• Sonuç bulunamadı

Transfer Harcamalarının Gelir Dağılımı Üzerindeki Etkileri

2.4. TÜRLERİNE GÖRE KAMU HARCAMALARININ GELİR DAĞILIMINA

2.4.2. Ekonomik Sınıflandırmada Kamu Harcamalarının Gelir Dağılımına

2.4.2.3. Transfer Harcamalarının Gelir Dağılımı Üzerindeki Etkileri

Kamu maliyesinin gelirin yeniden dağılımı üzerindeki en önemli etkisi kamu harcamaları yoluyla elde edilebilmektedir. Transfer harcamalarından faydalanan bireylerin gelirlerinde net bir artış meydana gelir. Böylece bu kişilerin vergiler nedeniyle uğradıkları kayıplar, transfer harcamaları ile kısmen karşılanmış olmaktadır.

Tarımsal ürünlerin sübvanse edilmesi, öğrenci bursları, emekli maaşları, işsizlik ödemeleri, vergi iadeleri, yaşlılık maaşları, KİT’ler tarafından üretilen ara malı niteliğindeki mal ve hizmetlerin üreticilere ucuz fiyatla sağlanması gibi harcamalar gelir dağılımını iyileştirirken faiz ödemeleri gelir dağılımını kötüleştirmektedir (Öztürk, 2009:284).

Transfer harcamaları, gelir dağılımı açısından sosyal amaçlı transferler, ekonomik amaçlı transferler ve devlet borçları için ödenen faizler olmak üzere üçe ayrılabilir.

Transfer harcamalarının gelir dağılımı üzerindeki etkisi, yapılan harcamanın türüne göre değişiklik gösterir.

2.4.2.3.1. Sosyal Amaçlı Transfer Harcamaları

Devletin gelir dağılımını gelir düzeyi düşük sınıflar lehine değiştirmek amacıyla yaptığı bütün harcamaları sosyal amaçlı transfer harcanası sayılmaktadır (Gürsoy,1975:135).

Günümüzde sosyal amaçlı transfer harcamaları gelir dağılımını sağlamada giderek önemli bir rol üstlenmektedir.

Sosyal transferlerle, gelirin yeniden dağılımı, üst gelir dilimlerinden alt gelir dilimlerine doğru gerçekleşir. Sosyal transferlerin geliri yeniden dağıtıcı etkisi yansıma sürecine ve vergi sistemine bağlıdır. Bu harcama kalemi aynen vergiler gibi fiyat mekanizması yoluyla kişilere yansıtılabilmektedir. Sosyal transferler talep artışına ve buna bağlı olarak fiyatlarda artışa sebep olduklarında, üreticiler veya tüccarların transfer ödemelerinden yararlandığı söylenebilir. Ancak dolaylı vergiler vergi sisteminde fazlaca kullanılıyorsa, sosyal transferlerle geçimlerini sağlayan kişiler de bu transferlerin finansmanına büyük oranda katılacaklardır (Turhan, 1998:272).

Sosyal transferlerin gelir dağılımı amacını yerine getirebilmesi için diğer bir koşul ise bu harcamalarla hedeflenen gelir gruplarının iyi belirlenmiş olmasıdır. Bir kamu harcamasındaki en fakir dilimin payı en zengin kesiminkinden yüksekse, bu harcamanın hedefi iyi belirlenmiştir. Bu, en fakir %20’nin en zengin %20’den daha fazla faydalandığı anlamına gelir. Kamu harcaması, en fakir dilimin gelirlerine veya harcamalarına göre elde ettiği faydaların en zengin kesiminkinden yüksek olduğu durumda geliri dağıtmakta başarılıdır. Yeniden dağıtıcı harcamayla, transferler, yüksek gelir ve harcama düzeylerinde daha küçük bir orana sahiptir (Chu vd., 2000:10).

Bir bireyin geliri arttığında, o bireyin gelirinin son birimine atfettiği değer de aynı oranda azalır. Azalan marjinal fayda varsayımı gereğince böyle bir durum ortaya çıkmaktadır. Böylece yüksek gelir gruplarına mensup kişilerden düşük gelir

gruplarındakilere yapılan gelir transferleri ekonomideki toplam refahın artmasına sebep olur. Böyle bir gelir transferinin sosyal maliyeti düşük ancak sosyal faydası yüksektir (Turhan,1998:266).

