• Sonuç bulunamadı

ENTELEKTÜEL: KAVRAMSAL VE TARĠHSEL ARKA PLAN

1.2. ENTELEKTÜELĠN TARĠHSEL GELĠġĠMĠ

1.2.2. Aydınlanma, Akıl ve Entelektüel

1.2.2.1. Rusya’da Entelijensiya’nın DoğuĢu

Entelektüelin kavramsal açıklamalarına rağmen, sıklıkla başka kavramlarla karıştırıldığı ve bu nedenle yerine başka anlamlar içeren kelimeler kullanıldığı yukarıda da ifade edilmişti. Bunlardan en bilineni ise entelijensiya kavramıdır. Köken olarak entelijensiya kavramı da entelektüel gibi latince leg‟den türemiştir. Entelijans, dış dünyaya, tabiata duyulan pragmatik ilgiyi gösteren, dünyayı biçimlendirebilen teknik kapasite demektir.

Entelijans, kendisini yetenekte, mesleki kapasitesinde, uzmanlık becerisinde ve gücünde ortaya çıkarır. Entelektüelin işi, daha çok okuyup, yazmak ve anlamak olduğu için düşünmek üzerine kurulu bir mesleği olduğu söylenebilir (Özcan, 2006, s. 41).

Entelektüel ile entelijans kavramın kökenine ilişkin anlamları açısından ilişkilendirmek, bu nedenle doğru değildir. Ancak entelijensiya da, entelektüel gibi, bir toplumsal hareketin sonucu gelişmiştir. Entelijensiya, ilk defa Rusya‟da kullanılmaya başlanmış, Çarlığın despotizmine ve Ortodoks Kilisesi‟ne karşı çıkan okuryazarlar kesimini ifade etmiştir. Tek tek bireylere değil, belli bir gruba verilen ortaklaşa bir tanımlamadır.

Eleştirel aklı, bilimi, adaleti, o günün koşullarına göre devrimci sayılabilecek değerleri savunanların tüm çevrelere verilen ortak bir isimdir (Lipset ve Basu, 1976, s.112). 1987 tarihli Encylopedia Britannica‟nın Micropedia bölümünde, intelligensiya şu şekilde

tanımlanır: Sosyal ve poltik düşüncelere karşı çok içten bir ilgi duyan, ancak Çarlık rejiminin otokratik ve ezici yapısı yüzünden istediklerini yerine getirmeyen intelligentsiya‟nın çekirdeğini hukukçular, doktorlar, öğretmenler ve mühendisler teşkil ediyor, ayrıca bunlara bürokratlar, arazi sahipleri ve ordu subayları katılıyordu.

(Micropedia, 6,339, aktaran Batuhan, 2002, s. 95)27.

Entelijensiya teriminin Rusya‟daki belirli kesimleri içeren kullanımının arka planında, buradaki kendilerine profesyonel iş yapma niteliği kazandıran bir üniversite eğitimini almış olanları adlandırmak için kullanıldığını, sonraları ise sözcüğün kapsamının birçok yazar tarafından kol gücüne dayanmayan uğraşlarda bulunan herkesi içerecek biçimde genişletildiği söylemek mümkündür. Bu anlamda entelijensiya, yeni orta sınıfa denk düşmektedir. Bu sınıf içinde üst ve alt katmanları ayırt etmek olanaklıdır, üst katman profesyonel işlerde çalışanlardan, alt katman ise daha rutin büro ve idari görevlerde bulunanlardan oluşmaktadır (Bottomore, 1997, s. 74). Entelijensiyanın ilk kez yazımsal olarak kullanımı ise 1860‟lı yıllarda romancı Boborykin tarafından iktidarı eleştiren eğitim düzeyi yüksek kişiler topluluğunu anlatmak amaçlı kullanımıdır (Özcan, 2006, s.

