• Sonuç bulunamadı

1.3. Rusya ile Yaşanan Sorunlar

1.3.1. Suriye Krizi

Tunuslu bir seyyar satıcı olan Muhammed El-Buazizi’nin 17 Aralık 2010 tarihinde polislerin arabasına el koyması, Buazizi’nin arabasını geri almak isteyip belediye kapısından geri çevrilmesi ve bunun üzerine kendini ateşe vermesi Arap Baharı adı verilen ve Arap ülkelerine de yayılan bir dönemin başlamasına sebep

olmuştur.53 Ardından 2010 Haziranında Mısır’da Halid Said isimli gencin polislerin

uyuşturucu alışverişi ile ilgili video görüntülerini internetten paylaşması ve sonucunda polisler tarafından öldürülmesi ile ülkede protestolar başlamış ve Başkan

Hüsnü Mübarek rejimi düşene kadar da devam etmiştir.54

Muammer Kaddafi tarafından yönetilen Libya’ya kadar sıçrayan Arap Baharı süreci ile yaşanılan olaylar benzerlik göstermiştir. Fethi Terbil adlı avukatın 1996 yılında hapishanelerde öldürülen insanları savunması ve karşıt bir tutum sergilediği için tutuklanması üzerine ülkede, Terbil’in bırakılmasını isteyenler protestolar başlatmıştır. Olayların kısa bir zaman içerisinde giderek büyümesi sonucunda çıkan çatışmalar uluslararası alanları hareketlendirmiş ve askeri müdahale gelmesi durumunu yaratmıştır. Bununla Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) 12

52 Bu konuda daha önceki AB belgelerinde de atıflar bulunmakla birlikte özellikle 17 Aralık 2004 tarihinde yayımlanan AB zirve kararlarında; Demirkıran,Özlem; Çiçek, Eda; Eltetik, Havva;

Sarıkçıoğlu, Melike, “Türkiye-Avrupa Birliği İlişkilerinde Son Dönem”, Niğde Üniversitesi İİBF Dergisi, 2010, cilt:3, sayı:1, s.68-70 ve Müzakere Çerçeve Belgesi’nde “Türkiye için Müzakere Çerçeve Belgesi ve İlgili Diğer Belgeler”, Avrupa Birliği Bakanlığı, http://www.ab.gov.tr/files/AB_Iliskileri/AdaylikSureci/MuzakereCercevesi/Muzakere_Cercevesi_ 2005.pdf, Kıbrıs ve Ege sorunlarının ele alınış şekli konuyu oldukça aydınlatıcı niteliktedir.

53 “Ateşin yandığı an”, Aljazeera, 17.12.2015, http://www.aljazeera.com.tr/haber/atesin-yandigi

54 “Mısır’da devrim ve karşı devrim: Başlangıç noktasına geri dönüş mü?”, Orsam, Orsam Bölgesel gelişmeler değerlendirmesi no:21, şubat2015, http://www.orsam.org.tr/files/Degerlendirmeler /21/21tr.pdf

Mart 2011 tarihinde Libya’da uçuşu yasak bölge oluşturulması önerisinde bulunan Arap Birliği’nin teklifini 18 Mart tarihinde kabul etmiştir. Hava harekatının NATO’ya devredilmesiyle muhalifler NATO güçlerinin desteğini de arkalarına alarak Muammer Kaddafi yönetimini devirmiştir. Kaçma girişimde bulunan Kaddafi’nin konvoyu NATO uçakları tarafından vurulmuş ve yaralı halde yakalanan

