• Sonuç bulunamadı

Türkiye 30° - 60° kuzey enlemleri arası oluşan batı rüzgârları kuşağındadır. Ancak yer şekillerinden dolayı bu rüzgârların etkisi fazla görülmez. Bu yüzden daha çok yerel rüzgârlar etkili olur. Yine de Türkiye’yi etkileyen hava hareketleri büyük oranda batıdan doğuya hareket eder.

Tez çalışmasına konu olan Türkiye’nin kuzey batısındaki (Marmara ve Kuzey Ege Kıyısındaki) sahil bölgesinin doğusu ve batısındaki yerel rüzgârların trendleri arasında farklılıklar gözlemlenmektedir (Sırdaş, 2004). Bu bölge genel olarak yaz ayları boyunca Akdeniz iklimi etkisi altında kalır. 4–5 ay boyunca nispeten kuru, sıcak ve kararlı yapıda rüzgârların estiği bir iklim görülür. Yazın bir yüksek basınç sistemi Doğu Akdeniz ve Balkanlar’ı Karadeniz’e kadar etkisi altına alır. Anadolu platosu üzerinde ise yazları karasallık etkisiyle daha çabuk ısındığından dolayı gün içerisinde bir alçak basınç sistemi oluşur. İki basınç sistemi arasındaki denge Ege ve Marmara denizi civarındaki hava durumunu belirler. Tez konusu olarak incelediğimiz Türkiye’nin kuzeybatısında etkili olan rüzgârları doğrudan etkileyen Akdeniz’in orta-batısı merkezli basınç sisteminin yapısını daha detaylı incelersek üç ana basınç sisteminden söz etmek gerekecektir: Eurostatik yüksek basıncı, subtropikal yüksek basınç ve bunun Kuzey Afrika’daki uzantısı ve yaz aylarında iyice ılıklaşan Akdeniz’in üzerinde oluşan alçak basınç. Akdeniz üzerindeki yüksek basınç sisteminin güçlendiği zamanlarda basınç sistemi doğuya doğru hareket eder ve Ege’deki basınç gradyenleri zayıflar. Kuzeyli hava akımları hafifler. Bu nedenle bölgedeki deniz-kara ve dağ-vadi meltemleri gibi yerel hava hareketleri egemen olmaya başlar. Yüksek basınç etkisini yitirdikçe Ege ve Marmara üzerindeki basınç gradyeleri güçlenirken, aynı bölgedeki

kuzey ve kuzeybatı rüzgârları güçlenir. Bu tür rüzgârlar “Etezyen” olarak adlandırılırlar. Etezyenler, Adriyatik, İyon ve Ege denizleri ile Güneydoğu Balkanlar ve Batı Anadolu’yu etkisi altına alır. Adriyatik ve İyon denizindeki etezyenler kuzeybatı rüzgârlarıdır. Batı Ege ve Yunanistan’daki etezyenler kuzey rüzgârlarıdır. Doğu Ege ve Marmara’dakiler ise kuzeydoğu rüzgârlarıdır. Etezyen rüzgârları olarak adlandırılan Türkiye’nin batısındaki yerel kuzey ve kuzeydoğu rüzgârları, yaz ayları boyunca hızlanarak Ağustos ayında en güçlü şekilde eserler. Doğuya doğru ilerledikçe bu rüzgârların etkisinin azaldığı istatistiksel çalışmalarda görülmüştür. İncelenen bölgelerin rüzgâr eğilimleri ileriki bölümlerde detaylı olarak incelenmiştir.

Yukarıda anlatılan basınç modeli yalnızca ortalama bir durumu özetler. Özelikle kış aylarında doğuya doğru ilerleyen dinamik basınç alanlarının oluşturduğu kararsız havanın tüm Akdeniz’i kontrol ettiği sırada oluşan fırtınalar, bölgenin baskın rüzgârlarının karakterini anlamamıza yardımcı olurlar. Çalışmalar özellikle Akdeniz kaynaklı kış siklonlarının Ege Denizi’nden Batı Anadolu’yu takip ederek Karadeniz’e çıkan bir yol izlediğini göstermiştir. Ege Deniz’inde hem kış hem de yaz aylarında genellikle kuzey ve kuzeydoğu rüzgârları daha fazla görülür. Bununla birlikte, deniz kıyısı ve adalar ile ana karadaki rüzgâr karakteristiği farklılık gösterir. Bu olay Ege Denizi’nde çoğu zaman oluşan kanal etkisi ile açıklanabilir. Buna iyi bir örnek olarak Çanakkale boğazı ve civarı (Gökçeada, Bozcaada ve Gelibolu gibi bölgeler) gösterilebilir. Bu alanda özelikle kuzeydoğu yönü baskındır (Borhan, 1998).

