• Sonuç bulunamadı

2.1. HZ YÛSUF’UN HAYATI

2.1.9. Yûsuf Kardeşine Kavuşuyor

Kur’an, Tekvin’de geçen gereksiz uzatmalara girmeden Yûsuf (a.s)’un, kardeşi ile buluşma sahnesini şöyle anlatır: “Yûsuf (a.s)’un huzuruna girdiklerinde; o,

kardeşi Bünyamin’i yanına alıp bağrına bastı ve (gizlice) “Haberin olsun ben senin kardeşinim, artık onların yaptıklarına üzülme” dedi.”164 Kur’an, yaklaşık yirmi yıllık ayrılığın ardından bir araya gelmelerini birkaç cümle ile açıklar. Ancak aralarında konuşulanlar sadece bunlar değildi. Muhtemelen Yûsuf, Bünyâmin’e hem kardeşlerinin kendisine yaptıklarını hem de daha sonra başından geçen olayları anlatmıştır. Ayrıca ona kendisini kardeşleri ile göndermeyip yanında tutacağını ve bunun için bir plan yapacağını söylemiştir. Baştan beri bu plandan haberi olan Bünyâmin’in yaşanan gelişmeler karşısında sessiz ve sakin kalmasının nedeni bu olsa gerek.165

Tekvin’in anlatımlarına göre Yûsuf (a.s), kardeşi Bünyâmin’i onlarla birlikte görünce, kâhyasına, öğlen yemeğini kendisi ile birlikte yemeleri için onları eve götürmesini ve davar kesmesini istemiş.166 Bu muamele karşısında kardeşleri korkmuş, daha önce çuvallarına konan paralar nedeni ile kendilerine ve eşeklerine el konulup köleleştirileceklerini zannetmişler.167 Bu arada öğlene kadar Yûsuf (a.s)’un gelmesini beklemişler. Yûsuf (a.s) gelince, hazırladıkları hediyeleri takdim edip önünde eğilmişler.168 Yûsuf (a.s), hal ve hatırlarını sorduktan sonra yaşlı babalarının durumunu

163 Yûsuf, 12/ 68. 164 Yûsuf, 12/ 69.

165 Bkz. Mevdûdî, a.g.e., C. II, s. 450.

166 Bkz. Tekvin, 43/ 16 167 Bkz. Tekvin, 43/ 18 168 Bkz. Tekvin, 43/ 26

sorar. Sonra gözü Bünyamin’e takılır. Ona duyduğu özlemden dolayı bir ara odasına gider ve kimseye hissettirmeden ağlar.169 Sonra yüzünü yıkayıp dışarı çıkar ve tekrar ağlamamak için kendini tutmaya çalışır.170 Tekvin eve davet konusunda o kadar detaya girmiş ki, kardeşlerinin eve girdiğinde ayaklarını yıkamasından tutun, eşeklerine yem verme meselesine kadar bir sürü önemsiz ve hikmetsiz bilgiyi aktarmıştır.171

Kur’an, bu tür detaylara girmeksizin kardeşleri Mısır’a getiren asıl meseleyi ele alır ve şöyle der: “Yûsuf, onların yüklerini hazırlatırken su kabını kardeşinin yüküne

koydurdu. Sonra da bir çağırıcı şöyle seslendi: “Ey kervancılar! Siz hırsızsınız.”172 Babalarının tavsiyeleri, Mısır’da gördükleri ilgi ve alaka, yol yorgunluğu, yaşadıkları endişe ve korku, ister istemez hepsini germişti. Bir sorun çıkmadan önce memleketimize dönelim diye acele ediyorlardı. Tam da sorunsuz bir şekilde yüklerini alıp mutlu bir şekilde memleketlerinin yoluna koyulmuşken, birdenbire arkalarından hiç hoşlanmadıkları bir ses duydular. Bu sesin sahibi kendilerine şöyle diyordu: “Ey

kervancılar! Siz hırsızsınız.”173 Çağırıcı bir değil, defalarca onlara doğru aynı şeyi tekrarlıyordu: “Ey kervancılar! Siz hırsızsınız.”174 Birden bire irkilme, korku ve biraz da şaşkınlıkla sesin olduğu tarafa dönüp şöyle dediler: “Ne kaybettiniz?”175Evet, ne kaybettiniz de bizi hırsızlıkla suçluyorsunuz? Kur’an, karşı tarafın verdiği cevabı nakleder ve şöyle der: “Kralın su kabını arıyoruz; onu getirene bir deve yükü (bahşiş)

