• Sonuç bulunamadı

C. Semender Đle Đlgili Genel Özellikler:

4. Semender-Sevgili:

Âşık Ömer, bir dörtlüğün değişik benzetmelerle âşık-sevgili arasındaki muhabbeti çok güzel ifade eder. Bu dörtlükte âşık, kendisini mum etrafında dönüşüyle söz konusu edilen pervaneye benzetir. Sevgili ise mum gibi her tarafı yakıcı olan semendere benzetilir. Âşığın sevgili etrafında dönüşü onu tanımak içindir. Pervane de mum etrafında bu amaç için döner. Âşık, pervane gibi devamlı aşk ile sevgilinin etrafında dönmekte onu araştırmaktadır.

Cüstücû kılmaktayım aşk ile dilber cânibin Dembedem pervâne-veş sanki semender cânibin Hak nasîp etse sarılsam bir gece cânânıma Subha dek öpsem yanağın okşasam her cânibin

Âşık Ömer, s.266, Murab., 455/1.

Değerlendirme: Đnsanı insan yapan özelliklerden birisi de hayal gücüdür. Đnsanlar

bunun sayesinde mağara duvarlarına göz alıcı hayvan resimleri çizmiş, taş ve ahşaptan yerler yapmıştır. Đnsanoğlu, her daim değişen ihtiyaçları doğrultusunda bitmek bilmeyen bir üretim potansiyeline sahiptir. “ Herşey ihtiyaçtan doğar. ” felsefesi, dikkate alındığı takdirde mitolojik hayvanların varlığı da bu ihtiyacın tezahürüdür, denilebilir. Çünkü insanlar doğada karşılaştıkları şeyleri açıklama ihtiyacı duymuşlardır. Bunun içinde çoğu zaman hayal

güçlerine başvurmuşlardır. Böylelikle sadece kafalarında yarattıkları varlıklar

oluşturmuşlardır. Bu yolla üretilen mitolojik hayvanlar, ( zamanla ortaya çıkış kaynağı unutulduğu için de ) her kültürün vazgeçilmez bir öğesi durumuna gelmiştir. Đster iyi ya da kötü, yeni ya da eski, ister tanıdık ya da bilinmeyen olsun mitolojik hayvanlar, bünyelerinde barındırdıkları zengin çağrışımlarla unutulmaması gereken miraslardır. Göçebe bir kültür olan Türklerin hayallerini binlerce yıldır süsleyen bu varlıklar, günümüzde korkutucu ya da sevilen hayvanlar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Dîvân şiiri beslendiği kaynak açısından zengin bir şiirdir. Mazmun, imaj ve sembollerin sıklıkla kullanıldığı bir şiirdir. Şairin geleneğe ait bilgi birikimi kendi yeteneğiyle birleşince ortaya güzel bir ürün çıkar. Bundan dolayıdırki bu özelliklere sahip olan Fehîm-i Kadîm şiirlerinde mitolojik hayvanlara sıklıkla yer verir. Şair, tezde adı geçen bütün mitolojik hayvanlara şiirlerinde yer vermiştir. Halk şiirinin imaj ve motifleri ise Dîvân şiirine göre daha yüzeysel ve halka göredir. Bu yüzden Âşık Ömer ve Karacaoğlan, mitolojik hayvanlarla ilgili motiflerin kullanımında daha bilindik olanlara ve halk muhayyilesine yerleşmiş olanlara yer verirler. Anka ve hüma kuşunun şiirlerinde sıkça kullanılması buna örnektir.

Mitolojik hayvanlarla ilgili olarak kaynakların verdiği bilgiler ve bunlarla ilgili inanç, efsane ve düşünceler belirli noktalarda kesişmektedir. Özellikle Anka, Hüma, Kaknüs, Nesnas, Burak, Ejderha gibi hayvanlar benzetme öğeleri, telmihleri, hayal ve çağrışımları birbirine benzemektedir. Ulaşılmaz olma, Kaf dağında yaşama, yücelik belirtme, güçlü olma gibi özellikler bu ortak noktalardan bazılarıdır. Hüma ve anka kuşu her üç şairimizde de benzer özellikleri dolayısıyla işlenmiştir. Hüma, Anka’yla kıyaslandığında Dîvân şiirinde

56 daha çok karşımıza çıkmakla, özellikle, XVI. asırdan itibaren bu sıklık artmaktadır. Hüma, kültürümüzde ve edebiyatımızda güzelin ve onun belirli özelliklerinin sembolü olmuştur. Bunun içindirki hem Dîvân hem de Halk şairleri hüma kuşunu sıkça şiirlerinde işlemişdir.

