• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM: TEMEL KAVRAMLAR ve ÇOCUK İŞÇİLİĞİNİN NEDENLERİNE

1.3 Çocuk İşçiliğine Neden Olan Etmenler

1.3.2 Yoksulluk

11 kat, 1973’te 44 kat ve 1992’de 72 kata” artarak giderek derinleşen bir eşitsizlik yaratmıştır.

Küreselleşmenin yoksulluk üzerindeki etkisini gösteren 1998 tarihli Human Development Report verilerine göre GSYİH yönünden incelendiğinde kişi başına düşen gelirin en az olduğu Sierra Leone ile kişi başına düşen gelirin en yüksek olduğu Lüksemburg arasında 75 kat fark bulunmaktadır. Bu durum ülkeler arasında da ülkelerin kendi içerisinde eşitsizliklerin, adaletsizliklerin arttığının bir göstergesidir (Çeken, 2008: 90).

1998 Ticaret ve Kalkınma Raporundan elde edilen verilerden hareketle küreselleşmenin derinleşmesinin eşitsizliklerde yaşanan derinleşmeyi de artırdığı anlaşılmaktadır. Hem gini katsayıları hem yüzde yirmilik dilimler gelir dağılımında yaşanan eşitsizliklerdeki artışı göstermektedir (Yeldan, 2002: 18).

de yaşamın sadece hayatı devam ettirmek olmadığını aynı zamanda toplumsal ve sosyal ihtiyaçların da oldukça önemli olduğu vurgulanmaktadır.

Çocuk işçiliğinde, genel anlamdaki yoksulluğun yanı sıra çocuk yoksulluğu da önemli bir konudur. UNICEF 2005 yılında yayınladığı Dünya Çocuklarının Durumu raporunda çocuk yoksulluğunu, çocuğun büyümesi, gelişimi için ihtiyaç duyduğu maddi ve manevi kaynaklardan mahrum olması olarak tanımlamıştır (Kahraman ve Sallan Gül, 2015: 344).

UNICEF raporunda, bugünkü eğilimler aynı şekilde devam ederse 2030 yılına kadar 167 milyon çocuğun yoksulluk içinde yaşayacağını belirtmiştir.8

Çocuk yoksulluğu, çocukların beslenme, eğitim, sağlık gibi en temel ihtiyaçlarını karşılayamaması durumudur. Çocuk yoksulluğunun çocuklar üzerinde pek çok olumsuz etkisi vardır. Bunlardan ilki çocukların fiziksel, zihinsel, duygusal gelişimini olumsuz etkilemesi, kalıcı hasarlar vermesi ve eğitim imkanlarından yararlanamamalarına neden olmasıdır (Chen ve Corak, 2008; Gordon vd., 2003:). Bir diğer önemli etki, çocuk yoksulluğuna maruz kalan çocukların yetişkinlik dönemlerinde de yoksullukla mücadele etme olasılığını artırmasıdır. Başka bir ifade ile yoksulluğun kuşaklararası aktarımına neden olmaktadır. Çocuk yoksulluğunun önemli etkilerinden biri de çocuk işçiliğine neden olmasıdır. Hayatlarını devam ettirebilmek için yeterli gelir düzeyine sahip olmayan çocuklar, çalışma yaşamına dahil olmak zorunda kalmaktadırlar. Bu durum çocukların sağlıklarını olumsuz yönde etkilerken, fiziksel ve duygusal olarak sömürüye açık hale gelmelerine neden olmaktadır (Durgun, 2011; Kudubeş vd., 2017; Kurnaz, 2007;

Vleminckx ve Smeeding, 2001).

Çocuk işçiliğinin nedenlerine bakıldığında en temel nedenlerden biri olarak yoksulluk önemli bir yer tutmaktadır. Çocuk işçiliğinin ortaya çıkmasındaki nedenlerin neler

