• Sonuç bulunamadı

USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)

ÜÇÜNCÜ OTURUM Açılma Saati: 19.11

X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)

2.- 336 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin maddelerine geçilmesine ilişkin oylamada karar yeter sayısının aranması istenmiş olmasına rağmen karar yeter sayısının aranmadığı gerekçesiyle Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın tutumu hakkında

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şu oturduğum yerden, ayakta, kalkmış durumdayken söyleyeceğim bir dakikalık bir cümleye bile tahammül edemeyen iktidar partisi mensuplarını görmekten üzülüyorum. Grup başkan vekilleri her zaman için ayağa kalkarlar, kürsüye gelirler, söz isterler, ben buna inanırım. İç Tüzük’te bunun yeri var mıydı, yok muydu, bu benim için hiç önemli değildir. Kaldı ki grup başkan vekilleri ayağa kalkarak, her zaman için açıklama yaparlar. Bu, Meclisin teamülünde vardır, geleneklerinde vardır, her zaman vardır. İktidar partisi grup başkan vekillerinin söz taleplerine ben Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili olarak bugüne kadar hiç itiraz etmedim. İç Tüzük’te dayanağı var, yok; hiç önemli değil, grup başkan vekili bir şeyi konuşma ihtiyacı duyuyor ise konuşur. Görüyorum ki benim bir dakikalık bir konuşmama dahi tahammül edemeyen bir anlayış var, üzüldüm.

Değerli arkadaşlar, konu şudur: Sayın Başkan oturuma ara vermeden önce eğer demiş olsaydı ki: “Benden siz karar yeter sayısı istemediniz, ben de aramadım.” Sorun yok. Ama Sayın Başkan dedi ki: “Evet, karar yeter sayısı talebinde bulundunuz siz, bulundunuz.” “Ben şöyle baktım, dememiş olabilirim ‘Karar yeter sayısı vardır.’ diye ama vardı gibi.” anlamında bir değerlendirme yaptınız.

Şimdi farklı bir şey söylüyorsunuz Sayın Başkan. Biz Meclis Başkanlık Divanının, orada oturan Sayın Başkanın inanılır, güvenilir bir kişi olmasını arzu ederiz. Mademki bunu söylediniz, o sözünüzün gereğini yapın ya da şimdi şunu söyleyin bize: “Ben biraz önce bir açıklama yapmıştım ama bu açıklamam yanlıştı, özür diliyorum; durum budur.” diye bunu söyleyin. Yani hangisi doğru?

Biz hangisine inanacağız Sayın Başkan?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.

Buyurun Sayın Elitaş.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Biraz önce Hatip burada konuşma yaparken Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Arkadaşımız biraz önce ifade edilen çerçevede araya girdi, Hatibin konuşmasının tahmin ediyorum altıncı dakikası veya dört buçuğuncu dakikası sırasında. Ben itiraz ettim, “Sayın Başkanım, öncelikle Hatibe nezaket gösterilmeli. Niye nezaket gösterilmeli? Kürsüde konuşmaya başlamış. Kürsüde konuşmaya başlayan bir hatibin sözü, kim olursa olsun, kesilmez.” dedim ve üzülerek ifade ediyorum:

Hatibe soru soruldu, Hatip de “Doğru.” dedi ve şimdi Grup Başkan Vekili “Çözülmesini yanlış buluyorum.” diyor. Ben AK PARTİ Grup Başkan Vekili olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekilinin, bu Cumhuriyet Halk Partisi Sözcüsünün, İç Tüzük’e ve teamüllere aykırı olarak “Grup Başkan Vekili” olma sıfatıyla sanki her şeyi kendisi yapacakmış gibi veya… İç Tüzük’e uymak mecburiyeti olmayan kişi değiliz; Meclis Başkanlığından İç Tüzük’e uyma mecburiyetini istiyorsak grup başkan vekilleri de İç Tüzük’e uymak mecburiyetindedir. Grup Başkan Vekili eğer böyle bir anlayış içerisinde olursa buradaki her konuşmacının konuşmasını kesme hakkını ortaya koymuş olur.

Bu da milletvekili arkadaşlarımıza saygısızlık olur. Nitekim Cumhuriyet Halk Partili Konuşmacı burada konuşurken Sayın Grup Başkan Vekilinin kalkıp sözünü kesmesine ilk itiraz eden ben oldum.

