• Sonuç bulunamadı

Vergi teşviklerinin Amaçları

2.4. DOLAYSIZ YABANCI SERMAYE YATIRIMLARINA YÖNELİK VERGİ

2.4.1. Vergi Teşviklerinin Tanımı, Amaçları ve Türleri

2.4.1.2. Vergi teşviklerinin Amaçları

Vergi kanunlarında yer alan teşvik ve koruma önlemleri çeşitli indirim, istisna ve ertelemelerle sağlanmaktadır. Teşvik edici bu politikaların uygulanması durumunda,

toplumsal nitelikli kaynakların devlet eliyle belirli kesimler lehine transfer edildiği tartışmaları gündeme getirilerek teşvik politikalarının kaynak dağılımını bozduğu, toplumun belirli bir kesiminin aleyhine sonuçlar oluşturarak gelir adaletsizliğine yol açtığı ileri sürülmektedir. İlk bakışta vergi teşvikleri, vergi gelirlerinin azalmasına sebep olan araçlar olarak görülmektedir. Vergi teşvikleri, gelirler üzerinde olumsuz araçlar olarak görülmesine rağmen bu teşviklerin rasyonel olarak tasarrufların artan kısmının verimli yatırımlara aktarılması durumunda üretim ve verimlilik artışının sağlanması sonucunda vergi gelir kaybı telafi edilmekte ve uzun vadede vergi gelirleri artmaktadır.

Burada önemli olan vergi teşviklerinin dengeli ve verimli bir şekilde kullanılmasıdır (Gerçek, 2011; Altınışık, 2006: 54).

Vergi teşviki politikalarının diğer kamusal politikalardan farkı, ekonomiye doğrudan enjekte edilmesidir. Bu sebeple de yapılan uygulamalar daha kısa sürede etkisini göstermektedir. Hazine Müsteşarlığı Teşvik ve Uygulama Genel Müdürlüğünce uygulanan yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkındaki Karar’ın amaç ve kapsamını tanımlayan birinci maddesi Kalkınma Planları ve Yıllık Programlarda öngörülen hedeflere uygun olarak; “bölgelerarası dengesizlikleri gidermek, sermayeyi tabana yaymak, istihdam oluşturmak, katma değeri yüksek illeri ve uygun teknolojileri kullanmak ve uluslararası rekabet gücünü sağlamak için yatırımların uluslararası yükümlülüklere aykırılık teşkil etmeyecek şekilde teşvik etmek, yönlendirmek ve desteklemek, ileri teknoloji ve AR-GE yatırımlarını desteklemek” şeklindedir (Çiloğlu, 2000: 29-30). Buna göre vergi teşviklerinin amaçları sanayileşmekte olan ülkelerde özellikle petrol ve gaz projelerine yönelik olan çeşitli yatırım bölgelerinde yabancı yatırımcıları yönlendirerek ekonomik ve sosyal kalkınmayı sağlamak, ülkenin belirli ya da geri kalmış olan bölgelerine ve sektörlerine yatırımları yönlendirmek amacıyla bölgesel ve sektörel kalkınmayı gerçekleştirmek son olarak sanayileşmeyi, teknolojik gelişmeyi ve kıt kaynakların verimli bir şekilde dağılımını sağlamak şeklinde sıralanabilir.

Ekonomik ve Sosyal Kalkınmayı Sağlamak: Günümüzde hemen hemen her devlet sanayi ve tarım alanında teşvik politikaları uygulamaktadır. Bu teşvik politikalarına doğrudan para transferleri, düşük faizli borçlar, ucuz girdi temini, ürünlerin piyasa fiyatı üzerinden satın alınması ve konu itibariyle önemli olan vergi indirimleri ve ertelemeleri gibi konular dâhildir. Teşvik politikaları toplumun genel

refah düzeyini yükseltebileceği gibi, birçok durumda, rekabet ortamını bozarak tersi bir etkide oluşturabilir. Bu sebeple, teşviklerin toplum refahını arttırma amacına hizmet edip etmediğinin kontrol edilmesi ve gerekli düzenlemelerin yapılması gerekmektedir (Özçam, 2003: 1). Bu durum itibariyle teşviklerin sosyal kalkınmayı sağlaması amacı da ön plana çıkmaktadır.

Bir ülkede refah düzeyinin iyi bir seviyede olması, o ülkenin ekonomik ve sosyal kalkınmasına bağlıdır. Özellikle sanayileşme yönünden zayıf olan ülkelerde, kişi basına düşen milli gelirin az olması, nüfusun büyük bir kısmının ya hiç tasarruf yapamaması ya da çok az tasarruf yapması, kredi mekanizmasının yeterli seviyede olmaması gibi ekonomik sorunlarla ve orta sınıfın yok denecek kadar az olması, eğitim düzeyinin düşük olması, teknik üretim kadrosunun yetersiz olması, yüksek doğum oranı gibi sosyal sorunlarla da karşılaşılmaktadır (Vural, 1982: 15). Bu olumsuz durumların meydana gelme risklerini azaltmak için devletler, vergi teşvikleri yoluyla ülkeye dolaysız yabancı sermaye yatırımları getirmektedir. Bu sayede de ülkenin hem ekonomik kalkınması hem de sosyal kalkınması amaçlandığı doğrultuda ileri bir seviyeye ulaşmış olmaktadır.

