• Sonuç bulunamadı

1.4. Küreselleşmenin Unsurları ve Küresel Pazarlamaya Giden Süreç

1.4.4. Uluslararası Ticaret

Uluslararası ticaret; bağımsız ülkeler arasında gerçekleştirilen mal, hizmet, sermaye ve fikri mülkiyet hakları ticaretinin tümüdür. Bu anlamda dış ticaret, bir ülkede üretilen malların, sağlanan hizmetlerin, sermayenin ve fikri mülkiyet haklarının başka ülkelerde veya bölgelerde satılması, dağıtılması veya başka şekillerde fayda yaratılması yoluyla tüketicilere veya aracılara sunulması faaliyetlerinin tümünü kapsamaktadır (Gültekin, 2011: 31). Buna göre, Uluslararası Ticaret Teorisi‟nin en temel gayesi devletlerarasında gerçekleşen mal ve hizmet ticaretinin sebeplerini ifade etmektir. Farklı bir ifadeyle bu alanda yürütülen bilimsel çalışmalar asıl olarak söz konusu amaç doğrultusunda teoriler geliştirme çabasına yöneliktir (Seyidoğlu, 2016: 12).

Ekonomik küreselleşme kapsamında gelişme gösteren ciddi bir faktör ticaretin artmasına bağlı olarak ülkelerin birbiri ile benzerliğinin, işbirliğinin ve bağımlılığının artış göstermesidir. Ticari bağların artması uluslararası tercihlerdeki gelişme ve yaygınlaşmayı zorunlu hale getirmiştir (Aslan, 2005: 13). Daha önce de

ifade edildiği gibi ticaretin küresel bir yapı almasında gerek ulaşım alanındaki gelişmeler gerekse teknolojik gelişmelerin büyük etkisi olmuştur.

İki Dünya Savaşı arasında geçen dönemde dünya ekonomisinde içine kapanma ve korumacılık eylemlerinin güç kazandığı görülmektedir. Hem savaş sonrası ekonomik çöküntünün getirdiği sorunları aşmak, hem de o yıllarda yaşanan dünya ekonomik bunalımından çıkmak için ülkeler işbirliği yerine rekabetçi politikalar izlemişlerdir. Bu politikaların sonucu, ülkeler karşılıklı devalüasyonlar yaparak dış ticarette rekabet üstünlüğü yakalamaya çalışırlarken bu politikaların sonucu dünya ticaret hacminde bir daralma olmuştur. Yine o dönemde serbest ticaret yerine korumacı eğilimlerin, ülkelerin dış ekonomik politikalarına damgasını vurduğu görülmektedir (Hablemitoğlu, 2005: 34).

Dünya üzerinde 1940 senesinden sonra yavaş yavaş başlangıcını oluşturan soğuk savaş, dünya üzerinde gerek siyasi gerekse iktisadi kutuplaşmayı meydana getirmiştir. Batı Avrupa, Marshall planının da yardımıyla yeniden yapılanmaya giderken, sosyalist ülkeler 1949 senesinde Karşılıklı Ekonomik Yardımlaşma Konseyi‟ni (COMECON) oluşturarak birbirleri ile iktisadi bağlantıyı geliştirmeye yönelmiştir. Ancak COMECON‟un az gelişmiş üyeleri aralarında yaratıkları iş bölümünün gelişmiş üyelerin işine yarayacağını ve gelişmekte olan üye ülkelerin sanayileşmesini engelleyeceğini öne sürmüştür. Buna rağmen sosyalist blokta bütünleşmenin oldukça ileri bir aşamaya ulaştığı söylenebilir (Eroğlu ve Albeni, 2002: 35-36). Sosyalist ülkelerde bu gelişmeler yaşanırken gelişmiş ülkelerde de bir takım önemli gelişmelerin yaşandığı görülmektedir.

Ticaretin küreselleşmesinin, 1947 senesinde oluşturulan Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (General Agreement on Tariffs and Trade- GATT) çerçevesinde, gümrük tarifeleri ve kotalarının indirilerek, uluslararası ticaretin evrensel boyutlarda serbestleştirilmesi çalışmaları ile başladığı söylenebilir. Özellikle İkinci Dünya Savaşı‟ndan sonra, 1950-1994 arasında dünyada üretim yılda ortalama yüzde 4 oranında artarken, dünya ticaret hacmi % 6‟nın üzerinde artış göstermiştir. Farklı bir ifade ile 45 yıl içinde dünya meta üretimi 5,5 katı büyürken, ticaret 14 katı büyüme göstermiştir (Tümertekin ve Özgüç, 2005: 31). Bu gelişmelere ve bu

gelişmelerden sonra yaşanan gelişmelere bağlı olarak uluslararası ticaretin artışını hızlandıran çeşitli sebeplerin varlığından söz edilebilir.

Nitekim 1990 senesinden başlayıp güncel bir konum kazanan küreselleşme kavramı ülkelerarasındaki bağlantıların artış göstermesine bağlı olarak işletmeler arasındaki bağlantılar uluslar arası boyuta taşınmıştır. Ekonomik küreselleşme, toplumsal küreselleşme ve kültürel küreselleşme ciddi tesirini pazarlarda göstermiştir. Bunun neticesinde uluslararası piyasalar tek pazar konumunu almaya doğru ilerlemiştir (Sabır, 2007: 43). Aşağıdaki şekilde görüldüğü üzere son yıllara ait ticaret oranları yer almaktadır.

