• Sonuç bulunamadı

Yeşil Altyapı Ölçütlerine İlişkin Çalışmalar

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR

2.3. Yeşil Altyapı Ölçütlerine İlişkin Çalışmalar

Tez çalışmasında açık/yeşil alan sisteminin haritalanması amacıyla yapılan analizlerde kullanılan ölçütler kavramsal çalışmalar incelenerek oluşturulmuştur.

Bu kapsamda, ilgili literatür taraması yapılmıştır. Buna göre;

Miller ve ark (1998), ABD'de Prescott Vadisinde yeşil altyapı çalışmaları için altlık oluşturacak bir araştırma yaparak yeşil yol gelişimine potansiyel alanları uygunluk analizi yöntemiyle ortaya koymuştur. Değerlendirme ölçütleri olarak yeşil yol fonksiyonları belirlenerek Delphi tekniği kullanılmış ve ölçütler ağırlıklandırılmıştır. Bu kapsamda belirlenen ölçütlerin fonksiyonları; yaban yaşamı habitatı oluşturma, rekreasyon ve su koridoru olarak değerlendirilmiştir.

Yaban yaşamı habitatı ölçütünün alt ölçütleri; makrohabitat tipi, eğim, su yüzeyine uzaklık, insan aktivitelerine uzaklık olarak, rekreasyon alt ölçütleri; alan kullanımı, gelişme baskısı, yeşil kuşak, genişleyen kamu parseli, nüfus yoğunluğu olarak; su koridoru alt ölçütleri ise yüzey suyu kalitesi, yer altı suyu reşarjı, vejetatif yüzey, erozyon kontrolü olarak belirlenmiştir.

Gulinck ve ark (2001) yaptığı peyzaj analizinde, arazi örtüsünün ölçülebilir metriklerini ve peyzaj karakterini referans almıştır. Bu değerlendirmede kriter olarak; entegrasyon, çeşitlilik, konstrüksiyon, görsel değer ve ekolojik nitelikler kullanılmıştır. Araştırmanın materyalini CORINE arazi örtüsü ve vejetasyon haritası oluşturmuştur. Peyzaj metriklerini hesaplamada çeşitli indeksler kullanılmıştır (Çizelge 2.1).

Çizelge 2.1. Peyzajı değerlendirmek için kullanılan örnek değerlendirme ölçütleri, alt ölçütler ve bazı indeksler (Gulinck ve ark, 2001)

Değerlendirme

Bağlantılılık ve fragmantasyon indisleri Algı kalitesi Turist potansiyeli

Yerel yaşam kalitesi

Görüş alanı

Siluet kompozisyonu

Ahern (2007), yeşil altyapının mekânsal boyutunu ele alarak ekolojik fonksiyonlarını ortaya koymayı hedeflemiştir. Yeşil altyapı kavramı temelinin peyzaj ekolojisine dayandığını belirtmiştir. Sürdürülebilir kentlerde yeşil altyapının fiziksel ve fonksiyonel bağlantılılığı sağladığını ifade etmiş, çeşitli ölçeklerdeki uluslararası örnekleri karşılaştırarak yeşil altyapı yaklaşımına kılavuz olabilecek teorik modelleri sunmuştur.

Baycan-Levent ve ark (2009), 24 Avrupa kentinin açık/yeşil alan performansını çok kriterli analiz yöntemiyle değerlendirmiş ve kuzey Avrupa kentlerinin açık/yeşil alan performansının daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur.

Bu değerlendirmede kullanılan ölçütler açık yeşil alanların niteliği, yeşil alanlardaki değişim, yeşil alan planlaması, yeşil alan planlaması ve performans düzeyidir. Açık yeşil alanların niteliği ölçütü için belirlenen alt ölçütler açık yeşil alan oranı, kişi başına düşen açık/yeşil alan miktarı ve mevcut açık/ yeşil alan sistemidir.