Türkiye’de mevsimlere, denizlere, karalara ve yerel ısınma farklarına bağlı olarak oluşan basınç merkezlerinin yanı sıra, Türkiye’nin dışında oluşan ve Türkiye’yi etkisi altına alan gezici basınç merkezleri de bulunmaktadır. Türkiye’yi en çok etkileyen basınç merkezleri aşağıda açıklanmıştır:

Sibirya Termik Antisiklonu, Sibirya üzerinde oluşur. Türkiye’yi kışın etkisi altına alır. Termik kökenlidir. Soğumadan dolayı oluşur. Havanın ısınıp soğumasıyla oluşan basınçlara termik basınç denir. Sibirya Antisiklonu, Türkiye üzerinde kuzey ve kuzeydoğu yönlü rüzgârlar oluşturur.

Asor Dinamik Antisiklonu, Atlas Okyanusu üzerindeki Asor Adaları çevresinde oluşur. Hava kütleleri birbirleriyle karşılaşmaları sonucu çarpışarak yükselmeye veya alçalmaya zorlanırlar. Buna bağlı olarak atmosfer basıncı da azalır veya artar. Böylece dinamik antisiklonlar veya siklonlar (alçak veya yüksek basınç) oluşur. Asor Antisiklonu kış mevsiminde Sibirya Antisiklonu ile birleşerek Türkiye üzerinde etkili olduğunda İzlanda siklonu Türkiye’ye

sokulamaz. Bunun sonucunda kışın sert kuzeyli rüzgârlar hâkim olur. Yazın Türkiye’nin kuzeybatı bölgeleri bu basınç sisteminin etkisi altında kaldığında Etezyen rüzgârlarına oluşur. Etezyen rüzgârı güçlü kuzey ve kuzey doğu yönlerden eser. Soğuk aylarda Balkanlar üzerinde oluşan yüksek basınca karşılık, Kıbrıs civarında oluşan alçak basınç rüzgârlarının kuzeyden sert esmesine neden olur. Kış aylarındaki basınç hareketleri genelde dinamiktir. Yazın ise bundan farklı bir durum oluşur. Alçak basınç merkezi dinamik değil termal kökenlidir ve sistemin merkezi Basra Körfezi ya da Arap Yarımadası’na taşınır. Böylece kuzeydoğu ve kuzeyden sert ve sürekli esen etezyen rüzgârları oluşur.

Basra Termik Siklonu, Basra Körfezi çevresindeki aşırı ısınmaya bağlı olarak oluşur. Yerel bir güneyli rüzgâr tipi olan samyeli ile beraber Türkiye’de daha çok güney bölgelerde etkili olur. Termik kökenlidir. Yaz mevsiminde rüzgârların güney ve güneydoğu yönünden esmesine neden olur.

İzlanda Dinamik Siklonu, İzlanda üzerinde oluşur. Türkiye’de kışın ve baharda etkili olur. Batı ve kuzeybatı rüzgârlarına neden olur.

Bunların dışında, Kuzey Afrika’daki yüksek basınç ve Hazar Denizi’nde oluşan alçak basınç sonucu güneybatıdan esen Lodos rüzgârları oluşur.

Şekil 1.13’de Türkiye’deki yerel rüzgârlar harita üzerinde gösterilmiştir.

Şekil 1.13 Türkiye’deki yerel rüzgârlar.

Rüzgâr enerjisi kurulum ve aynı zamanda üretim maliyetleri azaldıkça alternatif uygulamaların yolu da açılacaktır. Örnek olarak; deniz yüzeyinden gün içinde daha fazla ısınan düzlüklere ve vadilerden tepelere doğu oluşan rüzgârlar ile aynı zamanda havanın ısınmasıyla oluşan yerel rüzgârlar ile güneş radyasyonunun artmasıyla oluşarak şebekeye

fazla yük (puant) yükleyen klima yükleri ilişkilendirilerek rüzgâr santrali kurulum planlaması yapılabilir.