• Sonuç bulunamadı

Geçmişten günümüze İdil (Uluslararası Geçmişten Günümüze İdil Sempozyumu Bildirileri)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Geçmişten günümüze İdil (Uluslararası Geçmişten Günümüze İdil Sempozyumu Bildirileri)"

Copied!
512
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE İDİL (Uluslararası Geçmişten Günümüze İdil Sempozyumu Bildirileri). Editör Yrd. Doç. Dr. M. Nesim DORU.

(2) GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE İDİL (Uluslararası Geçmişten Günümüze İdil Sempozyumu Bildirileri). Şırnak Üniversitesi Yayınları–2. ISBN : Web: www.sirnak.edu.tr e-posta: idilsempozyumu@hotmail.com. Redaksiyon: Canser KARDAŞ-Ömer DORU. Yapım - Baskı: Sanart Ajans Salihpaşa Cad. No: 58/12 Gaziosmanpaşa / İSTANBUL Tel: 0212 417 92 92 Birinci Baskı: 2000 Adet. Basım Yeri – Tarihi: İstanbul – 2011. GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE İDİL (Uluslararası Geçmişten Günümüze İdil Sempozyumu Bildirileri), Editör M. Nesim Doru, Şırnak Üniversitesi Yayınları 2011/512 Sayfa – 1 Cilt Dizin ve kaynakça var.. Kitabın içindeki makalelerden makale sahipleri sorumludur. Kitabın kullanım hakları “Uluslararası Geçmişten Günümüze İdil Sempozyumu” yetkili organlarına aittir. Kitabın tümü veya bir kısmı başka bir yerde izinsiz kullanılamaz..

(3) GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE İDİL (Uluslararası Geçmişten Günümüze İdil Sempozyumu Bildirileri). Editör Yrd. Doç. Dr. M. Nesim DORU. İstanbul-2011.

(4) ONUR KURULU Vahdettin ÖZKAN (Şırnak Valisi) Prof. Dr. Ali AKMAZ (Şırnak Üniversitesi Rektörü) DÜZENLEME KURULU Başkan/Chairman Yrd. Doç. Dr. M. Nesim DORU Üyeler/Members Yrd. Doç. Dr. Hüseyin GÜNEŞ Yrd. Doç. Dr. Mete Cüneyt OKYAR Yrd. Doç. Dr. Mustafa KOCAER Yrd. Doç. Dr. Mustafa ÖZKAN YÜRÜTME KURULU Başkan/Chairman Adem KAYA Üyeler/Members Resul SADAK Öğr. Gör. Ömer DORU Öğr. Gör. Vedat SÖNMEZ Faruk KAPLAN Kadri DEMİR M. Şirin ARSLAN Nurettin ERSOY Zeki BULDUK Yunus BABAYİĞİT İdris NAS Mecit ÇEVRİM Ramazan NERGİZ BİLİM KURULU/SCIENCE COMMITTEE Prof. Dr. Abdurrahman ACAR Prof. Dr. Abdülaziz HATİP Prof. Dr. Ayhan DEMİRBAŞ Prof. Dr. Kadri YILDIRIM Prof. Dr. Mustafa ALTUNDAĞ Prof. Dr. Nebahat SARI Prof. Dr. Şinasi GÜNDÜZ Doç. Dr. İbrahim ÖZCOŞAR Doç. Dr. Metin BOZAN Doç. Dr. Seyit AVCI Yrd. Doç. Dr. Adnan ÇEVİK Yrd. Doç. Dr. Abdullah DURMUŞ Yrd. Doç. Dr. Bünyamin AÇIKALIN Yrd. Doç. Dr. İbrahim Halil SUGÖZÜ Yrd. Doç. Dr. Orhan ALDANMAZ Yrd. Doç. Dr. Tamer YILDIRIM.

(5) KATILIMCILAR Prof. Dr. Ayhan DEMİRBAŞ (Şırnak Üniversitesi-Rektör Yrd.) Prof. Dr. Mustafa ALTUNDAĞ (Şırnak Üniversitesi-Rektör Yrd.) Prof. Dr. Nebahat SARI (Şırnak Üniversitesi-Rektör Yrd.) Adem KAYA (İdil Kaymakamı) Prof. Dr. Abdurrahman ACAR (Dicle Üniversitesi) Prof. Dr. Viktoria ARAKELOVA (Erivan Devlet Üniv) Doç. Dr. İbrahim ÖZCOŞAR (Mardin Artuklu Üniversitesi) Doç. Dr. Kerem KARABULUT (Atatürk Üniversitesi) Doç. Dr. Metin BOZAN (Dicle Üniversitesi) Doç. Dr. Seyit AVCI (Şırnak Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. Abdulmuttalip ARPA (Şırnak Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. Adnan ÇEVİK (Muğla Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. Davut OKÇU (Yüzüncü Yıl Üniversitesi) Yrd. Doç Dr. Hüseyin GÜNEŞ (Şırnak Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. İbrahim BAZ (Şırnak Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. İbrahim Halil SUGÖZÜ (Şırnak Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. İsmail Rakıp KARAŞ (Karabük Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. M. Nesim DORU (Şırnak Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. Mehmet AKBAŞ (Mardin Artuklu Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. Recep ÖZDİREK (Şırnak Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. Mustafa ÖZKAN (Şırnak Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. Tamer YILDIRIM (Şırnak Üniversitesi) Dr. Adnan Zeyan FERHAN (Duhok Üniversitesi/IRAK) Dr. Ceyhan Çakır SÜVARİ (Yüzüncü Yıl Üniversitesi) Dr. Elif KANCA (Mustafa Kemal Üniversitesi) Öğr. Gör. Ömer DORU (Şırnak Üniversitesi) Öğr. Gör. Yunus AÇCI (Şırnak Üniversitesi) Okt. Bilal ALTAN (Şırnak Üniversitesi) Okt. Canser KARDAŞ (Şırnak Üniversitesi) Arş. Gör. Dilek COŞKUN (Şırnak Üniversitesi) Arş. Gör. Efdal POLAT (Şırnak Üniversitesi) Arş. Gör. Emre Esat TOPALOĞLU (Şırnak Üniversitesi) Arş. Gör. Mehmet KURT (Bingöl Üniversitesi) Arş. Gör. Sait DEMİR (Şırnak Üniversitesi) Abdulbaki BOZKURT (Mardin Artuklu Üniversitesi) Lahdo İSHAK (Kamişli/SURİYE) Mehmet ŞİMŞEK (Diyarbakır Milli Eğitim Müdürlüğü) Süha KONUK (Muğla Üniversitesi) Şeyhmus AKÇAY (Êzidi Derneği/ALMANYA) Taha NAS (DANİMARKA) Yakup BİLGE (İSVEÇ).

(6)

(7) ULUSLARARASI GEÇMøùTEN GÜNÜMÜZE øDøL SEMPOZYUMU ùÕrnak Üniversitesi; bilim dünyasÕna, üzerinde bulundu÷u kadim co÷rafyaya ve her úeyden önce gelecek nesillere karúÕ sorumlulu÷unu yerine getirmeye devam ediyor. Geçen sene (14–16 MayÕs 2010 tarihlerinde) düzenledi÷imiz “UluslararasÕ ùÕrnak ve Çevresi Sempozyumu”ndan on ay sonra bir ikinci UluslararasÕ sempozyum daha düzenlemiú olmanÕn haklÕ gururunu yaúÕyoruz. ùÕrnak sempozyumundan kÕsa bir süre sonra bastÕ÷ÕmÕz “Sempozyum Bildiri KitabÕ”nda da görüldü÷ü gibi, ilk sempozyumun bize yükledi÷i yeni görevlerin bilinciyle hareket ederek, Mezopotamya’nÕn kadim úehirlerini keúfetme misyonuyla “UluslararasÕ Geçmiúten Günümüze ødil Sempozyumu”nu düzenlemiú ve bu sempozyumun bildirilerini geçen seneki sempozyumda oldu÷u gibi kÕsa bir süre içinde yayÕnlamÕú bulunuyoruz. Üzerinde yaúadÕ÷ÕmÕz co÷rafyanÕn her köúesi bir tarihi eser, her yeri bir kültür envanteri ile doludur. Di÷er tüm kadim úehirler gibi ødil de, birçok medeniyet, din, dil ve kültürün izlerini taúÕmaktadÕr. Bilim insanlarÕnÕn sorumlulu÷u, kadim co÷rafyamÕzÕn bu yapÕsÕnÕ ortaya çÕkarmak ve gelecek nesillere aktarmaktÕr. Bu bilinçle ùÕrnak Üniversitesi; ødil KaymakamlÕ÷Õ ve ødil Belediyesi ile birlikte bu organizasyonun öncülü÷ünü yapmÕútÕr. Elinizdeki bildiri kitabÕ, ødil ile ilgili tarihi, sosyal, kültürel ve ekonomik bilgiler içermektedir. Bu bildirilerin her biri kendi alanÕnda kÕymeti haizdir. Türkçe, Kürtçe, Arapça, Süryanice ve øngilizce dillerinin ve kültürlerinin birikimi ile bir araya gelen bu bildiriler, üzerinde yaúadÕ÷ÕmÕz co÷rafyanÕn “kesrette vahdet” prensibinin mücessem bir durumunu ortaya koymaktadÕr. Bu çerçevede sempozyum bildirilerinde ødil’in Müslüman, Süryani ve Êzidî topluluklarÕnÕn ve dinlerinin buluútu÷u kültürel bir kavúak oldu÷u ön plana çÕkmÕútÕr. Bu münasebetle, sempozumun gerçekleúmesinde katkÕda bulunan tüm bilim insanÕ dostlarÕma hazÕrladÕklarÕ tebli÷lerinden ve bulunduklarÕ özveriden dolayÕ müteúekkirim. Her birini ayrÕ ayrÕ kutlamak istiyorum. Sempozyumun gerçekleúmesini büyük ölçüde ødil kaymakamÕ Sn. Adem KAYA’ya borçlu oldu÷umuzu ifade etmek istiyorum. Yönetti÷i ilçeyi tanÕtmayÕ ve bu amaçla bilim insanlarÕ ile çalÕúmayÕ önemsemesinden dolayÕ kendisine teúekkür ederim. Tüm Sempozyum Yürütme Kurulu üyesi arkadaúlarÕma yaptÕklarÕ organizasyondan ve gösterdikleri ilgiden dolayÕ ayrÕca teúekkür etmek istiyorum. Bu çerçevede Faruk KAPLAN ve arkadaúlarÕnÕn sonsuz sabÕr ve özverilerini kutluyorum. ødil Belediyesine de yaptÕklarÕ katkÕlardan dolayÕ müteúekkirim. Hem geçen sene gerçekleútirdi÷imiz “ùÕrnak Sempozyumu”, hem de bu sene icra etti÷imiz “ødil Sempozyumu” projelerime destek vererek bu projelerin arkasÕnda duran baúta sayÕn rektörümüz Prof. Dr. Ali AKMAZ olmak üzere üniversiteme, sempozyumun tüm kurullarÕnda yer alan arkadaúlarÕma, bilim insanlarÕna, ødil’li hemúerilerime ve adÕnÕ burada anmaya fÕrsat bulamadÕ÷Õm herkese teúekkür ediyorum. Son olarak; ødil’in etnik, dini ve sosyal çeúitlili÷inin önplana çÕktÕ÷Õ bu sempozyumda baúÕndan sonuna kadar bulunan ve sempozyumu takip eden Müslüman, Süryani ve Êzidî toplulu÷un temsilcilerine de ayrÕca teúekkür ediyor, sempozyum kitabÕnÕn yeni ufuklar açmasÕnÕ temenni ediyorum. M. Nesim DORU Editör.

