• Sonuç bulunamadı

Hacı Hüseyin Bağı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hacı Hüseyin Bağı"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

HACI HÜSEYİN BAĞI

M. C a vid B aysun

Beşiktaş semtinin bir vakit pek makbûl bir tenezzüh mahalli iken, şimdi yıkık sedler üstünde ihtiyar fıstık ağaçlarına, muhte­ şem mazilerinin hikâyesini anlatan şahane nişantaşlarından başka cazibesi kalmamış bir İhlamur mesiresi vardır. Eskiden iki yanı beyaz korkuluklarla ve ağaçlarla çevrili temiz ve yılankavi bir şosenin, karşı sırtlarda devam etmek üzere, Yıldız’dan ve Yeni­ mahalle’den inerek ikiye ayırdığı bu harab-âbâdı, hitama ermesi hemen hemen yarım asra yaklaşan ikbâl devrindenberi tanıyorum. İlkbaharla yaz mevsiminde, gölgeli ve serin havuz-başı bâzan bir saz bahçesi halini alır, İstanbul’un tanınmış musikişinasları, ikin­ diden sonra eski musikimizin mu’tena bestelerini, biraz ağır, biraz fazla düşünceli ve kâmil insanlara orada dinletirlerdi.

Bugün sel yatağı şeklinde, hattâ çoğu yerde izi bile kaybol­ muş şoseden geçmeğe, kitabeleri atılan taşlarla yer yer kırılmış âbideleri ziyaret etmeğe, musanna’ ve zarif mermerleri hasis men­ faat uğruna satılan, toprak dolu havuzun etrafında dolaşmağa tahammül kabil değildir. Ecdad kollarından biri vasıtasiyle Be­ şiktaş’a asırlık bağı olup, ömrünün en büyük kısmını doğduğu bu semtte geçiren bir kimse, Beşiktaş ve civarının uğradığı ha­ zin ihmale kayıtsız kalamıyor, ve bilhassa, hususî ellere nasıl bir hünerle intikal ettirildiği, çözülmesi hâlâ pek zor bir muam­ ma olan biçare Ihlamur’a âid meseleler, bâzılarımızda en yakın bir ilgi uyandırmakta devam ediyor.

* * *

Bizim Ihlamur dediğimiz bu kadîm halk mesiresine, daha doğrusu, tahminime göre vadinin Nişantaşı cihetindeki sırtlarına, elli sene önce, belki daha yakın bir zamana kadar, Hacı H ü se y in Bağı denir, ve fevkalâde bir parkın çeşitli yeşillikleri içinde göz

(2)

alan pek süslü ve bembeyaz küçük kasır, Hacı H ü seyin Bağr K ö şkü adiyle anılırdı. Herhalde Ihlamur vadisini çerçeveleyen sırtların, vaktiyle Hacı Hüseyin adında birine âid bağlarla örtülü olduğunu anlatan bu ismin menşe’ini kimse bilmiyor, ortada ne bağdan eser ne de Hacı Hüseyin’den haber bulunuyordu.

Nice seneler sonra, kitab okumağa başlayınca K ethüda-zade A r i f E fendi M enakıbı’nda bu yer ismine rastlayarak, Hacı H ü ­ seyin Bağı tâbirinin ondokuzuncu asır ortalarından beri kullanıl­ dığım öğrenmiştim. Mezkûr M en a kıb n â m t'nin, Dede İsmâil Efen­ di (meşhur bestekâr Dede Efendi)’den menkul bir hikâyesine göre, Kethüda-zade Efendi, Hacı H ü seyin B a ğ ın d a bir ahbab ziyafeti esnasında, musırrane talebine rağmen taksimden imtina’ eden kemanı Rıza Efendi’nin kemanını, kasden üstüne basmak suretiyle kırm ıştı1.

Beşiktaş’da bağ sahibi Hacı Hüseyin’in kim olduğunu kat’i- yetle gösteren ve onun bizim Hacı H ü seyin Bağı ile alâkasını kuvvetli bir ihtimâl halinde ortaya çıkaran kaynak, son zaman­ larda tesadüfen ele geçmiş bir kaç Arşiv vesikasıdır ki, tahmini­ miz eğer hakikat ise, Hacı H ü se y in Bağı ismi XVIII. asır başları­ na kadar gidiyor demektir. Aşağıda okunacak vesikaların delâ­ letiyle Hacı Hüseyin Ağa’nın, üçüncü Sultan Ahmed devrinde Tersane eminliğinde bulunan, kendisiyle oğlu, kızı ve torununun Beşiktaş civarında bugün hâlâ mevcud hayrâtı göze çarpan bir zengin zat olduğunu öğreniyoruz.

