• Sonuç bulunamadı

Türk ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Vatandaşlık Hukuklarında Çifte Vatandaşlık

Kişilerin Askerlik Yükümlülükleri

B. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Vatandaşlık Hukukunda

II. Çifte Vatandaşlık

2. Türk ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Vatandaşlık Hukuklarında Çifte Vatandaşlık

K.K.T.C. Yurttaşlık Yasasının hazırlanması sırasında TVK’nun esas alındığını ve bu nedenle, K.K.T.C. Yurttaşlık Yasası’nın mehazını TVK’nun teşkil ettiğini söylemenin yanlış olmayacağına yukarıda değinmiştik. Ancak önemle belirtmek gerekir ki, bu benzerliğe, hatta bir ölçüde ayniyete rağmen, her iki kanunda da çifte vatandaşlığa yol açabilecek çok sayıda düzenleme vardır. Çalışmamızın bu paragrafında her iki devletin vatandaşlık kanunlarında yer alan çifte vatandaşlığa yol açması muhtemel düzenlemeler üzerinde durulacak ve bir kişinin aynı anda nasıl hem T.C. ve hem de K.K.T.C. vatandaşlığına sahip olabileceği somut örneklerle açıklanmaya çalışılacaktır.

A. Türk Vatandaşlık Hukukunda

Türk Vatandaşlık Hukukunda çifte vatandaşlığa yol açan düzenlemeler arasında ele alınarak açıklanması gereken en önemli düzenleme, kuşkusuz ki TVK’na 1981 yılında yapılan değişiklikle eklenen 22. maddenin III. fıkrasında yer alan düzenlemedir. Getirilen bu düzenlemeye göre, “Başka bir devlet vatandaşlığını kazanmak isteyen kişiye de Bakanlar Kurulunca tesbit edilen esaslar uygun olarak İçişleri Bakanlığınca izin belgesi verilecektir”.

Belirtmek gerekir ki, Türk Vatandaşlık Hukukunda “çifte vatandaşlığa” bir devlet politikası olarak yer verildiğini açıkça gösteren bu hüküm, Almanya’da yaşayan ve Alman vatandaşlığını kazanma hakkına sahip olan Türklerin, Türk vatandaşlığını da kaybetmeden bu haktan yararlanmalarını sağlamak için getirilmiştir. Buna göre, Bakanlar Kurulu tarafından tespit edilen esaslar dahilinde İçişleri Bakanlığından izin alan kişi, Türk Vatandaşlığından çıkmadan ve TVK. md. 25/a’ da yer alan “kaybettirme” yaptırımıyla da karşılaşmadan, Türk vatandaşlığını da muhafaza etmek suretiyle yabancı bir devlet

Amaç her ne kadar Almanya’da yaşayan türk vatandaşlarının çifte vatandaşlık statüsüne geçmelerinin sağlanmasıysa da, kuşkusuz ki bu hükmün uygulama alanı Almanya’da yaşayan Türk vatandaşlarıyla sınırlı değildir. Kişilerin bu hükme dayanarak, Türk vatandaşlığını muhafaza etmek suretiyle K.K.T.C. vatandaşlığını da kazanabilmeleri mümkündür. Bu yolla K.K.T.C. vatandaşlığını kazanan kişiler, T.C. vatandaşlığını da kaybetmeden çifte vatandaşlığa sahip olacaklar ve TVK. md.25/a’da yer alan kaybettirme yaptırımıyla da karşılaşmayacaklardır.

Çifte vatandaşlığa açık bir şekilde yer veren bu özel hükümden sonra TVK’nun diğer düzenlemelerine dönecek olursak, TVK’nun, vatandaşlığın hem aslen, hem de mükteseben kazanılmasını sağlayan düzenlemeleri arasında çifte

vatandaşlığa yol açan hükümlere yer verdiği görülür22. Bir kere daha altını

çizecek olursak, bunlar, açık bir biçimde çifte vatandaşlığa yer veren hükümler değildir. Ancak bu hükümler, diğer devletin kanununda yer alan hükümlerle, yani K.K.T.C. Yurttaşlık Yasasında yer alan hükümlerle beraber işlediğinde zorunlu olarak çifte vatandaşlığa yol açmaktadırlar.

Bilindiği gibi vatandaşlığın doğum nedeniyle çocukla anne ve/veya baba arasında kurulan nesep bağına dayanarak kazanılmasına vatandaşlığın aslen kazanılması adı verilmektedir. Aslen kazanma kan esası veya toprak esası olarak adlandırılan yollarla olmaktadır. İşte çifte vatandaşlığın ortaya çıkmasında belki de en önemli rolü “doğum” esası oynamaktadır. TVK. md.1’de yer alan bu esasa göre, “Türkiye içinde veya dışında Türk babadan olan ya da Türk anadan doğan çocuklar doğumlarından başlayarak Türk vatandaşıdırlar”. Bu durumda, babası veya anası Türk vatandaşı olan çocuğun, diğer devletin vatandaşlık yasasının da aynı esası benimsemiş olması halinde, hem Türk hem de diğer devletin vatandaşlığına aynı anda sahip olacağı açıktır.