Karacaoğlan, Fehîm ve Âşık Ömer’in aksine hüma kuşunu şiirlerinde daha farklı ele alır. Onun şiirinde hüma kuşu yere konar, öter, göze görülür, rengi seçilir vs. Buradan hareketle Halk şairi olan Karacaoğlan’ın başka bir kuşa hüma dediği sonucu çıkarılabilir. Ulaşılamayan, avlanamayan, dirisi ele geçmeyen, bulut ve ayla anılan, yani o derece yükseklerde bulunan hüma kuşu, Karacaoğlan’da çeşitli özellikleriyle sıradan bir kuş olur.

Musikâr ve nesnasın Halk şairlerimizce şiirlerinde işlenmemesinin sebebi onların halk arasında fazla bilinmemesinden ileri gelebilir. Ancak bir çok rivayet, hadis ve hikâyede adı geçen Burak’ın Âşık Ömer ve Karacaoğlan’ın şiirlerinde anılmaması şaşırtıcıdır.

57

ĐKĐNCĐ BÖLÜM:

58

I. KUŞLAR:

Kuşlar, farkı türleri ve özel adları dışında Türkçede ve değişik Türk lehçelerinde kuş, kus, koş; Farsçada murg ( ç.murgân ); Arapçada ise tâ‘îr, tayr ( ç.tuyûr ) isimleriyle anılırlar176.

Kuşlar, yumurtlayan omurgalı hayvanlardır. Kuşların vücudu tüylerle örtülüdür. Vücudu tüylü, çift kanatlı olan kuşlarda diş yoktur. Kuşların ağızları gaga şeklini almıştır. Hepsi sıcakkanlı olup yürekleri dört gözlüdür. Büyük ve küçük kan dolaşımları birbirinden tamamen ayrılmıştır. Vücut ısıları 41-44 derece olup sıcaktan ve soğuktan etkilenmezler. Kuşların bacakları pullarla örtülüdür. Ayakları dört parmaklı olup üçü önde birisi arkadadır. Bazı kuş türlerinin ayakları perdelidir. Karlı bölgelerde yaşayan kuşların ayakları tüylüdür. Dövüşken kuşların ayaklarında birer adet mahmuz bulunur. Kuşlar uçan varlıklardır. Onların vücutları uçmaya elverişli olarak yaratılmıştır. Kuşların kemiklerinin içi hava ile doludur. Kuyrukları hem firen hem de dümen vazifesi görür. Kanatları vasıtasıyla uçan kuşlar, uçmak için müthiş enerji harcarlar. Kuşların mide ve bağırsak biçimi diğer hayvanlardan farklı olup, “ kursak ” denilen ek bir depoya sahiptir. Kuşlar, 500 ile 1000 arasında kalp atış gücüne sahiptirler. Kuşların kalpleri aynı zamanda onların uçuş motorudur. Kuşlar, kemiklerindeki hava kesecikleri sayesinde çok yükseklerde uçabilirler. Zararlı böceklerin baş düşmanıdır. Bu yönleriyle tarıma büyük destek sağlarlar. Yeryüzünde yaklaşık 25 bin tür kuşun varlığı bilinmektedir. Kuşlar, türlerine göre gölde, denizde, ovada, ormanda, kayalıkta vb. yerlerde

yaşarlar177. Bedeni tüylerle ve boynuzsu pullarla kaplı, akciğerleriyle soluyan yumurtlayıcı ve

omurgalı hayvanlardır. Sıcakkanlı olan kuşların dişsiz çeneleri, boynuzsu bir gagayla örtülüdür. Kuşlar, bitki, et, böcek, deniz planktonları gibi çok çeşitli yiyeceklerle beslenir. Kuşlarda görüş ve ses çok gelişmiştir. Her türün çeşitli sesleri ve çoğunlukla belirli bir şarkısı vardır. Üreme, göç, yuva yapma vb. etkinlikler içgüdülere dayanırsa da, kuşlarda tanıma, seçme, uyum gibi yetenekler ve çok güçlü bir bellek vardır. Kuşların hem tür hem de sayı

bakımından en çok bulunduğu yerler yağışlı tropikal bölgelerdir178.

