• Sonuç bulunamadı

D Vitamini ve Sağlığımız

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "D Vitamini ve Sağlığımız"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

--- Beslenm e ve Diyet D ergisi / J Nutr and D iet 34(2):5-8/2006

D VİTAMİNİ VE SAĞLIĞIMIZ

Ö Z E T

D v ita m in i, d o ğ a l b e s in le rle k a rşıla n a m a y a n , dü zenli g ü n eşlen m e y a da besinlerin zenginleşti­ rilm e sin i gerektiren elzem bir besin öğesidir. D v ita m in i uzun y ılla r d ır kalsiyum m etabolizm ası ve kem ik sa ğlığ ın da ki rolü ile bilinmektedir. Son y ılla r d a D v ita m in in in a k t i f fo r m u olan 1,25 (OH) 2 D3 ün m ide p ankreas, kalp, beyin, deri, k e m ik , m em e h ü c rele ri T ve B len fo sitleri gibi b ed enin b ir ç o k d o ku ların d a etkinlik gösterdiği r a p o r e d ilm iştir. B u n e d e n le g ü n e ş le tem a sın a z a lm a s ın a b a ğ lı o la r a k D v ita m in i y e te r s iz ­ liğinin bir çok ka n ser türü, tip 1 diyabet, insuliıı d ir e n c i ilin tili h a s ta lık la r ın r is k in i a rttırd ığ ı bildirilmiştir.

A n a h ta r S ö z c ü k le r : D vita m in i, g ü n e şle n m e , k e m ik b o z u k lu k la r ı, d iy a b e t, in su lin d iren ci, kanser, hipertansiyon.

A B S T R A C T

Vitamin D a n d H ealth

Vitamin D is an essential nutrient that can not be m et with natııral fo o d s a n d require appropriate exposure to sun or fo o d fortifıcation. Vitamin D was iden tifıed long y ea rs ago on the basis o f its ro le in c a lc iu m m e ta b o lisim a n d bone health. R e c en tly it is reco g n ized that 1, 25 (OH)2 D3, b io lo g ica lly active fo r m o f vitamin D has exert effects in alm ost every tissue in the body, includ- ing stom ach, pancreas, heart, brain, skin, bone, nıam m ary cells a n d a ctiva ted T and B lympho- cytes. Thereföre vitamin D deficiency because o f decreased exposure to sun have been reported to increase the risk o fm a n y cancers, type 1 diabetes a nd insulin resistance related disease.

Prof. Dr. Ayşe BAYSAL*—^ Editörden

K ey Words: Vitamin D, expo sure to sun, b one disease, d ia betes, ca ncers, in su lin re sista n c e , hypertension.

GİRİŞ

Güneş evrenin tem el enerji kaynağıdır. G ü n eş g e z eg e n lerin d en biri olan dün y a n ın k a p la d ığ ı alanın ç o ğ u n lu ğ u su, az m ik tarı ise topraktır. Yaşam, organik öğelerden zengin sularda güneş e n e rjis in e b a ğ ım lı o la r a k b a ş la m ış tır. E v r im sürecinin başlarında canlılar fotosentez yoluyla güneş enerjisini k a rb o n h id ra t olarak m ole kül e n e rjis in e d ö n ü ş tü rm e k te d irle r. E v rim sü reci ilerledikçe yaşamın sürdürülmesi ve neslin çoğal­ m ası için diğer m akro ve m ikro m o le k ü lle rin yapım ı gerçekleşm ek tedir. M e ta b o lik işle v le r sulardaki kalsiyuma bağımlı durumdadır. Ayrıca s u la r d a k i k a ls i y u m k o l lo j e n e s a s lı m a t r i k s e k a t ı l a r a k i s k e l e t s i s t e m i n i n g e l i ş m e s i n i sağlamıştır. Su ve bitkilerdeki kalsiyumun yararlı duruma gelmesinde güneş sayesinde fotosentezle oluşan D vitamini önem taşımaktadir. K ısaca; yaşam su ve güneşle b aşlam ıştır denebilir. Bu yazıda besinlerde yeteri kadar bu lu n m a y a n ve gereksinmenin karşılanması için güneşlenm eye gerek duyulan D vitamininin, kaynakları, işlev­ leri ve bazı kronik hastalıklarla ilintisi irdelenm- eye çalışılacaktır.