Bölgesel ve Sektörel Kalkınmayı Sağlamak. Bölgesel ve sektörel kalkınmayı sağlamak amacıyla verilen teşvikler sanayileşmiş ülkeler de dâhil olmak üzere birçok ekonomide uygulanmaktadır. Ancak bu amaç sanayileşme yönünden zayıf olan ülkeler açısından daha çok önemlidir. Çünkü bu sayede sanayileşme yönünden zayıf olan ülkelere sermaye ve kaliteli iş gücü gelmektedir. Bölgesel ve sektörel kalkınma sosyal, politik ve ekonomik istikrarsızlıkların yaşandığı bu ülkelerde var olan istikrarsızlıkların azalmasına ve hatta yok olmasına yardımcı olmaktadır.

Ülkeler vergisel teşvikleri kullanarak yatırımları belli bir bölgeye ya da sektöre yönlendirmektedir. Bölgesel kalkınmanın amaçları kırsal bölgelerin kalkınmasını hızlandırmak, yeni endüstriyel merkezler oluşturmak, çevresel riskleri azaltmak ve nüfusun dengeli bir biçimde dağılımını sağlamak şeklinde sıralanabilir. Angola, Ekvator, Gana, Hindistan, Pakistan ve Tayland gibi bazı ülkeler vergisel teşvikleri bölgesel kalkınma amacı ile kullanmaktadır. Ayrıca bölgesel teşvik uygulayan ülkelere Kolombiya da örnek olarak verilebilir. Kolombiya, güneyinde yer alan Rio Paez

bölgesinin kalkınabilmesi için önemli ölçüde vergisel teşvikler getirmiştir. Bu bölgede yatırım yapan firmalara on yıl süreyle vergi ertelemesi uygulanmıştır (Benk, 2004).

Sektörel kalkınmanın sağlanması ise madencilik, endüstriyel teknoloji parkları, ihracata önderlik eden faaliyetler, film endüstrisi ve yeni teknoloji alanlarında olmaktadır. Örneğin Singapur, ülkedeki gelişmemiş endüstrilerde faaliyet gösteren öncü firmalara 5 yıl boyunca kurumlar vergisi istisnası getirmiştir. Kosta Rica ise turizm sektöründe benzer teşvikler uygulamaktadır. Hindistan da ise bilgi teknolojisi alanında faaliyet gösteren firmalara önemli vergisel teşvikler uygulanmaktadır. Sanayileşmekte olan ülkelerdeki vergisel teşvikler genellikle imalat, madencilik ve turizm gibi sektörlerde yoğunlaşmıştır. Bu ülkelerdeki teşvikler genellikle şirket merkezini ülkeye çekmeyi hedeflemekle birlikte Malezya, Singapur ve Filipinler; kurumlar vergisi oranlarını düşürerek şirket merkezlerini bünyelerine çekmeyi amaçlamaktadır (Benk, 2004).

Teknolojik Gelişmeyi Sağlamak. Sanayileşmekte olan ülkelerde petrol ve doğal gaz projesine yatırım çekmek için vergi teşvik kullanımının önemli bir amacı da teknolojik gelişmeyi sağlamaktır. Belli vergi teşvik türleri bu amaç için tasarlanmıştır.

Singapur ve Malezya gibi bazı ülkeler, AR-GE ve teknoloji projeleri için ayrıca ek vergisel teşvikler uygulamaktadırlar. Bu ülkeler firmaların ayırmış oldukları teknoloji geliştirme fonlarını ve AR-GE faaliyetlerini vergiden istisna tutmuşlardır (Rewane, 2005: 6). OECD(2008)’ ye göre AR-GE alanında yapılan vergi teşvik politikalarının amacı, sosyal optimuma ulaşmak üzere özel girişimcilerin AR-GE üzerine daha çok yatırım yapmasını sağlamaktır. Ancak bütçe kısıtlamaları nedeniyle özellikle sanayileşme yönünden zayıf ve sanayileşmekte olan ülkelerde kamu kesiminin AR-GE faaliyetleri yeterli olmamaktadır. Kamunun AR-GE’ ye ayırdığı kaynaklar ulusal hedeflere bağlı olarak gün geçtikçe artış gösterse de, her ülke belirlediği hedefe ulaşmakta zorlanabilir. Ancak bu durum itibariyle bile ülkeler AR-GE alanında indirimler, hızlandırılmış amortisman, vergi kredisi, vergi tatili, vergi istisnası ve muafiyetleri gibi vergi teşvikleri uygulamaktadırlar (Güzel, 2009: 35).

Kıt Kaynakların Verimli Dağılımını Sağlamak. Günümüzde teknolojik gelişmeler, üretim çeşitliliğinin artması ve ulaştırma olanaklarının iyileşmesi küresel pazarın oluşmasını hızlandırmıştır. Küresel pazar sonucunda da ülkeler arasında bir

rekabet oluşmaktadır. Bu oluşan rekabet, ülkelerin kıt kaynaklarını daha verimli bir şekilde kullanmaya itmiştir. Ülke kaynakları kıt olmasına karşın ülke ihtiyaçları kaynakların tersine sonsuzdur. Bu sebeple devlet ihtiyaçlarını karşılamak için ülkesinin kaynaklarını en iyi şekilde kullanmak amacıyla vergi teşviki uygulayarak kaynakların verimli dağılmasını sağlayabilir. Bu şekilde hem bölgesel hem de sektörel kalkınma da sağlanmaktadır.