Kuşlar, davranışları ve temel özellikleriyle hayvanlar topluluğu içerisinde kendi başlarına özel bir kümeyi oluştururlar. Đnsanoğlu iki milyon canlı türü içerisinde 8,600 kuş türü saptaya bilmiştir. Bu sayının günümüzde artacağı bilinen bir gerçektir. Kuşlar, insan yaratılmadan önce yaşamaya başlamıştır. Örneğin Avrupa’da akbabanın iki buçuk milyon yıllık fosili bulunmuştur179.

Kuşlar, rengârenk tüylere sahiptir. Mükemmel uçuş kabiliyetine sahip olan kuşların yüzücüsü, dalıcısı, gece uçanı, gündüz uçanı gibi türleri vardır. Kuşların bazıları ( kazlar ) iyi aile, bazıları da kötü aile ( guguk kuşu ) örneğini gösterirler. Kuşlar, yerde gökte yaşamalarıyla yabani veya ehlileştirilmeleriyle sıcakta veya soğukta yaşamaları vb. özelikleri

ile hayvanlar âleminin adeta cennetini oluştururlar180.

Kuşların kimi tek eşli, kimi çok eşlidir. Kimi de her bahar başka bir dişi ile yuva kurar. Kuş yuvalarının kimi çerden çöptendir, kimi örülmüş çoraba benzer, kimi de betondan sağlamdır. Kuşların gagaları, pençeleri, kuyrukları, kanatları ve beden yapıları yaşadıkları

176 Ömür Ceylan, Kuş Cenneti Şiirimiz, Filiz Yay, Đst., 2003, s.24; Đlhan Çeneli, “ Dîvânü Lügat-it Türk’te Hayvan Adları ”, Türk Kültürü Araştırmaları, S.1-2, Ank., 1973-75, s.112; Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, “ Kuş ” mad., C.6, s.14.

177 Türkiye Rehber Ansiklopedisi, “ Kuşlar ” mad., C.10, s.348.

178 Büyük Larausse, “ Kuşlar ” mad., C.12, s.7205-06.

179 L. Sami Akalın, Türk Folklorunda Kuşlar, Kültür Bakanlığı Yay., Ank., 1993, s.155.

180

59 bölgeye ve beslenme şekline göre düzenlenmiştir. Kuşların kimi dağda, kimi ormanda, kimi gölde, kimi su kenarında, kimi denizde, kimi bataklıkta yaşar. Bazı kuş türlerinin yaşadığı yerler çeşitlidir. Örneğin karabatak, havada, karada, su yüzünde ve su dibinde dolaşabilir. Đleride ayrıntıları ile belirtileceği üzere bazı kuş türleri belirli özellikleriyle öne çıkar. Mesela bülbül, eşini yumurtaya razı etmek için sabaha kadar öter; hindi kabarır; martı dişisine yiyecek sunar; tavus kuşu rengârenktir; kuğu su sporları yapar; ibibik yaşlı anne ve babasına

yiyecek taşır. Bazı kuşlar, yavruları için ölümü göze alırlar181.

Kuşlar, belirli özellikleri dolayısıyla sınıflandırılır. Örneğin doğan, kartal, şahin ve atmaca gibi kuşlara gündüz yırtıcıları; baykuş, puhukuşu, ishakkuşu ve yarasa gibi kuşlara gece avcıları; keklik toy, bıldırcın ve turaç gibi kuşlara av kuşları; bülbül, kanarya, florya ve saka gibi kuşlara ötücüler; akbaba, çaylak, kuzgun ve karga gibi kuşlara leş yiyiciler; güvercin

kumru, serçe, kırlangıç gibi kuşlara ise evcil veya yarı evcil isimleri verilir182.

A. Kültürümüzde Kuş:

Efsanelerden rivayetlere, rivayetlerden hikâyelere; hikâyelerden sanata; sanattan rüya tabirlerine kadar birçok alana işlenmiş olan kuşlar, belirli özellikleriyle kültürümüzde yerini alırlar.