Özeren (2012), yeşil altyapı kapsamında Meles Deltası ve çevresinin kurgulanması üzerine bir araştırma yaparak yeşil altyapı sisteminin uygulanmasına yönelik bir model önerisi sunmuştur. Bu araştırmada; İzmir kent merkezinde yer alan Meles Deltası ve yakın çevresi tarihi geçmiş, kentsel dönüşüm, mühendislik, doğal sistem ve sosyal yaşam konuları bağlamında çok yönlü ve çok ölçekli olmak üzere yeşil altyapı yaklaşımıyla ele alarak; delta ve çevresi odaklı sorunlara yeşil altyapı tabanlı çözümlerin getirilmesi üzerine çalışılmış, Meles Deltası’nın ekolojik yapısı, stratejik konumu, içerdiği tarihi referanslar ve rekreatif potansiyeli ile İzmir kenti içinde yeni bir çekim merkezi haline gelmesi hedeflenmiştir.

İngiltere'de Natural England tarafından hazırlanan Yeşil Altyapı Kılavuzu yeşil altyapı politikalarında öncelikli kriterleri ekonomik, çevresel ve sosyal olmak üzere üç başlık altında ele almıştır (Anonymous, 2015b). Yeşil altyapının açık/yeşil alan fonksiyonu ile ilişkilendirilebilecek çevresel ölçütleri; doğal peyzajların korunması ve geliştirilmesi, biyoçeşitliliğin korunması ve iklim değişikliğine adaptasyondur. Doğal peyzajların korunması ve geliştirilmesi; habitatlara ulaşım, enerji üretimi ve koruma, tarımsal üretim ve verimli peyzajlar, taşkın önleme ve su kaynakları yönetimi ve soğutma etkisi ile ele alınırken, biyoçeşitliliğin korunması;

habitatlara ulaşım, taşkın önleme ve su kaynakları yönetimi ile ilişkilendirilmiştir.

Yeşil altyapı ve biyoçeşitliliğin gelişimi amacıyla yapılan “Green Surge”

projesi Avrupa Birliği (AB) Çerçeve Programlarından birisidir. AB sınırlarında 20 kentte yürütülen proje kapsamında kentsel yeşil altyapı; açık/yeşil alanlar ile yüzey

sularının oluşturduğu ağın yönetilmesini ve geliştirilmesini sağlayan stratejik bir planlama yaklaşımı olarak tanımlamıştır. Proje çerçevesinde kentsel yeşil altyapının üç ölçütü değerlendirilmiştir. Bu ölçütler; entegrasyon, network/bağlantılılık ve ekosistem servislerinin dağılımı/çok fonksiyonluluktur (Hansen ve ark, 2015). Çizelge 2.2’de bu fonksiyonlara ait açıklamalar sunulmuştur.

Çizelge 2.2. Kentsel açık yeşil alan ölçütleri (Hansen ve ark, 2015)

Ölçüt Açıklama

Entegrasyon Kentsel altyapı ile açık/yeşil alanlar arasındaki fiziksel ve fonksiyonel ilişkiler (yapılaşmış alan, ulaşım ağı, su yönetim sistemi vb.)

Network/bağlantılılık Açık/yeşil alanların fiziksel ve fonksiyonel bağlantısı

Ekosistem servislerinin dağılımı/çok fonksiyonluluk

Farklı fonksiyonları kombine ederek kentsel açık/yeşil alan sisteminin kapasitesini geliştirme

Semiz (2016), yeşil altyapı sistemleri ve kent sürdürülebilirliği ilişkisini üç örnek kentte karşılaştırmalı olarak incelemiş, ABD’de Portland, İsveç’te Hammarby Sjöstad kentlerinin yeşil altyapı sistemi ve ülkemizde Antalya’nın Kepez ilçesinde başlamış olan Green Hub projesinin sürdürülebilirlik açısından ortaya koyduğu faydaları belirlemiştir. Portland ve Hammarby Sjöstad’nin yeşil altyapı uygulamalarının benzer olduğu, su yönetiminin (drenaj sistemi, reşarj yöntemi) birbirinden farklılık gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır. Antalya Green Hub projesinde yağmur suyu yönetiminin nasıl olacağına ilişkin bir veri sunulmamıştır.

Ancak ekolojik koridor ve pasif havalandırma sistemi kentsel sürdürülebilirliği destekler niteliktedir. Toros Dağları’ndan sahile kadar uzanan birbiri ile bağlantılı

yeşil alanların oluşturacağı ekolojik koridorun biyolojik çeşitliliği koruma, habitatların sürdürebilirliğini sağlama gibi doğa koruma hedefleri bulunmaktadır.

