• Sonuç bulunamadı

Siyasi ve İdeolojik Aidiyetlerin Sahih Hadis Tanımına Etkisi

III. ARAŞTIRMANIN KAYNAKLARI

3.1. YENİ BİR SAHİH HADİS TANIMI İHTİYACI

3.1.2. Siyasi ve İdeolojik Aidiyetlerin Sahih Hadis Tanımına Etkisi

Bazı siyasi etkiler, mezhep taassubu ve önyargı gibi etkenler raviler hakkındayanlış/doğrufarklı hükümlerin verilmesine sebep olmuştur. Hicri I. asırda Müslümanlar arasında meydana gelen siyasi ihtilafların bir takım itikadi münakaşalara sebep olduğu ve bunun neticesinde Mürci’e, Mü’tezile, Kaderiye, Cebriye, Eş’ariye ve Matürüdiyye gibi itikadi mezheplerinortaya çıktığı bilinmektedir. Bütün bu mezhepler de haklılıklarını ispatlamak için görüşlerini ayetlere ve hadislere dayandırmışlardır. İbn Kuteybe Te’vîlü Muhtelifi’l-Hadîs’inde bu itikadi mezheplerin dayanak olarak gösterdikleri hadisleri zikretmiştir.556

Mezheb taassubuna bağlı olarak cerh ve ta’dil’de önyargılı bakışın ortaya çıktığını ve bu bakışın nasıl farklı sonuçlara sebep olduğunu Halku’l-Kur’an meselesinde daha açık bir şekilde görmekteyiz. Bu dönemde herhangi birâlimin itibarını düşürmek için onun “Kur’an mahlûktur” dediği ileri sürülerek itham edilebilmiştir. Bunun yanında baskı altında Kur’an’nın mahlûk olduğu görüşünü kabul edenlerin şahitlikleri ve hadisleri kabul edilmemiştir. Hatta Buhârî, Yahya b. Main, Ali el-Medini, Yezid b. Harun, Zübeyr b. Harb gibi meşhur hadisçiler dahi bununla itham edilmiştir. Ebû Hatim, Buhârî’yi aynı sebepten cerhetmiş ve ondan hadis rivayet etmemiştir.557Yine Ebû Hanife hakkında verilen hükümlerde de önyargılı bakışın farklı hükümler verilmesine sebep olduğunu görmekteyiz. Ebû Hanife’yi cerhedici ifadelerden bazıları şunlardır: “sika değildir,558 hafız değildir, muzdaribu’l-hadistir, hadis ehli değildir, mürciedir, şeytandır, Resûlullah’ın hadislerini kendi reyiyle reddetmiştir.”559 Buna karşılık onu ta’dil edici lafızlardan bazıları ise şunlardır: “İmam, vera sahibi, Irak’ın fakihi, âlim, amil, en fakih, en

556 İbn Kuteybe, Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim b. Kuteybe, Te’vîlü Muhtelifi’l-Hadîs, Mektebü’l-İslâmî 1999, s. 48-51.

557 Bağcı, Hadis Tarihi ve Metodolojisi, s. 207-208; Özpınar, Hadis Edebiyatının Oluşumu, s. 125- 126; Ayrıca bkz Zehebî, Mizanu’l-İ’tidal, V, 168; Mehmet Apaydın, Hadislerin Tespitinde

Bütünsel Yaklaşım, Kuramer Yayınları, İstanbul 2018, s. 88.

558 İbn Adiy, Ebû Ahmed el-Cürcânî, el-Kâmil fî Duafâi’r-Ricâl, thk. Âdil Ahmed Abdülmevcûd - Ali Muhammed Muavvız, Dâru’l-Kütübi’lİlmiyye, Beyrût 1997, VIII, 238, VII, 378.

110

akıllı,560 sikadır ve ezberlediklerini rivayet eder, ezberlemediklerini rivayet etmez, onun görüşlerinden daha güzelini hiç duymadık.”561Tirmizî’nin hocası İbrahim b. Abdillah el-Herevi için cerh ve tadil âlimleri “zayıf, saduk, muttaki, sağlam bir hadisçi, sika, sağlam ve hafızdır vekuvvetli bir hadisçi değil” şeklinde farklı değerlendirmelerde bulunmuşlardır.562

Bütün bu örneklerden anlaşılacağı üzere muhaddislerin ravilerleilgili cerh ve ta’dil konusundaki değerlendirmelerini tartışılmaz mutlak doğrular olarak kabul etmek problemlere sebep olur. Çünkü sübjektif bir değerlendirmeyle bir âlimin ravi ve dolayısıyla sened hakkında isabetli hüküm verebilmesiyukardaki örneklerde olduğu gibi zor gözükmektedir.563Bundan dolayı yeni bir sahih hadis tanımına ve objektif bir bakış açısıyla ravileri değerlendirmeye ihtiyacı vardır.

