• Sonuç bulunamadı

enzimi Kesim ürünü

5. TARTIŞMA

Behçet Hastalığı ve ilaç farmakokinetiğinden sorumlu enzim polimorfizmleri arasındaki ilişki

Çeşitli otoimmün hastalıklar ve ilaç metabolize eden enzimlerin polimorfizm/enzim aktivitesinin araştırıldığı çalışmalar sonucunda farklı veriler rapor edilmiştir. Ancak bu konuda BH ve ilaç metabolize eden enzimlerin polimorfizmi ve enzim aktivitesi ile ilgili literatürde yapılmış az sayıda çalışma bulunmaktadır (Tablo 13).

Behçet hastalarında CYP1A1 ve Manganaz superoksid dismutaz polimorfizminin araştırıldığı bir çalışmada CYP1A1 4887A ve 4889G polimorfizmi olan bireylerin BH oluşumunda risk faktörü olabileceği belirtilmiştir [16].

Aynacıoğlu ve arkadaşları tarafından yapılmış bir çalışmada N-asetiltransferaz 2 (NAT2) enzim polimorfizminin BH’ye yatkınlıktaki etkisi araştırılmıştır. Bu çalışmada NAT*5B frekansının hastalarda historik kontrol bireylere göre hafif yüksek olduğu belirtilmiştir (p=0,03). Ancak N-asetil tranferaz 2 (NAT2) polimorfizmi ile BH gelişme riski arasında bir ilişki gösterilmediği bu çalışmada ifade edilmiştir [15]. Yine ülkemizde yapılan başka bir çalışmada da N-asetil tranferaz 2 (NAT2) *5A, *6A, *27A/B ve *14A ile BH gelişmesi arasındaki ilişki incelenmiştir. Bu çalışmada N-asetil tranferaz 2 (NAT2) *5A ve *6A genotipinin BH oluşumunu artırdığı belirtilmiş olup diğer genotiplerin (*27A/B ve *14A) herhangi bir etkisinin gözlenmediği belirtilmiştir [383].

Biz bu çalışmamızda Behçet hastalarında CYP2C9 *2, *3, CYP2C19

*2, *3 ve *17 ayrıca MDR C3435T ve G2677T/A alel ve genotip dağılımını belirledik ve sağlıklı kontrol bireyler ile karşılaştırdık. Ayrıca CYP2C9 ve CYP2C19 enzim aktivitesini uygun problar kullanarak hem Behçet hastalarında hem de sağlıklı gönüllülerde değerlendirdik.

Behçet hastalarında CYP2C9 genetik polimorfizminin değerlendirilmesi

Bu tez çalışmasında CYP2C9*2 ve *3 genetik polimorfizmi ve enzim aktivitesi hastalarda ve sağlıklı gönüllülerde belirlendi ve alel-genotip frekans dağılımı karşılaştırıldı. Çalışmamıza alınan hasta grubunda yabanıl tip alel (CYP2C9*1) frekansı %78,8, *2 ve *3 alel frekansları ise sırasıyla %12,5 ve

%8,7 olarak bulunurken historik kontrollerde yabanıl tip alel (CYP2C9*1) frekansı %80,8, *2 ve *3 alel frekansları %10,5 ve %8,7 olarak bulundu.

Hasta grubu ile sağlıklı gönüllülerde genotip dağılımı incelendiğinde de aralarında frekans dağılımı açısından anlamlı fark bulunamadı (p>0,05, Tablo 18).

Literatürde Tursen ve arkadaşları tarafından CYP2C9*2 ve *3 genetik polimorfizminin Behçet hastaları ve sağlıklı gönüllülerde araştırıldığı bir çalışma bulunmaktadır. Tursen ve arkadaşlarının yapmış oldukları bu çalışmada 62 Behçet hastası ve 107 sağlıklı gönüllü çalışmaya dahil edilmiştir ve CYP2C9*2 ve *3 genotip frekans dağılımının hasta grubu ile sağlıklı kontrollerde farklı olmadığı istatistiksel olarak gösterilmiştir [17].

Çalışmaya dahil edilen hastalarda organ/sistem tutulumunun değerlendirildiği alt-grup karşılaştırmalarında çalışmadaki birey sayısı daha da azalmıştır. Organ tutulumları ile ilişkinin net olarak değerlendirilebilmesi daha geniş sayıda hastaların toplanacağı serilerle mümkün olabilecektir.

