• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM II. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.2. Türkiye’deki Tarih Dersi Programlarının Tarihi Süreci

Türkiye‟de tarih öğretimiyle ilgili ilk örnekleri Osmanlı Devleti döneminde tarih derslerinin müfredatlara girmesiyle görüyoruz (Safran, 2010: 8). Saptanabilen en eski sivil okul programı, 9 Ekim 1858‟de yayınlanan Tertibat-ı Dersiyeli-Mekatib-i RüĢdiye‟dir. Fakat bu Tanzimat programında, “tarih” dersi yer almamaktadır. Nedeni ise medreselerin geleneksel nakilci çizgisini izleyen bu programın din ve ahlak temeline dayandırılmıĢ olmasıdır (Merey, 2010, s. 27). Bu ilk tarih dersler, 1869 tarihinde Saffet PaĢa tarafından hazırlanan Maarifi-i Umumiye Nizamnamesi‟nde belirtildiği gibi dört yıllık sıbyan okullarına “Muhtasar Tarih-i Osmanî” ve RüĢtiye‟ye de “Tarih-i Umumi” ve “ Tarih-i Osmanî” isimli derslerdir. Bu derslerde vatan sevgisi konularına özel bir önem verilmesi, kitabın hikaye tarzında yazılması, muhakemeye giriĢilmeyip iyi hareketlerin övülmesi ve kötü hareketlerin de yerilmesi önerilmiĢtir ( Safran, 2000).

Osmanlı Devleti‟nde özellikle yenileĢme hareketiyle Avrupa ülkeleri ile hemen hemen paralel bir dönemde tarih dersinin okul müfredat programına girdiği görülmüĢtür. 1869‟daki Maarif-i Umumiye Nizamnamesi her seviyedeki tarih öğretimini resmi ders programına koyarak devletin her yerinde uygulanmak üzere kurumsallaĢtırmıĢtır (Merey, 2010, s. 31). Ders kitaplarında aktarılan tarihi bilgileri yetersiz gören Ahmet Mithat, bu eksikliği gidermek için 1889‟da Küçük Tarih-i Ġslam-ı ve Küçük Tarih-i Osman-i ve 1890‟da ise Osmanlı Tarihi adlı kitapları kaleme almıĢtır. Ancak Ahmet Mithat‟ın düĢündüğü tarzda bir tarih kitabını, 1908 yılında Ahmet Rasim yazabilmiĢtir. Ġdadilerde okutulmak üzere kaleme alınan bu kitap dört ciltlik resimli ve haritalı Osmanlı Tarihi kitabıdır.

II. MeĢrutiyet dönemi, Türk aydının hemen hemen her konuda fikri tartıĢmalar yaptığı bir dönemdir. Bu dönemde eğitim alanında da çok sert tartıĢmalar yapılmıĢ, birçok yeni fikir ileri sürülerek uygulanmaya çalıĢılmıĢtır. Özelikle 1909-1912 yılları arasında Satı Bey‟in Darülmuallim‟in baĢına geçmesi Türk eğitim tarihinde önemli dönüm noktalarından biri olmuĢtur. Bu dönemde ilköğretim ve öğretmen yetiĢtirme sisteminde nitelikli geliĢmeler sağlanmıĢtır. Satı Bey, Darülmuallimin‟i yeniden yapılandırarak yeni yetiĢecek öğretmenler için bir uygulama okulu olan “ Tatbikat Mektebini” kurmuĢtur. Satı Bey II. MeĢrutiyet döneminde “ Tedrisat Mecmuası ” adında öğretmenlere yönelik bir eğitim mecmuası çıkarmıĢtır. Bu mecmuada tarih öğretimiyle ilgili makaleler bulunmaktadır. Ders

12

örnekleri arasında ise çoğunluğu Satı Bey tarafından yapılmıĢ tarih ders örnekleri bulunmaktadır (Kırpık ve Oruç, 2006).

Tarih dersi, Satı Bey sayesinde açılan “Tatbikat Mektebi” nin programında da ciddi bir yere sahiptir. Tarih öğretimine iliĢkin yazılan makale ve uygulanan ders örnekleri günümüz yapılandırmacı yaklaĢıma yakın bir içeriğe sahiptir Dersler 40‟ar dakika olmak üzere öğrencilere günde dört ders olarak verilmektedir. Bu durum söz konusu dönemde alan öğretiminin yüksek seviyesini ve eğitim alanında gösterilen baĢarıyı sergilemektedir (Safran, 2009, s. 9).

