• Sonuç bulunamadı

A. Nübya ve Kuş Krallıkları

2. Yukarı Nübya ve Kuş Krallıkları

a. Kerma: Kuşitik Devlet Geleneğinin Doğuşu

Mısır’ın birinci kataraktın güneyine yayılması, Nübya’daki ekonomik etkinliğin merkezinin giderek güneye kaydığı bir dönem başlattı. Yukarı Nübya, Aşağı Nübya'nın aksine tarımsal üretime daha uygundu. Özellikle üçüncü ve dördüncü kataraktlar arasındaki Dongola Bölgesi tarımsal üretim açısından ciddi bir potansiyele sahipti. Nitekim verimli topraklara sahip olan Kerma, M.Ö. 25.

yüzyıldan itibaren Yukarı Nübya’daki yerleşik yaşamın gelişim merkezi haline geldi.160 Kerma tarımsal potansiyelinin yanı sıra, Orta Nil’deki ticaret yollarının kesişim noktasında yer alıyordu. Orta Afrika ve Sahra-altı Afrika'dan Mısır'a ya da Kızıldeniz'den Kordofan’a ve Darfur’a giden mallar öncelikle Kerma’dan geçmek zorundaydı. Toprak ve ticaret geliri artmaya başlayınca Kerma, merkezindeki büyük dinsel kompleks etrafında161 büyüyerek Afrika'nın Nil vadisi dışındaki ilk kentine

158 Morkot, op. cit., s. 230.

159 Trigger, op. cit., s. 540. Mısır Aşağı Nübya'deki yerleşik yaşamı sadece ekonomik yollarla değil, yerleşik nüfusu bölgeden sürerek de engelledi. Öyle ki, M.Ö. 2680’lerde yapılan seferlerde 110.000 kişi tutsak olarak alınmıştı. S. Adam, “The importance of Nubia: a link between Central Africa and Mediterranean”, General History of Africa II Ancient Civilizations of Africa, der., G. Mokhtar, Paris, United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization, 1981, s. 235.

160 David N. Edwards, The Nubian Past An archaeology of the Sudan, New York, Routledge, 2004, s.

81.

161 Ibid., s. 218.

49 dönüştü.162 Buna paralel şekilde, Yukarı Nübya’daki ekonomiyi örgütleme zorunluluğu siyasi merkezileşmeyi beraberinde getirdi ve Mısırlıların Kuş Krallığı adını verdiği devletlerden ilki Kerma merkezli olarak kuruldu.

Kerma'nın ticaret ve toprak gelirinden beslenen ekonomisi toplumsal tabakalaşmayı tetiklemişti. Bu sayede, uzmanlaşmış bir zanaatkârlar sınıfının türemesi, krallığın kuzeye bağımlı olmadan mamul mallar üretmesinin ve bu malları daha güneydeki seçkinlere dağıtarak ticaret koridorları üzerinde etkin bir kontrol sağlamasının önünü açtı.163 Öte yandan, M.Ö. üçüncü bin yılın sonlarına doğru Mısır'daki merkezi otoritenin dağılması, Kerma’ya etkisini genişletecek bir alan sağladı. Öyle ki, Mısır güçleri M.Ö. 1725'te birinci kataraktın kuzeyindeki geleneksel sınıra çekilince, bölgeye yerleşen Kuşitikler mevcut ticaret ağlarını ve altın başta olmak üzere hammadde kaynaklarının yönetimini ele geçirdiler.164 Böylece Kuş Krallığı, merkezi otoriteyi yeniden tesis edemeyen kuzey üzerinde üstünlük sağladı ve yaklaşık bin kilometre karelik bir alan üzerinde hâkimiyet kurdu.165 Şimdi, devasa mezarlar kuzeyde değil güneyde yapılıyor,166 kuzey değil güney baskınlarla rakibini siyasi baskı altına alıyordu. Dolayısıyla Kuş Krallığı, M.Ö. ikinci bin yılda, Mısır’a bağımlı bir çevre olmaktan ziyade, kendi hinterlandına sahip, Mısır ile ticaret yolları için rekabete giren güçlü bir rakip haline geldi.

162 Idem..

163 Henriette Hafsaas-Tsakos, “The Kingdom of Kush: An African Centre on the Periphery of the Bronze Age World System,” Norwegian Archaeological Review, Vol. 42, No. 1 (2009), s. 66. Kuzey ile ilişkiler uzmanlaşmış üretime ön ayak olmuş, böylelikle yerel zanaatkârlar tunçtan ustura ve hançer, çinili kaplar, fildişinden oyulmuş figürleriyle tahta mobilyalar ve yüksek kalite kaplar yapabilmişlerdir.

164 Henriette Hafsaas-Tsakos, “Edges of bronze and expressions of masculinity: the emergence of a warrior class at Kerma in Sudan,” Antiquity, Vol. 87, No. 335 (2013), s. 82.

