• Sonuç bulunamadı

Yapı ve Kredi Bankası'nın Bağlarbaşı'ndaki Mecit Efendi Köşkü

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yapı ve Kredi Bankası'nın Bağlarbaşı'ndaki Mecit Efendi Köşkü"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

rr~ SSrU ı,e>

Yapa, ve Kredi B a n k a s ı ' n m fiağlarbaşı*ndaki ,

MECİT EFENDİ KÖŞKÜ

Yazans Taha Toros

Nakli Fotoğraflar: Satai Gilner

Gün geçtikçe sayıları azalan İstanbul'un eski köşklerinden, en ihtişamlısı (MECİT EFENDİ KÖŞKÜ) adı ile bilinen, Bağlorbaşı'n- daki binadır*

Mimarisinin göz kamaştırıcı özelliği yanında, tarih, sanat ve ede­ biyat toplantılarına sahne olması açısından da bu köşkün çok renkli ve zengin bir mazisi vardır.

İkiyUz dönüme yakın,insana huzur veren bir koruluk içersindeki bina, Mısır Hidivi İsmail Paşa tarafından "AV KÖŞKÜ" olarak yaptırılmıştır. Değişik mimarisi ile süslemesinde, karışık olarak, Osnanlı ve Mısır uslûbu hâkimdir.

Eski kayıtlara göre,bu köşk için 2 0 .0 0 0 , mefruşatı İçin de 8.000 Mısır altını sarfedilmiştir.

İlk sahibi. İsmail Paşanın kimliği:

Hidiv İsmail Paşa, Tahzimatım)ilânından önceki yıllarda, OsmanlI yönetimine baş kaldırarak Mısır'ın imtiyazlı valiliğini alan Kava-

lalı Mehmet Ali Paşa'nın torunu^ Dabası İbrahim Paşa'dır.

İsmail Paşa, I830-I895 yılları arasında yaşamış, Mısır'da ve Paris'de değişik konularda eğitim görmüş, batı kültürü ile yoğrulmuş bir k i­

şi olarak tanınır.

İsmail Paşa, 1 8 6 3 yılında -Şayit Paşanın yerine- Mısır'ın valisi oldu. Aynı yıl İstanbul'a geldi. Sultan Abdülaziz'i Mısır'a davet etti. Padişahın Mısır'ı ziyaretinde^ gözüne girerek, ondan Mısır Hidivliğini kopardı. Bu suretle Mısır'ın yönetimi, veraset şekli ile, babadan oğula geçmek üze r e .Nidivlere bırakıldı. İsmail Paşa, Hidiv Unvanını alan ilk validir.

İsmail Paşa Mısır'a, batı görünümlü zengin eserler kazandırdı. Kahire' de tiyatrolar, operalar, okullar, büyük parklar, bahçeler ve geniş yollar yaptırdı. Nevar ki, bu imar hareketleri yüzünden/Mısır hâzi­ nesi büyük açık verdi. İsmail Paşa'nın adı savurganlığa çıktı.İngi­ lizlerle Fransızların işbirliği ile, Hidivlikten ayrılmak zorunda kaldı. 1879 Yılında İstanbul'a yerleşti. 1895 Yılında, Emirgan'daki yalısında öldü. Aile mezarlığına konulmak üzere, cenazesi Mısır'a

(2)

götürüldü.

Hidiv İsmail F a ş a ' n m ©n büyük hizmeti Süveyş Kanalı'nın açılmasına yardım etmesi ve bu maksatla kendi varlığından bir milyon altxn

vermesidir.

Bağlarbagı'ndaki Köşkün Abdülraecit Efendi*ye İntikali:

İsmail P a ş a ’nxn ölümü üzerine Bağlarbaşı*ndaki avköşkü oğulların­ dan Mahmut Hamdi Paşa'ya intikal etti. Sultan Abdülhamit II

bede-.A

lini "ifazine-i Hassa" dan yani saray bütçesinden ödetmek sureti ile köşkü satın aldxrdx ve amcazadesi şehzade Abdülmecit Efendi*ye tah­

sis etti.

Büyük bir av evi olarak yapxlan bina, bu suretle şehzade Abdülmecit Efendi'nin hem yazlığı, heıu ressamlxğınx sürdürdüğü doğal görünüşü ve havası güzel bir sanat ytıvasx oldu.

