• Sonuç bulunamadı

1. GEZEGENSEL KENTLEŞME VE HAREKETLİLİK ÜRETEN KENTSEL

1.5. Gezegensel Kentleşme Evresinde Sermaye, Mal ve İnsanların Dolaşımın Anlamı

1.5.1. Sermayenin Dolaşımı ve Başkalaşımları

37

1.5. Gezegensel Kentleşme Evresinde Sermaye, Mal ve İnsanların

38

sermayenin başkalaşımıyla formları arası dönüşüm eşlik etmektedir (Arthur & Reuten, 1998; Mattick Jr., 1998; Murray, 1998). Sermaye birikiminde işçinin üretim sürecinde açığa çıkardığı artı-değerin yanı sıra dolaşım sürecinde harcanan zaman ve dolaşımın maliyeti de belirleyicidir (Smith, 1998). Harvey, sermayenin başkalaşımları ile mekân ilişkisi üzerine değerlendirmesinde, her bir başkalaşım safhasının ayrı bir mekânsal hareketlilik yetisi taşıdığı ve zaruri mekânsal hareketlilikler gerektirdiğini söylemekte ve (Harvey, 2016) şunu eklemektedir: “Sermaye dolaşımı zaman boyunca coğrafi harekettir” (Harvey, 2016: 38).

Bir süreç olan sermayenin dağınık yer ve kopuk zamanlardan geçişi bir takım

“ayak bağları” ile kısıtlanırken, tıkanıklıklar ile karşılaşma ihtimalini taşımaktadır.

Sermayeye dayalı üretimde, dolaşıma girmeyi öngörerek üretime başlandığı, dolaşımın üretimin olağan bir ardılı olduğu ve mevcudun ötesine açılan bir dolaşımın arzulanıp üretildiği bir tablo çizilmektedir. Üretimin sayısız noktaya yayıldığı, üretimce şekillenen bir değişken büyüklük olarak dolaşımın ise üretim sürecinin bir parçası olarak görmenin anlamlılığı ortaya çıkmaktadır. Bu durum eş zamanlı iki güdüyü apaçık önümüze koymaktadır; sermayenin artı değeri ve mübadeleyi çoğaltma dürtüsü (Marx, 2008).

Sermayenin kendisini yeniden yaratması üretim ile üretim dışı sürecin tüm öğelerinin ve safhalarının toplamıdır. Bu öğeler ve safhalar: üretimi gerçekleştirenler ile üretimde geçen zaman, üretim sonrası ürünün mübadele ile paraya dönüşmesi için geçen zaman ile paranın üretim araçları ve işgücüne yani üretici sermayeye dönüşmesini ve bu süreçlerdeki öğeleri içermektedir. Üretimin dolaşımı da kapsayan bir süreç olduğu görüldüğünde toplumsal iş bölümünün, toplumsal mekanizmaların ve ilişkilerin süreçteki rolü de sağlam bir zemine oturmaktadır. Dolaşımın üretimin organik bir ögesi olarak kavranışı (Marx, 2008) dolaşımın politik ve ekonomik okumasının aslında bir manada üretim okuması olduğunu göstermektedir.

39

Dolaşımın duraksız biçimde ve arzulanan ritimde ilerleyişi, mekânsal, mali ve davranışsal alanlarda tedbirleri gerektirmektedir. Bu tedbirler zamanda sıçrayışlar yapabilme ve zamanı esnetme çabasına yönelmiştir. İlk olarak, dolaşımın inşa edilmiş insan ürünü bir çevrenin varlığını gerektirmektedir. Kentsel altyapılar ulaşım sistemleri ve teknolojiler bu kapsama girmektedir. Karada tekerlekli ve raylı sistemler, denizde denizaltı tüneller ile gemiler, hava da kargo ve yolcu uçakları ile insansız hava araçları mesafeyi alt etmek, mübadele ile hareketliliği mümkün kılıp hızlandırmak için kurulup işletilmektedir. Diğer taraftan finansal araçların, kredi sistemlerinin, iş görme biçimlerinin geçirdiği dönüşümler de şimdinin koşullarından ve kısıtlarından sıyrılıp, büyük ölçekli yatırımlara girişebilmeyi mümkün kılmaktadır. Mali araçların muhtelif devir hızlarıyla işleyen sayısız bünyenin eşgüdümünü sağlayışı da sistem için bağlayıcılıklarını ve vazgeçilmezliklerini ortaya koymaktadır. Diğer bir ifadeyle, alım-satımın, mekân-zaman engelleri kentsel teknolojiler ve altyapılar ile aşılırken para-zaman maliyetine ilişkin engeller ise mali araçlar ile aşılmaktadır (Harvey, 2016). Bu bağlamda her ikisi için de iletişim teknolojilerinin gelişmişliği ile dijital içerme oranı önem taşımaktadır.