(8) 8. øÇøNDEKøLER TAKDøM (ùÕrnak Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali AKMAZ TAKDøM (ødil KaymakamÕ Adem KAYA) TAKDøM (ødil Belediye BaúkanÕ Resul SADAK) TARøH Adnan ÇEVøK- Süha KONUK Bizans-Sasani Mücadelesinden OsmanlÕ Dönemine Kadar ødil ve Yöresinin Tarihi Co÷rafyasÕ Abdulbaki BOZKURT øslâmiyet Öncesi ødil ve Çevresi Tarihi Mehmet AKBAù Hz. Peygamber ve Raúid Halifeler Döneminde ødil Hüseyin GÜNEù Emeviler Döneminde ødil Mustafa ÖZKAN Cumhuriyet Döneminde ødil. 11 13 15. 19 35 45 59 71. SOSYO-KÜLTÜREL YAPI Seyit AVCI øslam ToplumlarÕnda Beraber Yaúama Modelleri (ødil Örne÷i) Tamer YILDIRIM ødil’de Orta Ö÷retim KurumlarÕnda “Öteki” AlgÕsÕ Davut OKÇU ødil’in E÷itim SorunlarÕ ve Çözüm Önerileri Mehmet KURT ødil’de Göç ve Kimliklerin Dönüúümü Abdulmuttalip ARPA ødil Yöresinde KullanÕlan BazÕ Kürtçe Atasözleri ETNO-DøNSEL TOPLULUKLAR-I SÜRYANøLER M. Nesim DORU Felsefe Tarihinde Süryanilerin Yeri ve Önemi Yakup BøLGE Kuruluúundan 12. YüzyÕla Kadar Mor Gabriel ManastÕrÕ Ve ManastÕr Okulu’nun Turabdin Bölgesindeki Etkisi Mehmet ùøMùEK Cumhuriyet Dönemi ødil Süryanileri ϖΤγ΍ ϭΪΤϟ. ΕϻϮτΑ ˬ ϥΎϤϳ· ˬ ΦϳέΎΗ ϯΪΑίΎΑ Lahdo øshak: Bâzebdey: Tarih, øman, KahramanlÕk çev: Abdulmuttalip ARPA Süleyman KARACELøL Süryani Atasözlerinin E÷itim AçÕsÕndan De÷erlendirilmesi Abdulmuttalip ARPA ødil Süryani Atasözleri Üzerine Bir De÷erlendirme. 85 99 117 135 155. 163. 177 197 207 219 233 247.

(9) 9. ETNO-DøNSEL TOPLULUKLAR-II ÊZÎDÎLER Viktoria ARAKELOVA The Yezidi Religion and The ''Heretic" Milieu of The Region Yezidîlik ve Bölgenin Heretik OrtamÕ Çev: øbrahim KUTLUAY Adnan Zeyan FERHAN Êzîdîyatî û Cîvaka Êzîdîyân Êzîdîlik ve Êzîdî Toplumu çev: M. Nesim DORU Ceyhan ÇakÕr SÜVARø Yezidilikte Kötülük KavramÕ Elif KANCA Yezidilikte Ateú Kültü ÖNEMLø SøMALAR Recep ÖZDøREK Cumhuriyet Döneminde ødil’de Müslüman Din AdamlarÕ øbrahim BAZ ùÕrnak Bölgesindeki Nakúî ùeyh Aileleri ve ødil’de Yaúayan MutasavvÕflar Taha NAS Molla Ahmed Nas ve Eserleri (Mele Ahmedê Zinarexî) Bilal AKTAN –Canser KARDAù AnlatÕlar IúÕ÷Õnda Alo Dino ve Sosyal EúkiyalÕ÷Õ Canser KARDAù Halk KahramanÕ Ba÷lamÕnda ùemune Hanne Haydo EKONOMøK YAPI Kerem KARABULUT Do÷u ve Güneydo÷u KalkÕnma Modeli Üzerine øbrahim Halil SUGÖZÜ-Efdal POLAT ùÕrnak ølçelerinin Sosyo-Ekonomik YapÕlarÕnÕn KarúÕlaútÕrÕlmasÕ: ødil ølçe Örne÷i øsmail RakÕp KARAù- Sait DEMøR ødil'in Gelece÷e Yönelik PlanlanmasÕnda Co÷rafi/Kent Bilgi Sistemlerinin KullanÕmÕ Ömer DORU- Yunus AÇCI Resmi østatistiklerle ødil Ekonomisi ve ùÕrnak’taki Yeri Dilek COùKUN - Emre Esat TOPALOöLU ødil’de Kurulacak Olan HavaalanÕnÕn ølçenin Sosyo-Ekonomik YapÕsÕna Muhtemel Etkileri KAPANIù OTURUMU FOTOöRAFLAR. 261 271 283 295 307 319. 335 347 363 373 389. 401 417 433 465. 479 493 503.

(10)

(11) 11. TAKDøM ùÕrnak Üniversitesi, kuruldu÷u 2008 yÕlÕndan bu güne kadar sadece e÷itim hizmeti vermeyi de÷il ayrÕca úehrin ve bulundu÷u bölgenin fiziki ve sosyal dokusuna hizmet edecek her türlü projenin içerisinde yer almayÕ daima kendine ilke edinmiútir. Bu nedenle 12–13 Mart 2011 tarihleri arasÕnda ùÕrnak Üniversitesi, ødil KaymakamlÕ÷Õ ve ødil Belediyesi ortaklÕ÷Õnda gerçekleútirilen “UluslararasÕ Geçmiúten Günümüze ødil Sempozyumu” bu ilkelerimizin en somut örneklerinden biridir. Tarihi dokusuyla, kültürel zenginlikleriyle ülkemizin en güzel co÷rafyalarÕndan biri olma özelli÷ine sahip olan ùÕrnak il ve ilçeleri; Müslüman’Õyla, Süryani’siyle, Yezidi’siyle, farklÕ Õrk ve dinlerden oluúan kültürel bir mozaiktir. Bu úekilde yaúayarak ve yaúatarak ortaya koydu÷umuz kültürel zenginliklerimizi, insani de÷erlerimizi tarihin altÕn sayfalarÕna yazdÕrdÕ÷ÕmÕz gibi, bu de÷erlerimiz günümüzde bireyselleúen insan ve toplumlar açÕsÕndan da büyük bir örnek teúkil etmektedir. ødil, binlerce yÕl öncesine dayanan kültürel zenginli÷in saygÕ ve sevgi de÷erleriyle nasÕl korunabildi÷inin sayÕsÕz örnekleriyle doludur. Mor Gabriel Kilisesi’nin 397 yÕlÕndan beri yani 1614 yÕldÕr burada kendini halen var edebilmesi bunun en büyük göstergesidir. Sempozyum esnasÕnda BizanslÕlar’dan Sasaniler’e, Persler’den, Emeviler’e, Abbasiler’den Selçuklular’a ve OsmanlÕlar’a kadar devamlÕlÕ÷ÕnÕ koruyabilmiú tarihi bir dokuya tanÕklÕk edince co÷rafyamÕzÕn sahip oldu÷u kültürün, insani de÷erlere ne kadar önem verdi÷ine bir kez daha úahit olduk. ønanÕyoruz ki sempozyumun neticesinde ortaya çÕkan sonuçlar da var olan bu sevgi ve barÕú ortamÕnÕ daha da güçlendirecektir. Bu kültür mozai÷i beraberinde ùÕrnak ili ve ilçelerine ekonomik anlamda da getiriler sa÷layacaktÕr. Turizm kaynaklarÕ olmasÕna ra÷men yeterince ra÷bet görmemesi nedeniyle bu bölge için üniversitemizde Turizm ve Otelcilik øúletmecili÷i Yüksekokulu açmayÕ düúünmekteyiz. Üniversitemizin, açmayÕ düúündü÷ü bu bölüm sayesinde bölge turizm açÕsÕndan kalkÕnaca÷Õ gibi ekonomik anlamda da sayÕsÕz katkÕya vesile olacaktÕr. AyrÕca bölgede Ortado÷u ve Uzakdo÷u’dan gelen uçaklarÕn Türkiye’deki ulaúÕm noktasÕnda ikmal yeri olacak bir havalimanÕ yapÕlmasÕ planlanÕrken bizim de Üniversite olarak bu kültürel zenginli÷e ve bu zenginli÷in beraberinde getirece÷i ekonomik oluúumlara kayÕtsÕz kalamayaca÷ÕmÕzÕ da belirtmek istiyoruz. Bu çerçevede sempozyum bildirilerinde yer alan bölgenin ekonomik envanterleri de üniversitemiz tarafÕndan de÷erlendirilecek ve mevcut potansiyellerin aya÷a kaldÕrÕlmasÕ için çalÕúmalar yapÕlacaktÕr. Bir cilt halinde basÕlan bu kitabÕmÕz, bizlerin bizzat yaúadÕ÷Õ ve úahit oldu÷u bu kültür mozai÷inin gelecek nesillere aktarÕlmasÕnÕ sa÷layacak bir belge niteli÷indedir. Bu vesile ile, gösterdikleri üstün gayretler neticesinde Üniversitemize yakÕúan bir sempozyumu ortaya çÕkaran tüm akademik ve idari kadromuza, bu sempozyumun gerçekleútirilmesinde büyük emek veren ødil KaymakamÕ Adem Kaya’ya ve ødil Belediyesine göstermiú olduklarÕ misafirperverlikleriyle de ødil halkÕna teúekkürlerimizi sunuyor, ilimiz ve ülkemiz için yararlÕ olaca÷ÕnÕ düúündü÷ümüz benzeri çalÕúmalarÕn devamÕnÕ diliyoruz.. Prof. Dr. Ali Akmaz ùÕrnak Üniversitesi Rektörü.