Müverrih Raşid Efendi, 1127 (1715) vekayi’i arasında, Dergâh-ı âlî kapıcı-başılarından olup on sene kadar Tersane-i âmire emin-- liği eden ve vazifesinde «ba’z-ı mertebe tama’ ve hiyaneti» gö­ rülen bir Kastamonulu Hüseyin Ağa’dan bahsediyor ki, bu zatın, me’muriyeti zamanına âid irad ve masrafı hükümet tarafından tedkik edilmiş ve iktisab ciheti şüpheli pek çok mal sahibi ol­ duğu meydana çıktığından, kendisi zindana atılmıştır. Hüseyin Ağa, istenilen malların ancak bir kısmını verebilmiş, mütebaki­ sini tedarikten âciz kaldığı için idam edilerek malı mülkü müsa­ dere olunmuştur2. Ertesi senenin başında ise Hüseyin Ağa’nın

1 Mehmed Emin, M enakıb-ı K e th ü d a -za d e elhac A r i f E fe n d i, İst. 1305, s. 212. 2 Raşid, T arih, İstanbul, 1282, XI, 126. Bu müverrihin K astam onulu ola rak gösterdiği Hüseyin A ğ a ’ya, Mehmed Süreyya Bey, S ic ill-i O sm anı İstanbul, 1311, II, 205 de A nta ly alı dem ektedir. A y v an saray î Hüseyin Efendi’ye göre (H a d ik a tü

(3)

-HACI HÜSEYİN BAĞI 71

damadı, Siileymaniye müderrisi, Elmas Paşa imamı diye mâruf İbrahim Efendi, kaynatasına edilen muâmele hakkında ileri-geri konuşmak töhmetiyle Sadrazâm Ali (Şehid) Paşa’nın gazabına uğramış ve 19 Muharrem 1128 de kendisine «hilâf-ı tarik* Filibe kadılığı verilerek İstanbul’dan uzaklaştırılmıştı3.

Tersane emini Hacı Hüseyin Ağa ile oğlu, kızı ve torununun Dolmabahçe ve Kabataş’da epiyi hayrat tesis ettiklerini görüyo­ ruz. Hacı Hüseyin Ağa Dolmabahçe’de Çakır Dede mescidini tamir ettirmiştir. Oğlu, Sipahiler Ağası Mehmed Emin A ğada bu mescid civarındaki pek güzel sebilin banisidir (1154)4. İstanbul’da Uzunçarşı civarındaki Bezzaziye mescidine bir minber vaz’ ettir­ diği Ayvansarayî Hüseyin Efendi (H a d ika tu l-ceva m i’, I, 67) tara­ fından bildirilen ve mezarı sebilinin içinde bulunan Mehmed Emin A ğa’nın ikinci oğlu olup bir çok mühim memuriyetlerden başka dedesi gibi Tersane eminliği eden Hüseyin Ağa, aynı yerde mekteb, hamam ve şadırvan gibi bâzı tesisler vücude getirmiş (1181) bir şahsiyettir6. Hacı Hüseyin Ağa’nın kızı ve İbrahim Efendi’nin zevcesi Hâce Fatıma Hanım’ın Kabataş civarındaki Bağ-odaları mescidini yaptırdığı (1117) da göz önünde tutulursa bu hayırsever âilenin serveti hakkında oldukça tam bir fikir elde edilebilir. Maamafih bize istidlâl yolu ile değil doğrudan doğru­ ya bilgi temin ve aynı zamanda Hacı H ü seyin Bağı isminin

men-’l-ceva m i’, İstanbul, 1281, II, 88 v.d ) Hüseyin A ğ a evvelâ Magosa’ya sürülmüş

ve o rad a idam edildikten sonr a başı E d irn e ’de te ş h ir edilmiştir. Bu kayda S ic ill-i

O sm a n V de de ras tlıyoru z.