TVK açısından, asli vatandaşlığın kazanılması sırasında çifte vatandaşlığa yol açabilecek olan diğer bir düzenleme de “hal değişikliği” başlığı altında 2. maddede yer alan hükümdür. Buna göre, “yabancı anadan evlilik dışında doğan çocuk, nesebin tashihi, babalığın hükümle tahakkuk etmesi ve tanıma yollarından biriyle bir Türk vatandaşına nesep bağı ile bağlanırsa, doğumdan başlayarak Türk vatandaşı olur”. Bu hüküm karşısında da, evlilik dışında Türk babadan, yabancı anadan doğan ve babasının vatandaşlığını alamadığı halde annesinin vatandaşlığını alan bir çocuk da babasıyla arasında nesep bağının kurulması halinde Türk vatandaşlığını da alarak çifte vatandaşlıklı olacaktır.

Uygulamada pek sık görülmemekle birlikte çifte vatandaşlığa yol açabilecek diğer bir hüküm de “evlat edinme”yi düzenleyen 3. maddede yer almaktadır. Buna göre, “evlat edinme evlatlığın vatandaşlığına tesir etmez . Ancak küçük olan evlatlık vatansız olur veya anası babası bulunmaz veyahut nerde olduğu bilinmezse evlatlığa alınmakla Türk vatandaşı olur”. O halde, anası babası bulunmayan veya nerde olduğu bilinmeyen ve bir Türk tarafından evlat edinilmekle Türk vatandaşlığını kazanan küçük çocuk, ana babasının ortaya

çıkması veya bulunması halinde, onlardan da birinin vatandaşlığını alarak çifte tabiiyetli olabilecektir.

Vatandaşlık Hukukunda, vatandaşlığın doğumdan sonra ve doğum dışı bir nedene dayanılarak kazanılmasına ise “mükteseben (sonradan)” kazanılması adı verilmektedir. Belirtmek gerekir ki, vatandaşlığın sonradan kazanılmasını düzenleyen hükümler, çifte vatandaşlığın ortaya çıkması açısından, vatandaşlığın aslen kazanılmasını düzenleyen hükümlerden çok daha elverişlidir. Nitekim, evlenme ve yetkili makam kararı yoluyla vatandaşlığın kazanılması, uygulamada, çifte vatandaşlığa en çok yol açan müesseseler olarak karşımıza çıkmaktadır.

Evlenme yoluyla Türk vatandaşlığının kazanılması, TVK. md.5’de düzenlemiştir. 2003 yılında değiştirilmiş bulunan bu düzenlemenin yeni haline göre, “... Türk vatandaşıyla evlenme nedeniyle Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen yabancılar, en az üç yıldan beri evli olmaları, fiilen birlikte yaşamaları ve evliliğin devamı kaydıyla...” yetkili makamlara başvurmak suretiyle, “bu şartları taşıdıklarının tesbitine ilişkin karar tarihinden itibaren Türk vatandaşlığını kazanırlar”. Görüldüğü gibi kanunkoyucu evlenme yoluyla vatandaşlığın kazanılabilmesi için madde metninde üç ayrı şart öngörmüştür. Ancak bu şartların arasında, Türk vatandaşlığını kazanacak olan kişilerden “kendi sahip olduğu vatandaşlıktan, diğer bir ifadeyle öz vatandaşlıktan” ayrılma (çıkma) şartı öngörülmemiştir. Durum böyle olduğunda bir Türk vatandaşı erkek veya kadınla evlenen yabancı, eğer yukarıda sıralanan üç şart gerçekleşmişse, kendi vatandaşlığından ayrılmadan Türk vatandaşlığını da kazanacak ve böylelikle

çifte vatandaşlığa sahip olacaktır23.