G üneşlenm eyle öncü öğelerden fotosentezle D vitam ini oluşumu

Bitkiler, sterollerden ergesterol, hayvanlar koles­ terol sentezleıier. İnsan ve hayvan derisinde çok m iktarda 7-dehidro kolesterol bulunur. G üneş ısısının deriyle tem ası sırasında ultraviy o le B ışınının etkisiyle 7-dehidro kolesterol molekülün­ deki bazı bağlarda kırılma sonucu kolekolesteıol

(2)

6

B A Y SA L A.

denilen D 3 vitaminine dönüşür. Bu molekül vita­ min D bağlayan proteinle bağlanarak deriden kan dolaşımına geçer. Güneşle uzun süre temas eden insanda D vitamini toksisitesi görülmez, bunun n e d e n i, ı ş ı n l a n m a n ı n e t k i s i y l e D 3 v i t a m i n i m o le k ü lü n ü n b a ş k a b a ğ la r ın d a d a k ı r ı lm a la r sonucu D vitamini etkinliği göstermeyen lumis- terol, taçisterol, suprasterol gibi diğer sterollerin o lu şm a sıd ır. D e r id e D v i ta m i n i n in o l u ş m a s ı doğrudan 7-dehidro kolesterol molekülünün m ik­ tarı ve em ebildiği ultraviyole ışınına bağlıdır. A şırı ış ın la n m a D v ita m i n i n in b o z u lm a s ın a , yetersiz ışınlanm a ya da 7 -dehidro k o lestero l azlığı D vitamininin yetersiz oluşum una neden olu r. A ş ırı g ü n e ş l e n m e d e ri k a n s e r r i s k i n i artırdığından koruyucu kullanımı önerilir. Fazla miktarda koruyucu kullanımı D vitamini üretimi­ ni azaltır. Koyu tenli insanlarda, açık tenlilere g ö re D v i ta m i n i o l u ş u m u d a h a a z d ır. Atmosferdeki ozon tabakası ultraviyole ışınlarını tutar. Güneşin eğik geldiği sabah ve akşam saat­ leri ve kış günlerinde ozon, ışınları tuttuğundan D vitamini oluşumu azalır. Bu nedenle kuzey ülkelerinde yılın 4-6 ayında güneşlenme sırasın­ da D vitamini oluşmaz.

D vitamininin besinsel kaynakları

Doğal olarak D vitamini içeren çok az sayıda b e s in vardır. M o rin a b a lığ ı y ağı ile s o m o n , sardalya gibi yağlı balıklar en iyi kaynaklardır. H a f ta d a 3-4 kez y a ğ lı b a lık y e m e k y e tiş k in b i r e y i n g e r e k s i n m e s i n i k a r ş ı l a y a b i l i r . S ü t, yumurta, karaciğer gibi besinlerin normal tüke­ timiyle D vitamini gereksinmesi karşılanamaz. Bir çok ülkede süt D vitaminiyle zeng in leşti­ rilmiştir. Ülkemizde henüz böyle bir uygulama yoktur. D vitamini aliminin en iyi yolu düzenli güneşlenmektir. Derinin h afif pembeleşmesine y e te c e k süre g ü n e ş le n m e y le a ğ ız d a n a lın a n 20000 IU D vitaminine eşit miktarda D vitamini oluşabilir. Yaşlılarda güneşlenmeyle D vitamini oluşumu daha azdır.

D vitamini işlevi ve yetersizliği

Kemiğin temel minerali olan kalsiyumun biyo- yararlılığı için D vitamini gereklidir. D vitamini

olm adan besinlerle alm a n k a ls iy u m u n a n c a k % 1 0 - 1 5 'i i n c e b a ğ ı r s a k t a n k a n d o l a ş ı m ı n a emilebilir. D v ita m in i v a rlığ ın d a b u o ran ikiye katlanır. Gebelik, emziklilik ve ç ocu kluk d ö n e m ­ le r i n d e k a l s i y u m g e r e k s i n m e s i n i n a r t m a s ı n a b a ğ lı o l a r a k k a l s i y u m e m i l i m i o r a n ı % 8 0 ’e ulaşır. B ü y ü m e ç a ğ ın d a D v ita m in i y e te rsiz liğ i k e m ik g e liş im in d e k i b o z u k l u k l a r l a b e l i r l e n e n ra ş itim le s o n u ç la n ır. Y e t iş k i n li k te D v i ta m i n i y e te r s iz liğ i, ik in c il h i p e r p a r a t r o i d i z m e n e d e n olur. Bunun sonucu kem iğin kalsiyum içeriğinin azalmasına bağlı olarak osteoporosiz ortaya çıkar (i).

