• Sonuç bulunamadı

SONUÇ VE ÖNERİLER

4.1. SONUÇLAR

Türkiye’deki sosyal hizmet eğitim kurumlarında ders müfredatına girmemiş olması araştırma kapsamında elde edilen diğer önemli bir sonuçtur. Ayrıca HSSH alanının sosyal hizmet derneklerinin ve hatta halk sağlığı alanında çalışmaya başlayan HSSHU’ların bile gündeminde olmadığı gözlenmiştir. Ayrıca çalışma kapsamında, Türkiye’de HSSH alanına ilişkin bilgi kaynaklarının ve akademik çalışmaların da yok denecek kadar az olduğu sonucuna varılmıştır. Bu yüzden bu araştırmanın HSSH alanına önemli bir katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

Çalışma kapsamında, HSSHU’ların yarısından fazlasının 23-27 yaş aralığında olduğu saptanmıştır. Bu bulgu, sosyal hizmet uzmanlarının Türkiye’de HSSH alanında yeni yeni çalışmaya başladıklarını gösteren önemli bir sonuçtur. Bu sonucun doğurduğu diğer bir önemli çıktı şudur: HSSH alanında çalışan genç HSSHU’ların bu alanda deneyimli HSSHU’ların, akademisyenlerin ve sosyal hizmet derneklerinin süpervizyonluğuna ihtiyaç duymaktadırlar.

Türkiye’de HSSH alanında çalışan sosyal hizmet uzmanlarının HSSH alanında çalışmaya ilişkin yönelimleri ve hazırlıkları ele alındığında HSSHU’ların mezun oldukları sosyal hizmet eğitim kurumunun çeşitlilik gösterdiği saptanmıştır. Hatta HSSHU’ların

%13,8’lik bir kesimi AÖF mezunudur. Sosyal hizmet eğitim kurumlarının Türkiye’de sayısı son yıllarda aniden artış göstermiştir. Araştırmadan elde edilen bulgu, sosyal hizmet bölümlerinin farklı üniversitelerde farklı fakülte ya da yüksekokul bünyesinde açıldığını gösteren önemli bir sonuçtur. HSSH alanında çalışmaya başlayan HSSHU’ların çeşitli sosyal hizmet okullarından mezun olmaları doğal olarak okullar arasında standart bir eğitim müfredatının olup olmadığı sorusunu gündeme getirmektedir.

Türkiye’de HSSH alanında çalışan sosyal hizmet uzmanlarının HSSH alanında çalışmaya ilişkin yönelimleri ve hazırlıkları ile ilgili diğer önemli bir sonuç; HSSHU’ların lisans eğitimlerini değerlendirme durumlarıdır. Şöyle ki; HSSHU’ların yarısından fazlasının sosyal hizmet eğitimini genel anlamda değerlendirmeleri “iyi” olarak saptanmıştır. Fakat yarısından azının alınan sosyal hizmet eğitiminin HSSH uygulamalarını karşılama düzeyini “ne iyi ne kötü” olarak ifade ettikleri tespit edilmiştir.

Buradan elde edilen sonuç sunu göstermektedir: Sosyal hizmet uzmanlarının genelci sosyal hizmet eğitiminden memnuniyetleri artarken sosyal hizmetin alt uzmanlaşma alanları ile ilgili daha spesifik eğitimlere ilişkin memnuniyet düzeylerinin düştüğü gözlenmiştir. Araştırma kapsamında, sosyal hizmet eğitiminde sosyal hizmetin alt

uzmanlaşma dallarına yönelik farklı eğitim programlarının gündeme alınması gerektiği sonucuna varılmıştır.

HSSHU’ların çalışma yaşamlarına ilişkin bulgular ele alındığında elde edilen önemli sonuçlardan bir tanesi HSSHU’ların yarısından fazlasının ilk çalışma alanının HSSH alanı olmasıdır. Türkiye’de henüz gelişmekte olan bir alanda çalışmak eğer o alanda yerleşmiş mesleki bir anlayış yoksa çeşitli zorluklara neden olabilir. HSSHU’ların tespit ve önerilerinde bu durum açıkça ortaya çıkmıştır. Çünkü HSSHU’ların yarısından fazlası hem “HSSHU’ların rol ve görevlerinin belli olmamasını” hem de “sosyal hizmet mesleğinin halk sağlığı kurumlarında tanınmamasını” alana ilişkin en ciddi sorun olarak ifade etmişlerdir. HSSHU’ların çalışma yaşamlarına ilişkin diğer önemli bir sonuç HSSHU’ların üçte birinin çalıştığı halk sağlığı kurumunda tek HSSHU olmasıdır. Bu durumun mesleki dayanışma ve mesleki bilgi ve beceri paylaşımı için dezavantajlı bir durum olduğu düşünülmektedir. HSSHU’ların halk sağlığı alanında çalışmaya devam etme isteklerinde “evet” diyenlerle “kararsızım” diyenlerin oranlarının birbirine çok yakın olması elde edilen diğer önemli bir sonuçtur. HSSHU’ların tespit ve önerilerinde sıkça değindikleri HSSH alanının ne olduğunun net bir tanımının yapılması ve HSSHU’ların rol ve görevlerinin belirsiz olması bu alanda çalışan HSSHU’ları kararsızlığa itmektedir. Bu yüzden HSSH alanı ile ilgili acilen rol ve görev tanımlarının yapılması gerekliliği araştırmadan elde edilen önemli bir sonuç olarak görülmektedir.

