NEDENLERİ VE GELİŞİMİ
B- SAĞDAKİ ÖRGÜTLENMELER
1968 yılı yalnız sol için değil, sağ kesimde de gençlerin eylemlerinin başlangıç yılıydı. Devlet destekli ideolojik ve fiziki eğitimler, sağ görüşlü öğrencilere adına genellikle “komando kampları” denilen yerlerde veriliyordu. Böylelikle sağ görüşlü
100
“Dr. Hikmet Kıvılcımlı ile ilgili ayrıntılı bilgi için” Bkz. Tarkan Tufan, Hikmet Kıvılcımlı’nın Hayatı ve Eserleri, Nokta Kitap, İstanbul, 2012.
101 Çavdar, s.184-185.
34 öğrencilerin eylemleri daha çok şiddet eylemleri olarak kendini göstermişti. 1960’larda “toplu namazlar” ve “komünizmle mücadele” dernekleri adıyla ortaya çıkan bu tür eylemler siyasal yaşamda “şiddeti” gündeme getirdi.
İlginç olan; sağ görüşlü öğrencilerin eğitildikleri bu kampların, geleneksel olarak gericilikle suçlanan dinci gruplarla bir ilişkisinin bulunmamasıydı. Daha çok ırkçı-Turancı düşünsel eylemlerle bütünleşme içindeydi. Dinci gruplar ise eylemlerini daha
çok 1980 darbesinden sonra arttıracaklardı.103
Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (daha sonra Milliyetçi Hareket Partisi adını alacak) gençliğe özel bir önem veriyordu. 1968’de gençleri özel bir eğitimden geçirmek üzere (bu eğitimler saldırı ve saldırıdan korunma amaçlı yapılıyordu) ilk olarak İstanbul,
Ankara ve İzmir yakınlarında açılan “Komando Kampları”nı kurdu.104
1969 yazında da 34 ilde komando kampları açıldı. Kamplar MBK’nın önemli isimlerinden Dündar Taşer’in yönetimindeydi. 1969 sonlarından itibaren ülkücüler, üniversite kavgalarında
“komando” sıfatı ile isimlerini duyurmaya başlayacaktı.105
CKMP lideri Alparslan Türkeş 18 Ağustos 1968 günü Haber Ajansı’na verdiği demeçte; “Gençlik kolları çeşitli sportif ve kültürel faaliyette bulunuyorlar. Bu arada kendilerine judo öğretiliyor. Komünistler memleketi sahipsiz sanıp da sokak hakimiyeti kuramazlar. Onların anlayacağı dilden konuşacak memleketçi-milliyetçi çocuklar
vardır” diyordu.106
“CKMP’nin yarı resmi organı Milli Hareket dergisine göre kampların günlük programı şöyleydi: Dua, iki saat beden eğitimi (judo, güreş, boks dahil), kahvaltı, okuma, öğle yemeği, iki saat beden eğitimi, (yukarıdaki gibi, ayrıca ipte yürüme ve duvara tırmanma), dua, uzun yürüyüşler ve spor, dua, akşam yemeği ve ders (Örneğin Komünizm karşısında milliyetçilik ruhu).”
Buna rağmen, gençlerin ateşli silahlarla eğitildiği yolunda söylentiler de yaygındı. Parti, bunları yalanlıyordu. Eğitim gören genç sayısı hiçbir zaman
103
Kongar, s.174.
104 Kabacalı, s.205.
105 Mümtaz’er Türköne, Darbe Peşinde Koşan Bir Nesil 68 Kuşağı, Nesil Yay., İstanbul, 2012, s.78-79.
35 açıklanmadı. Yalnızca tahminler ileri sürüldü. Kamplarda kimi yayınlara göre; birkaç yüz, kimi kaynaklara göre ise, 5 bin genç eğitim görüyordu.