TVK’da yer alan ve vatandaşlığın “mükteseben (sonradan)” kazanılmasını sağlayan diğer bir önemli müessese de “yetkili makam kararıyla” vatandaşlığın kazanılmasıdır. Bu müessesenin temel özelliği kişinin iradesi ve Bakanlar Kurulu’nun kararı üzerine çalışmasıdır. TVK, “yetkili makam kararıyla” vatandaşlığın kazanılması adı altında, “genel olarak vatandaşlığa alınma (md.6)”; “istisnai olarak vatandaşlığa alınma (md.7)” ve “yeniden vatandaşlığa alınma (md.8)” olmak üzere üç ayrı yolu düzenlemiştir. Her üç yolun da tậbi olduğu

şartlar TVK’da açıkça belirtilmiştir24. Önemle vurgulamak gerekir ki, aynen

evlenme yolunda olduğu gibi, Türk vatandaşlığının mükteseben kazanılmasını sağlayan bu yollarda da, başvuruda bulunmuş olan kişinin, sahip olduğu kendi vatandaşlığından ayrılması öngörülmemiştir. Bu nedenle, hangi yoldan yararlanmış olursa olsun, bu üç yoldan biriyle Türk vatandaşlığını kazanmış olan kişinin, kendi vatandaşlığını da muhafaza etmek suretiyle çifte vatandaşlığa

sahip hale geleceği açıktır25.

Nihayet, Türk Vatandaşlık Hukukunda çifte vatandaşlığa yol açan ve konumuzla doğrudan doğruya ilgili olan diğer bir düzenlemenin de 24 Mayıs 2004 tarihli “Türk Vatandaşları ile Evlenme Nedeniyle Türk Vatandaşlığının Kazanılmasına ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Vatandaşlarının Türk

Vatandaşlığını Kazanmalarına İlişkin Yönetmelik” te yer almaktadır. Bu yönetmeliğin 6. maddesine göre, Türk vatandaşlığına geçmek isteyen K.K.T.C. vatandaşları, müracaat makamlarına başvurmak suretiyle, sadece bu isteklerini beyan etmek suretiyle Türk vatandaşlığını kendiliğinden kazanmaktadırlar. Yönetmelik bu kişilerden, K.K.T.C. vatandaşlığından ayrılmalarını istememektedir. Dolayısıyla, bu yolla Türk vatandaşlığını kazanmış olan kişilerin de çifte vatandaşlığa sahip olacakları açıktır.

B. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Vatandaşlık Hukukunda

Öncelikle şu noktayı belirtmek gerekir ki, TVK’nun aksine, K.K.T.C. Yurttaşlık Yasasında çifte vatandaşlığı açıkça teşvik eden bir düzenleme yoktur. Ancak yasa, herhangi bir düzenlemesi ile, çifte vatandaşlığı yasaklamış da bulunmamaktadır. Tam tersine, yasanın K.K.T.C. vatandaşlığının asli ve müktesep yolla kazanılmasını düzenleyen hükümlerine bakıldığında, yasanın, çifte vatandaşlığın ortaya çıkmasına elverişli olan birçok düzenlemeyi içerdiği

görülür26.

Birçok hukuk sisteminde olduğu gibi, K.K.T.C. hukukunda da, çifte vatandaşlığın ortaya çıkmasına yol açan en önemli nedenin, vatandaşlığın doğum yoluyla aslen kazanılmasını sağlayan düzenleme olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Doğum yoluyla K.K.T.C. vatandaşlığının kazanılması, K.K.T.C. Yurttaşlık Yasası’nın 4. maddesinde düzenlenmiştir. TVK. md.1 ile ayniyet gösteren bu düzenlemeye göre, “K.K.T.C. sınırları içinde veya dışında Kıbrıslı Türk babadan olan veya Kıbrıslı Türk anadan doğan çocuklar, doğumlarından başlayarak K.K.T.C. yurttaşıdırlar”. Bu hükmün açık ifadesinden de anlaşılacağı gibi annesi K.K.T.C. vatandaşı, babası T.C. vatandaşı olan bir çocukla, babası K.K.T.C. vatandaşı annesi T.C. vatandaşı olan bir çocuk, doğum olayı nerede gerçekleşmiş olursa olsun TVK. madde 1 gereğince T.C. ve K.K.T.C. Yurttaşlık Yasası md. 4 gereğince de K.K.T.C. vatandaşlığına aynı anda sahip olacaktır.

K.K.T.C. Yurttaşlık Yasasında yer alan ve çifte vatandaşlığa yol açabilecek nitelikte olan diğer bir hüküm de “evlat edinme” yoluyla K.K.T.C. vatandaşlığının kazanılmasını düzenleyen 5. madde hükmüdür. Yine TVK madde 3 hükmüyle ayniyet gösteren bu hükme göre, evlat edinme, evlatlığın vatandaşlığına tesir etmeyecektir. Ancak küçük olan evlatlık, anası ve babası yoksa veya ana ve babasının nerde olduğu bilinmezse bir K.K.T.C. yurttaşı tarafından evlatlığa alınmakla K.K.T.C. yurttaşlığını kazanacaktır. O halde, K.K.T.C. vatandaşı olan bir kişinin veya bir çiftin, örneğin Türkiye’de bulunan bir çocuk yurdundan evlat edineceği ana ve babası bulunmayan veya nerede olduğu bilinmeyen bir küçük çocuğun hem K.K.T.C. ve hem de T.C. vatandaşlığına sahip olacağı açıktır.