165 Edwards, The Nubian…, s. 217.

166 Hafsaas-Tsakos, “The Kingdom…”, s. 64.

50 b. Mısır Egemenliğinde 500 Yıl ve Napata

Nübya’nın Mısır ile ilişkisi M.Ö. ikinci bin yılın ortalarından itibaren yeniden şekillendi. M.Ö. 1550’de işgalcilerden kurtulan Mısır Nil vadisinde hiç olmadığı kadar güneye ilerleyerek egemenliğini dördüncü katarakta kadar genişletmiş ve Kerma’yı yıkmıştı. Öte yandan, doğudaki sınırlarını da giderek genişletiyordu. Bu durum, Mısır’ın emperyal politikalarında önemli yenilikler yarattı. Öyle ki, Nübya'da yerleşik kültürün gelişmesini engelleyen talan politikası bu dönemde terk edildi.

Önceden mallara ve insanlara el koyuluyor; sınır bölgelerine inşa edilen kaleler aracılığıyla kuzeye geçiş sınırlandırılıyor ve güneyle ticaret bu kaleler vasıtasıyla yapılıyordu. M.Ö. 15. yüzyıldan sonraki yayılmayla beraber Mısır sosyo-ekonomik düzenini de beraberinde taşımaya, yönetmeye başladığı bölgeler ile ekonomik açıdan bütünleşme yoluna gitti. Artık insanlar topraklarından kovulmuyor ya da köleleştirilmiyordu.167 İletişime engel kaleler yerine, çoğunlukla seçkinlerin yaşadığı, merkezinde tapınaklar bulunan kent/kasabalar inşa ediliyordu.168 Topraktan alınan ürünler dinsel kurumlar ve yönetim birimleri eliyle yine Nübya içinde dağıtılıyordu.169 Bu sayede Nübya, Mısırlı bir yerleşik kültür şemsiyesi altında Mısır ekonomisinin bir parçasına dönüşmeye başladı.

Ne var ki, Kuş Krallığı'nın çekirdeği olan üçüncü ve dördüncü katarakt arasındaki bölgenin Mısır yönetim sistemindeki yeri farklı kaldı. Mısır, en önemli işlevi güney ticaretini yürütmek olan bu bölgede170 kuzeydekine benzer bir

167 Morkot, op. cit., s. 234.

168 Ibid., s. 235 Bazı yerleşimlerde mamul mal üretimi yapılıyordu. Ancak bu mallar, halkın kullanımından ziyade, seçkinler için ya da güneyle yapılan ticarette kullanılmak için üretiliyordu.

169 Ibid., s. 242.

170 Ibid., s. 238.

51 yerleşimler ağı kurmamıştı.171 Bu sayede, Nübya'nın geri kalan kısmına oranla, yerel ekonomi söz konusu bölgede daha baskın bir şekilde sürdürüldü.172 Öte yandan Mısır, yeni emperyal politikaları çerçevesinde artık ele geçirdiği bölgelerdeki yönetim ağını dağıtmıyordu. Gerek Asya'daki gerek Nübya'daki yerel seçkinleri eğitim, kültür ve ekonomik yollarla Mısırlılaştırarak yönetim sistemine dâhil ediyordu.173 Üçüncü ve dördüncü katarakt arasındaki bölge de buna paralel şekilde Mısırlılaşmış yerel seçkinler eliyle yönetilmişti.174

Mısır'ın kurduğu kolonyal sistem M.Ö. 11. yüzyılda çökünce Kuşitik geleneği kısmen de olsa sürdüren yerel seçkinler mevcut iktidar boşluğunu hızla doldurdular.

Öyle ki, M.Ö. 9. yüzyılda, dördüncü katarakt yakınlarındaki Napata Bölgesi'nde eski yöneticilerini yönetmeye başlayacak kadar merkezi ve örgütlü bir siyasi güç ortaya çıktı.175 Napata merkezli Kuş Krallığı, M.Ö. 8. yüzyılda egemenliğini Nil vadisinin kuzeyine dek genişletti ve Kuşitik kökenli firavunlardan oluşan 25. Hanedan vasıtasıyla Mısır'ı yönetti. Öte yandan, Mısır’ın Batı Asya ve Akdeniz ile olan mevcut ilişkilerini devraldı ve uluslararası ticarete doğrudan katılmaya başladı.176 Ancak, Mısır’ın kozmopolit imparatorlukların yayılım sahası haline gelmesi Kuşitiklerin kuzeyde uzun süre egemen kalmalarına engel oldu. M.Ö. 7. yüzyıldaki

171 Idem..

172 Idem..

173 Ibid., s. 251.

174 Robert Morkot, “From Conquered to Conqueror: The Organization of Nubia in the New Kingdom and the Kushite Administration of Egypt”, Ancient Egyptian Administration, der., Juan Carlos Moreno García, Leiden, Brill, 2013, s. 916.

