--- Beslenm e ve Diyet D ergisi / J Nutr and D iet 34(2):5-8/2006
D VİTAMİNİ VE SAĞLIĞIMIZ
Ö Z E T
D v ita m in i, d o ğ a l b e s in le rle k a rşıla n a m a y a n , dü zenli g ü n eşlen m e y a da besinlerin zenginleşti rilm e sin i gerektiren elzem bir besin öğesidir. D v ita m in i uzun y ılla r d ır kalsiyum m etabolizm ası ve kem ik sa ğlığ ın da ki rolü ile bilinmektedir. Son y ılla r d a D v ita m in in in a k t i f fo r m u olan 1,25 (OH) 2 D3 ün m ide p ankreas, kalp, beyin, deri, k e m ik , m em e h ü c rele ri T ve B len fo sitleri gibi b ed enin b ir ç o k d o ku ların d a etkinlik gösterdiği r a p o r e d ilm iştir. B u n e d e n le g ü n e ş le tem a sın a z a lm a s ın a b a ğ lı o la r a k D v ita m in i y e te r s iz liğinin bir çok ka n ser türü, tip 1 diyabet, insuliıı d ir e n c i ilin tili h a s ta lık la r ın r is k in i a rttırd ığ ı bildirilmiştir.
A n a h ta r S ö z c ü k le r : D vita m in i, g ü n e şle n m e , k e m ik b o z u k lu k la r ı, d iy a b e t, in su lin d iren ci, kanser, hipertansiyon.
A B S T R A C T
Vitamin D a n d H ealth
Vitamin D is an essential nutrient that can not be m et with natııral fo o d s a n d require appropriate exposure to sun or fo o d fortifıcation. Vitamin D was iden tifıed long y ea rs ago on the basis o f its ro le in c a lc iu m m e ta b o lisim a n d bone health. R e c en tly it is reco g n ized that 1, 25 (OH)2 D3, b io lo g ica lly active fo r m o f vitamin D has exert effects in alm ost every tissue in the body, includ- ing stom ach, pancreas, heart, brain, skin, bone, nıam m ary cells a n d a ctiva ted T and B lympho- cytes. Thereföre vitamin D deficiency because o f decreased exposure to sun have been reported to increase the risk o fm a n y cancers, type 1 diabetes a nd insulin resistance related disease.
Prof. Dr. Ayşe BAYSAL*—^ Editörden
K ey Words: Vitamin D, expo sure to sun, b one disease, d ia betes, ca ncers, in su lin re sista n c e , hypertension.
GİRİŞ
Güneş evrenin tem el enerji kaynağıdır. G ü n eş g e z eg e n lerin d en biri olan dün y a n ın k a p la d ığ ı alanın ç o ğ u n lu ğ u su, az m ik tarı ise topraktır. Yaşam, organik öğelerden zengin sularda güneş e n e rjis in e b a ğ ım lı o la r a k b a ş la m ış tır. E v r im sürecinin başlarında canlılar fotosentez yoluyla güneş enerjisini k a rb o n h id ra t olarak m ole kül e n e rjis in e d ö n ü ş tü rm e k te d irle r. E v rim sü reci ilerledikçe yaşamın sürdürülmesi ve neslin çoğal m ası için diğer m akro ve m ikro m o le k ü lle rin yapım ı gerçekleşm ek tedir. M e ta b o lik işle v le r sulardaki kalsiyuma bağımlı durumdadır. Ayrıca s u la r d a k i k a ls i y u m k o l lo j e n e s a s lı m a t r i k s e k a t ı l a r a k i s k e l e t s i s t e m i n i n g e l i ş m e s i n i sağlamıştır. Su ve bitkilerdeki kalsiyumun yararlı duruma gelmesinde güneş sayesinde fotosentezle oluşan D vitamini önem taşımaktadir. K ısaca; yaşam su ve güneşle b aşlam ıştır denebilir. Bu yazıda besinlerde yeteri kadar bu lu n m a y a n ve gereksinmenin karşılanması için güneşlenm eye gerek duyulan D vitamininin, kaynakları, işlev leri ve bazı kronik hastalıklarla ilintisi irdelenm- eye çalışılacaktır.