57). Boborykin, entelijensiya sözcüğünü, Rusça intelligent (aydın) ve bilinen entelektüel sözcüğü ile aynı anlamda kullanır (Kagarlitski, 1992, s. 22). Pascal Ory‟ye göre entelijensiya kavramının etimolojik kökeni Fransızcadır ve ilk kez Aydınlanma Dönemin‟de ortaya çıkmıştır. Alain Besançon ise kelimenin aslında Almanca intelligenz‟den geldiğini ve intelligenz‟in Polonyalılar tarafından Slavlaştırılırken Ruslar tarafından dünyaya tanıtıldığını öne sürmektedir (Özcan, 2006, s. 57). Öte yandan Raymond Aron‟a göre de entelijensiyanın kökenleri sanayi toplumuna dayanır.

Entelijensiyanın toplumdaki uzmanları içine aldığını belirten Aron, sözcüğün kökenine ilişkin bakışını da şöyle ifade eder:

Entelijensiya sözü ilk olarak XIX. yüzyılda Rusya‟da kullanıldı. Üniversiteyi bitiren ve esas itibariyle batı menşeli kültür edinmişlerin sayısı azdı. Aristokrat ailelerin küçük çocukları, küçük burjuvazinin hatta hali vakti yerinde köylülerin erkek çocuklarıydı.

Bunlar; eski cemiyetlerden kopmuşlardı, edindikleri bilgiler ve kurulu düzen karşısında takındıkları tavır kendilerini birleştiriyordu. Sahip oldukları ilmi zihniyet ve taşıdığı hür fikirlerde kendini yalnız, milli kültüre düşman ve adeta şiddet yoluna itilmiş hisseden entelijensiyanın, ihtilale yönelmesine yardım ediyordu (Aron,1979, s. 261).

27 Kavramsal olarak entelektüel ile entelijensiya tartışmasında, tarihsel sıralamda, süreç olarak ikisi arasında bir bağın olduğunu hatta düşünce biçimi olarak entelektüelliğin, Rus entelijensiyasında görülmüş olup, sonrasında Batı entelektüelliğini etkilediği ifade edilir (Demiralp, 2002, s. 122).

Entelijensiya terim olarak Rusya‟da çabuk gelişir ve politik, sosyal tartışmalarda kullanılır hale gelerek, Rus entelektüel konfigürasyonunun bölümlerinden birini içerir.

Entelektüel ile entelijensiya dönemsel anlamda Fransa‟da ve Rusya‟da hemen hemen aynı zamanda ve benzer bağlamlarda ortaya çıkmıştır. Her iki ülkede de entelektüel meslekler benzer şekilde gelişmiş ve terimin anlamını güçlendirmiştir. Her iki kelimenin de ortaya çıkış yerleri ve kullanım farklılıkları, kavramların kendine özgü koşulları barındırdığının göstergesidir. Entelijensiyanın özellikle Rusya‟da ortaya çıkma sebebi, Rusya‟nın kendine özgü şartları ve yaşanan tarihsel dönüşümüne bağlıdır. 16.

Yüzyıl Petro öncesi Rusya‟sında popüler bir kilise-devlet kültürü vardı, ama ülke bilinen anlamda entelektüel sınıftan yoksundu. Diğer bir ifade ile Gramsci‟nin de üzerinde durduğu şekliyle, Rusya‟da Batı‟da görülen bir entelektüel gruptan söz etmek imkansız idi. Onyedinci yüzyılın sonuna doğru, Batı uygarlığının temellerinin atılıp, hayata geçirilmesi, Rus kültürel yaşamı için kendini koruma sorununu ortaya çıkartmıştır. Rus entelijensiyası, işte bu süreçte, yani Batının ele alınıp değerlendirildiği ve Avrupa uygarlığı ile bir yerde kültürel ilişkiye geçilmeye başlandığı zamanda, bu ilişkiyi düzenleyen kesim olarak belirmiştir (Kagarlitski, 1992, s. 19).

