• Sonuç bulunamadı

Toplumsal Cinsiyet Rolleri Kimlik İşlevleri İlişkisi İle İlgili Araştırmalar

BÖLÜM 2. KURAMSAL YAPI VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.10. Toplumsal Cinsiyet Rolleri Kimlik İşlevleri İlişkisi İle İlgili Araştırmalar

Bu bölümde toplumsal cinsiyet rolleri ile kimlik biçimlenmesini birlikte ele alan çalışmalar aktarılmıştır. Toplumsal cinsiyet rolleri ile kimlik işlevlerini bir arada inceleyen çalışmalara alanyazında rastlanmadığı için genel anlamda kimlik biçimlenmesi çalışmaları temel alınmıştır.

Della Selva ve Dusek (1984) geç ergenlik dönemindeki bireylerle yaptıkları çalışmada Erikson’un kuramındaki bunalımlara ilişkin çözümlemeler ile cinsiyet rolüne uyum arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. Çalışmanın bulguları androjen bireylerin yaşanan bunalımları olumlu çözümleme yönünden en başarılı grup olduğunu, belirsiz özellikli bireylerin ise bunalımları çözmede en alt grupta bulunduğunu göstermiştir. Androjen bireyler bunalımları olumlu çözümleme boyutunda kadınsı ve erkeksi özelliklere sahip bireylere göre daha yüksek puan almışken, bunalımları olumsuz çözümleme boyutunda ise bu üç grupta herhangi bir fark görülmediği saptanmıştır.

Ayrıca erkeksilik puanlarının kadınsılık puanlarına göre başarılı kimliği daha iyi yordadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Romm ve arkadaşları (2018) beliren yetişkinlik döneminde kimlik gelişimi ile ebeveynin psikolojik kontrolü arasındaki ilişkide toplumsal cinsiyet, ebeveynin samimiyeti ve etnik kimliğin aracılığına bakmışlardır. Çalışmanın sonucunda ebeveynin psikolojik kontrolünün kimliğe ilişkin içsel yatırımda bulunma ile negatif yönde ilişkili olduğu ve beliren yetişkinlerin toplumsal cinsiyeti ile ebeveynin samimi tutumunun, beliren yetişkinlerin kimlik gelişimi ile ebeveynin psikolojik kontrolü arasındaki ilişkide önemli bir rol oynadığı saptanmıştır.

Davis (2002) toplumsal cinsiyet rollerinin kimlik gelişimi üzerindeki etkisini erkek öğrenciler ile görüşerek belirlemeye çalışmıştır. Araştırmanın sonuçları önceden belirlenmiş toplumsal cinsiyet rolleri, kadınsılık korkusu, aşırı derecede muhalefet olma hissi ve erkeksiliğe ilişkin kafa karışıklığı ile ilgili kısıtlamaların kimlik üzerindeki etkisini göstermiştir.

Tzuriel (1984) cinsiyet rolleri ile ego kimliği arasındaki ilişkiyi incelediği çalışmanın sonuçları androjenlerin kimlik gelişiminde başarılı olduğunu, belirsiz özellikli bireylerin ise ego kimliğini yapılandırırken dağınık kimlik statüsünde bulunduğunu göstermiştir. Hem kadınsı hem de erkeksi cinsiyet rolünün ise ego kimliğinin her bir alt boyutunu ve toplam puanını anlamlı bir şekilde yordadığı saptanmıştır.

McLean, Shucard ve Syed (2017) yapmış oldukları çalışmada beliren yetişkinlik dönemindeki toplumsal cinsiyet kimlik gelişimini anlatı yaklaşımı çerçevesinde incelemişlerdir. Kimlik gelişiminde hem içerik hem de süreç ele alınarak, toplumsal cinsiyet rollerindeki kişisel ve kültürel öğeler anlatılar ile belirlenmiştir. Karma yöntemin kullanıldığı bu çalışmada üç yaklaşım kullanılarak (statü, anlatı ve söylemsel) bireylerin kendilerini toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda daha yeni ve alternatif bir anlatı etrafında konumlandırdıkları bulunmuştur. Ayrıca kimliğe ilişkin seçeneklerin araştıran bireylerin geleneksel anlatıyı kullanma yönelimlerinin daha az olduğu

saptanmıştır. Araştırmacılara göre bu durum anlatılar ile kişisel kimlik araştırması arasında bir ilişki olduğunu gösterir.