G üneşlenm eyle öncü öğelerden fotosentezle D vitam ini oluşumu
Bitkiler, sterollerden ergesterol, hayvanlar koles terol sentezleıier. İnsan ve hayvan derisinde çok m iktarda 7-dehidro kolesterol bulunur. G üneş ısısının deriyle tem ası sırasında ultraviy o le B ışınının etkisiyle 7-dehidro kolesterol molekülün deki bazı bağlarda kırılma sonucu kolekolesteıol
6
B A Y SA L A.
denilen D 3 vitaminine dönüşür. Bu molekül vita min D bağlayan proteinle bağlanarak deriden kan dolaşımına geçer. Güneşle uzun süre temas eden insanda D vitamini toksisitesi görülmez, bunun n e d e n i, ı ş ı n l a n m a n ı n e t k i s i y l e D 3 v i t a m i n i m o le k ü lü n ü n b a ş k a b a ğ la r ın d a d a k ı r ı lm a la r sonucu D vitamini etkinliği göstermeyen lumis- terol, taçisterol, suprasterol gibi diğer sterollerin o lu şm a sıd ır. D e r id e D v i ta m i n i n in o l u ş m a s ı doğrudan 7-dehidro kolesterol molekülünün m ik tarı ve em ebildiği ultraviyole ışınına bağlıdır. A şırı ış ın la n m a D v ita m i n i n in b o z u lm a s ın a , yetersiz ışınlanm a ya da 7 -dehidro k o lestero l azlığı D vitamininin yetersiz oluşum una neden olu r. A ş ırı g ü n e ş l e n m e d e ri k a n s e r r i s k i n i artırdığından koruyucu kullanımı önerilir. Fazla miktarda koruyucu kullanımı D vitamini üretimi ni azaltır. Koyu tenli insanlarda, açık tenlilere g ö re D v i ta m i n i o l u ş u m u d a h a a z d ır. Atmosferdeki ozon tabakası ultraviyole ışınlarını tutar. Güneşin eğik geldiği sabah ve akşam saat leri ve kış günlerinde ozon, ışınları tuttuğundan D vitamini oluşumu azalır. Bu nedenle kuzey ülkelerinde yılın 4-6 ayında güneşlenme sırasın da D vitamini oluşmaz.
D vitamininin besinsel kaynakları
Doğal olarak D vitamini içeren çok az sayıda b e s in vardır. M o rin a b a lığ ı y ağı ile s o m o n , sardalya gibi yağlı balıklar en iyi kaynaklardır. H a f ta d a 3-4 kez y a ğ lı b a lık y e m e k y e tiş k in b i r e y i n g e r e k s i n m e s i n i k a r ş ı l a y a b i l i r . S ü t, yumurta, karaciğer gibi besinlerin normal tüke timiyle D vitamini gereksinmesi karşılanamaz. Bir çok ülkede süt D vitaminiyle zeng in leşti rilmiştir. Ülkemizde henüz böyle bir uygulama yoktur. D vitamini aliminin en iyi yolu düzenli güneşlenmektir. Derinin h afif pembeleşmesine y e te c e k süre g ü n e ş le n m e y le a ğ ız d a n a lın a n 20000 IU D vitaminine eşit miktarda D vitamini oluşabilir. Yaşlılarda güneşlenmeyle D vitamini oluşumu daha azdır.