Aslxnda yetenekli bir ressam olan Abdülmecit Efendi, 1900 yılında, köşkün eskimiş olan dış kapısında değişiklik yaptı. Türk-Mısır ü s ­

lûbundan esinlenerek burada bir süsleme şaheseri yarattı.

Küçük bir yazlık saray niteliğinde olan b u köşkteifAbdülmecit Efendi resim yaparken,en zevkli bir ömür sürdürmekte, yakınında yine küçük bir yazlık saray niteliğinde olan binada oturan, nameler üstadı şeh­ zade Seyfettin Efendi'de besteler yapmaktaydı. ^

Köşkte Anıları Unutulmayan Sanat ve Edebiyat Toplantıları:

Abdülmecit E f e n d i ’nin şehzadeliği, Veliatliği ve Halifeliği döne­ minden bu yana ayakta kalabilen köşkün ve emsalsiz koruluğunun, sık sık sanat ve edebiyat toplantılarına sahne olduğu bilinmektedir. Bu toplantıların en önemlisi, Meşrutiyetten sonra, Türkiye'nin kade­ rinde büyük rol oynayan siyaset adamlarının ve eski sadrazamların biraraya gelmeleri ile anımsanır. Köşkün değişik^çeşitli ağaçlarla ^onanmış huzur dolu koruluğunda/Abdülmecit Efendi'nin arasıra ünlü kalem sahiplerini de biraraya getirdiği olurdu. *

0 dönemin görüşüne görey sıfatı(Şair-i Azara}, ha 11 &( Dahi-i Azam') yani en büyük şair ya da en büyük dahî olan ABDÜLİ1AK HAMİT'in bir eseri, bu bahçede oynatılmış ve bu vesile ile davetlilerin yakalarına - kızı Dürrüşehvar- tarafından (FİNTEN) yazılı gümüş iğneler takılmıştı.

//

Daha sonra Haydarabat Nizamının gelini olan ve Ingiltere K r a l m c a kendisine prenseslik nişanı verilen D Ü R R Ü Ş E H V A R 'xn da bu köşkte d o ğ ­ duğu s ö y l e n i r .

(3)

3

Köşkün Kİ Pekiştirmesi:

192^ Martında Halifeliğin kaldırılması ve Hanedanın yurt dışına Çıkartılması h a k k m d a k i hükme göre bunların gayrimenkul lerinin

tasfiyesi zonınlu bulunuyordu. Bunun İçin de bir müddet tanınıyordu. Köşkün satılması için Abdülmecit Efendi, yurdu terkederken Cevat Paşayı vekil tayin etti. Cavat Paşa,ilk iş olarak, köşkün içindeki tabloları - damadı Nurullah Esat Beyin «mum müdür olduğu - Sümer- b a n k ’ta teşhir ettirmek suretiyİAer, sattırdı. Köşk antika niteli­ ğindeki avizelerden ve güzel tablolardan malırum kalarak, büyük bir suskunluk içersinde kaderini bekledi. Sonunda İstanbul Defterdarlığı bu köşkü arkatörlükle ve mütahhhitlikle uğraşan -sanırım, Kalkavan ailesinden - Mehmet ve Selahattin adlarındaki kardeşlere sattı.(bun­ lar İnönü Stadının müteahhitleri idi.)

Son olarak Yapı ve Kredi Bankası'nın kurucusu Kâzım Taşkent, bu b ü ­ yük sanat eserini korumak amacı ile, bankası için,satın aldı. Köşkün harem kısmı,bozdurulup^bir dinlenme yeri haline dönüştürüldü. Nevar- ki, bu yeni bölüm hálen kullanılmamaktadır. Senede bir iki gün Yapı ve Kredi mensupları çocuklarının sünnetlerinde açılan köşk, tamire muhtaç bir pırlanta gibi, antik hüviyeti ile, kapalı tutulmaktadır. Dış kapısı olduğu kadar, tavanları, duvarları ve *Um süslemeleriyle çağımızın dekoratif Ölçülerinden apayrı bir kıymetti olan köşkün, İstanbul *da bir benzeri daha bulunmamaktadır.

Köşkün İç Dünyası:

Köşk, Bağlarbaşı * n m İcadiye Tepesinde bir sanat âbidesi olarak v a r ­ lığını sürdürmektedir.

