• Sonuç bulunamadı

Maymun iştahlı!

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Maymun iştahlı!"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Gördüklerim

,

duyduklarım

• %<

Maymun iştahlı!

M. A . b ey babam ın m eslekdaşla- ıındand ı. E rk ek güzeli, k ib ar halli, fazlaca fiyakalı, fak at kibirsiz gu­ rursuz, büyükle büyük küçükle kü­ çük, hulâsa hoş bir zattı.

İlim ve fazıl erb ab ın d an da. Â li

m ektep lerd e m uallim likleri, talebe

elinde m atbu kitapları, (fünunu

şe tta ) ya dair fayd alı eserleri, h at­ tâ fransızcadan çevrilm e hissi ro ­ m anları vardı.

M irikelâm dı da. D ili, doğduğu

m em leketin şivesine çalarsa da soh­ beti tatlı, ne k ad ar konuşsa can sık­

maz, hikâye, lâtife, tekerlem eleri

bold u; eşi dostu m eclisine doyam az- lardı.

(K u l kusursuz o lm a z ), (P e y g a m ­

berlerd en bile zille sadir o lm u ş),

(N azar boncuğu huy) hangisini ya- kıştırırsan yakıştır, onun aksak ta­ rafı da cinsi lâtife fazla düşkünlüğü ve m aym un iştahlılığı.

M esiredekilerle alış verişi, B ey o ğ ­ lu âlem lerinden ayakçekm eyişi, sık sık m antonita, kap atm a değiştirişi, (nevzu hu r) ları d eftere kaydedişi yok.

G özü yalnız helâlında. İşi gücü

zırt zırt ev len m ek ; çab u cak bıkıp

bo şam ak ; hem en yenisini alm ak. — H azret, zevcatı m uhterem ele- rinin adedi elyevm kaça baliğ oldu? diye şaka ed erlerken derhal fesi sol kaşa yıkıp, iki parm ağı W ilhelm kâri bıyık larınd a:

— O noktayı karıştırm ayın 1 deyip kihkih güler.

— H ele hele sö y le; m aşallah d e­ riz, nazar değm ez!, diye ısrar ed e­ rek gene so rarlard ı:

— 10 mu?

A cayip acayip b ak m ad a., —

15

?

2 0

?

B aşını d a kald ıra kaldıra, k a h k a­ h a la rla : (D a h a ç ık ın !) dediğini çok işittim.

B ereket versin zürriyeti olm u­

yor. O lsa eski pad işahlara taş çık ar­ tacak. Bununla b e ra b e r boşadığı

k ad m larır (m ihri m ü ecceli) yani

nikâh b ed e li; üç ay on günlük

(id d e t) n afak ası; yenilerinin kim i­

ne ağ ırlık ; kim ine çam aşır, fistan,

harçlık gibi hususlara dünya kadar parası gittiği hald e b eli nasıl doğrul- tabildiğine, vaziyeti hiç bozm ayışı- n r şaşılırdı.

Z ira kılık kıyafeti m ü kem m el: B a ­ şında Em inösıündeki fesçi Nasibin yepyeni fesi; sırtında R ızap aşa y o ­

kuşundaki terzi C anbedenyanın

(L u i) çuhasından mum gibi elbise­ si; ayaklarınd a Beyazıdd aki Bekir Sıdkınm lostrin potinleri.

M aarı kırpılıp kırpılıp geriye de­ vede kulak k ad ar kaldığı, babad an k alm a serveti bulunm adığı. Y ıld ıza çatkınlığı dahi duyulm adığı halde

gidişatının devam ına akıl sır er­

mezdi.

H anm larm ın bir k açiyle eskiden tanışıklık olduğu için bize gelip gi­

derler, işin garibine b a k , onu şikâ­ yet, y ere b atırm a şö yle dursun, üze­ rine toz kondurm azlardı. H epsinde parula gibi ayni ağız:

— K ısm et o kadarm ış, ay rıld ık ! V e lâb. açılınca hepsi de nasıl

baş göz olduklarından, yani tatlı

tarafınd an açıp firaklı cihetini ka­ palı g eçerek an latıp dururlardı.

P ek öm ür olan bu m enkıbelerin ikisini n akled eceğim :

D ediğim hatunlardan bir K ad ı- köylüsü vardı ki sarı saç, m avi göz

güzeli v e ço k ağırbaşlı bir taze

duldu. C ivarlıları gibi Kuşdili, Y o ­

ğurtçu çayırlarına, K u rbağalıya,

Fikir tepesine devam lılard an değil.

H ep evciğinin içinde, anacığının

eteğinin dibinde. N adiren, gene

annesiyle b erab er pek cand an ah­ bap lara m isafir gitm edeler.