D v i t a m i n i y e t e r s i z l i ğ i ö z e l l i k l e k o y u t e n l i , kapalı giyim tarzı nedeniyle güneşten ya ra rla na ­ mayan, dışardan ek D vitamini alm ayan kad ınlar­ da ve bunların çocuklarında görülür. Yaşlılar da D vitamini yetersizliği yön ü nden riskli gruptur. A B D de ya şlı n ü f u s ta D v i ta m in i y e te r s iz liğ i (25(OH) D düzeyi 50 nmol/litre altı) görülenlerin o ran ı b e y a z l a r d a % 3 0 , İ s p a n y o l k ö k e n l i l e r d e % 4 2 , A f r ik a k ö k e n l i l e r d e % 8 4 b u l u n m u ş t u r . A f r i k a k ö k e n l i 1 5 - 4 9 y a ş k a d ı n g r u b u n d a yetersizlik görülenlerin oranı % 42 dir. Güneşten yeterince yararlanamayan daha çok kapalı o rta m ­ d a y a ş a y a n 1 8 -2 9 y a ş g r u b u n d a D v i t a m i n i düzeyi yetersiz olanların oranı % 32 olarak belir­ tilm iştir. Ş iş m a n b i r e y l e r d e , D v i t a m i n i y a ğ içinde d e p o la n d ığ ın d a n y e t e r s i z l i k g ö r ü le n l e r arasındadır. Sağlık kontrollerinde serum 25(OH) D ölçülmediğinden ABD ve AB toplum larında D vitamini yetersizliğinin üzerinde yeterince durul- madığı ileri sürülmüştür.

D vitam ini yetersizliğinin kronik hastalıklarla ilintisi

D e rid e o lu ş a n ve a ğ ız d a n a lı n a n D v i t a m i n i etkinlik göstermesi için karaciğer ve böbrekte iki a ş a m a lı h i d r o k s i l a s y o n s ü r e c i n d e n g e ç m e k zorundadır. Kalp, m ide, p an kreas, b ey in, deri, m em e, T ve B len fo sitle ri da h il tü m d o k u ve hücrelerde 1,25 (OH)2 D reseptörleri bulunur. Bu durum D vitam inin çok yön lü b iy o lo jik işlevi olduğunun kanıtı sayılmaktadır. D vitamininin en önemli işlevi aşırı hücre çoğalmasını denetlem e­ sidir. N orm al ve kanser h ücresind e b u lu n an D

(3)

D Vitam ini vc Sağlığım ız 7

v i t a m i n i r e s e p t ö r l e r i 1,25 ( 0 H )2 D ye y a n ıt o l a r a k h ü c re ç o ğ a lm a s ın ı a z altırken o lg u n la ş ­ m ayı hızlandırmaktadır. Deride aşırı hücre çoğal­ m a s ıy la belirlen en psoriasis'in (se d e f hastalığı)

1,25 ( O H )2 ile tedavi edilmiş olması bunun iyi b ir kanıtıdır. Aktive olmuş T ve B lenfositlerle m ak ro fa jla rd a vitam in D reseptörlerinin bu lu n ­ ması otoim m un hastalıklarından olan tip 1 diya­ bet, rom atizm al artirit, multipl sklerosiz sıçanlar­ da erken yaşlarda 1,25 (O H )2 ile önlenebilmiştir (2).

Şişman olm ayan tip 1 diyabet riski taşıyan sıçan­ l a r a l , 2 5 ( O H ) 2 D3 v e r i l d i ğ i n d e h a s t a l ı ğ ı n g e l i ş m e r i s k i % 8 0 a z a l t ı l m ı ş t ı r . İ lk y a ş t a n itibaren 2000 IU D vitamini alan çocuklarda tip 1 diyabet gelişme riski % 80 önlenmiştir (2).

