• Sonuç bulunamadı

Sos yal İlişkilerin Tanımı

2. SOSYAL İLİŞKİLER

2.1. Sos yal İlişkilerin Tanımı

İlişkiler kavramının tanımları çeşitlilik göstermiştir. Ancak iki tanım öne çıkmıştır. Birincisi; sembolik etkileşimcilikte, sosyal ağ analizinde ve figürasyonel sosyolojide “ilişkiler” toplumsal aktörler arasındaki somut bağlam olarak ifade edilir.

İkincisi ise; Bourdieu’nün çalışmalarında ilişkiler önemli toplumsal kaynakların dağılımının teşkil etiği bir toplumsal uzamdaki bitişiklikler olarak tanımlanmıştır. Nick

80ERKAL, Mustafa; Sosyoloji, Der Yayınları, Baskı:10, İstanbul, 1999, s.178.

81 DÖNMEZER, Sulhi; Sosyoloji, Savaş Yayınları, Ankara, 1984, s.158.

82 KONGAR, Emre; Toplumsal Değişme Kuraları ve Türkiye Gerçeği, Remzi Kitapevi, İstanbul, 2010, s.56.

39

Crossley’e göre bu iki tanım arasında bir ayrım yapılırsa birinci tanım biraz daha ön plana çıkmaktadır.83

Sosyal ilişkiler ise, sosyal yapı içinde, bilinçli ve birbirinin varlığını kabul eden insanlar arasında, süreç içinde çeşitli nedenlerle oluşan etkileşimlere denir. Sosyal hayattaki bireylerle bireylerin, bireylerle grupların ve gruplarla grupların etkileşimleri, amaç ve içeriklerine göre farklılaşmaktadırlar.84

Amiran Kurtkan’a göre sosyal ilişkiler cemiyeti oluşturan bireyler arasındaki benzerliklerden ve farklılıklardan doğmuştur. Ona göre, “sosyal münasebetler cemiyeti teşkil eden insanlar arasındaki benzerliklerden ve farklardan doğan ve aynı gruba birlikte mensup olma duygusu ve bu durumda karşılıklı olarak haberdarlık hissi ile desteklenen bir münasebet tipidir.85

Sosyal, başka bir deyişle interhuman, insanlar arasındaki ilişki ağından oluşur.

Bu ağı statik ve dinamik olarak iki ayrı açıdan görülür. Bir sosyal aktivitenin bir an için gördüğünü varsayalım. Karşımıza A - B, B - C, A - C arası ilişkiler ve bir de A, B ve C'yi çevreleyen bir çember çıkacaktır. İşte buradaki her bir çift arasındaki bağlantılar (A kişisi ile. B kişisi, B kişisi ile... gibi), sosyal ilişki olarak adlandırılır. Bunları çevreleyen çember ise sosyal ·ilişki sistemidir. Bu ağın/çemberin dışında, altında ve üstünde sosyal olmayan hiçbir şey bulunmaz. Öte yandan sosyal ·aktivite zamanda akan bir vuku buluşlar zinciridir. Dolayısıyla dinamik bir interhuman konsepsiyonu bize olan biteni daha tatminkâr bir biçimde resmedebilecektir. Sosyal ilişkiler, bize, sosyal süreçler halinde görülür. Sosyal ilişki işte bu sosyal süreçlerin sonucudur. Başka bir ifadeyle sosyal ilişki akış içindeki bir duraktır. Sosyal ilişkinin değişmesi de yeni sosyal süreçlerin sisteme dâhil olmasıyla gerçekleşir.86

Sosyal ilişki, toplumsal hayatın en temel ve en önemli öğelerinden biridir. Bu önem örgütlü toplumlarda çok daha belirleyici bir özellik sergilemektedir. Sosyal ilişki

83RITZER, Christopher ve FRANÇOİS, Depelteau; İlişkisel Sosyoloji, (çev: Özlem Akkaya), Phoenix Yayınları, Ankara, 2013, s.193.

84 GÜÇLÜ; Sevinç; Kurumlara Sosyolojik Bakış, Birey Yayınları, İstanbul, 2005, s. 382.

85 BİLGİSEVEN, Kurtkan, Amiran; Genel Sosyoloji, İstanbul Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 1976, s.239

86 ÇELEBİ, Nilgün; “Leopold Von Wıese”, S.Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi Edebiyat Dergisi, Sayı:5, 1990, s.148.