8 https://www.unicefturk.org/yazi/unicef-dunyanin-en-dezavantajli-cocuklarini-yoksulluk-egitimsizlik-ve-erken-olumler-bekliyor Erişim Tarihi: 03.05.2021

olabileceği ile ilgili iki farklı yaklaşım mevcuttur. Bu yaklaşımlar, Konfor-Lüks Aksiyomu (Luxury Axiom) ve İkame Aksiyomu (Substitution Axiom)’dur. Çocuk emeğinin arz yönüyle ilişkili olan Konfor-Lüks Aksiyomunda, yetişkinlerin kazançları temel geçinme eşiğine dahi ulaşamadığı için hayatlarını devam ettirebilmek için ailedeki tüm bireylerin çalışması zorunluluktur. Bir diğer deyişle ailenin çocuk işçiliği dışındaki kaynaklardan elde ettiği gelir çok düşükse, aile çocuğunu çalıştırmak zorunda kalmaktadır. Bu varsayımda aileler temel olarak çocuklarının çalışmasını istememekle birlikte çocukların çalışmayıp okula gitmesinin lüks bir durum olarak görüldüğü belirtilmektedir. Dolayısıyla aslında yetişkinlerin de seçim şanslarının olmadığı görülmektedir (Basu ve Tzannatos, 2003: 148).

Emek arzı yönünden bakıldığında çocuk işçiliği var olan yoksullukla baş edebilmek ve hayatta kalabilmek için uygulanan bir strateji olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle göç hikayelerinde daha da belirgin olarak gözlemlenen bu süreç aile büyüklerinin çalışamaması ya da çok düşük ücretlerle çalışma gibi durumların olmasından dolayı ailenin geçinebilmesi-hayatta kalabilmesi için ailedeki çocuklar da dahil olmak üzere tüm bireylerin çalışması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu anlamda küçük yaşlarda çalışmak zorunda olan çocuklar eğitim vb. çeşitli imkanlardan da yararlanamamakta ve dolayısıyla geleceğin yoksul bireylerini ve ailelerini meydana getirmektedirler.

Yetişkinlerin göç gibi nedenlerle çalışamama durumunun yanı sıra ailedeki yetişkinlerin çalışması durumunda dahi elde edilen gelirin oldukça düşük seviyelerde olması ve düzenli olmaması gibi nedenlerin de çocukların çalışmak zorunda kalmalarına neden olabilmektedir. Hinrichsen ve College’ın (2017) Ekvator Cumhuriyetinde gerçekleştirdikleri çalışmada, yoksulluğun yüksek boyutlarda olduğu, büyük bir kayıt dışılığın yaşandığı, sosyoekonomik açıdan toplumun en altında yer alan ailelerin ve özellikle çocukların hayatta kalma stratejileri gözlenmiştir. Lüks Aksiyom yaklaşımına paralel olarak, ailelerin hayatta kalabilmek için tüm bireylerinin çalışmak zorunda olduğu

ve bunun çok küçük yaşlardan başlayarak gelecek dönemde de devam ettiği görülmektedir. Bu durum kuşaklararası devam eden bir yoksulluğun ve kayıt dışılığın oluşmasına sebebiyet vermektedir.

Ailelere çocukların çalışmasıyla ilgili görüşleri sorulduğunda ise bu durumun bir tercihten ziyade bir mecburiyet olduğu görülmektedir. Aileler çocuklarının kendileri gibi kayıt dışı çalışmamalarını eğitim alarak formel işlerde çalışmalarını istediklerini ifade etmişlerdir (Hinrichsen ve College, 2017). Çalışmada ifade edilen yaklaşımı da doğrular nitelikte çocukların çalışmaktan başka bir seçeneklerinin olmadığı ve okula gitmek gibi hususlar bir yana ailelerin gelirlerinin düşüklüğünden dolayı sürekli aynı tür besinleri almaları fiziksel gelişimlerini de olumsuz yönde etkilemektedir. Dolayısıyla farklı seviyelerde seyredebileceği ve tek belirleyici husus olmadığı kabul edilmekle birlikte çocuk işçiliğinde emek arzı açısından yoksulluğun- ailenin gelir düzeyinin etkili olduğu kabul edilmelidir.

Çocuk işçiliğinde lüks ve ikame aksiyomu yaklaşımını destekleyen bir diğer örnek, Reddy (2013) tarafından Fiji’deki çocukların neden çalıştıklarını ortaya çıkarma amacıyla yapılan çalışmadır. Çalışma sonucunda, çocukların çalışmalarındaki en büyük neden,

%62,5 oranla hane gelirinin düşük olmasıdır. Ailede çalışan bir yetişkinin olmaması ve eğitim giderlerini karşılayabilmek, çocuk emeği arzının ortaya çıkmasına neden olan önemli etmenlerdir. Çalışmadaki bir diğer önemli bulgu, yetişkin gelirindeki bir dolarlık bir artış çocuk işçiliğini %0,02 oranında azaltmaktadır. Ayrıca hane büyüklüğü de çocuk işçiliğine ihtiyacı artıran önemli bir belirleyendir. Hanedeki bir birimlik artış çocuk emeği arzını %23 oranında artırabilmektedir. Ailede çalışan yetişkinin olmaması, çocuğun emeğinin yetişkin emeği ile ikame edilmesine neden olmaktadır. Dolayısıyla çalışma hem lüks hem ikame aksiyomunu da destekleyici sonuçlara ulaşmıştır (Reddy, 2013: 88).