Kaddafi linç edilerek öldürülmüştür.55

Arap Baharı Kuzey Afrika ülkelerini çok kısa bir sürede içine alarak Ortadoğu ülkelerine de yayılmıştır. Bu ülkelerden biriside Suriye’dir. Suriye’de olaylar diğer ülkelerde yaşananlara benzer şekilde 2011 yılının Mart ayında Deraa şehrinde yönetim karşıtı birkaç gencin duvarlara yazdığı yazılar üzerine olaylar daha da ateşlenmiştir. Tutuklanmalar ile protestolar ve gösteriler cereyan etmiş, gençlerden birkaçının polisler tarafından öldürülmesiyle de Suriye’de Arap Baharı başlamıştır. Yaşanılan bu gelişmeler ile Suriye yönetimi bazı reformların yapılmasına karar vermiştir. Bu bağlamda zorunlu askeri hizmet yirmi bir ay yerine on sekiz aya düşürülmüş, Deraa valisinin görevine son verilmiş ve uzun süredir ülkede ki OHAL durumu kaldırılarak yeni bir anayasa yapılması planlanmıştır. Yapılan bu girişimler muhaliflerin tepkilerinin artmasını önleyememiş, Esad muhaliflere karşı şiddet uygulamaya başlamış, protestolar ve bunun beraberinde ölü sayıları gittikçe artış göstermiştir. Uluslararası platformda Esad’a karşı verilen tepkiler umursanmamış ve çok sayıda insan hayatını kaybetmiştir. Milyonlarca insan Suriye’den kaçarak

mülteci akımı başlamıştır. Artık Suriye’deki kriz “iç savaş” haline gelmiştir.56

2011 yılından itibaren iç savaş daha da şiddetlenmiştir. Bu sırada yeni ABD (Obama doktrini) dış politikası çerçevesinde AB tarafından BM gündeminde yer alırken, Türkiye ve Arap Birliği ülkeleriyle de yakın temasa geçilmiştir. Muhalifler tarafından 16 Temmuz 2011 tarihinde İstanbul’da Ulusal Kurtuluş Konferansı düzenlenmiş, diğer muhalif gruplara Esad yönetimine karşı birlikte hareket etme çağrısında bulunulmuştur. 30 Temmuz 2011 tarihinde ise Suriye’nin Hama’ya karşı yaptığı saldırılar sonucunda yüzlerce kişi hayatını kaybetmiştir. Daha önce herhangi

55 Kılıçarslan, Mehmet Tolga, “Suriye Krizi Denkleminde Türkiye Rusya İlişkileri”,s.24-25. Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslar arası İlişkiler Ana Bilim Dalı, 2016

bir kınama mesajında bulunmayan Arap Birliği ilk defa Esad yönetimini kınadığını açıklamıştır. Suriye’nin Lazkiye ve Humus’a yaptığı saldırılar neticesinde ABD ile birlikte dört ülkeden de çekilmeleri konusunda tepki görmüşlerdir. 21 Ağustos 2011 tarihinde Esad televizyonlara askeri operasyonların sonra erdiğini ve 2012 yılının Şubat ayında çok partili seçimlere gidileceğini ifade etmiştir. Eylül ayında BM Genel Kurulu düzenlenmiş, Suriye krizi konusu Güvenlik Konseyine götürülmüş fakat Rusya ve Çin’in veto etmesiyle Suriye için yaptırım kararı alınamamıştır. Avrupa Birliği Esad’ın gücünü ve etkinliğini zayıflatmak için Suriye’ye karşı ekonomik

yaptırım kararı almıştır.57

Rusya, Çin, İran ve Hizbullah’ın desteğini alan Esad 2011 yılında kırsal bölgelere saldırılarını arttırarak protestoların azalmasını sağlamıştır. Böylece protestolar sona ermiş ve muhalifler mücadelelerine devam ederek Suriye’nin genelinde birçok radikal grubun ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bunun sonucunda

Suriye’de yaşanan olayların seyri değişmiştir.58 2012-2013 yıllarında muhalifler

Halep’i ele geçirmiş ve Şam’a yaklaşmışlardır. Kuzey ve doğudaki otorite boşluğundan yararlanan PYD ülkenin kuzeyinde özerklik ilan ederek bölgeyi üç kantona ayırmıştır. Diğer bir taraftan Esad’ın yanında Hizbullah da savaşa katılmıştır. Esad yönetimi, Rusya ve İran’dan askeri ve ekonomik yardımlar alırken, muhalif gruplarda Katar ve Suudi Arabistan’dan silah yardımı almışlardır. Birleşmiş Milletler 2012 yılında hazırladığı raporlarında devam eden iç savaşın mezhepsel bir çatışma olduğunu açıklamış, Suriye yönetimi ve muhalifler ise bunun doğru

