• Sonuç bulunamadı

SOSYAL VE EKONOMİK NEDENLER

I. BÖLÜM: YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARINA YÖNELİŞİN

2. SOSYAL VE EKONOMİK NEDENLER

Enerji üretmek amacıyla kurulacak her santral tipi için, maliyetler hesaplanırken kuruluşundan sökülüp ortadan kaldırılmasına değin doğabilecek tüm ekonomik maliyetler de değerlendirmeye katılmalıdır. Örneğin, işletme, üretim, atıkların yok edilmesi vb. maliyetler.24 Tüm bu maliyetler dikkate alındığında yenilenebilir kaynakların ekonomik açıdan da avantajlı olduğu görülmektedir.

22 TÜSİAD, 21. Yüzyıla Girerken Türkiye’nin Enerji Stratejisi’nin Değerlendirilmesi, TÜSİAD Yayını, İstanbul, 1998, s. 120.

23 DPT, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Elektrik Enerjisi Özel İhtisas Komisyonu Raporu, a.g.k., s. 73.

24 “İklim Değişikliği ve Sürdürülebilir Kalkınma”, a.g.k., 23.11.2006, s. 15.

Merkezi olmayan enerji üretimi için kullanılabilecek yenilenebilir enerjinin birçok biçimi, şebeke kapasitesinin genişleme ihtiyacının düşmesini ve böylece sermayenin tasarruf edilmesini sağlar.25 Şebekeye bağlanmadan üretildiği yerde tüketilme imkanına sahip yenilenebilir kaynaklar, özellikle iletim ya da dağıtım hatlarının erişiminin zor olduğu ya da küçük ölçekli enerji ihtiyacı nedeniyle hat yapımının ekonomik yönden uygun olmadığı bölgelerdeki enerji üretimi için rahatlıkla kullanılabilir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, genellikle enerji iletim ya da dağıtım şebekesine bağlanmaktan daha ucuz olmaktadır.

Örneğin, güneş ve rüzgar gücü, evlerin dağınık olduğu kırsal bölgeler için çok uygundur. Devletin enerji kablolarının taşıyacağı maliyetler göz önüne alınarak ilk yatırımda bu tip enerji yatırımları teşvik edilmelidir. Güneş ve rüzgar gücüne dayalı yatırımlar, büyük ölçekli tesislere ayıracak yeterli mali kaynağı olmayan ülkeler için daha uygundur. Böylelikle güç ithalatı yapmak yerine; rüzgar, güneş ve diğer yenilenebilir enerji türlerinin yaygınlaştırılması, yerel iş alanları da yaratılacağından işsizlik ve göçe de çare olabilecektir.26 Yeni iş alanları yaratan yenilenebilir kaynaklar ülke ekonomisine yeni bir dinamizm kazandıracak, petrol ve doğal gaz ithalatı için harcanan döviz giderlerini azaltarak dış ticaret açığının giderilmesine katkıda bulunacaktır. Böylece, gerek dış ticaret açığı ve borç yükü gerekse kırılganlığı azalan ülke ekonomisi şoklara ve krizlere karşı daha dirençli olacaktır.

25 Erol Ünal, Yenilenebilir Enerji Kaynakları ve Yenilenebilir Enerji Piyasaları, Uzmanlık Tezi, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), Ankara, 2006, s. 99.

26 Ümit Ülgen, “Sürdürülebilir Enerji Teknolojilerindeki Gelişmeler”, Sürdürülebilir Enerji Teknolojilerindeki Gelişmeler ve Türkiye’deki Uygulamaları Konferansı, Bildiriler Kitabı, 3-4

Enerjinin elde edilmesi sırasında ortaya çıkan, örneğin; asit yağmurları sonucu ormanların kaybedilmesi, CO2 emisyonunun fazlalığına bağlı sera etkisi ya da canlıları koruyan ozon tabakasının incelmesi gibi doğal sermayemizin eskime payı ve bunların yol açtığı sonuçlar (ormansızlaşma ve meraların kaybı, seller ve yeraltı su kaynaklarının azalması, iklim değişikliği sonucu oluşan sel, su baskını, kuraklık ve iklim kuşaklarının değişmesine bağlı bitki ve hayvan türlerindeki değişim ve ürün azalması, bitki ve hayvanlardaki olası kalıtsal değişim vb.), hava kirliliğinin sağlığa etkileri, iş hastalıkları ve kazaları gibi zararlar genellikle yapılan ekonomik etkinliklerin sahipleri tarafından işletme dışındaki çevreye yani topluma yüklenir. İşte, üreticiler ve tüketiciler tarafından hesaplanmadığı için pazar fiyatının içinde yer almayan bu çevresel maliyetlere, ekonomi biliminde dışsallıklar ya da topluma ve doğaya bırakıldığı için toplumsal (sosyo-ekonomik) fayda ve maliyetler denmektedir.27