Đslamiyet’ten önceki devirlerde bazı Türk toplulukları kuşları “ ongun ” saymışlardır. Kuşun ruhun simgesi olduğu Orhun Yazıtları’ndaki ifadelerden anlaşılmaktadır. Türkçede “ uçmak ” sözcüğü ölümü ifade ediyordu. Kuşların Şamanlar tarafından suretine bürünülen, yardım alınan ya da koruyucu ruh olarak bilinen hayvanlardan sayıldığı anlaşılmaktadır. Ohlmarks’a göre kaz, karga, baykuş, kuğu, Şaman’ın en çok suretine girdiği hayvanlardandır. Altay Yaratılış Destanı’ nında da Tanrı Ülgen kuş biçimindendir. Kültürümüzde bazı kuşlar bazı simgelerin sembolü olmuştur. Örneğin bıldırcın yiğitliğin, sülün güzellik ve iyi şansın, saksağan iyi haberin, turna ölümsüzlüğün ve uzun hayatın, kırmızı karga güneşin, kara karga şeytanın, güvercin özgür hayatın; kaz erkekliğin, evliliğin ve başarının simgesi olmuştur. Kültürümüzde kuşların iyiye yorulanlarının yanında baykuş, kerkenez gibi kuşlar ise uğursuz olup ölümü işaret edici olarak yorumlanmıştır. Bunların yanında kartal, doğan gibi avcı kuşlar ise Gök Tanrı’yı belirtmek, Şaman ruhunu ifade etmek, hükümdar ya da beyleri temsil etmek, koruyucu ruhu, adaleti, güneşi, gücü ve kudreti simgelemek için kullanılıyordu. Söz konusu edilen yırtıcı kuş ya da kuşlar bu anlamları ifade eder biçimde gerek küçük sanatlarda gerekse

mimari eserler üzerinde kabartma olarak yaygın bir biçimde kullanılmıştır183.

Altayların dinî inançlarına göre en büyük tanrı Ülken’in, kendisi gibi gökte oturduğu inanılan yedi oğlundan biri karakuş adını taşımaktadır. Çin kaynaklarında, Uygurların Tanrı saydığı bir kuş efsanesi anlatılır. Bu efsaneye göre havanın sıcak olduğu bir gün Bilge-Buke’nin atası üzerindekileri çıkarak bir ağacın dibinde yatar. Bu ağaca bir kuş gelerek ötmeye başlar. Adam rahatsız olur. Kuş bununla da kalmaz, aşağı inip adamı tırmalar. Adam kızınca kuşu yakalar. Tam bu sırada zehirli bir yılanında aşağı indiğini görür. Kuşu bırakarak yılanın sokmasından kurtulur. Kuşun kendisini kurtarmak için böyle davrandığına kanaat getirilir. Bu olaydan sonra adam kabilesine bu kuşu öldürmemelerini ve ona saygı

181 L.Sami Akalın, a.g.e., s.155.

182 Ömür Ceylan, Burdur’un ve Dîvânların Sevimli Konukları: Su Kuşları ”, I. Buldur Sempozyumu, Mehmet

Akif Ersoy Üni. Rektörlüğü Sempozyum Dizisi, Burdur, 2007,s.310.

183

60 göstermelerini vasiyet eder. Uygurlar, asırlarca bu kuşa Tanrı gözü ile bakmışlar. Kuş, Türk

kültüründe Tanrı, iyi ya da kötü ruh olarak günlük yaşayışta rol oynamıştır184.

Kültürümüzde yer alan bazı kuşların eski Türklerde, belli inanışlara zemin hazırladığı ya da motif olduğu bilinir. Yakutların bir bölümü, analarının kartaldan geldiğine inanırdı. Kadınlar çocuk yapabilmek için ona yalvarırlardı. Akbaba, Oğuz’un öldürdüğü canavarı yemeye gelen kuştur. Tanrı Ülgen tarafından kuzguna insan canı taşıtılmıştır. Turna, güvercin, karga haberci ve postacı sayılmıştır. Buğu Tekin’in habercileri de üç kargaydı. Bazı Türk boylarının ve soylarının totemleri de kuğu, kaz ve karga gibi kuşlardır. Kalmuk Masalları’nda bir fedakâr kadın, kuş şekline girerek kocasını kurtarmaya çalışmıştır. Van Gölü çevresinde söylenen Kardeşler Masalı’nda peri kızlar, güvercin şekline girer. Yine eski Türklerde Omay adı verilen kuş kutsal sayılırdı185.