“Sonraki süreçte devam etsin, bitsin, tartışmalarımızı yapalım.” dedik ama benim haklı bir konuyu savunmam maalesef şu anda farklı bir noktaya geldi.

İki: Eğer karar yeter sayısı istemiyle ilgili bir durum varsa… Sayın Başkanın kulağına gitmiş.

“Ben karar yeter sayısı isteyeceğim.” demiş ama istememiş ve o anda oylamaya geçilirken telefonla konuşuyor Sayın Başkanın ifadesine göre ve Başkan da bakmış, Türkiye Büyük Millet Meclisinde yeterli çoğunluk var olduğundan dolayı “Kabul edilmiştir.” demiş. Bunun uzatılmasının bir manası olmadığını ifade ediyorum.

Sayın Başkanın uygulamasının doğru olduğunu söylüyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Elitaş.

Sayın Kaplan, aleyhte…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kürsü hiçbirinizin değil, milletin kürsüsüdür ve buradaki bir hatibi konuşurken konuşmasının yarısında kesmek millete hakarettir, milletin iradesine hakarettir. Buna dikkat edecek grup başkan vekilleri, kim olursa olsun, Sayın Başkan da dikkat edecek. Sayın Başkanın da buna izin vermemesi gerekirdi. Böyle bir yaklaşım olabilir mi? Kürsüdeki hatibi indiriyorsunuz, sonra arkaya gidiyorsunuz, geliyorsunuz, bir şey olmamış gibi davranıyorsunuz. Bu yanlış bir yaklaşımdır. Bu bir.

İkincisi: Canlı yayın. Bu iktidar partisi niye korkuyor canlı yayından? Bak, saat 7’deydi, canlı yayın bitti, buradaki hatip konuşmasını yarım bıraktı ve kapalı yayına geçti.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – İktidar partisi engellemedi, lafına dikkat et, yanlış yoldasın.

İktidar partisi hatibi engellemedi, muhalefet muhalefetin sözünü kesti, farkında değilsin sen.

HASİP KAPLAN (Devamla) - Bu da muhalefetten korkunuzun sonucudur. Bunu da 7’den 24’e çekerseniz, biraz cesaretlenirseniz iyi olur.

Diğer bir konu, bir şey daha söyleyeceğim, bakın, şunu bir kere kafanıza iyicene yerleştirin: Bu yasayı niye çıkardığınızı siz de bilmiyorsunuz. Akkuyu’daki enerji santrallerini siz verdiğiniz zaman ihaleye o yabancı şirketlerin hangi davadan yargılandığını araştırıyor musunuz? Yabancı şirketlerin hangisini araştırıyorsunuz? Devletin malı deniz, gider tabii.

Bakın, size bir şey söyleyeyim:

“Verir zavallı memleket, verir ne varsa; mâlini, Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini, Bütün ferâğ-ı hâlini, olanca şevk-i balini,

Hemen yutun, düşünmeyin haramını, helalini.” demiş Tevfik Fikret ve…

İHSAN ŞENER (Ordu) – Size demiş!

HASİP KAPLAN (Devamla) - …biz 51’inci açlık gününde, grevde insanlar ölüme giderken böyle sorumsuzca bir davranış içinde olan bu akşamki durumu protesto ediyoruz, Barış ve Demokrasi Partisi Grubu olarak da sizi baş başa bırakıyoruz. İhale kanunlarınızla da buyurun baş başa ne yaparsanız yapın.

BAŞKAN- Teşekkürler Sayın Kaplan.

Lehte olmak üzere Sayın Recep Özel.

Buyurun Sayın Özel.

İHSAN ŞENER (Ordu) – Tabii, canlı yayın yok ya gidersin! Şov yapıyorsun!

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Kapalı yayında da yaparım, canlı yayında da yaparım, basın açıklamasında da yaparım, her zaman yaparım, her zaman da medyada istediğim yeri alırım, senin Başbakanından daha da iyi alırım merak etme.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Kürsüde hatip var.

BAŞKAN - Sayın Kaplan, sakin olalım lütfen.

