• Sonuç bulunamadı

YEŞİL VE TEMİZ BİR DÜNYA MÜMKÜN MÜ?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "YEŞİL VE TEMİZ BİR DÜNYA MÜMKÜN MÜ?"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÖZET: İnsanoğlu varoluşundan beri doğaya bağımlı olarak ya-şamıştır. Toplayıcılık ve avcılık dönemlerinde doğa ile uyum içinde yaşa-yan insan, endüstri devrimi sonrasında ise üretim ve kaynak kullanımda-ki artış hızla yükselmiştir. Bu süreç neticesinde dengeler doğanın aleyhine işlemeye başlamış, insanlığın elindeki üretim, yöntem ve mekanizmalar geliştikçe doğanın kendini koruma ve yineleme olanakları güçleşmiştir. Ülkemizde nüfusun hızlı artışı, sanayileşmenin büyümesi, tarımda gübre ve ilaç kullanımının yaygınlaşması ve çevre bilincinin yeterince yerleşe-memesi gibi nedenlerle mevcut yüzey ve yeraltı sularında kirlenmelere yol açmaktadır. Arıtma tesisi olan sanayi kuruluşlarının oranının az oluşu veya sanayi kuruluşlarının çoğunun arıtma tesislerinin olmaması ya da var olan arıtma tesislerinin etkin olarak işletilememesi gibi sebeplerle de yüzey sularında kirlenmenin boyutları artmaktadır.”

ANAHTAR KELİMELER: Hava Kirliliği, Su Kirliliği, Çevre Kir-liliği, Toprak KirKir-liliği, Temiz dünya.

ABSTRACT: Mankind has been dependent on nature since its existence. In the period of collecting and hunting, the people who live in harmony with nature, the increase in production and use of resources has increased rapidly after the industrial revolution. As a result of this process, balances have begun to work against the nature, and as the production, methods and mechanisms of mankind have developed, the possibilities of self protection and repetition have become more difficult. Rapid growth of population in our country leads pollution of existing surface and un-derground waters due to the growth of industrialization, widespread use of fertilizers and medicines in agriculture and not enough environmen-tal awareness. Occasionally, the extent of pollution in surface waters is increasing, as the proportion of industrial establishments with treatment facilities is low, or the majority of industrial facilities have no treatment facilities or the existing treatment plants can not be operated effectively. “

KEYWORDS: Air Pollution; Water pollution; Environmental pollution; Soil Pollution; Clean world.

(2)

M

ümkün mü sizce? Çoktan yitirdik mi umutlarımızı? Mavi ve yeşilin hakimi-yetindeki tek yaşam alanımız olan dünya-yı siyah ve beyaza mahkûm mu kılıyoruz gün geçtikçe?

Kabul edelim ki dünya üzerinde-ki en akıl sahibi varlıklarız. Bu özelliğimiz bizi diğer canlılara göre en tepede tutu-yor. Her canlı türünün tür özelliğine göre belirli standartlara sahip yaşam alanları varken insanoğlu kutuplardan ekvatora değin farklı iklim kuşaklarında varlığını sürdürebiliyor. Ekosistemdeki av ve avcı dengesinde insanoğlunun tek avcısı yine kendisi. Bu özelliğimiz dünya üzerindeki popülasyonumuzu 7 milyara yaklaştırmış-tır.

Dünya en büyük ekosistemdir. Ekosistem cansız çevre (hava, toprak, gü-neş, toprak, iklim, atmosfer) ile içerisinde yer alan canlıların (hayvanlar, bitkiler ve organizmalar) karşılıklı etkileşimleri ile oluşan ekolojik sistemler bütünüdür. İn-sanoğlu da bu ekosistemden yararlanan ve ekosistemin bütünlüğünde yaşamını devam ettiren etkin bir varlıktır. Dünya üzerinde tek tür gibi doğayı sömüren bir zihniyette yaşaması ise ekosistemde bozulmaları da beraberinde getirmiştir. İçinde bulunduğumuz çağ, bilim adamla-rı tarafından android çağ olarak adlandı-rılırken, daha önce dünya üzerinde 5 kez şekillendiği düşünülen yok oluşun bu kez insan kaynaklı olarak şekilleneceği bildi-riliyor. Gelişen teknoloji, sanayileşme, şe-hirleşme, kimyasal ilaçlar gibi sebeplerle havayı, suyu, toprağı kirlettik, iklimleri de-ğiştirdik, küresel ısınmayla yüzleştik, ha-bitat kayıpları, sömürücü avcılık ile birçok

hayvan türünü yok ettik. Günümüzü kur-tarmaya çalışırken geleceğimizden çaldık. Peki ya şimdi? Gelişmiş ülkeler durumun vahametinin farkına çoktan vardılar. Sıra biz de... Yeterince farkında mıyız içinde bulunduğumuz zorlu durumun? Yoksa yaşam koşturmacası diye adlandırdığımız sisteme kapılıp geleceğimizden vaz mı geçeceğiz?

