• Sonuç bulunamadı

Vergilendirmenin Yatırım Kararları Üzerindeki Etkisi

2.3. DOLAYSIZ YABANCI SERMAYE YATIRIMLARINI BELİRLEYEN BİR UNSUR

2.3.1. Vergilendirmenin Yatırım Kararları Üzerindeki Etkisi

Vergilendirmenin yatırım kararları üzerindeki etkisi yurt dışı yatırım kararları, yer seçimi, yatırım türleri ve vergilendirmenin yatırım kararları bağlamında öneminin artması başlıkları altında incelenecektir.

2.3.1.1. Yurt Dışı Yatırım Kararları Üzerindeki Etkisi

Dolaysız yabancı sermaye yatırımcısı, genellikle, ülkelerin vergi hukukuna göre yatırım yapmaya karar vermektedir. Ülkede var olan vergi kanunları, o ülkede yatırım yapılmasına elverişli ise yatırımcı o ülkeyi seçmektedir. Bunun en güzel örneği ise, ülkelerin düşük kurumlar vergisi uygulamasına gitmesidir. Sanayileşmekte olan ülkeler, yatırımcıları kendi ülkelerine çekebilmek için kurumlar vergisi oranlarını düşürme yoluna gitmektedirler. Bu hususta en iyi örnek İrlanda, Macaristan ve Polonya olarak gösterilebilir. İrlanda %12,5’luk Macaristan ve Polonya ise %19’luk düşük kurumlar vergisi oranlarına sahip olup ülkelerini yabancı yatırımcı için cazip hale getirmeye çalışmaktadırlar (KPMG, 2010a:20). Günümüzde ülkeler vergi rejimlerinin çeşitliliğini göstermek, şartların ve fırsatların uygunluğunu sağlamak için de vergi sistemlerini

düzenlemektedirler. Bu durum, yabancı yatırımcıyı çekmek amacıyla çok düşük vergi oranları ve diğer vergi belirleyicilerini teklif eden vergi cenneti olarak bilinen ülkeler için söz konusudur.

2.3.1.2. Yer Seçimi Üzerindeki Etkisi

Yer seçimi, ülkede bulunan yabancı sermaye yatırımı miktarına ve yabancı sermaye yatırımlarına uygulanan vergiler arasındaki bağlantının birleşimine bağlı olmaktadır. Yatırımcı, kendi ülkesinde vergi oranlarının yüksek olması nedeniyle vergi oranlarının az olduğu ya da hiç vergilendirmenin olmadığı vergi cenneti gibi yerlerde yatırım yapmaya karar vermektedir. Çünkü yatırımcı bu sayede kendi ülkesine kıyasla elde ettiği kazanç üzerinden ya az vergi ödeyecek ya da hiç vergi ödemeyecektir. Sonuç olarak yatırımcı kazanç elde etmiş olacaktır. Bu sebeple vergi teşvikleri, yatırımcının yer seçimi konusunda önemli olmaktadır.

2.3.1.3. Yatırım Türleri Üzerine Etkisi

Yatırımcıların büyük bir çoğunluğu vergi teşviklerinin kullanılabilirliğinden etkilenmemiş olmasına rağmen vergi teşvikleri pazar odaklı ve ihracat odaklı yatırımlar ve yabancı yatırımların kurulmuş olduğu merkezler için önemli bir faktör olmaktadır (Easson, 2004: 68-70).

Pazar odaklı yatırımlar: Pazar arayan ve yerel pazarlara ürün tedarik eden yatırım türleridir. Bu tür yatırımlar, faktör fiyatlarındaki farklılıklardan kâr sağlamayı ve düşük maliyetli üretim yerleri bulmayı amaçlamaktadırlar. Pazar odaklı yatırımlar, yatırım teşviklerinden ve kazançların vergilendirilmesinden çok fazla etkilenmemektedir. Yatırım yapılan ülkelerde pazar odaklı yatırımlar, telefon sektöründe daha fazla vergi teşviki uygulanmaktadır. Bu tür yatırımların taviz vermeden yapılıp yapılmadığına karar vermek neredeyse imkânsızdır.

İhracat odaklı yatırımlar: Pazar odaklı yatırım türünden daha hareketlidir ve bu tür yatırımlar nispeten kısa vadeli olmaktadır. Genellikle ihracat odaklı yatırımların pahalı olduğu düşünülmektedir. Bu tür yatırımlarda ev sahibi ülke, X ülkesine ihraç etmek amacıyla üretim olanaklarını A ülkesinden B ülkesine götürmektedir. Ev sahibi ülkede vergileme, yapılan maliyetlerin bir parçası olmaktadır. Maliyetin düşürülmesi amacıyla yatırımı çekmek isteyen ülke, uygun vergi teşvikleri önerdiğinde yatırımcı o ülkeyi tercih etmiş olacaktır. Düşük maliyetli üretim, iyi eğitim, iş gücü ya da doğal

kaynaklara ulaşılabilirlik açısından vergi teşvikleri, önemli bir faktör olarak görülmektedir.

Yabancı Yatırımların Kurulmuş Olduğu Merkezler: Bağımlı, dağıtım, pazarlama, finans, araştırma geliştirme merkezleri ve bağımlı sigorta şirketleridir. Bu tür merkezler, çokuluslu şirket yapısında farklı hizmet türleri sağlamak amacıyla kurulmaktadırlar. Bu sebeple de belli faaliyetler, belli yerlerde merkezileştirilmektedir.