D vitamini işlevi ve yetersizliği
Kemiğin temel minerali olan kalsiyumun biyo- yararlılığı için D vitamini gereklidir. D vitamini
olm adan besinlerle alm a n k a ls iy u m u n a n c a k % 1 0 - 1 5 'i i n c e b a ğ ı r s a k t a n k a n d o l a ş ı m ı n a emilebilir. D v ita m in i v a rlığ ın d a b u o ran ikiye katlanır. Gebelik, emziklilik ve ç ocu kluk d ö n e m le r i n d e k a l s i y u m g e r e k s i n m e s i n i n a r t m a s ı n a b a ğ lı o l a r a k k a l s i y u m e m i l i m i o r a n ı % 8 0 ’e ulaşır. B ü y ü m e ç a ğ ın d a D v ita m in i y e te rsiz liğ i k e m ik g e liş im in d e k i b o z u k l u k l a r l a b e l i r l e n e n ra ş itim le s o n u ç la n ır. Y e t iş k i n li k te D v i ta m i n i y e te r s iz liğ i, ik in c il h i p e r p a r a t r o i d i z m e n e d e n olur. Bunun sonucu kem iğin kalsiyum içeriğinin azalmasına bağlı olarak osteoporosiz ortaya çıkar (i).
D v i t a m i n i y e t e r s i z l i ğ i ö z e l l i k l e k o y u t e n l i , kapalı giyim tarzı nedeniyle güneşten ya ra rla na mayan, dışardan ek D vitamini alm ayan kad ınlar da ve bunların çocuklarında görülür. Yaşlılar da D vitamini yetersizliği yön ü nden riskli gruptur. A B D de ya şlı n ü f u s ta D v i ta m in i y e te r s iz liğ i (25(OH) D düzeyi 50 nmol/litre altı) görülenlerin o ran ı b e y a z l a r d a % 3 0 , İ s p a n y o l k ö k e n l i l e r d e % 4 2 , A f r ik a k ö k e n l i l e r d e % 8 4 b u l u n m u ş t u r . A f r i k a k ö k e n l i 1 5 - 4 9 y a ş k a d ı n g r u b u n d a yetersizlik görülenlerin oranı % 42 dir. Güneşten yeterince yararlanamayan daha çok kapalı o rta m d a y a ş a y a n 1 8 -2 9 y a ş g r u b u n d a D v i t a m i n i düzeyi yetersiz olanların oranı % 32 olarak belir tilm iştir. Ş iş m a n b i r e y l e r d e , D v i t a m i n i y a ğ içinde d e p o la n d ığ ın d a n y e t e r s i z l i k g ö r ü le n l e r arasındadır. Sağlık kontrollerinde serum 25(OH) D ölçülmediğinden ABD ve AB toplum larında D vitamini yetersizliğinin üzerinde yeterince durul- madığı ileri sürülmüştür.
D vitam ini yetersizliğinin kronik hastalıklarla ilintisi
D e rid e o lu ş a n ve a ğ ız d a n a lı n a n D v i t a m i n i etkinlik göstermesi için karaciğer ve böbrekte iki a ş a m a lı h i d r o k s i l a s y o n s ü r e c i n d e n g e ç m e k zorundadır. Kalp, m ide, p an kreas, b ey in, deri, m em e, T ve B len fo sitle ri da h il tü m d o k u ve hücrelerde 1,25 (OH)2 D reseptörleri bulunur. Bu durum D vitam inin çok yön lü b iy o lo jik işlevi olduğunun kanıtı sayılmaktadır. D vitamininin en önemli işlevi aşırı hücre çoğalmasını denetlem e sidir. N orm al ve kanser h ücresind e b u lu n an D
D Vitam ini vc Sağlığım ız 7
v i t a m i n i r e s e p t ö r l e r i 1,25 ( 0 H )2 D ye y a n ıt o l a r a k h ü c re ç o ğ a lm a s ın ı a z altırken o lg u n la ş m ayı hızlandırmaktadır. Deride aşırı hücre çoğal m a s ıy la belirlen en psoriasis'in (se d e f hastalığı)
1,25 ( O H )2 ile tedavi edilmiş olması bunun iyi b ir kanıtıdır. Aktive olmuş T ve B lenfositlerle m ak ro fa jla rd a vitam in D reseptörlerinin bu lu n ması otoim m un hastalıklarından olan tip 1 diya bet, rom atizm al artirit, multipl sklerosiz sıçanlar da erken yaşlarda 1,25 (O H )2 ile önlenebilmiştir (2).
