Cemiyetler Kanunu ile Medenî Kanunun cemi­ yetler hakkındaki 2 nci fasıl hükümleri uygulanır.

HESAPLARIN NE SURETLE TEFTİŞ VE MURAKABE EDİ­ LECEĞİ :

Madde 27. Cemiyetin hesapları idare Heyeti tarafından se­ çilecek iki âza vasıtasıyle teftiş ve murakabe edilecektir.

GENEL KURUL KARARLARININ DERNEK AZALARINA NE SURETLE BİLDİRİLECEĞİ :

Madde 28. Genel Kurul kararları azal ara mektup, telefon veya telgraf ile bildirilecektir.

ÇOCUKLAR İÇİN TÜRK AMERİKAN DERNEĞİ m ü t e ş e b b is h e y e t i

REBÎA T. BAŞOKÇU (Muharrir) İSTANBUL, Osmanbey, Şairni- gâr Sok. Hiçsönmez Ap. No. 56/8 T. C.

SAFİYE H. ELBl (Kızılay Fahri Azası) BOSTANCI, Çeşme Sok. No. 2. — T. C.

Dr. REFlA ŞEMÎN (Profesör) KADIKÖY, SELÂMI ÇEŞME, Boz­ kır Sok. No. 10 - T. C.

BEDİA TANERÎ (Et Balık Kurumu Araştırma Kısmı Md. Mua­ vini) YILDIZ, Balmumcu. No. 10/1 D - 6 T. C.

NAZLI GASPIRALI (Öğretmen) FINDIKLI, Mollabayırı, No. 40/1 — T. C.

BEHlYE YALTKAYA (öğretmen) Amerikan Kız Koleji, ARNA- VUTKÖY T. C.

SARA Z. GERON (Avukat) TEŞVİKİYE, Hacıemin Ef. Sok. Se- miramis Ap. 1/8 — T. C.

SÜHEYLÂ KUNT (Çocuk E. K. Merkez İdare Heyeti Azası) CA- ĞALOĞLU, Dr. Süreyya Ap. No. 6 - T.C.'

RİKKAT KÖKNAR (Muharrir) TEŞVİKİYE Cad. Kısmet Ap. No. 132/2 NİŞANTAŞI — T. C.

ENVER CEBECİ (Serbest) OSMANBEY, Hacımansur Sok. 78 — T. C.

NAİFE CEBECİ (Ev Hanımı) OSMANBEY, Hacımansur Sok. 78 — T. C.

BİHZAD N. ŞAKİR (Ev Hanımı) AYAZPAŞA, Sağlık Ap. — T. C. NAZIM Ş. ŞAKİR (Em. Gen. Dr.) AYAZPAŞA, Sağlık Ap. — T.C. BEJAN BİRGEN (Hukukçu) Kuyulu Bostan Sok. No. 52/2 Nİ­

ŞANTAŞI - T. C.

İFFET H. ORUZ (İktisatçı - Gazeteci) Erenköy Etemefendi Cad. No. 1 — T. C.

A/ü

-J

Çabuk ve

k o la v

« P i a l

enin

yolu

FAY Temizleme Tozu1

alüminyum kaplar»/

c

tertemiz yapar

Nemli bir bez parçasına dMr mifcş. t ar FAY döküp bununla alümin­ yum kaplan şöylece silip boi su ile çalkalarsanız kaplarınız tertemiz, yeni gibi ışıl ışıl olur.

D İKKAT: FA 7 Kutulaman için­

de PARA ue hoş SÜRPRİZLER vardır. Aldığınız butunun muh- '

tevasma dikkat ediniz

FAY T emizleme Tozu

bulaşık kaplarını tertemiz yapar

FAY T emizleme Tozu otomobil lâstiklerini

tertemiz y a p » ; s

FAY Temizleme Tozu yağlanıp kirlenen etleri tertemiz yapar

herşeyi

daha iyi

temizler

- §* - ~ o

Referanslar

Benzer Belgeler

Amaç: Bu çalışmada, acil servise başvuran 65 yaş ve üzeri has- talarda infeksiyon hastalıkları açısından en sık başvuru neden- leri, hastalıkların dağılımı, yatış

Tanısal girişimle bilgisayarlı tomografi (BT) eşliğinde elde edilen veya intraoperatif doku örneklerinde Ehrlich-Ziehl-Neelsen boyamasıyla aside dirençli basiller (ARB)

Primer Sjögren sendromunun klinik ve histolojik bulgularının bazı kronik hepatit C hastalarında görüldüğünü gösteren pek çok çalışma mevcuttur.. Biz de hepa- tit

Bu yazıda, PegIFN ve ribavirin tedavisine yanıtsız olan ve telaprevirli kombinasyon tedavisi sırasında NS3 inhibi- törlerine karşı çapraz ilaç direnci gelişen bir kronik

Çağrı Büke, Ege Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Bornova, İzmir, Türkiye E-posta/E-mail: cagri.buke@gmail.com..

Bizi, eski veni her hangi bir Türk âleminden daha noksan sa yılamiyacak bir dikkatle gözden geçirmiş, göreneklerimizi, yaşa­ yışımızı, tekerleme ve ata

Çalışmamızda cerrahi profilaksi amacıyla kullanılan ilk üç antibiyotik, sefuroksim, sefazolin ve amoksisilin-klavulanik asid olup, 2009 yılında 25 Avrupa

The porcine anti-rabbit type I and type II collagen antibodies were used to determine the collagen typing during primary chondrocyte culture. The results