Sayın Özel, buyurun.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; biraz önceki uygulamada Başkanın tutumunun lehinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlarım.

Biraz önceki olayda MHP Grup Başkan Vekili konuşmalar devam ederken kürsüye, Başkana gidiyor, kulağına “Biraz sonra karar yeter sayısı isteyeceğim.” diyor, “İstiyorum.” demiyor,

“İsteyeceğim.” diyor. Konuşmalar bittikten sonra da Sayın Başkan bakıyor, o sırada Grup Başkan Vekili telefonla konuşuyor, üç dakika sonra, bitimine kadar konuşması devam ediyor. Hatip burada üç dakika geçtikten sonra söz alıyor ve karar yeter sayısı istemiştim, bunu niye dikkate almadınız da bilmem… Haydar Bey’e sordum, “Bak senin sözünü kesiyor.” diye, Haydar Bey “Ben kabulüm, kessin varsın.” dedi burada.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Öyle bir şey demedim ya! Kürsüde yalan söyleme ya! Bırak!

Öyle bir şey demedim, getirelim tutanakları.

RECEP ÖZEL (Devamla) – Dedin burada, tutanaklar orada. Burada bakın 2 kâtip üye, 1 başkan var, usulüne uygun bir karar yeter sayısı talebi yok.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Başkan idare edemiyor ben mi idare edeceğim?

RECEP ÖZEL (Devamla) – Kâtipler bile duymamış. Başkanın kulağına gidip söylüyor. Böyle bir usul var mı? Yok.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sevgili kardeşim, Başkan idare edemiyor ben mi edeceğim?

RECEP ÖZEL (Devamla) – Konuşma bittikten sonra karar yeter sayısı kim talep ederse…

Oylamada da Başkanımız baktı, gerekli çoğunluğu gördü. Ve “Karar yeter sayısı vardır.” denmiş veya denmemiş, kabul edilmişin içerisinde karar yeter sayısı olduğu kabul edilir.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – “Dedim.” dedi tutanaktan çıkmadı, “Dedim.” dediniz çıkmadı, onu söyleseniz bitecek.

RECEP ÖZEL (Devamla) – Tutanakların hiçbir yerinde karar yeter sayısı talebi de yoktur,

“Karar yeter sayısı istiyoruz.” diyen herhangi bir kimse de yoktur. Oylanmıştır, kabul edilmiştir ve karar yeter sayısı içerisinde var olduğu kabul edilir. Bu nedenle Başkanın tutumu doğrudur, lehinde olduğumuzu beyan ediyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Değerli arkadaşlar, burada zabıtları da inceledik. Konuşmaların bitiminde bir karar yeter sayısı istemi dile getirilmiş değil. Daha evvel karar yeter sayısı isteyeceğini bana söyledi Sayın Grup Başkan Vekili, bu doğru ama o sırada konuşmalar devam ediyordu. Konuşmalar bittikten sonra, usulümüz, bildiğiniz gibi, “Konuşmalar tamamlanmıştır.” dedikten sonra yani oylamaya geçmeden önce grup başkan vekilleri veya herhangi bir milletvekili karar yeter sayısı isteyebilir. Böyle bir talep yok, zabıtlarda da yok. Dolayısıyla tutumumuzun ben doğru olduğu kanaatindeyim ve 1’inci maddenin görüşmesine devam edeceğiz.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ (Devam)

3.- Şanlıurfa Milletvekili Abdulkerim Gök’ün; Kamu İhale Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (2/901) (S. Sayısı: 336) (Devam)

BAŞKAN - 1’inci maddede ikinci konuşmacı Hasip Kaplan… Yok.

Şahısları adına Oya Eronat, Diyarbakır Milletvekili.

Buyurun Sayın Eronat. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 336 sıra sayılı Kamu İhale Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesi üzerine şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, ben, konuşma kâğıtları falan hazırladım ama burada kürsüye çıkan arkadaşların birtakım eleştirilerinden, bizim konuyu iyi anlatamadığımız veya iyi anlaşılamadığı fikrine katıldığım için örneklerle bu konuyu açıklamak istiyorum.

Şimdi, çıkan arkadaşlardan bazıları 59’uncu maddenin değişeceğini öne sürdüler ve “Kamu davasıyla yargılananlar ihalelere girecekler, işte ihale alacaklar, teklifler değerlendirilecek.” gibi yorumlarda bulundular.