3. MATERYAL VE METOT

3.1. Materyal

Ege bölgesinde yürütülen bu çalışmada araştırma alanı; Aydın ili ve Aşağı Büyük Menderes Havzası sınırları içerisindeki, 37°50′-37°44′ Kuzey enlemleri ve 27°50′- 29°17′ Doğu boylamları arasında yer alan doğal/yarı doğal kentsel ve kırsal peyzaj birimlerinin dâhil olduğu peyzaj bütününden oluşmaktadır (Şekil 3.1).

Araştırma alanı sınırları, yeşil altyapı planlanmasına göre üretilecek olan plan çıktılarının uygulamaya aktarılabilmesi amacına yönelik olarak belirlenmiştir.

Şekil 3.1. Araştırma alanı

Araştırma alanı Aydın ilinin tamamını; Muğla kent merkezinin bir bölümünü, Yatağan ve Beykoz ilçesini, Denizli kentinin ise; Tavas, Kale, Beyağaç, Babadağ, Sarayköy ve Akköy ilçelerini kapsamaktadır. Alanın kuzey sınırını Aydın Dağları, batı sınırını Samsun Dağları'nın Ege Denizi'ne doğru uzandığı konumda bulunan Dilek Yarımadası Büyük Menderes Deltası Milli Parkı, güney sınırını Muğla kent merkezinin bir bölümü ve doğu sınırını Denizli ilinin Tavas

ilçesi oluşturmaktadır. Araştırma alanı içerisindeki Milli Park, Beşparmak Dağları (Latmos) ve Bafa Gölü, Azmak adı verilen eski Menderes yataklarıyla birlikte, Aşağı Büyük Menderes Havzası içerisinde biyoçeşitlilik açısından zengin alanlar bulunmaktadır. Araştırma alanı içerisindeki koruma alanları ise Şekil 3.2’de sunulmuştur.

Şekil 3.2. Araştırma alanı içerisindeki koruma alanları

Araştırma alanı hidrolojik sisteminin temelini Büyük Menderes nehri oluşturmaktadır. Dilek Yarımadası’nın güneyinde bulunan Büyük Menderes Deltası, morfolojik gelişimin hızlı olduğu ağız kısmında, gelişim sürecinin ürünü olan birçok lagün ve bataklığı bünyesinde bulundurmaktadır. Büyük Menderes ırmağı yaklaşık 584 km uzunluğunda olup Ege Bölgesi’nin en uzun akarsuyudur.

Irmak, İç Batı Anadolu’da Sandıklı ve Dinar (Afyon) arasındaki platolar ile Çivril ve Honaz (Denizli) yakınlarından sızan kaynaklardan doğar. Işıklı Gölü’nü dolduran sularla beslenir. Uşak’tan katılan Banaz Çayı ve Muğla’dan Çine Çayı sularını bünyesine katarak yaklaşık 2500 km2’lik bir havzaya adını vererek Ege

Denizi’ne dökülür. İl topraklarındaki uzunluğu 283 km’dir. Irmak her yıl 13 milyon m3 alüvyon taşıyarak 320 km2’lik bir alüvyon ovası oluşturmuştur. Her yıl 200 ha tarım arazisi alüvyonla kaplanmakta ve aynı 2000 ha alan taşkın altında kalmaktadır. Irmağı çok sayıda yan dere beslemektedir (Anonymous, 2017b).

Aydın ilinin 75 km güneybatısında kalan Söke ve Kuşadası ilçeleri içerisinde kalan Dilek Yarımadası ve Büyük Menderes Deltası Milli Parkı ise, sarp dağlık yapısı dolayısıyla Akdeniz bitki örtüsünün en iyi korunmuş alanlarından birisidir.

Delta, uluslararası öneme sahip "A Sınıfı Sulak Alan" özelliği taşırken, Dilek Yarımadası, Akdeniz Flora Bölgesi elementleri ve Avrupa Sibirya Flora Bölgesi elementleri içermesi bakımından önemlidir. Dilek Yarımadası, biyolojik çeşitliliği ile Avrupa Konseyi tarafından “Flora Biyogenetik Rezerv Alanı” yani, bitki örtüsü açısından soyu tükenmekte veya genetik çeşitliliği çok azalmakta olan bir canlı türü ya da topluluklarını korumaya yönelik uluslararası düzeyde koruma alanı olarak kabul edilmiştir (Anonymous, 2017c).

