• Sonuç bulunamadı

Politik ya da Düzenlemelerden Kaynaklanan Maliyetlerin Azaltılması Azaltılması

IV. FİNANSAL BİLGİ MANİPÜLASYONUNUN AMAÇLARI (INCENTIVES) VE TEKNİKLERİ (INCENTIVES) VE TEKNİKLERİ

IV.1. Finansal Bilgi Manipülasyonunun Amaçları

IV.1.4. Politik ya da Düzenlemelerden Kaynaklanan Maliyetlerin Azaltılması Azaltılması

olmaktadır. Moses’da (1987) araştırmasında bu durumu destekleyen sonuçlara ulaşmaktadır. Diğer araştırmacılar, bu konuyu vekalet (acenta) problemi42 kapsamında değerlendirmişlerdir. Örneğin Lambert’e (1984) göre, bir şirketin sahipleri (principals) tarafından, şirketin yöneticilerine (agents) önerilen optimal ücret paketi, yöneticilerin finansal bilgi manipülasyonu yapmaları (karı istikrarlı hale getirmeleri) sonucunu doğurabilmektedir.

Sonuç olarak, yöneticilerin ücret paketleri ya da teşvik primlerinin kamuya açıklanan kara bağlı olarak değişmesi durumunda, yöneticiler alacakları ücret ya da teşvik primi tutarını artırmak üzere finansal bilgi manipülasyonu uygulamasına gidebilmektedirler. Dolayısıyla, yöneticilerin ücret tutarlarını artırmaları finansal bilgi manipülasyonu açısından bir amaç olarak ortaya çıkmaktadır.

IV.1.4. Politik ya da Düzenlemelerden Kaynaklanan Maliyetlerin

şirketlerinin elde ettikleri yüksek karlar kamuoyunun dikkatini çekmiş ve bu karlar aşırı-haksız kar (obscene profit) olarak adlandırılmış, sonrasında petrol şirketlerinin bu aşırı karları (akaryakıt fiyatlarının yükselmesinin nedeni olarak değerlendirilerek), özel olağanüstü kar vergisi (windfall profit tax) kanunu çıkararak vergilendirilmiştir (Mulford ve Comiskey, 2002.

Petrol fiyatlarının çok hızlı yükseldiği bu dönemde petrol fiyatlarının yükselmesinin şirket karları üzerinde yaptığı olumlu etkiyi azaltmak için şirketlerin yapabilecekleri pek fazla bir şey yoktu. Bununla birlikte, bu olaydan sonra zamanla, petrol şirketleri kamuya açıkladıkları kar rakamını daha düşük göstermek üzere, gelirleri azaltıcı, giderleri artırıcı yönde finansal bilgi manipülasyonuna yönelik işlemlere girişmişlerdir (Mulford ve Comiskey, 2002).

Benzer bir gelişme 1990-1991 yıllarında Körfez krizi sırasında da yaşanmıştır. Han ve Wang’a (1998) göre, petrol şirketleri, körfez krizi sırasında yükselen petrol fiyatları nedeniyle karlarının çok artması üzerine, bir politik sonuçla karşılaşmamak için, karlarını düşürecek şekilde finansal bilgi manipülasyonu uygulamalarına gitmişlerdir.

Bu konuyla ilgili son yıllarda yaşanan örnek Microsoft Şirketine (ABD) ilişkindir. Bu şirket, kişisel bilgisayar piyasasındaki payı % 90 olmasına karşılık federal mahkemedeki savunmasında tekel gücü bulunmadığını ileri

sürmüştür. 1970’li yıllarda petrol şirketlerinin yaptığı gibi Şirket karını düşük göstermek için oldukça muhafazakar davranmıştır.

Muhasebe standartları, yazılım geliştirme maliyetlerinin, tasarım ve teknolojik olarak verimli (fizıbıl) olana kadar, diğer bir ifadeyle tasarım spesifikasyonlarına göre üretime geçilinceye kadar, dönem gideri yazılması yerine aktifleştirilmesini öngörmektedir. Bu düzenlemeye rağmen, Microsoft şirketinin yazılım geliştirme maliyetlerinin tamamını dönem gideri olarak kaydettiği, herhangi bir tutarı aktifleştirmediği ortaya çıkmıştır. Bu yaklaşım, yazılım geliştirme maliyetleri yanında araştırma geliştirme giderlerinin muhasebeleştirilmesinde de sürdürülmüştür. Bu kapsamda 1997, 1998 ve 1999 yıllarında sırasıyla; 1,8 milyar (%28), 2,6 milyar (%29) ve 3 milyar (%23) dolar tutarındaki yazılım geliştirme maliyeti ve araştırma-geliştirme giderleri dönem gideri olarak kaydedilmiştir. Böylece Şirketin karı azaltılmış ve daha az karlı bir izlenim yaratılmak suretiyle düzenleyici otoritelerin hedefi olmamak amaçlanmıştır43.