(12)

(13) 13. TAKDøM Tarih sahnesine yaklaúÕk 9 bin yÕl önce çÕkmÕú olan ødil, kendi tarihini ilk defa bu kadar anlamlÕ bir úekilde yazacaktÕr. Geçmiúin kuytu köúelerinde, onlarca kat topra÷Õn altÕnda, her úeyden saklanan bu uzun tarihin günÕúÕ÷Õna kavuúmasÕna önayak olan bilim adamlarÕna, ødil halkÕ ve ødilliler adÕna teúekkürlerimi sunarÕm. Uluslar arasÕ Geçmiúten Günümüze ødil Sempozyumu’na katÕlan de÷erli bilim adamlarÕ ile aynÕ çalÕúmada bulunmaktan büyük mutluluk duydu÷umu belirtmek isterim. Her toplum kendi tarihini yazarken, tarihini kahramanlÕk destanlarÕyla süsler. Zarih, Beth Zabdey, Hezex ve ødil bir kültürün, bir medeniyetin çocukluk, gençlik ve olgunluk dönemlerinin peúi sÕra kahramanlÕk destanlarÕdÕr. Bir medeniyetin tarih sahnesine çÕktÕ÷Õ Zarih’te, binlerce yÕl yaúayacak dini inanÕúlarÕn temelleri atÕlmÕú, günümüze kadar gelmiútir. Cesur ve mert anlamÕyla Hezex, yoktan var edilen bir diyarÕn kendini tarih sahnesine fÕrlattÕ÷Õ bir sÕçrama tahtasÕdÕr. Pek çok medeniyetin buluúma noktasÕ olan Mezopotamya topraklarÕ Zarih’te 3 ayrÕ din ve anlayÕúÕ bir arada toplamÕútÕr. Yezidilik, Süryanilik ve son olarak MüslümanlÕk bir arada yaúam alanÕ bulmuútur. DünyanÕn nadir metropollerinde görülebilen bu özelli÷iyle Hezex, dünyaya hoúgörü dersi verecek noktadÕr. Beth Zabday’de ekilen tohumlar Tur Abdin tarihinin ilk meyvelerini yeúertti. Bütün dünyaya yayÕlacak büyük bir dini inanÕúÕn Anadolu’daki ilk merkezlerinden biri olacak olan Beth Zabday, Süryani kadim Kilisesi’nin önemli bir mabedi haline gelmiútir. øslamiyet’in Ortado÷u co÷rafyasÕna hükmetmeye baúladÕ÷Õ dönemde, Anadolu’ya ilk geçiúlerin yapÕldÕ÷Õ bölgelerden biri olan ødil, øslamiyet’in etkisi altÕnda kalmÕú olsa da kendi inanÕúlarÕndan vazgeçmemiútir. 1970’lere kadar nüfusun ço÷unlu÷unun Süryani vatandaúlarÕmÕzdan oluúmasÕ ødillilerin inanÕúlarÕna olan ba÷lÕlÕklarÕnÕn bir göstergesi olarak nitelendirilmektedir. HalkÕmÕz yÕllardÕr, yaúadÕklarÕ topraklarÕn tarihini sözlü olarak kulaktan dolma bilgiler ile araútÕrmaktaydÕlar. Maalesef geçerlili÷i kabul edilecek herhangi bir bilimsel dokümana sahip de÷illerdi. Üniversitemizin de÷erli hocalarÕnÕn, büyük emek ve çabalarÕ ile bu bilgi úöleni sonunda “Geçmiúten Günümüze ødil” adÕyla ciddi bilimsel bir kayna÷a sahip olaca÷Õz. Tarih sahnesinde bu kadar önemli bir yere sahip olan ødilimizin akademik araútÕrmalara konu olmasÕ, makalelerde bilimsel alÕntÕlarla dile getirilmesi ve araútÕrmalarda kaynak gösterilecek olmasÕ herkesin hayaliydi. Bu hayalimizin gerçekleúecek olmasÕndan en çok ødilli genç arkadaúlarÕmÕz faydalanacaktÕr. Tarihlerini araútÕrma fÕrsatÕ bulacak olan gençlerimiz geçmiúin tecrübelerini gelece÷e taúÕyarak dünya tarihine baúarÕlarla dolu sayfalar ekleyeceklerdir. UluslararasÕ Geçmiúten Günümüze ødil Sempozyumu’nun bölgemizde yaúayan, farklÕ din ve inanÕúlara sahip halklarÕmÕz için hayÕrlÕ olaca÷Õna inanÕyorum. Bu sempozyum kitabÕnÕn bölgemizin tarihsel geliúimine büyük katkÕ sunaca÷ÕnÕ temenni ediyorum.. Adem KAYA ødil KaymakamÕ.

(14)

(15) 15. TAKDøM UluslararasÕ Geçmiúten Günümüze ødil Sempozyumuyla Mezopotamya’nÕn kadim úehri Hezex en anlamlÕ günlerinden birini yaúadÕ÷ÕnÕ belirtmek isterim. Bu topraklar bu kadar ciddi çalÕúmalara nadiren ev sahipli÷i yapÕyor. ùÕrnak Üniversitesi’nin de÷erli akademisyen ve yöneticilerinin ødil KaymakamÕ ve çalÕúanlarÕ ile belediyemizin organize etti÷i UluslararasÕ Geçmiúten Günümüze ødil Sempozyumu’nun 3 ayrÕ dinin do÷up geliúti÷i memleketimizin tarihsel öneminin ortaya çÕkmasÕnÕ sa÷layaca÷Õna güvenim sonsuz. Hoúgörü ve kardeúli÷in sembolü olacak ve bütün dünyaya örnek teúkil edecek 3 dinli bir hayatÕ benimseyen ødil’in bilimsel çalÕúmalara konu edindi÷i sempozyumda çalÕúmalarÕndan dolayÕ bütün katÕlÕmcÕlara sonsuz teúekkürlerimi sunarÕm. Küçük ve ücra bir memleketin normal bir yaúam standardÕnÕn altÕndaki hayatÕnÕ yaúayan biz ødilliler önemli bir tarihe bu denli öncülük etmiú olmayÕ fark etti÷imiz için gururlandÕk. Ümit ve hayal ediyoruz ki bu çalÕúmalar artarak devam etsin. ùÕrnak Üniversitesi’nin de÷erli akademisyenlerinin ilimiz ve ilçemizin kültürel geliúmiúlik düzeyinin yükselmesine büyük katkÕ sa÷layaca÷ÕnÕ ümit ediyoruz. Gerek yurtdÕúÕndan gerekse yurtiçinden katÕlan de÷erli hocalarÕmÕzÕn bölge gerçeklerini tarihsel süreç içinde ortaya çÕkardÕ÷ÕnÕ gözlemledik. Kötü günlere birlikte gö÷üs geren ødilliler, 3 ayrÕ dinin mensuplarÕna aynÕ hayatÕ birlikte yaúama úansÕ vermiútir. Bu özelli÷i ile hoúgörü kültürünün oluúmasÕna önayak olan ødil halkÕmÕzÕn tarihine sahip çÕkmasÕ gerekti÷ini belirtmek isterim. Önümüzde süreçte inúallah çok daha yo÷un katÕlÕmlÕ çalÕúmalara da ev sahipli÷i yaparÕz ve halkÕmÕzÕn geçmiúine sahip çÕkmasÕnÕ sa÷larÕz.. Resul SADAK ødi Belediye BaúkanÕ.

(16)

(17) TARİH.

(18)

(19) 19. ROMA – SÂSÂNø MÜCADELESøNDEN øSLAM HAKøMøYETøNE KADAR øDøL VE YÖRESøNøN TARøHø COöRAFYASI Yrd. Doç. Dr. Adnan ÇEVøK Mu÷la Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Süha KONUK Mu÷la Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özet YukarÕ Mezopotamya’nÕn kuzeydo÷u ucunda yer alan ødil yöresi, bir yandan bölgedeki Arami varlÕ÷Õna paralel I. yüzyÕldan itibaren HÕristiyanlÕ÷Õn en erken yayÕldÕ÷Õ topraklar olarak dikkat çekerken; di÷er yandan yüzyÕllar boyunca süren Roma – øran mücadelesinin hudut hattÕnda yer almasÕndan dolayÕ tarih araútÕrmacÕlarÕnÕn ilgisine ve çalÕúmalarÕna konu olmaktadÕr. Roma ile Sâsâniler arasÕnda 298 yÕlÕ anlaúmasÕ itibariyle Dicle nehrinin sÕnÕr olarak kabul edilmesi bu dönemde Dicle hududunun savunulmasÕ için bölgede pek çok müstahkem mevki ihtiyacÕnÕ ortaya çÕkarmÕú, bu sebeple de DiyarbakÕr’dan baúlayarak Dicle boyunca ødil yöresine kadar çok sayÕda kale ve úehir inúa edilmiútir. øúte bu bildiri de söz konusu süreçte ortaya çÕkan ve ødil yöresini tutan Roma’nÕn önemli garnizonlarÕndan biri olan Bezabde úehrini konu edinmektedir. 19. yüzyÕl batÕlÕ seyyahlarÕndan bu yana, konu üzerine çalÕúan araútÕrmacÕlar hemen hepsi Bezabde’nin yerini günümüz ilçe merkezi Cizre’ye lokalize etmiúlerdir. Biz ise bu çalÕúmamÕzda söz konusu úehrin, Cizre’de de÷il, buranÕn 13 km kuzeyinde ødil’e ba÷lÕ Eski Hendek köyü yakÕnÕndaki ören yerinde aranmasÕ gerekti÷ini iddia edece÷iz. HISTORICAL GEOGRAPHY OF IDIL AND ITS REGION FROM THE ROME-SASSANøD STRUGGLE TO THE ISLAMIC RULE Abstract Idil is subject to increased interests of the historians because on the one hand it was one of the first areas into which Christianity had spread from the 1st century BC on in parallel to the presence of Aramic and on the other, it was situated at the borderland of the ages long struggle between Rome and Persia. After the agrement between Rome and Sasanid stipulating Dicle river as the border in 298, there appeared the need to have many fortified locations for the protection of the border. For this reason, many fortified cities and citadels were built on the border along the river Dicle starting from Diyarbakair up to Idil region. The subject of this presentation is the city of Bezabde which was one of the important Roman garnisons. Scholars including the travellers of the 19th century searched for the location of Bezabde and almost all of them identified Cizre town centre as Bezabde. However, we argue in this study that Bezabde is not located in Cizre but rather should be sought 13 km north of Cizre close to the village of Eski Hendek in Idil.. Yükseltisi 750 metre civarÕnda olan ødil’in çevresi de ortalama 600-800 metre yüksekliktedir. Hemen kuzeyinden Dicle nehrinin suladÕ÷Õ bu topraklarda baúka irili.