olmadığını belirtmişlerdir.59

2014 yılında Suriye iç savaşında IŞİD güç kazanmış, Lübnan sınırında yaşanan çatışmalar Lübnan’ı tehdit etmiş ve yabancı savaşçılar kendilerini göstermişlerdir. Yıl içerisinde muhalifler birbirleri arasında problemler yaşamışlar ve dışarıdan aldıkları desteği kaybetmişlerdir. Bu sırada IŞİD kuzey ve doğudaki bölgeleri ele geçirmiş ve Esad da başkentte kontrolü sağlamıştır. IŞİD muhaliflerden sonra hedefine Esad güçlerini ve YPG’yi alarak daha fazla kontrol alanı sağlamaya

57 Kılıçarslan, a.g.e. s.26.

58 Kılıçarslan, a.g.e. s.27.

çalışmıştır. YPG ile IŞİD arasında yaşanan en yoğun çatışma bölgesi Kobani olmuştur. Koalisyon güçleri tarafından IŞİD vurulmasına rağmen IŞİD Kobane’yi ele geçirmiştir. Esad ise sivil halka karşı varil bombaları kullanması ile gündeme gelmiş

ve oldukça tepki çekmiştir.60

Uluslararası toplum Suriye krizini bitirmek için Suriye yönetimi ve muhalifler arasında görüşmeler gerçekleştirmiştir. Bunların en dikkat çekici olanı ise Cenevre Görüşmeleri olmuştur. 2013 yılındaki ilk görüşmelerde Esad sonrası sürecin nasıl işleyeceği ve şekilleneceği üzerinde durulmuş fakat Suriye Ulusal Konseyi’nin yapılan toplantılara çağrılmaması sebebiyle başarılı olamamıştır. İkinci Cenevre görüşmeleri ise Suriye’de ki muhalefetin düzensizliği ve konferansa katılacak büyük devletlerin çözüm konusunda ortak bir karara varamamaları nedeniyle ertelenmiş ve 22 Ocak 2014 tarihinde yapılmıştır. Konferanstan önce yaşanan kriz durumu yaşanan iç savaşın sonlanamayacağını gösterir nitelikteydi. BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun’un diğer katılımcıların fikrini almadan İran’ı konferansa davet etmesi bunun üzerine Suriye Ulusal Koalisyonu’nun buna itiraz ederek toplantıya katılmayacağını dile getirmesi ve İran’a yapılan davetin iptali, PYD’in konferansa dahil edilmemesi

gibi örnekler verilebilir.61

İkinci Cenevre görüşmelerinde Rejim ve Muhaliflerin bir araya gelerek Suriye’de ki bazı bölgelere insani yardım sağlamaları olumlu bir gelişme olsa da BM yetkililerinin Humus’ta saldırıya uğramaları görüşmelerin seyrini değiştirmiş, taraflar görüşmeden eli boş ayrılmışlardır. Türkiye Şubat 2015’de istihbarat raporları sonucuna dayanarak IŞİD tehdidi nedeniyle Süleyman Şah Türbesini daha güvenli bir yere taşımak amacıyla operasyon gerçekleştirmiştir. Buna ilaveten ABD ve Suriye’li muhaliflerin eğitimi için ‘Eğit-Donat Projesi’ başlatılmış, fakat eğitilecek olan Suriye’li muhaliflerin istenilen düzeye gelmeleri uzun bir süreç alacağından ve birçoğunun tek kurşun atmadan teslim olmalarından dolayı olumlu bir şekilde

neticelendirilememiştir.62 ABD’nin Esad dönemi sonrası ile ilgili bir tahminde

bulunamaması ve Rusya’yı buna inandıramaması gerekçesiyle Suriye politikasında

60 Kılıçarslan, a.g.e. s.27.

61 Kılıçarslan, a.g.e. s.28.

yenilik yaparak, var olan Esad yönetimiyle yola devam etme kararı almıştır. Diğer bir taraftan, Rusya Suriye’nin talebi doğrultusunda ‘Terörle mücadele’ kapsamında 30 Eylül 2015 tarihinde gerçekleştirdiği hava operasyonları ile Suriye’de savaşa katılmış ve dengeleri Suriye yönetimi lehine çevirmiştir. Ayrıca bu olayla birlikte Rusya Avrupa’ya Suriye’nin kendisi için ne kadar önemli olduğunu ve yapmış olduğu hava operasyonlarıyla maksadının yalnızca IŞİD ile mücadele de bulunmak