Devletin çalışmak isteyen kimselere iş imkanları sağlaması, çalışmayan kişilere veya işsizlik, engellilik ve yaşlılık gibi sebeplerle yeterli bir gelir düzeyi elde edemeyen kişilere asgari bir geçim düzeyinde yaşamalarını sağlamak amacıyla maddi destekte bulunması, bu kesimlerin lehine bir gelir dağılımı ortaya çıkarır. Devlet, ellerinde olmayarak ve yeterli derecede gelir elde edemeyen kimselere transfer ödemesi yapabileceği gibi, yapacağı yasal düzenlemeler ile gerekli kesimlere zorunlu bir sosyal sigortalar sistemi oluşturarak da düşük gelirlilerin lehine geliri yeniden dağıtılabilir.

Sosyal güvenlik sistemi sosyal amaçlı transfer harcamalarının gelir dağılımını düzenleme fonksiyonunu destekleyici niteliktedir. Sosyal parafiskal kurumların gelirin yeniden dağılımında dolaylı bir fonksiyonu bulunmaktadır. Bu kuruluşların oluşturulmasının asıl amacı geliri yeniden dağıtmak değil, toplum yaşamını güvence altına almaktır. Bu sistemin gelir dağılımı üzerinde meydana getirebileceği olumlu etki bazı nedenlerden dolayı azalabilmektedir. Örneğin bazı durumlarda sisteme kayıtlı her birey yaptığı ödemelerle aynı oranda sistemden yararlanamayabilir. Ayrıca yüksek gelir seviyesindeki işverenler yapmış oldukları ödemeleri fiyat mekanizması aracılığıyla yansıtabilmektedir (Akdoğan, 2016: 380).

Sosyal amaçlı transfer harcamaları genellikle gelişmiş ülkelerde daha fazla kullanılan bir maliye politikası aracıdır. Az gelişmiş ülkelerde ise milli gelirin düşük olması ve yükseltmek için yatırım harcamalarına daha fazla önem verilmesi gereği, sosyal amaçlı transfer harcamalarına ağırlık vermeye imkan tanımamaktadır (Aktan, 2002:92).

2.4.2.3.2. Ekonomik Amaçlı Transfer Harcamaları

Ekonomik amaçlı transfer harcamaları, üretken transfer kalemlerindendir. Ekonomik sübvansiyonlar ile üreticilerin maliyetlerini düşürmek amacıyla gerçekleştirilen vergi

iadeleri şeklinde yapılan transferler, üretimi artırmaya yardımcı olarak milli gelir üzerinde olumlu etkiler ortaya koyabilir. Bu harcamalar, üreticilerin (örneğin çiftçilerin) gelirlerini artırmak, bazı endüstrileri korumak ve geliştirmek, Ar-Ge gibi özel ekonomik faaliyetleri, yeni sanayi dallarını teşvik etmek, bölgelerarası ekonomik dengesizlikleri önlemek, işsizliği azaltmak gibi amaçlarla kullanılabilirler. Sonuç olarak da gelir dağılımını fonksiyonel ve sektörel açıdan, sermaye ve girişimcilerin lehine olacak şekilde değiştirirler. Tarım sektörüne verilen sübvansiyonlar, hem kişisel hem de sektörel gelir eşitsizliklerini azaltmakta etkilidirler. Üretime ve ihracata verilen sübvansiyonlar genellikle piyasa için üretimde bulunan kişilere ve ihracatçılara verilmektedir. Bunlar yüksek gelir gruplarındaki kişiler olduklarından tüketici grupları arasındaki gelir eşitsizliklerini arttırıcı etkide bulunacak ve bunun sonucunda kişisel gelir dağılımı olumsuz etkilenirken, fonksiyonel ve sektörel gelir dağılımı sermaye ve girişimcilerin lehine değişecektir (Eker, 2005: 296). Kimi zaman da üreticilerin mallarının fiyatları destekleme alımlarıyla yüksek tutulur. Böylece üreticilerin gelirleri yaptıkları üretime, satışa bağlı ve orantılı olarak artar (Türk, 2015: 53).