(20) 20. Adnan ÇEVİK / Süha KONUK. ufaklÕ akarsular mevcutsa da, Dicle en önemli bereket kayna÷ÕdÕr. Günümüzde ilçe merkezi olan ødil ve yöresi, geçmiúte bilhassa Roma-Part, Roma-Pers ve BizansSâsâni mücadelelerinde son derece önemli konumdadÕr.1 RomalÕlar bu bölgeyi 297 yÕlÕnda ele geçirdiklerinde Dicle nehrini esas aldÕklarÕ; Osrhonene, Sophanene, Arzanene, Rehimene, Moxoene, Zabdicene, Corduene isimleriyle belli idari kÕsÕmlara ayÕrmÕúlardÕr.2 (Harita 1) Amida (DiyarbakÕr), Martiropolis (Silvan), Dara (O÷uz), Nisibis (Nusaybin) gibi büyük ordugâh úehirlerin yanÕnda çok sayÕda müstahkem kale, bu dönemde Roma-Sâsâni sÕnÕrÕnÕn bekçili÷ini üstlenmiútir.. (Harita1: Erken Bizans Dönemi YukarÕ Dicle’nin Genel Görünümü) ÇalÕúma konumuz olan ødil, geçmiúte Azak veya Hazak úeklinde anÕlmÕútÕr. III.-VII. yüzyÕl arasÕ Bizans-Sâsâni mücadeleleri döneminde kaynaklarda adÕna rastlamadÕ÷ÕmÕz ødil, muhtemelen bu yüzyÕllardan sonraki bir tarihte kurulmuú olmalÕdÕr. Yine bu dönem kaynaklarÕnda Beth Zabdai ya da Zabdicene olarak adlandÕrÕlan ødil yöresi, tam sÕnÕrlarÕnÕ çizemesek de, muhtemel olarak batÕda Rhabdios’dan (Hatem Tay)3 do÷udan ve kuzeyden Dicle nehirleri ile sÕnÕrlandÕrÕlan bir bölgeyi ihtiva etmektedir. III. yüzyÕlÕn baúÕndan itibaren Roma ve Sâsâni imparatorluklarÕnÕn sürekli çatÕútÕ÷Õ Zabdicene bölgesi, 297 yÕlÕnda iki devlet arasÕnda. 1. Konu hakkÕnda geniú malumat ve literatür için bkz: M. Dodgeon and S. Lieu, The Roman Eastern Frontier and the Persian Wars 226-363, London and New York, 2005 ve G. Greatrex, S. Lieu, The Roman Eastern Frontier and the Persian Wars 363-630, London and New York, 2005. 2 Bkz. B. Dignas & E. Winter, Roma and Persia in Late Antiquity, Cambridge 2007, s.126-127. 3 Bu kale hakkÕnda bkz. Adnan Çevik, XI-XIII. YüzyÕllarda Diyâr-Õ Bekr Tarihi, Marmara Üniversitesi Türkiyat AraútÕrmalarÕ Enstitüsü BasÕlmamÕú Doktora Tezi, østanbul 2002, s.168-69..

(21) ROMA – SÂSÂNİ MÜCADELESİNDEN İSLAM HAKİYETİNE KADAR İDİL VE YÖRESİNİN TARİHİ COĞRAFYASI. 21. yapÕlan anlaúma sonucu, do÷udaki komúusu Corduene ile Roma topraklarÕna dâhil edilmiútir.4 Zabdicene ya da Beth-Zabdai isminin kökeni konusunda bazÕ araútÕrmalar mevcuttur. Buna göre Beth Zabdai, semitik zebda’dan türemiútir ve tereya÷Õ diyarÕ anlamÕna gelmektedir. Yine bu fikrin ÕúÕ÷Õnda øngiliz Arkeolog A. Layard, ødil’in do÷usunda, eúsiz pürüzsüzlükteki parlayan yüzeyleriyle “tereya÷Õ kayalarÕ” olarak anÕlan kayalar gördü÷ünü belirtmiútir. Bir di÷er yandan buranÕn kadim sahiplerinin her baharda tanrÕya arma÷an olarak buraya ya÷ bÕraktÕklarÕ söylenir. 5 Beth Zabdai içerisinde yer alan, kaynaklarca bilinen ve hatta bölgenin baú úehri olan Bezabde, iúte bu Aramice oldu÷unu bilenen Beth Zabdai’nin bozulmuú úekli olmalÕdÕr. AraútÕrmamÕzÕn en önemli kÕsmÕnÕ oluúturan bu kentin konumu hususuna gelirsek, Bezabde üzerine bugüne kadar J. M. Fiey, L. Dilleman, E. Sachau, M. Hartmann ve C.S.Lightfoot gibi de÷erli araútÕrmacÕlar fikir yürütmüú, 1988 yÕlÕna kadar birçok görüú ortaya atÕlmÕú olup, bu kiúiler Bezabde’yi ço÷unlukla bugünkü Cizre’ye lokalize etmiúlerdir. 19. asrÕn sonlarÕnda ve 20. asrÕn baúlarÕnda bölgeye gelen batÕlÕ gezginler, Roma Bezabde’sini sürekli Cizre’de ve Cizre’nin yakÕn çevresinde aramÕúlar ancak hiçbir kesin neticeye varamamÕúlardÕr. Bahsi geçen seyyahlar, Cizre’yi ve Cizre yakÕnlarÕnda 12. asÕrdan kalma bir köprü kalÕntÕsÕnÕ kendilerine hareket noktasÕ aldÕklarÕ için daima yanlÕúa düúmüúler, úehir hakkÕnda çok önemli detaylar aktaran IV. asÕr müellifi, Antakya’lÕ ve aynÕ zamanda RomalÕ bir asker olan Ammianus Marcellinus’un verdi÷i bilgileri Cizre ile iliúkilendirmeye çalÕúmÕúlardÕr. Söz konusu araútÕrmacÕlardan E. Sachau, Bezabde’nin Cizre’nin güneyindeki köprüye çok yakÕn oldu÷u ve Bezabde ile bu köprü arasÕnda mutlak surette bir ba÷ olmasÕ gerekti÷ini iddia etmiútir.6 Buradan hareketle 1980’li yÕllarÕn baúÕnda Bezabde hakkÕnda en önemli çalÕúmalardan birini yapmÕú olan C. S. Lightfoot, bu kenti di÷er araútÕrmacÕlar gibi Cizre yakÕnlarÕnda aramÕú, Sachau’nun verdi÷i bilgiler do÷rultusunda øslam döneminden kalma köprüden hareket ederek, Bezabde’yi Türkiye-Suriye sÕnÕrÕnÕn Suriye kÕsmÕnda kalan tepelik alana lokalize etmiú ve kesin olmamakla birlikte úehrin burada aranmasÕ gerekti÷ini ileri sürmüútür.7 Nitekim iddiasÕnÕ açÕklamak için birde plan yayÕnlamÕútÕr. (Plan 1) Ancak biz bu görüúe katÕlmÕyoruz. Zira ne Cizre’nin ne de bugün Suriye sÕnÕrÕnda bulunan köprü kalÕntÕsÕnÕn Bezabde ile bir iliúkisi yoktur. Bu yargÕda bulunmamÕzÕn en önemli sebebi ise ilk olarak 1988 yÕlÕnda bölgede yüzey araútÕrmasÕnda bulunan 4 Konu için bkz: M. Dodgeon and S. Lieu, age., s.116 ; Turhan Kaçar, “Anadolu’da Sâsâniler ve RomalÕlar, MS. 226-363, Emperyal ødeoloji ve Kriz”, Tarih Dergisi, SayÕ 47, østanbul 2009,s.1-22. 5 Bkz: Mehmet ùimúek, “Süryani KaynaklarÕnda ødil”, UluslararasÕ ùÕrnak ve Çevresi Sempozyumu Bildirileri, Ankara, 2010, s.855–861. 6 C.S.Lightfoot, “The Site of Roman Bezabde”, Armies and Frontiers in Roman and Byzantine Anatolia, Oxford 1983, s.192. 7 C.S.Lightfoot, agm., s.194..