olmadığını göstermiştir.63

2015’in Ekim ayından itibaren ABD ve Rusya’nın öncülüğünde BM, AB ve Arap Birliği temsilcilerinin katıldığı çözüm toplantılarından biri de Viyana’da düzenlenmiştir. 14 Kasım 2015’ten itibaren çözümü değiştirmek için birçok adım atılsa da olumlu bir sonuç alınamamıştır. 2015 yılının sonunda Rusya ve İran Suriye’ye olan desteğini artırmış, Batı’nın muhaliflere desteği azalmıştır. Rusya Suriye’de ki IŞİD terör örgütünün topraklarında tehdit oluşturma ihtimali ve İran’ın bölgedeki etkisinin artması korkularıyla Suriye yönetimine destek vermektedir. Eylül 2008’de Suriye’nin Tartus limanına kalıcı Rus üssü kurulmuş, Lazkiye yakınlarında ise bir hava üssü inşa edilmiştir. Rusya, IŞİD ve Nusra cephesi ile yapılan çatışmalarda kısmen başarılı olmuş fakat Suriye yönetimine tam anlamıyla bir zafer sağlayamamıştır. Esad karşıtı bölgesel güçlerin savaşta güçlü bir yer almasıyla da 15

Mart 2016’dan itibaren askerlerinin çoğunu Suriye’den çekmiştir.64

Riyad’da yapılan barış görüşmelerinin devamı çerçevesinde katılımın fazla olduğu bir konferans düzenlenmiş ve sonucunda Cenevre-3 görüşmelerinin başlaması için muhalifler belli başlı şartlar sunmuştur. Bunlar, ülke genelinde ateşkesin ilan edilmesi, Rusya’nın saldırılarını bitirmesi ve bölgeye insani yardımların ulaştırılmasını içermekteydi. Öte yandan PYD’nin Cenevre görüşmelerine katılıp katılmayacağı konusu da tartışmalara açık bir konu olmuştur. Türkiye toplantılara PYD’nin katılmasını istemediğini söylerken Rusya ise bunun tam tersini savunarak toplantının PYD’siz yapılamayacağını savunmuştur. Sonuç olarak PYD görüşmelere çağrılmamış ve BM Suriye özel temsilcisi Mistura ve muhalifler arasındaki ön görüşmeler 2 Şubat 2016 tarihinde Cenevre’de yapılmıştır.

63 Kılıçarslan, a.g.e. s.30.

Aynı zaman zarfında Rusya terörle mücadele kapsamında Halep’i bombalamış çok sayıda sivil ve muhalif hayatını kaybetmiştir. Bunun üzerine muhalifler görüşmelerin yapılmayacağını ancak Rusya’nın sivillere karşı hava harekâtını durdurursa tekrar görüşmelere katılacaklarını belirtmişlerdir. Müzakereler 26 Şubat tarihine kadar geçici olarak durdurulmuş ve 2016 yılının başlangıcından itibaren Rusya’nın desteği ile Suriye IŞİD kontrolündeki birçok bölgeyi ele geçirmiştir. IŞİD ise elindeki alanlardan bir bölümünü yitirmiş, bu bölgeleri kuzeyde YPG güneyde ise Suriye

yönetimi ele geçirmiştir.65

26 Şubat 2016 tarihinde ABD ve Rusya’nın öncülük ettiği Suriye’deki ilk geniş kapsamlı ateşkes yürürlüğe konulmuş, IŞİD ve El- Nursa Cephesi buna dahil edilmemiştir. Rusya ateşkes sürecinde, öncelikli olarak Halep’e saldırmayı sürdürmüş, bu durum Batı ve Rusya arasında teröristin kim olduğu yönünde bir