43Microsoft’un yaptığı diğer bir uygulama, yaptığı satışlar sırasında, satış tutarının bir kısmını, satışa bağlı ileride sunulacak hizmetlerin bedeli olarak tahmin edip, bu geliri satılan ürünün faydalı, kullanım ömrü süresi içinde gelir olarak kaydetmektir. Böylece satış gelirleri çok muhafazakar şekilde muhasebeleştirilerek, dönem karları daha düşük gösterilmiştir. Şirket 1999 Haziran finansal tabloları dipnotunda bu politika ile ilgili olarak; şirket gelirlerinin bir kısmı tahmini olarak satılan ürünün kullanım süresi içinde ya da abonelik uygulamasında lisans anlaşmasının süresi içinde kazanılmaktadır. Nihai tüketici ürünün kullanım süresi içinde şirketin ürünlerini, bunun yanında tarayıcı (browser) teknolojisi ve teknik destek gibi belirli elementlerini de almaktadır. Sonuç olarak, şirketin gelirleri, ürünün kullanım süresine ilişkin bu tür elementlerin değerlerini de kapsamaktadır açıklaması yer almaktadır. Dolayısıyla Şirket, satış hasılatının bir kısmını gelecekte kazanılması gereken ürüne bağlı hizmetlerin bedeli

Diğer taraftan, aşırı karlı bir şirketin işçi sendikaları ile yapacağı görüşmelerdeki talepler, nispeten daha düşük karlı şirketlere göre daha zorlayıcı ve ağır olabilmektedir44. Bu gibi durumlarda şirketler, daha az karlı şirket izlenimi yaratmak suretiyle sendikaların ücret taleplerini aşağı çekmek amacıyla, karın düşürülmesine yönelik finansal bilgi manipülasyonu uygulamasına gitmektedirler (Mulford ve Comiskey, 2002).

Bu kapsamda finansal bilgi manipülasyonu ile ilgili bir diğer amaç, bir şirket ya da sektörle ilgili bazı mevzuata aykırı uygulamalar yapıldığı ya da zararlı davranışlarda (ill behavior) bulunulduğu iddiaları üzerine ortaya çıkabilecek kamu denetiminden kaçınmaktır. Bu tür şirket ya da sektörler, ortalama kar marjı, ilgili sektörün kar marjının üzerinde olan veya devamlı tekrarlanan bir şekilde iş kazalarının gerçekleştiği (tanker breaks) tanker taşımacılığı gibi sektörler ya da çevre kirliliği yaratan veya potansiyel bir kartel durumunda olan şirket ya da sektörlerdir. Bu gibi sektör ya da

olarak, gelecek dönemlere ertelemektedir. Satış gelirinin ne kadarının bu kapsamda erteleneceği şirketin tahminine bağlı olmaktadır. Bu tahmindeki yüzde önce yüksek tutulmuş, 1999’un son çeyreğinde ise, Şirketin açıklaması ile henüz teslim edilmemiş hizmet ve ürünlere ilişkin ertelenen gelir yüzdesi azaltılmış, dolayısıyla cari dönem satış hasılatı artmıştır. Şirket bu kapsamda 1997, 1998 ve 1999 yıllarında sırasıyla, 1,4, 2,9 ve 4,2 milyar dolar satış gelirini henüz kazanılmamış gelirler olarak bilançosuna yansıtmıştır (Mulford ve Comiskey, 2002:8).

44Örneğin bir havayolu şirketinin pilotları ile yaptığı sözleşme, ekonomik durumda önemli bir kötüleşme olması, diğer bir ifadeyle şirketin son 12 aydaki karının olağanüstü gelir ve giderler hariç 3’de bir oranında düşmesi halinde, pilotların işine son verilebileceğini öngörmektedir. Böyle bir durumda olağanüstü gelir ve gider kaynakları ve rakamları da anlaşmazlık ve belki de yargı konusu olabilmektedir (Mulford ve Comiskey, 2002:91).

şirketlerde normal davranış, bir monopolistik durum olduğu ya da kanuna aykırı bir faaliyet gösterildiği ya da çevreye verilen zararı karşılayacak düzeyde kar edildiği izlenimi vermemek için karın mümkün olduğu kadar az gösterilmesidir (Stolowy ve Breton, 2000).

Dolayısıyla yukarıda belirtilen nitelikteki sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerde, çeşitli nedenlerle daha az karlı görünmek bir amaç olarak ortaya çıkmakta, bu amacın gerçekleşmesi için de finansal bilgi manipülasyonu uygulamasına gidilmektedir.

Konu ile ilgili bir araştırma Jones (1991) tarafından gerçekleştirilmiştir.

Jones çalışmasında ABD’deki şirketlerin, gümrük tarifelerinin yükseltilmesi ya da kotaların kısıtlanması gibi gümrük bağışıklıklardan yararlanmak için, ABD Ticaret Komisyonu tarafından inceleme yapılan dönemde, finansal bilgi manipülasyonu ile karlarını düşük gösterip göstermediklerini araştırmıştır.