Behçet hastalarında CYP2C9 enzim aktivitesinin incelenmesi Çalışmamızda losartan / E-3174 metabolik oranı hastalarda (1,6 ± 0,3) kontrol gruplara (0,9 ± 0,4) göre istatistiksel olarak %44 oranında arttığı gözlendi (Şekil 13). Aynı zamanda CYP2C9 genotip grupları arasında da losartan / E-3174 metabolik oranının hasta grubunda daha yüksek olduğu bulundu (Tablo 29). Hem hastalarda hem de historik kontrollerde CYP2C9 *2 ve *3 aleline sahip bireylerde losartan / E-3174 metabolik oranı *1 aleline sahip bireylere göre yüksek olduğu gözlendi (Şekil 14). Çalışmamızda losartan fenotiplemesi yapılan historik kontrollerden bir birey CYP2C9 *3*3 yavaş metabolizör genotipe sahipti. Losartan / E-3174 metabolik oranının bu

bireyde oldukça yüksek bulundu. Bu oran genotipe göre öngörülen bir fenotipti.

Sitokrom P450 enzimlerinin aktivitesinin bireyler ve ırklar arasında farklılık gösterdiği bilinmektedir [228]. Ayrıca bazı hastalıklarda da enzim aktivitesinin değiştiğini gösteren çalışmalar bulunmaktadır. CYP enzimlerinin aktivitesini değiştiren önemli bir neden bu enzimleri kodlayan genlerin polimorfizmidir [8]. CYP2C9*2 ve *3 polimorfizmine sahip bireylerde enzim aktivitesinin azaldığı yapılan çalışmalarda gösterilmiştir [386].

Enzime spesifik belirteç ilaçların kullanılması ile sitokrom P450 enzimlerinin aktiviteleri ölçülebilmektedir [387]. Losartan CYP2C9 aracılığıyla aktif metaboliti olan E-3174’e dönüşmektedir. Bu nedenle losartan CYP2C9 için güvenli bir belirteç (prob) ilaç olarak kullanılmaktadır [258]. CYP2C9 enzim aktivitesinin belirlenmesi için tek doz oral losartan alımı sonrası 8 saatlik idrarda losartan düzeyinin E-3174’e oranı kullanıldı. Fenotipleme için 8 saatlik idrarın kullanılması literatür bilgileri ile losartan ve E-3174’ün farmakokinetik özellikleri dikkate alınarak belirlendi [35]. İlaç oral olarak alındıktan sonra hızlıca absorbe olur ve plazma tepe konsantrasyonuna (Tmaks) yaklaşık 2 saatte ulaşır. CYP2C9 ve CYP3A4 enzimlerinin rol aldığı iki basamaklı bir oksidasyon reaksiyonu sonucu %14’ü aktif metaboliti olan E-3174’e çevrilir [36, 37]. Losartana göre 10-40 kat daha aktif olan E-3174 en aktif metabolit olup yarı ömrü 6-9 saat arasında değişir. Bu çalışmada fenotipleme amacıyla 59 Behçet hastası ve 27 sağlıklı gönüllüye 50 mg losartan verildikten sonra 8 saat boyunca idrarının toplanması istendi. İdrar losartan ve E-3174 ölçümü HPLC yöntemi kullanılarak gerçekleştirildi.

Behçet hastaları ile kontrol gruplarında losartan / E-3174 metabolik oranından elde edilen sonuçlarda, hasta grubunda losartan / E-3174 metabolik oranının sağlıklı kontrollere göre oldukça yüksek olması CYP2C9 enzim aktivitesinin Behçet hastalarında azaldığını düşündürmektedir.

Nitekim sitokrom enzim aktivitesi bireyler arasında değişiklik gösterdiği gibi aynı bireyde farklı zaman dilimlerinde dahi farklılık gösterebilmektedir.

CYP aktivitesini etkileyen pek çok faktör bulunmaktadır. Bireyin yaşı, cinsiyeti, fizyolojik durumu, sahip olduğu hastalıklar ve kullanmış olduğu ilaçlar örnek verilebilir. Çalışmaya dahil edilen hastaların olası etkileşmeleri

öngörmek amacıyla kullanmış oldukları ilaçlar sorgulandı (Tablo 17).

