• Sonuç bulunamadı

2.2 SĐYASAL KAMPANYALARDA KULLANILACAK ARAÇLAR

2.2.5 Televizyon Tartışmaları

Siyasi partilerin, seçmenlerine yönelik tanıtma faaliyetlerinin en yoğun gerçekleştiği ortam televizyondur. Neredeyse her evde televizyon bulunması, seçmen tarafından yoğun takip edilmesini sağlamakta ve istenilen mesajlar bu mecradan rahatlıkla iletilebilmektedir. Siyasi partiler ve adaylar, aday tartışmaları, açık oturumlar, sohbetler ve toplantılar gibi çeşitli yöntemlerle televizyonu etkin olarak kullanmaktadırlar. Bunlar içerisinde aday tartışma programları göreceli olarak daha büyük önem taşımaktadır. Seçmenlerin tartışma programını dikkatli bir biçimde takip etmesi, özellikle seçim öncesi kararsız kalmış seçmenleri etkilemek açısından aday tartışmalarını önemli kılmaktadır. Televizyonda siyasi adayların tartışması ilk olarak ABD’de başlamıştır. 1960 yılındaki başkanlık seçimlerinde Nixon ve Kennedy televizyonda karşı karşıya gelmiş ve tartışma yaklaşık 70 milyon kişi tarafından izlenmiştir (Devran, 2003: 305). Seçim öncesi geçirdiği rahatsızlıktan dolayı hayli bitkin ve yorgun görülen Nixon, yanlış elbise tercihi ile ekranda soluk gözükmüştür. Kennedy ise daha dinamik görüntü sergilemiş ve doğru elbise tercihi ile görünürlüğünü arttırmıştır (Özkan, 2002: 278). 1960 yılı başkanlık seçimlerinin Kennedy tarafından kazanılmasında önemli bir pay bu televizyon tartışmasına ait olmaktadır. Bu tarihten itibaren gelenekselleşen tartışma programları, adayların kendilerini seçmenlere tanıtmak ve rakibine olan üstün yönlerini seçmene göstermek için iyi bir ortam oluşturmuştur. Genellikle televizyondaki tartışmalar esnasında adaylar birbirlerine karşı agresif tutum içerinde olmaktadırlar. 2008 yılındaki

başkanlık seçimlerinde Obama ve McCain, televizyon tartışmalarında Obama, az önce söylenilenin aksine, agresif bir tutum sergilememiş hatta rakibinin söylemlerinden sonra ‘Senatör McCain bu konuda haklıdır’ gibi katkılar yaparak seçmen üzerinde olumlu bir imaj çizmiştir (Özkan, 2009: 171).

Aday tartışma programları, ülkemizde de televizyonunun kullanılması ile birlikte siyasal arenaya dâhil olmuştur. Đlk olarak 1983 seçimleri öncesinde T. ÖZAL, T. SUNALP ve N. CALP’in katıldığı bir oturumla yapılan aday tartışma programı, ülkemizdeki siyasal pazarlama faaliyetlerine eklenmiştir. Ülkemizde bu dönemden sonra da aday tartışmaları gerçekleştirilmeye devam etmiştir. Bunlardan bir tanesi de Deniz BAYKAL ve Recep Tayyip ERDOĞAN arasında, 2002 yılında Uğur DÜNDAR’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen tartışma olmuştur. Bu tartışmada, adaylar birbirlerine yine agresif bir tutum sergilemişlerdir. Özellikle BAYKAL’ın ERDOĞAN’a yönelttiği ‘‘Çocuklarınızı ABD’ye eğitim almaya (burslu olarak) hangi imkânlarla gönderdiniz?’’ sorusu, rakibini zor bir duruma düşürmüştür. Đki liderin yapmış olduğu tartışma programının seçmenleri etkileyip etkilemediğine yönelik yapılan bir çalışmada, katılımcıların %40’ı bir şekilde bu tartışmadan etkilendiklerini belirtmişlerdir (Đnal vd. 2003: 70).