Aslında, K.K.T.C. Yurttaşlık Yasası’nın çifte vatandaşlığa yol açabilecek en tehlikeli hükmü, “doğum yeri (toprak esası)” dolayısıyla vatandaşlığın kazanılmasını sağlayan 6 (1) maddesi hükmüdür. Zira bu hükme göre, “yabancı

uyruklu bir ana veya babadan olan ve K.K.T.C.’de doğan çocuklar” mütekabiliyet esası dahilinde K.K.T.C. vatandaşlığını kazanabilecektir. Ancak K.K.T.C., Türkiye dışında herhangi bir devlet tarafından henüz tanınmış olmadığı için bu mütekabiliyet şartı işlemeyecek ve bu maddeye dayanan bir çifte vatandaşlık hali ortaya çıkmayacaktır. TVK. madde 6’da yer alan “doğum yeri esası” ile, yapısı itibariyle, böyle bir mütekabiliyetin işlemesine zaten engeldir.

Kuşkusuz ki, tüm diğer ülkeler gibi, K.K.T.C. Yurttaşlık Yasasının da, çifte vatandaşlığın ortaya çıkmasına en elverişli hükümleri, mükteseben kazanmayı düzenleyen “evlenme” ve “Bakanlar Kurulu” kararı yollarıyla K.K.T.C. vatandaşlığının kazaılmasına yol açan hükümlerdir.

Bunlardan “evlenme ile yurttaşlığın kazanılması” ayrıntılı olarak Yurttaşlık Yasası’nın 7. maddesinde düzenlenmiştir. 7. maddenin 1 (A) bendine göre, “K.K.T.C. yurttaşı bir erkekle evlenen yabancı kadın” başka bir şarta gerek olmadan, kanun yoluyla K.K.T.C. vatandaşlığını kazanmaktadır. Diğer bir ifadeyle, K.K.T.C. Yurttaşlık Yasası, bu halde, bir K.K.T.C. vatandaşı erkekele evlenen yabancı kadından, sahip olduğu vatandaşlıktan ayrılmasını şart koşmamıştır. Durum böyle olduğunda K.K.T.C. yurttaşı bir erkekle evlenen T.C. vatandaşı kadının her iki devletin vatandaşlığına da sahip olanağı açıktır.

Yurttaşlık Yasasının 7. maddesinin 2 fıkrası ise, K.K.T.C. yurttaşı olan bir kadınla evlenmiş olan yabancı erkeğin vatandaşlık durumunu düzenlemektedir. Bu düzenlemeye göre de, “K.K.T.C. yurttaşı olan bir kadınla evlenen yabancı erkek, evliliğin en az bir yıl sürmesi ve talep anında o kadınla birlikte yaşıyor olmak” koşullarıyla K.K.T.C. vatandaşlığını kanun yoluyla kazanmaktadır. Görüldüğü gibi, bu halde de, K.K.T.C. yurttaşı kadınla evlenen yabancı erkekten, sahip olduğu vatandaşlıktan ayrılması şart koşulmamıştır. Bu nedenle, K.K.T.C. yurttaşı bir kadınla evlenmek suretiyle K.K.T.C. yurttaşlığını kazanan T.C. vatandaşı erkek de, doğal olarak çifte vatandaşlığa sahip olacaktır.

K.K.T.C. Yurttaşlık Yasasında yer alan ve çifte vatandaşlığın ortaya çıkmasına yol açabileceği açık olan bir düzenleme grubu da yasanın “Bakanlar Kurulu Kararı ile Yurttaşlığın Kazanılması”na imkan veren 8. ve 9. maddelerinde yer alan düzenlemelerdir. “Genel olarak yurttaşlığa alınma (md.8)” ve “istisnai olarak yurttaşlığa alınma (md.9)” nın düzenlendiği bu iki hükümde, her iki yolun şartları da gayet açık olarak sıralanmıştır. Sıralanan bu şartlar arasında aynen TVK’da olduğu gibi, vatandaşlığa alınacak olan kişinin sahip olduğu vatandaşlıktan ayrılması şartı aranmamıştır. Durum böyle olduğunda, hangi yolla olursa olsun, K.K.T.C. vatandaşlığına alınmış olan bir Türk vatandaşının, Türk vatandaşlığını da muhafaza etmek suretiyle çifte vatandaşlığa sahip olacağı açıktır.

III. Çifte Vatandaşlığın Askerlik Yükümlülüğü Açısından