Çalışmaya katılan hastaların % 94,9’u kolşisin tedavisi aldıklarını beyan ettiler. Ayrıca hastaların çalışmaya katıldıkları anda kullanmış oldukları ilaçlar Tablo 17.’de verilmiştir.

Behçet hastalarında CYP2C9 enzim aktivitesinin azalmasını düşündürecek olası bazı faktörler şunlar olabilir.

Behçet hastalarında CYP2C9 enzim aktivitesinin anlamlı şekilde azalması genotiple ilişkili olduğunu düşündürmemektedir. CYP2C9 genotip grupları arasındaki losartan / E-3174 metabolik oranı hastalarda kontrol bireylere göre oldukça yüksek bulunması bu düşünceyi desteklemektedir.

Dolayısıyla enzim aktivitesini azaltabilecek Behçet Hastalığı’na özgü patofizyolojik değişiklikler veya hastaların kullandıkları ilaçlara bağlı enzim inhibisyonu olabileceğini düşündürmektedir. Nitekim literatürde bu fikri destekleyecek bazı çalışmalar bulunmaktadır.

Dvorak ve arkadaşlarının yapmış oldukları bir çalışmada kolşisinin değişik sitokrom enzimlerinden 2B6, 2C8, 2C9 ve 3A4 ekspresyonu üzerine olan etkilerini incelediklerinde kolşisinin CYP2C9 ekspresyonunu önemli oranda azalttığını göstermişlerdir [388]. Dvorak ve arkadaşlarının bu bulgusu Behçet hastalarında CYP2C9 enzim aktivitesindeki belirgin azalma kolşisinin CYP2C9 ekspresyonunu azaltması nedeniyle meydana getirebileceğini akla getirmektedir. Çalışmamıza katılan 59 hastanın 56’sı (%95) çalışmaya katıldıkları dönemde kolşisin tedavisi aldıklarını belirtmişlerdir. Sadece 3 hasta çalışma döneminde kolşisin tedavisi almadığını söylemişlerdir. Fakat bu hastalar BH tanısı aldıktan sonraki belli dönemlerde kolşisin tedavisi aldıklarını belirtmişlerdir. Çalışma esnasında kolşisin tedavisi almayan hastaların bu süreye kadar kolşisini almadıkları süreler sırasıyla 7 ay, 1 yıl ve 4 yıl olduğu, kolşisin tedavisi aldıkları süreler ise sırasıyla 3 ay, 2 yıl ve 4 yıl olduğu belirlendi. Kolşisin almayan 3 hastanın losartan/E-3174 metabolik oranı kolşisin alan hastalarla karşılaştırıldığında anlamlı farklılık olmadığı gözlendi (p>0,05).

BH’nin etyopatogenezi tam olarak bilinmemektedir. Genetik olarak eğilimli bireylerde infeksiyöz bir ajan tarafından tetiklenen yoğun inflamatuvar yanıta bağlı olarak ortaya çıktığı düşünülmektedir [37]. BH’de inflamatuar

yanıta bağlı olarak proinflamatuar sitokinlerin (TNF-α ve interlökin-6) plazma düzeyi artmaktadır [389]. Frye ve arkadaşlarının proinflamatuar sitokinlerin (TNF-α ve interlökin-6) CYP 1A2, 2C19, 2D6 ve 2E1 enzim aktivitesine etkilerinin araştırıldığı bir çalışmalarında TNF-α ve interlökin-6’nın CYP 2C19 enzim aktivitesini azalttığını rapor etmişlerdir [390]. Frye ve arkadaşlarının rapor ettiği bu çalışmada CYP2C9 enzimi araştırılmamıştır. BH’de proinflamatuar sitokinlerin (TNF-α ve interlökin-6) plazma düzeyinin artışı ve bu sitokinlerin CYP2C19 enzim aktivitesini belirgin şekilde azaltması benzer şekilde CYP2C9 aktivitesini de azaltabileceğini düşündürmektedir.

