• Sonuç bulunamadı

Başlık: KİTAP TANITMAYazar(lar):ACAR, AbdurrahmanCilt: 39 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000827 Yayın Tarihi: 1999 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: KİTAP TANITMAYazar(lar):ACAR, AbdurrahmanCilt: 39 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000827 Yayın Tarihi: 1999 PDF"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KİT AP TANITMA

\ Dr. Abdurrahman ACAR

Abdülmecid Ebô'l-Fütôh Bedevi,et-Tarihu's-Siyası ve 'I-Fikrı lil-Mezhebi's-Sünnı ji'I-Maşrıki'I-İsLQml -mine'l-Karni'l-Hamis el-Hierı Hatta Sukutu Bağdad-, Ikinci baskı, Daru'l-Vefa, el-Mansua (Mısır)

1408/1988,325 sayfa.

***

Abdülmecid Ebô'l-Futôh Bedevi'nin bu çalışması Kahire Üniver-sitesi Dam'l-Ulum Fakültesinde, Prof. Dr. Muhammed Hilmi Muham-med AhMuham-med'in gözetiminde yapılmış bir doktora tezidir.

Bedevi'nin, 325 sayfa tutan kitabı bir önsöz, üç bölüm ve bir sonuç'tan oluşmaktadır. Birinci Bölüm "Selçuklular'a Kadarki Fikir ve Mezhepler" (s. 'p-96), İkinci B~lüm "Selçuklular ve SÜnnilik Eğilimleri" (s. 97-172) ve Uçüncü Bölüm "Ilmi Hareketin Sünniliğjn Hizmetine Yö-. neltilmesi" (sYö-. 173~260) başlıklarını taşımaktadırYö-. Sonuç'ta da "BaMad'ın

Dü~ü~ü ve Şilierin Bundaki Rolu Konusundaki Tartı~malar"a s. 261-174'de y'er verilmiş!ir. Kitabın "Kaynaklar ve Araştırmalar"ı s. 275-292'de "Isim ve Yer Indeksleri" ise s. 295-322'de yer 'almıştır.

Arap dünyasında yüksek bir ilmi değer biçilen ve ileride Türkçe'ye kazandırmayı düşündüğümüz Bedevi'nin bu çalışması, hicri V (miladi

Xn

yüzyıldan başlayarak Abbasi Halifeliği'ninyıkılışına kadar geçen zaman içerisinde Doğu İslam Dünyasında varolan düşünce ve mezhep ha-reke!lerinin özellikle de Sünniliğin gelişimini muhalif mezhep ve fıkir akım1arıyla olan ilişkilerini ele alan ender araştırmalardan biri olarak gö-zükmektedir.

Bedevi~ kitabının önsözünde, ilk önce halifelerin ve emirlerin hayat-- lannın eski ve yeni tarihçilerin büyük ilgisini çektiğini, ancak halklann

dini, sosyal ve ekonomik durumlarına ışık tutan .tarih çalışmalarının bu derece ilgi çekmediği gerçeğini hatırlatmıştır. Ona göre bazı halkların hıı-yatında büyük bir etkisi olan düşünce akımlannın incelenmesi, o halkla-nn hayatlarının önemli bir yanına ışık tutacak, yaşadıkları sosyal şartları aydınlatmaya katkıda bulunacak ve de onların diğer mezheplere mensup

(2)

. insanıarla olan ilişkilerinin ırahiyetini ortaya çıkaracak ve bütün bunlar da sonunda bazı siyasi olaylm'ın açığa çıkmasına yardımcı olacaktır (s. 7.) ..