Gümrük bağışıklıklarından yararlanmak Ticaret Komisyonu tarafından çeşitli kriterlere bağlanmış olup, bu kriterlerden biri de endüstrinin verimliliğini, karlılığını gösteren vergi öncesi kar rakamıdır. Bu durum şirket yöneticilerinde bu gümrük korumasından yararlanmak için vergi öncesi karı düşük göstermek yönünde bir teşvik unsuru olmaktadır. Jones’un (1991) bu çalışmasına göre, Ticaret Komisyonu tarafından gerçekleştirilen inceleme dönemlerinde, şirket yöneticileri, ihtiyari tahakkukları kullanmak suretiyle gerçekleştirdikleri finansal bilgi manipülasyonu (kar yönetimi) uygulaması ile vergi öncesi karlarını düşürmüşlerdir.

Navissi (1999), Yeni Zelanda’daki üretim-imalat sanayi şirketlerinin ürünlerinin fiyatlarını yükselttikleri yıllarda, karı azaltıcı finansal bilgi manipülasyonu yaptıkları sonucuna ulaşmıştır. Lim ve Matolcy’de (1999) benzer bir çalışmada, Avustralya’da ürünlerinin fiyatları açısından fiyat kontrolüne tabi olan şirketlerin, ürünlerinin fiyatlarının yükseltilmesi talebinde bulunabilmek için, finansal bilgi manipülasyonu ile (ihtiyari tahakkukları kullanmak suretiyle) kamuya açıklanan karlarını düşük gösterme yoluna gittikleri bulgusuna ulaşmışlardır.

Petrol endüstrisi ile ilgili, 19 yıllık periyodu kapsayan bir diğer araştırmada Hall ve Stammerjohan (1997), bir şirket ya da endüstriye ilişkin yüksek borçluluk düzeyi, devam eden hukuki tazminat davaları ve yabancı şirket ya da sektörlerin rekabeti gibi faktörlere karşılık vermek üzere, şirketlerin karı düşürmeye yönelik finansal bilgi manipülasyonu uygulamaları gerçekleştirdikleri bulgusuna ulaşmışlardır. Bu kapsamda Magnan, Nadeau ve Cormier’e (1999) göre, yabancı şirketlerin anti dumping şikayetleri üzerine Kanada şirketleri nezdinde yürütülen denetimler sırasında, bu şirketler denetim yapılan dönem karını önemli tutarlarda azaltmaya yönelik finansal bilgi manipülasyonu uygulamalarına gitmişlerdir.

Finans sektöründeki şirketler ile faaliyetleri stratejik öneme sahip, enerji, gaz ve telekom gibi sektörlerde faaliyet gösteren şirketler diğer şirketlerden daha farklı bir gözetim ve denetim sistemine tabidirler. Bu tür

denetimi söz konusudur. Bu kapsamda banka ve aracı kurumların muhasebe verileri ile ifade edilen sermaye yeterliği düzenlemelerine uymaları, sigorta şirketlerinin asgari bir finansal yapıya sahip olmaları ve enerji ve telekom şirketlerinin ise uygulayacakları fiyatlar için ilgili otoritenin belirleyeceği tarifelere göre hareket etmeleri zorunluluğu vardır. Bu durum söz konusu şirketlerin belirli düzeylerde kar etmeleri ya da etmiş gibi görünmeleri gerekliliğini de beraberinde getirmektedir. Dolayısıyla bu tür şirketler açısından, tabi oldukları mevzuatın gerektirdiği şartları sağlamak finansal bilgi manipülasyonu için bir amaç olarak ortaya çıkmaktadır.

Bu kapsamda yapılan çalışmalarda asgari sermaye yeterliliği oranına yakın olan bankaların, tahsili şüpheli krediler için düşük karşılık ayırmak, zarar kaydedilmesi gereken kredileri az göstermek ve menkul kıymet portföylerinden anormal tutarlarda kar yazmak gibi yollarla; finansal yapısı zayıf sigorta şirketlerinin düzenleyici kurumun dikkatini çekmemek üzere, muallak hasar karşılıklarını az göstermek ve reasürans işlemlerine girişmek gibi yollarla finansal bilgi manipülasyonu yaptıkları ortaya konulmuştur (Beatty ve diğerleri 1995; Collins, Shackelford ve Wahlen, 1995; Adiel, 1996).

Sonuç olarak, finans sektörü gibi yakın bir izleme, gözetim ve düzenlemeye tabi olan sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerde, düzenlemelerden kaynaklanan koşullara uyulması; tarifeleri kamu tarafından belirlenen veya gümrük muafiyetlerinden yararlanmak isteyen ya da petrol gibi stratejik öneme sahip sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerde, devlet

veya ilgili otoritelerin dikkatini çekmemek veya muafiyetlerden yararlanmak finansal bilgi manipülasyonunun amaçları haline gelmektedir. Bu amaçla şirketler karı yüksek ya da düşük göstermek, dolayısıyla düzenlemelerden kaynaklanabilecek maliyeti azaltmak üzere finansal bilgi manipülasyonu uygulamasına gitmektedirler.

IV.1.5. Halka Açılmak veya Sermaye Artırımı Suretiyle Sağlanacak