ÇEVRE KİRLİLİĞİ NEDİR?

SEBEPLERİ NELERDİR?

İnsanoğlu varoluşundan beri do-ğaya bağımlı olarak yaşamıştır. Toplayıcı-lık ve avcıToplayıcı-lık dönemlerinde doğa ile uyum içinde yaşayan insan, endüstri devrimi sonrasında ise üretim ve kaynak kullanım-daki artış hızla yükselmiştir.1 Bu süreç ne-ticesinde dengeler doğanın aleyhine işle-meye başlamış, insanlığın elindeki üretim, yöntem ve mekanizmalar geliştikçe doğa-nın kendini koruma ve yineleme olanak-ları güçleşmiştir.2 İklimsel değişikliklerin şekillenmesi, ormanlık alanların azalması, sulak alanların kuruması, denizlerin, su-yun, havanın ve toprağın kirlenmesi, canlı türlerinin azalması doğa üzerindeki aşırı insan baskısının sonucudur.

Her ne kadar doğal afetler, yanar-dağlar, şiddetli yağmur ve seller vb. olaylar sonucu çevre sorunları ortaya çıkabilmek-te ise de çoğunlukla insan kaynaklıdır. Çevre sorunu, hava, su ve toprağın za-manla niteliğinin bozularak yaşanırlığını yitirmesi, yaşam ortamları değiştiği, insan gereksinimleri uğruna aşırı tüketildiği için bitki ve hayvan topluluklarının yok

olma-ya yüz tutması sorunudur. Çevre sorunları daha çok çevre kirliliği olarak görülmüş-tür. Çevre kirliliği, çevrede meydana gelen ve canlıların sağlığını, çevresel değerleri ve ekolojik dengeyi bozabilecek her türlü olumsuz etkidir.3

Çevrenin canlı ve cansız öğeleri üzerinde yapısal zararlar meydana geti-rerek olumsuz yönde etkileyen ve nite-liklerini bozan yabancı maddelerin hava, su ve toprağa yoğun bir şekilde karışması olayına “çevre kirliliği” adı verilmektedir. İnsan kaynaklı faaliyetler çevre kirliliğinin temel sebebi olup her geçen gün hızla artmaktadır.4 Özellikle 20. ve 21. yüzyılda dünya nüfusunun hızla yükselmesi, çarpık kentleşme, teknoloji ile sanayinin hızla gelişmesi ile plansız endüstrileşme ve do-ğal kaynakların ölçüsüz kullanımı çevre sorunlarının da hızla artmasına neden ol-muştur.4,5

Çevre kirliliğini; hava kirliliği, su kirliliği ve toprak kirliliği olarak sınıflandırabiliriz.

A. HAVA KİRLİLİĞİ

İnsanların çeşitli faaliyetleri so-nucu meydana gelen üretim ve tüketim aktiviteleri sırasında ortaya çıkan atıklarla atmosferde toz, gaz, su buharı, duman ve koku şeklinde bulunabilecek olan kirletici faktörlerin çeşitli nedenlerle artarak in-sanlara, diğer canlılara ve cansız varlıklara zarar verici düzeye yükselmesi olarak ta-nımlanabilir.6 Hava kirliliğinin pek çok ne-deni bulunmakla birlikte doğal nedenler ve insani nedenlerle meydana gelen hava kirlilikleri olarak iki ana grupta incelemek mümkündür. Doğal nedenler; orman ve

(3)

bitki örtüsü yangınları, yanardağ patla-maları ve toz fırtınaları sayılabilir. İnsan faaliyetleri sonucunda ortaya çıkan hava kirliliklerinde ise temel neden sanayileş-me ve kentleşsanayileş-medir. Tüm bunlara ek olarak rüzgârlarla sınır dışından taşınan hava kirliliği de önemli bir nedendir. Çeşit-li kaynaklardan beslenen hava kirÇeşit-liÇeşit-liği aynı zamanda canlı ve cansız varlıklar üzerinde pek çok olumsuz etkiyi de beraberinde getirmektedir. İnsan sağlığını, hayvan ve bitki topluluklarını doğrudan etkileyen hava kirliliği, sadece bu canlıların yaşam koşullarını etkilemekle kalmamakta ölüm-lere ve türlerin yok olmasına kadar varan sonuçlara neden olabilmektedir.