Bedevi bu konuyu araşınnaya "Kiiçük Asya Selçukluları ile Eyyubı Devleti Arasındaki İlişkiler "(el-Alakaı B,~yne's-Selacikati Asya es-Suğra ye'd-Devleti'l-Eyyubiyye) kc r.ulu mast(:r tezi üzerinde çalışmalarını sür-dürürken karar verdiğini söylemektedir. 0, bu çalışması sırasında Doğu İslam dünyasında Selçuklu ~ücünün o,1aya çıkışıyla Sünnilik mezhebi-nin, tarihinde, araştıolmaya değer yeni bir.dönemin başladığını, Selçuklu-lar'ın tarih sahnesine çıkışı zamanında Islam Doğusu 'nun başta Ehl-i Sünnet, Mutezile, Şia, Felsefe ve Tasa"vuf olmak üzere, birbiriyle müca-dele halindeki fikir akımlarıyla kaynamakta olduğunu (s. 7); Sünni Abbasi Halifeliği'nin Şii nüfıwnun Ba~~d:ıd'ı ürkütmeye devam ettiği bir zamanda zayıflama döneminıkn geçmekte olduğunu ve Fatımi dai'lerinin büyük başarılar elde ederek j~)basi Hil:ıfeti topraklarını adım adım dolaş-tıklarını belirtmektedir (s. 8). '

Bedevi, sözlerinin devamında. eı-K~ıdir BilIah'ın tahta oturmasın-dan sonra Abbasi HalifeliEinin otorite~iine biraz daha kavuştuğunu, Sünniliğin yeniden güç kazar.maya ba~.ıadığı, ancak bu durumun, Islam Doğusunda Sünni Gazneliler';n güçlenmesi ve Şii Büveyhiler'in zayıfla-masının, yani dış etkenlerin JlI sonucu olduğunu savunmuştur (s. 8) , ki

bu görüş tarihi gerçeklere de büyük ölçiidf: uygun düşmektedir. Yazar, el-Kactir'in ölümünden (422/1OJ 1) sonra yerine geçen oğlu el-Kaim Biem-rillah (422-476)'ın babasının Büveyhilerdı:n kurtularak Irak'tah Şii nüfu-zuna son verme ya da onu za>'It1atma ve Fatımidailerinin yol açtığı tehli-kelerin önüne geçme yönünccki siyasetini ancak aradan belli bir zaman geçtikten sonra izlemeye başlayabildiğini belirtiyor. Ancak el-Kaim'in bu hedefe yönelmesinde de yin(~ dış şartların büyük rol oynildığına dikkati çekiyor. Gerçekten de bu :ııralarda Selıruklular Fars (Iran) ülkesinin büyük bir bölümünü ele geçirmiş ve adırrı adım Irak'a doğru ilerlemeye başlamışlardı. Halife el-K ainı son çare olarak kendisini Büveyhiler'den ve onların önde gelen emirlerinden Arslan Besasiri'den kurtarmaları için Selçuklular'dan yardım istemiş ve TuÜnıl Bey 448/1055 yılında Bağ-dad'a girerek önce Bağdad V,~ Irak'taki Biiveyhi nüfuzuna son vermiş ve

kısa bir süre sonra da Fat1ml crin desteklediği Besasiri 'yi bertaraf etmiş-tir.

Bedevi, daha sonra, Selçlkluların ~:ünniliğe aşırı bir

şekildebağlan-mış olduklarını söyleyerek bu mezhebi n prensiplerini özetlerne ihtiyacİ duymuştur. Yazar, Nizamülmülk'ün vezirlığe getirilişinden sonra Selçuk-lular'ın Sünnilik.teki taassubhrının azalınaya başladığını söylüyor (s. 9). Bilindiği üzere Islam Dünya;] 'nda büyük ölçüde Sünni düşünceyi yay-mak ve Şiilikle mücadele etmek amacıyla açılan ve ilk resmi destekli ve programlı yüksek okullar Ni:amülmülk'e nisbetle Nizamiye medreseleri

(3)

KİT AP TANITMA 709

Yazar'ın kanaatine göre Selçuklular'ın Sünniliği destekleme konu-sundaki tutumlan Abbasi Halifeliği'nin genelolarak Şipik ve özellikle de Fatımi Halifeliği karşısındaki tutumuna büyük ölçüde etki etmiştir:

°

"Halife "el-Kaim Biemrillah kadıların, fakihlerin ve Alevi (seyyid) Naki-bi'nin de imzaladıkları resmi bir raporla Fatımilerin nesebinin Hz. Fatı-ma'ya dayandığı konusundaki şüpheleri yeniden gündeme getirdi. Hatta fIalifeliğin, Şiiliğe saldırma ve Şiilerin inanışlanm eleştirme konusunda Imam-ı Gazali gibi bazı Sünni alimlerden yararlandığını görüyoruz: Aynı şekilde Selçuklular'ın İsmaililer'e karşı sert yöntemlere başvurması da bunlann gizli örgütler oluşturma ve kalelere sığınmalannda etkili ol-muştur: Bu sayed~ İsmaililer tehlikeli bir güç haline gelmişler ve sultanIa-nn saraylasultanIa-nna sızmayı başarmışlar, maksatlasultanIa-nna kavuşmak için siyasi su-ikast yöntemini metodunu kullanmışlardır" (s. 11).

Bedevi, Irak Selçuklulan'ndan söz ederken de şunlan söylüyor: "Son güçlü sultanı olan Mesud'un 547/1152 yılında ölmesiyle Selçuklu-lann güneşi batmaya başladığında bazı Atabeg Devletleri belli ölçüde güçlenmişlerdi. İşte bunlar Selçukluların başlattığı Sünniliği destekleme görevini tamamlama, Şii mezhebiyle mücadele ve onun siyasi nüfuzunu yok etme görevini omuzlarına almaya başladılar. Nureddin Zengi (541-569) bu alanda büyük bir roloynadı. 0, Halep'teki Şii nüfuzunu ortadan \ kaldırmaya çalıştı, uygun bir fırsat bulduğunda da Mısır'daki FatlIlu hali-feliğinin içişlerine kanştı ve bu fırsatı çabucak değerlendirmeye koyuldu. Sonunda ordusu h. 564'de Mısır'ı kontrolü altına aldı. Bundan sonra da onun Mısır'daki vekili Selahaddin Eyyubi, Şii Fatımi Halifeliği'ni dü-şürmek üzere harekete geçti ve 567 Muharrem'inde bu hedefine ulaştı" (s. 1I).

Bedevi, araştırmasının mahiyetiyle ilgili olarak da şu üç noktada açıklama yapma ihtiyacı duymuştur:

"Bir: el-Maşrıki'l-İslamf (İslam doğusu) teriminin kapsamına Suriye ve Mısır da alınmıştır.

Tht

Sünniliğin tarihiyle, bu mezhebin salt fikri tarihi değil, Sünniliğe mensup olanların tarihi kastedilmiştir.

ik;.

"Ehl-i Sünnet" ile neyin kasdedildiği sorusuna ele alınan dönem cevap vermektedir. "Ehl-i Sünnet" terimi yaygın olarak hicri IV. yüzyılın sonlanndan başlayarak, aralannda akaiq usulü bakımından özde" fark bu-lunmayan iki Kelam ekolünün, Eşarilik ve Maturidiliğin mensuplan için kullanılmaya başlanmıştır" (s. 11). "

Önsözden aktardığımız bu alıntılardan sonra kitabın bölümlerinde ele alınan konulardan sözetmek istiyoruz.

(4)

"Selçuklular'a Kadarki Fi:ür ve Meıh~pler" (s. 13-96) başlığı !lı taşı-yan Birinci BÖlüm, iki 'fasıl'un oluşmaktLdır. "V. Hicri Yüzyılın Ilk Ya-nsındaki Fikir Akımlan" (s. 15-60) başlı.ğıııı taşıyan ilk 'fasıı'da Mutezile (s. 18-22), "Eşarilik" (s. 22-3:;\ "Şiilik" (s. 38-45), "Felsefe Hareketi" (s. 45-52) ve "Tasavvuf' (s. 53~;9) incelc.1nıiştir. Diğer 'fasıl'da ise "Şia, Mutezile ve Halife el-Kadir nillah'm 13ui1larKarşısındaki Tutumu" (s. 61-96) ele alınmıştır.