Şimdi, 59’uncu maddede bir kere kesinlikle hiçbir değişiklik yapılmayacak. Bizim burada yapmak istediğimiz değişiklik, sadece askıda kalan, daha doğrusu, net olarak anlaşılmayan 11’inci maddenin yani 4734 sayılı Kanun’un 11’inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendindeki “Bu Kanun ve diğer kanunlardaki hükümler gereğince geçici veya sürekli olarak kamu ihalelerine katılmaktan yasaklanmış olanlar.” ibaresini netleştirmek. Biz, burada, sadece şu ibareye “İdare veya mahkeme kararına bağlı kalmak.” şartını getiriyoruz. Şimdi, bunu niye yapıyoruz? Şimdi, mevcut hükümde yasaklamayla şu kastediliyordu: Bir idarelerce yasaklanma, bir de mahkemelerce yasaklanma. Şimdi, her ikisi de tamam… Burada ne yapılıyordu? Teklifler değerlendirme dışı bırakılıyor, geçici teminatlar gelir kaydediliyor; idarelerce bir yıldan az, iki yıldan fazla olmamak üzere ihalelerden yasaklanma katılımcılara getiriliyordu. Fakat burada bir karışıklık şurada yaşanıyordu: 59’uncu madde “Kamu davası açılanlar ihalelere giremezler.” diyor. Fakat bu 59’uncu maddenin sonucunda bir mahkeme neticesi yok yani bunlar yargılanıyorlar, ceza da alabilirler, ihalelere girmeme cezası da alabilirler veya beraat da edebilirler. Fakat 59’uncu maddedeki karar şöyle: Kamu ihalelerine giremeyecekler. Zaten giremiyorlar fakat yasaklı kabul edildikleri için teklifleri değerlendirme dışı bırakılıyor. Bu zaten 59’uncu maddenin içinde var yani yasaklı olmasa da ihaleye giremeyecek.

Yalnız, geçici teminatlarının gelir kaydedilmesinde bir adaletsizlik bulunuyordu. Ben şöyle bir örnek vereyim: Şimdi, 59’uncu maddede kamu davası açılmasından önce uzun bir ön soruşturma geçiriliyor.

Bu ön soruşturma gizlilik içinde yapıldığı için katılımcının da, ihale makamının da haberi olmuyor.

Fakat diyelim ki siz 10 milyonluk bir ihaleye gireceksiniz. İhaleye girmek de çok ucuz bir olay değil, bayağı masraflı. Bu masrafı yapıyorsunuz ve 10 milyonun teminatı olan 300 bin lirayı teminat olarak da, geçici teminat olarak yatırıyorsunuz. Hakkınızda da bir gizli soruşturma var, bundan da haberiniz yok. Daha sonra ihale makamına dosyanızı veriyorsunuz ve aradan iki üç gün sonra ihale yapılacak diyelim. İhale sabahı, 59’uncu madde üzerine, bir kamu davası açılmış olduğu elektronik ortama düşüyor. Şimdi, 59’uncu madde üzerine, kamu davası açıldığı görülünce kanunen teklif artık ihale dışı bırakılıyor. Biz burada bu kanunu asla değiştirmedik, teklif gene ihale dışında bırakılacak. Fakat düşünün, siz ihaleye girmişsiniz, 300 bin liranızı yatırmışsınız, ihaleye de girmemişsiniz, daha o aradaki süreç var ve ihale sabahı hakkınızda kamu davası açıldığını öğreniyorsunuz ve sizin ihale dışında kalmanız tamam fakat 300 bin liranız gelir olarak kaydediliyor yani bunu hiçbir vicdanın kabul etmemesi gerekiyor. Bizim burada yaptığımız değişiklik sadece bu adaletsizliği gidermek.

Yoksa 59’uncu maddeden yargılananlar kesinlikle gene ihalelere giremeyecekler, teklifleri ihale dışında kalacaktır. Sadece, sonradan öğrenilen kamu davası açılması durumundan dolayı maddi kayba uğramamaları konusunda yapılan bir çalışmadır.

Teşekkür ederim.

HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) – Kaç kişi bunlar?