(Kuş Bakışı) sokağında, 18 htyLu sokak kapısı-1900-*lerde Abdülmecit Efendi *nln çizdiği bir plâna göre, yeniden yapılmıştır. Süsleme sana­ tını doruğuna vardıran bu muhteşem kapının üstünde, Arapça, Kûfî tipindeki yazı «ÜSTÜN OLAN ALLAHTIR-. Yahut ALLAHTAN BAŞKA GALİP YOKTUjfc^- anlamına gelmektedir* Dış kapıdan avluya girilince, asıl binanın selâmlık kapısı ile karşılaşılır ki, bu görünüm de süsleme sonatının bambaşka bir örneğini simgeler. Bu ahşap kapının üstünde- de KÛfî harflerle,Tanrının adilliğini ve ihsanının bol olduğunu be­ lirten, Arapça bir cümle vardır. "

Binaya girilince salonun güzelliği, duvarları kaplayan rengârenk çi­ nilerin sihirli kavası, sizi parıltılı bir sanat dünyasına götürür. Duvarları ile, tavanları ile, levları ile, şöminesi ve çeşmesi ile doyum olmaz bir güzelliğin, adetâ bir hayâl âleminin içine gömülür­ sünüz. Çinilerin uyumlu desenleri arasında renklerin kucarkaştığı

(4)

bir dünyada yaşarsınız. Çünkü çinilerin en reklisi ve renklerin de en sihirlisi bu köşkün içinde bulunataktadır.

Çinili Şömine:

İçerisinde odun yakmak için değil de sanki hayranlıkla bakmak için yapılmış olan çini ş ö m i n e .binanın iç donatımının bir şaheseridir, insan oğlu,çinilerdeki renklerin birbirine kenetlendiği bu şümünede ateş yakmaya kıyamaz. Öylesine gözalıcı ve gönül doldurucu bir sanat eseridir ki, onu,görenler dumandan bile kıskanırlar !

Sanata Susayan Gönülleri Serinleten Bir Çeşme:

Köşkün İçerisindeki köşelerin en güzellerinden biri de çeşmesidir. Çinili duvarlara arkasını yaslamış bu zarif mermer çeşme.köşkün Abdülmecit Efendi'ye geçmesinden sonra yaptırılmıştır. Çeşmenin ü s ­

tünde Kuran'dan alınmış bir âyet vardır. TUrkçesi! (HERŞEYE HAYAT VRRBN SUDUR.) Bu güzel yazı, Kütahyalı Mehmet Hilmi'nin talebesi olmakla iftahar eden, Hattat Mehmet Emin'e aittir. Çeşmenin altında ise (Padişahım çok yaşa) yazıiı yeralmaktadır.

Eşsiz Bir Fresk:

Alt

salondan

üst

kata çıkılırken sağda nefis bir tablo ile karşıla­

şırsınız. Bunu,38 yaşında ölen,ünlü ressamımız Hüseyin Avni Lifij

"1889-1927" yapmıştır.

Büyük bir sanat üstadı iken genç yaşta ölen Avni Lifij, Abdülmecit Efendi'nin Köşküne en fazla girip çıkan sanatkârlardan biridir. Küçük yaşta beliren sanat kabiliyeti üzerine onu,Paris'e bu konuda eğitim görmek için,Abdülmecit Efendi göndermiştir. Yurda dönüşünde kendisini himaye eden ve aynı zamanda ressam olan Abdülmecit Efendi*

I »0 .W * r* 3 ) r ^ .

nin takdirleriniNSAsTdostluğunu devam ettirmiş, harcaman onun yanında, bir sanat arkadaşı olmuştur. Bu sıcak dostluğun tablolara yansıdığı da bilinmektedir. Nitekim köşkün İçerisindeki "AŞK ÇEŞMESİ" denilen

tablcjda bu derin dostluğun unutulmaz eserlerinden biridir.

Köşkün alt katından üst kata otuzdört b a s a m a k l ı ,insana huzur veren, bir merdivenle çıkılır. Üsk kattaki renkli odalar ve bu odalardaki süslü yazılar görülmeye değer,ilginç sanat eserleridir.

Levhalar. L e v h a l a r . ..

//

Sokak kapısında, bina kapısında, büyük salonda, çeşmede, odalarda Arapça ve eski Türkçe güzel sözlerin yeraldığı çinilerle renklendi­ rilmiş, hat sanatının nefis örnekleri bulunmaktadır.

