• Sonuç bulunamadı

kurulları tarafından yapılan değerlendirmesi ve taraflar açısından ikna edici bir karara varılması ile itiraz sonucunun doğmamasından kaynaklandığı düşünülmektedir.

Çalışmamızda hekimlere yöneltilen tıbbi uygulama hatası iddiaları içerisinde eksik-yanlış komplikasyon yönetimi iddiasının n=152 (%47,4), eksik-eksik-yanlış tanı/yetersiz takip ve tedavi iddiasının n=148 (%46,3) ve aydınlatılmış onam eksikliği iddiasının n=20 (%6,3) olduğu görülmüştür.

Can ve arkadaşlarının çalışmasında elde edilen yanlış tedavi (n=14 %47) ve özen-dikkat göstermeme (n=10, %33) bulguları ile uyumlu olduğu görülmüştür.24

Türk Tabipler Birliği Yüksek Onur Kurulu tarafından yapılan değerlendirmede n=75 (%23,4) hekimin karşılaştığı durumun komplikasyon olduğu ve bu komplikasyonun yönetiminde bir eksiklik bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Türk Tabipler Birliği Yüksek Onur Kurulu tarafından yapılan değerlendirmede n=41 hekimin (%12,8) görevini yaparken dikkatsiz-özensiz davrandığı, n=34 hekimin (%10,6) görevini ihmal ettiği, n=22 hekimin (%6,9) karşılaştığı komplikasyonun yönetiminde eksiklik bulunduğu ve n=18 hekimin (%5,6) tıbbi müdahale öncesi aydınlatılmış onam eksikliklerinin bulunduğu sonucuna vardığı görülmüştür.

Madea ve arkadaşlarının 4450 ölümle sonuçlanmış ve adli otopsisi yapılmış olguyu değerlendirdikleri çalışmada komplikasyon yönetiminden kaynaklanan ölümle sonuçlanmış malpraktis iddialarının toplamın %17,2’si olduğu görülmektedir.127

Tabip odaları tarafından yapılan değerlendirmede n=140 (%43,8) hekim hakkında iddia olunan tıbbi uygulama hatası nedeniyle ceza verilmesi uygun bulunmasına rağmen Türk Tabipler Birliği Yüksek Onur Kurulu tarafından yapılan değerlendirmede n=115 (%35,9) hekim hakkında iddia olunan tıbbi uygulama hatası nedeniyle ceza verilmesi uygun bulunmuş tur. Dosya incelemelerinde bu farklılığa bilirkişi görüşleri arasındaki farklılıklar ve ağırlıklı olarak usul yönünden yapılan değerlendirme sonuçlarının neden olduğu görülmüştür.

Türk Tabipler Birliği Yüksek Onur Kurulu tarafından yapılan değerlendirmede n=130 (%40,7) hekimin doğru tanı koyduğu ve gerekli özen ile birlikte standart tedaviyi eksiksiz olarak uyguladığı sonucuna varılmıştır. Bu durum sağlık hizmetini icra ederken tıp literatüründe kabul edilen uygulama standartlarının doğru bir şekilde uygulandığı sonucunu doğurmaktadır.

Türk Tabipler Birliği Yüksek Onur Kurulu verilerine göre hakkında tıbbi uygulama hatası iddiası bulunan hekimlerden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanlarının diğer branşlara göre daha fazla olduğu görüldü (%26,9)

Tıbbi malpraktis davalarının ilk görülmeye başladığı zamanlardan bu yana, bu davalardan en fazla etkilenen branşlar Ortopedi ve Kadın Hastalıkları ve Doğum branşları olmuştur. İlk davalarda özellikle düzgün redükte edilmemiş kırıklar ön planda iken günümüzde bunun yerini daha komplike sorunlar almıştır.131