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Hiç kimse faydalanmayacak.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Eronat. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) – Çok mu var? Yüzde 1 mi?

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Hiç kimse faydalanmayacak, gerçekten öyle.

BAŞKAN – Şimdi, şahısları adına ikinci konuşmacı Fatih Han Ünal, Ordu Milletvekili.

Sayın Ünal, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

FATİH HAN ÜNAL (Ordu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, evet, konuşmaya çalıştığımız, zaman zaman sıkıntılar yaşadığımız madde, Kamu İhale Kanunu’nun bir maddesindeki, bir bendindeki iki kelimelik değişiklik üzerine.

Bu yasa, arkadaşlar, 2002 yılında çıkmış; 2002 yılının Ocak ayında bu yasa çıkarılmış ancak dinamik bir süreç yaşayan Türkiye'de zaman içerisinde ihtiyaçtan dolayı ilgili maddelerde değişikliklere ihtiyaç duyulmuş. Bu ihtiyaçları da tabii ki iktidar partisi olarak, bu ülkeyi yönetenler olarak, milletin iktidara getirdiği bir temsil hakkı almış bir parti olarak biz değişikliği yapacağız ama “Bu değişiklikler çok oldu, az oldu…” Şimdi, güzel şeyler de söyleniyor zaman zaman: “Efendim, madem öyle, daha kapsamlı bir yasa hazırlığı yapılsın, gelinsin.” Güzel. Ama şurada iki kelimeyi değiştireceğiz diye yaşadığımız olaylara bakar mısınız? Şahsileştirmediğimiz mi kaldı… Hakaretin bini bir para yani.

Şimdi biz, arkadaşlar, saygımızı… Aslında bize verilen tavsiyelerde -biz bu dönem yeni milletvekiliyiz- bu tavsiyelerde sabrımızı sonuna kadar korumaya çalışıyoruz ama bunun da bir limitleri var. Şahsileştirdiğiniz zaman, buradaki hatibin konuşma hakkını elinden aldığınız zaman…

Çünkü duyulmuyor; siz oradan bağırdığınız zaman ben de buradan duyamıyorum, şurada Sayın Bakanın konuşmalarını duyamadık ama sizden bir konuşmacıya iki kelime şurada söylense “Efendim, bak iktidar tuttu konuşmaya engel oluyor.” gibi atıflarda bulunuyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, muhalefetin –biz burada diğer grupları da dinledik ama- gördüğünüz gibi, dinlemeye tahammülü yok iktidar partisini. Ya, bırakın, biz de bir şeyler yapmak istiyoruz. Bu çalışmamıza sizler de olumlu katkı yapın, memnuniyetle başüzerine alırız. Bakın, arkadaşımız gayet güzel… 1’inci madde zaten ilgili maddeydi. 11’inci maddenin (a) bendindeki değişiklik konusu; bu konuda 11’inci, 17’nci madde, 58’inci ve 59’uncu maddelerle ilgili şöyle bir göz attığımızda 11’inci madde, işte bu bizim değişiklik önerdiğimiz, bir kelime eklemek istediğimiz yasaklılar kapsamıyla alakalı bir maddedir, Kamu İhale Kanunu’nun ilgili maddesidir. 17’nci madde de ihale esnasında yasak fiil ve davranışları açıklar. 58’inci maddeye geldiğinizde, ihale yapan idarenin o istekli üzerinde 17’nci maddeden dolayı gerekli cezai işlemini tarif eder ve bu bir yıldan iki yıla kadar ihaleden men kararına kadar bir takdir uygulayabilir. 59’uncu maddeye geldiğimiz zaman, burada kamu davası açılması söz konusu ve bu davadan dolayı da o önceki 58’inci maddede verilen idari cezaya ekstra, ilaveten bir yıldan üç yıla kadar o da yaptırım uygulayabiliyor yani ihale yasaklısı yapabiliyor. Aslında, baktığınız zaman, müteahhitlerle yani isteklilerle ilgili çok ciddi yaptırımlar var, daha detayları var çünkü bu yasaklılar aynı zamanda iştirakleriyle beraber yine giremiyorlar hiçbir şekilde ihaleye. Bakın, bizim getireceğimiz düzenleme onlara bir imkân vermiyor, herhangi bir imtiyaz sağlamıyor, sadece diyoruz ki: İki tane unsur var -sürem kısa olduğu için hemen oraya geçiyorum- birincisi, listede görünmeyen, görünme ihtimali olmayan 58 ve 59’uncu maddede kesinleşmiş olan ve listede görünmeyen özel kanunlarda yer verilen düzenlemeler nedeniyle ihaleye katılamayanlar bu durumdan dolayı ihaleye girdiğinde hem isteklinin hem de ihale yapan kurumun bu listeyi göremediği için cezai işlem yapmakta sıkıntısı olabiliyor. İkincisi de -az evvel ifade edildi, açıklandı- 59’uncu maddede dava açılıyor, bu dava devam ettiği süre zarfında şahıs, istekli, yine yasaklı fakat bu yasağından dolayı geçici teminatı beraat etme ihtimaline karşılık diyoruz ki “Bu haksızlığa biz dur diyelim.” Yani burada isteklilerin derisini yüzmek bu devlete iyilik yapmak anlamına gelmez. Biz burada herkesin hakkını hukukunu korumak için buradayız. Dolayısıyla, bir haksızlık vardı, biz bunun düzeltilmesi konusunda talebimizi ilettik.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ünal.