B i r ç a l ı ş m a d a h i p e r t a n s i y o n l u b i r e y l e r 3 ay b o y u n c a ultraviola B ışınlaması sonucu kan 25 (OH) D düzeyi % 180 artmış ve diastolik ve sisto- lik kan basıncında 6 m m Hg düşüş gözlenmiştir. K a n b a s ı n c ı n d a k i b u d ü ş ü ş ila ç t e d a v i s i y l e sağlanan sonuçlarla benzerdir. Ultraviola A ışın­ la n m a s ın a m aru z kalan ların kan basıncında ve kan 25(O H ) D düzeyinde değişme olmamıştır. D vitamininin kan basıncındaki bu etkisinin rennin ve anjiotensin regulasyonundaki işleviyle ilintili olabileceği bildirilmiştir (3).

D v ita m in i - k a n s e r e tkileşim in e ilişkin çalış­ malarda, yüksek rakımlı yörelerde yaşayanlarda kanserlerin daha çok görülmesinin, deride yeterli D vitamini sentezlenem em esiyle ilintili olabile­ ce ğ i ileri sü rü lm ü ştü r. D e n e y s e l ç alışm alard a

l,2 5 (O H )2 D n ^n kanser hücresinin çoğalmasını ö n l e d i ğ i r a p o r e d i l m i ş t i r . l , 2 5 ( O H ) 2 D 'n in böbreklerde üretim i paratroid hormon,kalsiyum v e f o s f o r t a r a f ı n d a n r e g ü l e e d ilir . G ü n e ş l e tem asın artması ya da ağızdan D vitamini alımı k a n d a 25 (O H ) D dü z e y in i artırm asın a karşın l , 2 5 ( O H ) 2 D 'yi a r t ı r m a d ı ğ ı n a g ö re g ü n e ş le tem asın kanser riskini nasıl azaltabildiği sorusu gündeme gelmiştir. Araştırmalar plasenta, epider- mal hücreler ve kemik hücrelerinin de 1,25(OH)2 D üretebildiğini işaretlemektedir. Buna ek olarak normal hücreler yanında kanser hücrelerinin de l,2 5 ( O H ) 2 D ü retebildikleri gösterilmiştir. Bu

çalışm aların son uçların a göre güneşle tem asın a r t m a s ı ya d a a ğ ı z d a n ek D v i t a m i n i a lım ı, dolaşımda 25(OH) düzeyini arttırmakta, böbrek­ ler yanında kolon, m eme ve akciğer dokularında bulunan 25 hidroksivitamin D -1 hidroksilaz en­ zimi aracılığıyla 2 5 0 H D den l,25(OH)2 D sen- t e z l e n m e k t e d i r . B u d o k u l a r d a s e n t e z l e n e n 1,25(0H)2 D hücre çoğalmasını regule etmekte, normal olmayan çoğalmayı engellemekte, kont­ r o ls ü z ç o ğ a la n h ü c r e le r in k e n d il e r i n i ö l d ü r ­ melerinde (apoptosiz) etkili olmaktadır. Bu iş­ levinden dolayı kanda yeterli düzeyde D vitamini b ulunm ası m em e ve diğer kanserlerin olu şu m riskinin azalmasında yarar sağlamaktadır (4). D vitam ini gereksinmesi

D vitamini yönünden beslenm e du rum unun en iyi g ö s t e r g e s i s e r u m 2 5 ( 0 H ) v i t a m i n D düzeyidir. Ç o c u k la rd a bu d üz e y in 25 n m o l/L altında olması raşitizmin gelişmekte olduğunun göstergesidir.

Y e tişk in lik te se ru m d ü z e y in in 25-75 n m o l/L olması osteoporosiz riskinin belirlecisidir. Serum paratroid hormonunun (PTH) yükselmesi kemik­ lerden kalsiyum çekilmesini hızlandırdığından osteoporisiz riski artar. Serum PTH konsantras­ yonunun b askılanabilm esi için serum 2 5 ( 0 H ) v ita m in in D d ü z e y in in 80 n m o l/L d ü z e y in d e tutulması gerektiği bildirilmiştir.