(22) 22. Adnan ÇEVİK / Süha KONUK. arkeolog Guillermo Algaze’nin sundu÷u verilerdir. Algaze, GAP projesi kapsamÕnda bölgeye gelmiú ve barajlar sebebiyle sular altÕnda kalacak olan birçok yeri gezmiútir. øúte bu gezileri esnasÕnda yaptÕ÷Õ en önemli keúif ise Roma úehri Bezabde’dir.8 Her ne kadar sundu÷u raporlarda buranÕn Ammianus’un bahsetti÷i Bezabde/Phoennicia oldu÷unu belirtse de, makalesinde burayÕ “Eski Hendek Kalesi” olarak anmaktadÕr ve bekli de arkeolog oldu÷undan buranÕn tarihi ehemmiyetini fark edememiútir. Zira gerek uydu görüntülerinden, gerek Algaze’nin bizzat çizdi÷i plandan (Plan 2) gerekse de úehirde bizzat yaptÕ÷ÕmÕz araútÕrma ve saptamalardan, buranÕn basit bir kale de÷il, tam tersi Dara ve Nusaybin gibi müstahkem bir ordugâh úehir oldu÷u anlaúÕlmaktadÕr. øúte bu Bezabde, günümüz ødil’inden kuú uçuúu mesafe ile 17 km kuzeydo÷uda yer alÕr. Cizre’nin ise 13 km kuzeybatÕsÕndadÕr. Bugün Hendekköy adÕndaki köyün hemen kuzeydo÷usunda, Dicle nehrinin güney kÕyÕsÕnda, ortalama 420 rakÕma sahip bir konumdadÕr.(Foto÷raf 1) Hemen karúÕsÕnda tam olarak ne zaman inúa edildi÷i bilinmeyen Finik/Fenik kalesi bulunmaktadÕr. (Foto÷raf 2) Bezabde ile do÷rudan iliúkisi bulunan ve Strabo’nun eserinde “Pinaca” olarak zikredilen9 Finik hakkÕnda da ne yazÕk ki elimizde çok fazla bilgi mevcut de÷ildir. Bunun sebebi buranÕn Dicle nehrinin do÷usunda bulunmasÕ ve bu nedenle Roma-Bizans kaynaklarÕnda adÕnÕn zikredilmemesi ile açÕklanÕlabilir. 1909 yÕlÕnÕn MayÕs ayÕnda ünlü øngiliz araútÕrmacÕ Gertrude Bell Finik’e gelmiú, buradaki incelemelerinde gördü÷ü hemen her úeyi kayÕt altÕna almÕútÕr. Hatta çekti÷i bir foto÷rafta Finik kalesinin üzerinden Bezabde net olarak görünmektedir. (Foto÷raf 3) Ancak Gertrude Bell detaylÕca anlattÕ÷Õ Finik kalesinin hemen karúÕsÕndaki Bezabde’yi görmemiú veya buranÕn bir úehir oldu÷unu nehrin karúÕsÕndan algÕlayamamÕútÕr.10 G. Algaze ise söz konusu Finik kalesi hakkÕnda Strabo’ya atÕfta bulunarak buranÕn bir Part geçmiúi oldu÷unu belirtmektedir.11 AyrÕca burada bulunan kabartmalarÕn Part dönemine ait oluúu bu görüúü kuvvetli kÕlar. Finik’in Bezabde ile iliúkisi ise tam bir muammadÕr. Bizim görüúümüze göre RomaPers mücadeleleri esnasÕnda Dicle nehrinin sÕnÕr olarak alÕnmasÕ ve burada geniú bir ordugâh ihtiyacÕndan dolayÕ muhtemelen Finik’in karúÕsÕna Ammianus’un Phoenicia olarak zikretti÷i Bezabde inúa edilmiú olmalÕdÕr. Zira Finik kalesi büyük ordularÕ barÕndÕrabilecek bir kale olmamakla beraber Dicle’nin do÷usunda bulunmasÕndan dolayÕ øranlÕlarÕn elinde kalmÕú, belki de terk edilmiútir. RomalÕlar ise burada, yani Dicle’nin batÕ yakasÕnda sÕnÕr güvenli÷ini sa÷lama açÕsÕndan Bezabde úehrinin inúasÕnÕ gerçekleútirmiú olmalÕdÕr. Finik’ten tekrar Bezabde’ye dönecek olursak, úehrin surla çevrilmiú alan olarak aúa÷Õ yukarÕ 440 metre boyunda ve 270 metre eninde oldu÷u gözlenmektedir ve iç kalesi itibariyle tipik bir Roma úehri görünümündedir. (Foto÷raf 4 ve Plan 3) 8 Lokalizasyon hususunda bkz: Guillermo Algaze, “A New Frontier: First Result of the Tigris-Euphrates Archaeological Reconnaissance Project”, Journal of Near Eastern Studies, Vol.48, No.4,1989, s.250-252; Anthony M. Comfort, Roads on the Frontier between Rome and Persia: Euphratesia,Orshoene and Mesopotamia from 363 to 602, YayÕnlanmamÕú Doktora Tezi, 2008, s.24 9 Strabo, Geography, Loeb Classical Library, London 1930, 16.1.24. 10 Gertrude Bell’in Finik anlatÕmÕ için bkz: Gertrude Bell, Amurath to Amurath, London 1924, s.299-300. 11 G. Algaze, agm., s.252..

(23) ROMA – SÂSÂNİ MÜCADELESİNDEN İSLAM HAKİYETİNE KADAR İDİL VE YÖRESİNİN TARİHİ COĞRAFYASI. 23. Hendekköy’den yürüyerek kolayca ulaúÕlabilen Bezabde úehrinin alanÕna girdi÷inizde, ilk olarak geçmiúte surlarÕn etrafÕnÕ saran hendek dikkat çekmektedir. Daha sonra úehrin güney batÕ kÕsmÕnda dört adet burç kalÕntÕsÕ, her ne kadar büyük oranda toprak altÕnda kalmÕú olsa da bariz úekilde fark edilmektedir. AyrÕca batÕ kÕsmÕ, iç kale olmasÕ muhtemel do÷u kÕsmÕndan yaklaúÕk 4-5 metre daha alçakta kalmaktadÕr. ùehrin kesin olarak ne zaman inúa edildi÷i bilinmese de, tahkim edilmiú bir garnizon úehir halini 4. yüzyÕl baúlarÕnda aldÕ÷Õ úüphesizdir. BurasÕ, Dicle nehrinin akÕú yönüne göre sa÷ yanÕnda yer almÕú ve 4. yüzyÕlda büyük stratejik öneme sahip olmuú bir Bizans hudut kale-úehridir. Öteyandan söz konusu úehir, Zabdicene bölgesinin tamamÕnÕ kontrolünde bulunduran, ayrÕca etkin bir biçimde Arzanene - Sophanene bölgesinden gelen yollar ile Toros da÷larÕndan Armenia içlerine geçen geçitleri tutan son derece önemli bir mevkidedir. Tüm bunlarÕn yanÕ sÕra Dicle’ye kÕyÕsÕ olan, akÕú yönüne göre Amida (DiyarbakÕr), Cephas (Hasankeyf) ve Tell Fafan’dan (Tilli / Til) sonra dördüncü kÕyÕ kentidir.12 Roma stratejisi imparator Constantius döneminde (337-361) savunmaya dayalÕ ise de, 340’larda Pers topraklarÕna düzenlenen birkaç saldÕrÕnÕn geliúiminde kalabalÕk ordularÕn barÕnabildi÷i Bezabde, úüphesiz etkin bir rol oynamÕú olmalÕdÕr.13 Her ne kadar Bezabde hakkÕnda geniú malumatlar vermese de, en belirgin ve kesin bilgi içeren kaynak, yukarÕda da bahsetti÷imiz meúhur IV. yüzyÕl müellifi Ammianus Marcellinus’un eseridir. Ammianus bu Roma úehrini úu sözlerle tasvir eder: “(Kral ùapur) Bezabde’ye yürüdü ki; kurucularÕ buraya Phoenicia (Fenikia) derdi. Son derece kibirli olan kral buraya kolayca girece÷ini sandÕ. Bezabde çok güçlü bir kaleydi ve ortalama yükseklikte bir tepenin üzerindeydi. Dicle nehrine meyilliydi ve yükseltisinin az olmasÕndan ötürü tehlikelere açÕk olan kale, çifte surla korunuyordu.”14 Müellifin bu sözlerle belirtti÷i Bezabde, 360 yÕlÕnda Sâsâni kralÕ II. ùapur (309-379) tarafÕndan kuúatÕlmÕútÕr. Ammianus bu kuúatmadan da úöyle bahseder: “BuranÕn savunmasÕ için 2. Flavian, 2. Armenian, 2.Parthian adÕnda üç lejyon birli÷i ve yanlarÕnda çok sayÕda Zabdicene’li okçu görevlendirilmiúti. Onun (ùapur’un) ilk saldÕrÕsÕnda kral, süvari askerleri ile birlikte zÕrhlarÕnÕn içinde parlÕyordu ve cesaretle hende÷in kenarÕna kadar ilerledi. Tekrar tekrar hücum eden mancÕnÕk ateúine ve fÕrlatÕlan oklara ra÷men, sÕkÕ düzenle sÕralanmÕú kalkanlarla ve kaplumba÷a kabu÷u dizilimiyle (askeri bir taktikten söz ediyor) yara almadan korunuyordu. Her nasÕlsa úimdilik kÕzgÕnlÕ÷ÕnÕ dindirmiú ve bir haberci göndererek kibarca uyarmÕútÕ. Bu haberci úehre yaklaúmaya cüret etti÷inde, savunmacÕlardan hiçbiri silahÕna 12 Tilli hakkÕnda detaylÕ bir inceleme için bkz: C. S. Ligtfoot., “Tilli – A Late Roman Equites Fort on the Tigris?”, The Defence of the Roman and Byzantine East, London 1986, s.509-529 ; T. A. Sinclair, Eastern Turkey: An Architectural and Archeological Survey, Vol.3, London 1989, s.306-307. 13 Bu Roma saldÕrÕlarÕ hakkÕnda geniú malumat için bkz: M. Dodgeon and S. Lieu, age., s.158-182. 14 Ammianus Marcellinus, ed. John C. Rolfe, Loeb Classical Library, 1935, XX. 7.1. AyrÕca müellifin belirtti÷i gibi Google Earth’den alÕnan görüntüye göre de úehrin çift surla çevrili oldu÷u rahatlÕkla seçilebilmektedir..

