• Sonuç bulunamadı

Seyahatnamelerin İçeriklerinin Oluşturulma Biçimleriyle Bağlantılı Problemler Problemler

SEYAHATNAMELERİN SANAT TARİHİ ARAŞTIRMALARINDA KULLANILABİLİRLİĞİ

1.2. DEĞERLENDİRMEYE ALINAN SEYAHATNAMELERİN SANAT TARİHİ ARAŞTIRMALARI AÇISINDAN YAPISAL İNCELEMESİ VE TARİHİ ARAŞTIRMALARI AÇISINDAN YAPISAL İNCELEMESİ VE

1.2.3. Seyahatnamelerin İçeriklerinin Oluşturulma Biçimleriyle Bağlantılı Problemler Problemler

Geç dönem seyahatnameleri, gezi tarihlerinin belirlenmesi hususunda erken dönemlere göre daha az sorunlu olmakla birlikte sahip oldukları bir başka problem aktarılan bilgileri yine güvensiz hale getirmektedir. Güzergâhların ve tarihlerin tespitine oranla daha büyük güçlük teşkil eden ve birden çok seyahatnamenin detaylı biçimde karşılaştırmalı olarak incelenmesini gerektiren bu sorun seyahatin gerçekten yapılıp yapılmadığı veya yapılmış olsa dahi verilen bilgilerin seyyahın kendi görüşleri mi yoksa başka kaynaklardan mı alıntı olduğunun belirlenmesiyle bağlantılıdır. Çünkü bazen seyahatnamelerdeki olaylar, durumlar ve de yapılarla ilgili bilgiler seyyahın bizzat gördüğü ile bir şekilde duyduğu veya bilgi sahibi olduğu ayrımı yapılmaksızın verilebilmektedir. Bu, seyahatnamelerin güvenilirliğini zedeleyen önemli bir sorundur. Konumuzla bağlantılı olarak da seyyahların kendilerinin görmedikleri yapılar hakkında başka seyyahların eserlerinden alıntılar yaptıklarının tespit edilememesi büyük yanlışlıklar yapılmasına neden olabilir. Eğer seyyah kendi ziyaretinden çok daha eski tarihli bir kaynaktan aldığı cümleleri eserine koyarsa bu yıllar arasında bir yapıda meydana gelmiş değişikliklerin olmamış ve hatta uzun zaman önce ortadan kalkmış bir yapının hala mevcutmuş gibi algılanması olasıdır102.

Seyahatnamelerin içeriklerinin ne şekilde meydana getirildiğinin tespit edilmesi verilen bilgilerin güvenilirliğini doğrudan etkilemektedir. Erken tarihli bir örnek olmasına rağmen Bertrandon de la Broquiere’in güvenilir bir seyyah olduğunu söyleyebilmemizin nedeni, verdiği bilgilerin doğruluğunun daha sonraki seyyahların aktarımlarıyla kanıtlanmasının yanında bizzat gördükleriyle başkalarından edindiği bilgileri ayırt eden birisi olduğunun anlaşılmasından kaynaklanmaktadır. Seyyah Bursa Sarayı’ndan bahsettiği

102 Benzer sorunlar gravürlerin kopyalandığı durumlarda da karşımıza çıkmaktadır. Bu örneklerde orijinal gravürün aynısının veya ufak değişikliklere maruz kalmış benzerlerinin kullanılması bazı yanıltıcı sonuçlara yol açabilmektedir. Çünkü resmedilen yapılardan bazıları seyahatnameyi kaleme alan seyyahın ziyaret ettiği dönemlerde değişikliğe uğramış veya tamamen ortadan kalkmış olsa bile bu çizimler neticesinde hala mevcutmuş veya değişikliğe uğramamış algısı oluşabilmektedir. Arslan, 1992: 22.

bölümde kendisinin sarayı yalnızca dıştan görebildiğini, yaptığı tanımlamalarınsa duyduklarından ibaret olduğunu itiraf etmiş yani bizzat şahit olmadığı durumları görmüş gibi aktaran biri olmadığını ortaya koymuştur103. Porter da kendi seyahatnamesinde yer alan bilgileri okuduklarının değil gördüklerinin meydana getirdiğini söylemiştir ve seyahatnamesinin incelenmesi bu konudaki dürüstlüğünü ortaya koymaktadır. Ancak seyyahın böyle bir açıklama yapmak zorunda hissetmesi kendisinin karşı olduğu yöntemleri izleyen başka seyyahların mevcut olduğunu anlamamızı sağlamaktadır104.