var dediler. (İçlerinden biri:) Ben buna kefilim, dedi.”176

Kardeşler su kabını çalmadıkları hususunda kendilerinden son derece eminlerdi. Bu arada görevlilerden birisi onlara; böylesi bir suçun sizdeki cezası nedir diye sordu. Onlar; çalan kişinin köle olarak tutulmasıdır dediler.177 Bahsi geçen su kabı kimin yükünde bulunursa hırsızlığı sabit olacağı için, ceza olarak eşyanın sahibine köle olacaktı. Her iki taraf ta bu konuda anlaştılar. Ceza Mısır kralının kanunlarına göre

169 Bkz. Tekvin, 43/ 29, 30. 170 Bkz. Tekvin, 43/ 31. 171 Bkz. Tekvin, 43/ 24. 172 Yûsuf, 12/ 70. 173 Yûsuf, 12/ 70.

174 Bkz. Ebû Abdillah Muhammed b. Ahmed b. Ebîbekir Şemsüddîn el-Kurtubî, el-Câmi’ li âhkâ- mi’l-Kur’an, tahk. Salim Mustafa el-Bedri, Dâru’l-kütübi’l-İ’lmiyye, Beyrut, 2000, C., V, s. 151.

175 Yûsuf, 12/ 71. 176 Yûsuf, 72.

değil kardeşlerin memleketindeki uygulamaya göre verilecekti. Aranan şey kardeşlerin yükünün arasından çıkmamıştı. Sıra Bünyamin’in yüküne gelmişti. Yükü açar açmaz aradıkları şeyi buldular. Kardeşlerin rengi değişti ve dilleri tutuldu. Bu sefer Aziz’e yalvarıp Bünyamin’in yerine kendilerinden birisini tutmasını istediler.178 Ancak Yusuf böyle bir şeyi kesinlikle kabul etmeyeceğini söyler.179 Kardeşler Yusuf’un kararlı olduğunu, kesinlikle Bünyamin’i alacağını ve bu konudaki tekliflerini kabul etmeyeceğini anladıklarında kendi aralarında bir istişare yaptılar.

Büyük kardeşleri, babalarına Bünyamin hakkında verdikleri sözü ve daha önce Yusuf olayında yaptıkları hatalarını hatırlattı. Bu şekilde babasının karşısına çıkamayacağını söyleyerek kendilerinden memlekete gidip babalarına yaşananları anlatmasını istedi. Allah bir kapı açmadıkça veya babası gelsin demedikçe kendisinin memlekete dönmeyeceğini söyledi.180

Ancak Yakub onlara inanmadı ve bu işte kasıt veya ihmallerinin olduğunu söyledi. Yine Yusuf olayında olduğu gibi güzelce sabredeceğini söyleyip, günün birinde çocuklarının hepsini geri döndüreceğine dair Allah’a olan ümidini dile getirdi. Bu olay kendisine yıllara önce yaşanan Yusuf’la ilgili acılarını hatırlattığı için eski yarasını deşmişti. Çocukları, babalarının hep Yusuf’u sayıkladığını görünce onu, böyle yapmaması hususunda uyardılar. Aksi takdirde hastalanacağını veya öleceğini söylediler. Ancak O, çocuklarına şöyle dedi: “ Ben sadece gam ve kederimi Allah’a

arzediyorum. Ve ben sizin bilemeyeceğiniz şeyleri Allah tarafından (vahiy ile) biliyorum.”181

Bünyamin’i alıkoyma hususunda Tekvinde geçen bilgiler Kur’an’da geçenlerle genel anlamda aynıdır. Tek fark detaylardadır. Tekvin’e göre Yusuf, planını evin kâhyası aracılığı ile yapmıştı. Yusuf ona Bünyamin’in yükünün içine su içtiği aynı zamanda fal bakmakta kullandığı gümüş kâseyi koymasını emreder.182 Daha sonra aynı kâhya, kafile hareket ettikten kısa bir süre sonra Yusuf’un talimatı ile onlara yetişip efendisinin kabını çaldıklarını söyler. Herkes şaşırır ve çuvalını açar. Gümüş