İsnadda olduğu gibi metin konusunda da önyargılı bakış olmuştur. Örneğin: Hz. Peygamber’in kendisinden sonra Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman’ı halife olarak işaret ettiğini belirten rivâyetler, “Hz. Peygamber başka herhangi bir

halef bırakmamıştır”564rivâyetine aykırı bulunularak reddedilmiştir.565Halifelerin sıralaması ile ilgili rivayet Hâkim’in‚ Müstedrek’inde şöyledir: Hz. Peygamber mescidi bina ederken önce Ebû Bekir bir taş getirip koyduğu, ardından Ömer bir taş koydu ardından da Osman bir taş koydu. Daha sonraHz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurdu: ‘Bunlar benden sonra gelecek halifelerimdir.” Hâkim bu rivayetin Buhârî ve Müslim’in şartlarına göre sahih olduğunu söylemiştir.566 Bu rivayetin râvilerinden

560 Zehebî, Tezkiratü’l-Huffâz, I, 126.

561 Zehebî, Tezkiratü’l-Huffâz, I, 126; İbn Hacer, Tehzîbu’t-Tehzîb, Dâiretu’l-Me’ârif, Hindistan 1326, I, 411; Selçuk Coşkun, Hadise Bütüncül Bakış, M. Ü. İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, İstanbul 2014, s. 95-99.İbn Abdilberr (ö. 463/1070),Ebû Hanife'yi ehl-i hadisin tenkid ettiğini, bu eleştirileri Ebû Hanife'yi re'y ve kıyası rivayetlere tercih etmesinden dolayı yaptıklarını ve bunda aşırıya kaçıp haddi aştıklarını söyler. İbn Abdilberr, Ebû Hanife'ye güvenenlerin onu tenkit edenlerden daha fazla olduğunu, ehl-i hadisin önyargılı davrandığınıifade etmiştir.(İbn Abdilberr,CâmiuBeyâni’l-İlm. II, 1079-182; Özafşar, Hadisi Yeniden Düşünmek, s. 102-103; Ataullah Şahyar, “Ehl-i Hadis Tarafından Ebû Hanife'ye Yöneltilen Tenkitler”, journal Of

Islamıc Research, Cilt: 6, s.7.

562 Zehebî, Mizânul İ’tidâl fî Nakdi’r-Ricâl, I, 39.

563 Kırbaşoğlu, İslam Düşüncesinde Hadis Metodolojisi, s. 180.

564 Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 415; Müslim, İmare 2, III, 1455; Ebû Dâvud‚19 Harac 8, III, 133; Tirmîzî, Fiten 48;IV, 502; Zehebî, Ebû Abdullah Şemseddin Muhammed b. Ahmed b. Osman,

Târihu’l-İslam ve Vefayat’il-Meşâhir ve’l-A’lam, el-Mektebetü’l-Tevfikiye, Beyrût tsz., X,

141.

565 Buhârî, ed-Duafâu’s-Sağîr, thk: Muhammed İbrâhîm Zeyd, Dâru’l-Va’y, Haleb 1396, I, 39. 566 Hâkim, Müstedrek, III, 103.

111

Haşrec b. Nubâte hakkında muhaddisler farklı hükümlerde bulunmuşlardır. Haşrec b. Nubâte için Buhârî leyse bi’l-kaviy,567Ahmed b. Hanbel “sika”,568Yahya b. Main“salih”,569 Nesâî “leyse bi’l-kaviy”,570 Ebû Dâvud “sika” ve İbn Adiy “ la be’se bih” demiştir. 571

Burada da görüldüğü gibi ravi hakkında birbirine zıt farklı kanaatler söz konusudur. Bu durum başlı başına büyük bir problemdir. Ayrıca Hâkim,bu hadisi Buhârî’nin şartlarına göre sahih bir rivayet olarak nitelendirirken Buhârî bu hadisi sahih kabul etmemiştir. Kitabu’d-Duafâ es-Sağîr adlı eserinde Haşrec b. Nubâte hakkında bilgi verirken Buhârî, onun tarafından rivâyet edilen,“Ebûbekir, Ömer ve

Osman benden sonra gelecek halifelerimdir‛572 hadisini, sahih olmayan bir rivâyet olarak değerlendirmiş, bunun sebebi olarak da Hz. Ömer ve Hz. Ali tarafından ifade edilen‚ “Hz. Peygamber, kendinden sonra hiçbir halife bırakmamıştır” rivayetini delil göstermiştir.573

İbn Hanbel ve Tirmizî’nin rivayet etmiş olduğu “Kureyş, hayırda ve şerde kıyamete kadar insanların işlerini idare edecektir”574 hadisi için M. Said Hatiboğlu şu değerlendirmeyi yapar: “Tarihin tekzibine uğramış böyle bir haberin Hz.

