• Sonuç bulunamadı

Yürütmenin Durdurulması-İptal Kararı

2.1. Genel Olarak Yürütmenin Durdurulması Kavramı

2.1.4. Yürütmenin Durdurulması Kararlarının Hukuki Niteliği

2.1.4.1. Yürütmenin Durdurulması-İptal Kararı

İdare Hukuku ilkelerine göre, iptal kararlan, iptali istenen idari tasarrufu ve ona bağlı işlemleri ittihaz edildiği tarihten itibaren ortadan kaldırarak o tasarrufun ittihazından önceki hukuki durumu ortaya koyar. Bir iptal davasında verilmiş bulunan yürütmenin durdurulması kararı da aynı niteliktedir. Yani, henüz ortada bir iptal karan bulunmadığı halde, iptali istenen idari tasarrufu ve onun sonucu olan işlemleri durdurur ve bu tasarruf ve işlemlerin ittihaz ve icrasından önceki hukuki durumun yürürlüğünü sağlar (Özeren &

Bayhan, 1992, 53).

İptal kararı etkisini otomatik olarak doğurur. Yani iptal kararı işlemin varlığına kendiliğinden son verir. İptal edilen işlemin, idare tarafından geri alınmasına gerek yoktur.

Daha önce de belirttiğimiz gibi, iptal kararının hukuksal etkisi ile, bu kararın gereğinin idarece yerine getirilmesi karıştırılmamalıdır. İptal kararının gereğinin yerine getirilmesi için idareye bir takım görevler düşmektedir. İdarenin görevi, iptal edilen işlem dolayısıyla hukuk düzeninde meydana gelmiş sonuçları gidermek, hukuka aykırı durumdan, hukuka uygun duruma dönülmesini sağlamaktır. Genel düzenleyici işlemlerin iptali halinde, işlemin hukuk düzenindeki varlığı kendiliğinden son bulur. Bu açıdan idarenin yapması gereken bir şey yoktur. Birel işlemin iptalinde de işlemin hukuk düzenindeki varlığı kendiliğinden son bulur. İdare bu iptal kararının gereğini yerine getirmek için bir takım tasarruflarda bulunma durumunda kalabilir (Çağlayan, 2001, 128-129).

Hukuk devletinin başlıca unsurlarından olan ve idarenin hukukun içine itilmesini sağlayan, iptal davalarına sıkı sıkıya bağlı olan, idari yargılama usulüne özgü yürütmenin durdurulması müessesesi olmasaydı, iptal davaları öneminden çok şey yitirirdi. Zira iptal kararı alınıncaya kadar geçen uzun süre ilgililerin haklarının yerine getirilmesini bazen imkansız kılarken bazen de anlamsız hale getirebilir. İptal davaları netice itibariyle yerlerini tazminat davalarına bırakabilir. Bu da idarenin işlemlerini yargısal denetimden uzaklaştırmak olur. Gerek yürütmenin durdurulması kararının, gerekse iptal kararının, genel olarak da idari yargı denetiminin amacı tazminat alınması değil, hukuk devletinin ve demokratik rejimin garanti altına alınmasıdır (Yenice & Esin, 1983, 575).

38

Yürütmenin durdurulması kararları, iptal kararlarında olduğu gibi geriye yürür ve geleceğe etkilidir. Öte yandan iptal kararlarına uymak nasıl zorunluysa, yürütmenin durdurulması kararlarına da herkes için uyma yükümlülüğü vardır. Yürütmenin durdurulması kararlarının yerine getirilmemesi idarenin siyasi, mali ve cezai sorumluluğunu doğurur (Kıvanç, 2007).

Yürütmenin durdurulmasına dair karar, yürütülmesi durdurulan dava konusu idari işlemi ortadan kaldırmaz; sadece, bu idari işlemin icrailiği üzerinde etki yapar. Başka anlatımla; idare ve vergi mahkemeleriyle ilk derece mahkemesi sıfatıyla Danıştay'da açılan idari davaya tonu idari işlemin yürütülmesinin durdurulması yolunda verilen karar, işlemin yürütülebilirliğini (icrai olma niteliğini) tesis edildiği tarihten geçerli olarak askıya alır. Bu yüzden; yürütülmesi durdurulan idari işlem, hukuk düzeninde herhangi bir değişiklik meydana getiremez; kısmen de olsa, hukuk düzeninde kimi değişiklikler meydana getirmişse, bu değişikliklerden önceki hukuki durum geri döner. Yürütmenin durdurulmasına dair kararların bu etkisi, iptal kararlarınınkine benzer (Candan, 1994a).