Rus entelijensiyası bir yandan Batı ile ilişkileri kurarken öte yandan kendi toprakları ile de bağlar kurmuş ve bunun sonucunda Asya tipi bir devlet ortamında, Avrupa tipi bir entelijensiya gelişmiştir. Dönemin Avrupa‟sına baktığımızda, oradaki ortam ile Rusya arasındaki toplumsal farklılığı şu şekilde açıklayabiliriz: Avrupa‟da kültürün temel özellikleri, laik, hümanist, evrenselci ve demokratiktir. Asya tipinde ise Kilise ile sıkı bağlar varlığını korumaktadır. İdeolojisi dinsel, ulusal açıdan dar ve anti hümanisttir.

Avrupa‟nın geçirdiği dönüşümün ve yaşadığı Aydınlanma‟nın artık Rusya içinde gerçekleşmesi gerekliliği, Avrupa‟lı değerlerden etkilenen ilk Rus aydını sayılan I.

Petro için de giderek bir zorunluluk olmuştur. Petro, Avrupa‟nın kültürü değil uygarlığının alınmasını savunmuş ve bu bakış açısı giderek yeni Petesburglu Rus entelijensiyası için yönetimle savaşılacak bir konum yaratmıştır. Bu nedenle Rus etelijensiyasının doğuşu, yönetime karşı savaş ve kurulu düzenin eleştirisi olarak kendini ifade etmiştir. Bu nedenle devrim bir yerde Rus toprakları için kaçınılmaz hale gelmiştir (Kagarlitski, 1992, s. 20).

Rusya‟da ilk devrimci isyanın, 1825‟de entelektüel bir azınlık tarafından gerçekleştirildiği bilinmektedir. Senato Meydanı‟na çıkan entelijensiya, kültürel ve ideolojik protesto içindeydi. Bu hareket, temelde politik ve askeri açılardan mutlak yenilgiyle son bulsa da, Rus entelijensiyasının tarihinde bir dönüm noktası olmuştur.

Zira bu sayede devrimci bir gelenek başlayabilmiştir. Devrimci geleneği başlatanlar ise Dekambristler olmuştur. Dekambristler ile birlikte Rus entelijensiyası kesin olarak kristalleşir ve muhalefet şekli, Rus imparatorluk tarihinin bir özelliği haline gelir. 1825, bu anlamda kültürel sonuçlarından çok politik sonuçları ile etkili olmuştur (Kagarlitski, 1992, s. 21). Devrimin ardından entelijensiyanın ömrü, içerdiği bu anlam nedeniyle çok uzun süreli olamamıştır. Özellikle Ekim Devrimi Rusya toplumunda bir dönüşüm yaratmıştır. Ekim Devrimi ile klasik entelijensiya, yerini 1880‟li yıllarda ortaya çıkan ve Rus entelektüel ideal tipini oluşturan ihtilalci entelijensiyaya bırakır. Lenin‟e göre bu durum kaçınılmazdır. Çünkü, geleneksel entelijensiya, işçi sınıfının birliğini ve gücünü zayıflatan, oportünist bir burjuva hareketidir. Bundan dolayı ortadan kalkmak zorundadır. Lenin ile birlikte ise entelijensiyaya farklı bir rol verilmiştir. İşçi sınıfı ile yönetici sınıf arasında orta tabakada olma görevi. Entelijensiya içinde askerler, işçiler, teknik elemanlar, bilim adamları, eğitimciler, kültürel işlerle ilgili görevliler, sanatçılar, doktorlar, hukukçular, öğrenciler gibi yüksek eğitim gören birçok grup yer almaktaydı (Özcan, 2006, s. 58). Entelijensiyanın, bu haliyle belli bir topluluğun ismi haline gelmiş olması, rol ve fonksiyonları anlamında da bu grubun belli ortaklıklarının olduğunun göstergesidir. Juri Levada‟nın entelijensiya tanımında karşılığını bulan bu anlayışa göre, sadece grup ya da sosyal tabaka olarak değil, belli bir misyonu görev bilinciyle yerine getirenler de entelijensiyadır. Böylece entelijensiya bilgiyi halka yaymak gibi bir rolle hareket eder (Özcan, 2006, s. 58). Bu bilginin temel özelliği, Batı entelektüelinin bilinen özelliği olan zihinsel faaliyet ile sahip olduğu bir bilgili olmak konumundan farklıdır.