Bedevi, ÖnsÖz' de de te lirttiği üzere,' bu dÖnemdeki bütün fikir akımlan ve mezhepleri ele almadığını, bunun daha geniş bir çalışma ko-nusu olduğunu ifade etmiş, .;i/nı şekilde bir mezhebi n sadece üzerinde gÖrüş birliği sağlanmış olan fikirlerine yer verdiğini ve çok sınırlı bazı durumlarda kişisel görüşlere rer verdiğini ~iöylemiştir (s. 15).

Bedevi, araştırmasını, lv iX:. yüzyıldaki büyük ilmı gelişmelerin etki-lerinin sürmesi sebebiyle, VIXI. yüzyıl ile sınırlandırmasının bazı durum-larda tam yerinde olmadığını kabul etmiştir. 0, bu yüzyılın ilk yansında , Halifelik 'başkentine giren Se 1,;;uklular'l,1 3ünnı l1kir hareketi üze~ndeki etkilerinin ve bunun muhalif1le:zhepler arasındaki etkilerinin belliolabil-mesi için VIXI. yüzyılın ilk y<flsındaki fibr hareketini açıklamak zorun-da olduğunu açıklamıştır (s. lE). '

Bedevi, bu bÖlümün girişinde Abbas! halifeliğinin içinde bulunduğu duruma işaret etmiştir. 0, h. III. yüzyılda:ı itibaren Abbası halifeliği'nin etraftaki otoritesinin z~yıflamiıya başlad:ğına, bölgedeki nüfuzunun daral-maya devam ettiğine, Islam tT mmeti 'nin tirliğinin çözü1düğüne ve Doğu İslam dünyasında mahalli d~ "Ietlerin ortaya çıktığına dikkat çektikten sonra "f,!!kat ilginçtir ki bu s yası bölür,müşli.ik ve zayıflık fikrı gelişme-nin sebeplerinden biri olmuştar" tesbitince bulunmuştur (s. 17). Bedevi bundan sonra sırasıyla Mute2 i,t:, Eşarilik, Şia, felsefi akımlar ve tasavvuf hakkında bilgiler vermiş, fakat daha önce belirttiği üzere, ağırlıklı olarak Eşarllik üzerinde durmuştur, Yazarın berada verdiği bilgilerin Kelam araştıncılannca değerlendirilı:ceğini üm:t ediyoruz.

, Bedevi, Şia hakkınqa bii:i verirkc:n onun Vi XI. yÜzyıldaki en büyük ve en ünlü üç fırkasının Isna I~şeriye, ısmailiye ve Zeydiye olduğunu be-lirtmiş, sonra bu mezheplerir Imamet bnusundaki görüşlerine ve bu ko-nuyla ilgili tartışmalara yer v,::miştir (s. 40-45).

Bedevi, tasav~ufun doEl1şU ve mahiyetini ise ünİü yazar Ahmed Emin'in Zuhuru'I-lslQm adli eserinden (lVIl49) bir iktibasla anlatmaya başlamıştır.

Bedevi, Birinci Bölür.ı 'ün "Şia, \1utezile ve. Halife el-Kadir BiIlah'ın Bunlar Karşısındaki Tutumu" (s. 61-96) başlığını taşıyan ikinci 'fasıl'ında amacının Fatımilerin nesebinin doğruluğunu araştırmak olma-dığını, sadece üç soruya cev,ıp aramaya çalışmak olduğunu belirtiyor. Bu sorulan ve verdiği cevaplan kısaca aktarıyoruz:

(5)

KİT AP TANITMA 711

Birinci soru: Halife el-Kadir'i Fatımiler'in nesebini küçük düşürme-ye, bunu teşhir etmeye ve .insanlan da buna şahitlik etmleri için zorlama-ya iten sebepler nelerdir? Imamiye Şiasının Fatımiler'e sempati duyması, Ismaili dailerinin Abbasi Halifeliği topraklanndaki faaliyetleri sonucunda bu mezhebin burada gücünün artması, sonra Ihvanu's-Safa ve Karmatiler gibi gizli Şii-tsmailt örgütlerin faaliyetleri Abbasi halifesi el-Kadir'i hare-kete geçmek zorunda bırakmıştır (s. 73).