3 Raşid, T arih, IV, 181 ve devamı.

4 Bu sebilin inşasına âid bir vesikayı aynen alıyoruz :

G alata m u za ja tın d a n K apadağı nahiyesi nâibine ve K apadağı s ü b a ş ı s ı A b d u lla h v e m übaşir tâ y in olunan zid e ka d reh ü m a ya h ü kü m k i

M eh m ed E m in dam e m ecdehu südde i saadetim e a rz-ı hâl ediıb ta ra fın d a n D olm abağçe ku rb ü n d e binasına ş u r u ’ olunan sebile ik tiz a eden m erm erlerin cüm ­ lesi M arm ara'dan g e lm e k m ü m k ü n olm oyub K ap u d a ğ ı'n d a n bir m ik d a r m e rm e r ted a rü kü içün Yorgi nam z im m ıy i irsal ve m e sfu r dahi ied a rü k v e am ade e tm e k le sen k i m übaşir ta 'yin olunan m u m a ileyh sin m aarif etinle sefin eye ta h m il ve sebil-i m erku m e n a klin e kim esn e ta ra fın d a n m u h a le fe t o lu n m a m a k içün size hitaben em r-i şerifim sud u ru n u is tid ’a etm eğin vech-i m eşruh ü zere am el o lu n m a k içün y a zılm ışd ır E v a h ir i RebVu’T e v v e l 1154 (M ühim m e d e fte ri, No. 146, s. 349, Baş­

vekâle t Arşivi).

5 Vasıf, Tarih, İstanbul, 1219, cild II, s. 25, 90 ve 285; A yv a n sa ra y î H üseyin r

(4)

şe’ini gösteren kayıtlar yukarıda işaret ettiğimiz vesikalardadır ki bunları aynen alıyoruz :

1

A sita n e Bostancı-başısına h ü kü m k i6 7

S a b ıka n Tersane em ini m ü te v e ffa H ü se y in 'in B eşikta ş'd a S i ­ nan Paşa m ahallesinin n ih a ye tin d e v â k i' bir k ıt'a ç iftliğ i ve k a ­ d im d e n ç iftlik - i mezbur m ülhakatından beş k ı t ’a tarla ve ik i k ıt'a bağ ve bunlardan m âada m ü te v e ffâ -i mezbur F eyzu lla h Efendi yalısına m a lik oldukdan sonra yin e y a lı-i m ezkû r kurbünde Ish a k za d e'd en aldığı bir k ıt'a keb ir ve bir zim m îd e n aldığı üç kıt'a kebir ve S u n ’î-zade'den aldığı bir k ıt’a kebir ve Sipahi-oğlundan a ld ığ ı bir k ıt'a ve Kara H a lil nam kim esneden a ld ığ ı ik i k ıt'a ve Hacı İbrahim ’den aldığı bir k ıt'a ve H acı H a m za ’dan aldığı bir k ıt'a ve Ş a h in A ğ a 'd a n aldığı a ltı k ı t ’a ve Receb K ethüda'dan aldığı bir kıt'a k i mecm u'u on y e d i k ıt'a tarlalar dahi ç iftlik ve bağlar ile m a'an m ü te v e ffâ -i mezburun ta ra f-ı m ir îy e olan d e y n i içün canib-i m irîden zabt olunmağla z ik r olunan ç iftlik k a d im î olan tarla ve bağ ve F e y zu lla h E fe n d i ya lısı kurbünde olan tar- la-yi m ezkûrlar ile ma'an K urşunlu kasr-ı hüm ayun ustasına zabt ve senevi hasılı ne m ikdara baliğ olur ise m ü fre d a tı d e fte r ve beher sene verilen m ahsûl ile m a’an taraf-ı hüm ayunum a teslim e ttirilm e k babında ferm a n -ı â lî-şa n ım sâdır olm uşdur E m r-i ş e r if y a z ılm a k içün tezk ire verildi Fi 14 R sene 1128.

2

İstanbul K a ym a ka m ın a ve Bostancı-başısına hüküm k i 1 Sâ b ıkan Tersane emini m ü teveffa Elhac H ü seyin 'in eyta m -ı D ivan- 1 hüm ayunum a arz-ı h âl edüb m ü te v effa -i m ezkûrun em lâ­

k in d e n Tophane'de S a lıp a za rı’nda v â k i' kendüsü sâ k in olduğu y a lı ve Kabataş'da v â k i' M ü fti ya lısı teva b i'iyle ma an ve Top­

6 K u y ııd -ı berevat ve a h kâ m -ı şik a y a t d e fte ri, Maliye defterleri tasnifi, No. 6549, Başvekâlet Arşivi.

7 K u yııd -ı berevat ve a h ka m -t ş ik a y a t d e fte ri, Maliye defterleri tasnifi, ;No. 6339, s. 58, Başvek âlet A rş ivi.