Büyük Menderes Deltası, Bafa Gölü ile entegre bir sulak alan parçasıdır.

Eski deniz körfezinin Büyük Menderes Irmağı’nın getirdiği alüvyonla kapanması sonucu oluşan bu doğal alan kuşların üremesi açısından önem taşıyan bir tabiat parkıdır. Alanın bitki örtüsünde; Olea europea L., Akdeniz maki ve frigana toplulukları ile Pinus brutia Ten. (kızılçam) toplulukları hâkimdir. Ayrıca endemik bitkilerden Centaurea aphrodisea Boiss, Quercus aucheri Jaub. & Spach, Phlomis lycia D. Don., Aristolochia incisa Duch., Campanula tomentosa Lam.& C., Cyclamen mirabile Hildebr., Verbascum parviflorum Lam., Scrophularia libanotica L., Veronica donii Rommpp bu alanda geniş olarak yayılmaktadır (Seçmen ve Leblebici, 1982; Kete ve ark., 2005).

Türkiye’de yayılış alanı sınırlı olan Pinus pinea ormanları Muğla ilinde Diantho tripunctati-Pinetum pineae, Yalova ilinde Lavandulo cariensis-Pinetum pineae, Trabzon ve Artvin illerinde Crucinella–Pinetum pinea ve Kahramanmaraş ilinde Gastridio ventricosi-Pinetum pineae topluluğu ile temsil edilmektedir (Varol ve Tatlı, 2002; Varol ve ark, 2003; Varol, 2004; Varol ve Tel, 2010). Araştırma

alanı bütününde Muğla ilinin yanı sıra Aydın’ın Koçarlı ilçesinde de lokal olarak Pinus pinea ormanlarına rastlanmaktadır.

Tez çalışmasının materyalini Aydın Büyükşehir Belediyesi Coğrafi Bilgi Sistemleri Şube Müdürlüğünden temin edilen 1/25000 ölçekli topografik haritalar ve IKONOS uydu görüntüsü (0,5 m x 0,5 m) oluşturmaktadır. Sayısal yükseklik modelinin haritaya aktarılmasında Amerika Birleşik Devletleri Jeoloji Araştırmaları Kurumu’nun (USGS) yükseklik verilerinden yararlanılmıştıır.

3.2. Metot

Çalışmanın yöntemi peyzaj karakter analizi, çok kriterli analiz, yeşil altyapı haritalaması ve ilgili mevzuat bağlamında uygulamada karşılaşılan darboğazların belirlenmesi olmak üzere dört bölümden oluşmaktadır (Şekil 3.3).

Peyzaj karakter analizi ile peyzaj tipolojisinin ortaya konması, çok kriterli analiz ile peyzaj tiplerinin değerlendirilmesi, yeşil altyapı haritalanması ile yeşil altyapı unsurlarının koruma yönünden derecelendirilmesi, mevzuat incelemesi ile uygulamada karşılaşılan darboğazların çözümüne yönelik öneriler verilmesi amaçlanmıştır.

3.2.1. Peyzaj Karakter Analizi

Peyzaj karakteri; bir peyzajda kalıcı olarak bulunan farklı bileşenlerin (iklim, jeoloji, toprak, bitki örtüsü, alan kullanımı ve yerleşim alanları vb.) oluşturduğu bir deseni ifade eder (Swanwick, 2002). Peyzaj karakter analizi ise; farklı, ayırt edici özelliği olan alanlarda peyzajların tanımlanması, sınıflandırılması ve haritalanması olarak tanımlanmıştır (Atik ve Ortaçeşme, 2010).

Şekil 3.3. Araştırmada izlenen yöntemin akış şeması

Yöntemin ilk aşaması peyzaj karakter analizidir. Bu kapsamda; alan kullanımı, biyo-iklim kuşakları ve peyzajların tanımlanmasındaki en etkin faktör niteliğindeki bitki örtüsü sınıflarının araştırma alanı içerisindeki yersel yayılışları,

tematik haritalar üzerinde analiz edilmiştir. Biyo-iklim kuşaklarının haritalanmasında kullanılan sayısal yükseklik modeli, ASTER GDEM verilerinin mozaik veri setine dönüştürülmesiyle oluşturulmuştur. Oluşturulan haritalar, yöntemin ilk aşamasını uygulamak için materyal olarak kullanılmıştır. Bu aşamayı takiben, topografya ve iklim katmanlarının altlık oluşturduğu ve literatür bilgilerinin birleştirilmesi ile oluşan üç veri katmanı çerçevesinde (biyo-iklim kuşakları, alan kullanım, bitki örtüsü) sayısal verilerin ArcMap 10.5 programında çakıştırılması ile "peyzaj karakter analizi" aşaması tamamlanmıştır (Şekil 3.4).