178 Bkz. Yusuf, 12/ 78. 179 Bkz. Yusuf, 12/ 79. 180 Bkz. Yusuf, 12/ 80. 181 Bkz. Yusuf, 12/ 86. 182 Bkz.Tevkin, 44/ 2.

kâse Bünyamin’in çuvalından çıkar. Bunun üzerine ikinci bir şok yaşayan kardeşler sinirden kendi elbiselerini yırtarlar. Ancak memleketlerine değil şehre dönerler. Hep birlikte evine gelip Yusuf’un önünde yerlere kapandılar. Yusuf’tan kardeşlerini serbest bırakıp kendilerinden birisini onun yerine almasını teklif ettiler. Yusuf kesinlikle onların bu teklifini kabul etmeyip babalarına dönmelerini ister. Ancak Yahuda onu ikna etmek için epeyce uğraşsa da Yusuf yapılan teklifi kabul etmez.183

En sonunda kendini tutamayan Yusuf, bağırarak kardeşleri dışında herkesin dışarı çıkarılması talimatını verir. Bu arada yüksek sesle ağlar, bunu hem Firavun hem de Mısırlılar duyar. Sonra Yusuf kimliğini açıklar ve onlara; ben Yusuf’um der. Bu arada babasının yaşayıp yaşamadığını sorar.184 Tam bu noktada Tekvin anlatımında bir sorun ortaya çıkmaktadır. Daha önce babasının yaşadığına dair defalarca bilgilendirilen Yusuf sanki bunu ilk kez duyuyormuş gibi tepki vermektedir. Bununla birlikte Bünyamin’in hırsızlıktan dolayı alıkonulması haberine Yakub’un verdiği tepkiden hiç bahsetmez.

Yusuf kaybolduğundan beri bir anlık bile umudunu yitirmeyen Ya’kub, ikinci oğlunu ve gözlerini kaybetmesine rağmen yine de ümit dolu şu sözlerle çocuklarına sesleniyordu: “Ey oğullarım! Gidin de Yusuf’u ve kardeşini iyice araştırın, Allah’ın

rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah’ın rahmetinden ümit kesmez.”185 Bunun üzerine çocuklar tekrar Mısır’a, Yusuf’un

huzuruna çıkarlar. Hallerinin perişanlığı ve yalvarırcasına ondan yardım istemeleri, Yusuf’u derinden etkiler ve artık kimliğini açıklama vakti geldiğine inanır186 ve şöyle der: “Siz, Yusuf ve kardeşine bilmeden neler yaptığınızın farkında mısınız?”187

Kardeşler bir şok daha yaşamışlardı. Hepsi birden: “Yoksa sen Yusuf musun?” dediler.

“Ben Yusuf’um, bu da kardeşim. Allah bize iyilikte bulundu; doğrusu kim kötülükten sakınır ve sabrederse bilsin ki Allah iyi davrananların ecrini katiyen zayi etmez” dedi”188 Yirmi yıllık zaman dilimi, bu süre zarfında yaşamış oldukları tecrübeler

onları olgun birer insan yapmıştı. Artık Yusuf’un Allah katında kendilerinden daha

183 Bkz.Tevkin, 44/18-34. 184 Bkz.Tevkin, 45/1-3. 185 Yusuf, 12/ 87. 186 Bkz. Yusuf, 12/88. 187 Yusuf, 12/ 89. 188 Yusuf, 12/ 90.

üstün olduğunu bundan dolayı seçildiğini itiraf ederek şöyle dediler: “Allah’a yemin

ederiz ki, Allah seni bizden üstün tutmuştur; doğrusu biz suç işlemiştik.”189 Bunun

üzerine Yusuf onlara şöyle dedi: “ (Yusuf) dedi ki: “Bugün sizi kınamak yok, Allah sizi

affetsin! O, merhametlilerin en merhametlisidir.”190

İki çocuğunu daha kaybeden Yakub’un sıkıntısı artmış ve gözleri görmez olmuştu. Bu en zorlu süreçte Tekvin onun durumu ile ilgili tek kelime bir şey söylemez. Gözlerinin kör olduğundan bahsetmediği için yüzüne sürüp iyileşsin diye Yusuf’un gönderdiği gömlekten de bahsetmemektedir. Kur’an, kralı birkaç sahnede anlatır. Bunlardan birisi gördüğü rüya ile ilgili sahne, ikincisi, yaptığı soruşturma ile ilgili sahne ve son olarak Yusuf’u en yetkili ikinci kişi olarak tayin ettiği sahne. İsrailoğulları’nın Mısır’a gelmesi hususunda Kral’ın müdahalesi olup olmadığı hakkında Kur’an bir şey söylemez. Ancak Tekvin, İsrailoğulları’nın Mısır’a gelmesinin Firavun’un teklifi ile olduğunu söyler.191