2008 yılında CHP’li Kemal KILIÇDAROĞLU ile AKP’li Dengir Mir Mehmet FIRAT, T.B.M.M.’de yine Uğur DÜNDAR’ın moderatörlüğünü yaptığı tartışmada, kamuoyu önünde birbirlerine yöneltilen eleştirileri karşılıklı olarak cevaplamışlardır. Bu tartışmanın üzerinden belli bir zaman geçtikten sonra ise tartışmanın mağlubu olan AKP’li milletvekili partisinde sürdürdüğü ‘Genel Başkan Yardımcılığı’ görevinden istifa etmiştir. Aday tartışma programlarının yoğun bir izleyici kitlesine seslenmesi ve sahip olduğu etki aday için olası kazanç ve kayıpları değerlendirme zorunluluğunu taşımaktadır. Strateji ve taktiklerin planlanması ve prova edilmesi gerekmektedir. Ayrıca bazı araştırmacılar tartışma programlarında adayın ne söylediğinden çok, nasıl göründüğünün önem kazandığını belirtmektedirler. Aday sunumu içinde sözel olmayan davranışların, aday algılamalarına olan önemli etkisi, bu tür tartışma programları için de geçerli olmaktadır. Dolayısıyla, hem konu stratejileri hem de sunum biçimleri üzerinde

önemli çalışmalar, stratejik çıkarımlar yapmak gerekmektedir. Halkla ilişkiler, tartışmada geliştirilecek konu ve aday sunumu stratejilerinin biçimlendirme görevinin sahibi durumunda olmaktadır (Uztuğ, 2004: 395).Siyasal adaylar, halkla ilişkiler çalışmalarında televizyonu tartışma programları dışında da etkin kullanmaktadırlar. Turgut ÖZAL, Başbakanlık yaptığı dönemlerde ‘Đcraatın Đçinden’ adlı programla, resmi olarak halkın karşısına çıkmakta ve dönem içerisinde yapılan faaliyetleri tüm olumlu yönleriyle aktarmaktadır. Bu çalışma, halen ‘Ulusa Sesleniş’ programıyla devam ettirilmektedir.

Televizyon tartışmaları, seçmenlere, adayları uzunca bir süre yakından izleyerek, sorulara verdikleri tepkileri görme ve baskı halinde nasıl davrandıklarını gözlemleme açısından yararlı olmaktadır. Adayların beden dili, ses tonu konuşma tarzı ve rakiplerine davranış şekli, onların karakterleri hakkında da önemli ipuçları vermektedir. Adaylar açısından ise, tartışma programlarına katılmak hem avantaj hem de dezavantaj getirebilmektedir. Muhalefet adayları için, iktidar adaylarına eşit şartlarda ve yan yana programa katılmaları önemli bir aşama teşkil ederken, iktidar adayları açısından ise, bulundukları güvenli konumu kaybetme ve zor durumda kalma tehlikesi bulunmaktadır (Oktay, 2002: 166).

Siyasi adaylar için yapılacak bir başka program türü ise ‘televizyon şov programlarına’ davet edilmektir. 2008 Başkanlık seçimlerinden önce Barack OBAMA, ABD’nin en çok kazanan talk show sunucusu Oprah Winfrey’in programına konuk olmuştur. Samimi ve eğlenceli geçen bu programda OBAMA, Oprah’ın desteğini de bir anlamda kazanmıştır. Ayrıca medya üzerinde böyle önemli bir yere sahip kişilerin desteğinin sağlanması, adayın başarısına önemli katkılar sağlayacaktır. OBAMA’nın bu programa katılması ve Oprah Winfrey’in desteğini alması, bazı araştırmacılar tarafından 1 milyona yakın oyun yönünü OBAMA’ya çevirdiği şeklinde değerlendirilmiştir. Barack OBAMA, ABD Başkanı ünvanıyla bir eğlence programına çıkan ilk başkan olmuştur. David Letterman’ın konuğu olan OBAMA, canlı yayında esprilerle dolu eğlenceli bir program geçirmiş, halkına hem ciddi bir başkan hem de eğlenceli insan karakteri sahibi olduğu imajını iletmiştir. Ülkemizde bu programa benzer yapımlar olmakla birlikte, siyasetçilerin bu tür

programlara olan ilgileri neredeyse yok seviyesindedir. Ülkemizde yayınlanan ‘Genç Bakış’ programı, çeşitli kademedeki siyasetçileri ve yazarları, üniversite öğrencileri ile buluşturmakta ve gençlerin gündeme yönelik ilgilerini arttırmaya çalışmaktadır. Güncel olarak son zamanlarda ise çeşitli yazarlar tarafından ‘Başbakan neden Beyaz Şova çıkmıyor?’ gibi bir söylem oluşturulmaktadır. Tarafımızca böyle bir durumun oluşması ve yapılacak programın eğlenceli geçmesi halinde Başbakan gençler üzerindeki imajına olumlu katkılar ekleyecektir.