Şekil 3.4. Peyzaj tiplerinin oluşturulmasında kullanılan katmanlar ve isimlendirilmesinde kullanılan yöntem

Analiz sonucunda peyzaj birimlerinin tanımlanması ve haritalanması gerçekleştirilmiştir. Sonuç olarak, oluşan bu birimlerin isimlendirilmesi ise sırasıyla biyo-iklim kuşağı, alan kullamı ve bitki örtüsünü temsil eden tür isimlerinin kısaltılması veya rumuzlarının kullanılmasıyla yapılmıştır. Peyzaj tiplerinin yersel dağılışını gösteren harita bulgular ve tartışma bölümünde sunulmuştur.

3.2.2. Çok Kriterli Analiz

Peyzaj tiplerinin değerlendirilmesine yönelik belirlenen ölçütler, ekosistem servisleri ve fonksiyonlarına bağlı olarak; peyzaj tiplerinin çeşitliliği, nadirlik ve bağlantılılık olarak belirlenmiştir. Bu değerlendirme, peyzaj tipi ve peyzaj kümeleri ölçeğinde olmak üzere iki aşamadan oluşmaktadır.

3.2.2.1. Peyzaj Tipi Ölçeğinde Değerlendirme

Peyzaj tipi düzeyinde yapılan değerlendirmede peyzaj tiplerinin alan büyüklüğü, alan büyüklüğünün toplam büyüklüğe oranı (dominansi yüzdesi), frekansı, tiplere ait toplam (minimum ve maksimum) alan büyüklükleri belirlenmiştir. Ayrıca, peyzaj tiplerinin alan bütününde yersel dağılışı belirlenerek nadir/peyzaj tiplerinin frekans ve alan büyüklükleri hesaplanmıştır.

3.2.2.2. Peyzaj Kümeleri Ölçeğinde Değerlendirme

Bu araştırmanın yöntemi içerisinde özgün değeri oluşturan bölüm olması itibariyle bu bölüm yöntem akışı açısından Şekil 3.5’de şematik olarak özetlenmiştir.

Şekil 3.5. Yöntemin özgün değeri oluşturan bölümünün akış şeması

Peyzaj kümesi adı verilen karelerin büyüklüğüne, araştırma alanı bütününün toplam alan miktarı ile çeşitlilik ve nadir peyzaj tiplerinin bulunması açısından anlamlı olan test alanları denenerek karar verilmiştir (Şekil 3.6).

Şekil 3.6. Peyzaj kümeleri

3.2.2.2.(1). Peyzaj Kümelerinin Peyzaj Çeşitliliğinin Belirlenmesi

Peyzaj kümelerinin peyzaj çeşitliliğinin belirlenmesi için her bir kümenin peyzaj tipi sayısı hesaplanmıştır. Toplam tip sayısı, peyzaj kümelerinin çeşitlilik indekslerinin hesaplanmasında bir girdi değeri olarak kullanılmıştır (Yılmaz, 2016).

Kümelerin içerdiği peyzaj tiplerinin kapladığı alan büyüklükleri birbirinden farklı olduğu için, bu formüle göre herhangi bir peyzaj kümesinin alanı, içerdiği peyzaj tipi sayısına bölündüğünde; tip başına düşen ortalama değer elde edilmektedir. Formülün ikinci kısmı ise, bir peyzaj kümesinde araştırma alanının tamamında bulunan toplam peyzaj çeşitliliğinin bulunması durumunda ortaya çıkacak ortalama alan miktarını vermektedir. Bu formülde sonucun “0” çıkması

halinde, peyzaj kümesinin çeşitlilik değeri maksimum düzeyde olacaktır. Yılmaz (2016), çeşitlilik kavramını zenginlik kavramından ayıran düzgün dağılım koşulunun eklenmesiyle peyzaj çeşitliliği değerinin, biyo-çeşitlilikle ilgili çalışmalarda kullanılan indislerdeki yaklaşıma daha yakın değerler üretilebileceğini belirtmiştir. Yılmaz tarafından geliştirilen ve ilk kez bu çalışmada kullanılan “Bağıl Peyzaj Çeşitliliği” formülü aşağıda sunulmuştur:

BPtç = ∑ a − (3.2.)