175 İşgal sonrası Kerma ekonomisinin odağı değişmişti. Artık verimli bir tarım üreticisi değildi. Bu durumun iki muhtemel nedeni vardır. Artan kuraklaşma Kerma’daki tarımsal üretimi sınırlamış olabileceği gibi Mısır yönetimi Nil vadisinde kendine rakip bir siyasi gücün ortaya çıkmasını tarımsal üretimi engelleyerek önlemek istemiş olabilir. Sonuç olarak, Kerma’nın Mısır ekonomisindeki yeri hayvancılığa dayanıyordu; merkeze vergilerini toprak geliriyle değil, büyük baş hayvan üzerinden ödüyordu. Dolayısıyla, Kerma'nın Yukarı Nübya'daki ekonomik merkeziliği bu dönemde ortadan kalkmış, Mısır egemenliğinde geçen yaklaşık beş yüz yıl içinde bölgenin ekonomik ve siyasi etkinlik merkezi giderek güneye kaymıştır.Morkot, “From Conquered…”, s. 939.

176 Robert Morkot, The Egyptians An Introduction, New York, Routledge, 2005, s.138.

52 Asur işgali sonrası başlayan güneye çekilme süreci, Mısır’ın M.Ö. 596'da Napata'yı yağmalamasıyla doruk noktasına ulaştı.

c. Meroe: Akdeniz Dünyası ve Özgünleşme

Napata’nın yağmalanması, Kuş Krallığı'nda kültürel yansımaları da olacak siyasi bir kırılmaya yol açtı. Nitekim siyasi gücün merkezi beşinci kataraktın güneyindeki Butana Bölgesi'nde bulunan Meroe'ye kaymaya başlamıştı. Meroe M.Ö.

500'lere, hatta daha öncesine uzanan erken kentsel gelişimiyle Napata ile eş değere sahip bir yerleşimdi.177 Coğrafi konumu vasıtasıyla Mısır yönündeki kuzey yollarını ve Kızıldeniz yönündeki doğu yollarını kontrol altında tuttuğu gibi batısındaki doğal kaynaklar açısından zengin Afrika savanlarına erişim kapasitesine de sahipti. Öte yandan, M.Ö. birinci bin yılın ortalarından itibaren Meroe'de gelişmeye başlayan demir metalurjisi siyasi güce merkezileşecek bir iktidar aracı sağladı.178 Meroe'nin iletişime açık yapısı demirin askeri potansiyeli ile birleşince tarımsal üretimin sınırlı179, doğal kaynakların zengin olduğu bölgede ticarete dayalı bir ekonomi kurulmasının önü açıldı. Kuş Krallığı böylece, askeri, ideolojik ve ekonomik araçlar vasıtasıyla M.S. 19. yüzyıla dek erişilemeyecek denli geniş bir alanı bütünleştirerek bölgesel bir hegemon haline geldi.

M.Ö. birinci bin yılın sonuna doğru sistemin bir dönüşüm süreci içerisine girmesi Kuş Krallığı’na yeni ilişkiler kurma fırsatları yarattı. Akdeniz’in uluslararası

177P. L. Shinnie, “The Nilotic Sudan and Ethiopia, c. 660 BC to c. AD 600”, The Cambridge History of Africa, Volume 2: C. 500 BC to AD 1050, der., J. D. Fage, Cambridge, Cambridge University Press, 2008, s. 238.

178 Edwards, The Nubian…, s. 220.

179 Butana Bölgesi'ndeki yerleşimler nehir vadilerindeki konumlarıyla tarım yapılmasına olanak sağlıyordu. Ancak, sabanın ya da bunun gibi hayvan çekiş gücünden 19. yüzyıldaki sömürge dönemine dek faydalanılamaması, büyük çaplı bir toprak gelirinden mahrum kalınmasına neden olmuştu. David N. Edwards, “Meroe and The Sudanic Kingdoms,” Journal of African History, Vol. 39 (1998), s. 178.

53 ticaret sistemindeki ağırlığı batısındaki kentlerin büyümesi sayesinde giderek artıyordu. Büyük İskender’in fetihleri sonrasında Akdeniz dünyasının artan ekonomik önemi Nil vadisini de etkilemeye başladı. Öyle ki, Ptolemik Hanedan döneminde kurulan İskenderiye yeni Mısır yönetiminin Akdeniz ticaretine ilgisinin bir yansımasıydı. Bu bağlamda, Ptolemiler ile başlayıp Roma ile devam eden süreçte Mısır’a hâkim olan yeni güçler, Akdeniz’deki kent ekonomilerin talepleri doğrultusunda Nil vadisindeki ticareti geliştirdiler. Bu sayede, bir yandan ticaretten sağladığı büyük gelirle zenginleşen Kuş Krallığı, öte yandan Akdeniz dünyasıyla doğrudan ilişkiler geliştirdi. Nübya tarihinde ilk kez Mısır’ın etki alanından çıkıyordu.