İkind. ~

EI-Kadir'i bu yönde adım atmaya sevkeden nedir? Fatı-mi halifelerinin "gaybet" zamanındaki imamlan hakkında izledikleri yön-tem (İsmailt tarihçileri Cafer Sadık'ın ölümünden (ö. 147) Ubeydullah el-Mehdi'nin Mağrib'te ortaya çıkış tarihi olan h. 296 yılına kadar imam-lan hakkında açık bir bilgi sunmamışlardır), el-Kadir'in çağdaşı Fatımi halifesi el-Hakim'in zaman zaman çelişkilerle dolu olan siyaseti ve el-Kadir'in tsmaililiğe düşman bir düşünce ortamı ile çevrili olması onu bu yola sevketmiştir (s. 74).

Ü~üncü ~ Bu rapor Fatımi Halifesinin ve Bağdad'daki Şiilerin tutumlannda ne gibi bir değişiklik meydana getirmiştir? (s. 68). Şiiler bu yıl mezheplerinin gerektirdiği dini faaliyetleri yerine getirirken daha dik-katli davranır oldular, Gadir-i Hum bayramını sükunet içerisinde kutladı-lar.

tkinci Bölümün başlığı "Selçuklular ve Sünniliğe Yönelişleri" (s. 97-172) olup bu da iki 'fasıl'dan oluşuyor. "SelçukluIann Sünni Eğilimi ve Bunun Muhalif Mezhepler Üzerindeki Etkileri" (s. 99-172) başlığı altında "Selçukluiann Eşariler ve Şafiiler Karşısındaki Tutumlan" (s. 108-115), "Fatımi Halifeliği Karşısındaki Tutumları" (s. 127-144) ele alınmıştır. İkinci 'fasıl' ise "Abbasi Halifeliğinin Şiilik Karşısındaki Konumunun Güçlenmesinde SelçukluIann Rolü" (s. 145-172) başlığını taşıyor ve bu-rada da sırasıyla "Abbasi Halifeliğinin Büveyhiler Karşısındaki Tutumla-n" (s. 147-152) ve "Irak Şiileri Karşısındaki TutumlaTutumla-n" (s. 153-164) ile "Fatımi Halifeliği Karşısındak Konumunun Güçlenmesi" (s. 165- 172) ko-nulan üzerinde durulmuştur. Yani Bedevi, bu bölümde, kendisinin de be-lirttiği üzere, Sünniliğin siyasi açıdan zafere ulaşması yollannı, Selçuklu-Iann ve Abbasi Halifeleri'nin temsil ettiğiSünni güçlerin izlediği metotlan açıklamıştır.

Kitabın Ü~üncü BölümÜ ise "tlmi Hareketin Sünniliğin Hizmetine Yöneltilmesi" (s.

ı

73-260) başlığını taşıyor ve üç tali başlık (fasıı) altında Sünniliğin kültürel açıdan zafere ulaşması konusu anlatılmıştır. Nizamiye Medreseleri (s. 175-204) başlığı altında Nizamiye medreselerinin kurulu-şu, gayesi ve öğretim metotlan ve Sünniliğin yayılmasındaki rolü incelen-miştir. İkinci 'fasıl' "Musul Atabegi Nureddin Mahmud Zengi'nin SÜn-niliğin Güçlenmesindeki Rolü" adını taşıyor (s. ,205-226). Burada Nureddin Mahmud'un Halep ve Şam (Dımeşk)'teki çabalanyla onun Mı-sırın yeniden 'Sünni Blok'a katılmasındaki rolü ve başanya ulaşmasını ., sağlayan faktörler ele alınmıştır. (s. 205). Üçüncü Böl,üm'ün son

(6)