Bunların bir kısmı eski hattatlara ait olmakla beraber, bazıları da bozulmalarından dolayı ünlü hattatımız Hamit Beye tamir ettirilmiştir.

(5)

5

Hami t* in ölmez adı bu köşkün duvarlarında da yaşamaktadır. Arapça yazılı olan levhaların anlamları özetle şöyledir: Allah'tan niyaz dileyen levhadaki bir yazının anlamı:

"Rizleri ateşten kurtar, d oğrularla birlikte Cennete prönd e r . "

"Dinlemek için kalbini kullan: çüaki kulak.aldatıcı olabilir. Bir şeyi aklınla gör;_çünkü gö z ,yanıltıcı olabilir."

"Herke« kendi vatanını ve yuvasını aever, Baykuş ise bir viraneyi, bin ffül bahçesine değişmez."

"İlim rütbesi, tüm rütbelerin üatündedir."

” T * ~ “ ”

"Milletin efendisi, millete hizmet edendir."

¿ski Türkçe yazılar arasından seçtiğimiz bazı levhalar da A t a s ö z ü niteliğinde&fe^iTnalari kapsaınaktadı*»:

"İnsanın vücudu fânidir; yok olur. Ve var ki, bir eser bırakmışsa o k a l ı c ı d ı r . Ş b e d i y e n yazar."

"Tanrı llkb&l sahiplerinin evlerini, bazen yordun ve tedirgin bir serçe kuşuna yuva olarak saklar."

"Sıhhat«Tanrının bahşettiği bir niıaek gibidir. Vücut, bundan başka bir elbise İle övtineıoez,"

"Yeteneksize mızrap verilirse, çok tel kırılır."

"Kişi noksanını bilmek gibi irfan olmaz."

Bütün bunlaz- arasında Ksni/tıi Sultan Süleyman'a ait olduğu sanılan bir şiirden jpai’çalar da ünlü Hattatımız Hami t'in eliyle çinilerde

sesi endirilcıiştir:

HALK İÇİNDE MUTEBER BİR NESNE YOK,DEVLET GİBİ. OLMAYA DEVLET CİHANDA, BİR NEFES SIHHAT GİBİ.

(6)

Kısaca, muhteşem bir tepeye oturtulmuş olan, kapılarıyla, tavanlarıy­ la, duvarlarıyla, odal4¥yi, çeşmesi ve şöminesiyle ve bir çini der- ya*ıyl& emsalsiz koruluğuyla,Abdülraecit Efendi Köşkü bugün, sanat değeri yüksek, mimarî üslûbu değişik,antik nitelikte bir şaheser

ktti-lAyesidirt

Referanslar

Benzer Belgeler

İhraç edilecek borçlanma araçları Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF)’ye tabi bir ürün olmayıp TMSF’nin herhangi bir ödeme garantisi yoktur. finansman sağlamak

Varlıkların nakit akışlarının yalnızca anapara ve faiz ödemelerini temsil ettiği ve gerçeğe uygun değer farkı kâr veya zarara yansıtılan finansal varlık

Bu arada sormadı­ ğınız önemli bir soruna de­ ğinmek istiyorum: Yurdu­ muzdaki telif hakları soru­ nu bu. Yürürlükteki 30 yıl­ lık telif hakları kanunu

Türkiye Yazarlar Sendikası Oktay Rifat Açılış Konuşması Demirtaş Ceyhun Katılanlar Cevat Çapan Güven Turan Tuğrul Tanyol Faruk Şüyün Sabiha Rifat Oktay Rıfat’ın

metrial local injury improves the pregnancy rate among recur- rent implantation failure patients undergoing in vitro fertilisa- tion/intra cytoplasmic sperm injection: a

çerçevesinde bugün Büyülü Yelken Grubu bir rock müziği dinletisi sunacak, ardından Tiyatro Renk. "Memleketimden İnsan Manzaralan” adlı oyunu

Bu araflt›r›c›lar da bizim çal›flmam›z- daki gibi sa¤l›kl› gönüllülerden elde ettikleri PMN’leri ön- ceden G-CSF ile muamele ettikten sonra Candida blastos-

Bu çalışma, genel anestezi sırasında kas gevşetici (KG) kullanılan erişkinlerde bu mekanizmanın bloke olabileceğini ve bu nedenle intraoperatif hipotermi