Behçet hastalarında CYP2C19 genetik polimorfizminin değerlendirilmesi

Çalışmamıza alınan Behçet hastalarında yabanıl tip alel (CYP2C19*1) frekansı %73,7, *2 ve *17 alel frekansları ise sırasıyla %11,9 ve %14,4 olarak bulunurken *3 aleli taşıyan Behçet hastası bulunamamıştır. Sağlıklı kontrollerde yabanıl tip alel (CYP2C19*1) frekansı %57,4, *2 ve *17 alel frekansları %11,1ve %29,6 olarak bulundu. Sağlıklı kontrollerden sadece bir bireyde *3 aleli bulundu. CYP2C19 genetik analizi sonucu hastalarda ve sağlıklı gönüllülerde altı farklı genotip belirlendi. Alel ve genotip frekansları Hardy-Weinberg eşitliğine uygunluğu açısından ki-kare testi ile değerlendirildi ve alel (*2 ve *3) ve genotip (*1*1, *1*2, *1*3, *1*17, *2*2 ve *2*17) frekanslarının hasta grubu ile sağlıklı gönüllülerde benzer olduğu görüldü (Tablo 21). Behçet hastalarında *1 alel frekansı kontrollere göre yüksek *17 alel frekansı ise kontrollere göre daha düşük olduğu gözlenmiştir (p değerleri sırasıyla 0,03 ve 0,01). Bununla birlikte CYP2C19*17*17 genotip frekansı Behçet hastalarında %1,7 iken sağlıklı gönüllülerde %14,8 olarak bulundu (p=0,01) (Tablo 21). Bizim çalışmamız Behçet Hastalığının da dahil olduğu tüm otoimmün hastalıklarda CYP2C19*17 varyantının araştırıldığı ilk çalışmadır. Behçet Hastalığı’nda *17 frekansının azalmış olması diğer otoimmün hastalıklarda da bu polimorfizm sıklığının araştırılması gerektiğini düşündürmektedir.

Literatürde Tursen ve arkadaşları tarafından CYP2C19*2 ve *3 genetik polimorfizminin Behçet hastaları ve sağlıklı gönüllülerde araştırıldığı bir

çalışmada CYP2C19*2 frekansının Behçet hastalarında sağlıklı kontrollere göre daha yüksek gözlendiği bildirilmiştir (p=0,01). CYP2C19*2 aleline sahip bireylerde reaktif oksijen bileşiklerinin artışı BH etyopatogenezinde önemli olabileceğide Tursen ve arkadaşları tarafından belirtilmiştir [17].

Bu tez çalışmasında 59 Behçet hastasında ve 27 sağlıklı gönüllüde CYP2C19*2, *3 ve *17 genetik polimorfizminin sıklığı belirlendi ve alel-genotip frekans dağılımı karşılaştırıldı. Çalışmamıza alınan kontrol birey sayıları sınırlı olmasına rağmen bu eksiklik daha önce benzer özelliklere sahip sağlıklı gönüllülerin alındığı ve bölümümüz tarafından yapılmış olan klinik çalışmalardaki sağlıklı gönüllü allel/genotip frekanslarının da kullanılmasıyla minimalize edilmiştir. Ayrıca çalışmamızda sağlıklı kontrollerde gözlenen alel ve genotip frekansları daha önceki sağlıklı gönüllüler üzerinde yapılan çalışmalardaki sonuçlar ile benzerlik göstermiştir [12].

Behçet hastalarında CYP2C19 enzim aktivitesinin incelenmesi Çalışmamızda lansoprazol / OH-lansoprazol oranı BH’de (20,1 ± 5,2) kontrol gruplara (8,9 ± 5,1) göre istatistiksel olarak 2,26 kat arttığı gözlendi (Şekil 16). CYP2C19*1*2 genotipine sahip Behçet hastalarında lansoprazol / OH-lansoprazol oranının sağlıklı bireylere gore oldukça yüksek olması istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p=0,002, Tablo 30). Hasta grubunda lansoprazol metabolik oranları genotipe göre öngörülen fenotip grupları arasında uyumlu iken kontrol gruplarında ise uyumlu olmadığı gözlendi (Şekil 17). Bunun nedeni alt gruplardaki gönüllü sayısının yeterli olmadığından kaynaklanıyor olabileceği düşünülmektedir.

Çalışmaya katılan 59 Behçet hastası ve 27 sağlıklı gönüllüde CYP2C19 enzim aktivitesi değerlendirildi. Bu çalışmada lansoprazol CYP2C19 enzim aktivitesinin belirlenmesinde belirteç olarak kullanılmıştır.