Kamplarda yetişen militanların ilk şiddet eylemi; 31 Aralık 1968’de Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğrenci Derneğini basmaları ile gerçekleşti. Sağ görüşlü militanların eylemleri daha çok soldaki gençlik örgütlerinin eylemlerine karşı gelişiyor, kanlı
olaylarla sonuçlanıyordu.107
Komando kamplarında eğitim gören milliyetçi militanlar, başlangıçta kendileri için “komando” adını benimsemişlerdi. Fakat partinin (CKMP) de isteğiyle “milliyetçi toplumcular” adıyla anıldılar. Ardından “bozkurtlar” bir süre sonra da “ülkücüler” adını
alacaklardı.108
Üniversitelerde kendilerini ülkücü olarak nitelendiren öğrenciler, bir yandan yarı resmi öğrenci kuruluşlarında çalışırlarken, diğer taraftan kendi bağımsız örgütlerini de kurmuşlardı. Bunların başında da “Ülkü Ocakları” geliyordu. İlk kurulan ülkü ocağı 1966 Mart ayında açılan Ankara Hukuk Fakültesi Ülkü Ocağı idi. Ocağın kuruluş çalışmalarını yürütenlerin başında CKMP Gençlik Kolları Başkanı Namık Kemal Zeybek geliyordu. Derneğin amacı 3 maddede belirtiliyordu. Bunlar; Kanun, milli varlık ve menfaatler içinde; öğrencilerde milliyetçi, ülkücü toplumcu, ahlakçı duyguların kökleşmesini sağlamak, milli birlik ve beraberliği kuvvetlendirecek ve yaşatacak eserlerin yurt çapında dağıtımı için çalışmak, üniversite gençliği arasında dayanışma oluşturmak ve her türlü zararlı ve bölücü faaliyetlerin karşısında olmak,
şeklindeydi.109
Ayrıca Namık K. Zeybek ülkücü hareket hakkındaki yazılarında; hareketin sadece anti-komünizmden ibaret olmadığını, komünizme karşı bir reaksiyon
değil, tezi olan bir aksiyon olduğunu söylüyordu. 110
Ülkü Ocakları, 1966’da kurulmaya başladığı zaman amblem olarak üç hilali kullanmıştı. Ülkücülere göre üç hilalin birçok anlamı vardı. Bunlardan birincisi;
107
Kabacalı, s.205.
108 A.g.e., s.205.
109 Turhan Feyizoğlu, Fırtınalı Yıllarda Ülkücü Hareket, Ozan Yay., İstanbul, 2005, s.27.
36 İslam birliğini, ikincisi ise; Türklerin Üç Kıta’da egemen olmalarını sembolize
etmesiydi.111
1968’e gelindiğinde hemen hemen tüm üniversitelerde ülkü ocakları açılıyordu.
Bu ocaklar, 1969 Mayıs’ından sonra Ülkü Ocakları Birliğine dönüşecekti.112
9 Şubat 1969 tarihinde Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Türk siyasi hayatında
yer almaya başladı.113
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Vekili Dündar Taşer 16 Ekim 1969 günü verdiği demeçte, “Talebe teşekküllerinin asıl fonksiyonlarını yitirdiklerini ve günlük politikanın aleti haline geldiklerini” söylemiş ve milliyetçi hareketi benimseyen bütün milliyetçi üniversitelilerin Ülkü Ocaklarının çatısı altında toplanmasını istemişti. Milliyetçi üniversite gençliğinin, yozlaşmış bütün öğrenci dernekleriyle ilişkisini kesmesini isteyen Taşer, öğrenci dernekleri konusunda daha sonra şunları söylemişti:
“Bugün Talebe Cemiyetleri asıl vazifelerinden ayrılmış ve günlük politikanın aletleri haline getirilmiştir. Bu dernekler mensuplarını daha iyi, daha bilgili öğrenci yapma çabası yerine, işgal, boykot, fiili durum gibi yollara sevk eder hale düşmüştür. Bu durum Milliyetçi Hareketin başarısı için çaba sarf eden gönüllerini Milliyetçi Harekete bağlamış bulunan gençliğin çeşit teşekküllerde bulunması hem talebeliklerini zorlaştırmakta hem de lüzumsuz çatışmalara girerek ülkülerine zarar vermektedir. Bu sebeple Milliyetçi Gençlik bütün talebe teşekküllerinin idaresinden çekilmeli ve ülkülerini gerçek hale getirmek için Ülkü Ocaklarında toplanarak bu uğursuz ve
faydasız mücadelenin dışına çıkmalıdır.114
Yine gençlik hareketleriyle ilgili olarak, o yıllarda Alparslan Türkeş şu değerlendirmeyi yapıyordu:
“…Türkiye’de son yıllarda, hükümetlerin gafleti yüzünden hızla yayılma imkanı bulan komünist ideolojiye karşı biz Türk milliyetçiliği ideolojisini tuttuk. Ve komünizme karşı, Türkiye’nin kalkınmasını, yükselmesini sağlayacak Dokuz Işık doktrini dedik. Biz ne kapitalizm; ne komünizm; üçüncü yol, yani İslamiyet ve Türk
111
Feyizoğlu, s.45.
112 Metin Turhan, Ülkü Ocakları 1968-1980, Bilgeoğuz Yay., İstanbul, 2010, s.1.
113 Turgay Uzun, Türk Milliyetçiliği ve MHP, Ebabil Yay., Ankara, 2005, s. 267.