• Sonuç bulunamadı

Sonuç ve Öneriler

Belgede Sonuç Raporu (sayfa 34-39)

Ortak Dikkat Görevi:

V. Sonuç ve Öneriler

Otizm spektrum bozukluğu (OSB) sosyal etkileşim ve iletişimde bozukluk, tekrarlayıcı davranışlar ve sınırlı ilgi alanları ile belirti gösteren nörogelişimsel bir bozukluktur. Otizmin bir spektrum bozukluğu olması, kişilerin etkilendiği alanlar ile etkilenme derecelerinin farklılaşmasını getirmektedir.

Sosyal biliş, sosyal bilginin bilişsel mekanizmasını ifade etmektedir. Otizm spektrum bozukluğu, sosyal iletişim ve etkileşimde problemin yaşandığı bir bozukluk olduğu için sosyal biliş çalışmalarında önemli bir yeri oluşturmaktadır (Senju, 2013).

Belirti derecelerine göre değişmekle birlikte, OSB’li olan kişiler, sosyal ortamlarda farklı davranışlar gösterebilmektedirler. Sosyal etkileşim sırasındaki bu farklılık, normalden farklı göz teması (azalmış ya da çok uzun süre), yüz ifadesi ve mimiklerin az kullanılması, atipik konuşma şekli ( ekspresyondan yoksun, normalden farklı bir ritimde, hafif yapmacık veya robot gibi konuşma) ile görülebilmektedir (Asperger 1944; Attwood 1998; Kanner 1943; alıntılandı O’Connor &Kirk, 2008).

Bu kişilerin sosyal etkileşim sırasında yaşadığı güçlüklerin göz hareketleri ile araştırılması adına BAP destekli olarak bu doktora tez çalışması gerçekleştirilmiştir. Gerçekleştirdiğimiz araştırmamızda, hastaların canlı bir sosyal etkileşim sırasında yakınları ya da bir yabancı ile olan göz izlerinin ortaklığı araştırılmıştır.

Deneylerin ilk bölümü, hastaların fizyolojik anlamda klinik dışı kontrollerle olan karşılaştırmasını yapmak adına gerçekleştirilmiş, temel göz hareketleri ve otonom uyarılmışlık durumunun kontrol edilmesi amaçlanmıştır.

Elde edilen bulgulara göre,

-Gözün sıçrama hareketi olan sakkad hareketinde hastalar klinik dışı kontroller ile benzer zamansal (milisaniye) gecikme ile uyaranı gözleri ile takip etmişlerdir.

- Kişilerin gözleri ile inhibisyon ve ketleme davranışını irdeleyen anti-sakkad paradigmasında hastaların doğru ve yanlış sayıları ile doğruluk yüzdeleri klinik dışı kontrollerle yakın olarak bulunmuştur.

Buna göre, Sakkad ve anti-sakkad anlamında hastaların klinik dışı kontrollerden farklı olmayan göz hareketleri olduğu bulunmuştur.

Gözün düz hareket takibi için gruplara dikey, yatay ve basamak rampa paradigmaları uygulanmıştır. Bu deneylerde hastalar yatay düzlemde ve basamak rampa hareketinde göz hızı anlamında daha hızlı olurken, yukarı doğru dikey düzlemde düz göz hareketinde kontrollerden daha yavaş hareket etme eğilimi gösterdikleri bulunmuştur. Klinik dışı kontrollerin sayısının hastalardan az olması nedeniyle bu sonuçları tedbirli olarak yorumlamak gerekmektedir.

Otonom sistemde değişimi kontrol etmek adına deri iletkenliği kaydı alınmıştır. Bazal ve performans sırasındaki deri iletkenlik değerleri anlamlı olarak farklılaşmış, ancak hastalar ile klinik dışı kontroller birbirinden ayrı bir uyarılmışlık durumu göstermemişlerdir.

Deneylerin ikinci bölümü ortak dikkat görevidir.