Seyahatnamelere farklı kaynaklardan yapılan alıntıların dâhil edildiği gerçeği verilen bilgilerin kullanılmasında büyük sorunlara neden olabilir. Çünkü birçok örnekte karşımıza çıktığı üzere kendileri yolculuk yapmış olsalar dahi seyyahların büyük bölümü aktarımlarına gördüklerinin yanında, hayal ettikleri veya duyduklarını veya başka bir seyyahtan yaptıkları alıntıları kattığını itiraf etmez. Böylesi bir tutumun pek çok seyyah tarafından benimsenmesi verilen bilgilerin birçok durumda doğrulanması ve değerlendirilmeye alınmadan önce bir süzgeçten geçirilmesini gerektirir.

Bu tür olumsuzluklara Hasluck’tan bir örnek verilerek açıklama getirilebilir. Burada bir seyahatname olarak değerlendirdiğimiz eserinin, Hasluck’ın 1899–1916 tarihleri arasında Anadolu’da yaptığı gezilerindeki gözlemlerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulduğu belirtilmektedir. Ancak böylesi bir yolculuğu gerçekten gerçekleştirmiş olsa bile seyahatnamelerden yapmış olduğu alıntıları aynen aktarmış olması sanat tarihi alanındaki araştırmalara yansıması muhtemel bazı hatalar yapmasına neden olmuştur. Bu tür hatalardan birisi Bursa’daki manastır hakkındaki tanımlamasıdır. Bilindiği üzere Osman ve Orhan Gazi’nin mezarlarını barındıran bu manastır 1855 depreminde tamamen yıkılmış ve sonrasında bulunduğu yere Osman ve Orhan Gazi türbeleri inşa edilmiştir. Hasluck ise 19. yüzyılın ilk yarısında ve depremin öncesinde manastırı görmüş olan Hammer, Pardoe ve Turner gibi seyyahların eserlerinden yaptığı alıntılarla bu yapının hala mevcutmuş

103 Bertrandon de la Broquiere, 1807: 208, Bertrandon de la Broquiere, 2000: 203 104 Porter, 1835a: 230–231.

gibi algılanmasına neden olacak bir tanımlamada bulunarak harabe bir yapı olduğunu söylemiştir105. Hasluck’un verdiği bu bilgiyi kendi gözlemleri sonunda ortaya koyduğunu düşünen birisi 20. yüzyılın başlarında manastırın harabe bir halde olsa da halen ayakta olduğunu zannedebilir ve mimari araştırmalarda böylesi bir yanılgı pek çok yanlış değerlendirmeyi beraberinde getirebilir.

İncelediğimiz seyahatnamelerde sıklıkla karşımıza çıktığı üzere seyyahlar yolculuğa başlamadan önce ziyaret edecekleri yerler hakkında bilgi toplamakta, kendilerinden önce bu yerleri gezmiş olanların eserlerini incelemekte ve hatta bu eserlerle, aldıkları notları yanlarında taşımaktadır106. Servantie belki de bu gerçekle paralel biçimde gezi anlatılarını daha önceki gezi yazarları, rehberleri, bunların yanında romanlar, görsel sanat eserleri, önyargılar ile şekillenen ve gerçekliklerin içine hayal güçlerinin katıldığı ürünler olarak tanımlamıştır107. Bu sayede daha önceki seyyahlara atıfta bulunularak, olaylar, insanlar, doğal yapı ve mimari eserlerle ilgili karşılaştırmalı bir değerlendirme yoluna gidilir. Özellikle 19. yüzyıl seyyahlarının büyük bölümü gezi yapacakları yere ziyaret gerçekleştirmiş daha önceki seyyahlardan ve bunların yapıtlarından haberdardır. Bir bölümü bu gerçeği açık biçimde ortaya koymuş ve hatta bir seyahate çıkmadan önce bunların mutlaka okunması gerektiği üzerinde de durmuştur:

“Bay Macfarlane, Türkiye hakkında Bursa ve yakın civarına dair bazı değerli bilgiler içeren çok kapsamlı bir kitap yazmıştır fakat sıradan bir okuyucu için o kadar ayrıntılıdır ki kitabını okuma girişiminden önce bile bir doygunluk hissi meydana gelir. Hemen hemen aynı düşünceler Bay White’ın Constantinople üzerine yazdığı üç cildi hakkında da söylenebilir. Fakat

105 Hasluck, 1929: 18, dn. 5.

106 Chateaubriand, yolculuğuna çıkmadan önce 200 kadar seyahatname okuduğunu belirtmiştir. İldem, 2007: 7.

107 Servantie, 2008: 69. Araştırmacının bu tanımlaması yanlış olmasa da belirli bir dönem sınırlandırması yapmaması nedeniyle eksik görülür. Zira en azından bizim incelediğimiz örneklerde bu tanımlamaya daha ziyade geç dönem seyahatnamelerini yerleştirebilmek mümkündür. Bu dönemlerde eski seyyahlardan yapılan alıntılar ve etkilenmeler daha fazladır. Ayrıca Doğu hikâyelerinin etkisi altında seyahat eden ve okuyucularının da bu ilgisinden haberdar biçimde harem yaşamı, kadınları, hamam eğlenceleri gibi konulara odaklanarak kendi hayal güçlerini işin içine katan seyyahlarla da daha sık biçimde karşılaşılmaktadır.

görülen şey ile ilgili bir referans isteniyorsa tavsiye edilecek iki kitap daha yoktur… Eğer bu iki kitaptan bahsediyorsam, bunun nedeni seyyahın tamamen unutmamayı arzulayacağı Doğu yolculuğundaki bir takım hadiseleri hatırında tutmasına yararlı olacağını düşünmemdendir108.”

İznik’te kendilerine rehberlik yapacak kişilerin ancak bilgisiz rahipler olacağının öngörüsüyle henüz İstanbul’da iken, bu yer hakkında bazı bilgileri not aldığını bildiren ve büyük oranda daha önceki seyyahların aktarımlarından oluşan bu notları da eserinde yeri geldiğince aktaran Marcellus yolculuklara başlamadan önce başka seyahatnamelerin incelenmesinin nedenleriyle ilgili bir başka örnektir109.

Farklı seyyahların eserlerinin okunmuş olması, seyahat meraklılarının durumunu düşündüğümüzde gezi düzenlenecek yer hakkında bilgi edinilmesinin mutlak bir gereksinimi olarak görülebilir. Bu tür bir yöntem izleyen seyyahlar diğer seyahatnamelere genellikle yerleşimlerin tarihçelerini öğrenmek, bunun yanında önde gelen yapılarıyla ilgili bilgi sahibi olmak ve bu yapıların tarihlendirilmesinde yardım almak amacıyla başvurmuşlardır. Bir yapıyla ilgili seyyahın başka bir kaynaktan yararlanmasının olumsuz olarak görülebilecek yönü bazen kendi görüşlerini belirtmemesi yalnızca kaynak olarak kullandığı kişinin gözlemlerini tekrar etmesinden kaynaklanır. Ancak başvuruların bir yerleşim veya yapıda meydana gelen değişiklikleri veya yanlış aktarımları saptamak ve bazen şüpheli bulunan tarihlendirmelerde fikirler sunmak gibi amaçlarla yapılması konumuz açısından en faydalı bilgileri ortaya çıkarmıştır. Çünkü herhangi bir yapıda meydana gelen değişiklik bu sayede tespit edilerek kaydedilmiştir. Hatta kendilerinden önce bahsi edilen bir yapıyı veya anıtı görmek ve bunlardaki değişiklikleri saptamanın seyyahların en çok özen gösterdikleri hususlardan biri olduğu bile söylenebilir110. Birçok örnekte bahsi edilen yapının iki farklı tarih

108 Jerningham, 1873: 231. 109 Marcellus, 1839a: 144. 110 İldem, 2007: 8.

arasında geçirdiği değişimler hakkında bilgi verilmiş veya önceki seyyahın düşmüş olduğu hatalar çeşitli fikirler ileri sürülerek düzeltilmiştir111.