Enerji üretiminde kullanılacak kaynak belirlenirken bu kaynağın, çevre ve insan sağlığı üzerinde yarattığı yukarıda da bahsedilen etkilerini içeren toplumsal maliyetlerinin de ayrıca hesaplanması gerekmektedir. Herhangi bir insan etkinliğinin yürütülmesi sırasında kullanılan enerji kaynağının birim üretim başına doğal çevreye ve insan sağlığına verdiği zararın fiyatlandırılıp, söz konusu etkinliğin diğer işletme ve yatırım benzeri maliyetlerine eklenerek gerçek maliyetlerin hesaplanması, bu gerekliliğin bir sonucudur.28 Bu bağlamda enerjinin ekonomik açıdan değerlendirilmesi, toplumsal maliyetleri dikkate alındığında bir hayli cazip hale gelen yenilenebilir enerji seçeneklerinin de dikkate alınmasını gerektirir.

27 Umur Gürsoy, a.g.k., s. 48.

28 “İklim Değişikliği ve Sürdürülebilir Kalkınma”, a.g.k., s. 15.

Diğer bir anlatımla, ekonomik açıdan bakıldığında; hava, su ve toprak kirliliği, flora ve faunanın (bitki ve hayvan varlığının) azalması/yok olması, zarar verici arazi kullanımı vb. tahribatlar aynı zamanda maliyet getiren etmenlerdir. Bu tür çevresel maliyetlerin esas maliyetlere tam olarak yansıtılması, diğer bir deyişle

“dışsallıkların içselleştirilmesi” gittikçe önem kazanmaktadır.29 Çevreye zarar veren kaynaklardan elde edilen enerjinin fiyatına, bu kaynakların neden olduğu zararın çevresel maliyeti (dışsallık) yansıtılmalıdır. Fakat bu durum, ülkelerin sosyal ve ekonomik kalkınmışlıklarına bağlı olarak değişmekte ve çoğunlukla zor olmaktadır.

Bu maliyetlerin içselleştirilmesi için çabalar başta gelişmiş ülkelerde olmak üzere devam etmektedir.

Enerji yatırımlarında toplam proje maliyeti hesaplanırken, çevresel ve toplumsal maliyetlerin göz önüne alınmıyor olması, geçmişin sorunlu teknolojilerinin gelişmekte olan ülkelere taşınmasının temel nedenidir. Her teknoloji yatırımı için toplumsal maliyetler, doğal çevre ve insan sağlığına yapılan tahribatın ekonomik değeri olarak, toplam yatırım maliyetine eklenmelidir.30

Bir kaynak seçilirken üretilen birim enerji başına düşen maliyetle birlikte çevreye verebileceği zararlar ve bu zararların en aza indirilebilmesi için gereken önlemlerin maliyetleri de dikkate alınmalıdır.31 Yenilenebilir kaynaklar çevresel zararları en az olan ya da hiç olmayan kaynaklar olduklarından yarattıkları çevresel

29 Dünya Enerji Konseyi-Türk Milli Komitesi, Enerjide Sürdürülebilirliğin Sağlanması, -Serbest Piyasa Düzeni ve Yeniden Yapılanma, -Genel Enerji planlanması ve Arz Güvenilirliği, -Enerji ve Çevre, -Enerji Verimliliği ve Talep Tarafı Yönetimi, -Finansman, Dünya Enerji Konseyi-Türk Milli Komitesi Yayını, Ankara, Aralık 2004, s. 3-7.

30 Tanay Sıtkı Uyar, “Türkiye Enerji Sektöründe Karar Verme ve Rüzgar Enerjisinin Entegrasyonu, Rüzgar Enerjisi Dosyası”, Çevre ve Mühendis, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yayını, Sayı-21-22, 2001, s. 34.

maliyetler yani dışsallıklar da çok çok azdır. Bu yönüyle de ekonomik olarak tercih edilebilirliği artmaktadır.

Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanıma sunulmasının önündeki engellerden en önemlileri, kaynağın kesikli olması (rüzgar estikçe üretimin yapılabilmesi) ve genellikle depolanma sorunu yaratmasıdır. Ancak, toplumsal maliyetler rekabet öğesi olarak dikkate alınarak yenilenebilir enerji kaynaklarının ekonomisi değerlendirildiğinde, böyle bir yenilenebilir enerji piyasası sisteminin, hem daha adil hem de daha akılcı olduğu görülecektir. Temiz enerjiye, daha çok rekabet şansı tanıyacak bir piyasada, özellikle yenilenebilir kaynaklara dayalı elektrik ve ısı üretimi belki de hiç desteğe ve teşviğe ihtiyaç duymaksızın rekabet edebilir duruma gelecektir.32

Örneğin, rüzgar santrallerinin tesis ve enerji üretim maliyetleri, zaman içinde rüzgar türbinlerinin gücü arttıkça, ucuzlamıştır. Bugün rüzgar santrali tesis maliyeti kömür santralleri ile rekabet edebilir düzeye inmiştir. Ancak, enerji maliyetlerinin hesaplanmasında bir santralin çevreye verdiği zararın maliyeti de göz önüne alınırsa rüzgar enerjisinin rekabet gücü daha da artacaktır.33 Ekonomisi gittikçe iyileşen rüzgar santralleri ticari alternatifleri ile rekabet edebilir duruma gelmektedir. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki teknolojik gelişmelere koşut olarak rüzgar santrallerinin maliyetlerinin düşmesi sürecektir.34

32 Dünya Enerji Konseyi-Türk Milli Komitesi, Genel Enerji Kaynakları, Yenilenebilir Enerji, Dünya Enerji Konseyi-Türk Milli Komitesi Yayını, Ankara, Aralık 2004, s. 5-3.

33 “Rüzgar Enerjisi Dosyası”, Çevre ve Mühendis, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yayını, Sayı-21-22, 2001, s. 32.

34 Tanay Sıtkı Uyar, “Güçlenen Rüzgar Gelecek On Yılın Enerjisi, Rüzgar Enerjisi Dosyası”, Çevre ve Mühendis, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yayını, Sayı-21-22, 2001, s. 40.

“Kural koy, kontrol et” yaklaşımı ile hazırlanmış olan kanunlar, yönetmelikler vb. yasal düzenlemeler, kirletici sektörler için emisyonlar açısından standartlar, kurallar getirir, sektörlerin bu yükümlülüklere uyması yeterlidir ve en az maliyetli (toplumsal maliyet) çözümleri seçme konusunda herhangi bir çaba gösterilmeyebilir. Ancak, “kirleten öder” prensibi çerçevesinde, vergiler, teşvikler, çevresel zararların tam anlamıyla maliyetlere yansıtılması, dışsallıkların içselleştirilmesi vb. bazı ekonomik araçların kullanılması, maliyet etkin çözümlerin araştırılmasında ve uygulanmasında itici bir öğe olacaktır.35 Çevresel maliyetlerin fiyatlara yansıtılabilmesi için kirlilik yaratan etkinliklere dolaylı vergiler (CO2

vergisi) getirilmesi ya da sürdürülebilir etkinliklerin lehine bir vergi farklılaştırılması yapılması mümkündür. Bu tür ekonomik araçların kullanılması, çevre korumasının gelişmesini sağlamakta; ayrıca, gerçek anlamda rekabetin tesis edildiği bir enerji piyasasının oluşumuna, böylece enerji arzı, rekabet ve çevre arasındaki dengenin sağlanmasına katkıda bulunmaktadır.

Enerjide yenilenebilir kaynakların kullanımının artması, gerek doğrudan gerekse dolaylı istihdam da yaratacaktır. Yenilenebilir enerji kaynakları ile üretim yapan santrallerin inşasında, kurulmasında, üretiminde, ayrıca bu santrallerin bakım ve onarımlarının yapılmasında işgücü gereksinimi doğacaktır. Böylece yerel işgücü istihdamının artmasıyla o bölgedeki işsizlik oranı da azalmış olacaktır.

Örneğin, rüzgar enerjisi projelerinin tesis edilmesi için kullanılması gereken arazinin sahibi olan çiftçilere ödenen kira ya da satın alma bedelleri kırsal alanlarda

35 Dünya Enerji Konseyi-Türk Milli Komitesi, Enerjide Sürdürülebilirliğin Sağlanması, -Serbest

önemli bir ek gelir sağlamaktadır. İnşaat çalışmaları çoğu kez yöredeki işgücünü seferber eden yerel şirketlerce gerçekleştirilmekte ve bakım işleri için uzun dönemli iş olanakları yaratılmaktadır.36 Rüzgar enerjisi hızlı büyüyen, dünya çapında bir endüstridir. Danimarka’da 100 000 den çok birey kişisel yatırımlarını rüzgar enerjisine yapmaktadır. Danimarka Rüzgar Türbinleri İmalatçıları Birliği tarafından yapılan son bir çalışma Danimarka rüzgar endüstrisinin 8 500 kişiye iş sağladığını ve 4000 kişiye de Danimarka dışında çalışma imkanı verdiğini göstermektedir.