Bu farklılığın sebebi sadece belirli grupların, toplumsal sınıf oluşturup, ortak bir meslek ya da ekonomik konumlarıyla bir araya gelmeleri değil, paylaştıkları ortak fikirlerdir.

Entelijensiyanın, bilinen yaygın anlamıyla zihinsel çalışmada bulunmanın dışında Avrupa kültürüne duyulan bir yakınlığı da söz konusudur. On dokuzuncu yüzyıl Rus entelijensiyasının genel olarak farklılığı, Rus toplumunun farklılıklarından temellenir.

Dönemin Rusya‟sının Batılı kültürden etkilenmesi entelijensiya için belli paradokslar yaşatsa bile, entelijensiya bu değerlerin kendi toplumlarının ilerlemesi için gerekli

olduğunu düşünmektedir. Entelijensiya birbirine benzemeyen iki uygarlık arasındaki kültürel ilişkilerin, kültürel arada kalmışlıkların sonucunda “eleştirel”lik özelliği ile var olmuştur denilebilir (Kagarlitski, 1992, s. 22-23). Bu eleştirellik ve muhaliflik entelijensiyayı yaşadığı toplumun sorunları ile daha yakından ilgili olmaya, sahip olduğu bilgisini de bu yönde kullanmaya yönlendirecektir. Böylece entelijensiya toplumsal sorunlarla aktif olarak ilgilenir ve gerektiğinde sisteme karşı durabilmiştir, sistemi sol bir bakış ile ortadan kaldırma mücadelesine girişmektedir denilebilir (Oran, 1995, s. 387).

Entelijensiyayı böylece sahip olduğu özellikleri ile farklı bir yerde konumlandırdığımızda, onun Batılı entelektüelden ayrıldığını ve kendi koşullarından var edildiği sonucuna varabiliriz. Entelijensiya öz olarak farkındalık, eleştirel düşünce, etik tutku anlamına gelir. Sahip olduğu fikirler ile radikal, demokratik, serflik karşıtı, anti burjuva ve sonraları sosyalizmin taşıyıcısıydı. Bu radikal sol ideoloji temelsiz değildi, toplumsal konumları buna dayanak olmuştu. Batıdaki gelişmelerden etkilenerek toplumsal koşulları oluşan Rus entelijensiyası, batılı düşünürlerin entelektüel ile ilgili tanımlarını da etkilemiştir. Özellikle muhalif olma Gramsci ve Sartre‟ın „entelektüel‟

tanımlamalarının özünü oluşturur. Örneğin Sartre muhalif bir tavır almayı ve sol radikalizmi gerçek entelektüelin ayırt edici özelliği sayar. Bu düşünceyi geleneksel düşünceden ayırmak için de, temelde Rus aydınıyla aynı anlamı taşıyan yeni entelektüel kavramını getirir (Kagarlitski, 1992, s. 24). Kagarlitski daha ileri bir yorumla Rus entelijensiyasının toplumsal katman olarak, eleştirel ve devletin değerlerinin reddedilmesi gibi muhalif tutum özelliğinden dolayı, Rusya‟dan Batı kültürüne geçmiş olabileceğini iddia eder. Ayrıca bu özelliği ile Batıdan daha erken ortaya çıkmış ve yayılmıştır (1992, s. 25).

Batılı entelektüeli aklını kullanmayı meslek edinmiş olan kişi olarak tanımladığımızda, kelimelerin ortaya çıkışı ve birbirlerine göre konumlanışı ile birlikte entelektüelin 19.

yüzyılın sonundan itibaren, idrakinin ürünü olan doğruları duyuran, bildiren, ilan eden kişi olduğunu görmekteyiz. Bu anlam değişiminden dolayı devamındaki süreçte, entelektüeli entelektüel yapan belli süreçlerin ve koşulların etkinliği söz konusudur.