Firavunluk rejiminin güç kaybetmesi, Kuş başkentinin geleneksel sınırlar dışına çıkması ve çeşitlenen ticari ilişkiler, Kuşitik seçkin kültürünün bir dönüşüm sürecine girmesine yol açtı. Mısır'ın egemenliğinde geçen yaklaşık beş yüz yıl sonunda, Kuş Krallığı birçok Mısırlı kültürel uygulamayı kullanır hale gelmişti.180 Ancak, Meroe dönemiyle beraber Kuşitik seçkin kültürünün temelini oluşturan Mısır geleneklerinden kısmi bir bağımsızlaşma yaşanmaya başladı. Bu süreç, Yunanca eğitim alan Kral Arkamani'nin (Ergamenes) M.Ö. 3. yüzyılda tahta geçmesiyle tepe noktasına ulaştı.181 Arkamani, Amon rahiplerinin kral üzerindeki geleneksel gücünü sınırlandırdı.182 Onun zamanından itibaren yerel semboller ve tanrılar kutsal alana dâhil olmaya, dinsel düzendeki hiyerarşide yukarı tırmanmaya başladılar.183 Bu öncül

180 Edwards, Archaeology…, s. 219. Bunların arasında en göze çarpanı, artık Nübya’da de görülmeye başlayan piramit şeklindeki mezarlardır.

181 “Arapların M.S. 7. yüzyıldaki fetihlerine dek, yaklaşık bin yıl boyunca, Yunanca eğitim almak ve Yunanca konuşabilmek Batı Asya’nın ve Mısır’ın büyük kısmında ayrıcalıklı olmanın anahtarıydı.”

Stanley M. Burstein, “When Greek Was an African Language: The Role of Greek Culture in Ancient and Medieval Nubia,“ Journal of World History, Vol. 19, No. 1 (2008), s. 47.

182 Idem..

183 Shinnie, op. cit., s. 228.

54 siyasi hamleyi, Meroitik alfabeye dayalı kendine özgü bir yazı türünün dinsel ve siyasi yaşamda egemen bir role sahip olan Mısır hiyeroglifinin yerini alması izledi.

Böylelikle Kuş Krallığı, Akdeniz dünyasının Nil vadisinde yarattığı ticari dinamizmden faydalanarak biriktirdiği zenginlikle yerel ve kozmopolit olanı birleştirdiği kendine özgü bir uygarlık inşa etti.

Kuş Krallığı'nın ticari gelirle beraber büyüyen refahı Roma döneminde artarak devam etti. M.Ö. 30’da Roma’nın Mısır’ı ilhak etmesi sonrası bir süre Nil vadisinin iki ucundaki güç, çatışmaya girdiyse de, nihayetinde Ptolemik Mısır dönemindeki sınırlar üzerinde anlaştılar. Kurulan görece iyi ilişkiler sonucu yaklaşık üç yüz yıl geçerliliğini koruyan sınır ve Roma’nın Afrika mallarına olan talebi ticareti geliştirdi.

Ancak, M.S. 3. yüzyıldan itibaren sistemin bir bütün halinde zayıflaması ticaretin zayıflamasına neden oldu. Üstelik doğudaki Aksum Krallığı küçülen ticari gelire ortak olan güçlü bir rakip haline geliyordu. Aksum Krallığı, Kuş Krallığı’nın ticaret gelirine bağımlı ekonomisinin aksine, toprak geliri de üretebiliyordu. Bu nedenle, iki taraf arasındaki denge zamanla doğudaki rakip lehine bozulmaya başladı ve Kuş Krallığı düşüş dönemine girdi. Zayıflayan merkezi otorite, M.S. 4. yüzyıldaki Aksum saldırılarının ve Kordofan’dan Nil kıyısında bulunan zengin Kuş kentlerine başlayan büyük Noba göçünün etkisiyle çöktü.184 Kuş Krallığı’nın yıkılışından sonra Meroe ve öteki kentler zamanla ortadan kalktı, Meroitik yazı M.S. 5. yüzyıla gelindiğinde artık kullanılmaz hale geldi. Böylelikle, bölgeyi birleştiren Kuşitik kültürün yerini Nübya’nın “barbar” fatihlerinin bölgesel kültürü aldı.185

184L. P. Kirwan, “Rome beyond The Southern Egyptian Frontier,” The Geographical Journal, Vol. 123, No. 1 (1957), s. 15.

185 Edwards, Archaeology…, s. 220-221.

55