Fenotipleme için tek doz lansoprazol alımını takiben 3. saat plazma lansoprazol ve 5-hidroksi lansoprazol konsantrasyonlarının metabolik oranları Behçet hastaları ile sağlıklı gönüllülerde karşılaştırıldı. CYP2C19 fenotiplemesi için plazmanın 3. saat’te alınması literatür bilgileri ve lansoprazolün farmakokinetik özellikleri dikkate alınarak belirlendi.

Lansoprazol maksimum plazma konsantrasyonuna (Cmaks) yaklaşık 2 saatte ulaşır. Yarılanma süresi 1–2 saat kadardır. Dolayısıyla 2. saatten önce alınan kan örneklerinde lansoprazol absorpsiyonu devam edeceği için fenotipleme sonuçlarını etkileyecektir. 3.saatten sonra alınan kan örneklerinde ise lansoprazolün eliminasyon yarılanma ömrü kısa olduğundan plazma ilaç ve metabolit düzeylerini saptamak zorlaşacaktır.

Behçet hastaları ile kontrol gruplarında lansoprazol metabolik oranından elde edilen sonuçlarda, hastalarda lansoprazol metabolik oranının sağlıklı kontrollere göre oldukça yüksek olması CYP2C19 enzim aktivitesinin Behçet hastalarında azaldığını düşündürmektedir.

Behçet hastalarında CYP2C19 enzim aktivitesinin azalmasını düşündürecek olası bazı faktörler şunlar olabilir.

Behçet hastalarında CYP2C19 enzim aktivitesinin anlamlı şekilde azalması hastaların kullandıkları ilaçlardan daha çok hastaların sahip oldukları CYP2C19 genotipi ile ilişkili olduğunu düşündürmektedir. Literatürde Dvorak ve arkadaşlarının yapmış oldukları bir çalışmada kolşisinin CYP2C9 ekspresyonunu azalttığı fakat CYP2C19 ekspresyonunu etkilemediğinin gösterilmesi bu fikri desteklemektedir [391].

Bizim çalışmamızda CYP2C19 genotipi ile uyumlu olarak enzim aktivitesinin azaldığı görülmektedir. Behçet hastalarında çok hızlı metabolizör CYP2C19*17*17 frekansının (%1,7) sağlıklı kontrol bireylere (%14,8) göre düşük gözlenmesi enzim aktivitesinin azalmasını genotip dağılımına bağlı olduğunu düşündürmektedir.

Otoimmün hastalıklarda reaktif oksijen bileşiklerinin artışı hastalığın etyopatogenezinde rol alabileceği yapılan çalışmalarda bildirilmiştir. May ve arkadaşlarının yapmış oldukları bir çalışmada skleroderma hastalarında CYP2C19 enzim aktivitesinin azalmasına bağlı olarak ROS metabolizmasının azalması skleroderma etyopatogenezinde etkili bir faktör olabileceği belirtilmiştir [370]. Ayrıca CYP1A1 enzimi tarafından polisiklik aromatik hidrokarbonlarının metabolizması sırasında reaktif metabolitlerin açığa çıkması sonucunda Romatoid Artrit gibi otoimmün hastalıkların oluşumunda rol alabileceği yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. CYP1A1 6235C ve 4889G polimorfizmi olan bireylerin RA oluşumunda etkili olabileceği ve CYP1A1

4889A polimorfizminin RA oluşumunda koruyucu bir faktör olduğu belirtilmektedir [376]. Behçet hastalarında CYP2C19 enzim aktivitesinin azalması sonucu bu hastalığın etyopatogenezinde yukarıdaki çalışmalara benzer şekilde etkisinin olabileceğini düşündürmektedir. Ayrıca CYP2C19

*17*17 genotipini taşıyan bireylerin BH’den korunabileceğini akla getirmektedir.