Bazı seyyahlar seyahatnamelerini hazırlarken farklı kaynaklardan yararlandıklarını çeşitli şekillerde açıklama yoluna gitmişlerdir. Grelot, Mudanya’nın tarihi ile ilgili bilgileri Vaillant’tan aldığını açık bir biçimde belirtmiştir112. Marindin, seyahatnamesini yayına hazırladığı Morritt’in Küçük Asya ve Yunanistan’da ziyaret ettiği antik yerleşimler hakkında zaman zaman kendi yargılarına başvurduğunu ve bazen farklı bir fikir ileri sürdüğünü ancak büyük oranda Richard Chandler’dan alıntı yaptığını söylemiştir113. Walsh, Bursa’ya gezi düzenlemeden önce Tournefort, Kinneir ve başka seyyahların eserlerini okuduğunu açıklamıştır114. Rennell bir seyahatnameden ziyade coğrafya kitabı olarak değerlendirilebilecek eserinin tamamını farklı seyyahların eserlerinden alıntılarla meydana getirmiş ve bu durumu itiraf etmiştir115. Diğer seyahatnamelerden alıntı yapıldığı durumlarda olumsuzluklar bu alıntıların birebir olması ve kaynak belirtilmemesi nedeniyle meydana gelir. Bu örneklerde olduğu gibi aktarılan bilgilerin aslında bir başka seyyaha ait olduğunun açıklanması ise herhangi bir sorun oluşturmaz. Çünkü sözü edilen seyahatnamelerle karşılaştırma yapılarak hangi cümlelerin seyyahın kendisine ait olduğu hangilerinin alıntı olarak verildiği kolayca tespit edilebilir. Bilgilerin alındığı seyahatnamelere herhangi bir atıf yapılmadığı ve hiçbir şekilde bir gezi gerçekleştirilmeden farklı seyyahların aktarımların bir araya getirildiği kaynaklar ise çok büyük problemler barındırır. Bu örneklerde yazar bazen daha önceki seyyahların tanımlamalarını kendi gözlemleriyle birleştirmiş, bazen de tamamen kelimesi kelimesine kendi sözleri gibi aktarmıştır116.

111 Bu yalnızca yapılar örneğinde kendini göstermez. Seyyahlar seyahatlerine çıkmadan önce duydukları olaylarla karşılaştıkları durumlar arasındaki farklılıklara dikkat çekerler ve bu dikkatli tutum anlatımlarını daha değerli hale getirir. Lowry, 2004: 22.

112 Grelot, 1998: 35. 113 Marindin, 1914: 98. 114 Walsh, 1836: 211, 213.

115 Rennell, 1831. Bursa örneğinde güzergâhlar dâhilinde ele aldığı seyyahlar: Seetzen, Niebuhr, Leake, Baldwin, Jones, Hammer’dır.