Amerikan girişimcisi, Amerika’da bulunan ana şirketten ziyade Avrupa’da herhangi bir yerde kurulan tek bir merkezden faaliyetlerini uygulaması merkezileşmeye örnek olarak gösterilebilir. Dağıtım ve pazarlama merkezleri, reklamla ilgili faaliyetler ve merkezi ilanlar, paketleme ve etiketleme ve ulaştırma hizmetleri için kullanılmaktadır. Finans merkezleri, faiz ve döviz kuru üzerinde dalgalanmalara karşı üretimi koruyarak en iyi risk yönetimine izin veren ve risk yönetimini düzenleyen politikaları olanaklı kılmaktadır. Merkez grupları için sigorta hizmetlerini sağlayan bağımlı sigorta şirketleri iken, araştırma ve geliştirme (AR-GE) merkezleri grubun bütün üyeleri yararına araştırma geliştirme konularını yönetmektedir. Bu tarz merkezlerin çoğu aktif iş gerçekleştirmekte ve tam olarak yasal işler için kurulmaktadır. Ancak merkezler, merkez için dönüştürülen gelir üzerinden vergilendirilmeyen ya da az vergilendirilen ülkelerde kurulursa önemli vergi tasarrufuna sebep olabilir. Ayrıca merkezleri çekmek için düşük vergi rejimleri sağlayacak birçok ülke bulunmaktadır. Genellikle vergi yönlü olmayan merkezlerin kurulmasına karar verilse bile merkezlerin kuruluşunda vergi önemli bir faktör olarak kabul edilmektedir. Bazen vergi konuları yer seçimi üzerinde çok az etkiye sahip olabilir. Arsa ve iş gücü maliyetleri ve iyi taşıma iletişimleri birçok dağıtım merkezleri için ilk gereksinim olmaktadır. Tersine finans merkezleri, lisans merkezleri, bağlı sigorta şirketleri ve bağlı merkezlerin diğer türleri, iyi bir telekomünikasyon hizmeti sağlayabilen dünyanın herhangi bir yerinde kurulabilirler. Bu nedenle telefon hizmetlerinin kuruluş seçimi oldukça geniş olmaktadır. Yatırımcıların doğru kuruluşa karar vermesi, yatırım için seçilen ülkede uygulanan vergi kanunlarına bağlı olmaktadır.

2.3.1.4.Vergilendirmenin Yatırım Kararları Bağlamında Öneminin Artması Vergilendirmenin yatırım kararları üzerindeki önemi, genellikle yatırımın yapılacağı yere ve yatırımın türüne bağlıdır. Yatırımın yapılacağı yer seçiminde vergilendirmenin düşük olduğu ya da vergilendirmenin hiç olmadığı bölgeler

seçilmektedir. Bir ülkede vergilendirme ne kadar düşükse ya da hiç yoksa o ülkede yatırım, artış eğilimi göstermektedir. 1998 Dünya Yatırım Raporu, yatırımların yapılacağı yer seçimi konusuna yer vermektedir. Bu rapora göre, Avrupa Birliği’ne üye olan bir ülke ya da büyük oranda ulusal pazara sahip bir ülke, yatırım kararları üzerinde belirleyici bir rol oynamaktadır. Vergilendirme, yatırımın yapılmasına karar verilmesinde önemli bir öğedir. Örneğin ABD’de, yatırımı çekmek amacıyla vergi kanunları konusunda birbirleriyle rekabet eden eyaletler bulunmaktadır (Easson, 2004:

71). Vergilendirmenin yatırım kararları bağlamında önemi düşük kurumlar vergisi, vergi tatilleri, vergi cennetleri ve serbest bölgeler üzerinde yoğunlaşmaktadır. Örnek olarak Çin’de standart ulusal kurumlar vergisi oranı %25’tir. Bu oran özel ekonomik bölgelerde yatırımlar için %15’e düşürülmüştür. Özel ekonomik bölgeler olarak nitelendirilen yerler, yabancı yatırım çekme hususunda oldukça başarılı olmaktadır (Easson, 2004: 71; KPMG, 2010a: 18). İrlanda ve Macaristan gibi düşük kurumlar vergisi oranlarına sahip ülkeler yabancı yatırımcılar açısından önemli bir konumdadır.

Hollanda Antileri gibi vergi cenneti olan ülkelerde vergi sorumluluğu olmadığı için daha çok yatırım yapılmaktadır. Vergi tatilleri ise, sanayileşmekte olan ülkeler tarafından öncelikli olarak kullanılmaktadır. Vergi tatili altında yeni kurulan firmalar, yatırımı cesaretlendirmek amacıyla beş yıl gibi özel zaman dönemleri için kurumlar vergisi ödemek zorunda değildirler (OECD, 2001: 25).

Yatırım türü ne olursa olsun vergilendirme konusu önemlidir. Çünkü yatırımın şekli vergilendirmenin türüne de bağlı olmaktadır. Yatırım yapacak şirket; pazar odaklı ve ihracat odaklı yatırım ya da yatırımın kurulmuş olduğu merkezler şeklinde olabilir.

Özellikle ihracat odaklı yatırımlarda ve yatırımın kurulmuş olduğu merkezlerde vergilendirme konusu daha fazla önemlidir. Çünkü ihracat odaklı yatırımlarda birbirleriyle rekabet eden ülkeler arasında vergilendirmenin düşük olması sonucu, ülkede yapılan ihracatın çok yüksek olması beklenmektedir. Yatırımın kurulmuş olduğu merkezlerde ise, yatırımı çekmek amacıyla birçok ülke düşük vergi rejimleri uygulamaktadır. Genellikle merkezlerin vergi yönlü olmamasına karar verilmesine rağmen merkezlerin kurulmasında vergi önemli bir faktör olmaktadır (Easson, 2004:

70).