Kuşların kendilerine has özellikleri ve durumları çeşitli yorumların biçimlenmesine vesile olmuştur. Örneğin kültürümüzde kuş kafesi tutukluluk; kuş pençesi saltanat arması; üzüm yiyen kuş ölümsüz yaşayış simgesi; kuş tüyü hafiflik; kuş uçuşu ruhun gidişi; kuşun ayak izi alfabe ve öngörü; daldaki kuş erişilmemiş istek; eldeki kuş mal, bereket; kuş dili, öğüt ve uyarı ve asmaya konmuş kuş, Tanrı bağışlamasından yararlanmak anlamını taşır. Kuşların bu özellik ve durumlarıyla birlikte renkleri de kültürümüzde farklı yorumlara olanak sağlar. Örneğin akkuş temizliği, doğruluğu; karakuş günahı; renkli kuş güneşi; mavi kuş mutluluğu simgeler. Kısaca kuşların efsanelere, hikâyelere, çeşitli inançlara ve yorumlara yansımış özellikleri kültür tarihinde simgesel olarak şu anlamlara gelmektedir: Ölümsüzlük, özgürlük, haberci, Tanrı, yağmur, yaratıcılık, saltanat, rüzgar, müjdeci, ruh, bulut, güneş, ay, akıl, savaş, güç, ve kudret gibi186.

Kültürümüzde kuşun simgesel anlamları yer ve şahıs adlarında, bayrak ve flamalarda görülmektedir. Türk kültürünün ongun kuşları Oğuz Kağan’ın altı oğluna birer simge olmuştur:

Gün-han  Şahin

Ayhan  Kartal

Yıldızhan Tanışan

Gülehan  Sungur

Denizhan Çakır ( Doğan )

Dağhan  Puhu

Kuşlar; saltanat, güç-kuvvet, totem ya da bölgesel bir özellik belirtisi olarak eski çağlardan günümüze kadar birçok milletin bayrağını süslemiştir. Hz. Muhammed ( s.a.v. ) in siyah bir kumaştan ibaret olan en ünlü sancağının, Türkçede kartal-şahin-atmaca-tavşancıl vb. kuş anlamına gelen “ ukab ” adını taşıması Şaman kökenli kartal motifinin Müslümanların gözüyle yüceltilmesine ve özellikle bayrak motifi ya da devlet arması haline gelmesine

yardımcı olmuştur187.

Birçok kültürde olduğu gibi bizim kültürümüzde de kuşun güzel sanatlardaki yeri önemlidir. Kuşların güzelliği, rengi, beden yapıları, ötüşleri, mitolojik özellikleri yapı

184

Halil Ersoylu, “ Türk Dünyasının Düşünce, Dil, ve Edebiyatındaki Bazı Kuşlar ”, Türk Dünyası

Araştırmaları, Yıl: 2, S.11, Nisan, 1981, s.86,87.

185 Murat Uraz, Türk Mitolojisi, Mitologya Yay, Đst., 1992, s.155-157.

186 L. Sami Akalın, a.g.e., s.147.

187

61 sanatından müziğe kadar bütün güzel sanatlara konu olur. Güzel sanatlarda ve özellikle yapı sanatında kartal ve çift başlı kartal motifi, Türk kültüründe önemli yer tutar. Selçuklu, yapılarında çift başlı kartalın her medresede bulunuşu, bilgi ve okuma simgesiyle yorumlanmaktadır. Kültigin Anıt Mezarı’nda bulunan açık kanatlı bir kartal motifi, saltanat simgesi sayılmış olabilir. Türk kültüründe avcı kuşlar, sivil ve dini yapılarda kabartma taşı çini, alçı, ağaç, olarak tasvir edilmiştir. Kartal ve benzeri yırtıcı kuşlar birçok Türk devletinin ve şehrinin yapı sanatında görülür. Özellikle kartal figürü önemlidir. Avar, Göktürk, Uygur, Gazneli, Eyyubi ve Selçuklu sanatında gerek açık mezarlarda gerekse yapılarda kartal figürüne sık rastlanır188.