Saunders ve Kashubeck West (2006) kadınlarda toplumsal cinsiyet rolü, feminist kimlik gelişimi ve iyi oluş arasındaki ilişkileri incelemişlerdir. Çalışmanın sonuçları daha gelişmiş ve ifade edici özelliğe sahip feminist kimlik gelişiminin iyi oluş ile olumlu yönde ilişkili olduğunu ve hem toplumsal cinsiyet rolü yöneliminin hem de feminist kimlik gelişimin iyi oluş üzerinde etkisi olduğunu göstermiştir.

Shek ve McEwen (2012) erkeklerde kimlik ile toplumsal cinsiyet rolü çatışmasının benlik saygısı ile ilişkilerini inceledikleri çalışmada erkeklerin benlik saygısı üzerinde kimlik gelişimi türünün ve cinsiyet rolü çatışmasının etkisi olduğu görülmüştür.

Syed ve McLean (2015) yapmış oldukları çalışmalarında hem toplumsal cinsiyet rolleri ve cinsellik alanları aracılığıyla anlatıları hem de beliren yetişkinliğin anlamını ortaya çıkaran söylemleri incelemişlerdir. Bu yaklaşımla Erikson’un kimlik gelişiminde ego kimliği, kişisel kimlik ve sosyal kimlik kavramlarını kullanmışlardır. Bu çalışmaya göre toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin anlatılar kimlik gelişimini etkiler.

Healey ve Hays (2012) toplumsal cinsiyetin mesleki kimlik üzerindeki etkisini ele aldıkları çalışmada erkeklerin mesleki alanda kendilerini daha güçlü hissettikleri ve bu nedenle danışmanlığa ilişkin mesleki değerlere yüksek düzeyde bir uyum gösterdikleri, kadın katılımcıların ise yüksek statüdeki pozisyonlara ilişkin alanlarda daha düşük puan aldıkları görülmüştür. Bu durumun kadınların kendi değerleri ile ilgili olarak kişisel bir kimlik geliştirmelerine neden olduğu düşünülür.

Ey (2016) çocukların toplumsal cinsiyet rolleri, kimlik gelişimi ve müzik medyasını incelediği çalışmasında içerik analizi, bireysel ve grup görüşmeleri, çocukların etkinlikleri ve gözlemlerini içeren karma bir yöntem kullanılmıştır. Araştırmanın sonucu müzik medyasının çocukların günlük yaşamlarını şekillendiren

önemli bir etki olduğunu ve toplumsal cinsiyet rolleri ile kimlik algılarını etkilediğini ortaya koymuştur.

Türkiye’de toplumsal cinsiyet rolleri ve kimlik işlevlerini birlikte ele alan çalışmalara rastlanmamıştır. Toplumsal cinsiyet rolleri ile kimlik gelişimini bir arada inceleyen çalışmalar ise oldukça sınırlıdır.

Aktaş (2013) kadına ilişkin toplumsal cinsiyet rolleri ve kimlik tanımlamalarını feminist söylemler doğrultusunda incelediği çalışmasında kadına ilişkin kültürel tanımlamaların sosyal ve kişisel kimliğin oluşum süreciyle ilgili olduğu görülmüştür.

Morsünbül (2013) tarafından ergenlikte kimlik statüleri ve risk alma arasındaki ilişkinin incelendiği çalışmada erkeklerin kadınlara oranla daha yüksek düzeyde riskli davranışlar gösterdikleri saptanmıştır. Araştırmacıya göre bu durumun önlenmesi için toplumsal cinsiyet rolleri göz önünde bulundurularak önleme programlarının hazırlanması faydalı görülür. Ayrıca risk alma davranışı ile başarılı ve ipotekli arasında negatif; askıya alınmış ve dağınık kimlik arasında ise pozitif yönde ilişkilere rastlanmıştır.

Benliğin iç dünya ve algılar ile, kimliğin ise bireysel ve sosyal dünya ile ilişkili bir kavram olduğu düşünüldüğünde, benlik ile toplumsal cinsiyet rolleri arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmalar da bu bölümde aktarılabilir.

Damarlı (2006) ergenlerde toplumsal cinsiyet rolleri ile benlik kavramını bir arada ele aldığı çalışmasında kadınsılık ve erkeksilik puanları ile olumlu benlik kavramı arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu sonucuna ulaşmıştır.

Yukarıda aktarılan çalışmalar genel olarak değerlendirildiğinde androjen bireylerin kimlik biçimlenmesinde genellikle başarılı oldukları, belirsiz özellikli bireylerin ise dağınık kimlik özelliklerini gösterdikleri görülmüştür. Kadınsı ve erkeksi bireylerin ise içinde bulundukları kültüre göre kimliklerini biçimlendirdikleri ve başarılı

kimlik yapılanmasında androjenlerden sonra genellikle ikinci sırada yer aldıkları söylenebilir.