A B D ’de III U l u s a l S a ğ l ı k ve B e s l e n m e Araştırmasında (NHANES III) Bireylerin büyük çoğunluğunun serum 25 (OH) vitamin D düzey­ leri 80 nmol/L altında bulunmuştur. Serum 25 (OH) D'de 0.7 nm ol/L artış için 1 m ik ro g ra m vitamin D alınmasının gerektiği hesaplanmıştır. ABD'de süt ve süt ürünleri D vitaminiyle zengin- leştirilmektedir. Bireylerin günlük D vitam ini a lı m ı 9.3 ile 9.8 m i k r o g r a m / g ü n a r a s ı n d a değişm ektedir. Bu v erilerin A B D h a lk ın d a D v ita m in i y e te r s iz li ğ i n in ö n e m li h a lk s a ğ lığ ı sorunu old u ğ u n u işaretled iği b ild irilm iştir. D vitamininin aşırı alımı toksik etki gösterdiğinden güvenilir alım düzeyinin üst limiti 50 mikrogram (2000 IU)/gün olarak belirlenmiştir.

(4)

8

B A Y SA L A.

Son ç a lı ş m a la r d a ba z ı b i r e y l e r in D v i t a m i n i g e r e k s i n m e s i n i n d a h a ç o k o l a b i l e c e ğ i , a lı m düzeyinin üst limitinin 100 m ikrogram (4000 IU) g ü n 'e ç ık m a s ın ı n s a k ın c a lı o l m a y a c a ğ ı ile ri sürülmüştür (5).

Ülkemizde besinlerle D vitamini alımı sınırlıdır. D vitamini için başta gelen k a y n a k sürekli ve d ü z e n li g ü n e şle tem a stır. K a p a lı g iy im tarz ı nedeniyle kadın nüfusunun önemli bölümünde ve eve b ağım la yaşlı b ireylerde bu tür u y g u la m a y etersizdir. N ite k im E rc iy e s Ü n i v e r s i te s i n d e y apılan bir ç a lışm a d a k apalı giy im tarzı olan kadınlarda serum 25 OH vitamin D düzeyi düşük bulunmuştur (6).

SONUÇ VE ÖNERİLER

D v ita m in i d o ğa l b e s in le rle k a r ş ı l a n a m a y a n ancak güneşteki ultraviyole B ışınının etkisi ile d e rid e o l u ş a b i le n b ir v i t a m i n d i r . K a l s i y u m metabolizmasındaki rolü nedeniyle yetersizliğine bağlı olarak küçük çocuklarda görülen raşitizm gelişmiş batı toplamlarında sütün D vitaminiyle zenginleştirilmesi ve çocuklara ek D vitamini verilerek önlenmeye çalışılmıştır. B una karşın son yıllardaki araştırmalar bu sorunun hala tam o la ra k ç ö z ü le m e d iğ i, b u n a ek o l a r a k y a ş a m süresinin uzamasına bağlı olarak sayıları hızla artan eve bağımlı yaşlı nüfusta görülen osteo- poroz gelişiminde D vitamin yetersizliğinin risk faktörü olduğu belirlenmiştir. Deride güneşle doğrudan tem asla oluşan ve ağızdan alınan D v i t a m i n i n i n d o l a ş ı m a g e ç e r e k k a r a c i ğ e r d e 2 5 ( O H ) D ve b ö b r e k t e 1,25 ( O H ) 2 D 'y e dönüşerek kalsiyum metabolizmasında etkinlik g ö ste rd iğ i b ilin m e k tey d i. Son a ra ş tırm a la rın sonuçlarına göre 1,25 (OH)2 D böbrek yanında meme, pankreas, kalp gibi diğer dokularda da oluşmakta ve kalsiyum metabolizması yanında tip 1 diyabet, romatizmal artrit gibi otoimmun

