• Sonuç bulunamadı

Eğitim, en genel anlamıyla, insanları belli amaçlara göre yetiĢtirme sürecidir. Günümüzde okullar, eğitim sürecinin en önemli kısmını oluĢturur. Okullardaki bu formal eğitim amaçlıdır, önceden hazırlanmıĢ bir plan çerçevesinde planlı olarak yapılır ve öğretim yoluyla gerçekleĢtirilir. Eğitim süreci öğretmen tarafından planlanır, uygulanır, izlenir ve eğitim süreci kontrollü olarak yürütülür ( Fidan ve Erden, 1996).

Birçok çalıĢma sonucunda, yaratıcılığın formal eğitim ile iliĢkisinde ters bir -U-fonksiyonu gösterdiği ortaya konmuĢtur. Buna göre eğitim düzeyi arttıkça, yaratıcılığın düzeyi de optimum bir noktaya kadar artmakta, daha sonra devam eden formal eğitimle, yaratıcılık baĢarısı düĢmektedir. Dönüm noktası orta öğretim ve lise sıralarında ya da yüksek öğretime geçiĢte gözlenmektedir.

Eğitimin amacı, geçmiĢin değerlerini yeni kuĢaklara aktarmak olunca, bireyin de tek boyutlu düĢünen dar çağrıĢımları olan bir toplum içerisinde fazla sosyalleĢmemiĢ olarak ortaya çıkması kaçınılmaz bir sonuçtur.

Formal eğitim, yani okul; aklın, mantığın egemenliğini güçlendirerek ―bilinmez, özgün olanı‖ ayıklamaktadır. Gerçeği, bilgiyi, eleĢtirel düĢünceyi mutlak bir içselliğe indirgeyen bu mantık, yeni, rahatsız edici, saçma olanı eleyerek düĢüncenin kısırlaĢmasına yol açmaktadır. Üstelik bunu eğitim programları ve eğitim amaçları ile pekiĢtirerek sol beyni koĢullayan bir aygıta dönüĢtürmektedir (Sungur,1992).

Çoğu az geliĢmiĢ olan ülkelerde, eğitim sistemine yapılan en büyük eleĢtiri, ―yaratıcılıktan yoksun‖ oluĢlarıdır. Okul yaĢamı boyunca çocukların bağımlı kılındığı, eğitime yönelik rutin davranıĢlar ve sonraki aĢamalarda üniversite eğitimi, teknik eğitim, mesleki eğitim ve pratik alanlarda yürütülen etkinliklerle, yaratıcılık yeteneği, baĢka yeteneklerin geliĢtirilmesi uğruna, belirgin bir biçimde baskı altına alınmaktadır (Rawlinson, 1995). Günümüz Türkiye‘sinde benzer bir eğitim anlayıĢı

halen geçerliliğini korumaktadır. Eğitimin çeĢitli kademelerinde öğrenciye bilgi aktarma ve bu bilginin verildiği gibi alınarak ölçülmesinin ön planda tutulduğu ve yaratıcılık performansının arttırılması için çok fazla çaba sarf edilmediği tek düze bir eğitim sistemi uygulanmaktadır (Eriç, 1998).

Yaratıcı yetiĢkinlere çocukluk anıları sorulduğu zaman, çocukluk yıllarına dair Ģu ortak yanıtları verdikleri görülmektedir (Sungur, 1992):

1. Ġnsanlardan çok kitapları tercih ediyorlar. 2. Olağanüstü bir iĢ alıĢkanlığı geliĢtiriyorlar. 3. Daha çok sınıf dıĢında öğreniyorlar. 4. Hemen her Ģeyi okuyorlar.

5. Çok sıkı ve kapalı bir arkadaĢ grupları var.

6. Erken dönemlerde bir toplumsal ayrılık ve marjinal birey olma özellikleri nedeniyle toplumsal bütünleĢme zorlukları yaĢıyorlar.

Çoğu zaman, katı ve otoriter bir eğitim sistemi içinde, çocuğun yaratıcılığı yerine, akademik baĢarısı üstün tutulmakta ve bu durum daha çok kabul görmektedir. Çünkü baĢarılı çocuk daima, okulda öğretmenlerinden yüksek notlar alan çocuktur. Çoğunlukla da aile bu durumu pekiĢtirmektedir. Okulda alınan notlar çocuğun sadece bir yönünü, okuldaki performansını gösterir. Oysaki çocuk karnedeki notlardan çok daha fazlasına sahiptir, çocukları karnedeki notlarıyla değerlendirmemek gerekir (Rein, 2000).