(24) 24. Adnan ÇEVİK / Süha KONUK. davranmadÕ çünkü yanÕnda daha önceden Singara kuúatmasÕnda ele geçirdikleri bazÕ hür do÷muú erkek esirler vardÕ. Garnizondaki askerler onlarÕ tanÕdÕ÷Õ için hiçbiri silahÕna davranmadÕ ama barÕú teklifine de cevap verilmedi.”15 KuúatmanÕn ilk günü böyle geçmiú, Sâsâniler halkÕn canÕnÕ ba÷Õúlama karúÕlÕ÷Õnda úehri teslim etmelerini istemiúse de bu istekleri muhasaranÕn ilk günü reddedilmiútir. Ammianus devam eder: “Tüm gün ve tüm gece boyunca süren bir günlük ateúkesin ardÕndan, bir sonraki gün baúlamadan önce (muhtemelen úafak vakti) Persler tüm güçleriyle surlara saldÕrdÕlar. AcÕmasÕz tehditler savurarak ba÷Õran Persler, surlara yaklaútÕ÷Õnda (tÕrmandÕklarÕnda) úehir sakinlerinden bir adamla dövüúmeye baúladÕlar ki bu kiúi cesaretle onlara direndi. GünbatÕmÕndan sonra her iki taraf da türlü kayÕplar vermiúti ki ertesi gün a÷armadan önce çalan trampetler bir önceki günden daha a÷Õr kayÕplara ve ölü yÕ÷ÕnlarÕna sebep olmuútu. Takip eden gün, a÷Õr kayÕplardan sonra úehrin içinde terör hâkimdi. HÕristiyan cemaatin lideri kaleden dÕúarÕ çÕkmayÕ istedi ve onlara bir rehin vererek dönüúünü garanti altÕna aldÕ. KralÕn oturdu÷u yere kadar geldi. KonuúmasÕna izin verildi÷inde ÕlÕmlÕ sözlerle Perslere kendi topraklarÕna dönmelerini, aksi takdirde her iki tarafÕnda daha a÷Õr kayÕplar verece÷ini söyledi. Ancak kral úehri yok etmeye yeminliydi…”16 Ertesi gün de süren úiddetli kuúatmanÕn ardÕndan nihayetinde Sâsâniler úehre girmiú ve gö÷üs gö÷üse bir mücadeleden sonra úehrin kontrolünü ele geçirmiúlerdir. Burada önemli olan husus Ammianus’un, Sâsâni kralÕnÕn úehrin yÕkÕlan ve bozulan yerlerini onarmadan burayÕ terk etmedi÷ini belirtmesidir.17 BizanslÕlar için son derece stratejik öneme sahip olan úehir, görünüyor ki Sâsâniler için de aynÕ ehemmiyeti taúÕmaktadÕr ve ùapur burayÕ yok etmek yerine onarÕp kullanmayÕ tercih etmiútir. Bezabde’nin düúüúünün ardÕndan bir müddet sonra imparator Constantius úehri yeniden kuúatmÕú ancak on gün süren úiddetli muhasaranÕn ardÕndan geri almaya muvaffak olamamÕútÕr.18 Böylece Zabdicene bölgesinin bilinen yegâne ordugâhÕ, kuzey–güney güzergâhÕnÕ ve Dicle nehrini tutan bu önemli úehir, Sâsâniler ve BizanslÕlar arasÕnda imzalanan 363 yÕlÕ barÕú anlaúmasÕnÕn akabinde øranlÕlara bÕrakÕlmÕútÕr.19 Bezabde’nin Sâsâni hâkimiyetindeki durumu hakkÕnda elimizde herhangi bir kayÕt olmamakla beraber, askeri iúlevine uygun olarak varlÕ÷ÕnÕ bu 15. Ammianus Marcellinus, XX,7.1-2. Ammianus Marcellinus, XX.7.5-10. Ammianus Marcellinus, XX.7.16. 18 Ammianus Marcellinus, XX,11.1-32. 19 Bu barÕú anlaúmasÕyla RomalÕlar sadece Zabdicene bölgesini de÷il, Nisibis dahil olmak üzere kuzey Mezopotamya’nÕn do÷u yarÕsÕnÕ, Singara’yÕ, Dicle ötesi arazileri yani Arzanene, Moxoene, Rehimene ve Korduene’yi de kaybetmiúlerdir. Bu hususta bkz: Ernst Honigmann, Bizans Devletinin Do÷u SÕnÕrÕ, (çev. Fikret IúÕltan), østanbul 1970, s.3. 16 17.

(25) ROMA – SÂSÂNİ MÜCADELESİNDEN İSLAM HAKİYETİNE KADAR İDİL VE YÖRESİNİN TARİHİ COĞRAFYASI. 25. dönemde de sürdürmüú oldu÷unu anlÕyoruz. Zira úehrin adÕ Hz. Ömer’in hilafeti dönemindeki el-Cezire fetih kayÕtlarÕ içerisinde geçmektedir.20 Buradaki kayÕtlardan Bezabde, Cizre’nin do÷u yakasÕnda oldu÷unu düúündü÷ümüz Karde ile birlikte øyaz b. Ganm komutasÕndaki øslam ordusu tarafÕndan 19-20/640 yÕlÕnda fethedildi÷i anlaúÕlmaktadÕr. ølk dönem øslam Fütuh kitaplarÕ dÕúÕnda øslam co÷rafyacÕlarÕ tarafÕndan da iyi bilindi÷i anlaúÕlan Bezabde, söz konusu kaynaklarca daha çok Ceziret øbn Ömer’in civarÕndaki yerleúmeler ba÷lamÕnda ve özellikle de Karde ile birlikte anÕlmaktadÕr. Bu kayÕtlardan anladÕ÷ÕmÕza göre, Ceziret øbn Ömer’in kuzeyinde yer alan Bezabde, Dicle nehrinin batÕ kÕyÕsÕnda, geniú meralarÕ olan bir yerleúme olarak belirtilirken Karde ise Dicle nehrinin do÷u yakasÕnda pek çok mezra ve köyü bulunan bir di÷er yerleúme olarak anlatÕlmaktadÕr. AyrÕca aynÕ co÷rafya kitaplarÕ Bezabde ve Karde’yi yeni oluúturulan el-Cezire eyaletinin Diyar-Õ Rebia kÕsmÕnda göstermektedirler.21. (Harira2: øslam fethi sonrasÕ el-Cezire (YukarÕ Mezopotamya)’nin genel görünümü) øslam fethiyle birlikte bir taraftan Bizans’Õn bölgeden çÕkarÕlmasÕ di÷er taraftan da Sasani imparatorlu÷un yÕkÕlmasÕ Dicle’nin hudut olma özelli÷ini ve dolayÕsÕyla da bu hatta oluúturulan garnizon úehirlerin iúlevlerini yitirmeleri sonucunu do÷urmuútur. Bu 20. “… Yine Iyad, Tur Abdin’i, Mardin kalesini ve Dara’yÕ aynÕ úartlarla fethetti. Kardave Bazebda’yÕ Nusaybin anlaúmasÕna göre fethetti.” (Belâzurî, Futuhu’l Buldan, (çev. Mustafa Fayda), Ankara 2002, s.252. 21 Yakut, Mucemu’l-Buldan, I, Beyrut trh.s.381-382.

(26) 26. Adnan ÇEVİK / Süha KONUK. da konumu sebebiyle ordugâh bir úehir olarak tasarlanan Bezabde’nin zaman içerisinde önemini yitirmesine ve yerini güneyindeki antik Karde/Kardu’nun yanÕnda Müslümanlarca henüz kurulan Ceziret øbn Ömer’e bÕrakmasÕna sebep olmuútur. Nitekim Mo÷ol østilasÕ sonrasÕ durumu gösteren kayÕtlar içeren XIV. yüzyÕl müellifi Hamdullah Müstevfi’nin verdi÷i bilgilere göre; Bezabde, hububat, pamuk ve meyve yetiútiricili÷i ile bilinen orta büyüklükte bir kasaba olarak yÕllÕk 24.300 dinarlÕk gelire sahip iken hemen güneyinde yer alan; ticaret yollarÕnÕn kavúa÷Õnda, geniú tarÕm arazilerine sahip Ceziret øbn Ömer ise 170.200 dinarlÕk gelire sahiptir.22. (Plan 1: C.S.Lightfoot’un planÕ. A harfi ile gösterilen yer Bezabde olarak teklif edilir). 22. Hamdullah Müstevfi, Nüzhatu’l-Kulub, (neúr ve øng tercüme G.L. Strange), Londra 1919, s.103.

(27) ROMA – SÂSÂNİ MÜCADELESİNDEN İSLAM HAKİYETİNE KADAR İDİL VE YÖRESİNİN TARİHİ COĞRAFYASI. 27. (Plan 2: G. Algaze’nin 1988 yÕlÕnda yörede yaptÕ÷Õ araútÕrma sonunda çizdi÷i plan). (Foto÷raf 1:Bezabde, Cizre ve Finik).

(28) 28. Adnan ÇEVİK / Süha KONUK. (Foto÷raf 2:. Uydu foto÷raflarÕndan Hendekköy, Bezabde ve Finik kalesi). (Foto÷raf 3:. Gertrude Bell’in MayÕs 1909’da Finik’ten çekti÷i foto÷raf ve hemen aúa÷Õda Bezabde ).

(29) ROMA – SÂSÂNİ MÜCADELESİNDEN İSLAM HAKİYETİNE KADAR İDİL VE YÖRESİNİN TARİHİ COĞRAFYASI. (Foto÷raf 4: Uydu foto÷raflarÕndan Bezabde’nin yakÕn görünümü). (Plan 2. G. Algaze’nin Bezabde Krokisi). 29.

(30) 30. Adnan ÇEVİK / Süha KONUK. (Do÷u kÕsmÕndan bir burç. ùehrin kapÕsÕna yakÕn olmasÕ muhtemeldir.).

(31) ROMA – SÂSÂNİ MÜCADELESİNDEN İSLAM HAKİYETİNE KADAR İDİL VE YÖRESİNİN TARİHİ COĞRAFYASI. (Do÷u kÕsmÕn surlarÕ - altta ve üstte). Bezabde úehrinin Hendekköy’den görünümü. Do÷u kÕsmÕnÕn batÕ kÕsmÕndan yüksekli÷i göze çarpmaktadÕr). 31.

(32) 32. Adnan ÇEVİK / Süha KONUK. (Bezabde úehrinin batÕ kÕsmÕndaki burç kalÕntÕlarÕ). (Bezabde’den edinilen sikke örnekleri.) KAYNAKÇA ALGAZE, Guillermo., “A New Frontier: First Result of the Tigris-Euphrates Archaeological Reconnaissance Project”, Journal of Near Eastern Studies, Vol.48, No.4,1989, s.241-281. AMMøANUS MARCELLøNUS, ed. John C. Rolfe, Loeb Classical Library, London 1935. BELL, Gertrude., Amurath to Amurath, London 1924 COMFORT, Anthony M., Roads on the Frontier between Rome and Persia: Euphratesia,Orshoene and Mesopotamia from 363 to 602, YayÕnlanmamÕú Doktora Tezi, 2008 DIGNAS, B – WINTER, E., Roma and Persia in Late Antiquity, Cambridge 2007..