'fasıl'ında ise "Eyyubilerin Ehl ..i Sünnet .\1I~zhebinin Konumunu Sağlam-laştırmadaki Çabalan" anlatılınıtır (s. 227-260). Burada sırasıyla Eyyu-bilerin Mısır, Suriye (Şam)..;~ el-Cezire (Mezopotamya)'taki çabalan, Sünni kültürün unsurlan, Sünrıl inanışın cS<Jslan,Eyyubilerin Abbasi hali-felerine olan saygılan ve Encbiler'in başarısında roloynayan diğer et-kenIere yer verilmiştir. Bedev': bu faslı bkrne alırken Kahire Üniversite-si Daru'l-Ulfim FakülteÜniversite-sinden Joeaları Prof. Dr. Muhammed Hilmi'nin EI-Hayatül-İlmiye fi tnısr v:: Biladiş-Şa:n "Mısır ve Suriye'de İlmı Hayat" adlı eserinin ?21-648. ~ayfalarındaJl; Prof.Qr. Ahmed Şelebi'nin Tarihu 't- Terbiyeti' l-lslamiyye (Islam' d.1 Eğitim-Oğretim Tarihi) adlı kitabı ile Dr. Abdullatif Hamza ve Muhammed Zağlul Selam'ın birlikte yazdıklan "el-Har~ketü'l-Fikr,'yye fi'l-Asril-Eyyubi ve'l-Memlukt"adındaki kitaplardaıı yararland ığını açıklamıştır. Ancak Bedevi kendisinin metot bakımından bir dereceye kadar bu yazarlardan aynlaca-ğını ve Eyyubilerin ilmi gelhmedeki roıÜl1ü ancak Sünniliği güçlendir-meyle ilgisi oranında ele alab .leceğini be!irtmiştir. Bedevi, Eyyubilerin Mısır'daki çabalarını iki aşamada inceleıni:~tir. Biriileisi hazırlık aşaması-dır ki Nureddin Mahmud'ul1 569/l174'teki ölümüne kadar sürmüştür. Bu aşamada gösterilen çabal<Jr salt f!kri ç2balar olmayıp, bunun yanında siyasi çabalar da olmuştur (s. n7). Ikin:i aşama ise 569/1174'ten başla-yarak Mısır'daki Eyyubi De"leti'nİn yıkıldığı 648/1250 yılına kadar süren ve Sünni dirilişin geni:ilemesinde k~ndisini gösteren dönüşüm ve değişim aşamasıdır (s. 228).

Bedevi' kitabında, 'sonuç' olarak "Bağdad' ın Düşüşü ve Şiilerin Bundaki Rolleri Konusund.a Yapılan Tıırtışmalar" (s. 261-274) üzerinde durmuştur. Bilindiği üzere ıbn Vasıl ve Cüzcani gibi Sünni tarihçiler, Şii unsurlan Bağdad'ın düşüşündı~ M9ğolbrl.ı işbirliği yapmakla itham et-mişler ve daha sonra Ebutl-F Ha, ıbn Ke~:ir, el-Makrızi ve başkalan da bu ithamlan tekrarlamışlardır Bedevi'nin de belirttiği üzere, Sünni tarih-çilerin ithamlan iki Şii şahsiyete. son Abbasi halifesi ~I-Mustasım'ın ve-ziri Muhammed b. Ahmed ~l-Alkam i "e Moğol (ılhanlı) hükümdan Hulagutnun danışmanı ünlii alim N:ısırüddin Tusitye yönelmiştir. Bedevi Bağdad'ın düşüşünde kesin olarak Şia'nm rolünün bulunmadığı kanaatine varmıştır. Ona göre bu iki Şii mezhebine mensup oluşu, bu sı-ralarda Şia ile Ehl-i Sünnet arasında me,:h<:p kavgalannın olması ve Bağ-dad'da siyasilerle askerler aras ında devam edegelen nüfuz mücadelesi on-lann suçlanmasında etkili olrruştur.