Peygamber’e aid olamayacağı aşikâr olmakla beraber, Arap kabilelerinden sayılan Amr gibi bir sahabinin böyle konuşması da akla uygun değildir. Bu çeşit rivayetler, oturdukları makamın sallanmakta olduğunu fark eden Kureyşlilerin, istikballerini garantiye almakta başvurdukları çarelerdendir. Kureyş düşmanlarını tesirsiz kılmakta tutulacak en emin yol, herhalde peygambere avukatlık yaptırmak olacaktır.”575 “Bin seneden fazla bir istismar geçmişi olan bu gibi meselelerin yazılı

kaynaklarda olduğu gibi duruyor olması, günümüzde İslamın aziz peygamberini töhmet altına sokmak gibi bir tehlikeye de yol açacak mahiyettedir. En azından beş

567 Buhârî, ed-Duafâu’s-Sağîr,I, 39.

568 İbn Hibbân, el-Cerh ve’t-Ta’dil, III, 396. 569 İbn Hibbân,el-Cerh ve’t-Ta’dil, III, 396.

570 İbn Adiy, el-Kâmil fî Duafâi’r-Ricâl, III, 372; İbnu’l-Cevzî, Ebû’l-Ferec Abdurrahman, ed-Düafâ

ve’l-Metrûkûn, thk. Abdullah el-Kâdî, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrût 1406.

571 Zehebî, Mizân, II, 131; İbn Hacer, Tehzib, II, 378.

572 Buhârî,ed-Duafâu’s-Sağîr,I, 39; İbn Adiy,el-Kâmil fî Duafâi’r-Ricâl, III, 372.

573 Buhârî, ed-Duafâu’s-Sağîr, I, 39; İbn Adiy, el-Kâmil fî Duafâi’r-Ricâl, III, 372-373; İbn Hacer,

Tehzîbu’t-Tehzîb, II, 378 .

574 Tirmizî, 31 Fiten 49, IV, 73; İbn Hanbel, Müsned, XXIX, 342. Tirmizî bu hadis için hasen-Sahîh- garip demiştir.

112

yüz sene önce asılsızlığı ortaya çıkmış Kureyşli başkan iddiasını, en sahih sayılan hadis kitablarında, Hz. Peygamber’den menkul olarak gören bir Müslümanın kendisiyle tutarlı kalabilmesi pek mümkün olmasa gerektir. Kureyşli bir halifenin kıyamete kadar başta kalacağını söyleyen hadisleri doğru sayanlar, haşa, peygamberlerini geçersiz iddiaların sahibi gibi göstermek cüretinden kendilerini kurtaramazlar. O en büyük insan elbette bunlardan münezzehtir”.576 Buna göre hadisler yeniden değerlendirilmeye tabi tutulmalı ve özellikle metin tenkidi kriterlerinden hareketle tekrar ele alınmalıdır.

Önyargılı bakışın ne kadar tehlikeli olduğu İbnu’l-Cevzî’nin şu ifadelerinde daha net anlaşılır: “Bazı muhaddisler rivayetlerin sıhhat durumunu belirtirken, kendi

mezheplerine muvafık olmayan zayıf bir hadisle karşılaştıklarında ondaki zayıflık yönünü açıklarlar, fakat kendi mezheplerine uygun bir zayıf hadisle karşılaştıklarında o hadisin zayıflığı noktasında sükût ederler. Aslında bu kendi duygularına yenik düşüp din(i meselelerdeki) zayıflıktan kaynaklanmaktadır.”577

Sufilerdehadislerin Hz. Peygamber’e aidiyetinin tespiti konusunda tamamıyla önyargılı davranmışlardır. Onlar bazı hadisleri ilham ve rüya yoluyla almışlar veya duydukları hadisleri, maneviyat yoluyla Hz. Peygamber’e sormak gibi kriterler oluşturmuşlardır. Mesela Ebû Talib el-Mekki (ö.386/996)bu konuda şöyle der: “Bazı muhaddislerin hadis rivayeti için zayıf hükmü verdikleri bazı raviler vardır ki, onlar ahiret âlimlerinden ve marifet ehlindendir. Bu insanlar kendilerine has metodlarla hadis ve rivayetleri değerlendirirler.”578 İbn Arabî (ö.638/1240), “Nefsini bilen, Rabbini bilir” rivayeti hakkında: “Muhaddisler bu hadisin senedinin sahih kabul etmeseler de bize göre keşf yoluyla sahihtir, sâbittir.”diyerek bir hadisin sıhhatini tespitte keşfi bir metot olarak benimsemiştir. İbn Teymiye bu rivayetin uydurma olduğunu, Nevevîise sabit olmadığını söylemiştir. 579 Şa’rani (ö. 973/1565),

576Hatiboğlu,Hilafetin Kureyşliliği, s.11.