(5)

HACI HÜSEYİN BAĞI 73

hane'de Tim urcular içind e olan on hab d ü k k â n la rı ve B eşiktaş'da M efım ed Paşa ç iftliğ i ve Tersane-i â m ire'de olan bir k ıt'a M ısır sefin esi taraf-ı m irîden fü ru h t olunm ak üzere ahz-u kabz olunub lâ k in henüz fü r u h t olunmayub h â li üzere kalm ağla rikâb-ı hüm a­ yununa arz-ı hâ l olundukda m erham eten in a ye t ve ihsanım ol-

m uşdur deyu sâdır olan hatt-ı hümayıın-ı şevket-m akrunum mu- cebince eytam ına zabtiyçün em r-i şe rifim verilüb ve lâ k in m ezkûr K ara M ehm ed Paşa ç iftliğ i ve M ü fti bağçesi m ülhakatla rın d an on y e d i kıt'a tarlalarını Bostancı-başı zabt ettirm eyüb kendülere gadr olduğun bildirüb z ik r olunan tarlaların da h i m a’m ulün-bih ve v a k ıf tem essükâ tı mucebince zabtiyçün em r-i şe rif verilm ek rica ey le d ik le ri ecilden hazine-i âm irem de m ahfuz olan baş-muha- sebe d efterlerin e nazar olundukda z ik r olunan em lâkin zabtiyçün em ir verild iğ i der-kenar ve vech-i meşruh üzere der-kenarı mu­ cebince em r-i şe rifim tahriri telh is olundukda mucebince hüküm deyu ferm a n -ı âlı-şanım sâdır olmağın mucebince ve vech-i meşruh üzere em r-i şerif y a zılm a k içün tezk ire v e rild i Fi 27 M sene 1129.

3

 sita n e K a ym a ka m ın a ve Kadısına ve Galata K adısına hü­ k ü m k i 8

M üteveffa H azinedar M ehm ed'in eytam ı D ivan-ı hüm ayunu­ m a arz-ı h â l edüb sabıkan Tersane em ini m ü te v e ffa H ü seyin F ın­ d ık lı' da olan yalısını h â l-i h a ya tın d a m ü te v e ffa H azined ar M eh­ m ed ' e fü r u h t ve ferag a t ve d efter-i e v k a f da feragati kaydı üze­ rinde olub h a kk-ı sarih ve m âl-i m evrusları iken m ü teveffa -i m erku m H ü se y in 'in olm ak k ıy a siyle sehven canib-i m ir îy e zabt ve tekrar H üseyin 'in eytam larına şâir em lâkleriyle ihsan ve k e n ­ dülere gadr-i k ü llî olmağın y a lı-i mezbur m ü te v effa babaları M eh­ m ed' e feragat ve kasr-ı y e d olunub şer'an hakları olduğu cihetle m a’r ife t-i şer' ile m u r a fa a ve tarafla rın dan m ü te v elli tem essükü mucebince zabt ettirilüb bir dürlü ta’a llü l ve niza' ettirilm em ek babında is tid 'a y -i in ayet etm eleriyle hazine-i âm irem de m a h fu z olan baş-muhasebe defterlerin e nazar olundukda sabıkan Tersane em ini m ü te v e ffa H ü seyin F ın d ıklı'd a olan yalısını h âl-ı hayatında

(6)

H a zined ar M ehm ed'e 8000 kuruş m ukabelesinde fera g a t ve tasar­ ru fu n d a iken mezbur H ü seyin f e v t oldukda y a lı-i mezbur taraf-t m irîden zabt olunub ve m ezkiır H ü se y in 'in eytam ı bundan akdem istid 'a ey le d ik le rin d e y a lı-i mezbur m ezkûr H ü seyin ’in olm ak k ıy a - siyle evladlarına [ih sa n v e ] m ü te v e ffa -i mezbur M ehm ed’in eyta m ı­ na gadr olmağın y a lı-i m ezkûr taraflarından zabt veya h u d 8000 kuruş bahası H üseyin'in evladlarından ta h sil olunmak emr-i şe rifim v e rild iğ i der-kenar olun du kda der-kenarı mucebince y a lı i m ez­ kuru m ü te v e ff a H ü se y ’n hayatında fe r c g c t cdüb lâ k in H üseyin’in k ıy a s iy le sehven verilm ekle v a k ıf d efterleri k a y d ı mucebince şer’ ile zabtıyçün em r-i şerifim verilm ek babında fern an olunmağın em r-i şe rif y a z ılm a k içün tezkire v e rild i Fi 9 Ca ser.e 1129.