40

biçimlerimiz; tutumlarımızı, davranışlarımızı, inançlarımızı, kültürümüzü ve kimliğimizi oluşturmaktadır. Alan, Tönnies’in sosyal ilişkilerin toplumsal yaşam için önemli olduğuna değinenlerden biri olduğunu ifade etmiştir. Tönnies’e göre sosyoloji perspektif, esasen “karşılıklı taahhüt” olarak, her bireyin başka kişi ya da kişilerin belirli bir davranışıyla ilgili taleplerde bulunacağı, karşılıklı toplumsal ilişkilerle ilgilidir.87

Tönnies esas olarak insan ilişkilerinin birbirinden farklı iki temeli arasında bir ayrım yapılması gerektiğini inanır. Onun Gesellchaft dediği ilişki, birbirilerinden kopuk durumda iken kendi özel çıkarlarını etkili bir biçimde sürdüremeyeceklerini kavrayan ve bu yüzden bir araya gelen bireyler tarafından önceden tasarlanarak kurulmuş, niteliği gereği sözleşmeye dayanan ilişkidir. Gemeinschaft ise, aslında bilinçli bir tasarım eseri olmayan bir toplum birimi olarak ifade edilmiştir. İnsan dünyaya geldiği zaman kendisini nasıl yuvasına ait görürse bu birime de ait görür.88

Bireylerin davranışlarının oluşmasında ve şekillenmesinde yaşadığı toplumsal yapı içerisindeki birçok faktör etkili olabilmektedir. Sosyal yapının bir parçası olarak birey, ilişkide ve iletişim içerisinde bulunduğu, aile, okul, arkadaş grupları, sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler, cemaatler, meslek kuruluşları gibi sosyal gruplardan ve kitle iletişim araçlarından etkilenmekte; bunların etkisiyle siyasal davranışlarını oluşturmaktadır. Bu durumu Tsekeris şöyle izah eder: İlişkisellik temelde karmaşık sosyo-kültürel oluşumlar olarak toplumsal ağları hem teorik olarak modellemeyi hem de ampirik açıdan analiz etmeyi amaçlar.89

Bireylerin davranışlarının oluşması sürecinde birey çeşitli iç ve dış faktörlere maruz kalmaktadır. Hiç şüphesiz bu faktörler arasında sosyal grupların ve bu gruplarla gerçekleştirilen iletişim sürecinin önemli bir etkisi olduğu düşünülmektedir. Grup normu ve değerleri doğrultusunda grup üyelerinin bir konuya karşı benzer bir tutum ve davranışı gerçekleştirmeleri beklenmektedir. Sosyal ilişkinin biçimi, sosyal ilişkinin süresi, sosyal ilişkinin oluşturduğu tutumlar ve değerlere göre farklıdır.

87SWİNGEWOOD, Alan; Sosyolojik Düşüncenin Kısa Tarihi, (Çev: Oktay Akınhay), Bilim ve Sanat Yayınları, Ankara, 1998, s.165.

88PAPPENHEİM, Frıtz; Modern İnsanın Yabancılaşması, (Çev: Salik Ak), Phoenix Yayınları, Ankara, 2002, s.56.

89 POWELL, Christopher ve FRANÇOİS, Depelteau; A.g.e., s.144.

41

Sosyal teoride ilişkisel fikirler George Wilhelm, Friedrich Hegel’e kadar uzanır ve Karl Marx, Georg Simmel, Ernst Cassirer, Norbert Elias, Pierre Bourdieu, Michel Foucault, Seyla Benhabib, Bruno Latour gibi teorisyenlerin eserlerinde belirgin rol oynar.90 Sosyal ilişkinin olabilmesi için en az iki kişinin olması gerekmektedir. Sosyal ilişkiler insanlığın başlangıcından beri vardır. İnsanlar tarih boyunca daimi olarak bir ilişki ağı içerisindedirler. Dolayısıyla sosyal ilişkileri; bireyin bireyle, bireyin grupla, grubun bireyle, grubun grupla, bireyin kurumla, kurumun bireyle, grubun kurumla, kurumun kurumla olan diyaloğu, etkileşimidir demek mümkündür. Bir eylemin sosyal ilişki olabilmesi için bunların hepsinin olabileceği gibi sadece bir tanesi ile de mümkün olabilir,

Birey, bulunduğu ortamın bir parçasıdır. O, içinde yaşadığı toplumu oluşturan bireylerden, gruplardan, kurumlardan hem etkilenir hem de onları etkiler. Daha da ötesi birey bulunduğu ortamın bir parçası bir ögesidir.91

Sosyolojinin asli nesneleri; birey, toplumsal grup ya da kurumlardır. Toplumsal varlıklar diğer aslı varlıklarla karşılaştırıldığında anlam kazanırlar. Yani gözümüzün önündeki apaçık olgulardan ziyade onları farklılaştıran ya da bir araya getiren ilişkilerin yapısına odaklanmalıyız. Aranılan keşfedilecek olan bireyin veya grubun içkin özelliği değildir. Tam tersine onların ilişkisel bağlamını inşa etmemiz gerekir. Nitekim Jalava’da toplum ancak bireyler iletişim kurduklarında var olur demiştir. Ona göre toplum sadece bireyler iletişim kurduklarında var olur. İletişim kurmadıklarında bireyler toplum içinde yer almazlar; topluma katılımlar ancak iletişim kuruduklarında gerçekleşir. Bireyler sosyal anlamda iletişimle görünür olurlar.92 Diyerek sosyal ilişkilerin öneminden söz etmiştir.