Kültürümüzde kuşa verilen değer yapı sanatlarının yanında kuşa yönelik yapılan kuş evlerinde de görülür. Kuş evi; cami, medrese, kervansaray, han ve evlerin çatıya yakın köşelerine, kuşların barınması için yapılan eve ve saraya benzer evlere ve yapılara denir. Bu kuş evleri, büyük özen ve incelik gerektirmektedir. Bu evlere, kuş sarayı, serçe-köşk, güvercinlik, serçe sarayı gibi isimler de verilir. Özellikle serçe ve güvercinin bu kuş evlerinde barındığı görülür. Đstanbul’da ve Edirne’de kuş evleriyle tanınmış olan yapılar şunlardır:

- Fatih Camii - Eski Ali Paşa Camii

- Yeni Camii - Hurhur Sıbyan Mektebi

- Nur-i Osmaniye Camii - Hüseyin Paşa Külliyesi

- Valide Camii - Hasan Paşa Medresesi.

- Ayazma Camii

- Topkapı Sarayı

- Eski Cami ( Edirne )

- Selimiye ( Edirne )189

Kuşların kültürümüzde seramik ve süslemelere de yansıdığı görülür. Đskitler’ de kartal vb. yırtıcı kuş başları kılıç kabzalarında, silahlarda ve kemer tokalarında kullanılmıştır. Isparta’da bir fildişi kabartmada da kuş figürü vardır. Özellikle kuş tüyü, mızraklarda,

oklarda, takılarda, çadırlarda ve kadın giysilerinde yerini alır190.

Kuşların özellikle avcı kuşların resim ve minyatürlere yansımaları elit kesimin yani saray ve efradının vasıtasıyla olur. Sürek avları ve resimleri, avcı kuşlarla avlanan Osmanlı insanı resimleri, Fatih Albümünde şahinle avcılığı gösteren kareler, Kanuni’nin elinde şahinle

sürek avını gösteren minyatürler vs191. Kuşlar diğer özelliklerinin yanında sesleriyle de

besteleriyle zengin bir esin kaynağı olmuştur. Cemal Reşit Rey’in, Eyüp Güvercinleri, Muammer Sun’un Saray Bahçesi ve Kuşlar, Atlı Karınca-Hüzünlü Serçe adlı besteleri bu

alanda önemli bestelerdir192.

Kuşların hayatı insanlık tarihinden daha önceye dayanır. Kuşlar tarih boyunca mitolojik figür, sanat eseri, barış, güç, bilgelik, özgürlük ve kudret gibi sembollerle anılmaları onların sadece besin kaynağı olmadığının bir göstergesidir. Türklerin mitolojik çağlardan beri sevdikleri, hayranlık duydukları, ümit besledikleri ve birçok özellikleri dolayısıyla kendilerine yakın buldukları için sembol olarak kabul ettikleri kuşlar, Türk tarihinin her döneminde

188

L. Sami Akalın, a.g.e., s.150,151.

189 Ç. E. Arseven, Sanat Ansiklopedisi, C.2, s.1179.

190 L. Sami Akalın, a.g.e., s.152.

191 Bahçeddin Ögel, Kültür Tarihine Giriş, Ank. 1984, C.7, s.203, 247.

192

62 seçkin şahıslara isim ( Çağrı, Başkuş, Aksungur gibi ) ve Türk coğrafyasında köy, şehir, göl,

dağ gibi birçok yere ad ( Kuşadası, Florya, Kazdağı vs. ) olmuştur193.

Türkler, kuşları, kişi ve yer adlarının dışında mimariden halk danslarına, kıyafetlerinden mezar taşlarına kadar hayatın her alanında yaşatmıştır. Eski zamanlardan günümüze kadar, Türk tarihinin her devrinde peygamberlerin, ermişlerin, kuşların dilinden

anladıkları ve onlarla konuşabildiklerine inanılmıştır194. Mesela Hz. Süleyman’ın kuşlarla

konuşması dinî ve edebi pek çok eserde işlenmiştir195. Halk arasında kuşdili demek,

anlaşılmaz seslerle konuşmak demektir. Kelimelerin baş ve sonundaki heceler yer değiştirilerek bir kurala bağlı olarak yapılan konuşmalara denir. Rüyada görülen kuşun türü belli değilse pek hayra yorulmaz. Azrail’e işaret eder. Siyah kuş görmek amelin kötülüğüne, beyaz kuş görmek sevaba işarettir. Renkli kuşlar riyakârlığa delalet eder. Büyük kuşlar, melik,

reis, âlim, tüccar ve zengin kimselere işaret eder196.