Tüketime verilen ekonomik amaçlı mali yardımlar ise, düşük gelirli tüketicilerin piyasadaki bazı mallardan daha fazla tüketmeleri için bu malların fiyatları sübvansiyonlar ile ucuzlatılma yoluyla uygulanır. Bu yardımlar, düşük gelirli tüketicilerin satın alma güçlerini artırarak kişisel gelir dağılımında eşitsizlikleri azaltmaya yardımcı olurlar. Ancak sübvansiyonların genel bir fiyat indirimi şeklinde uygulanması durumunda fiyatları ucuzlayan mal ve hizmetlerden bütün sosyal kesimlerin faydalanması nedeniyle, sübvansiyonların yeniden dağıtıcı özelliği azalmaktadır (Eker, 2005: 296). Ayrıca temel mal ve hizmetler diğer malların girdisi niteliğinde olduğu için, üretilen diğer mal ve hizmetlerin fiyatları da girdiye bağlı olarak ucuzlayacaktır (Taşkesti, 2006:83).

2.4.2.3.3. Faiz Ödemeleri

Devlet iç ve dış borçlanma sonucunda, borç veren kesime faiz ödemesi yapar. Yapılan bu ödemeler transfer harcaması sayılmaktadır. Gelir dağılımı açısından bakıldığında ise, bu faiz ödemelerinin kimlere yapıldığı konusu önemlidir.

Devlet borçları için ödenen faizlerin kişisel gelir dağılımı üzerinde olumsuz etkisi vardır. Devlet tahvillerini ellerinde bulunduranlar yüksek gelirli kişiler olduklarından, borç faizi ödemesi kişisel gelir dağılımındaki eşitsizlikleri artırıcı niteliktedir (Öztürk, 2009: 284)

İç borçlanma aracı olan devlet tahvilleri genellikle yüksek gelir grubuna mensup kişiler veya ticari kuruluşlar tarafından satın alınmaktadır. Düşük gelirli kişilerin ise tasarruf etme olasılıkları olmadığından ya da düşük olduğundan, faiz ödemelerinden etkilenmeyeceklerdir. Devlet bazı durumlarda borçlanma faizlerini vergi ile finanse etme yolunu seçer. Böyle bir durumda, düşük gelirli kimseler vergi ödeyerek faizlerin finansmanına büyük oranda katıldıkları halde, faiz gelirlerini elde eden kesim değillerdir. Bu yüzden faiz ödemeleri aslında düşük gelirli kesimlerden yüksek gelirli kesimlere kaynak transferi şeklinde gerçekleşecek ve gelir dağılımı sermaye sahipleri lehine değişecektir (Akgüç, 2002:24).

Gelir dağılımı açısından faiz ödemelerinin diğer bir etkisi ise, bütçede diğer harcama kalemlerine gidebilecek payın azalmasına sebep olabilmesidir. Bütçede faiz ödemelerinin yüksek olması durumunda, eğitim, sağlık gibi sosyal nitelikli harcamalara yeterince pay ayrılmayabilmektedir. Böyle bir durumda toplumda sosyal adalet ve fırsat eşitliği zarar göreceği gibi, sosyal sermaye stoğu da azalacaktır (Önder, 2001:32). Yani, bütçe içerisinde faiz ödemelerinin payı arttığında, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, yatırım gibi harcama kalemlerinin bütçe içerisindeki payının azalabilmesi gelir dağılımını bozucu etki ortaya çıkarabilmektedir.

Özetle, transfer harcamaları gelir dağılımını harcamanın niteliğine ve hedef aldığı kesime göre değiştirebilir. İç ve dış borçlar için ödenen faizler genellikle gelir dağılımındaki eşitsizlikleri artırıcı özelliktedir. Devletin sosyal güvenliğin finansmanına katılması düşük gelirlilerin gelirlerini yükseltici, kişisel gelir dağılımını düzeltici niteliktedir. Tüketime yönelik ekonomik amaçlı mali yardımların da gelir dağılımı açısından olumlu sonuçları vardır. Üretim ve ihracata verilen primler ise genellikle piyasa için üretimde bulunan kişilere verilmektedir. Bu nedenle bu primler fonksiyonel gelir dağılımı açısından olumlu olmakla beraber, bu yatırımcılar genellikle üst gelir

grubuna mensup kişilerden oluştuğu için kişisel gelir dağılımı olumsuz yönde etkilenmektedir (Türk, 2015 :332).

Benzer Belgeler