Lowry’nin belirttiği üzere ticaret vb. amaçlarla gelenler dışarıda tutulursa asıl yolculuk hedefini oluşturmayan Bursa, genellikle İstanbul gezilerinde seyyahların birkaç günlük ekstra gezilerle ziyaret ettikleri bir yer olmuştur. Bu nedenle İstanbul ve buradaki mimari eserler hakkında yazılanları okuyarak gelen ve kendi aktarımlarında da sıklıkla bunları tekrarlayan seyyahların aksine Bursa’nın ziyaretçileri daha önceki seyahatnameleri çoğu durumda okumamakta, böylece doğrudan kendi gözlemlerini aktarabilmektedir117. Bu tür bir tanımlama Bursa’nın asıl ziyaret yeri olarak düşünülmemesi dolayısıyla başka kaynaklardan alıntılara sahne olmamasını tüm dönemlere yaymaktadır. Muhtemel olumsuzlukların gerçekten de 19. yüzyıl öncesine ait örnekler için çok fazla geçerli olduğu söylenemese de118 sonrasında bu durumun değişiklik gösterdiği pek çok örnekle sabittir. Daha erken tarihlerde seyahatnamelerin nadirliği düşünüldüğünde de bu dönem seyyahlarının ziyaret edecekleri yerler hakkında kendilerinden önce bilgi veren bir kişinin notlarını keşfetmelerinin sonraki yüzyıllara göre daha zor olacağı muhakkaktır. Ancak özellikle 19. yüzyılın sonrasında neredeyse tüm seyyahlar belirtmiş olsunlar veya olmasınlar daha önceki seyahatnamelerden bir şekilde alıntı yapmış olmalıdırlar. Zira bu yüzyılla birlikte artan ilgi pek çok kişiyi Doğu’ya çekmiş, bu yolculukları gerçekleştiremeyenler ise kafalarında hayali Doğu’yu yansıtmaya çalışmış ve bunu yapmak için diğer seyyahların betimlemelerini kullanmışlardır119. Seyahatnamelerin sayısının artması ve daha çok sayıda basılmasıyla birlikte bunlara ulaşmak, alıntılar yapmak, doğrudan alıntı yapılmasa bile zihinde kalanların etkisiyle tanımlamalarda bulunmak mümkün hale gelmiştir. Hatta yapılan alıntılar Bursa’ya yer veren bazı seyyahların gerçekten buraya bir gezi gerçekleştirip gerçekleştirmediği konusunda şüphelere düşülmesine neden olabilecek düzeye ulaşmıştır. Bunlar sanat

117 Lowry, 2004: 12.

118 16. yüzyıl eseri olan Leunclavius’un seyahatnamesinin de bu şekilde hazırladığını düşünmemizle birlikte bu tüm araştırmacılar tarafından kabul edilen bir fikir olmadığı için şüpheli bir örnek olarak sunmakla yetineceğiz.

tarihinde olduğu gibi diğer sosyal bilim alanlarındaki araştırmalar için de güvenilirliği olmayan kaynaklardır.

Bir seyahatnamenin alıntılara yer verdiği veya tamamen farklı kaynaklardan yapılan alıntılarla meydana getirildiği izlenen güzergâhlar, verilen bilgiler gibi ayrıntılardaki benzerlikler yolu ile tespit edilebilir. Ancak farklı seyahatnameler arasında çok büyük benzerlikler olsa dahi, bazen bu durum birlikte yolculuk yapan seyyahların ayrı eserler ortaya koymaları ile de bağlantılı olabilmektedir. Morritt ve Dallaway’in seyahatnamelerinin izlenen güzergâh, tarih, hatta İznik’e kapı yerine surlardaki bir açıklıktan girilmesi, bir gece meydana gelen fırtına ve deprem gibi ufak ayrıntılarda dahi birbirlerine çok benzedikleri görülür120. Bu durum doğal olarak seyyahlardan birisinin diğerinin eserinden alıntı yapmış olabileceği akla getirir. Ancak Morritt’in seyahatnamesi incelendiğinde seyyahın İzmit’ten yazdığı bir mektupta İstanbul’dan yola çıktıklarında kendilerine eşlik eden kişiler arasında Dallaway’in de olduğu bilgisini vermesi121 iki seyyah tarafından aynı güzergâh dâhilinde, aynı yerleşim yerlerinin ziyaret edildiğini ve ayrı seyahatnameler meydana getirildiğini kanıtlar.