(33) ROMA – SÂSÂNİ MÜCADELESİNDEN İSLAM HAKİYETİNE KADAR İDİL VE YÖRESİNİN TARİHİ COĞRAFYASI. 33. DODGEON, M – LIEU, S., The Roman Eastern Frontier and the Persian Wars 226363, London and New York 2005. BELAZURø, Futuhu’l Buldan, (çev. Mustafa Fayda), Ankara 2002 GREATREX, G – LIEU, S., The Roman Eastern Frontier and the Persian Wars 363630, London and New York, 2005. HONIGMANN, Ernst., Bizans Devletinin Do÷u SÕnÕrÕ, (çev. Fikret IúÕltan), østanbul 1970 KAÇAR, Turhan., “Anadolu’da Sâsâniler ve RomalÕlar, MS. 226–363, Emperyal ødeoloji ve Kriz”, Tarih Dergisi, SayÕ 47, østanbul 2009,s.1-22. LIGHTFOOT, C, S., “The Site of Roman Bezabde”, Armies and Frontiers in Roman and Byzantine Anatolia, Oxford 1983, s.189-202. LIGHTFOOT, C, S., “Tilli – A Late Roman Equites Fort on the Tigris?”, The Defence of the Roman and Byzantine East, London 1986, s.509-529. STRABO, Geography, ed. H.L. Jones, Loeb Classical Library, London 1930. ùøMùEK, Mehmet., “Süryani KaynaklarÕnda ødil”, UluslararasÕ ùÕrnak ve Çevresi Sempozyumu Bildirileri, Ankara, 2010, s.855-861. SINCLAIR, T, A., Eastern Turkey: An Architectural and Archeological Survey, Vol.3, London 1989..

(34)

(35) 35. ø6/Æ0ø<(7g1&(6øø'ø/9(d(95(6ø7$5ø+ø Abdulbaki BOZKURT Mardin Artuklu Üniversitesi Özet øGLO0H]RSRWDP\D¶GD\HUDODQHVNLELU\HUOHúLPELULPLGLU<HUOHúLP\HUL RODUDNWDULKWHELOLQHQ7XU-$ELGLQYH&H]LUHW-LøEQ-LgPHU¶H\DNÕQOÕ÷ÕLOH ELOLQPHNWHGLU<DNODúÕN0g\ÕOODUÕQGDQEHULLQVDQODUÕQNXOODQGÕ÷Õ FR÷UDIL ELU DODQ ROGX÷X RUWD\D oÕNDUÕODQ DUNHRORMLN EXOXQWXODUGDQ DQODúÕOPDNWDGÕU6|]NRQXVXDUNHRORMLNND]ÕODUQHWLFHVLQGH+DODINOWU etkisinGHNDOGÕ÷ÕRUWD\DoÕNDUÕOPÕúWÕU%|OJHGH.HQW'HYOHWOHULNXUXOGX÷X VÕUDGD GD 1LQLYH NHQW PHUNH]LQLQ NXúDWÕPÕ LoHULVLQGH \HU DOGÕ÷Õ J|UOPHNWHGLU .HQW 'HYOHWOHULQLQ DUGÕQGDQ 6XEDUX YH +XUULOHU¶LQ ROXúWXUGX÷XPHGHQL\HWLQELUSDUoDVÕKDOLQHJHOPLúWLU'DKDVRQUD+XUUUL YH 0LWWDQLOHU¶LQ HJHPHQOL÷LQH JLUHQ E|OJH\H ELU VRQUDNL G|QHPGH $VXUOXODUYH8UDUWXODUHJHPHQROPXúWXUøVNLWOHU0HGOHU3HUVOHU%\N øVNHQGHU 6HOHYNRVODU 3DUWODU %\N 7LJUDQ YH 5RPD HJHPHQOLOHUL ELUELUOHULQLL]OHPLúWLUøVODPL\HWLQJHOLúLQH\DNÕQELUWDULKHNDGDU3DUWODU5RPDOÕODU LOH 6DVDQLOHU-5RPDOÕODU DUDVÕQGD VUHNOL JLGLS JHOGL÷L YH EX VHEHSOH \|UH KDONÕQÕQ E\N Õ]GÕUDSODU oHNWL÷L DQODúÕOPDNWDGÕU ¶WHQ VRQUD %L]DQV HJHPHQOL÷LQH JLUHQ øGLO YH oHYUHVL  WDULKLQH NDGDU ]DPDQ ]DPDQ 6DVDQLOHU DUD\D JLUPLúVHOHU GH QLKD\HWLQGH %L]DQV HJHPHQOL÷LQGHLNHQøVODPRUGXODUÕWDUDIÕQGDQIHWKHGLOHFHNWLU Abstract ,GLOLVDQDQFLHQWVHWWOHPHQWLQ0HVRSRWDPLD$VDSODFHRIUHVLGHQFHLW LVNQRZQZLWKLWVFORVHQHVVWR7RXU-$ELGLQDQG&H]LUHW-i øEQ-L2PDU,W LVFOHDUIURPWKHDUFKDHRORJLFDOILQGLQJVWKDWLWLVDJHRJUDSKLFDODUHDRI DERXW %&  \HDUV $V D UHVXOW RI DUFKDHRORJLFDO H[FDYDWLRQV LQ TXHVWLRQ LW LV IRXQGWKDWLW KDG EHHQ LQIOXHQFHGE\ +DODI FXOWXUH $OVR ZKHQWKH&LW\6WDWHVKDGEHHQHVWHEOLVKHGLWLVVHHQWKDW,GLOZDVLQWKH VXUURXQGLQJRIWNH1LQLYHFLW\FHQWUH7KHFLW\WKHQKDGEHFRPHDSDUWRI FLYLOL]DWLRQWKDW6XEDULGVDQG+XUULVIRUPHG7KHDUHDWKHQEHLQJUXOHG E\ +XUULV DQG 0LWWDQLV KDG EHHQ GRPLQDWHG E\ WKH $VV\ULDQV and 8UDUWXV6F\WKLDQV0HGHV3HUVLDQV$OH[DQGHUWKH*UHDWWKH6HOHXFLGV 3DUWKLDQV %LJ 7LJUDQ DQG 5RPDQ GRPLQDWRUV ZHUH IROORZHG E\ RQH DQRWKHU 8QWLO D QHDU WLPH WR WKH DGYHQW RI ,VODP WKH DUHD KDG JRQH EHWZHHQ 3DUWKLDQV-5RPDQV DQG 6DVVDQLG-5RPDQV DQG WKHUHIRUH XQGHUVWRRG WKDW WKH ORFDO SHRSOH OHG E\ JUHDW JULHIV ,GLO DQG LWV VXUURXQGLQJV FDPH XQGHU WKH FRQWURO RI %\]DQWLQH LQ  DQG WLOO  WKRXJKVRPHWLPHV6DVVDQLGVLQWHUIHUUHGLQWKHHQGLWZDVFRQTXHUHGE\ ,VODPLFDUPLHVZKHQLWZDVXQGHU%\]DQWLQHUXOH. %LUNLúL\LYH\DPHNkQÕDUDúWÕUÕUNHQRQDúHNLOYHUHQROXúPDVÕQDNDWNÕVD÷OD\DQ\DNÕQ oHYUHVLQGHQ VR\XWODPDN DUDúWÕUÕODQÕ HNVLN EÕUDNDFD÷Õ DoÕNWÕU %XQGDQ GROD\Õ LON oD÷ DUDúWÕUPDODUÕQGDNHQWWDULKOHULLQFHOHQLUNHQGDKDoRNELU\HUOHúLPELULPLRODUDNGH÷LO LoLQGH EXOXQGX÷X E|OJH LWLEDUL\OH DUDúWÕUÕOPDVÕQÕQ RODQDNODU DoÕVÕQGDQ GDKD HOYHULúOL ROGX÷X ELOLQPHNWHGLU %X oHUoHYHGH DUDúWÕUPDVÕQÕ \DSDFD÷ÕPÕ] øGLO¶LQ øVODPL\HW¶WHQ.

(36) 36. Abdulbaki BOZKURT. |QFHNL WDULKLQGH oR÷X ]DPDQ E|OJH\H HQ \DNÕQ \HUOHúLP ELULPOHULQGHQ KDUHNHWOH ELU WDNÕPYHULOHURWD\DNRQPD\DoDOÕúÕODFDNWÕU *HQHODQODPGD0H]RSRWDP\D¶QÕQ|QHPOLELUNHVLWLQGH\HUDODQøGLO|]HODQODPGDHQ ID]OD 7XU-$ELGLQ 1 YH &H]LUHW-L øEQ-L gPHU¶H \DNÕQOÕ÷Õ LOH ELOLQHQ ELU \HUGLU 7XU$ELGLQRODUDNELOLQHQGD÷OÕNE|OJHQLQE\NELUNÕVPÕJQP]GH0DUGLQøOVÕQÕUODUÕ LoHULVLQGH NDOPDNWDGÕU $\UÕFD 'LFOH¶QLQ JQH\LQGH %DWPDQ LOH ùÕUQDN LOOHULQLQ 0DUGLQ¶H NRPúX \|UHOHUL GH D\QÕ GD÷OÕN DUD]LQLQ SDUoDODUÕ RODUDN GH÷HUOHQGLULOPHNWHGLU 2 &H]LUHW-L øEQ-L gPHU LVH JQP]GH ³&L]UH´ RODUDN ELOLQHQ \HUOHúLP ELULPLQLQ HVNL DGÕ ROGX÷X NDEXO HGLOPHNWHGLU  %WQ GQ\D\Õ VXODUÕQ NDSODGÕ÷Õ YH \DOQÕ]FD +] 1XK LOH ELUOLNWH RODQODUÕQ NXUWXOXúXQD YHVLOH RODQ JHPLQLQ NDUD\D RWXUGX÷X \HUGLU &XGL 'D÷Õ