Danimarka Rüzgar Endüstrisi şu an balıkçılık endüstrisinden daha çok işçi çalıştırmaktadır. Avrupa’da rüzgar endüstrisinin yarattığı toplam işgücü sayısının 20 000’i aştığı tahmin edilmektedir. 1 MW rüzgar santrali, Avrupa ülkelerinde, 15-20 kişiye iş olanağı sağlamaktadır. Emeğin daha yoğun kullanıldığı ülkelerde bu rakam iki katına çıkabilir. Avrupa Rüzgar Enerjisi Birliği’nin 2020 yılı için hedeflediği 100 bin MW rüzgar santrali, yaklaşık 2,5 milyon kişi/yıl istihdam sağlayacaktır.37 Bu yönüyle rüzgar enerjisi önemli bir işverendir diyebiliriz.

Yenilenebilir enerji kaynakları ülkenin çeşitli bölgelerinde dağınık bir biçimde bulunduğundan, ekonomik ve sosyal açıdan gelişmemiş, sanayinin geri kaldığı coğrafi bölgelerde uygulanma potansiyeline sahiptir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması sonucu üretimi teşvik edilmiş olan ekonomik uygulamalardaki artış, örneğin uzak tarım sektörünün geliştiği bölgelerde biyoenerji ürünlerinin ekimi (enerji tarımı), güneş ya da rüzgar potansiyeli yüksek olan bölgelerde bu enerji kaynaklarının kullanılması sonucu artan kalkınma düzeyi ile beraber önceden az gelişmiş olan bölgelerin rağbet görmesine ve gelişmesine neden

36 Tanay Sıtkı Uyar, “Türkiye Enerji Sektöründe Karar Verme…”, a.g.k., s. 36.

37 “Rüzgar Enerjisi Dosyası”, Çevre ve Mühendis, a.g.k., s. 32.

olabilir. Böylece bölgelerarası gelişmişlik farkının giderilmesinde, ekonomik ve sosyal dengesizliğin azalmasında yenilenebilir enerji kaynakları etkili olabilir.

Ülkemizde büyük enerji yatırımları yerine küçük ölçekli yerel enerji üretim projeleri hayata geçirilmelidir. Böylelikle iş olanaklarının belli merkezde odaklanması önlenecek ve enerjide tekelleşmenin önüne geçilebilecektir.38

Üzerinde durulması gereken çok önemli bir konu da yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının yaygınlaşması için toplumsal destek sağlanmasıdır. Her şeyden önce, bu kaynaklardan üretilen enerjinin özelliklerinin insanlar tarafından bilinmesi, yararlarına inanılması kısaca yenilenebilir kaynaklar lehine bir kamuoyu bilincinin ve duyarlılığının oluşturulması gerekmektedir. Bu konu Avrupa’da da artan biçimde dikkat çekmekte ve yenilenebilir enerji ile ilgili gelişmeler izlenmektedir. Pek çok kişi, sürdürülemez fosil kaynaklar yerine sürdürülebilir kalkınma ve enerji için önerilen alternatif enerji kaynaklarının gelişimine destek vermekte, bu kaynaklardan üretilen enerjiyi kullanmayı tercih etmektedir. Konu ile ilgili yapılan ve yapılacak olan reklamlar, propagandalar, eğitici seminerler, konferanslar, gazete, televizyon ve radyo yayınları toplumsal bilincin oluşmasında ve bu bilincin getireceği toplumsal desteğin artmasında etkili olacaktır. Bu toplumsal desteğin artışını sağlayan en önemli etken ise fosil kaynakların çevre ve insan sağlığına verdiği zararlardır. Bu sorun artık belli bir yörenin ya da bölgenin değil, yarattığı küresel ölçekli etkilerle tüm insanlığın sorunu haline gelmiştir.

Sonraki bölümde, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelişin son zamanlarda en çok gündem yaratan ve ilgi çeken nedeni olan, fosil kaynakların doğrudan ve dolaylı etkileriyle çevre ve insan sağlığına verdiği belki de geri dönüşümsüz zararlar üzerinde ayrıntılı olarak durulacaktır.