Bu vesikalar, Beşiktaş’da, Kabataş’da, Fındıklı’da, Salıpazarı’ nda ve Tophane’de yalıdan çiftliğe, dükkândan bağa bahçeye kadar pek çeşitli emlâke malik olduğunu öğrendiğimiz Hacı Hü­ seyin Ağa’nın serveti hakkında fazla söz söylemeğe hacet bırak-

mıyacak belâgattedir. Vesikalarda bazan Müfti, bazan Feyzullah Efendi Yalısı denilen Kabataş’daki yalının vaktiyle, Hoca Sa’düd- din Efendi hafidi şeyhülislâm Feyzullah Efendi’ye âid olmuş bu­ lunduğu şüphesizdir9.

Makalemiz için en mühim kayıd 1 numara ile gösterdiğimiz vesikadaki şu, «Sâbıkan Tersane em ini m ü te v effa Hacı H ü se y in '­ in B eşikta ş'da Sin a n Paşa m ahallesinin nih a yetin d e v a k i' bir k ı t ’a ç iftliğ i ve kadim den ç iftlik - i mezbur m ülhakatından beş k ıt’a tarla ve ik i k ıt'a bağ» ibaresidir. Sinan Paşa mahallesinin müntehası ifadesiyle Beşiktaş’ın İhlamur istikametine doğru giden kısmı kasd edildiği takdirde, bu tarafta Ortabahçe ve Hasekitarlası gibi yer isimlerine rastlarız. Mezkûr sahalar şimdi evlerle dolmuş isede aralarında yine geniş tarlalar ve bostanlar bulunmakta ve ilerisi İhlamur vadisine müntehi olmaktadır.

XVIII. asrın başlarında bu havalinin pek de meskûn sayıla- mıyacağı ve daha ziyade ziraate tahsis edilmiş topraklardan ibaret bulunacağı düşünülürse, vesikada bahsi geçen çiftliğin işaret etti­

9 H oca S a d ’üddin sülâlesinin K a b a t a ş ’da ikam et ettiğ i ve bu se m tte onlara

âid bâzı h a y r a t bulunduğu malûmdur. Nitekim, Şeyhülislâm Mehmed E s ’ad Efen­ di tarafın d an yaptırılan ve tr am vay yolu üstünde hâlâ göze çarpan büyük çeş­ meyi misâl ola rak zikr edebiliriz.

(7)

HACI HÜSEYİN BAĞI 75

ğimiz cihete düştüğü ve onun mülhakatından gösterilen iki kıt’a bağın da keza Ihlamur civarına rastladığı tahmin edilebilir. Eğer düşüncemizde aldanmıyorsak, Hacı Hüseyin’e âid bağlar Nişantaşı’ndan Ihlamur’a inen yamaçlar üzerinde olmak icab eder.

Hacı Hüseyin Ağa’nın idamından sonra hükümet tarafından müsadere olunup eytamına iade edilmeyen emlâk arasında bu bağlarda vardır ve bunlar ihtimâl padişah bahçesi olarak muha­ faza edilmiş ve bilâhere oraya bir de kasr-ı hümayun yapılmıştır.

***

XVIII. asrın sonlarında, bütün XIX. asır içirde, halta XX. asrın ilk devresinde Ihlamuı’un gördüğü rağbeti isbat edecek birçok delile malikiz. Abdülhamid I.’in sadarete kadar yükselen devlet adamlarından kara vezir Seyyid Mehmed Paşa, daha silâh- dar-ı şehriyarî iken Ihlamur’da bir namazgâh yaptırm ıştı10. Sed- ler üstünde Selim III. ve Mahmud II.’ye âid nişan taşlarının kita­ belerini okumak bize bu iki hükümdar zamanında Ihlamur’a ve­ rilen ehemmiyeti göstermeğe kâfidir. Abdülmecid’in, üç sene ka­ dar önce yıkılan âbidevî çeşmesi de, onun ara-sıra bu mesireye iltifat ettiğini gösteren şu kitabeyi taşıyordu:

Sehenşah-ı cıhan-ban-1 zaman A bdiilm ecid H a n ın

M uhassas oldu zat-ı p âkine fe y z -i cihan-darı Yenabi’u l-h ik e m d ir tab’ı z a ti nehr-ı irfa n d ır Seza eylerse sirab-ı m a â rif m ü lk-ü aktarı Bu sem ti yüm n -i teşrifiyle g â h î edicek tezyin Fuyuz-ı m akdeminden geldi cuşe h a kin asarı Zuhur e ttik d e bunda m â-i carî yap dı bak çeşme Gel iç su y a d k ıl eltaf-ı H akan-ı kerem -kârı Dii ta rih i y a zu b tam -u m ücevher Z iv e r ’in oldu O H akan-ı zam anın va sf-ı p a k i zib-i ezkârı Su çık d ı dil-g ü şa vü nüzhet-abadm mi yanında Bu va lâ ayn-ı h a yr-efza yi k ıld ı Şah-ı din c a r îlt