Atmosferi meydana getiren gazla-rın karışımlagazla-rından oluşan hava, canlı or-ganizmanın yaşam sürecindeki en önemli öğelerden biridir. Bir insanın günde yakla-şık olarak 2.5 lt. su, 1.5 kg. besin, 10 – 20 m3 hava gereksinimi vardır. Açlığa 60 gün, susuzluğa 6 gün dayanabilen insan, hava-sızlığa ancak 6 dakika dayanabilmekte-dir.7

Hava Kirliliği Kaynakları:

1. Isınmadan Kaynaklanan Hava Kir-liliği: Kentlerin nüfus yoğun yerle-şim yerleri olması evsel ısınmadan kaynaklı kirliliğe neden olmaktadır. Kentsel yerleşim yerlerinin rüzgar esiş yönleri dikkate alınmadan, kirli havayı hapsedecek şekilde seçilmesi, ısınma-da kalitesiz düşük kalorili ve kükürt oranı yüksek kömürlerin kullanımı, yakma tekniklerinin yanlış olması,

kazanların bakımlarının düzenli yapıl-maması kentlerde hava kirliliğini artır-maktadır.

2. Ulaşımdan Kaynaklanan Hava Kir-liliği: Kentleşme sürecinde betonlaş-manın artmasıyla yeşil alanların azal-ması ve artan otomobil sayısı motorlu taşıtlardan çıkan egzoz gazları (Nox, CO2, CO, HC, PM vb.) hava kirliliğini artırmaktadır. Şehir trafiğindeki araç-lar; teknik bakımlarının yeterince ya-pılmaması, bilinçsiz kullanımı ve bir kısmının çok eski oluşları nedeniyle kirletici özellikleri daha çok artarak, önemli kirletici kaynak olurlar. Taşıt-larda hava kirliliği yaratan kirletici kaynaklar, motor cinsine göre değiş-mektedir. Benzinli motorla çalışan bir taşıtın başlıca kirletici kaynakları; eg-zoz borusu, benzin deposu, kartel ha-valandırma, karbüratör, fren balataları ve lastiklerdir. Dizel motorlu taşıtlarda ise başlıca kirletici kaynakları egzoz borusu, fren balataları ve lastiklerdir.7 3. Sanayiden Kaynaklanan Hava Kir-liliği: Fabrikaların bacalarından çıkan kimyasal gazlar, tozlar ve dumanlar havayı kirletmektedir. Sanayi tesisle-rinin kuruluşlarında yanlış yer seçimi, gerekli önlemler almadan, baca filtre-si ve arıtma tefiltre-sifiltre-si olmadan, düşük ka-lorili ve kükürt oranı yüksek yakıtların kullanılması ve kirleticilerin atmosfere bırakılması, çevre korunması açısın-dan gerekli tedbirlerin alınmaması, teknoloji yetersizliği sanayi kaynaklı kirletici nedenlerdir.

Çeşitli kaynaklardan beslenen hava kirliliği, canlı ve cansız varlıklar üze-rinde pek çok olumsuz etkiyi de berabe-rinde getirmektedir. İnsan sağlığını, hay-van ve bitki topluluklarını tehdit eden hava kirliliği, bu canlıların yaşam

koşullarını etkilemekle, ölümlere ve türle-rin yok olmasına sebep olmaktadır.5,6

Sanayi devrimiyle birlikte orman-laşma ve sanayileşme süreci, yoğun ve yanlış insani faaliyetlerden kaynaklanan hava kirliliği neticesinde ulaşılan sonuç küresel ısınma ve sera etkisi olmuştur. Küresel ısınma neticesinde yeryüzündeki sıcaklık artışı meydana gelmiş, kar ve buz örtüleri alansal olarak azalmıştır. Uzun süreli yağış azlığı nedeniyle, dünyanın birçok bölgesinde daha etkili kuraklık ve çölleşme gibi iklim kökenli doğal afetler yaşanmıştır.7