Şişman olm ayan tip 1 diyabet riski taşıyan sıçan l a r a l , 2 5 ( O H ) 2 D3 v e r i l d i ğ i n d e h a s t a l ı ğ ı n g e l i ş m e r i s k i % 8 0 a z a l t ı l m ı ş t ı r . İ lk y a ş t a n itibaren 2000 IU D vitamini alan çocuklarda tip 1 diyabet gelişme riski % 80 önlenmiştir (2).
B i r ç a l ı ş m a d a h i p e r t a n s i y o n l u b i r e y l e r 3 ay b o y u n c a ultraviola B ışınlaması sonucu kan 25 (OH) D düzeyi % 180 artmış ve diastolik ve sisto- lik kan basıncında 6 m m Hg düşüş gözlenmiştir. K a n b a s ı n c ı n d a k i b u d ü ş ü ş ila ç t e d a v i s i y l e sağlanan sonuçlarla benzerdir. Ultraviola A ışın la n m a s ın a m aru z kalan ların kan basıncında ve kan 25(O H ) D düzeyinde değişme olmamıştır. D vitamininin kan basıncındaki bu etkisinin rennin ve anjiotensin regulasyonundaki işleviyle ilintili olabileceği bildirilmiştir (3).
D v ita m in i - k a n s e r e tkileşim in e ilişkin çalış malarda, yüksek rakımlı yörelerde yaşayanlarda kanserlerin daha çok görülmesinin, deride yeterli D vitamini sentezlenem em esiyle ilintili olabile ce ğ i ileri sü rü lm ü ştü r. D e n e y s e l ç alışm alard a
l,2 5 (O H )2 D n ^n kanser hücresinin çoğalmasını ö n l e d i ğ i r a p o r e d i l m i ş t i r . l , 2 5 ( O H ) 2 D 'n in böbreklerde üretim i paratroid hormon,kalsiyum v e f o s f o r t a r a f ı n d a n r e g ü l e e d ilir . G ü n e ş l e tem asın artması ya da ağızdan D vitamini alımı k a n d a 25 (O H ) D dü z e y in i artırm asın a karşın l , 2 5 ( O H ) 2 D 'yi a r t ı r m a d ı ğ ı n a g ö re g ü n e ş le tem asın kanser riskini nasıl azaltabildiği sorusu gündeme gelmiştir. Araştırmalar plasenta, epider- mal hücreler ve kemik hücrelerinin de 1,25(OH)2 D üretebildiğini işaretlemektedir. Buna ek olarak normal hücreler yanında kanser hücrelerinin de l,2 5 ( O H ) 2 D ü retebildikleri gösterilmiştir. Bu
çalışm aların son uçların a göre güneşle tem asın a r t m a s ı ya d a a ğ ı z d a n ek D v i t a m i n i a lım ı, dolaşımda 25(OH) düzeyini arttırmakta, böbrek ler yanında kolon, m eme ve akciğer dokularında bulunan 25 hidroksivitamin D -1 hidroksilaz en zimi aracılığıyla 2 5 0 H D den l,25(OH)2 D sen- t e z l e n m e k t e d i r . B u d o k u l a r d a s e n t e z l e n e n 1,25(0H)2 D hücre çoğalmasını regule etmekte, normal olmayan çoğalmayı engellemekte, kont r o ls ü z ç o ğ a la n h ü c r e le r in k e n d il e r i n i ö l d ü r melerinde (apoptosiz) etkili olmaktadır. Bu iş levinden dolayı kanda yeterli düzeyde D vitamini b ulunm ası m em e ve diğer kanserlerin olu şu m riskinin azalmasında yarar sağlamaktadır (4). D vitam ini gereksinmesi
D vitamini yönünden beslenm e du rum unun en iyi g ö s t e r g e s i s e r u m 2 5 ( 0 H ) v i t a m i n D düzeyidir. Ç o c u k la rd a bu d üz e y in 25 n m o l/L altında olması raşitizmin gelişmekte olduğunun göstergesidir.