(BPtç: Bağıl peyzaj çeşitliliği, a: peyzaj tipinin alanı, Apk: peyzaj kümesinin alanı, Npt: toplam peyzaj tipi sayısı, n: kümenin içerdiği tip sayısı)

Peyzaj kümeleri peyzaj çeşitliliği indeksi bakımından en yüksek, yüksek, orta ve düşük olmak üzere dört grupta değerlendirilmiştir.

3.2.2.2.(2). Peyzaj Kümelerinin Nadirlik Düzeylerinin Belirlenmesi

Peyzaj kümelerinin nadirlik düzeyinin belirlenmesi için kümelerin içerdiği peyzaj tiplerinin hem alan büyüklüğü hem de görülme sıklıklarının dağılım grafiğinden yararlanılmıştır. Alan büyüklüğü sınırlı ve görülme sıklığı düşük olan tiplerin nadirlik düzeylerinin belirlenmesi amacıyla SPSS paket programında faktör analizi yapılmıştır. Faktör analizi ile her bir tipin alan büyüklüğü ve tip sayısına göre öz değeri (Eigenvalue) hesaplanmıştır. Bir sonraki aşamada ise ortaya çıkan öz değerleri sıralama değerlerine dönüştürmek amacıyla derecelendirme (Rank Case) yapılmış ve nadirlik düzeyi dört grupta (yüksek/orta/düşük/yok) sınıflandırılmıştır.

3.2.2.2.(2).a. Peyzaj Kümelerinin Doğallık Düzeylerinin Belirlenmesi

Peyzaj kümelerinin içerdiği nadir peyzaj tiplerinin doğallık yönünden değerlendirmesi, her kümeye ait tipler içerisindeki doğal tiplerin oransal (%) değeri ile belirlenmiştir. Bu değerlendirme, alan kullanım özellikleri dikkate alınarak yapılmıştır.

Peyzaj kümelerinin nadirlik düzeyinin belirlenmesinde hem alan büyüklüğü hem de görülme sıklığı açısından “nadir” olarak tespit edilen tipler, doğallık düzeyi açısından değerlendirilmiştir (Şekil 3.7).

Doğallık düzeyi nadirlik değerinin bir alt ölçüt olarak kullanılmış, nadir peyzaj tiplerinin doğallığını gösteren harita çok kriterli analizde kullanılmak üzere oluşturulmuştur.

Şekil 3.7. Peyzaj kümelerinin içerdiği nadir tiplerin doğallık açısından sınıflandırılması (D: Doğallık)

3.2.2.2.(3). Peyzaj Kümelerinin Bağlantılılık Düzeyinin Belirlenmesi

Peyzaj kümelerinin bağlantılılık değerlendirmesi, küme düzeyinde fiziksel bağlantılılık ve peyzaj tiplerinin bağlantılılığı olmak üzere ikiye ayrılmıştır.

3.2.2.2.(3).a. Peyzaj Kümelerinin Fiziksel Bağlantılılığının Belirlenmesi

Peyzaj kümelerinin bağlantılılığı fiziksel olarak incelenmiş olup bağlantıda olduğu küme sayısı belirlenmiştir. Bu değerlendirme, peyzaj çeşitliliğinin en yüksek olduğu kümeler kullanılarak yapılmıştır.

3.2.2.2.(3).b. Peyzaj Tiplerinin Bağlantılılık Değerlendirmesi

Peyzaj tiplerinin bağlantılılık değerlendirmesinde, yeni bir yöntem yaklaşımı olarak; peyzaj çeşitliliğinin en yüksek olduğu kümelerde bulunan benzer peyzaj tipleri referans alınmıştır. Yüksek düzeyde benzerlik gösteren tiplerin kümeler arasında bağlantılılık sağladığı kabul edilmiştir. Benzerlik analizine göre bağlantılılık sağlayan tipler (yüksek/orta/düşük) sınıflandırılarak yersel dağılışları haritalanmıştır.