Bhukuth ve Ballet (2006) tarafından Hindistan’ın Tamil Nadu eyaletinde yapılan çalışma, çocukların yetişkin emeğini tam olarak ikame edemese de tamamlayıcı olarak önemli bir

yere sahip olduğunu göstermiştir. Mevsimlik göçmen işçiler tarafından yapılan tuğlalar, tüm ailenin çalışmasını gerektirmektedir. Tuğla fırınlarında çalışan hanelerin, borçlandırılarak zorla çalıştırılmalarına engel olabilmek için çocuklar da çalışmak zorunda kalmaktadır. Yapılan işin zorluğu, çocukların tek başlarına yetişkin işçiler yerine çalıştırılmalarını engellese de çocuklar, işverenler tarafından hane verimliliğini artıran işçiler olarak görülmektedir (Bhukuth ve Ballet, 2006: 595-596). Bu durum hanelerin yeterli gelir düzeyine sahip olmamalarının bir sonucu olarak çocukların çalışmak zorunda kaldığına işaret etmektedir. Çalışma, çocuk emeğinin yetişkin emeğini tamamen ikame etmediğini ifade etse de çocuklar çalışmasaydı üretimde yer alacak yetişkin işçiler düşünüldüğünde aslında çocuk emeğinin yetişkin emeği ile kısmen ikame edildiğini ve üretim için önemli bir tamamlayıcı işleve sahip olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Ailenin ekonomik durumuyla çocukların çalışmasının arasında önemli bir ilişkinin olduğu kabul edilmiş bir gerçekliktir. Sunal (2011), 148 farklı ülkelerin UNICEF verilerinden yararlanarak yaptığı çalışmasında ülkeleri farklı gelir düzeyine göre dört gruba ayırmıştır. Çalışmadaki asıl amaç gelir düzeyi ile çocuk emeği arasındaki ilişkinin ortaya çıkarılmasıdır. Bu anlamda en düşük gelirli ülkelerin yer aldığı ilk iki gruptaki ülkelerde kişi başına düşen gelir düzeyi arttıkça çocuk işçiliği oranı azalmıştır.

Dolayısıyla var olan zenginliğin ülkedeki tüm vatandaşların faydalanabileceği şekilde paylaşılması durumunda yoksulluğun ve sebep olduğu çocuk işçiliğinin oranları azaltılabilir.

Yoksulluk oldukça eski bir sosyoekonomik sorundur. Bununla birlikte kapitalizmden önceki yoksulluğun nedeni gerçek anlamda yokluk iken kapitalizmle birlikte yoksulluk, varlığın olabilmesi için bir gereklilik durumuna gelmiştir. Bu durum ‘ilkel sermaye birikimi’ ve ‘artığa el koyma’ kuramlarıyla açıklanabilir (Gün, 2010: 3-10).

Çocuk işçiliğinin ortaya çıkmasında iki temel yaklaşımın olduğu belirtilmişti. Lüks Aksiyomu emeğin arz yönü ile ilgili iken İkame Aksiyomu olarak ifade eden yaklaşım

çocuk emeğinin talebiyle ilişkilidir. İkame Aksiyomuna göre yetişkin işçiler ile çocuk işçiler yaptıkları iş açısından ikame edilebilirler, hatta bazı iş kollarında, el dokuması halıların yapılması gibi, çocukların yetişkinlere oranla daha çok tercih edilebildiği bilinmektedir (Basu ve Tzannatos, 2003: 148). Bununla birlikte yetişkin işçilerle karşılaştırıldığında çocuk işçiliği, ücretlerin önemli derecede daha az olması ve sigorta gibi çeşitli ödenekler gerektirmemesinden dolayı daha karlı olmaktadır. Dolayısıyla çocuk emeğini talep edenler açısından bakıldığında, karlarını en fazlalaştırmak amacıyla üretim maliyetlerini minimum seviyede tutmaya çalışmaktadırlar.