Hava kirliliğini önlemek için

alınabilecek tedbirler

a. Güneş, su, rüzgar, doğalgaz gibi temiz ve yenilenebilir enerji kaynakları yaygın-laştırılmalı

b. Sanayileşmede filtre sistemleri ku-rulmalı, geri dönüşümü mümkün olan hammaddeler kullanılmalı, personel çev-re konusunda eğitilmeli, yeşillendirme çalışmaları yapılmalı, teknolojik yenilikler takip edilmeli ve uygulanmalı

c. Yeni yerleşim yerlerinde merkezi ısıtma sistemleri kullanılmalı, kalorifer ve

(4)

doğalgaz kazanlarının bakımları düzenli olarak yapılmalı, daha az yakıt kullanarak ısınmak için kapı, pencere, çatı vb. yalıtı-mına önem verilmeli

d. Toplu taşıma veya bisiklet gibi araçlar tercih edilerek, egzoz gazı salımı azaltıl-malı,

e. Doğanın Akciğerleri olarak nitelendir-diğimiz ormanlar korunmalı, yeşil alanlar artırılmalı

f. En az ormanlar kadar havayı temizleyen sulak alanların kuruması engellenmeli

B. SU KİRLİLİĞİ

İstenmeyen zararlı maddelerin, suyun niteliğini ölçülebilecek oranda boz-malarını sağlayacak miktar ve yoğunlukta suya karışması olayıdır. Yeryüzündeki su kaynaklarının yaklaşık %0,3’ü kullanılabi-lir ve içilebikullanılabi-lir niteliktedir. Dünya nüfusu-nun %40’nı barındıran 80 ülke şimdiden su sıkıntısı çekmekte, Birleşmiş Milletler verilerine göre günümüzde 1.1 milyar kişi sağlıklı içme suyuna ulaşamamaktadır. Nüfusun hızla artması ve buna karşılık su kaynaklarının sabit kalması sebebi ile su ihtiyacı her geçen gün artmaktadır.4 Ül-kemizde birçok nedenden dolayı kontrol altında tutulamayan evsel, endüstriyel ve tarımsal etkinlikler sonucu, günümüzde pek çok su havzasında kirlilik ciddi boyut-lara ulaşmıştır.8

Ülkemizde nüfusun hızlı artışı, sa-nayileşmenin büyümesi, tarımda gübre ve ilaç kullanımının yaygınlaşması ve çev-re bilincinin yeterince yerleşememesi gibi nedenlerle mevcut yüzey ve yeraltı sula-rında kirlenmelere yol açmaktadır. Arıtma tesisi olan sanayi kuruluşlarının oranının az oluşu veya sanayi kuruluşlarının çoğu-nun arıtma tesislerinin olmaması ya da var olan arıtma tesislerinin etkin olarak işletilememesi gibi sebeplerle de yüzey sularında kirlenmenin boyutları artmakta-dır. Hızla artan çarpık yapılaşmanın sonu-cu olarak kanalizasyon sistemlerinden ve çöp depolama sahalarından kaynaklanan kirli sızıntı suları da yeraltı suyu kirliliğinde önemli rol oynamaktadır. Sulardaki bu kirlenmeler çoğunlukla azot, fosfor, kal-siyum, organik maddeler, kurşun, çinko, krom gibi kirleticiler tarafından meydana gelmektedir.8 Türkiye su kıtlığı çeken ül-keler arasında yer almamakla birlikte; hızlı nüfus artışı, kirlenme ve yıllık yağış orta-lamasının dünya ortalamasından düşük olması, mevcut kaynakların daha dikkatli

kullanılmasını ve kirlenmeye karşı gerekli tedbirlerin bir an önce alınmasını gerek-tirmektedir.5

Su birçok özelliklerinin yanında bünyesinde bulundurduğu mineraller, tuzlar, sülfatlar yönlerinden de çok önem-lidir. Bunların belirli miktarlarda bulunma-sı yaşam için gerekli olurken az ya da çok olması yaşamı daima olumsuz yönde et-kilemektedir. Su aynı zamanda kendisi bir yaşam ortamıdır. Bu ortamın kirlenmesi yaşamı tehlikeye sokar.