Kur’an ve Tekvin arasında en büyük farklardan birisi de sahne geçişlerdir. Kur’an sahne geçişlerini günümüzdeki sinema sanatında olduğu gibi büyük bir ustalıkla yaparken Tekvin, sahneyi sonuna kadar götürmeden yeni bir konu ve sahneye geçiş yapamamaktadır. Bu durum bazı önemli ayrıntıların arada kaybolmasına neden olmaktadır.

Kur’an’a göre Yusuf, bütün aileyi Mısır’a getirsinler diye kardeşlerini Kenan’a gönderir. Bu arada yüzüne sürmesi durumunda gözünün iyileşeceğini söyleyerek babasına kendi gömleğini gönderir. Henüz kafile Mısır’dan ayrılır ayrılmaz bir mucize gerçekleşir ve Yakub peygamber Yusuf’un kokusunu aldığını söyler. Ancak evdeki çocukları ve torunları bunun eski bir yanlışlığın devamı olduğunu söylediler. Sonra müjdeci gelip Yusuf’un gömleğini onun yüzüne sürünce Yakub’un gözleri açılır. Belli ki peygamber olmasına rağmen Hz. Ya’kub bazı şeyleri çocuklarına inandıramamıştı. Bunlarında başında Allah’ın kendisine kimsenin bilmediği bazı özel bilgiler göndermesi meselesi vardı. Ama ne yaptıysa çocuklarını buna inandıramamıştı. Şimdi, yıllardır ispatlayamadığı haklılığı ortaya çıkmıştı. Artık çocuklar gerçekleri görmüş babalarından özür diliyor ve Allah’ın da kendilerini af etmesi için ondan aracı

189 Yusuf, 12/91. 190 Yusuf, 12/92.

olmasını istiyorlardı. Tekvin’de bu gelişmelerle ilgili en ufak bir bilgi yoktur. Kıssa boyunca gereksiz detaylara giren Tekvin’in başta Yakub’un gözlerini kaybetmesi olmak üzere bazı gelişmelere değinmemesi insanın hayretini artırmaktadır.

Kur’an, müjdeyi aldıktan sonra aile ile ilgili fazla detaya girmeksizin Yakub’un Mısır’a geldiği sahneye geçiyor. Hepsi Yusuf’un yanına gelmiş, Yusuf anne ve babasını bağrına basıyor, onlara; “Güven içinde Allah’ın iradesiyle Mısır’a girin! diyor.” Tevrat, annesi Bünyâmin’i doğururken ölmüş dese de Kur’an, kıssanın sonuna doğru Annesinden bahsederek ölmediğine işaret etmektedir.192 Kur’an, Yakub’un Mısır’a hareketi, varışı ve bundan sonra yaşananlarla ilgili gelişmelere çok fazla değinmez. Tekvin her zaman olduğu gibi hikmet, ibret ve mesaj özelliği olmayan malumatlarla muhatabı bilgilendirmeye çalışmaktadır.193

Tekvin, tam bu noktada Yakub ile birlikte Mısır’a gelen herkesin isimlerini nakledip sayılarının altmış olduğunu söyler.194 Sonra Yusuf’un onları şehir dışında karşılamasından bahseden Tekvin, daha sonra Yusuf’un Firavun’un huzuruna çıkıp ona, ailesinin Mısır’a geldiğini nakleder. Kralın kendilerini huzuruna çağırması durumunda ona çoban ve hayvan besiciliği yaptıklarını söylemesini tembihler.195 Tekvin’in anlattıklarına göre bu süreçte Mısır ve etrafındaki bölgelerde kıtlık hâlâ devam ediyordu.196 Bu arada Firavun Yakub’la buluşur ve aralarında samimi ve sıcak bir konuşma geçer. Sonunda Yakub ona dua eder.197