Eşgüdümün bir diğer ifadesi yeni uluslararası iş bölümünün bir kümesi olarak toplumsal ve coğrafi iş bölümünde yer edinilmesi, sosyo-teknik olanaklar dâhilinde roller üstlenilmesi ve uyum sağlanmasıdır. Harvey’in “mal piyasalarının coğrafi yapıları, sermaye dolaşımının yansımasından ibaret değildir ve kapitalizmin dinamiğinin gerçek belirleyici öğeleri olarak işlev görürler” (Harvey, 2016: 38) değerlendirmesi, tüm sürecin mekâna ve mekânın sermayenin dolaşım süreçine içkinliğini ortaya koymaktadır. Rekabetin dizginsizleşmesi bağ ve bağlantıların koptuğuna değil, aksine kavranıp şemalaştırılması güç bir karmaşıklığa evirildiklerine işaret etmektedir. Sabit sermaye yatırımlarının izinin sürülmesi, bağlar ve bağlantıların sektörel, coğrafi ve menşei çeşitliliğini kavramaya yardımcıdır. Kentsel yatırımların

40

somutluğu, bütünsel ve “somut” bir süreç okuması yapabilmeyi ihtimalli kılmaktadır.

Sabit sermaye makina, araç, taşıt gibi taşınabilir ve seyyar bir nesne olarak ya da mekâna gömülü formda belirmektedir. Kimi hallerde sabit sermayenin bu iki formu arasındaki ilişki bütünleyicidir. Hareketli bir sabit sermaye formu olan uçağın, durağan bir sabit sermaye formu olan havalimanı ile ilişkisi bu türdendir (Harvey, 2001). Sabit sermayenin her iki formu da üretim süreci içerisinde tüketilen üretim araçlarıdır35.

“Toplumda bilimsel birikimle, genel olarak üretici güç birikimiyle orantılı olarak makineleşme geliştikçe genel toplumsal emek, emek değil sermaye olarak gözükmeye başlar: toplumun üretici gücü sabit sermaye ile ölçülür, sabit sermayenin varlığında nesnel biçime kavuşur.” (Marx, 2008: 550)

Marx’ın bu değerlendirmesi hem bir gerçeğin hem de bir yanılsamanın tespiti olarak kavranabilir ve bu değerlendirme sabit sermayenin emekten bağımsız bir artı değer yaratabileceği yanılsamasının dağıtılması için önem taşımaktadır. Sabit sermayenin ortaya çıkarıp ilettiği değer, kendisinin bizatihi üretilmiş bir emek ürünü olmasından kaynaklanmaktadır. Bir üretim unsuru olan sabit sermayenin belli bir süre içerisinde üretilmesi mümkün kullanım değerinin miktarını arttırabilme kabiliyeti, temas edeceği, işleyeceği üretim faktörlerinin hacmine koşuttur. Daha açık bir ifadeyle sabit sermayenin nesnelleşmiş emek olması ve yeni bir emeğe, bir araç ve kapmışçasına varlığını sunması, barındırdığı kullanım değerinin, yeni değerler yaratma olmasından ileri gelmektedir (Marx, 2008).

Tarih boyunca sulama kanalları, kanalizasyonlar, demiryolları üretmek için olduğu gibi bugün de sabit sermaye üretimi için, belirli bir artık nüfus, artık üretim ve üretkenlik seviyesinde olunması gerekmektedir. Bu anlamda sabit sermaye, emeğin

35 Harvey, üretim süreci dâhilindeki sabit sermaye, üretimin fiziksel çerçevesi olarak işlev gören sabit sermaye ile hem üretim, hem tüketim için işlev gören sabit sermaye biçiminde bir tasnif yapmaktadır.

Havalimanı son grup kentsel sabit sermayeye, yani hem üretim hem tüketim işlevi görebilen sınıfa karşılık gelmektedir (Harvey, 2016).

