• Sonuç bulunamadı

Borç ilişkileri edimin ifa süresi dikkate alınarak ani edimli, sürekli edimli, dönemli edimli sözleşmeler olarak ayrıma tabi tutulmaktadır. Ani edimli sözleşmelerde borçlu edim yükümünü bir seferde tek bir davranış ile yerine getirmekte, asli edimlerin yerine getirilmesi ile borç ilişkisi sona ermektedir.

93A.g.e. s.24, DEMİR, Remzi, Türk Borçlar Kanunu Açısından Taksitle Satış Sözleşmeleri, 2013, Ankara, s. 43.

94Açıklama için AYRANCI, Hatta Bağlı, s. 1090.

95 KUNTALP, Ard Arda, s. 15

40 Sürekli borç ilişkilerinde ise borçlu borcunu belirli veya belirsiz bir zaman süresince devamlı ve aralıksız bir davranışla sürekli olarak ifa etmektedir. 96Sürekli borç ilişkilerinde borçlu belirli yahut belirsiz bir zaman diliminde kesintisiz bir ifa yahut katlanma borcu üstlenmektedir.97Ancak buradaki süreklilikten anlaşılması gereken borcun yerine getirilirken zamansal olarak herhangi bir kesintiye uğramaması değildir.

Süreklilik borcun hukuki ve fiili yönden bütünlük teşkil edecek biçimde uzun bir zaman diliminde yerine getirilmesi şeklinde anlaşılmalıdır. 98 Bu noktada önemli bir diğer husus alacaklının menfaati, yani edim soncunun gerçekleşmesinin zaman içinde bir süre kapsamasıdır, bir zaman dilimi boyunca ihtiyaçların sürekli karşılanmasıdır. Diğer borç ilişkilerinde olduğu gibi “sürekli borç ilişkileri” de edim sonucunun gerçekleşmesi amacını taşımaktadır. Ancak “sürekli borç ilişkilerinde” amaç gelecekteki bir zaman diliminde bir anda ifanın sona erdirilmesi değildir. Aksine ilişki varlığını sürdürdükçe edim borcu sürekli olarak ifa edilmekte ve amaç her an gerçekleşmektedir.99Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu edimini bir kez yerine getirmekle borçtan kurtulmamakta, borç ilişkisi devam ettikçe edim yükümlülüğü de devam etmektedir.100 Sürekli borç ilişkisinin sona ermesi ancak sözleşme süresinin sona ermesi veya herhangi bir nedenle borç ilişkisinin sonlandırılması halinde mümkün olmaktadır. Bu noktada vurgulamak gereken bir husus fesih hakkının kullanılması halinde sözleşmenin ileriye etkili olarak sona ermesidir. 101

96 OĞUZMAN/ÖZ, s. 10.

97 ERTAŞ, Şeref, “Sürekli Borç İlişkilerinde Zamanaşımı”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.16, Özel Sayı 2014, Prof Dr. Hakan Pekcanıtez’e Armağan, İzmir, 2015, s. 3095

98 EREN, s. 100, KOCAYUSUFPAŞAOĞLU, s. 38, DOĞAN, Gülmelahat, “Sürekli Borç İlişkilerinde Borçlunun Temerrüdü”, Hakem İncelemesinden Geçmiş Makale, Ankara Barosu Dergisi, Cilt 72, Sayı 4, Ankara, 2014, s. 391.

99 SELİÇİ, Özer, Borçlar Kanununa Göre Sözleşmeden Doğan Sürekli Borç İlişkilerinin Sona Ermesi, İstanbul, 1976,s. 8. Yazara göre açıklanan sebeple sürekli borç ilişkilerini “tükenmeyen borç ilişkileri”

olarak adlandırmak da mümkündür. Sürekli borç ilişkilerinde ilişkinin süresi edimlere tabi olmaz aksine edimler ilişkinin süresine tabi olurlar.