“Ortak dikkat” başkasının baktığına veya gösterdiğine yeterli süre boyunca ve ortalamayla uyumlu düzeyde bir merak ile bakmayı ve sözel uyaranlara normal karşılık vermeyi, ayrıca bütün bunları başlatmayı, yani sesle elle veya gözle işaret ederek dikkat çekmeye çalışmayı içerir. Sosyal karşılaşmanın en basit şekli olup, karşımızdaki kişinin içsel durumunu (düşüncesi, niyetlendiği hareketi, algısı) ve davranışını anlamamıza yardımcı olmaktadır. Sosyal karşılaşmadaki ortak dikkat, tanımdaki, yani bebeklikten itibaren ölçülebilen farklı göstergelerin devamı sayılıyor ve yaşa ve bağlama göre değişen göstergeleri olabiliyor. Anlamanın öncülü olan ilgi ve merak, sözel veya görsel uyarana dikkati yöneltmenin nitelik ve niceliği, gene, bu karşılıkların başlatma niteliğindeki karşılıkları, yani dikkat talebi, ortak amaç doğrultusunda ortak dikkati sürdürme (nitelik ve nicelik) olarak örneklendirilebilir.

Tez çalışmamızda, ortak dikkati oluşturduğumuz deney düzeneği ile hastaları doğala yakın bir ortamda, ortak bir işle uğraşırken yakınları ve bir yabancı ile etkileşimlerini göz kayıtları aracılığıyla incelemek amaçlanmıştır. Bu çalışmada katılımcıların rol (anlatan / anlayan) ve göz izi (açık / kapalı) değişkenleri ile tangram çözme sırasındaki göz paternleri kayıt edilmiştir.

Gerçekleştirilen göz tekerrür analizinde +/- 1 ve 2 saniye ile katılımcıların ikili göz örtüşmeleri ve toplam bakma süreleri analiz edilmiş ve farklı durumlar hem tüm örneklemde hem de grup anlamında

karşılaştırılmıştır. Buna göre, anlamlı olarak fark, katılımcıların yap-boz görevini anlatan durumunda olduğunda toplam bakma sürelerinin yapma görevine göre daha fazla olduğu bulunmuştur.

Yakını ya da yabancı ile görevi çözme sırasındaki durum karşılaştırıldığında, anlayan yani çözümü yapmaya çalışan kişi olma durumunda, katılımcıların yakınları ile daha fazla toplam bakma süreleri olduğu tespit edilmiştir. Örneklemin tangram görevi sırasında yakını ya da testör ile göz örtüşmesi incelendiğinde, kişilerin yakınları ile daha fazla ortak bakma süresine sahip oldukları ve göz tekerrür yüzdelerinin daha yüksek olduğu bulunmuştur.

Tangram durumları tek tek analiz edildiğinde, katılımcının anlatan rolünde olduğu ve yakını ile çözmeye çalıştığı bir tangramda, hastaların klinik dışı kontrollere göre yakınları ile göz tekerrür yüzdesinin daha az olduğu bulunmuştur.

Hasta ve kontrollerin sayıca en yüksek durum olan bir diğer tangram (7.tangram) değerlendirildiğinde ise, katılımcıların anlatan rolünde olduğu ve testörle çözüm bulmaya çalıştıkları yap-bozda hasta ve klinik dışı kontroller arasında fark bulunamamıştır. Bu tangram dışındaki her bir tangram, hasta ve klinik dışı kontrol karşılaştırılması adına analize alınmış ancak gruplar arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır.

Psikiyatrideki birçok bozukluk sosyal bilişteki bozulmadan etkilenmektedir. Bunlardan biri de, otizm spektrum bozukluğudur. Otizm spektrum bozukluğunun sosyal etkileşim ve iletişim ile ilgili yaşadığı zorluklar, standart otistik hastalar başta olmak üzere, belirti bazında otizm özelliği gösteren kişilerin değişen seviyelerde olmakla birlikte yaşadığı önemli ortak problemlerdendir.

Literatürde, otizm spekturm bozukluğu olan erişkinlerle yapılmış çalışma sayısı azdır, ancak gitgide artmaktadır. Otizm spekturm bozukluğu olan bu kişilerde belirtiler hiç fark edilmeyebilir ya da bu kişiler daha sonra öne çıkan diğer rahatsızlıkların belirtileriyle başvurmuş olabilirler.