41

toplumsal gücünün (bilimsel güç, hüner vb.) bir çökelmesi ve cisimleşmesidir. Ancak sermayenin organik bir sureti gibi sergilenip, gizlenmektedir. Bu suret, sabit sermaye üretiminde tepeden, danışmaksızın, istisnalar rejimine tabi, politik ve ekonomik kimi saikler ile karar alınmasını kabul edilir göstermektedir. Oysa bireysel tüketim nesnesi olmayan sabit sermayenin, sermayenin devir hızı, emek gücünün yeniden üretimi36 gibi üretim sürecindeki tayin edici rolü düşünüldüğünde müzakereye dayalı süreçlerle sabitlenmesi uygun düşmektedir (Harvey, 2016; Marx, 2008).

Fiziksel altyapıları içeren sabit sermaye yatırımları üretim ve tüketim için yönlendirilebilecek bir kentsel formdur. Bu noktada, sabit sermaye yatırımlarının sağladığı dolaşım süresinin hızının sermayenin üretime dönüş hızını belirlediği için, değerin ne olduğu üzerinde olmasa da üretilecek değerin hacmi üzerinde belirleyici olduğunu hatırlatmak önem taşımaktadır. Üretilen değere, üretim sürecinde açığa çıkan artı değer ile sürecin tekrar sayısının çarpılmasıyla ulaşılacaktır (Harvey, 2016; Marx, 2008). Bu durum göz önünde bulundurulduğunda, ulaşımın üretici faaliyet olduğunun kati kabulünün ötesinde, reklam ve pazarlamanın dahi üretici faaliyet olarak düşünülebileceği tartışmaya açılmaktadır. Çünkü kopuk zaman ve kopuk mekânları uç uca tutuştururmuşçasına akışı ileten tüm fiziki ve sosyal altyapılar, üretimin bir yansımasına dönüşebilmektedir (Harvey, 2016).

Diğer taraftan, yapılı çevreye iliştirilen sabit sermaye yatırımları (kentsel teknoloji ve altyapılar), hedeflenen sıklıkta ve biçimde kullanılmadıklarında değer kaybına uğrama riski taşımaktadır (Harvey, 2016; Kayhan & Jenkins, 2016a, 2016b).

Böyle durumlarda karların ve ücretlerin görece iyi olduğu yerlere taşınma eğilimi baş göstermektedir. Her ne kadar yereldeki emeğin özellikleri, altyapıların birbirlerini tamamlayıcı, dolayısıyla bağlayıcı nitelikleri ve yerel kimi taahhüt ile alacaklar olsa da

36 Emek gücünün yer değiştirmelerini de içerir.

42

sermayenin doğası, böyle anlarda yerelden çekilme eğilimini kaçınılmaz kılmaktadır (Harvey, 2016).

Bu bağlamda, dolaşımın anlamını kavramaya çalışırken, belli hususları sıralamak fayda taşımaktadır. Canlı emek değeri var ederken, dolaşım metanın değişime konu olacağı yere ulaşmasını mümkün kılarak gerçekleşme koşulunu sağlamaktadır.

Sermayenin üretimi, fiili üretim ile filli üretim dışında kalan sürenin tamamını kapsamaktadır, bu noktada sermayenin üretiminin bu iki sürecin diyalektik birliği üzerinden izlenmesi gerektiği açıktır. Bu saptama Marx’ın şu değerlendirmesinde de açıktır:

“Dolaşımı hızlandırmakla sermayenin bizzat kendi yeniden üretimine getirdiği engelleri küçültmekten öte bir şeyler yapabileceklerini sanan dolaşım sihirbazları yanlış yoldadır.” (Marx, 2008: 505)

Sermaye tüm başkalaşım safhaları boyunca değerlenip, değersizleşir, her bir safhasında değişmesi, süzülmesi bir biçimden kurtulup yeniden bir nizama girmesi, değerlenme ve değersizleşme ibreleri, “genişleyen bir çembermişcesine” dolaşan sermaye ile “nadastaki” sabit sermayenin durumu ile hizalanmaktadır; “Dolaşımla üretimin birliği olan sermaye aynı zamanda ikisinin farklılaşması ve hatta zaman ve mekân bakımından birbirinden kopacak biçimde bağımsızlaşmasıdır” (Marx, 2008: 52).