Y e tişk in lik te se ru m d ü z e y in in 25-75 n m o l/L olması osteoporosiz riskinin belirlecisidir. Serum paratroid hormonunun (PTH) yükselmesi kemik lerden kalsiyum çekilmesini hızlandırdığından osteoporisiz riski artar. Serum PTH konsantras yonunun b askılanabilm esi için serum 2 5 ( 0 H ) v ita m in in D d ü z e y in in 80 n m o l/L d ü z e y in d e tutulması gerektiği bildirilmiştir.
A B D ’de III U l u s a l S a ğ l ı k ve B e s l e n m e Araştırmasında (NHANES III) Bireylerin büyük çoğunluğunun serum 25 (OH) vitamin D düzey leri 80 nmol/L altında bulunmuştur. Serum 25 (OH) D'de 0.7 nm ol/L artış için 1 m ik ro g ra m vitamin D alınmasının gerektiği hesaplanmıştır. ABD'de süt ve süt ürünleri D vitaminiyle zengin- leştirilmektedir. Bireylerin günlük D vitam ini a lı m ı 9.3 ile 9.8 m i k r o g r a m / g ü n a r a s ı n d a değişm ektedir. Bu v erilerin A B D h a lk ın d a D v ita m in i y e te r s iz li ğ i n in ö n e m li h a lk s a ğ lığ ı sorunu old u ğ u n u işaretled iği b ild irilm iştir. D vitamininin aşırı alımı toksik etki gösterdiğinden güvenilir alım düzeyinin üst limiti 50 mikrogram (2000 IU)/gün olarak belirlenmiştir.
8
B A Y SA L A.
Son ç a lı ş m a la r d a ba z ı b i r e y l e r in D v i t a m i n i g e r e k s i n m e s i n i n d a h a ç o k o l a b i l e c e ğ i , a lı m düzeyinin üst limitinin 100 m ikrogram (4000 IU) g ü n 'e ç ık m a s ın ı n s a k ın c a lı o l m a y a c a ğ ı ile ri sürülmüştür (5).
Ülkemizde besinlerle D vitamini alımı sınırlıdır. D vitamini için başta gelen k a y n a k sürekli ve d ü z e n li g ü n e şle tem a stır. K a p a lı g iy im tarz ı nedeniyle kadın nüfusunun önemli bölümünde ve eve b ağım la yaşlı b ireylerde bu tür u y g u la m a y etersizdir. N ite k im E rc iy e s Ü n i v e r s i te s i n d e y apılan bir ç a lışm a d a k apalı giy im tarzı olan kadınlarda serum 25 OH vitamin D düzeyi düşük bulunmuştur (6).