BuluĢ yoluyla öğrenme yerine, sunuĢ yoluyla öğrenmenin etkili bir biçimde kullanıldığı klasik eğitim ve öğretim sistemlerinde; pasif, ezberleyici, bir kalıba sıkıĢmıĢ bireyler yetiĢmektedir. Klasik eğitimde, önceden doğruluğu kanıtlanmıĢ olgular, bireylere zorla kabul ettirilmeye çalıĢılmaktadır. Hal böyle olunca da, klasik eğitim sisteminde yetiĢmiĢ bireylerin üretken, yaratıcı olmaları beklenemez. Buraya kadar eğitim sisteminin yaratıcılıkla iliĢkisi açıklanmaya çalıĢılmıĢtır. Akademik açıdan önemli baĢarılar elde etmiĢ her bireyin, yaratıcılık yeteneğinin üst düzeyde olmayabileceği vurgulanmıĢtır. Yapılan araĢtırmalarda eğitimin, yaratıcılığı pekiĢtirmediği; aksine gerilettiği görülmüĢtür. Ancak bu durum, eğitimin değil; eğitim sisteminin sonucudur. Sistemin yaratıcılığı geliĢtirici Ģekilde düzenlenmesi, daha da önemlisi düzenlemelerin uygulanmasıyla daha yaratıcı bireyler yetiĢebilir.

Arslan (2000)' a göre, yaratıcılık eğitim yoluyla kazanılabilir. Yaratıcılık eğitiminin amacı; merak eden, deneyen, araĢtıran, keĢfeden, üreten, sorunları değiĢik açılardan değerlendirebilen, aklını kullanan, duygularını, korkularını, kaygılarını denetleyebilen, duyarlı, diyaloğa açık, bağımsız olarak karar vermeyi bilen, sanata duyarlı, sorgulayan ve kuĢku duyan insan yetiĢtirmektir. Bu bağlamda, ezberci eğitimin yol açtığı tıkanmaları, hayal etme ve tasarlama, sorun çözme, üretken olma aĢamalarına götürecek yaratıcılık eğitiminin, çeĢitli yöntem ve tekniklerle, yaratıcı sorun çözme programları ile eğitimde yer verilmesi gerekmektedir. Ġnsan eğitimle yetiĢtirildiğine göre, yaratıcılık da eğitimle geliĢtirilebilir (Özden,2003; ĠpĢiroğlu, 1997).

Yaratıcı düĢünmeyi gerçekleĢtirmek için öğrenme ortamında yapılması gerekenler Ģu Ģekilde ifade edilebilir: Öğrencilerin davranıĢlarını rahatça sergileyebilecekleri ve fikirlerini açıkca ortaya koyabilecekleri rahat bir ortam hazırlanmalı. Çünkü öğrencinin ifade özgürlüğünü, bağımsızlığını, merakını, araĢtırıcılığını ve kendine güvenini sınırlayan herhangi bir durum veya faaliyet, yaratıcılığın GeliĢmesini engeller.

Yaratıcı her davranıĢ için ödüllendirme önemlidir. Bu nedenle sergiler açılmalı, yayınlar yapılmalı, yaratıcı davranıĢ ve ürün ortaya koyanlar maddi ve manevi açıdan ödüllendirilmelidir. Bu durum isteklendirme için çok önemlidir. Konular, öğrencilerin merak güdüsünü uyandıracak ve mümkün olduğunca gerçek yaĢamla bağlantı kurma becerisini kazandıracak nitelikte planlanmalıdır.

Eğitim ortamı mümkün olduğunca televizyon video, çok amaçlı araç- gereçler ve bilgisayar gibi araçlarla zenginleĢtirilmelidir. Öğretmenin, öğrencilerinin sıradıĢı sorularına saygı duyarak, onları farklı düĢünme ve değiĢik bağlantılar kurmaya teĢvik etmesi, yaratıcılık açısından önemlidir. Öğrencilerin hata yapabileceği göz önünde bulundurulmalı ve onların rekabet etmekten çok iĢbirliği içerisinde çalıĢmaları sağlanmalıdır. Öğrenme ortamında, yaratıcı düĢünce aĢamalarının ve ürünlerinin doğru bir Ģekilde değerlendirilmesi gerekir. Öğretmenler yaratıcı aktivite ile amacı birleĢtirici değerlendirme yapabilirler (Feldhusen,1985; Driver,2001; Taylor,1997).

Benzer Belgeler