Benzer durumlar tezimizde ayrı biçimde değerlendirmeye aldığımız birçok seyahatname için geçerlidir. Ange de Gardane ve Salvatori’nin yolculuklarını beraber gerçekleştirdiği her iki seyyahın da yolculuk yaptığı kişilerden bahsetmesi sayesinde kolaylıkla tespit edilebilmektedir122. Misyonerler Leeves ve Barker’in ortak yazar olarak göründükleri bir eserleri mevcuttur123. Bunun yanında Barker’in gezi esnasında tuttuğu notlar da yayınlanmıştır124. Barker yol arkadaşları içinde Leeves’in haricinde Walsh’un olduğunu belirtmiştir125. Daha sonraki kısımlarda Walsh’un ismini vermese de Walsh’un kendisi yolculuklarına üç kişiyle devam ettiklerine ve bu kişilerden birisinin Leeves olduğuna seyahatnamesinin çeşitli yerlerinde değinmiştir126. 120 Dallaway, 1797: 164, Marindin, 1914: 105. 121 Marindin, 1914: 98. 122 Gardane, 1809: 2, Salvatori, 1814: 631. 123 Leeves, Barker, 1824: 188–189. 124 Barker, 1824: 449–452. 125 Barker, 1824: 449. 126 Walsh, 1836:172, 174.

Bu nedenle izlenilen güzergâhlar ve yolculuk tarihleri üç kaynakta da benzer olmakla birlikte verilen ayrıntılarda farklılaşmalar görülmektedir. Hamilton ve Strickland’in de izledikleri güzergâhlar aynıdır ve belli bölümler dâhilinde verilen bilgiler birbirlerinden alıntı yaptıkları izlenimi uyandırmaktadır. Hatta Strickland’in seyahatnamesi Walsh’un seyahatnamesinin bir özeti gibidir. Ancak her ikisinde farklılıklar ve şahsi bakış açıları da söz konusudur ve daha önemli biçimde Hamilton tarafından Strickland’in bu seyahatte yol arkadaşı olduğu bilgisi aktarılmıştır127.

Gerçek bir gezinin izlenimleri sonucunda meydana getirilenlerle, hayali biçimde veya alıntılarla oluşturulan seyahatnamelerin ayrımının yapılabilmesi bazen seyahatnamenin yalnızca belli bölümlerinin değil tamamının incelenmesiyle mümkün olabilmektedir. Biraz önce örneklerini verdiğimiz gibi dikkat çekecek derecede benzer olmalarına rağmen bazı seyahatnamelerin bizzat gezi gerçekleştiren seyyahlar tarafından yazıya geçirildiği bu şekilde anlaşılabilmiştir. Detaylı incelemeler sonucunda yapabildiğimiz bu tespitler çok büyük vakit kayıplarına neden olmuşsa da seyahatnamelerin bazı konularda güvenilir bazı konularda ise tam tersi biçimde şüpheyle yaklaşılması gereken kaynaklar olduklarının belirlenmesini sağlamıştır. Gardane ve Salvatori örneğini ele alırsak aynı tarihte ve hatta birlikte seyahat eden bu iki seyyahın özellikle nüfus gibi tespiti çok zor olan ve yalnızca tahminlere dayanan konularda birbirleriyle uyuşmayan bilgiler vermesi bu duruma bir örnektir128. Ancak konumuzla bağlantılı tanımlamalarda bir yapının güzelliğiyle ilgili değerlendirmeler, tarihlendirme önerileri ve değinilen ayrıntıların miktarı haricinde çok büyük farklılıklar veya çelişkiler görülmez.

Biraz önce değindiğimiz bu istisnai örneklerin haricinde farklı seyahatnamelerdeki benzerlikler genellikle yapılan alıntılardan kaynaklanmıştır. Pullinger ve Pococke’nin seyahatnameleri hangi seyyahın diğerinden alıntı yaptığının tespit edilmesiyle ilgili yaşanabilecek güçlüklerin bir örneği olması bakımından önemlidir. Zira Pullinger, Pococke’ye atıf

127 Hamilton, 1842a: 69, 93. İki seyyahın gezilerini birlikte gerçekleştirdiklerine Felice de Vechhi de değinmiştir. Felice de Vecchi, 1854: 91.