SONUÇ VE ÖNERİLER
D v ita m in i d o ğa l b e s in le rle k a r ş ı l a n a m a y a n ancak güneşteki ultraviyole B ışınının etkisi ile d e rid e o l u ş a b i le n b ir v i t a m i n d i r . K a l s i y u m metabolizmasındaki rolü nedeniyle yetersizliğine bağlı olarak küçük çocuklarda görülen raşitizm gelişmiş batı toplamlarında sütün D vitaminiyle zenginleştirilmesi ve çocuklara ek D vitamini verilerek önlenmeye çalışılmıştır. B una karşın son yıllardaki araştırmalar bu sorunun hala tam o la ra k ç ö z ü le m e d iğ i, b u n a ek o l a r a k y a ş a m süresinin uzamasına bağlı olarak sayıları hızla artan eve bağımlı yaşlı nüfusta görülen osteo- poroz gelişiminde D vitamin yetersizliğinin risk faktörü olduğu belirlenmiştir. Deride güneşle doğrudan tem asla oluşan ve ağızdan alınan D v i t a m i n i n i n d o l a ş ı m a g e ç e r e k k a r a c i ğ e r d e 2 5 ( O H ) D ve b ö b r e k t e 1,25 ( O H ) 2 D 'y e dönüşerek kalsiyum metabolizmasında etkinlik g ö ste rd iğ i b ilin m e k tey d i. Son a ra ş tırm a la rın sonuçlarına göre 1,25 (OH)2 D böbrek yanında meme, pankreas, kalp gibi diğer dokularda da oluşmakta ve kalsiyum metabolizması yanında tip 1 diyabet, romatizmal artrit gibi otoimmun
hastalıklar ve hücre ço ğalm asının den e tim in d e de etkinlik gösterdiği, bu işlevlerinden dolayı y e te r siz liğ in k e m i k h a s ta l a l ık l a r ı y a n ı n d a d i y a b e t , artrit, hipertansiyon ve kanser riskini arttırdığını işaretlemektedir. Ü lkem izde D v itam iniyle sütün zenginleştirme uygulam ası y apılm adığ ından raşi tizm önem li sağlık so ru n u o la ra k g ö r ü lm ü ş ve b u n u ö n le m e k için k ü ç ü k ç o c u k la r a a n n e sütü alsın ya da almasın; güneşten düzenli y a rarlan m a y a ş ın a g e le n e d e ğ in ek D v i ta m i n i n v e r i l m e s i önerilmiştir. Kapalı giyim tarzı n ed e n iy le kadın n ü f u s u n ö n e m li b ö l ü m ü ve e v e b a ğ lı y a ş l ı l a r uyg u n , d üz e n li ve sü re k li g ü n e ş te n y a r a r l a n a madıkları için bu yaşlarda D v itam inin yetersiz liği önemli sorun olabilir. Osteom alasiya, osteo- porosiz, diyabet ve kanser sıklığının artm asın da b u s o r u n u n d a b i r r i s k f a k t ö r ü o l a b i l e c e ğ i d ü ş ü n ü l e r e k g ü n e ş t e n d ü z e n l i y a r a r l a n m a y ö n ü n d e e ğitim e ö n e m v e rilm e s i ve içm e s ü t lerinin D vitam iniyle zenginleştirilm esi u y g u la m a s ı n a g e ç il m e s i y a r a r lı o la b ilir . B u y a p ı l a madığında bu gruplara küçük çocuklarda olduğu gibi ek D vitamini verilebilir.
K A YN AK LA R
1- H olick M .F. V itam in D: A m illen n iu m p ersp ectiv c. J. Celi B iochem 2003; 88:296.
2- H olick M. F. V itam in D. Im p o rtan c e in the p rev en tio n o f c a n c e r s , ty p e 1 d i a b e t e s , h e a r t d i s e a s e a n d O steoporosis A m J. C lin N u tr 2004, 79:312.
3- H eaney K .F. F u n c tio n a l in d ic e s o f v ita m in D sta tu s an d ra m ific a tio n s v ita m in D d e f ıc ie n c y A m J C lin N utr, 2004;80 (supplem ent) : 1706.
4- W elsh J. E. V itam in D and b reast cancer: insights from anim al m odels. A m J C lin N u tr 2004: 80 (su p p lem en t) : 1721.
5- W eav er C M an d F leet J. C. V ita m in D re q u ire ın e n t A m J. C lin N u tr 2004:80 (supplem ent): 1725.
6- B udak N ., Ç içek B „ Şahin H „ T u tu ş A ., K em ik m in e ral yoğunluğu ve serum D vitam ini düzeyi kız ö ğ re n c i l e r i n i n g iy i m t a r z ı n d a n e t k i l e n m e k t e d i r . V. U luslararası B eslenm e ve D iyetetik K ongresi, K ongre K itabı, 12-15 N isan 2006, s. 262.