FATİH HAN ÜNAL (Devamla) – Ben de teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi madde üzerinde on dakika süreyle soru-cevap yapacağız. Sisteme girmiş olan arkadaşlarımıza sırasıyla söz vereceğim.

Sayın Şimşek…

Yok mu efendim?

Sayın Gök…

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, Ankara’mızın Bala ilçesi Ankara’ya 64 kilometre uzaklıkta. Bundan tam dört yıl önce bir deprem oldu Afşar beldesinde, yaklaşık 750 konut hâla teslim edilemedi. Geçtiğimiz günlerde Afşar beldesinde oturanlara bir kısım evler teslim edildi ama belediyeden iskân alamadıkları için elektrikle su bağlanmadı. Çok ciddi bir kısır döngü yaşanıyor.

Çöken evlere girenler şu anda evlerin de yıkılması nedeniyle tehdit altında. Tam dört yıldır Ankara’nın burnunun dibinde çözülemeyen bir deprem sorunu var. Sayın Bakan, özellikle bu konuyla ilgilenmenizi ve bu konunun bir an önce çözülmesini, Afşar beldesinin bu sorununun bir an önce gündemden kalkmasını sizden özellikle talep ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Gök.

Sayın Özkan…

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Sayın Bakanın biraz önceki konuşmasında bütçenin 900 milyar dolarlara ulaştığını belirtti kürsüde. Bu para varsa, dul ve yetimlere ödenecek –bayram öncesi- 250+250 yardımın trafik cezalarından ödenmesinin… Yetkililer söyledi bunu biliyorsunuz. Niçin trafik cezalarından bu paraları ödemeyi düşünüyorsunuz? Mevcut bütçemiz çok iyi diyorsunuz. Bizde bir laf vardır

“Ağlayanın malı gülene hayıretmez.” Trafik cezalarıyla ülke yönetmeyi kimden öğrendiniz bilemiyorum ancak ceza ödeyenler beddua ediyorlar. Gittiğim büyük illerde ve küçük ilçelerde ve şehir içlerinde hız kesen yapma yerine radar uygulamalarına geçiliyor, buna anlam verebilmiş değiliz.

Hükûmet olarak tuzak radar uygulamalarından vazgeçmeyi düşünüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özkan.

Sayın Acar…

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, kamu ihale alanının, adı ihaleye fesat gibi konulara karışmış şaibeli kişilerden arındırılması gerekmektedir. Bu anlamda bu kanun teklifi sahteciliğe teşvik ve prim verme yasa tasarısı hâline gelmiştir bizce. Bu teklif, mafya babalarını işbaşına davet etmek değil midir? Bu yasadan kaç firma yararlanacaktır? Bugün teminatı Hazineye gelir kaydedilen kaç firma vardır?

Hazinenin bu konunun kabulü üzerine geri vereceği geçici teminatların toplam bedeli ne kadardır?

Hazinenin bu konunun kabulü üzerine geri vereceği geçici teminatların toplam bedeli ne kadardır?