HSSHU’ların halk sağlığı alanındaki rolleri değerlendirildiğinde HSSHU’ların bu alanda birçok rolü yerine getiriyor olması, sosyal hizmet mesleğinin halk sağlığı alanında önemli bir konum kazandığını göstermesi açısından anlamlı bir sonuçtur. Buna karşın HSSHU’ların rol ve görevlerini engelleyen faktörlerin başında “iş tanımının olmaması” ve

“uygun çalışma koşullarının olmaması” yine bu alanla ilgili acilen rol ve görevlerin belirlenmesi gerektiği düşüncesini pekiştiren önemli bir sonuçtur.

HSSHU’ların HSSH uygulamalarında başvurdukları bilgi kaynaklarına ilişkin yapılan değerlendirmede, HSSHU’ların çoğunluğunun üniversitede almış oldukları bilgi ile sınırlı kaldığı görülmüştür. Günümüzde özellikle sağlık alanındaki değişimler daha hızlı ilerleme gösterdiğinden HSSHU’ların bu alanla ilgili güncel bilgi kaynaklarını takip etmeleri gerekliliği göz ardı edilemez. Yine HSSHU’ların konu ile ilgili kitap ve süreli dergilerden çok az yararlandıkları sonucu tespit edilmiştir. Bu kapsamda Türkiye’de özellikle HSSH alanı ile ilgili bilgi kaynaklarının geliştirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

HSSHU’ların ekip çalışmalarına ilişkin elde edilen bulgular, HSSHU’ların ekip çalışmasına önem verdiklerini ve ekip çalışmasını sıklıkla yerine getirdiklerini göstermiştir. Fakat burada elde edilen önemli bir sonuç, HSSHU’ların halk sağlığı uzmanları ile sadece %18 oranında iş birliği yapabildikleridir. Bu durum halk sağlığı alanında asıl etkili olması gereken bir meslek gurubunun Türkiye’de sayılarının yetersiz olduğu sonucunu göstermiştir. Çünkü 2013 yılında halk sağlığı alanında çalışan halk sağlığı uzmanı sayısı sadece 107’dir (Kılıç, Şahan ve Bahadır, 2014).

HSSHU’ların halk sağlığındaki en ciddi sorunu tütün-alkol ve madde kullanımı ile ruh sağlığı sorunları olarak görmeleri, Türkiye’de bu sorunlara ilişkin plan, program ve politikaların gözden geçirilmesi ve geliştirilmesi açısından önemli bir sonuç olarak görülmektedir. Türkiye’de tütün-alkol ve madde bağımlılığı yaygınlık araştırmalarından elde edilen veriler HSSHU’larının neden bu konuyu öncelikli bir sorun olarak gördüklerini açıklamaktadır.

HSSHU’ların HSSH temel standartlarını yerine getirme durumları değerlendirildiğinde;

HSSHU’ların HSSH alanı ile ilgili bilgi ve birikimlerinin olması, HSSH rol ve görevlerini yerine getirebilmesi, çalıştığı halk sağlığı kurumunda yerleşmiş halk sağlığı uygulamasının olması, uygulamalarına ilişkin süpervizon alabilmesi, mesleki bilgi ve becerisinin yüksek olması ile HSSH temel standartlarını yerine getirmesi arasında anlamlı bir ilişki olduğu sonucuna varılmıştır. HSSHU’ların halk sağlığı alanı ile ilgili yetkinliklerinin artması, çalışmaları için uygun koşulların sağlanması; HSSHU’ların HSSH temel standartlarını daha fazla yerine getirebilmelerinde yordayıcı faktörler olduğu sonucuna varılmıştır.

Son olarak HSSHU’ların tespit ve önerilerinde önemli sonuçlara ulaşılmıştır. HSSHU’lar için HSSH alanının tanımının, kapsamının yapılması ve bu alanda çalışan HSSHU’ların rol ve görevlerinin belirlenmesi Türkiye’de HSSH alanı için öncelikli ihtiyaç ve sorun olarak görülmektedir. HSSHU’ların önerilerinde ise HSSH alanı ile ilgili ders ve staj olanaklarının sağlanması ve mesleğin halk sağlığı alanında tanıtılması en belirgin sonuç olmuştur. HSSHU’ların tüm tespit ve önerileri birlikte değerlendirildiğinde, Türkiye’de HSSH alanının işlevselliğinin artması için bu alanla ilgili herkese (okullar, dernekler, öğrenciler, idareciler vb.) görev düştüğü ve herkesin elini taşın altına koyması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.