. Son olarak Bedevi'nin(ıtabının kaynaklarına değinmek istiyoruz. Her şeyden önce şunu söylemı:k gerekir ki Bedevinin kullandığı kaynak-lar nitelik ve nicelik okaynak-larak taıninkardır. Bibliyografya'da gösterilen kay-nak sayısı 90'dır. Araştırmalacn s~yısı da SO'den fazladır. Bedevl'nin ya-rarlandığı tarihler, genel olaak Islam tmihçileri,?in itibar ettikleri ve güven duydukları eserlerdir. Ancak birçok modern Islam .tarihi araştırma-sında da görüldüğü üzere ıo~9/1678'de vefat etmiş olan Ibnu'I-lmad el. HanebIi'nin (Ebu'l-Feıı.ih fudülhayy) genel tarihe dair

(7)

"Şezeratü'z-KİT AP T ANITMA 713

Zeheb

fi

Ahbari men Zeheb" adındaki eseri bil çalışmasının da kaynaklan

arasında gösterilmiştir. Oysa bu kayna~ın araştmlan konu ve dönem açı-sından özgün bir yanı bulunmamaktadır. Ravendi'nin Rahatu's-Sudur'u,

Reşidüddin'in Camiu't-Tevarih'i ve Nasır-ı Hüsrev'in Sefernamesi

dı-şında Farsça tarihler ve edebi-kültürel kaynaklar kullanılmamıştır. Mesela Nizamülmülk'ün Siyasetnamesi, Zahirüddin Beyhaki'nin "Tarih-i Bey-hak" ve Tarihu'l-Hükemai'l-lslam" (Tetimmetu Sıvanil-Hikme) adlı iki eseri ile Abdülcelil-i Kazvini'nin "Kitabun-Nakz"ı, bu dönemin kültürel ve dini tarihi için çok önemli kaynaklardır.

i

Araştırmalara gelince, yazann A History of the Crusades dışında

Batı dillerinde yapılan araştırmalardan yararlanmadığı görülmektedir. Aynı şekilde Farsça araştırmalardan yararlanılmamış, ancak bunlardan bazısının Arapça çevirileri referans gösterilmiştir .. '

. Sonuç olarak Abdülmecid Ebu'I.Fütôh Bedevi'nin bu çalışmasının Islam Do~usu'nun dini ve mezhebi tarihinin önemli bir dönemine ışık tut-ması açısından önemli oldu~una inanıyoruz. Bedevinin bu çalıştut-masının dil ve üslup bakımından iyi bir yerde oldu~unu ve gerek muhteva, gerek-se de metod yönünden araştırmacılann yararlanabilece~i bir eser konu-munda oldu~unu düşünüyoruz.

Referanslar

Benzer Belgeler

Vatandaşlığa alınmanın iptali müessesesi yolu ile bir kimse­ nin Türk Vatandaşlığını kaybedebilmesi için, sonradan Türk Va­ tandaşlığını iktisap etmiş ve bu

bil olmayan nahoş ve hattâ tehlikeli neticeler doğurabilir. Şurada kayd edelim ki, bu hazırlık etüdleri hukukî sahada yapılacağı gibi, teknik ve meselâ, ziraat

Diese (engere) Deutung des gesetzlichen Begriffs «Schvvangere» kann sich darauf stützen, dass die Umstellung der weiblichen Funk- tionsablâufe bei einer Schwangerschaft nach

Eğer, Fransız karı-koca İngiltere'de yaşarlar ve Fransız hukukunun «communaute des biens» (mal ortaklığı) re­ jimine, bütün hüküm ve sonuçları bakımından tâbi

Hâkimin iç hukuk kaidelerine da­ yanarak yetkili yabancı Devletler Hususî Hukukundaki ikametgâh terimi değerlendirme veya kanunları yetkili yabancı devletin iç hu­ kuk

vekili dilekçesinde, hükmün kati- leşme tarihinin Ceza Genel Kurulu kararında gösterilen tarih ol­ masına göre hâdisede zaman aşımı olduğu ileri sürülmüşse de,

Böylelikle tarihî gelişmenin bir ürünüdür hürriyet» (3). Bu sözler Marxist görüşün, determinizmi kabul ettiğini, zaruret ile hürriyetin ayniyetini ve insanın beden ve

Şu halde onun tarih bilimi ve tarih felsefesi alanında (11) olduğu genel sosyoloji, siyasî sosyoloji ve daha sonra göreceğimiz üzere çeşitli sosyal bilim