Amerika Birleşik Devletleri’nden Reich ve arkadaşlarının 2004 ile 2001 yılları arasındaki malpraktis olgularını retrospektif olarak inceledikleri çalışmada tüm yıllarda cerrahi malpraktis olgularının en yüksek oranı oluşturduğu görülmektedir. Aynı çalışmada yıllar içerisinde malpraktis olgularının oranının azaldığı görülürken en bariz azalmanın da yine cerrahi malpraktis olgularında olduğu görülmektedir.132

Yine Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan ve sigorta sisteminde yüksek ve düşük risk gruplarına göre tıbbi branşların incelendiği bir çalışmada malpraktis nedeni ile yapılan ödemeler karşılaştırıldığında 1985 ile 2008 yılları arasında Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanlarının malpraktis iddiaları nedeni ile yaptıkları 4.420.235.589 Amerikan Doları ödeme tüm malpraktis nedenli ödemelerin %34’ü ile en yüksek oranı oluşturmaktadır.133

Bu iki çalışmanın sonuçlarının aksine Amerika Birleşik Devletleri’nden bir başka çalışmada hakkında en sık tıbbi malpraktis iddiasında bulunulan branşın Beyin ve Sinir Cerrahisi olduğu görülmektedir. Aynı çalışmada Kadın Hastalıkları ve Doğum branşı hekimleri en çok malpraktis iddiasına maruz kalan 7. ve en çok tıbbi malpraktis nedeni ile tazminat ödemek zorunda kalan 8. branş olarak göze çarpmaktadır.134

İtalya’da yapılan bir çalışmada ise Bonetti ve arkadaşları 9 yıllık veriyi bir araya getirmiş ve 38.125 malpraktis iddiasını retrospektif olarak değerlendirmişlerdir. Bu çalışmada ise Cerrahi en sık dava konusu olan branş iken onu Acil Tıp uzmanları izlemektedir.

Çalışmamızın aksine Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanları ilk sıralarda yer almamaktadır.

135

Li ve arkadaşları yaptıkları çalışmada 1998 ile 2011 yılları arasındaki Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki tüm malpraktis iddialarını incelemiş ve 1086 olgu hakkında retrospektif

olarak veri toplamışlardır. Onların çalışmalarında da Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanları hakkındaki malpraktis iddiaları %19 ile en yüksek oranı oluşturmaktadır.136

Çalışmamızda hakkında malpraktis iddiası bulunan hekimlerin %17’sinin pratisyen hekim olduğu görülmektedir. Wallace ve arkadaşlarının 2016 yılında yaptıkları sistematik derlemede 34 ayrı çalışmanın verileri değerlendirilmiştir. Wallace’ın çalışmasındaki ilginç verilerden biri de Avustralya ve Birleşik Krallıkta pratisyen hekimler aleyhine ortaya atılan tıbbi malpraktis iddialarındaki artış eğilimidir.

Chen ve arkadaşlarının Tayvan’da 2000 ile 2008 yılları arasındaki malpraktis olgularını inceledikleri çalışmada tüm branşlar içerisinde en çok malpraktis davası kaybeden branşın Beyin ve Sinir Cerrahisi olduğu görülmektedir. Kadın Hastalıkları ve Doğum branşı ise Chen’in çalışmasında dördüncü sırada gelmektedir.137

AlJarallah ve AlRowaiss’in Suudi Arabistan’da yaptıkları ve 642 olgunun kayıtlarını değerlendirdikleri çalışmada en yüksek malpraktis iddiası olan branşların sırası ile Cerrahi ve Kadın Hastalıkları ve Doğum olduğu görülmektedir. 138

Literatürde özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nden yapılan yayınlarda Radyoloji malpraktis açısından yüksek riskli branşlar arasında gösterilmekte ve malpraktis açısından dava edilme veya şikayette bulunulma sıklıklarının yüksek olduğu ifade edilmektedir. 139 Ancak bizim çalışmamızda bu verilerin aksine Radyoloji uzmanları tüm branşlar içinde tıbbi malpraktis iddialarının sadece %2,2’sini oluşturmaktadır.