Kur’an, kıssayı bitirmeden önce son kez muhatabına özet olarak toplu mesaj vermek ister. Yıllar önce babasının genel anlamda tevil ettiği rüyasını şimdi Yusuf tevil edip şöyle diyordu: “Ey babacığım! İşte bu, daha önce (gördüğüm) rüyanın

yorumudur. Rabbim onu gerçekleştirdi. Doğrusu Rabbim bana (çok şey) lütfetti. Çünkü beni zindandan çıkardı ve şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra sizi çölden getirdi. Şüphesiz ki Rabbim dilediğine lütfedicidir. Kuşkusuz O çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.”198 Daha sonra Kur’an Tekvin’de geçmeyen tamamen samimiyet ve 192 Bkz. Yusuf, 12/99. 193 Bkz. Tekvin, 46, 47 ve 48. bablar. 194 Tekvin, 46/8- 27. 195 Tekvin, 46/31-33. 196 Tekvin, 47/13- 21. 197 Bkz. Tekvin, 47/10. 198 Yusuf, 12/100.

kulluğunu yansıtan şu duasını nakleder: “Ey Rabbim! Mülkten bana (nasibimi) verdin

ve bana (rüyada görülen) olayların yorumunu da öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Sen dünyada da ahirette de benim sahibimsin. Beni müslüman olarak öldür ve beni sâlihler arasına kat!”199

Daha sonra Hz. Muhammed’e dönenen Kur’an, bu kıssayı bir yerlerden aldığını iddia edenlere, cevap olarak şöyle der: “İşte bu (Yusuf kıssası) gayb haberlerindendir.

Onu sana vahyediyoruz. Onlar hile yaparak işlerine karar verdikleri zaman sen onların yanında değildin (ki bunları bilesin).”200 Kıssalar hususunda tek tip inkârcı

yoktu. İnkârcılardan bazıları Muhammed’in (sav) bunu Kitab-ı Mukaddes’ten aldığını söylerken, bazıları da uydurduğunu söylüyordu. Yukarıdaki ayet birinci kesimin iddialarına cevap verirken, kıssasının son ayeti ikinci kesimin iddiasına cevap vererek şöyle der: “Andolsun onların (Yusuf ve kardeşlerinin)201 kıssalarında akıl sahipleri

için pek çok ibretler vardır. (Bu Kur’an) uydurulabilecek bir söz değildir. Fakat o, kendinden öncekileri tasdik eden, her şeyi açıklayan (bir kitaptır); iman eden toplum için bir rahmet ve bir hidayettir.202

Tekvin, kıssayı bu noktada bitirmiyor. Sözü Yakub’un ölümüne getiren Tekvin onun on yedi yıl Mısır’da yaşadıktan sonra toplamda yüz kırk yedi yaşında öldüğünü söyler. Ayrıca oğlu Yusuf’tan kendisini Mısır’da değil Kenan’da defnetmesini ister.203 Oğlu Yusuf tarafından Mumyalanan cesedi kırk gün sonra Firavun’un izni ile büyük bir kalabalık eşliğinde Mısır’dan çıkartılıp Kenan’a defnedilir.204

Tekvin bu kıssayı Yusuf’un ölümüne değinerek bitirir. Yusuf üçüncü kuşak torunlarını gördükten sonra öldüğünü söyler. Ölümü esnasında kardeşlerini toplamış ve onlara günün birinde Allah’ın kendilerini bu memleketten alıp İbrahim, İshak ve Yakub’a yemin ettiği diyara çıkaracağını söyler. Buradan çıktıklarında kemiklerini de beraber götürmeleri hususunda İsrailoğulları’na yemin ettirir. Yüz on yaşında vefat eden Hz. Yusuf mumyalanıp Mısır’da bir tabuta konur.205

199 Yusuf, 12/101. 200 Yusuf, 12/102.

201 Burada kast edilen Yusuf sadece Yusuf kıssası mı yoksa bütün kıssalar mı? Bu konuda farklı görüşler söylenmiştir. Bkz. Taberi, Câmiu’l-Beyân an Te’vîli Âyi’l-Kur’ân, c. XVI, s. 312-314.

202 Yusuf, 12/112.

203 Bkz. Tekvin, 47/28-31. 204 Bkz. Tekvin, 50/2-14. 205 Bkz. Tekvin, 50/25, 26.