1272

1° M. Cavid Baysun, B oğaziçi iskelelerin e dâir bir ka sid e, iz z e t E fen d i S a -

hilnam esi, İstanbul, 1950, s. 13, not 3. Ihlamur to praklarından hiç olmazsa bir kıs­

(8)

-İkinci meşrutiyetin ilânından bir müddet sonra Osmanlı tah­ tına çıkan Mehmed V. ’in de Ihlamur köşkünü pek sevdiğini ve müsaîd mevsimlere tesadüf eden cuma selâmlıklarını müteakib tenezzüh için ekseriya bu kasrı tercih eylediğini bilenler, hattâ ih­ tiyar ve düşkün hükümdarı araba ile H acı H üseyin Bağı yolunda görenler hâlâ yok değildir ,2.

/

lam taşı, son senelerde evvelâ devrilmiş, sonra kırılmış, nihayet s ı r r a kadem basm ıştır. N am azgah ın kitabesini adı geçen yazımızda neşretmiştik. (Beşiktaş ve dolayısiyle H acı H ü seyin Bağı hak kın da bk. M. Cavid Baysun, B e ş ik ta ş ’a dâir, Akademi (mecmua) 6, İstanbul, 1946).

H M ısra’ların dan biri tam , diğeri mücevher olmak üzere iki ta r ih teşkil eden m a k t a ’ a r a b harfleriyle şu ş e k i ld e d i r:

b S ‘~l£ a & ‘j j l-ig lJi y a

l i j U ö 'J »1& ci.b®* -Ş»- Vlj

12 «S u lta n R e ş a d ’m en se v d iğ i ten ezzü h g â h ı Ih la m u r k a sr ı o lu p ... C um a

g ü n le r i se la m lık resm inden sonra a lelekser Ih la m u r’a v e y a z m evsim lerin d e B a l­ m um cu kö şkü n e g id e r d i... Ih la m u r k ö şk ü n ü n bahçesinde çok g ü l ağacı bulundu­ ğ u n d a n g ü l m evsim in d e beğendiklerinden birer g ü l ko p a rıp han ım la rın a hediye e tm e k üzere g ö tü rü rd ü » Ali Fuad Türkgeld i, G örüp işittik le rim , 288 v.d., Türk

T arih K urumu yayınlarından, A n k a ra , 1949.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

This is the first case of bullous amyloidosis in a hemodialysis patient and should remind dermatologists that bullous amyloidosis should be considered in addition to the

In conclusion, soybean saponins interacted with cell membranes, suppressed PKC activation and induced diffrtrntiation, and induce type II autophagic death, which possibly mediate

Toplum böyle bir anlayış açısından ortaya konur, örneğin savaş yılla­ rının güç ekonomik koşulla­ rının yol açtığı ekmek kıtlı­ ğını konu edinen

Egzersizden 24 saat sonra ölçülen aldosteron düzeyleri egzersizden hemen sonra ve iki saat sonraki aldosteron düzeylerinden önemli şekilde düşüktü (p<0.05)..

Kâdî Abdülcebbar’ın Kelâm konularına dair görüşlerini Kur’ân ayetleriyle delillendirmeye çalıştığı ve kelam konularını ağırlıklı olarak ele

Bi-mennihillahi te‘âlâ Mora ceziresinde vâkı‘ Anapolu Kal‘ası'nın feth u teshîri ve eydi-i küffâr-ı delâlet-şi‘ârdan nez‘ u tahlîsi müyesser olup

Hacı Mikdat mahallesinde sâkin Hacı Ahmed zâde Hüseyin Efendi ibn-i Hacı Ahmed meclis-i şer‘de mahalle-i mezkûr sâkinlerinden Hacı Ahmed zâde Emin Efendi ibn-i Hüseyin

Sema Kaygusuz (Yazar), Sema Moritz, (Sanatçı), Sema Simav, Semra Somersan (Öğretim Üyesi),Serap Yağız (Müzisyen), Sevgi Tamgüç (çevirmen), Sezer Ate ş Ayvaz (Yazar), Sina