Cumhuriyetin ilk yıllarında eğitim sisteminin temel amacını cehaletin giderilmesi anlayıĢı oluĢturmuĢtur. Bu çerçevede Cumhuriyet‟in kuruluĢuyla birlikte tarih öğretiminde de önemli değiĢiklikler yapılmıĢtır. 1924 ve 1926 yıllarında ilkokul programlarında değiĢikliğe gidilmiĢtir. Mehmet Fuad (Köprülü), Ġhsan ġerif gibi tarihçiler tarafından ilkokul tarih kitapları 21 yazılmıĢtır (Safran, 2009, s. 10).

1924 programının Türk tarihinden ziyade, Genel tarih ve Avrupa tarihine öncelik veren Avrupa merkezli bir tarih öğretimini içerdiğini, bu programın öncekinden farklı olarak Ġslam tarih ve medeniyetine yer vermemiĢ olduğunu, ortaokul ve liselerde uygulanan bu programın 1927‟de bazı değiĢikliklere uğradığını fakat asıl değiĢikliğin 1930‟dan sonra tarih tezine göre yapıldığı belirtilmektedir. Ayrıca öğretimde müfredatın ağırlığından kaynaklanabilecek olumsuz etkileri ortadan kaldırmak amacıyla 1935‟te komisyonlar tarafından dersler için birer kılavuz hazırlanarak program biraz hafifletilmiĢtir (Çapa, 2005, s. 43). 1938 Ortaokul programında tarih dersinin sadece öğretim programı verilmiĢ olup ayrıca öğretmenin izleyeceği yöntem kısmı yoktu.1952 ve 1973 Lise müfredat programlarında ise sadece sınıflara göre konu dağılımına yer verilmiĢ, öğretim yöntem ve tekniklerinden bahsedilmemiĢtir (MEB, 1952, s. 7, 1973, s.41, Akt. Ata, 2002, s. 29-34). 1975 yılında Felsefe Kurumu tarafından gerçekleĢtirilen seminerde Tunçay (1975, s. 282); o zamanki tarih öğretim programını: “Lise I tarihinin konusunu Ġlkçağ, Lise II tarihinin konusunu Ortaçağ ve Lise III tarihinin konusunu Yeni ve Yakınçağ oluĢturmaktadır. Edebiyat Ģubelerinin son sınıflarında 3 saat, diğerlerinde 2 saat tarih dersi okutulmaktadır; Lise II Edebiyat Ģubelerinde Genel Türk Tarihi dersi ile Lise II Fen ve edebiyat Ģubeleri için ortak olan Türk ve Ġslam Sanat Tarihi dersi vardır; ayrıca bütün sınıflarda iki haftada 1 saat Türkiye Cumhuriyeti ve Ġnkılap Tarihi dersine ayrılmaktadır” Ģeklinde belirtmektedir.

13

1981 yılında Türk Ġnkılap Tarihi ve Türkiye Cumhuriyeti Ġnkılap Tarihi programlarında değiĢiklik yapılmıĢ (MEB, 1981), 1982 yılında Türkiye Cumhuriyeti Ġnkılap Tarihi Dersinin adı Türkiye Cumhuriyeti Ġnkılap Tarihi ve Atatürkçülük olarak değiĢtirilmiĢtir (MEB, 1982). 1983 yılında Ortaöğretim Kurumları Tarih Programı kabul edilmiĢtir (MEB, 1983). Köstüklü (1998, s. 186) Lise I, II ve III. Sınıflarda uygulanan 1983 tarihli tarih öğretim programına iliĢkin değerlendirmesinde lise tarih müfredatının ilköğretim tarih müfredatının biraz daha geniĢletilmiĢ ve derinleĢtirilmiĢ bir tekrarı olduğunu, Yakınçağ, Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk Ġlkeleri konularının biraz daha yoğun olduğunu dile getirmiĢ ve müfredatta dikkat çeken sorunlardan birinin, konuların çoğunlukla askeri ve siyasi olaylara ayrılması olduğunu belirtmiĢtir

1991 yılında lise ve dengi okulların II. ve III. Sınıflarına ait Sanat Tarihi Dersi öğretim programı kabul edilmiĢ (MEB, 1991), 1992 yılında Osmanlı Tarihi 1-2, Genel Türk Tarihi 1–2–3 ve Tarih 1–2 dersleri kabul edilmiĢtir (MEB, 1992). 1993 yılında Ders Geçme ve Kredi Yönetmeliğini uygulayan ortaöğretim kurumlarının ortak dersleri arasında yer alan Tarih 1–2 programları kabul edilmiĢtir (MEB, 1993).