Su Kirliliği Kaynakları

a. Ev, sanayi ve endüstri tesislerinden çı-kan atıkların arıtılmaksızın su kaynakları-na (deniz, göl, nehir vb.) verilmesi, b. Tarımsal mücadele ilaçları ile suni güb-relerin aşırı miktarda ve bilinçsizce kulla-nılması,

c. Egzoz gazları, karbon monoksit, kükürt dioksit, kurşun gibi zehirli maddelerin ya-ğışlarla yere inerek tekrar suya karışması. d. Ev ve işyerlerinden çıkan çöplerin su kaynaklarına atılması

Suların kirlenmesine karşı

alınabi-lecek tedbirler:

a. Su Tasarrufu yapılmalı: Muslukları açık bırakmamak, bozuk muslukları tamir ettirmek, Bulaşıkları makinede yıkamak, çamaşır makinesi tam dolmadan çalıştır-mamak, duş süresini kısaltmak, ellerimizi yıkarken ve dişlerimizi fırçalarken boşa su akıtmamak, gereksiz sifon çekmemek, ta-rımsal alanlarda damla sulama kullanmak b. Sanayi ve evsel atık sular arıtılmadan deşarj edilmemeli

c. Çözünmeyen kalıcı deterjanların kulla-nımı önlenmeli

d. Kentler ve sanayi tesisleri su

kaynakla-rından uzağa kurulmalı

e. Kanalizasyon atıkların içme kullanma sularına karışmaması için önlemler alın-malı

f. Tarımda kullanılan gübrelerin ve ilaçla-rın sulara karışması önlenmeli

g. Erozyonu önlemek için tedbirler alın-malı,

h. Ormanlar korunmalı

C. TOPRAK KİRLİLİĞİ:

Toprak en önemli doğal kaynak-lardan biridir. Toprak kirliliği; toprağın fiziksel, kimyasal, biyolojik ve jeolojik ya-pısının bozulmasıdır. Toprağın tarım dışı amaçlarla kullanılması, ağır metallerle kir-lenmesi ve erozyon sonucu toprak kaybı oluşmaktadır. Yirminci yüzyılın ortalarına doğru hızlı nüfus artışı ile birlikte, tarım ve diğer alanlardaki sanayi ve teknolojinin hızla gelişmesine paralel olarak toprak kir-liliği de artmaya başlamıştır.

Toprağı tüketmek toprağın biyo-lojik, kimyasal ve fiziksel özellikler bir daha ulaşılamayacak düzeyde bozulması anla-mına gelir. Toprağın fiziksel işgalinin yanı sıra yoğun gübreleme ve ilaçlama gibi ta-rımsal faaliyetler sonucu toprakta biriken, endüstriyel faaliyetler neticesinde oluşan veya kazayla toprağa sızan bir takım or-ganik ve inoror-ganik maddeler özellikle ağır metaller toprak kirliliğini oluşturmaktadır. Ağır metaller yoğun miktarda biriktikle-rinde kanserojen etkili maddelerdir. Orga-nik kirleticiler ise petrol ve petrol türevleri gibi enerji kaynaklarının işlenmesi ve ta-şınması sırasında oluşan patlama ve sızıntı sonucunda oluşmaktadır.9

(5)

Toprak Kirliliği Kaynakları

• Ev ve sanayi atıkların toprağa verilme-si,

• Çöplerin doğrudan toprağa boşaltıl-ması,

• Kanalizasyon şebekelerinin arıtılma-dan doğruarıtılma-dan toprağa verilmesi, • Egzoz gazları, karbon monoksit,

kü-kürt dioksit, kurşun gibi zehirli mad-delerin rüzgarlarla taşınması ve yağış-larla yere inerek toprağa karışması, • Tarımsal mücadele ilaçları ile suni

gübrelerin aşırı miktarda kullanılması, • Ormanların insanlar tarafından tahrip

edilmesi

Toprak kaybı ve kirlenmesine karşı

alınması gereken önlemler

• Erozyonla toprak kaybının en aza in-dirilmeli

• Usulüne uygun tarım teknikleri kulla-nılmalı

• Orman alanlarının korunması, ağaç-landırma seferberliği gibi çalışmalar yapılmalı

• d. Tarımsal arazilerin amaç dışı kulla-nımı

• e. Tarım ve hayvancılıkla uğraşan çift-çilere gübreleme, ilaçlama gibi konu-larda eğitim verilmeli

• f. Tarımsal mücadele ilaçları ile suni gübrelerin aşırı miktarda kullanılması-nın önüne geçilmeli, iyi tarım destek-lenmeli

• g. Sanayi bölgelerinde kimyasal katı ve sıvı atıklar toprağa bırakılmamalı,

Sonuç:

Çevre kirliliği tüm bu yukarıda anlatılanların yanı sıra insanların

genel-de çevre koşullarının yaşam için taşıdığı önemi yeterince algılayamamalarından kaynaklanmaktadır. Öncelikle çevre bilin-cinin oluşturulması esastır. Sadece benim yapmamla dünya mı kurtulacak demeyin. Biz bir bütünün parçasıyız. Evinizin kapı önünü süpürseniz tüm sokak temiz olur diye bir söylem vardır. Günümüzde buna kelebek etkisi de deniyor. Sizin başlattı-ğınız bir hareket dünyanın diğer ucunda farklı bir etki yaratabilecek kadar güçlü. Gelin bugün geleceğimizi de düşünelim. Bugün standart yaşamımızın dışına çıka-lım. Kendimizi sorumlu hissedelim. Çevre kirliliğine duyarlı olalım. Yaşanacak başka dünya yok ne bizim ne de diğer canlılar için...

KAYNAKLAR

1. Karabacak M, Armağan R (2004) Çevre Sorunlarının Ortaya Çıkış Süreci, Çevre Yö-netiminin Temelleri ve Ekonomik Etkileri, Sü-leyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari İlimler Fakültesi, C. 9, S.2, 203-228.

2. Baykal H, Baykal T (2008) Küreselleşen Dünya’da Çevre Sorunları, Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 2008, Cilt: 5 Sayı:9

3. Kaypak, Ş (2013) Çevre Sorunlarının Çözü-münde Küresel Çevre Politikalarının Önemi, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sosyal Bilim-ler Enstitüsü Dergisi, Sayı 31, 2013 Güz, 17-34 4. Pile, S, Demir, S. Çevre Bilinci, Erişim: 28.02.2018.

h t t p s : / / w w w . a n k a r a . b e l . t r / f i - les/6614/3695/0097/cevre_bilinci_-_su-num1.pdf,

5. Akyüz, E. (2015) Çevre Sorunları Ve İnsan Hakları İlişkisi, Akademik Sosyal Araştırma-lar Dergisi, Yıl: 3, Sayı: 15, Eylül 2015, S. 427-436

6. Çakır Sümer G (2014) Hava Kirliği Kontrolü: Türkiye’de Hava Kirliliğini Önlemeye Yönelik Yasal Düzenlemelerin Ve Örgütlenmelerin İn-celenmesi, International Journal of Economic and Administrative Studies, Year:7 Number 13, Summer 2014 ISSN 1307-9832

7. http://cevreonline.com/hava-kirliligi/ Eri-şim: 28.02.2018

8. Akın M, Akın G (2007) Suyun Önemi, Türki-ye’de Su Potansiyeli, Su Havzaları Ve Su Kirli-liği, Ankara Üniversitesi Dil Ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi 47, 2, 105-118.

9. Karaca A, Turgay OC (2002) Toprak Kirliliği, Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Dergisi, 1 (1), 9-13.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu ders, etik kavramını açıklayarak, gazetecilik uygulamaları sırasında karşılaşılan etik sorunların farkına varılmasını, medyadaki içerik

• Ototrofik organizmalar karbon kaynağı olarak CO2, enerji kaynağı olarak da, inorganik bileşikleri ya da ışığı kullanarak besin oluşturlar.. • Ototrofik metabolizmaya

During the project, the levels of mercury, copper and lead and their changes in time and space were studied in two pelagic fish species, anchovy (Engraulis encrasicolus) and horse

The country has the world’s 5th largest economy with an expected GDP growth of 9% (U.S. Department of State, 2010).If we look at the history of any country and see its

 İç Anadolu'da sonbahar ve kışın görülen kara sisleri sıcaklık terslemesi sonucu dikey hava hareketlerine engel olduğu için su buharı, havanın alt

Bir maden olan Bor'un üretilmesi ve kullanım alanının çok olması, bu ürünün cam, yakıt, pil, deterjan, izolasyon gibi yeni tüketim olanakları doğurmakta üretilen ürünlerde

Akciğer miliyer tüberkülozu nedeniyle antitüberküloz tedavi görmekte iken, kontrastsız beyin bilgisayarlı tomografi ile sap- tanamayan ancak, beyin manyetik rezonans

Şekil 4’te 1997-2019 yılları arasında Türkiye'de meydana gelen ölümcül sürat teknesi, jet-ski kazalarının haftanın günlerine göre dağılımı verilmiştir..