577 İbnu’l-Cevzî, et-Tahkîk fî Ehâdîsi Hilâf, thk. Misad Abdulhamid Muhammed Sa’denî, Dâru’l- Kütübü’l- İlmiye,Beyrût, 1415, I, 23; krş. Ali Budak, Kelamcı Perspektifte Hadis, Işık Akademi Yayınları, İzmir 2012, s. 142.

578Ebû Tâlib el-Mekki, Muhammed b. Alî, Kûtu’l-Kulûb, thk. Âsım İbrâhîm el-Keyâlî, Dâru’l- Kütübü’l-İlmiye, Beyrût 20015, I, 299-300.

579 Aclûnî, Ebû’l-Fidâ İsmâil b. Muhammed el-Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ ve Müzîlü’l-İlbâs

Ammeştehera mine’l-Ehâdîs alâ Elsineti’n-Nâs, thk. Abdülhamîd b. Ahmed, el-Mektebetü’l-

113

“Ashabım yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız hidayete erersiniz” rivayetinin hadisçilerce tenkide uğramış olmasına rağmen, keşf ehline göre sahih olduğunu ifade etmiştir.580

Bu sufiler keşf, rüya ve ilham yoluyla hadis rivayet etmişler ve hadislerin tashihini bizzat Hz. Peygamber’den sorarak yapmışlardır. Böylece onlar keşif yoluyla veya rüyada Hz. Peygamber’den bazı sözler dinlemişler ve bu sözleri Hz. Peygamber’e nisbet etmişlerdir. Bütün bunlardan anlaşıldığına göre sufiler isnada önem vermemişler ve kendilerine has metotları sebebiyle kaynak bilinci oluşturmamıştır. Metin tenkidi ise yok denecek kadar azdır.581

Akademik düzeyde bakıldığında aslında farklı düşüncelerin konuya zenginlik kattığı söylenebilir. Ancak Ehl-i Hadisin isnad merkezli bakış açısı metni, Ehl-i Rey’in ise metin eksenli bakış açısı isnadı, ehli tasavvuf ise herhangi bir kriter gözetmediğinden her ikisini de ihmal etmiştir. Bundan dolayıhangi rivayetin Hz. Peygamber’e ait olduğu, hangisinin olmadığı sorusuna cevap aramak üzere araştırma yapıldığında, kişilerin duruş noktalarına göre değişebilen cevaplar alınmaktadır.Bu durum akıllarda soru işaretleri oluşturmakta, dolayısıyla rivayetlerin sıhhat değerini tartışmaya açmaktadır.582

Ahmed Naim hadisler hakkında farklı hükümlerin verilmiş olmasını ideolojik etkilerden kaynaklanmış olduğunu belitmiş ve hadislerin önyargısız olarak yeniden tenkid edilmesi durumunda daha doğru sonuçların ortaya çıkacağını ifade etmiştir.583Bünyamin Erul iseönyargılı bakış açısının probleminden bahsetmiş ve bunu çözümü konusunda şöyle açıklamada bulunmuştur: “sadece kendi yönteminin

en doğru olduğunu iddia eden, alternatiflerinin ise eksikliklerine, yanlışlarına dikkat çeken bu usûllerden –mezhep taassubundan uzak bir şekilde- herbirinin öne çıkan tarafları değerlendirilerek, bütün Müslümanların metodolojik ihtiyaçlarını

580 Şa’rani, Mizanu’l-Kübrâ, Mektebetü Mustafa el-Babi’l-Halebî, Kahire 1940, I, 30.

581Ahmet Yıldırım, “Tasavvuf Ehlinin Hadis Rivayeti ve Rivayet Usûlleri Açısından Tasavvuf Hadis Münasebeti”, İslami Araştırmalar, cilt 10, s. 113; Seyit Avcı, “Sufilerin Hadis Tespit Ölçüleri İsmail Hakkı Bursevi Üzerine Bir İnceleme”, Hadis Tetkikleri Dergisi, Cilt 2, s. 7.

582 Kesgin, Hadisin Tespit ve Değerlendirilmesinde Anlama Sorunu, s.10. 583 Ahmed Naim,Tecrîd-i Sarîh Tercemesi, s. 276.

114

karşılayacak, her kesime hitap edebilecek mezhepler üstü bir usûl geliştirilebilir. Asrımızın akıl ve idraki,anlayış ve yaklaşım tarzı bunun için elverişlidir.”584

Günümüzde 73 fırka hadisi üzerinde bir doktora çalışması 585 yapma ihtiyacının duyulmuş olması bile yeni bir tanıma ve rivayetlerin sıhhatlerinin değerlendirilmesine ne kadar ihtiyaç olduğunun göstergesidir.