Behçet hastalarında MDR1 C3435T ve G2677T/A genetik polimorfizminin değerlendirilmesi

MDR1 ilaçların farmakokinetik özelliklerini etkileyen membran glikoproteindir. İnsanda 48 proteinin tanımlandığı ve ilaçların biyolojik membranlardan geçişinden sorumlu olan ATP bağlayıcı kaset (ABC) üst familyasının bir üyesidir. Tümör hücrelerinden eksprese olmasının ve çoklu ilaç rezistansında rol oynamasının yanında vücutta pek çok organ ve dokuda bulunduğu gösterilmiştir ve bu organların normal fonksiyonunda görev alırlar.

Bu tez çalışmasında MDR1 C3435T ve G2677T/A genetik polimorfizmi Behçet hastalarında ve sağlıklı gönüllülerde sıklığı belirlendi ve alel-genotip frekans dağılımı karşılaştırıldı. MDR1 C3435T polimorfizmi için yabanıl tip (C) alel frekansı hastalarda %60,6 kontrol ve historik kontrollerde sırasıyla %46 ve %49,4 olarak bulundu. (T) alel frekansı hastalarda %39,4 kontrol ve historik kontrollerde sırasıyla %54 ve %50,6 olarak bulundu. Gözlenen bu fark istatistiksel olarak anlamlı değildi. MDR1 G2677T/A polimorfizmi için yabanıl tip (G) aleli ile (T), (A) varyant alel ferkansının hastalar ile sağlıklı kontrollerde yaklaşık olarak eşit olduğu görüldü. MDR1 alel ve genotip frekans dağılımı Hardy-Weinberg uygunluk açısından ki-kare testi ile değerlendirildi ve BH ile kontrol bireyler arasında istatistiksel olarak anlamlı fark görülmedi (p>0,05, Tablo 24).

Literatürde Behçet hastaları ile sağlıklı gönüllülerde MDR1 C3435T ve G2677T/A genetik polimorfizminin değerlendirildiği çalışmalar bulunmaktadır.

Sarıcaoğlu ve arkadaşlarının yaptıkları bir çalışmada MDR1 C3435T polimorfizmi için alel ve genotip dağılımlarının Behçet hastaları ile sağlıklı bireylerde farklı olmadığını göstermişlerdir [382]. Rüstemoğlu ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada da MDR1 C3435T ve G2677T/A genetik

polimorfizminin sağlıklı bireylerle Behçet hastalarında benzer olduğunu ifade etmişlerdir [19].

Bu çalışma ile Behçet hastaları ile sağlıklı bireylerde MDR1 C3435T ve G2677T/A genetik polimorfizm frekans dağılımının farklı olmadığı diğer literatür bulgularını destekler niteliktedir.

CYP2C9*1*1 ve CYP2C19*1*1 genotipe sahip Behçet hastalarında MDR polimorfizmine göre losartan ve lansoprazol metabolik oranlarının karşılaştırılması

Klinikte kullanılan pekçok ilacın gp substratı olduğu bilinmektedir. P-gp ekspresyonu veya fonksiyonunun değişmesi substratı olan ilaçların absorbsiyonunu, dokulardaki dağılımını ve tedavi yanıtını değiştirebilir [14].

MDR genindeki polimorfizm transportörün hem ekspresyonunu hem de fonksiyonunu etkileyecektir. Siegsmund ve arkadaşlarının insan böbreği üzerindeki araştırmalarında ise TT genotipine sahip bireylerde P-gp ekspresyonu CC genotipine oranla 1.5 kat daha az olduğu rapor edilmiştir [352]. Kerb ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada da oral yoldan tek doz fenitoin alındıktan sonra TT genotipine sahip bireylerin plazma seviyeleri CC genotipine sahip bireylere göre daha fazla olduğu gösterilmiştir (CC<CT<TT) [353].

Bu tez çalışmamızda CYP2C9*1*1 ve CYP2C19*1*1 genotipine sahip hasta grubunda losartan ve lansoprazol metabolik oranlarının MDR C3435T ve G2677T/A polimorfizmi tarafından etkilenip etkilenmediği araştırıldı.

Losartan ve lansoprazol metabolik oranlarının genotipler arasında istatistiksel olarak karşılaştırıldığında farklılık olmadığı görüldü (Tablo 31-32).

Sonuç olarak CYP2C9*1*1 ve CYP2C19*1*1 hasta grubunda MDR C3435T ve G2677T/A polimorfizminin losartan ve lansoprazol metabolik oranlarını etkilemediği düşünülmektedir.

Benzer Belgeler