ġekil 1.1: Dünya Mal Ticareti (Trilyon $)

Kaynak: TİM, Ekonomi ve Dış Ticaret Raporu, Türkiye İhracatçılar Meclisi, İstanbul, 2015, s.18

Şekil 1.1.‟de görüldüğü üzere dünya mal ticareti son üç yıldır önemli bir yavaşlama içinde bulunmaktadır. Dünya mal ticareti miktarsal olarak 2012 yılında yüzde 2,2 ve 2013 yılında yüzde 2,4 büyüme ardından 2014 yılında yüzde 2,8 büyümüştür. Dünya mal ticareti bu zayıf büyüme performansına bağlı olarak 2012 yılında 17,91 trilyon dolar, 2013 yılında 18,3 trilyon dolar ve 2014 yılında ise 18,43 trilyon dolar olarak gerçekleşmiştir. 2014 yılında miktarsal olarak ithalat ve ihracatta gelişmiş ve gelişen ülkelerde önemli gelişmeler yaşanmıştır (TİM, 2015: 18).

Uluslararası ticaretin, özellikle 20. yüzyıldaki bu hızlı artışının başlıca sebepleri şunlardır (Günsoy, 2006: 81-82);

a) Karşılaştırmalardaki Üstün Konum ve Uzmanlaşmanın Etkisi: Üretimsel etkenler, doğal kaynağın dağılımındaki durum, işgücünün değişmesi, sermayenin hareketliliği şeklinde unsurlar Ricardo‟nun Karşılaştırmalı Üstünlükler Teorisi‟nde bahsedildiği gibi görece olarak üstün bir konumu gündeme getirmektedir. Daha kısa bir ifadeyle göreceli açıdan üstün olmadıkları ürünlerde ulusların diğer uluslardan ticareti söz konusu olmaktadır. Görece olarak üstünlükten ayrı nedenlerden dolayı, örnek verilecek olursa toplumsal koşullar, tarihi gelişmeler ve direkt olarak tercih etme şeklindeki nedenlerin ülkedeki ürünlerde uzmanlığı zorun kıldığı bunun neticesinde uzman olunan ürünlerde farklı ülkelerin isteğine sebep olabilmektedir.

b) Tercihlerin Kültürel ve Sosyal Yapıyla İlgili Olması: İnsanların hareket alanlarının basitleşmesi ve sosyal olarak insanların kolay yer değiştirebilmeleri neticesinde kendilerine ait tercih ve alışkanlıklarını da gittikleri yere götürmektedirler. Bu durumda gidilen yerlerde ticari yönden yeni alışkanlıklar ortaya çıkmaktadır.

c) Yeni Alışkanlıkların Ortaya Çıkması: Küresel açıdan bakıldığında değişik bölgelerde oluşan farklı tüketici alışkanlıkların, yeni ürünlerin, modaya yönelik gelişmelerin kitle iletişim araçlarının etkisiyle birden yayılması tüketimde yeni alışkanlıkların oluşmasını sağlamaktadır.

d) Yeni Bankacılık Sistemleri ve Ödeme Şekillerindeki Kolaylıklar:

Teknolojik gelişmelerin bir sonucu olarak küresel çapta gerek ödeme biçimleri gerekse satış stillerindeki kolaylıklar tüketicilerin tercihlerinde vazgeçilmezler arasına girmiştir. Bu kapsamda uluslararası ticaret ve bankacılık sistemi yeni tekniklerle kolaylaşmıştır.

e) Bazı İktisadi Etkenler: Dış ticaretin yükselmesi ve ticareti yapmakta olan ülkelerde ürünlerle alakalı tercihler meydana çıkmış ve söz konusu ürünlerin onarımları, bakımları ve yedek parçaları şeklindeki ihtiyaçlarını yükseltmiştir. Diğer

yandan sermayenin artışıyla birlikte küresel işletmelerin ticarete yönelik yenilikçi davranışları ve planladıkları projelerin uluslar arası ticareti yükselttiği belirtilmektedir.

f) Gümrükle Alakalı Tarifelerdeki İndirimler: Dünya savaşları ardından gelişme gösteren uluslararası ticaret örgütlerinin korumacılığın ve gümrüğe yönelik tarifelerin düşüş göstermesi neticesinde küresel ticaret pozitif etkiye sahip olmuştur.

g) Savaşların, Korsanlıkların, Uluslararası Tekelciliğin, Taşıyıcılık ve Enformasyon Değerlerindeki Azalmalar: Yirminci yüzyılın sonlarına doğru savaşların son bulması, korumacı politikaların azalması, gümrüğe ilişkin tarifelerin düşüş göstermesi, korsanlık, tekelcilik gibi uygulamaların azalması küresel ticaretin gelişmesini sağlamıştır.

Tüm bu gelişmeler uluslararası ticaretin geldiği noktayı ve gelişmeyi göstermektedir. Bu gelişmelere bağlı olarak uluslar arası pazarlama faaliyetleri de gelişmiş ve bu kapsamda küresel pazarlama kavramı ortaya çıkmıştır.

Benzer Belgeler