Tarih öğretimi ve tarih ders kitapları Cumhuriyetle birlikte sürekli kendini yenilemiĢtir.1993 yılında tarih müfredat programımızın genel amaçlarının değiĢikliğe uğramasına karĢın bu amaçların, geçmiĢi bilen ve bugünü anlayabilen, etkin, üretken, yaratıcı ve problem çözme becerisine sahip öğrencilerin yetiĢtirilmesi açısından yeterli olmadığı saptanmıĢtır. Ülkemizde eğitim alanında yapılan önemli bir geliĢme de yapılandırıcı öğretim yaklaĢımının eğitim sistemimizde uygulanmaya baĢlamasıdır. 2000‟li yılların baĢından itibaren uygulanan yapılandırmacı öğretim modeli çok önemli değiĢiklikleri de beraberinde getirmiĢtir (Safran, 2009, s. 14-16).

Yapılandırmacı öğrenme yaklaĢımına göre bilgi pasif olarak alınamaz. KiĢi, yeni bir bilgi aldığında onu kendisinde önceden var olan bilgileriyle karĢılaĢtırdıktan sonra özümser. Yani önceden var olan bilgilerin kapsam ve niteliklerini değiĢtirir ve yeni edinilen deneyimlerin gereklerine uygun davranır. Bu yaklaĢım, öğrencilere yaparak yaĢayarak öğrenme, problem çözme ve karar verme gibi becerilerin kazandırılması konusunda sosyal bilgiler alanında çalıĢan eğitimcilere önemli katkılar sağlamaktadır (YaĢar, 2005, s. 330).

Yapılandırmacı öğrenme yaklaĢımı çerçevesinde son olarak 2007 yılında tarih öğretim programlarıyla ilgili değiĢiklik yapılmıĢ ve ilk olarak 2008–2009 eğitim-öğretim yılında 9. sınıflarda, ardından 2009-2010eğitim-öğretim yılından itibaren de 10. sınıflarda yeni tarih

14

öğretim programı uygulanmaya baĢlanmıĢtır. ÇağdaĢ Türk ve Dünya Tarihi Dersi müfredatının ise 2008-2009 eğitim öğretim yılından itibaren okutulmaya baĢlanmasına karar verilmiĢtir.

2.3. 2007 Tarih Dersi Öğretim Programı ve AB Boyutu

Program geliĢtirme çalıĢmalarıyla sürekli değiĢim ve geliĢim halinde olan dünyada, bireylerin ilgi, ihtiyaç ve beklentileri çerçevesinde öğretim programlarında ihtiyaç ve eksiklikler doğrultusunda yenilikler yapılarak yeni öğretim programları hazırlanır.

1998 ve 2007 tarih öğretim programları değerlendirildiğinde 1998 tarih öğretim programının davranıĢçı yaklaĢımla,2007 tarih öğretim programının ise öğrenciyi aktif kılan, yapılandırmacı yaklaĢımlar esas alınarak oluĢturulduğu söylenebilir.

Tarih programlarında 2007 yılında yapılan değiĢikliğin birçok gerekçesi olduğu söylenebilir. Öncelikle davranıĢçı yaklaĢımdan uzaklaĢıp, yapılandırmacı yaklaĢıma geçilmesiyle tarih derslerinin daha fazla iĢlerlik kazandığını ve bunun program açısından olumlu sonuçlarının olacağı söylenebilir. Bir diğer gerekçe de tarih kitaplarında siyasi tarihe daha fazla yer verilmesiydi. 25–29 Eylül 1970 tarihinde Ankara‟da gerçekleĢtirilen VII. Türk Tarih Kongresi‟nde ilk ve ortaöğretim tarih dersi öğretim programları hakkında çeĢitli bildiriler sunulmuĢtur. Bu konuda ġehsuvaroğlu, tarih öğretiminin kahramanlar ve olayların kronolojisinden oluĢtuğunu, çocuklara insan sevgisi aĢılayacak araçtan yoksun olduğunu belirtir. Tarih öğretiminin dünya çapında standartlaĢması gerektiğini ve böylece çocukların insan sevgisini aĢılayan bir tarih dersine kavuĢacaklarını dile getiren ġehsuvaroğlu, tarih ders kitaplarında siyasi tarihten ziyade, kültür tarihine yer verilmesi gerektiğini savunur (ġehsuvaroğlu, Akt. Sarı, 2005, s. 27). Talim ve Terbiye Kurulu bu eleĢtirileri dikkate almıĢ, böylece günümüz tarih kitaplarında kültür tarihine siyasi tarih kadar yer verilmiĢtir.