Tabip Odaları kararları ile Türk Tabipler Birliği Yüksek Onur Kurulu kararlarının karşılaştırması yapıldığında Tabip Odalarının ceza verdiği 140 kararın 30 tanesine Yüksek Onur Kurulu tarafından ceza verilmediği görülmüştür.

Türk Tabipler Birliği Yüksek Onur Kurulu kararlarının karar gerekçeleri ile karşılaştırması yapıldığında verdiği 23 (%7,2) Men Cezası kararının 11 (%32,4)’inin gerekçesini ihmal olarak belirttiği görülmüştür

Çalışmamızda eksik aydınlatılmış onam 18 olguda (%5,6) hekimin kusurlu bulunmasına neden olmuştur. Oysa Fransa’da pediatristlere yöneltilen malpraktis iddialarının incelendiği Najaf-Zadeh ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada onamın eksik alınması sadece olguların

%1’inde malpraktis iddiasının kaynağını oluşturmaktadır.140

Li ve arkadaşlarının Çin Halk Cumhuriyeti’nde yaptıkları retrospektif çalışmada ise aydınlatılmış onam kaynaklı tıbbi malpraktis tüm nedenlerin arasında %6’lık bir paya sahiptir.136

Kanada’dan Karim ve arkadaşları farklı hastanelerden hasta dosyalarını inceleyerek yaptıkları çalışmada steroid tedavisi alan toplam 36 olgunun sadece 2’sinde hasta gerektiği gibi bilgilendirilmiş ve tedavinin etkileri hasta ile tartışılmıştır.141

Uzmanlık dallarının vakanın ölümle sonuçlanıp sonuçlanmamasına göre yapılan karşılaştırmasında Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanlarının 23 (%31,1) hekim ile diğer uzmanlık dallarına göre daha fazla olduğu görülmüştür. Hekimlerin görev yaptıkları yerlerin, vakaların ölümle sonuçlanıp sonuçlanmamasına göre karşılaştırması yapıldığında, ölümlü vakalarda daha çok özel hastanede çalışan hekimler hakkında tıbbi uygulama hatası iddiasında bulunulduğu görüldü.

Madea ve arkadaşları Almanya’da yaptıkları çalışmada adli otopsisi yapılmış olan 4450 malpraktis iddiası bulunan vakayı retrospektif olarak incelemişlerdir. Bu çalışmada cerrahi disiplinler 1266 olgu (%28,5) ile en yüksek ölümle sonuçlanmış malpraktis iddiasını oluşturmuştur. Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanı hekimlere yöneltilen malpraktis iddialarının bizim çalışmamızdaki yüksek oranın aksine %2 gibi oldukça düşük bir oranda kaldığı görülmektedir. Bizim çalışmamızda pratisyen hekimler hakkındaki malpraktis iddiası tüm branşlar içinde %24,3 oranında iken Madea’nın çalışmasında %9,7’dir. Madea’nın çalışmasında %48,5 ile en yüksek oranda malpraktis nedeni ihmal olarak belirlenmiştir. 127

Madea’nın Almanya’dan yaptığı çalışmaya benzer şekilde İtalya’da otopsi olguları üzerinden malpraktis olgularını inceleyen Casali ve arkadaşlarının çalışmasında da malpraktis olguları içinde en yüksek oranı %33,7 ile cerrahi disiplinler oluşturmaktadır.142

AlJarallah ve AlRowaiss’in yaptıkları çalışmada Suudi Arabistan’da yapılan malpraktis başvurularının %27,9’unu ölümlü olgular oluşturduğu, 642 olgunun içinde 296 (%46,9) olguda hekime kusur atfedilmediği belirtilmiştir. 138

Casali ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada ölümle sonuçlanan malpraktis iddialarının araştırılması sonucunda 71 olgunun sadece 12’sinde (%16,9) malpraktis iddiaları doğrulanmıştır. 142.

Benzer Belgeler