128 İznik örneğinde her ikisinin de evlerin sayısı hakkındaki aktarımı aynı olsa bile Türk ve Rumlar arasında yaptıkları ayrımda büyük bir fark vardır. Gardane, 1809: 5–6, Salvatori, 1814: 633

yaparak bazı bölümlerde bu seyyahı kaynak olarak kullandığını açıklamıştır. Ancak her iki eser incelendiğinde Pococke’nin de Pullinger’den alıntı yaptığı ve hatta bunların çok daha fazla olduğu görülmüştür. Araştırmacı Stroud bunun nedenini Pococke’nin eseri yayınlandıktan sonra Pullinger’in bazı notlara istinaden kitabının yeni baskısını tekrar gözden geçirmesine bağlar. Pococke ise Pullinger’in ismini doğrudan vermemiş yalnızca çağdaş bir dostunun takip ettiği bir güzergâhtan alıntılar yaptığını söylemiştir. Halep’ten İstanbul’a kadar olan güzergâhla ilgili verdiği bilgiler kesinlikle Pullinger’den alıntıdır ve hatta bazı cümleler hiçbir değişiklik yapılmadan aktarılmıştır129.

Böylesi bir sorunla karşılaştığımız seyyahların en çarpıcısı, eseri sanat tarihi araştırmalarında çok sık biçimde bir başvuru kaynağı olarak kullanılan Texier’dir. Yaptığımız incelemeler sonucunda Texier’in Lucas, Pococke, Hammer gibi seyyahların bahislerine sık sık yer vererek, tanımlamalarını tekrarladığını belirlemek mümkün olmuştur. Alıntı yaptığını açıkça belirttiği bölümler büyük oranda bu kişilerin hatalarını kendi sunduğu kanıtlarla doğrulamaya çalıştığı kısımlardır130. Ancak Hammer’dan alındığı belli olan İznik Koimesis Kilisesi’ndeki lahitle ilgili tanımlamasında bu bilginin kaynağını açıklamamıştır131. Bursa’daki hamamlar tanımlamasının bir bölümü Hammer’in aktarımıyla benzerlikler göstermektedir. Çok yakın ifadeler kullanması nedeniyle burada da isim belirtmeden bu seyyahtan alıntı yaptığını söyleyebiliriz132. Ulu Cami’nin minarelerinden birisinde yer alan su terazisi hakkındaki aktarımı yine Hammer’dan alınmış izlenimi uyandırır biçimde benzer cümlelerle verilmiştir133. Orhaneli civarındaki Hadriani kalıntılarıyla ilgiliyse kendisinden önce Hamilton’un bilgiler vermiş olduğunu zikretmekle birlikte buradaki kalıntılarla ilgili aktarımlarının kaynağının bu seyyah olduğunu itiraf etmemiştir. Yine de iki seyahatnamenin

129 Drew-Bear, Naourt, Stroud, 1985: 49, dn. 10, 11. 130 Örneğin Texier, 2002: 162–163.

131 Texier, 2002: 182–183.

132 Hammer, 1818: 21–24, Texier, 2002: 207–208. 133 Hammer, 1818: 32–33, Texier, 2002: 216.

karşılaştırılması Hamilton’dan yapılan alıntıları net biçimde ortaya koymaktadır134.

Gezi amacıyla bağlantılı biçimde Bernard’ın dikkatini yalnızca kaplıcaların kimyasal özellikleri ve içeriklerinin çekmesi beklenirken Bursa’nın hamamlarının tarihçesi ve mimari özellikleri, ayrıca camileri, türbeleri ve kalesi hakkında bilgiler vermiş olmasını, kitabını Türkçeye çeviren Rıza Ruşen Yücer takdirle karşılamıştır135. Bununla birlikte Bernard’ın verdiği bu bilgiler büyük oranda Bursa’yı kendisinden kırk yıl önce ziyaret eden Hammer’dan alınmıştır. Bu nedenle eserindeki tanımlamaların kendi gözlemleri olarak değerlendirilmesi bu süreçte yaşanan bazı değişimlerin gerçekleşmemiş gibi algılanmasına neden olabilir136.

Moustier yararlandığı kaynaklara atıf yapmamıştır ama özellikle İznik’te ele aldığı yapıların tarihlendirmesinde Texier’i kaynak olarak kullandığı anlaşılmaktadır ve ileri sürdüğü bazı fikirlerde de bu seyyahın etkisi olduğu hissedilmektedir137.

Kitabını Hasluck adına yayına hazırlayan eşi Margaret M. Hasluck’ın,