Yürütmenin durdurulması idari yargılama usulüne özgü, iptal davalarına sıkı sıkıya bağlı bir kurumdur. Yürütmenin durdurulması, bir yandan iptal davalarında ilgililer için vazgeçilmez bir güvence oluştururken, diğer yandan idarenin yargısal denetiminde etkinlik sağlar. Hukuka aykırı idari işlemi fazla zararlı olmadan askıya alır; bu suretle işlemi durdururken aynı zamanda kamuyu ve idareyi kollamış olur. Yürütmenin durdurulması kurumu olmazsa iptal davaları öneminden çok şey yitirir. Çünkü iptal kararına kadar geçen uzun süre, ilgililerin haklarının yerine getirilmesini bazen imkansız bazen de anlamsız hale getirebilir. Yürütmenin durdurulması kararları henüz ortada bir iptal kararı bulunmadığı halde, iptali istenen idari tasarrufu ve onun sonucu olan işlemleri durdurur ve bu tasarruf ve işlemlerin ittihaz ve icrasından önceki hukuki durumun yürürlüğünü sağlar (Yenice &

Esin, 1983, 575,576).

İdari yargıda yürütmenin durdurulması kararlarını, bir idari davada, davacının istemi üzerine, yargı yerinin bir idari işlem ya da yargı kararının uygulanmasını dava sonuna kadar ertelemesi olarak tanımlayabiliriz. Görüldüğü gibi, yürütmenin durdurulması kararları ile iptal kararları arasında nitelik farkı vardır. İptal kararları uyuşmazlığı çözen, kesin hüküm olabilen, işlemi ortadan kaldıran kararlar iken; yürütmenin durdurulması

39

kararları işlemin uygulanmasını erteleyen koruyucu tedbir niteliğinde ara kararlarıdır.

Ancak, iptal ve yürütmenin durdurulması kararları, özellikle etkileri bakımından tam bir benzerlik gösterirler (Uler, 1970, 4).

İptal kararları ve yürütmenin durdurulması kararlarının arasındaki en önemli fark ise, iptal kararları idari işlemi ortadan kaldırılırken, yürütmenin durdurulması karaları, idari işlemi ortadan kaldırmaz, sadece idari işlemin yürürlüğünü durdurur. Fakat iptal kararları ve yürütmenin durdurulması kararları etkileri bakımından benzer yönler taşırlar.

İptal ve yürütmenin durdurulması kararlarının etkileri bakımından eş oldukları Danıştay‟ın da çeşitli kararlarıyla ortaya konulmuştur (Aslan Z. , 2001, 33).

İdari tasarruflar, icrai niteliği haiz olup özel hukuk tasarrufları ak sine olarak doğrudan doğruya tesis edildikleri tarihte uygulanırlar. Özel kanunlardaki yargılama usullerinde, davanın açılmasının yürütmeyi durduracağına dair açık bir hüküm bulunması hariç, idari davanın açılması, idari kararın icrai mahiyetine ve idarenin resen hareket yetkisine tesir etmez. Bu husus idare hukukunun kesin bir kuralını teşkil etmekle beraber, idari yargıca verilen iptal ve yürütmeyi durdurma kararları her şeyden evvel bir denetim görevinin ifadesidir. Yürütmenin durdurulması kararları idarenin denetimini etkileyen bir hukuk müessesesi ve idarenin tesis etmiş olduğu işlemin kendiliğinden yürürlük kazanması ve yargı yoluyla yürütmenin durdurulması kararı verilmediği takdirde, idari işlemin icrası durmaz kuralının karşıtı ve dengesidir. Kanunları uygulamakla görevli idare organı kamu hizmetini yürütebilmek için işlem tesis ederken bunların hukuka ve yasaya uygun olmasına dikkat etmek zorundadır. Bu zorunluluğun denetimi ise iptal davaları ve yürütmenin durdurulması istemleri ile yapılabilir. Görülüyor ki amaç sadece idarece tesis edilmiş olan işlemin yürütülmesinden ibaret değildir; aynı zamanda yürütülecek olan bir işlemin hukuka ve kanuna uygun olması da gereklidir (DŞ. 3D. 16.10.1980 T. E.1980/189, K. 1980/193).

İdare hukuku ilkelerine göre; iptal kararları iptali istenen idari tasarrufu ve ona bağlı işlemleri yapıldıkları tarihten itibaren ortadan kaldırarak o tasarrufun yapıldığı tarihten önceki hukuki durumu ortaya koyar. Bir iptal davasında verilmiş olan yürütmenin durdurulması kararı da aynı niteliktedir. Yani, henüz ortada bir iptal kararı bulunmadığı halde, iptali istenen idari tasarrufu ve onun sonucu olan işlemleri durdurur ve bunların

40

yapıldıkları tarihten önceki hukuki durumun yürürlüğünü sağlar (DŞ. 8D. 21.10.1982 T.

E.1981/552, K. 1982/1196).

Bir iptal davasında verilmiş bulunan yürütmenin durdurulması kararlarının, henüz ortada iptal kararı bulunmadığı halde, iptali istenen işlemi ve ona bağlı işlemleri durduran ve geriye yürüyen sonuçlar doğuran, başka bir anlatımla, işlemin tesis edildiği tarihten önceki hukuki durumun geçerliğini sağlayan kararlardan olduğu ve bu özellikleri nedeniyle iptal kararı ile aynı nitelikte olan kararlardan bulunduğu yolundaki idare hukuku ilkesi göz önüne alınacak olursa, bunun, bu yönden de bir hukuksal zorunluluk halini aldığı ortaya çıkar (DŞ. 1D. 21.06.1983 T. E.1983/116, K. 1983/144).