3.2.3. Yeşil Altyapı Unsurlarının Koruma Yönünden Derecelendirilmesi Yeşil altyapı unsurlarının koruma yönünden derecelendirilmesi, araştırma alanı bütününde çok kriterli analiz sonucunda ortaya çıkan peyzaj potansiyelinin haritaya aktarılması ile sağlanmıştır. Çeşitli işlevleri (servisler) bir arada sunabilen peyzajların belirlenmesi, bunların bir ağ şeklinde bağlantılılığının değerlendirilmesi ve böylelikle peyzaj potansiyelini, planlama alanı bütününde temsil eden ve koruyan sistemin (yeşil altyapı) haritalanması açık/yeşil alan sistem planının da temelini oluşturmaktadır. Aşağı Büyük Menderes Havzası örneğinde yürütülen bu araştırma çerçevesinde, benimsenen bu yaklaşıma göre; yüksek düzeyde peyzaj çeşitliliği (peyzaj tiplerinin birim alandaki bulunma oranı), koruma açısından önemli olan nadir peyzaj tiplerinin bulunması ve yeşil altyapının planlama alanı geneline yayılabilmesi için bağlantılılık göstermesi açısından değer taşıyan peyzaj kümelerinin belirlenmesi ve haritalanması yeşil altyapının ortaya konması açısından değerlidir.

3.2.4. İlgili Mevzuat Bağlamında Uygulamada Karşılaşılan Darboğazların Belirlenmesi

Kentsel açık/yeşil alanlar ile kırsal peyzajların bünyesinde tanımlanan yeşil altyapının imar ve doğa koruma süreçlerine entegrasyonunun sağlanabilmesi için gerekli politika/stratejilerin ve uygulamadaki dar boğazların tespit edilmesi gerekmektedir. Bu bağamda yöntemin son aşamasında mekânsal planlama ile ilgili bazı mevzuat metinleri incelenerek açık/yeşil alan planlaması kapsamında, yeşil altyapının planlanmasında karşılaşılan eksiklik/yetersizlikler belirlenerek darboğazların çözümüne yönelik önerilerin sunulmuştur. İncelenen metinler, Yılmaz (2010) ve bu çalışma kapsamında belirlenen bulgulara göre değerlendirilerek mevzuat üzerinde önerilen değişiklikler tez çalışmasının sonuç bölümünde sunulmuştur.

4. BULGULAR VE TARTIŞMA

4.1. Tematik Haritaların Elde Edilmesi

Peyzaj karakter analizi yöntemini uygulamak için çeşitli veri setleri kullanılarak tematik haritalar elde edilmiştir. CBS ortamında çakıştırılarak oluşturulan peyzaj tiplerinin yersel dağılışı haritaya aktarılmıştır.

4.1.1. Alan Kullanım Haritasının Oluşturulması

Araştırma alanına ait 2011 yılına ait 1/25000 ölçekli topografik haritalar ve Denizli Orman Genel Müdürlüğü’nden temin edilen meşcere haritası yardımıyla alan kullanımı haritası oluşturulmuştur (Şekil 4.1).

Alan kullanım haritasında orman alanları, doğa koruma alanları, yerleşim alanları, kentsel yerleşim merkezleri, tarım alanları ve diğer alanlar yer almaktadır.

Arazi örtüsü incelendiğinde yapay alan niteliğindeki; mezarlık, maden ocağı, depo, enerji nakil hattı, otoyol, kayalık/taşlık alan, niteliği belirtilmemiş tesis ve ziyaret alanı “diğer alan” olarak sınıflandırılmıştır.

Araştırma alanının yüzölçümü 1.368.200 hektardır. Alan kullanım oranları incelendiğinde yaklaşık olarak % 1,1’inin doğa koruma alanlarından, % 44,4’ünün tarım alanlarından, % 2’sinin yerleşim alanlarından, % 0,5’inin kentsel yerleşim

Araştırma alanının yüzölçümü 1.368.200 hektardır. Alan kullanım oranları incelendiğinde yaklaşık olarak % 1,1’inin doğa koruma alanlarından, % 44,4’ünün tarım alanlarından, % 2’sinin yerleşim alanlarından, % 0,5’inin kentsel yerleşim

Benzer Belgeler