100 KILIÇOĞLU, Ahmet M., Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 17. Baskı, Ankara, 2013, s.6.

101 AYRANCI, s. 156 vd.

41 Arda arda teslimli sözleşmeler ile sürekli borç ilişkisi doğuran sözleşmeler arasındaki ayrım da bu noktada ortaya çıkmaktadır. Sözleşmenin amacı belirli bir süre içerisinde toplam edim miktarının elde edilmesi ise ard arda teslimli sözleşmeden söz edilebilecektir. Ancak amaç belirli bir süre boyunca ihtiyacın sürekli karşılanması ise sürekli borç ilişkisinin varlığından söz edilebilecektir.102

Bu kapsamda elektrik piyasası abonelik sözleşmelerinin sürekli (edimli) borç ilişkisi doğurduğu hakim kanaattir. 103Gerçekten de abone elektrik temini ihtiyacını tedarikçiden temin etmeyi ve karşılığında bir bedel ödemeyi taahhüt ederken karşılığında tedarikçi de abonenin bu öngörülemeyen ihtiyacını karşılamak üzere daima ifaya hazır bulunmayı taahhüt etmektedir. Süreklilik ilişkisi de bu noktada ortaya çıkmaktadır. Bu sözleşmenin amacı ihtiyacın belirli olmayan zamanlarda fakat sürekli olarak karşılanması olup bu kapsamda abonelik sözleşmeleri sürekli borç doğuran sözleşmelerdir.

III. Sözleşmenin Hukuki Niteliği

A. Genel Olarak

Borçlar Kanunumuza hakim olan irade serbesti ilkesinin dolaylı bir sonucu olan

“sözleşme özgürlüğü ilkesi” taraflara akdedecekleri sözleşmenin tipini seçeme özgürlüğü de sağlamıştır. 104

Bazı sözleşme tipleri Borçlar Kanunu ve diğer kanunlarda özel olarak düzenlemiştir. Çeşitli sözleşme tiplerinin kanun tarafından düzenlenmesinin tarihsel ve

102 OĞUZMAN/ÖZ, s. 11.

103SELİÇİ, s. 17, AYRANCI, s. 157,YAVUZ, s. 107 vd.,CEVLAN, Durmuş, Elektrik Tedarik Sözleşmelerinde Bedel, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2012, s. 75, DALKA OKUMUŞ s. 110, KOCA, 46, ZENGİN, s. 20.

104 ZEVKLİLER, Aydın/HAVUTÇU, Ayşe, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, 9. Baskı, Ankara, 2007, s. 33-37.

42 sosyal bir takım sebepleri vardır. Bu sözleşmeler belirli bir isme ve tipe sahip oldukları için isimli (tipik) sözleşmeler olarak adlandırılmaktadır.105 Burada dikkat edilmesi gereken husus bir sözleşmenin isimli sözleşme olması için kanunda isminin zikredilmiş olmasının önem taşımamasıdır. Bir sözleşmenin isimli sözleşme sayılabilmesi için kanunda ismen zikredilmiş olması yeterli bulunmamakta, sözleşmenin esaslı unsurlarının, taraflarının hak ve borçlarının ve uygulanacak hükümlerin de düzenlenmesi gerekmektedir. 106

Taraflar kanunlarda düzenlenen tiplerden birini seçerek sözleme yapabilecekleri gibi yasada düzenlenmeyen tipini ve içeriğini kendilerinin belirleyeceği bir sözleşme de hazırlayabilirler. Bu çerçevede taraflar gerek kanunda belirtilen tiplere ait unsurları bir araya getirerek ve gerekse kanunda belirtilen sözleşme tiplerine tamamen yabancı kendine özgü unsurlardan oluşan sözleşmeler yaratabilirler. Bu tür sözleşmeler ise