Bu çalışma OSB’nin klinik, bilişsel ve göz örüntülerinin araştırılması, gerek klinik ve genetik ortaklıklar taşıdığı otizmin anlaşılmasına, gerekse uygulamada bu fenotipin öneminin fark edilmesine ve daha kapsamlı bilgiyle ele alınması açısından önem taşımaktadır.

Gerçekleştirilen bu tez çalışması ile:

- temel göz hareketi bakımıdan (sakkad) hastalarla kontrollerin benzerlik göstermesi, hastaların gözün sakkad hareketinde bir anamoli göstermedikleri konusunda bize fikir vermekte ve var olan literatürü de desteklemektedir.

Göz temasındaki anormallikler OSB’de de temel belirtilerdendir. Bunun gözün düz izleme ya da sakkad hareketleriyle özgül bir bağlantısı bugüne kadar sınırlı sayıda çalışma ile araştırılmıştır.

Gerçekleştirdiğimiz çalışma ile hastaların gözün düz izleme hareketi sırasında bazen kontrollerden hızlı bazen yavaş kaldığı görülmüştür. Hastalarla ilgili elde edilen bu bulgunun literatüre katkısı önemli olacaktır. Çünkü bildiğimiz gibi hareketli bir nesnenin takibi için beyinde birden fazla bölgenin devreye girerek işlemleme yapması gerekmekte, hareket hızı ancak bu şekilde tam olarak yakalanarak, zamansal uyum sağlanabilmektedir. Bu nedenle görsel hareket analizinde, hafızadaki bilgilerle hedef hızının hesaplanması, hedefin hareket yönünün tahmini ve performansla ilgili geri bildirim gibi görsel takibin kontrol edilmesi ile ilgili birçok kompleks bilgi değerlendirilmektedir. Hastalarda bu sistemle ilgili farklı bir sonucun elde edilmesi, ileride yapılacak devam çalışmaları ile ilgili bölgelerin aktivasyon durumlarının tespit edilmesi ve bu hastaların günlük yaşamına etkisi ile ilgili ilişkinin araştırılması bakımından önemli olacaktır.

Ortak dikkat görevi sırasında hasta- kontrol farkının ortaya çıktığı bir tangram görevinde, anlatıcı rolü olma durumunda hastaların yakını ile kontrollere göre daha az göz örtüşmesi yaşaması, bu kişilerin tanıdığı kişilerle bile daha az göz temasını tercih etme ve ortak dikkati kurmaya daha az eğilimli olduklarını düşündürebilir.

Katılımcıların yine anlatıcı olduğu ancak partner olarak testör durumu söz konusu olduğunda, gruplar arasında böyle bir fark ortaya çıkmamaktadır. Ancak gruplardaki kişi sayısının sınırlılığı böyle bir bulguyu yorumlarken tedbirli olmamızı da getirmektedir.

Öneriler:

- Örneklem sayısını geniş tutmak istatistiksel farklılıkları anlamak adına önemlidir. Bu çalışmada 19 hastaya erişilebilmiştir. Ancak her analizde 19 hastanın verisini kullanmak mümkün olmadığından bazı veriler çıkarılmak zorunda kalmış ve hasta sayıları azalmıştır.

Benzer şekilde klinik dışı kontroller için de aynı durum söz konusu olmuştur. Bu sebeple sonuçları bu kısıtlılık çerçevesinde değerlendirmek gerekmektedir.

- Gerçekleştirilen tez projesinde göz hareketleri cihazı olarak 60 Hz hızında kayıt alabilen cihazlar kullanılmıştır. Bu cihazların hassasiyetleri sınırlı ve veri kaybı miktarları fazla olabilmektedir. Bu nedenle, ileride yapılacak devam çalışmalarında hastalarda klinikte kullanılabilecek farklılıkların varlığına işaret etmek için etki boyutu yüksek ve robust farklılıkların tespit edilebilmesini sağlayan yüksek çözünürlüğe ve hassasiyete sahip cihazlarla ölçümlerin yapılması önerilmektedir.

Belgede Sonuç Raporu (sayfa 34-39)

Benzer Belgeler