(37)  EXUDVÕ +DWWD GHQLOHELOLU NL EXUDVÕ EHúHUL\HWLQ ]HULQGH\HQLGHQKD\DWEXOGX÷XELUFR÷UDI\DGÕU 4%XDoÕGDQGH÷HUOHQGLULOGL÷LQGHøGLO YH oHYUHVLQLQ LQVDQOÕN WDULKL DoÕVÕQGDQ ELU G|QP QRNWDVÕ ROGX÷X JHUoH÷LQL RUWD\D NR\PDNWDGÕU %XQXQ \DQÕQGD DUDúWÕUPD NRQXPX] RODQ \|UH LON oD÷ DUDúWÕUPDFÕODUÕ WDUDIÕQGDQ +DEXU 1XVD\ELQ ³5D¶VX¶O-$\Q´ &H\ODQSÕQDU

(38)  KDWWÕ YH GDKD VRQUDODUÕ \DQL 0g – 0g WDULKOHUL DUDVÕQGD E|OJH \HUOHúLPOHULQH úHNLO YHUHQ 'L\DUEDNÕU (UJDQL¶GHQ JQH\GR÷X\D GR÷UX X]DQDQ |QFH $VXUOXODUÕQ .DúL\DUL GDKD VRQUDNL G|QHPOHUGH 0DVLXV GHQHQ 0D]ÕGD÷Õ JHoLWOHULQL DúDUDN EXJQN 0DUGLQ PHUNH]LQH XODúDQ WLFDUL \ROXQ ROXúWXUGX÷X E|OJH  RODUDN GD HOH DOÕQPÕúWÕU <LQH DUDúWÕUPDFÕODU EDWÕGD%\N6DKUDYH$NGHQL]GR÷XGD7DUd|OYH+LPDOD\DODUNX]H\GH$YUDV\D VÕUDGD÷ODUÕ RPXUJDVÕ-%DONDQODU .DINDVODU (OEXU] +LQGLNXú GD÷ODUÕ YH JQH\GH UDVWODQWÕ RODUDN <HQJHo '|QHQFHVL¶QLQ ROXúWXUGX÷X E|OJH\L ³9HULPOL +LODO´ RODUDN 1. 5RPDOÕODU ³7XUDEGLQ´ +L]PHWNkUODU 'D÷Õ

(39)  DGÕQÕ GR÷XQXQ HVNL WRSOXOXNODUÕQGDQ DOPÕúWÕ %X DG GDKD VRQUDODUÕ  \]\ÕOGDQ  LWLEDUHQ NXUXODQ PDQDVWÕUODUGD \DúD\DQ NHúLúOHUH DWIHGLOHUHN +ÕULVWL\DQ EDNÕú DoÕVÕQDJ|UH³7DQUÕ+L]PHWNDUODUÕ'D÷Õ´QDG|QúW&R÷UDILRODUDNGD*QH\GR÷X$QDGROX¶GD'LFOHLOH 6XUL\H VÕQÕUÕ DUDVÕQGD NDODQ \NVHN NDONHU SODWRVX  +DQV +ROOHUZHJHU &DQOÕ .OWU 0LUDVÕ 7XUDEGLQ ³gQV|]´ dHY6HYLO*OoXUøVWDQEXOV

(40) 2 0HWLQ$KXQED\7DúÕQ%HOOH÷L0DUGLQ³$QWLN0DUGLQ´<.<<D\øVWV  $EGXUUDKPDQ $FDU 8OXVODUDUDVÕ ùÕUQDN YH dHYUHVL 6HPSR]\XPX-6HPSR]\XP %LOGLULOHUL´øVODP &R÷UDI\DFÕODUÕQD *|UH ùÕUQDN YH dHYUHVL´ (GLW|U 0 1HVLP 'RUX  ùÕUQDN hQLYHUVLWHVL <D\ $QNDUD V 4 /DKGRøVKDN%D-=HEGD\µ$EDNH¶O-LPDQ0HVVHVHW¶WDQ]LGH¶W-tasviri 'DU0HNWHEHWL¶O-DLOH+DOHE V+HUQHNDGDU+]1XK¶XQJHPLVLQLQ&XGL'D÷ÕQ¶GDNDUD\DRWXUGX÷XúHNOLQGH\D\JÕQELUNDQDDWYDUVD GDNRQX\ODLOJLOLIDUNOÕJ|UúOHUGHPHYFXWWXU*|UúIDUNOÕOÕNODUÕGDKDoRN.XU¶DQ-Õ.HULP¶GHJHoHQ³6X oHNLOGL Lú ELWLULOGL JHPL GH

(41)  &€Gv GD÷ÕQÕQ

(42)  ]HULQH \HUOHúWL´ +€G 6XUHVL  $\HW

(43)  D\HWLQGHNL ³&XGL´ NHOLPHVL ]HULQGH \R÷XQODúPDNWDGÕU (NUHP 6DUÕNoÕR÷OX¶QXQ NRQX\D LOLúNLQ J|Uú LVH QDNOH GH÷HUGLU´0IHVVLUOHU &XGL¶QLQ QHUHVL ROGX÷X NRQXVXQGD oHúLWOL J|UúOHU LOHUL VUPúOHUGLU 'DKD oRN 7HYUDW¶WDNLJLELELUGD÷LVPLRODELOHFH÷LLKWLPDOL]HULQGHGXUPXúODUYH&XGLLVLPOLGD÷DUDPÕúODGÕU%LUoRN \HUGHEXLVPHUDVWODQÕQFDEXVHIHUED]ÕODUÕ+]1XK¶D\DNÕúÕU\NVHNELUGD÷EXOPD\DoDOÕúÕUNHQED]ÕODUÕGD EXNHOLPHQLQ|]HOLVLPROPDGÕ÷ÕKHUKDQJLELUGD÷DQODPÕQGDELUFLQVLVLPROGX÷XNDQDDWLQHYDUPÕúODUGÕU *QP]LOLPDGDPODUÕGDEXJ|UúOHULQDNOHWPHNOHNHQGLOHULQLQGHNHVLQNDQDDWYDUDPDGÕNODUÕQÕ]ÕPQHQ RUWD\D NR\PDNWDGÕUODU´  $\UÕQWÕOÕ ELOJL LoLQ EN] (NUHP 6DUÕNoÕR÷OX 8OXVODUDUDVÕ ùÕUQDN YH dHYUHVL 6HPSR]\XPX-6HPSR]\XP %LOGLULOHUL ³.XU¶DQ YH $UNHRORML ,úÕ÷ÕQGD 1XK 7XIDQÕ´  ùÕUQDN hQLYHUVLWHVL <D\$QNDUDV

(44)   9HOL6HYLQ$QDGROX¶QXQ7DULKL&R÷UDI\DVÕ77.$QNDUD&,V.

(45) İSLÂMİYET ÖNCESİ İDİL VE ÇEVRESİ TARİHİ. 37. WDQÕPOD\ÕS  GR÷DO ELU úHNLOGH V|] NRQXVX \|UHPL]L GH EX E|OJHQLQ VÕQÕUODUÕQD GkKLO HWPLúOHUGLU  øQVDQR÷OX ³9HULPOL +LODO´ RODUDN DGODQGÕUÕODQ EX E|OJHGH ELUELUOHULQL L]OH\HQ X]XQ NXúDNODUER\XQFDD\QÕ\HUOHúLP\HULQGH\DúD\DUDNNDPÕúWDQ\DGDoDPXUGDQ\DSPÕú ROGX÷X HY NPHOHULQLQ ]DPDQOD \ÕNÕOPDVÕ YH ]HUOHULQH WHNUDU WHNUDU HY \DSPDVÕ VRQXFXQGD K|\NOHU ROXúWXUPXúWXU  $UNHRORJODU EX K|\NOHUGH oHúLWOL G|QHPOHUGH NXUXODQ \HUOHúPH WDEDNDODUÕQÕ LQFHOH\HUHN WDULK |QFHVL G|QHPGH LQVDQOÕ÷ÕQ L]OHGL÷L JHOLúLPL LQFHOHPH IÕUVDWÕQÕ HOGH HWPLúOHUGLU 6|] NRQXVX LQFHOHPHOHU VRQXFXQGD KHU ELU \HUOHúLP NDWPDQÕQÕ LQVDQOÕN WDULKL DoÕVÕQGDQ ELU oD÷ DWODPD ELU LOHUOHPH RODUDN GH÷HUOHQGLUPLúOHUGLU .HúIHGLOHQ NDWPDQODU IDUNOÕOÕNODUÕQD YH NOWUHO LOHUOHPLúOLNOHULQHJ|UHGHoHúLWOLDGODUDOPÕúODUGÕU%XQDJ|UH<XNDUÕ0H]RSRWDP\D¶GD PHYFXW RODQ K|\NOHUGH \DSÕODQ DUNHRORMLN DUDúWÕUPDODUGD NODVLN +DVVXQD 0g –

(46) 6DPDUUD 0g–

(47) YH+DODI 0g–

Referanslar

Benzer Belgeler

Kazandırdığı eserle­ riyle sanat çevresinde çok bildik, tanıdık ve ünlü bir isimdi. Türk halkı ise, Urgan'ı &#34;Bir Dinozun Anıları&#34;yla 83 yaşında

Extensive mononuclear cell infiltration was detected in the stomach of all rats consuming great scallops every day for 30 days, especially in the lamina propria mucosa,

He became famous in London, and he comes to Paris after 20 years and as well as Guy Roald tries to revive his forgotten past, disappeared world, his &#34;Me&#34; and his real name,

• Çevresel asbest teması olanlarda tremolit asbest cisimciği yükü Belçika’da mesleksel amfibol teması olanlarla benzer bulunmuş. Am J Respir Crit

Kamu kesiminin özel sektörleşmesine verilebilecek en güzel örnek, son zamanlarda kamu yönetimi reform demeti içerisinde sıkça dile getirildiği üzere artık kamu kurum ve

Daha önce de bahsedildiği gibi, alanların yakınlığı nedeniyle çalışma psikolo- jisinin pek çok konu başlığı, Psikoloji Bölümleri’nin Uygulamalı Psikoloji

Örgütsel yapıya önem veren Klasik Okul, insana önem veren Neo-Klasik Okul ve örgütü açık bir sistem olarak kabul eden Modern Okuldan sonra, yönetim,

Türk Tiyatro Tarihinde çok önemli, sanatseverlerin gönlünde ise unutulmaz bir yeri olan Küçük Sahnenin kulisi olarak kuru­ lan Kulisin önce çalışanı,