gerilimin yaşanmasına neden olmuştur.66

14 Mart’ta başlayan Cenevre-3 barış görüşmelerinin ilk oturumunda Suriye yönetiminin geleceği, siyasi geçiş süreci ve terörün tanımı ile ilgili konularda anlaşmaya varılamamış ve görüşmeler bir neticeye bağlanamadan bitmiştir. Ayrıca yapılan görüşmelerde YPG destekli Kürt unsurların kuzeyde yer alan üç kantonun birleşerek Kuzey Suriye federasyonunu ilan ettiklerini söylemeleri krizi arttırmış, Esad yönetimi Rusya, ABD ve Türkiye kurulduğu iddia edilen Federal yapıyı

tanımayacaklarını açıkça ifade etmişlerdir.67

13 Nisan-27 Nisan tarihlerinde gerçekleşen ikinci oturum, Suriye parlamento seçimlerinin aynı zamanda yapılması ve Halep’te yaşanan saldırıların yeniden başlayarak ateşkesin bitirilmesi görüşmeleri kötü yönde etkilemiş ve bir sonuca varılamamıştır. BM Suriye özel temsilcisi De Mistura bu yaşananlardan sonra görüşmelerin Ağustos ayında yapılması kararını vermiştir. 24 Ağustos 2016 tarihinde Türkiye, IŞİD’in Cerablus’ta ki mevcudiyetini bitirmek ve Cerablus-Azez arasında terörden tamamen temizlenmiş bir bölge yaratarak PYD tarafından açılması planlanan

65 Kılıçarslan, a.g.e. s.31-32.

66 Kılıçarslan, a.g.e. s.32.

Kürt koridorunun oluşmasına engel olmak amacıyla “Fırat Kalkanı” ismi verilen bir harekât başlatmıştır. Türk ve Türkmen savaşçıları da içine alan bu harekât, Özgür Suriye Ordusu tarafından gerçekleştirilmekte ve ele geçirilen bölgeler Özgür Suriye Ordusu’na devredilmektedir. Ağustos ayında yaşanan diğer bir gelişme de ABD-Rusya Dışişleri bakanlarının Suriye ile ilgili ikili görüşme gerçekleştirmesiydi. Bu görüşmenin sonucunda 2016 yılında yedi kez yapılan ve Suriye konusunda ortak bir fikirde buluşulamayan görüşmelerin aksine Türkiye’yi yakından ilgilendiren bir açıklama gelmişti. Ülkenin iki Bakanı da Suriye’nin kuzeyinde özerk yapı oluşturulması veya bağımsızlık ilanını kabul etmeyeceklerini açıklamışlardı. Buna ilaveten Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, Türkiye’nin Fırat Kalkanı operasyonuna herhangi bir eleştiride bulunmamış fakat Suriye’de bulunan yönetimin onayıyla iki büyük güç unsurunun Rusya ve İran olduğunu ifade etmiştir. Yapılan bu

açıklama bir nevi Amerika’ya verilmiş bir mesaj olarak nitelendirilebilir.68

10 Eylül’de ki görüşmelere istinaden 12 Eylül 2016 tarihinden başlayarak bir hafta süresince taraflar arasında ateşkes sağlanmasına karar verilmiş Halep ve yardım bekleyen bölgelere yardım konvoyları gönderilmesine başlanmıştır. 19 Eylül 2016 tarihinde Esad yönetiminin ve Rusya’nın yardım konvoyunu vurduklarının söylenmesi ABD ve Rusya arasında bir başka krizin doğabileceğini göstermiş, 3

Ekim itibari ile ABD ve Rusya arasındaki görüşmeler durdurulmuştur.69

Hem ABD’nin hem Rusya’nın Suriye politikası konusunda bir anlaşmaya varamamaları halinde Suriye krizinin bitmeyeceği, Halep’te ki saldırıların daha da büyüyeceği ve can kayıplarında artış olacağı ifade edilebilir. Öte yandan Cenevre Barış görüşmelerinin üçüncüsü saldırıların durdurulamaması ve ateşkesin

sağlanamaması sebebi ile yapılamamaktadır.70

68 Kılıçarslan, a.g.e. s.32-33.

69 Kılıçarslan, a.g.e. s.33-34.