Baltacıoğlu (1930) tarihçinin araĢtırma alanının toplumsal kurumlar olması gerektiğini söyleyerek, tarihçilerin okulda öğrencilere bir tarih salonu sağlayarak ihtiyaç duyacakları malzemelere kolay ulaĢmalarını, öğrencilerin çeĢitli araĢtırma yöntemlerinden yararlanarak tarihi materyalleri incelemelerini ve sentezde bulunmalarını sağlamalarını gerekli görmüĢtür (Akt. Ata 2000, s. 593). Bunları bugünkü öğrenci merkezli öğretim yaklaĢımlarıyla bağdaĢtırmak fazlasıyla mümkündür. Çünkü burada öğrenciyi aktif kılan, öğretmene öğretimde daha çok rehber görevi yükleyen bir durum söz konusudur. Öğrenci

15

sadece hazır bilgiyi alıp ezberlememeli; kendi de öğrenme sürecinin içinde bizzat yer almalı, araĢtırmalı, sorgulamalı, fikir yürütmeli ve bu yolla öğrencide tarihsel düĢünce geliĢimi sağlanmalıdır.

Bunların dıĢında ders kitaplarındaki yoğun içerik, ders kitaplarının kullanıĢsızlığı, eski öğretim programlarının öğrenciyi ezbere yönlendirmesi gibi nedenler tarih dersinin iĢlevsellikten çıkmasına sebep olmaktaydı. En önemli nedenlerden biri de tarihin yakın dönemlere kadar öğretilememesi sorunuydu. Avrupa ülkelerinde yapılan araĢtırmalarda da öğrencilerin en çok ilgiyi çağdaĢ tarihi dönemlere gösterdikleri belirlenmiĢtir. ÇağdaĢ dönemlere ait konuların zaman olarak günümüze yakın oluĢu ve tanıdık gelmesi öğrencilerin bu döneme ilgisini artırmaktadır (Aslan, 1998, s. 37). Yeni tarih öğretimi programı tüm bu eleĢtirileri dikkate alarak oluĢturulmaya çalıĢılmıĢtır.

Safran (1996, s. 4) “Tarih programları nasıl düzenlenmelidir?” adlı makalesinde Ģunları belirtmektedir: “Son elli yıldır ülkemizde ve dünyada tarih anlayıĢında büyük değiĢimler olmuĢ, bu anlayıĢtan hareketle yapılan araĢtırmalar birçok yeni bilgiyi onaya çıkarmıĢtır. Bu bilgiler ve eğitim öğretim alanında geliĢtirilen bilimsel yöntemlerin sentezi olabilecek bir tarih programı yapılarak değiĢik öğretim basamaklarında okutulan tarih ders kitaplarına dolayısıyla da öğrenciye yansıtılamamıĢtır.” Aynı araĢtırmada Safran, konuyla ilgili Ģu görüĢleri de ilave etmektedir: “Son zamanlarda meydana gelmiĢ olaylar bir müfredat programının içeriğini oluĢturuyorsa, bu müfredat programının temelde bugünkü çalıĢmaların bir uzantısı olduğunu göstermektedir. Burada birkaç tehlike söz konusudur. Bu müfredatlar, yakın geçmiĢle en çok ilgili olanla, anlamlı olanı doğrudan doğruya karıĢtırabilir. Ayrıca en yakın geçmiĢ bugünkü problemler için uygun ve açıklayıcı olmayabilir. Yakın ve çağdaĢ tarihe fazla itibar edilmesinin bir diğer tehlikesi de öğrencilerin var olan kanaatlerinin onaylanmasıdır…” Söz konusu çalıĢmada, uzak geçmiĢi anlamanın zorluğundan hareketle, tarih derslerinin günümüzle baĢlayıp geçmiĢe doğru uzanması gereği vurgulanarak “Eğer çocuklar kendi ülkelerinde demokrasinin nasıl iĢlediğini keĢfetmiĢlerse Atina‟daki demokrasiyi anlayabilirler” görüĢü ileri sürülmektedir. ÇağdaĢ Türk ve Dünya Tarihi dersinin liselerde 12. sınıflarda okutulmaya baĢlanması bu açıdan önemlidir.