“isimsiz (adsız ya da atipik) sözleşmeler” olarak adlandırılır.107

İsimsiz sözleşmeler ihtiva ettikleri unsurların tipik sözleşmelere ait olup olmamasına göre “sui generis (kendine özgü) sözleşmeler” ve “karma sözleşmeler”

olarak ayrılır.108Sui generis sözleşmeler tipik sözleşmelere ilişkin unsurları tamamen ya da kısmen içermeyen kendilerine özgü unsurlardan meydana gelirler. Ancak bu sözleşmeler kendine özgü yapısını korumakla birlikte bir takım sözleşme tiplerine benzerlik de gösterebilirler. 109

Karma sözleşmeler ise kanun belirlediği farklı sözleşme tiplerine ilişkin unsurların kanunun belirlemediği tarzda birleştirilmesi ile meydana gelen

105 EREN, s. 192, TANDOĞAN, s. 8, YAVUZ, Cevdet/ACAR, Faruk/ ÖZEN, Burak, Borçlar Hukuku Dersleri Özel Hükümler, İstanbul, 2012, s. AÇIKGÖZ, s. 1.

106 ARAL/AYRANCI, s.54, AYRANCI, s. 213, AÇIKGÖZ, s. 100-101

107 ZEVKLİLER/HAVUTÇU, s. 7-8

108 ARAL/AYRANCI’ ya göre isimsiz sözleşmeler “kendine özgü sözleşmeler” “karma sözleşmeler”

“bileşik sözleşmeler” olmak üzere üçe ayrılmaktadır.

109 AÇIKGÖZ, 102-103, ARAL/AYRANCI, s.57

43 sözleşmelerdir. 110 Karma sözleşmeler de “kombine sözleşmeler”, “çifte tipli sözleşmeler”, “çeşitli tiplere ait unsurların birbirine karıştığı sözleşmeler” ve “kendisine yabancı yan edimleri ihtiva eden sözleşmeler” olmak üzere dört kısma ayrılırlar.

Kanun koyucu TKHK 52. maddesinde abonelik sözleşmesine ilişkin düzenlemelere yer vermiştir. Ancak söz konusu düzenlemede abonelik sözleşmesinin esaslı unsurlarına yahut tarafların hak ve yükümlülüklerine yer verilmemekte, sözleşmenin tipi anlatılmamaktadır. Her ne kadar bu kanuni düzenleme Abonelik Sözleşmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri ile detaylandırılmış ise de kanunda unsurları yer almayan abonelik sözleşmesinin tipik sözleşme olarak kabulü mümkün değildir.

Konu elektrik sektörü abonelik sözleşmeleri yönünden incelendiğinde burada da özel bir düzenleme yapılmadığı, Elektrik Piyasası Kanununda sözleşmenin tipi yer almadığı görülmektedir. Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinde perakende satış sözleşmesine ilişkin bir takım hükümler mevcut ise de bu durum tipik sözleşme sayılabilmesi için yeterli görünmemektedir. Dolayısıyla elektrik piyasası abonelik sözleşmelerinin isimsiz (atipik) sözleşmeler grubunda yer aldığının kabulü gerekir.111

Ancak elektrik piyasası abonelik sözleşmesi aynı zamanda birden çok sözleşmenin unsurlarını bünyesinde barındırdığından doktrinde sözleşmenin hukuki niteliğinin çeşitli tipik sözleşmeler ile karşılaştırıldığı görülmüştür. Ancak dikey bütünleşik yapının ve elektrik piyasası faaliyetlerinin ayrılması ile söz konusu görüşlerin bir kısmı güncelliğini yitirmiştir. Bu sebeple çalışmada bu görüşlerin tamamı incelenmemiş ancak modern piyasa yapısı çerçevesinde ileri sürülen görüşlere uygun

110 EREN,193, TANDOĞAN,12

111 AYRANCI, s. 140, ARAL/AYRANCI, s. 54, TANDOĞAN, 67.

44 düştüğü ölçüde temas edilmiş, esasen günümüzde halen tartışılan görüşler detaylı olarak incelenmiştir.