Bir gün K ızılto p rak tak i bir ah ­ b ab ı ziyaretten sonra çe k çek ara- basiyle dereyi geçerlerken, tam su­ yun ortasında beygir huylanıveri- yor. Ç iftelerle koşumu kop arır k o ­ parm az başını alıp haydi karşıya.

B u n lar: (Şim d i devrileceğiz, b al- I çık lara b u lan acağ ız!) diye y ay g ara­ yı kop arırlarken, dörtnala bir kira | fay to n ; içinde gayet tem iz pâk bir j bey, yani bizim M. A . b e y :

— T e lâ ş etm eyin hanım efend i- ı

iler, buyurun ara b a m a ; em rinize

| âm ad e!..

B inecekler, y aban cı bir erkeğin ¡karşısına oturm ak nasıl olur? ( İ n !) i ¡d eseler etraf su, nasıl in sin ?.. Niha- I

y et m ecburen faytona g eçiy o rlar; j

karşı kıyıyı buluyorlar.

A d am terbiyeli ve iz’a n lı; hem en | aşağı atlıyor. Bunlar da sağ selâm et doğru evlerine.

Ertesi sabah erkenden karşıki i

kom şuların büyük hanım d am lıyor. ; I Dünkü d ere vakasını açtıktan sonra

o beyi m edih m ed ih:

R ahm etli oğlunun m ektep arka- j I daşı olduğu. P ek âkil ve kâm il, pek i rabıtalı, gayet de evcim end idüği. i

Bir karecik evlendiyse de küfvü-

ne düşem ediğinden terk ettiğ i ilh ... j A rd ın d an :

— A llahın emri, peygam berin

k a v lil> kızımızı istiyor!

O m erhum la m ektep arkadaşlığı doğru. A rabacıd an hanım lart nere­ ye götürdüğünü öğrenir öğrenm ez, kom şularında soluğu alm ışm ış.

A rtık büyük hanım, ehli H acı bey eşik aşm d ırm ad alar; (T a z e y i v ere­

lim, nikâhını kıy alım ) d iye m u­

sallatlar.

Sözün kısası, bir h afta içinde M. A . b ey güvey giriyor.

Evdekilerin hepsi, yeni gelin,

annesi, A rap bacı, ahretlik, dam ad beye kul, cariye. Z ira her akşam , vazifesinden dönüşünde elleri p a ­ ketlerle dolu.

K arısına çarşaflıklar, yeldirm elik- ler, lev an talar; kaynanasına hotoz- luk pap azileı, antika oyalar, sırmalı m aşlah; bacıya gaz boyam ası, ter­ lik, rastık ; beslem eye takunya, sa ­ kız, kt.bak çe k ird e ğ i...

Ü ç dört aya varm ad an sanki o dam ad gitmi®. yerine başkası gelmiş. F o l yok yum urta yokken, kaşının al­ tında gözün var denilm em işken ekşi

surat, avurt zavurt. So n vapurla

gelm eler (D a ired e n ö b etçiy im ),

(K ın a gecesine d avetliyim ) diyerek gece kalm alar.

Nihayet bir gün ça t çat kapı, bir

had em e; getirdiği zarfın içindeki

kâğıdda şu beş k elim e: .

(M enkû ham « . .. > hanımı tatlik îttim ).

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Çalışmamızda tümör çapı ile serum TSH düzeyi arasında her ne kadar istatistiksel olarak anlamlı bir korelasyon saptanmamış olsa da PTK’lı olgulara baktığımızda;

This study aimed to describe chest X-ray (CXR) and thorax computed tomography (CT) findings of chil- dren with confirmed pandemic 2009 influenza A (H1N1) infection, to review

Dökme demirlerde, özellikle lamel grafitli dökme demirlerde fosfor düşük ergime dereceli (954- 982ºC)bir demir- demir fosfor ötektiği olan steadit şeklinde

■ AYAKKABI Saraciye Deri ve Yan Sanayileri Fuarı dün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Bedrettin Dalan tarafından açıldı. ■ AKSARAY’da Beyaz İnci

Riketta (2005) tarafından 96 kişi üzerinde yapılan pek çok değişken ile örgütsel özdeşleşme arasındaki ilişkinin analiz edildiği çalışma sonucunda

Tavlaya meraklı olanlar burda bulu­ şurlar, belki bir iki el tavla oynarlar, sonra meyhanelerden birine kapağı atarlardı.. Tavla boşuna değil, rakısına

Aşağıdaki grup resimde de, sağdan; Fethi Bey, Afgan J sefiri Ahmet Han, Fevzi Paşa, Mustafa Kemal Paşa vesair zevat görülmektedir... Alttaki grupta, sağdan;

Kısaca uzaktan eğitim, öğrenci sayısının ve eğitime olan talebin artması, küreselleşme ile birlikte meydana gelen iş ve çalışma hayatındaki değişiklikler gibi