En son yapılandırılan 2007 tarih öğretim programıyla beraber müfredatta yer alan ÇağdaĢ Türk ve Dünya Tarihi dersi ile öğrenciler çağdaĢ tarih öğrenimine baĢlamıĢ, 2005‟lere kadar gerçekleĢen olaylar müfredatta yerini bulmuĢ ve öğrencilerin tarihi daha iyi anlamalarına yardımcı olmaya çalıĢılmıĢtır. Millî değerleri merkeze alarak evrensel

16

değerlere saygılı olmaya önem veren ÇağdaĢ Türk ve Dünya Tarihi dersi 20.yüzyıl dünyasının ve o dünyanın bir parçasını oluĢturan Türkiye‟nin yaĢadığı tarihsel süreci ağırlıklı olarak siyasal, sosyal ve ekonomik tarih perspektifi ile anlatmaktadır. Ezberlemeye elveriĢli olmayan bu ders öğrenciye hem tarih dersinde, hem de tarihte etkin ve bilinçli bir birey olması için katkıda bulunacaktır.

Dünyayı anlama ve anlamlandırmada eğitim programlarının sürekli geliĢtirilmesi, gelecek nesillere daha iyi imkânlar sunmak ve öğrencilerin bilinçli vatandaĢlar olarak yetiĢtirilmelerini sağlamak açısından son derece önemlidir. Bu bakımdan, tarihe duyarlı ve tarih bilincine sahip insan yetiĢtirmek, tarih dersi öğretim programının temel amaçları arasındadır. Eğitim ve öğretim alanındaki geliĢmelerin, uygulanan yöntem ve teknikler ile eğitim araçlarındaki değiĢim ve çeĢitliliğin öğretim programlarına yansıması kaçınılmazdır. Tarih alanında yapılan araĢtırmalar ve yeni yayınlar, tarih dersinin içeriğinin de güncellenmesi gerektiğini göstermektedir. Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu BaĢkanlığı 04.09.2008 tarihinde aldığı bir kararla liselerde ÇağdaĢ Türk ve Dünya Tarihi dersinin okutulmasına karar vermiĢtir. 13.01.2009 tarihinde ise liselerde iĢlenilecek olan bu derse zemin oluĢturmak için ilköğretim 8. sınıf T.C. Ġnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi müfredatında bir değiĢiklik yapılarak II. Dünya SavaĢı ve Sonrası ünitesi eklenmiĢtir. Bu ünite ile öğrencilerin; II. Dünya SavaĢı‟ndan sonra Türkiye‟de meydana gelen toplumsal, kültürel ve ekonomik geliĢmeleri fark etmesi, Türkiye‟nin dünya üzerindeki konumunun öneminden yola çıkarak II. Dünya SavaĢı sonrası değiĢen ülkeler arası iliĢkileri değerlendirmesi, Türkiye-Avrupa Birliği iliĢkilerini tarihsel geliĢimi açısından analiz etmesi amaçlanmıĢtır. Tarih öğretiminde istenen sonucun alınabilmesi; ilköğretimden üniversiteye kadar her öğretim kademesinde okutulan tarih ders programlarının birbirinin tamamlar nitelikte olmasını gerektirir (Safran, 1996, s. 101). Bu anlamda ilköğretim okullarında sekizinci sınıflarında okutulan Türkiye Cumhuriyeti Ġnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi ile ÇağdaĢ Türk ve Dünya Tarihi dersi programları birbirinin alt yapısı ve üst tamamlayıcısı Ģeklinde olmalıdır. ÇağdaĢ Türk ve Dünya Tarihi dersi ile birlikte AB konusu müfredatta yer almıĢtır; dolayısı ile 2007‟den önceki programlarda AB ile ilgili bir konu bulunmadığı ve bu dersle beraber AB konusunun müfredata dahil edildiği görülmektedir.

Tüm bu gerekçelerle görülüyor ki 2007 tarih öğretim programı içinde bulunduğumuz dünyaya ve özellikle de bir parçası olduğumuz Avrupa‟ya iliĢkin tarihi bir perspektif

17

sunmaktadır. Bu anlamda AB‟nin kuruluĢ ve geliĢiminin iĢlendiği ÇağdaĢ Türk ve Dünya Tarihi dersi AB imajı açısından önemli bir yere sahip olduğu söylenebilir.

Benzer Belgeler