hastalıklar ve hücre ço ğalm asının den e tim in d e de etkinlik gösterdiği, bu işlevlerinden dolayı y e te r­ siz liğ in k e m i k h a s ta l a l ık l a r ı y a n ı n d a d i y a b e t , artrit, hipertansiyon ve kanser riskini arttırdığını işaretlemektedir. Ü lkem izde D v itam iniyle sütün zenginleştirme uygulam ası y apılm adığ ından raşi­ tizm önem li sağlık so ru n u o la ra k g ö r ü lm ü ş ve b u n u ö n le m e k için k ü ç ü k ç o c u k la r a a n n e sütü alsın ya da almasın; güneşten düzenli y a rarlan m a y a ş ın a g e le n e d e ğ in ek D v i ta m i n i n v e r i l m e s i önerilmiştir. Kapalı giyim tarzı n ed e n iy le kadın n ü f u s u n ö n e m li b ö l ü m ü ve e v e b a ğ lı y a ş l ı l a r uyg u n , d üz e n li ve sü re k li g ü n e ş te n y a r a r l a n a ­ madıkları için bu yaşlarda D v itam inin yetersiz­ liği önemli sorun olabilir. Osteom alasiya, osteo- porosiz, diyabet ve kanser sıklığının artm asın da b u s o r u n u n d a b i r r i s k f a k t ö r ü o l a b i l e c e ğ i d ü ş ü n ü l e r e k g ü n e ş t e n d ü z e n l i y a r a r l a n m a y ö n ü n d e e ğitim e ö n e m v e rilm e s i ve içm e s ü t ­ lerinin D vitam iniyle zenginleştirilm esi u y g u la ­ m a s ı n a g e ç il m e s i y a r a r lı o la b ilir . B u y a p ı l a ­ madığında bu gruplara küçük çocuklarda olduğu gibi ek D vitamini verilebilir.

K A YN AK LA R

1- H olick M .F. V itam in D: A m illen n iu m p ersp ectiv c. J. Celi B iochem 2003; 88:296.

2- H olick M. F. V itam in D. Im p o rtan c e in the p rev en tio n o f c a n c e r s , ty p e 1 d i a b e t e s , h e a r t d i s e a s e a n d O steoporosis A m J. C lin N u tr 2004, 79:312.

3- H eaney K .F. F u n c tio n a l in d ic e s o f v ita m in D sta tu s an d ra m ific a tio n s v ita m in D d e f ıc ie n c y A m J C lin N utr, 2004;80 (supplem ent) : 1706.

4- W elsh J. E. V itam in D and b reast cancer: insights from anim al m odels. A m J C lin N u tr 2004: 80 (su p p lem en t) : 1721.

5- W eav er C M an d F leet J. C. V ita m in D re q u ire ın e n t A m J. C lin N u tr 2004:80 (supplem ent): 1725.

6- B udak N ., Ç içek B „ Şahin H „ T u tu ş A ., K em ik m in e ­ ral yoğunluğu ve serum D vitam ini düzeyi kız ö ğ re n c i­ l e r i n i n g iy i m t a r z ı n d a n e t k i l e n m e k t e d i r . V. U luslararası B eslenm e ve D iyetetik K ongresi, K ongre K itabı, 12-15 N isan 2006, s. 262.

Referanslar

Benzer Belgeler

İletişim kurmaya yönelik yıldırma boyutu için kadın yöneticiye sahip stajyer öğrencilerin algılarına ilişkin olarak yapılan Pearson korelasyon testinde, iletişim

Bir köy seyirlik oyunu olan bu oyun hakkında detaylı olarak bilgi verilir- ken; köyde var olan somut olmayan kültürel miras alanlarından biri olan gösteri sanatla- rına

Bu çalışmanın amacı, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Merkez Laboratuvarı, Mikrobiyoloji Bölümü’ne viral etkenlerin PZR yöntemi ile araştırılması

Babürlüler döneminde Agra ve Delhi şehirleri ise her zaman önemini koruyan başkentlerdir. Devletin başkenti, Agra’dan taşınsa da Agra şehri önemini daima

Yapılan korelasyon analizi sonuçlarına göre; aile işletmesi olarak faaliyet göstermeyen konaklama işletmelerinde nepotizm ile örgütsel adalet algısı arasında negatif

Mamografi ile tanı konulan hastaların klinik ve tümöral özellikleri daha iyi olup bu da erken evrede saptanan hasta- lık oranının artmasına ve grade in

etrafındaki dolanma yönü aynıdır. C) Ay, Dünya ile birlikte Güneş’in etrafında dolanma hareketi yapar. D) Ay ve Dünya, Güneş etrafındaki hareketlerini 27,3 günde

Bu teorinin nonantikomutatif ve aynı zamanda nonkomutatif uzayda tanımlanmı¸s alanlar yerine, hesap yapması daha kolay olan komutatif alanlarla ¸calı¸sılabilmesi i¸cin gerekli